• Sonuç bulunamadı

İstifa!?...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstifa!?..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İSTİFA!?.

İ

STİFA, çoğu zaman şereflidir. Bazen şerefli değildir ama, ge­ reklidir. Kimi zaman, şerefsiz ve zorunludur.

Şeref meref bir yana, bir lider, bazen ülkesini öylesine kötü yöne­ tir, öyle bir uçurumun kenarına ge­ tirir ya da hatta felaketin kucağına atar ki, istifadan başka yol yoktur. İstifa etmezse düşürülmekten başka çıkar - yol düşünülemez.

Bir Başbakan ki daha geçen yıl "Enflasyonu indiriyoruz... Yakında yüzde 20'nin altına düşecek" gibi laflar etmiştir de, şimdi enflasyon yüzde 120'yi aşmıştır...

Bir Başbakan ki ekonomiyi ber­ bat etmiş, kendi atadığı iktisat kur­ mayları memleketi iflasa sürükle­ miş, havsalaya sığmaz dolaplar, ka­ takulliler çevrilmiş, haramiler bir günden ertesi güne trilyonlar kaza­ nır olmuştur...

Bir Başbakan ki elini sürdüğü her iç ve dış politikada ülkesine fi­ yaskodan başka hiçbir şey sağlaya­ mamıştır...

O Başbakan istifa etmek zorun­ dadır, istifa etmelidir.

Kendisi istifa etmeye yanaşmı­ yorsa partisi Başbakanlıksan indir­ melidir onu.

Partisi indirmiyorsa Millet Mec­ lisi düşürmelidir onu.

Millet Meclisi beceremiyorsa millet ne yapıp yapıp Başbakan­ lıksan uzaklaştırmalıdıronu.

Demokrasilerde çok daha az re­ zalet yüzünden liderler istifa eder ya da düşürülür... Parti tarafından, olmazsa Meclis tarafından, o da ol­ mazsa millet tarafından.

TARİHTE BİR HAFTA

G EÇTİĞ İM İZ bir hafta içinde dünya bir değil, iki değil, üç "tarihi mucize" yaşadı.

Filistinlilerin G azze ile Eriha'da özyönetime geçmesi, Kahire'de A- rafat ile Rabin arasında imzalanan anlaşma ile gerçekleşti.

Fransa ile İngiltere arasında açı­ lan "Chunnel" adlı "Kanal Tüneli" ile birbirlerini pek sevmeyen iki Ba­ tılı ulus, isteseler de, istemeseler de, "kavuştular".

Güney Afrika'da bu­ gün zencin çoğunluğun Mandela'nın Cumhur- başkanlığı'nda yeni cum­ huriyeti başlıyor.

Yıllardır birçok aydı­ nın "Biz kendi ömrümüz boyunca bunları görme­ yeceğiz", hatta bazıları­ nın "Hiç kimse hiçbir va­ kit görmeyecek" diye ke­ sip attığı "üç mucize"... Üçü birden, bir hafta i- çinde gerçekleşti.

PİRE İLE FİL

TAM otuz yıl önce, zamanın Yunanistan Başbakanı George Pa- pandreu (şimdiki Andreas'ın baba­

sı), Washington'a uç­ muş. O vakit, ABD Cum­ hurbaşkanı Lyndon Johnson, Kıbrıs'ta top­ rakların paylaşılmasını ve ayrı bir Türk Kıbrıs devleti kurulmasını isti­ yormuş. Papandreu, do­ laylı dolaysız baskı yap­ mış Johnson'a. Vazgeçir­ meye uğraşmış. Johnson, sabırsız ve küfürbaz bir adamdı. Yunanlıların, Kıbrıslı Ruların, ABD Rum topluluklarının baskısından o kadar bezmiş ki Yunanistan'ın Washington Büyükelçisine demiş ki: "Parlamentonuzun da, Anaya­ sanızın da!.. Kıbrıs, bir pire. Yuna­

nistan da bir pire. Bu iki pire, fili ı- sırmaya devam ederlerse, filin hor­ tumu pat diye vurup ezebilir ikisini de!"

Bir arkadaşım diyor ki: "Galiba, şimdi Clinton, Türklere aynı şeyleri söylüyor." Acaba mı?

LEYDİ NERMİN

NERMIN Menemencioğlu, son­ suzluğa göçtü. O , benim için, "Ley­ di Nermin" idi. Hem, nesli tükenen bir son Osmanlı hanımefendisi, hem İngilizce konuştuğunda bir İn­ giliz aristokratından ayırt edileme­ yecek bir "Lady". Ama, aynı za­ manda, ateşli bir Kemalist... Türk solunun saygısını kazanmış ileri bir aydın. Daha 1932'de, Nazım Hik­ met hakkında ilk İngilizce yazıyı yayınlamıştı. İngilizceyi, tüm ince­ likleriyle, onun kadar iyi bilen, ko­ nuşan ve yazan beş Türk olmuş mudur acaba?

O nyıllar boyunca, Nermin Me­ nemencioğlu, yirminci yüzyıl Türk edebiyatından İngilizceye hikaye­ ler, piyesler ve yüzlerce şiir çevirdi. Üstat çevirmendi. Ama, ülkemiz o- nun değerini bilmedi. "Penguin Bo- ok of Turkish Verse" adlı nefis bir antoloji yayınladı 1978'de. İçinde Yunus'tan Ülkü Tamer'e kadar, bir­ kaç yüz şiirin İngilizceleri yer alı­ yordu. Oldum olası "Türk edebiya­ tı yabancı dillere çevrilip yayınlan­ mıyor!" diye şikayet eden aydınla­ rımız, bu esere hiç ilgi göstermedi­ ler. Tek bir yazı çıktı: O da, çağdaş şairlerden iki - üç tanesine yer veril­ mediği için Nermin Hanım'a dil u- zatıyordu.

1980'li yıllar biterken, "Milliyet Sanat Dergisi"nde "İki Emektar Çe­ virmen" başlıklı bir yazı yayınlaya­ rak "İnce Memed"i İngilizceye çe­ viren Edourd Roditi'ye ve Nermin Menemencioğlu'na bir jest yapıl­ masını (birer armağan kitabı, özel sayı, tören, fahri doktora vb.) öner­ miştim. Hiç kimse aldırış etmedi. Roditi, 1992'deöldü, Menemenci­ oğlu geçen ay. Biz nankörlüğü­ müzle kaldık. Türk kültürü ve ede­ biyatı ona minnettardır, minnettar olmalıdır. / _ _

_____________ i

^

s ^

y ____

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği

Referanslar

Benzer Belgeler

Ve günün birinde bir kış bahçesinde gamzenle yüz yüze gelmekten ve dil dile olmaktan.

Bu gün qədim və zəngin bir aşıq mühitinin əlimizdə qalmış hissəsində bir sənətkar kimi bu mühitin saz- söz sənətinin tərəqqisi üçün yorulmadan çalışan

Şimdi birinci elden şu soruyu sormak gerekiyor, bu ülkede kriz ko şullarında sosyalist ekolojist bir siyasal iktidar potansiyeli ortaya çıktığında, devrimci bir

Filhakika Haşim bir portre ressamı kadar müşahedeci ve bir mutasavvif kadar gönül

Türk vatanının müstevlilerden kurtul­ ması ve yeni Türkiye devletinin bütün istik­ lâliyle teşekkül etmesi üzerine Ziya Gökalp gene Ankaraya gelmiş ve

The rate of catheter occlusion with sternal retraction was significantly higher in AXV than IJV group (6% vs 0%). Retraction of the sternum may compress the CVC between

Araştırmada, soya silajının süt kompozisyonların- dan süt yağ düzeyine olan etkisinin önemli olduğu (P<0.05); soya silajının süt yağ düzeyini artırdığı;

Yapılan çalışmada, Türkiye’deki Holştayn popülas- yonunda FXID’ye sebep olan mutant allelin varlığı- nın araştırılması ve ileride Türkiye’deki damızlıkların