• Sonuç bulunamadı

Bu asrın edebiyatı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bu asrın edebiyatı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

29 Haziran

U1 -

= =

Hafta içinden notlar:

a s n n

.

edebiyatı

Bugün edebiyat büyük bir dinamizma kazanmış ancak

bu, edebiyatın kaliteden düşmesine sebep olmuştur,

yazımız bunu gösteren kuvvetli bir tahlildir

Yazan : Halit Fahri Ozansoy

— Bu ne sürat!

— Neden bahsediyorsun? — Edebiyattan. Dünya edebi­ yatından.

— Anlamadım.

— Anlıyacağın şu: Eskiden

müellif azdı, fakat bu azınlı - ğın kalitesi üstündü. Bunlar e- serleri için yıllarca emek sarf ederler ve bazan da şaheserler

yaratırlardı-— Peki şimdi?

— Şimdi bütün edebiyatlar­ da kum gibi yazı sanatkârı kay

naşıyor, o kadar. Şaheserler

devri geçmiş denebilir.

— Mübalâğa ediyorsun. Bü - tün bu yeni fikir sistemleri, bu

edebi Cereyanlar, surealisme,

existentialisme... Ve...

— Yeter. Parmağını tam da en hassas noktanın üzerine bas tın; Bütün bu yeni fikir sistem leri, bu edebî cereyanlar dedik lerin, nihayet, bir ruhî buhra­ nın ifadesidir. Amma bu buh­ ran bir bakıma yeni bile değil dir 1900 de bugüne kadar yarım asırdır keskinleşe keskinleşe bu günün bu ispazmozlu, bu yıldı­ rım sarsıntılı eşiğine ulaşmış­ tır. Bu zamanın ve bu mesafe­

nin arasında iki korkunç ci -

han harbi var. Allah medeniyet leri bu felâketin üçüncüsünden korusun, fakat sadece bu ikisi- rin sefalet ve dehşet hatırası bil" daha bir yarım asır, hasta

yıpranmış sinirler üzerinde t^si: ini yaşatacaktır. Onun için cû- ki, bugün, Fransız, İngiliz,

/'.’ •'an edebiyatlarının roman

ve tiyatro ceşidlerinde delilerle ye ı deliler edebî alanı istila et mirlerdir’. Ne gariptir ki bu kah ıamaıfların nevrozu, bazan geç mişteki her şeyi inkâr eden, mâ nevî kıymetleri çiğneyip geçen ve buna karşılık makineye in­ şandan ziyade kıymet veren bir zamanda, bazan kara ve bazan

kızıl bir mistitizma’nın içine

gömülmekten de kurtulamıyor. Daha tuhafı ve daha da hazi-1 ni, zengin ve sağlam bünyeli A merikadan. fakirleşmiş, yorgun

ve isterik Avrupaya, korkunç

derecede kötümser bir roman edebiyatı, hiç durmadan, dalga halinde akın ediyor. Bu salgının

karşısında en ziyade Fransız

müellifleri ve editörleri şaşkı- ra dönmüşlerdir. Çünkü, tercü me yolu ile, «Kara edebiyat» is­ mini verdikleri bu Amerikan ro manları yerli mahsullerin dört beş.misli fazlasile satılıyor. Fa- j kat kültür alanındaki bu iktisa | di buhrandan daha mühimmi ve dehşetlisi, manevî alandaki buhrandır. Rahat rahat pürosu

nu içeı ek kara edebiyat roman larını okuyan Amerikalılar, ni­ hayet, sadece bir tecessüs alâka sile bundan hiç bir zarar gör­ meseler de, yanmış, yakılmış ve harbin ıztırablarını bütün fe - caatile görmüş olan ve hâlâ es ki harabelerinin tozları ve külle

ri üzerinde yeniden kalkınma

ğa uğraşan Avrupa için, mesele, tamamile aksinedir. Kara ede biyat, burada, tecessüsün üstü ne çıkan bir alâka ile sinirleri bozuyor. Hem bunların çoğu, yı lın, haftanın, hattâ ayın eserle ridir.

Modaları çabuk geçiyor. Hal­ buki asıl büyük eserler, her tür lü iktisad çemberlerinden uzak ta yaşıyan devirlerde yaratıla­ bilir.

— İyi amma, fikirlerinde te

zada düşüyorsun? Amerikalı

müelliflerin serveti de?

— Dur bir lâhza. Ayni mü - lâhazayı orada sinema ile uğ­ raşanlar için söyliyebilirsin Ser

j vet, lüks ve konfor ihtiyacı ile

beraber çoğalmaktadır. Bu ba- j kımdarı, Amerikalı müelliflerin de bütün kazançları içinde ya­

şadıkları âlemin fantazisi için fazla değildir. Sonra, gezmek, dolaşmak ve dünyayı bucak bu cak anlamak ve tanımak ihtiya cı da, bugünkü müellifi dünkün den ziyade paraya koşturmak tedir. Böyle olunca da...

— Eee, böyle olunca da?. — Vücuda getirilen esterler, daima, bir «yarım kalmış senfo

ni» mahiyetini alıyorlar. Yani

ı*o r ı wı VnVrttt, c ç V-nporlo’ '

^ > - ' * * * » * * ' “ * * * • * • • j

— Hayret! Modern edebiyatı yerin dibine geçirdik. Bu edebi yatın gelecekte hiç yaşıla ca k ! eserleri yok mu?

— Çok! Fakat bunlar, en ziya 1 de, ihtilâtci bir devrin vesikala

rı sayılacaktır. Bunda da, bu eserlerin dinamik kuvveti başta gelecek . ç

— Ya üslûp?!

— Üslûp, dünkü mânada ele alınacak bir estetik değer ol - maktan çıkmıştır. Bugünkü ede biyatçırın, bütün diğer sanat­ kârlar gibi, ne müzelerde uzun uzun dolaşıp tetkiklerde bulun mağa, ne de masasının başında

cild cild eserler üzerine eğilip

okumağa vakti var. Genel bil­ gisi, ihtisastan ziyade, ansiklo pedi ve «vulgarisation» yayınla rina dayanır. Çünkü hayat, her I taraftan onu ileriye atmakta -! dır. Bu sürükleniş içinde, ede­ biyat, eskisinden çok kuvvetli,'

çok müthiş hamleli bir dina-1

mizma kazanır amma, bunun,

üslûp bakımından, dünle kıyas

lanabilecek bir güzelliği ola­

maz.

— Neden?

— Öyledir. Bu hayat atılışı, on yılını bir tek eserine harca­ yan bir Flaubert yetiştirebilir

mi? Yetiştiremez. Çünkü bir

Flaubertin üslûp nakşı ve m i­

marisi bugünkü sanatkârın

belki de güleceği bir zahmettir. — Olabilir. Böyle düşünenler de kendilerine göre bir mantıki var demek!

— Azizim, şunu iyi bil ki, se­ nin anlayışınla büyük üslûpçu- lar asrın başında kalmışlardır.

— Bilinmez ve şimdiden k e ­ sin bir hüküm verilemez. Şimdi

henüz asrın ortasmdayiz ve va ziyet, aşağı yukarı senin a n la t1 tığına benziyor. Dikkat et, an- J lattığm gibidir demiyorum, an ! lattığma benziyor diyorum. En doğru hükmü, ancak, asrın so­ nuna erişebilenler verecektir. ---Öyle mi sanıyorsun?

— Buna eminim.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu kitapta da şiir tahlilinden önce Tanzimat öncesi ve Tanzimat dönemindeki siyasi ve sosyal yapı hakkında bilgi verilerek dönemin tarihsel panoraması çizilmiş,

Kasaba civarı (Eşek adası, nehir kenarı, dalyan mıntıkası), Beylik ko- ru, Gala gölü ve dağ gibi belli başlı av sahaları vardır. a) Kasaba civarında daha ziya- de her

NOT: “Her kim ise, ne ise” anlamına gelen izafiyet zamirleri şunlardır: kuiš kuiš / kuit kuit / kuit imma (kuit). Örnek: kuiš kuiš pehuteizzi → “Her

On gün sonra bizi okullara götürürler.Bir grubu eski okullara bir grubu da yeni okullara götürüyorlardı.Burada esirken Türk gazetecileri bizi Rum sanıp

(Doğru cevap gönderen okurlarımız: Elif Tuncel, Tarık Özdemir, Zeynel Abidin Emir, Yusuf Emre Köroğlu, Nurşah Yılmaz, Ahmet Levent Hidayetoğlu, Çağlar Yıldız, Enes

S9 karışımı varlığında tartrazin ile 3 saat muamele edilen insan periferal lenfositlerinde, tartrazinin konsantrasyon artışına bağlı olarak MI değerlerini ve

“Çocuk gerçekliği” aynı yaş grubu çocuklar için tek bir model çevresin- de sınırlandırılamayacağı gibi, toplumdan topluma da değişebilir (Şirin, 2012: 63),

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu