• Sonuç bulunamadı

1968:Bütün Dünyada Tevfik Fikret yılı:100. doğum yıldönümünde Tevfik Fikret

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "1968:Bütün Dünyada Tevfik Fikret yılı:100. doğum yıldönümünde Tevfik Fikret"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HsBB

mBHBBBm

£8

mmm

Hayat

l l â v e s i

1915 yılının bir haziran günü Tevfik Fikret’in bu fotoğrafı öğrencilerinden Rıdvan Evrenosoğlu tarafından ölümünden 2 ay önce çekilmişti.

I00. Doğum Yıldönümünde

T E V F İ K

F İ K R E T

UNESCO tarafından 1968 yılı bütün dünyada «Tevfik Fikret Y ılı» olarak ilân edilmiş­ tir. Bu münasebetle bizde olduğu gibi, yabancı ülkelerde de değerli şairimizin sa­ natı ve şahsiyeti hakkında konferanslar tertiplenmekte, kitaplar yayınlanmaktadır, H A Y A T da tanınmış şairimiz Tevfik Fikret’in eserlerini tanıtan bir yazı ile, yaptığı tablolardan üçünü bir ilâve halinde olmak üzere okuyucularına takdim ediyor.

Y A Z A N : NUREDDIN SEVİN

B

UNDAN tam yüz yıl önce doğup, elli iki sene evvel sonsuzluğa karışan büyük bir vatan şairi, eş­ siz bir hürriyet âşığı, doğuştan terbiyeci bir düşünür ve zevk sahibi bir res­ sam olan Tevfik Fikret'i bir kelime ile ta­ rif etmek istersek, ona Türkiye’nin, hatta dünyanın en büyük inkılâp şairi demek pek yerinde olur.

«Hasta Adam» diye tarif edilen Türkiye'nin bağımsızlığına son vermek için büyük dev­ letlerin anlaşmak üzere oldukları günlerde, Tevfik Fikret yurdu o felâketten kurtarmak amacıyle mutlaka bir devrim bekliyor, Tür­ kiye'yi ayakta tutabilmek için büyük bir in­ kılâbın gerektiğine inanıyordu.

Daha o karanlık günlerde:

«Hepsi bir an içinde mahvoluyor; «O zaman sanki ortalık soluyor. «Bu teneffüsle parlayan gözler « Bakıyorlar ki yok yerinde kamer.»

diye Baykuş Kahkahası anlamına «Handei Bum» diye adlandırdığı manzumesinde, bu tehlikeye sembolizm yolu ile işaret eder­ ken, bir taraftan da 1905‘te el yazısı ile çoğaltıp elden ele dolaştırdığı «Sabah Olur­ sa» manzumesinde gençlere şöyle sesleni­ yordu:

«Siz ey fezayı ferdanın «K üçük güneşleri, artık birer birer uyanın.' « Ufukların ebedi iştiyakı var nura.

(2)

Tevfik Fikret’in Fırçasından 3 Tablo

(3)
(4)

Büyük şairin çalışma odasında kitaplığını gösteren, sağlığında çekilmiş bir fotoğraf.

«rT en ev v ü r. . . Asrım ızın işte ruhu amali. «Silin bulutlan, silkin zılali ehvali, «Z iya içinde koşun bir halâsı m eşkûre. «Ü m id im iz b u : ölürsek d e biz, yaşar mutlak «V atan sizinle şu zindan karanlığından uzak

Geçmişin ilerlemeye engel olan alışkanlık­ larından gençliği kurtarmak için, Fikret geç­ mişten ibret almaya, fakat mutlaka onları ge­ leceğe göre yetiştirmeye önem veriyor:

«M a zi o bir muallim, o bir pir, o bir peder, «H alin tutup sinirli elinden, ağır, tabur, « A ti y e doğru y e d m e l i ...»

diye, geleceğin, feyizlere ışık beşiği olan bir çekingen ufuk ve fikirler için yükselme uza­ yı olarak bilinmesini istiyor ve:

« A ti çıkınca ortaya mazi silinm eli.»

hükmünü veriyordu.

Reval antlaşması ile Türkiye'nin taksimi konusunda birleşen üç büyük devlet karşı­ sında Rumeli’ndeki Hürriyet Ordusu'nun kı­ pırdanmalarını duyar duymaz, Meşrutiyet'in ilânından on yedi gün evvel «Millet Şarkısı» nı yazıp:

« G e l kardeşim, annen sana muhtaç, ona koşmak, « Koşm ak ona, kurtarmak o bibahtı vazifen. «Karşında göğüs, bağr açık ölgün ya tıyor bak, «O n su z yaşamaktansa beraber ölüş ehven. « H e r an o güzel sineyi hançerliyor eller, «İm dadına koşmazsak eğer mahvı mukarrer.»

diye, büyük devletlerden gelecek tehlikeyi haber veriyordu.

Bir zamanlar:

« H e p levti riya, tevsi haset, levsi teneffu «Y a ln ız bu, v e yalnız bunun ümmidi tereffu. «M ilyon la barındırdığın ecsad arasından « K a ç nasıye vardır çıkacak pak-ü dirahşan.»

diye üzülerek vasıflandırdığı memlekette, mutlaka büyük çapta bir inkılâp olmasını öz­ lediğini, şu mısralarında görürüz:

H a y a t İ T l

« E y şanlı vatan bayrağı bir gün seni oğlum , « B ir m evkibi zi h eybeti hürriyet önünde « Ç ek m iş görebilseydim , o pürhande ölürken « E tm ezsem eğer şevkini takdis ile secde «D ünyada en alçak baba elbet ben olurdum .»

Fikret böyle bir devrimin gerçekleşebil­ mesi için, oğlunun bile bir Hürriyet Ordusu' nun başında, bayrağının altında öldüğünü gö­ rüp de, onu kutlamazsa dünyada en alçak baba olacağını söylüyor. Zira onun vatan sev­ gisi sonsuzdur. «Vatan Şarkısı» nda şöyle seslenir:

«T oprağın cevher, suyun kevser, baharın bihazan « İşte dünya bir eşin bir benzerin yoktur inan, «Can da sen, şan da sen, hepsi setisin yaşa, « E y vatan, e y mübarek vatan bin yaşa!»

«Ferda» manzumesinde de aynı hislerle doludur:

«Sen in bugün «C en n et kadar güzel vatanın var, şu gördüğün «Z ü m rü t bakışlı, inci şataretli kızcağız «K im d ir bilir m isin? V a ta n ın ... Şimdi saygısız «B ir göz bu nazlı çehreye -Allah esirgesin « K e m bir nazarla baksa tahammül eder m isin?

« Vatan gayur «İnsanların omuzları üstünde yükselir; «G en çler, bütün ümidi vatan şim di sîzdedir.»

Aynı manzume, ihtiyaç kasırgaları içinde sarsılan bir kuşağın oğlu olan gençleri:

« H e r uzvu girdibadı havayiçle sarsılan Bir neslin oğlusun, bunu yadet zaman zaman»

diye tehlikelerle dolu çevrelerinden dolayı uyarırken, küçükleri bile bu yolda yetiştir- ' meyi ihmal etmemiştir:

« M in i mini omuzların « Taşıyacak yarın tüfek, « T ü fe k değil vatan yarın « O omuza yüklenecek. « K ü ç ü k asker, küçük asker «V atan senden hizmet ister. «Vatan senden hayat umar, «Sen yaşarsan o canlanır. «Vatan için ölm ek de var, «Fakat borcun yaşamaktır.»

Geçmişteki kudretimizi, bütün iyi tarafla­ rımızı Meşrutiyet devri gençliğinin gözü önünde canlandırmak için de şunları yaz­ mıştır:

« Bugünkü kan «A yn iyle dünkü kandır, evet dünkü kan, evet «Siz birkaç atlı, koskoca bir ülke fetheden «Osmanlı kahramanlığının kan ve namını « Hamilsiniz; bu fıtrat o fıtrat, bu ten o ten.

«Sizin ecdadı pâkiniz «Cidden birer hizanei him metti; en metin, «En zinde bir meram ile asrın ve şüphesiz «Dünyanın en bahadırı onlardt. Fahreddin, «Mağrur olun, fakat vatan ikmali şan için «Evlâdının kemalini ister: o mutlaka « İster k i: siz de himmet edin, siz de yükselin.»

Bu sözler, Fikret’i en büyük Türk şairi ola­ rak seven, hatta ona «perestişkâr» olduğu­ nu Aşiyan’daki imzası ile belirten Atatürk’ün, «Türk Övün, Çalış, Güven» vecizesini ne gü­ zel anlatır.

Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı'ndan hemen sonra Türk hanımlarına hitaben söylediği «Hanımlarımız, hatta erkeklerimizden daha münevver olmalıdır, eğer milletin hakikî ana­ sı olmak istiyorlarsa!» sözü, Fikret’in, «Kız­ larını okutmayan millet, oğullarını manevî ök­ süzlüğe mahkûm etmiş demektir, hüsranına ağlasın!» cümlesiyle takdim ettiği «Bir Kız Mektebi İçin» manzumesinin bir hulâsası gi­ bidir. Zira Fikret de, Atatürk de, hakikî in­ kılâbın, müspet ilimle yetişmiş aydın bir mil­ let vücuda getirmekle, aydın milletin de, ay­ dın anaları yetiştirmekle meydana gelebile­ ceğine inanıyorlardı:

«Tekâmülü âsara ecnebi «Kalmak sukuta doğru eğilmektir, itilâ « İrfansız olmuyor,, medeniyet ki en çelil «Bir gayedir, o gayeye koşmak ve iptida «M illette kabiliyeti ihya için asil, «Müsmir bir ictihad ile gehvarei hayat, «Gehvarei necat olan ağuşu maderi

«Teçhiz edilmek ister... Evet, sadrı ümmühat «Firdevsi akdesi medeniyettir, en geri, «En aciz, en felekzede millet kadınlığı «Hemşirei cehalet edendir...»

Ne yazık ki Abdülhamit’in dünya siyase­ tinden habersiz idaresi sonunda, 1907’de Türkiye'nin taksimini kabul eden Avrupa kar­ şısında diktatörlüğe kayan İttihat ve Terak- ki’nin aynı kısa görüşlüğü yüzünden mem­ leket parçalanmış, fakat Fikret’in inkılâp ru­ hunu benimsemiş Atatürk sayesinde millet yeniden doğup, şerefli mevkiini almak saa­ detine ermiştir.

Fikret'in en büyük arzusu, Türkiye’yi kal­ kındırmaktı. O, dünya milletlerinin bir gün anlaşıp yeryüzünden düşmanlıkları kaldıra­ caklarına inanıyordu. O r ın:

«Toprak vatanım, nev’i beşer milletim, insan « İnsan olur ancak bunu iz’anla...

«Dünya dönecek cennete insanla... «H er şey olacak kudreti irfanla... «N e muharip, ne harb-ü istilâ «N e tasallut, ne saltanat, ne şeka. «N e şikâyet, ne kahrı istibdat!»

sözleri, galibini de; mağlubu kadar perişan eden iki uzun, kanlı dünya savaşından sonra, Birleşmiş Milletler topluluğu halinde sonsuz bir dünya sulhünden başka çıkar yol olma­ dığını ancak kavrayabilen dünya insanlarına, bundan altmış sene evvel verilmiş bir derstir.

Bu bakımdan biz Türklerin bu büyük dev­ rim öncüsü ile övünmeye hakkımız vardır Ve onu yüzüncü doğum yılında yirminci asır insanlarına tanıtmak, her Türkün borcudur

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Yöntem: Marmara Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi’ne 01.06.2005-31.12.2006 tarihleri arasında başvuran olguların kayıtları geriye dönük olarak tarandı, olguların

Ne muazzam, ne taun j sütunlar, ne ihtişamlı kemerler, j Bana öyle geliyor ki Romaiılar eski medeniyetleri unutturmak için böyle muazzam ve muhte­ şem eserler

Diğer ayı türleriyle karşılaştırıldıklarında panda- lar vücut ölçülerine göre daha küçük beyin, böbrek ve karaciğere sahiptir.. Bu görece küçük organlar daha az

Somyada kımıltısız yatan ka­ fa ninenindi: «Padişahımız ikin di divanından sonra Belgrad’a dönmüştü. Odanın içinde bir boydan öbür boya konsol denli

Dolayısıyla ana çekirdekte ve ikincil çekirdek- te bir sızıntı olsa bile, binanın basıncı dış basınçtan daha düşük olduğu için hava sadece içeri sızar, dışa-

ABD’de bilimsel çal›flmalara finansman sa¤layan Ulusal Bilim Vakf› (NSF), 2015 y›l›na kadar nanoteknoloji alan›- na 1 trilyon dolar destek sa¤layacak.. Nanoteknoloji,

H alk ın gözü