HATİCE SULTANIN AĞLARINI KURMASI
Sultan Muradın büyük kızını İkinci Meşrutiyetin dördüncü yılında, bir yaz günü, Büyüka- dada, körüğü açık bir payton İçinde yalnız dolaştığı sırada görmüştüm. Sırtında açık krem renginde maşlah, başında örtü vardı ve bu örtü kumral saçla rını tamamen kapamıyor, mağ rur oturuşundan göğsü daha yüksek görünüyordu. Bu tarihte kırk beşine hayli yaklaşmış bu lunmasına rağmen, bıraktığı in tiba hâlâ pek güzel bir kadın intibaı idi. Çırağandan bir ko caya verilmek üzere Yıldıza gel diği sırada kimbilir ne kadar daha güzeldi ve orada babasının yerini almış, babasını hapse mahkûm ettirmiş olan adamın kendinden ikisi de küçük, fakat ikisi de kocaya verilmiş, müsta kil birer saray ve evlât sahibi kızlariyle,rZekiye ve Naime Suî- | tanlarla karşılaştığı zaman aca- l ba neler duymuştu?
«Kendi kızlarını Gazi Osman Paşanın oğyllanna verdi de bi ze kimleri lâyık gördü?*.Bu söz ler Vasıf efendi veya Deyi ko ca olarak kabul etmeğe nefsini mecbur gördüğü andan itibaren Hatice Sulanın dilinden düşme miş, aklından çıkmamıştı. En-
derûndan yetişme ve kimsesiz adamı Yıldızda bir sığıntı şek linde yaşamağa tahammülü kalmadığı için çaresiz kabul et miş, fakat sarayına geldikten, duğıin olduktan sonra haftalar boyu bu kocayı hareme kabul etmemiş, mahremiyetine alma mış, resmî unvaniyle (Damadı hazret! şehriyari devletlû 'ktu- fetlû Vasıf Paşa hazretleri...) bi raz da sonradan görmeliğin yaf tası olmak üzere fevkalâde yal dızlı ve içi parlak ipekten ara- basiyle seyrana çıkmadıkça bü tün zamanım selâmlıkta geçir meğe, selâmlıkta yatıp kalkma ğa mecbur ve mahkûm olmuş
tu. Bu kabul edilmeyişin sebebi
sadece damadın beğenilmeyişi miydi? Pek yakın alâkalı birin den naklen duymuş olduğum — ve ilk defa basma intikal ede cek — bir şehadet, bu » a lin
r¿L
cevabım çetinleştirecektir. Va- - sıf Paşa belki kendi ricalarının, belki Yıldızdan Sultana gelen katı emrin neticesinde bir gece, ibareme, karısının yanma kabul İ edilii. Ve ertesi gün ma
beyinde kendisini istintak işle rinde kullanmış bulunan ve ük vey hemşiremin pederi- olan mabeyinci Ragıp Paşanın nez- dine koşarak en çirkin ve kaba | bir şekilde, hem de uzun bir mazi iddia ederek şikâyette bu- llundu. Bu, Vasıf Paşanın sade
ce intikam alışı ve Padişaha pek iğrenç bir şekilde yaran- : mak isteyişi miydi? Yoksa ha
2—7
kikatin ifadesi miydi? Hatice Sultanın İkinci Meşrutiyetle hürriyetini elde ettikten sonra bu hürriyeti kullanış şekli hak kında böyle emniyetsizlikler beslenmesine pekâlâ imkân ve rebilir. Ancak Çırağın Sarayın daki mahpusluk yıllarında genç kadının en mütevazı ve hattâ hakir tabakadan erkeklerle de münasebette bulunmasına İm kân olamazdı. Çırağan hayatım ise Yıldız misafirliği takip et mişti? ve bu misafirlik devre sinde de aynı İmkânsızlık baki kalmıştıjf. Şu halde, Vasıf efettdt veya paşanın şikâyet ettiği hal iftiradır, şayet iftira değilse, kendisinin selâmlıkta bırakıldı ğı sırada dışardan getirilmiş bir veya bir kaç kişinin hareme girebilmiş ve şerefine yaptırıl mış inci işlemeli ipek yataklar da yatabilmiş olmalariyle izah edilebilir.'
Hatice Sultan hakkında Ke- maleddin Paşa ile macerası ha ber alınınca söylenmiş başka bir söz de hatıra bir (acaba?..) suali getiriyor. Kızını n . Abdül- hamid kocasından boşattırdı ğı sırada Sultan Murat henüz hayatta idi ve Padişah bu re zaleti büyük biraderine tafsi- lâtiyle bildirmeyi ihmal etme mişti. Keyfiyetten pek büyük bir hicaba düşen sakıt hüküm darın: €— Eyvah, Hatice bunu
T ah a T oros Arşivi