• Sonuç bulunamadı

"Yaşayıp öldüğümü kimseler bilmeyecek..."

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ""Yaşayıp öldüğümü kimseler bilmeyecek...""

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KVKT/HAVIK

OKTAY AKBAL

C*j:^A S

İtfa

“Yaşayıp Öldüğümü

? ^

Kimseler Bilmeyecek...”

Cahit Sıtkı Tarancı, 1930 yılında, Galatasaray U s e s i’nin son sınıfındayken kardeşi Nihal’e şunları yazmış:

“Güzel, çirkin, uzun, kısa, zengin, fakir, şerefli? şerefsiz. Bü­ tün bunlar hiç, baştan aşağı saçma ve lüzumsuz. Am a tuhaf değil midir ki yaşayabilmek için bu evsafın iyilerini şahsında toplamak elzem ve elzemdir. Güzeli çizdim, uzunu çizdim, zenginliği çiz­ dim, şerefsizliği çizdim. Geriye ne kaldı, çirkin, kısa, fakir, şe ­ refli...”

Tarancı, “Şiir kelimelerle güzel şekiller kurmak sanatıdır, başka bir şey değildir. Am a kelime nedir? Annedir, do.sttur, kadehtir, hasrettir, hayaldir, yani bir manası, bir tedaisi, bir gölgesi, hatta bir rengi ve adı olan nesnedir. Kelime insanoğlundan haber ve­ rir, insanoğlu dünyanın en zengin madenidir” derdi.

Önümde iki kitap var; Biri “Cahit Sıtkı Tarancı’nın evine ve Ni- hal’e Mektupları”, öteki de Tarancı ve şiirleri üzerine sağlam bir araştırma olan Asım Bezirci’nin “Tarananın Bütün Şiirleri”... Ya­ şasaydı 79 yaşında olacaktı Tarancı. Bir şiirinde ‘Yaş otuz beş yolun yarısı eder - Dante gibi ortasındayız ömrün” diye yazmış­ tı. O günlerde Nahit Sırrı Orik şöyle demişti “Bu şiire karamsar diyorlar, oysa Cahit bey yetmiş yaşa varacağına inanmış, bak­ sanıza yolun yarısındayım diyor.”

O ysa 46 yaşında öldü. Bir iki yıl bitkisel sayılabilecek bir ya­ şam sürdükten sonra... Kırklı yılların en gözde şairlerindendl. Hatta en çok sevilen, aranan bir kişiydi. C H P şiir ödülünü aldık­ tan sonra ünü büsbütün yaygınlaşmıştı. Şimdilerde azıcık göl­ gede kalmışa benzer. Sanat dünyasında böyle şeyler olur. Bir yazar, bir şair bir süre unutulur, ama sonra bir kuşak gelir, o şai­ ri yeniden gündeme getirir. Heceyi başarıyla kullanan, sözcüğe hakkını veren bir şairdi o. Pek çok şiiriyle yaşıyor. Sanırım daha uzun yıllar da şiirsevenlerin belleğinde etkisini sürdürecektir.

Cahit Sıtkı’nın babasına, özellikle kardeşi Nihal’e yazdığı mek­ tupları İnci Enginün bir kitapta toplamış. Bunlar genç bir insa­ nın en yakını saydığı kızkardeşine içtenlikli seslenişleri. Kısa boylu bir insan. Kendini güzel, yakışıklı bulmayan bir insan. Ahmet Ha- şim de çirkinliğinin acısını çekenlerdendi, Tarancı da öyle. Ni­ hal’e yazdığı mektuplarda hep bu üzüntünün izleri var. Şiirleri­ nin karamsar havasında da bu ilkgençlik yakınmalarının etkisi­ ni görmüyor muyuz?

“Görüyorsun ki bütün yaşam ak ümitlerim şerefli olup yaşa­ makta. Mesut olabilir miyim? Yüzde yirmi beş. Çünkü eğer çir­ kinlik, kısalık, fakirlik olmasaydı yüzde yüz mesut olmak şan­ sım olurdu. Vakıa bazı zamanlar talihimin bu müthiş haksızlığı­ na bir aslan kükremesiyle haykırıyorum. Fakat emin ol ki sukûti zamanlarımda çirkinliğimden, kısalığımdan adeta şeytani bir zevk duyuyorum ve aynanın karşısına geçerek ne kadar küçük, ne kadar maskara olduğumu görerek gülmekten katılıyorum.”

Tarancı avuntuyu sanatta bulur, kendi sanatına güvende: “Ciddi bir vaziyet takınıyorum ve kendi kendime diyorum ki, sen eğer yaşam ış olmak istiyorsan, eğer hakiki saadete maz- har olmak ihtirasında isen, bu gülünç suratından ölmez bir çehre yap. Şimdi haline gülenler ilerde varlığın önünde el bağlasınlar. Şimdi gururunu ayakları altında çiğneyenler yarın gururunun zir­ vesine basamak olsunlar. Şimdi seni ölüme mahkûm görenler bir gün senin ölmeyeceğine inan getirsinler.”

Tarancı’nın şiirlerinin çözümlenmesinde, şairin kişiliğinin da­ ha derinden anlaşılmasında bu mektuplar çok yararlı bir belge olacaktır. Yalnız Tarancı’nın değil bütün yazın adamlarının özel mektupları, hele en yakınlarına yazdıkları iç dökmelerinde ay­ dınlatıcı bir yan vardır. Bu mektuplarla şiirleri karşılaştıracak olan­ lar Tarancı’yı daha çok seveceklerdir.

Cahit Sıtkı Tarancı’nın Galatasaray Lisesi öğrencisiyken yaz­ dığı şiirler şairlik değerini daha o günlerde belirlemiştir: “Çıngıraksız, rehbersiz, deve kervanı nasıl

ipekli mallarını kimseye göstermeden Sonu gelmez kumlara uzanırsa muttasıl Ömrüm öyle esrarlı geçecek se s vermeden Ve böylece bu ömür, bu ömür her dakika Bir buz parçası gibi kendinden eriyecek Sem ada yıldızlardan, yerde kurtlardan başka Yaşayıp öldüğümü kimseler bilmeyecek.”

Cahit Sıtkı Tarancı’nın yaşadığını, birbirinden güzel şiirler ya­ rattığını, 46 yıllık yaşamının ürünlerin kuşaklar boyu sevilerek okunacağını söylemeye gerek var mı?

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Metaforu temsil eden Mülteci (f) (%) toplam kodlar (f) (%) Olumsuz tutum 35 Bebek “Gelişmemiş, gelişime ihtiyacı var.” 1 1,9 2 3,8 36 kural “Çok sıkıyor.” 1 1,9 toplam

İbrahim paşa caddesinde, sağda Sarraf madam, Pilevne gazilerin­ den Lofçalı hacı berber, işkem­ beci Lambo, mahallebici Ahmet ağa, eczahane, Servet paşa

Carathéodory eşitsizliği, Rogosinski lemması, süren nokta empedans fonksiyonu, pozitif reel

Şanlıurfa meteorolojik koşullarında kamu binaları çatılarının güneş enerji potansiyelinin belirlenmesi için sıklıkla kullanılan 3 farklı (mono-Si, p-Si ve

Horng-tyan-wu " ( Alternanthera sessilis ( L. ) were investigated in the following experimental animal models.. ) and glutamate pyruvic transaminase ( SGPT) levels could be

Hemşirelerin mesleği isteyerek seçme durumları ile HMDÖ alt boyut ve toplam puan ortalamaları karşılaştırıldığında; mesleği isteyerek seçen hemşirelerin

arkadaşlık ilişkileri (b ir edebiyat dergisinin başında bulunmanın bu konuda insana vereceği sıkıntılar, üzüntüler sayısızdır) bakımından >-e önceden

ANKARA, ( H.A.) — Yıllar- dır yaşamakta olduğu Paris’, te verdiği demeçte komünist olmadığını söyleyen ve, «T ü r­ kiye'de ölmek istiyorum» de­ yip,