• Sonuç bulunamadı

Açıkta ve ısıtmasız cam sera koşullarında yetiştirilen bazı ahududu (Rubus idaeus L. ) ve boğürtlen (Rubus fructicosus L. ) çeşitlerinin bitki ve meyve özelliklerinin incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Açıkta ve ısıtmasız cam sera koşullarında yetiştirilen bazı ahududu (Rubus idaeus L. ) ve boğürtlen (Rubus fructicosus L. ) çeşitlerinin bitki ve meyve özelliklerinin incelenmesi"

Copied!
71
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AÇIKTA VE ISITMASIZ CAM SERA KOŞULLARINDA YETİŞTİRİLEN BAZI AHUDUDU (Rubus idaeus L.) ve BÖĞÜRTLEN (Rubus fructicosus L.) ÇEŞİTLERİNİN BİTKİ ve

MEYVE ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ Murat AYDEMİR

Y.Lisans Tezi

Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı Prof. Dr. Resul GERÇEKÇİOĞLU

2008

(2)

BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI

Y.LİSANS TEZİ

AÇIKTA ve ISITMASIZ CAM SERA KOŞULLARINDA YETİŞTİRİLEN BAZI AHUDUDU (Rubus idaeus L.) ve BÖĞÜRTLEN (Rubus fructicosus L.)

ÇEŞİTLERİNİN BİTKİ ve MEYVE ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ

Murat AYDEMİR

TOKAT 2008

(3)

Başkan : İmza : Üye İmza : Üye : İmza :

Yukarıdaki sonucu onaylarım

Prof. Dr. Metin YILDIRIM Enstitü Müdürü

(4)

TEZ BEYANI

Tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların başka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

(5)

i

Y. Lisans Tezi

AÇIKTA VE ISITMASIZ CAM SERA KOŞULLARINDA YETİŞTİRİLEN BAZI AHUDUDU (Rubus idaeus L.) VE BÖĞÜRTLEN (Rubus fructicosus L.) ÇEŞİTLERİNİN BİTKİ VE MEYVE ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ

Murat AYDEMİR

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı

Danışman : Prof. Dr. Resul GERÇEKÇİOĞLU

Araştırma 2005-2007 yıllarında, Tokat ekolojisinde açıkta ve serada, Heritage ile Tulameen ahududu (Rubus idaeus L.) çeşitleri ve Jumbo böğürtlen(Rubus

fructicosus L.) çeşitlerinde yürütülmüştür. Tokat gibi vegetasyon süresinin kısa

olduğu ekolojilerde, hasadı erken başlatmak ve uzatmak yanında, gerek bitkisel gerekse meyve ve verim özelliklerin iyileştirilmesiyle karlılığın arttırılması, meyveciliğin örtü altına kaydırılması da hedeflenmiştir.

Araştırma sonuçlarına göre; sera ortamında çeşitlerle ve yıllara bağlı olarak 7-23 gün erkencilik sağlanırken, özellikle sonbahar ürünü verme özelliğine sahip Heritage çeşidinde yaklaşık iki buçuk ay kadar geççilik sağlanmıştır. Ayrıca her iki yıl ve tüm çeşitlerde sürgün başına verim, meyve ağırlığı ve sürgün özellikleri iyileşirken, suda çözünebilir kuru madde miktarı ve pH değerleri ise açığa göre düşük bulunmuştur. Sera koşullarında sürgün başına verim ahududu çeşitlerinde 93,85 g (Heritage I)-186,72 g (Heritage II) ve Jumbo böğürtlen çeşidinde 704,34g ; meyve ağırlıkları 1,95 g (Heritage I)-2,71g (Tulameen) ve Jumbo böğürtlen çeşidinde 6,00 g; suda çözünebilir kuru madde miktarları ise % 10,28 -(Heritage II)- % 11,22 (Heritage I) aralığı ile Jumbo çeşidinde % 8,78 olarak saptanmıştır.

Anahtar kelimeler: Tokat yöresi, ahududu, böğürtlen, örtü altı, verim, erkencilik

(6)

ii Ms Thesis

EVALUATION OF THE PLANT AND FRUIT CHARACTERISTICS OF SOME RED RASPBERRY (R. idaeus L.) AND BLACKBERRY (R. fructicosus L.) CULTIVARS GROWN UNDER FIELD AND UNHEATED GLASSHOUSE

CONDITIONS

Murat AYDEMIR

Gaziosmanpaşa University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Horticultural Science

Supervisor : Prof. Dr. Resul GERCEKCIOGLU

The research was carried out in Tokat region with some raspberry (Rubus

idaeus L.) and blackberry (Rubus idaeus L.) cultivars under open field and

unheated glasshouse conditions. In the ecological condition like Tokat region where the vegetation period is relatively short, it was aimed to determine whether growth under glasshouse conditions can result earliness in harvest and prolong the harvesting period as well as enhancing the plant and fruit characteristics.

In the research, the plants in glasshouse conditions generally started 7-23 days earlier to harvesting period than the plants in open field. The glasshouse conditions also prolonged the harvesting date around two and half months for Heritage cultivar with autumn yield habit. Additionally in both years, the yield per shoot, fruit weight and shoot characteristics were enhanced by the glasshouse conditions while total soluble solids and pH of fruits were reduced comparing with the plants grown in open field. In glasshouse condition, the yield per shoot was between 93,85 g for Heritage I and 186,72 g for Heritage II, 704,34 g for Jumbo; the fruit weight was between 1,95 g for Heritage I, 2,71 g for Tulameen, and 6,00 g for Jumbo; total soluble solid was between 10,28% for Heritage II and 11,22% for Heritage I and 8,78% for Jumbo.

Key words: Tokat region, raspberry, blackberry, glasshouse, yield, earliness

(7)

iii

Çalışmalarımın her aşamasında bilgi, öneri, yardım ve desteğini esirgemeyen ayrıca engin fikirleriyle akademik anlamda yetişme ve gelişmeme katkıda bulunan danışman hocam Sayın Prof. Dr. Resul GERÇEKÇİOĞLU’ na, ayrıca iyi ve kötü günlerimde sürekli yanımda oldukları gibi, çalışmalarımın her aşamasında da benden yardımlarını esirgemeyen ve bana maddi-manevi destek olan, Sayın Yrd. Doç. Dr. Çetin ÇEKİÇ’ e , Dr. Mustafa ÖZGEN’ e ve adını burada sayamayacağım diğer hocalarıma, çalışmalarımın başından sonuna kadar benden yardımlarını esirgemeyen arkadaşlarım Zir. Yük. Müh. Fatih ALAY, Zir. Yük. Müh. M. Yaşar ÖZDEMİR, Zir. Yük. Müh. Mesut ÖZKURT, Yüksek Lisans Öğrencisi Mustafa BAYRAM’ a ve diğer öğrenci arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim.

Ayrıca tüm hayatım boyunca attığım her adımda benden hiçbir fedakârlığı esirgemeyen aileme ve çalışmalarımın her aşamasında manen desteğini esirgemeyen, benim stres ve yorgunluğuma katlanan Songül ÖZÜM’ e, diğer arkadaşlarıma ve tüm yakınlarıma bütün samimi duygularımla teşekkür ederim.

Murat AYDEMİR

(8)

iv ÖZET……… i ABSTRACT………. ii TEŞEKKÜR……… iii İÇİNDEKİLER……… iv ŞEKİLLER DİZİNİ………..……….. v ÇİZELGELER DİZİNİ ……… vi 1. GİRİŞ……… 1 2. LİTERATÜR ÖZETLERİ………. 7 3.MATERYAL ve YÖNTEM………... 17

3.1. Deneme Yerlerine Ait İklim Özellikleri……….………… 17

3.2. Materyal………...……….. 18

3.3. Yöntem………... 22

3.3.1. Araştırmada Yapılan Gözlemler………..……… 23

3.3.1.1. Fenolojik Gözlemler………. 23

3.3.1.2. Bitkisel Özellikler………...………. 24

3.3.1.3. Pomolojik Özellikler……… 24

3.3.1.4. Hastalık ve Zarar Şekilleri ile Bazı Fizyolojik Bozuklar………. 25

4.ARAŞTIRMA BULGULARI ve TARTIŞMA………. 26

4.1. Fenolojik Gözlemler……….……….. 26

4.2. Bitkisel Özellikler……….. 31

4.2.1. Sürgün Özellikleri (Yazlık Sürgün Sayıları ve Sürgün Boyutları )………… 31

4.2.2. Sürgün Başına Verim(g)……….. ….. 38

4.3. Pomolojik Özellikler………..… 42

4.3.1. Meyve Ağırlığı(g) ve Meyve Boyutları (mm)………. 42

4.3.2. Meyve’nin Kimyasal Özellikleri (SÇKM, pH ve Titre Edilebilir Asitlik). 47

4.4. Hastalık ve Zarar Şekilleri ile Bazı Fizyolojik Bozuklar……….…………..… 52

5. SONUÇ ve ÖNERİLER……… 55

KAYNAKLAR………. 56

(9)

v

Şekil Sayfa

Şekil 3.1. Tulameen ahududu çeşidinin meyvesinin görünümü (orijinal)…………. 19

Şekil 3.2. Tulameen çeşidinin bitkisinin görünümü (orijinal)……… 19

Şekil 3.3. Heritage ahududu çeşidinin meyvesinin görünümü (orijinal)…………... 20

Şekil 3.4. Heritage çeşidinin bitkisinin görünümü (orijinal)……….. 20

Şekil 3.5. Jumbo böğürtlen çeşidinin meyvesinin görünümü (orijinal)………. 21

Şekil 3.6. Jumbo böğürtlen çeşidinin bitkisinin görünümü (orijinal)………. 21

Şekil 3.7. Açıkta deneme alanının görünümü………. 22

Şekil 3.8. Serada deneme alanının görünümü……… 23

Şekil 4.1. Ahududu çeşitlerinin yıllara göre seradaki sürgün sayıları değişimi……. 32

Şekil 4.2. Ahududu çeşitlerinin 2007yılı açıkta ve serada sürgün boyu değerleri…. 35 Şekil 4.3. Jumbo böğürtlen çeşidinin sürgün boyu değerleri………. 36

Şekil 4.4. Ahududu çeşitlerinin 2006 yılı açıkta ve serada sürgün başına verim değerleri………. 39

Şekil 4.5. Ahududu çeşitlerinin 2007 yılı açıkta ve serada sürgün başına verim değerleri………. 39

Şekil 4.6. Heritage II uygulamasının sürgün başına verim değerleri……… 40

Şekil 4.7. Jumbo böğürtlen çeşidinin sürgün başına verim değerleri……… 41

Şekil 4.8. Ahududu çeşitlerinin 2006 yılı açıkta ve serada meyve ağırlığı değerleri 44 Şekil 4.9. Jumbo böğürtlen çeşidinin meyve ağırlık değerleri………... 45

Şekil 4.10. Heritage II uygulamasının meyve ağırlık değerleri……….. 46

Şekil 4.11. Serada kırmızı örümcek zararı……….. 53

Şekil 4.12. Seralarda beyazlaşma(olgunlaşamama) fizyolojik bozukluğu…………. 53

(10)

vi

Çizelge 3.1. Deneme yerlerine ait 2006 ve 2007 yılları sıcaklık verileri…………. 17 Çizelge 3.2. Deneme yerlerine ait 2006 ve 2007 yılları nem ve yağış durumları… 18 Çizelge 4.1. Yaz ürünü veren ahududu çeşitlerinin ve Jumbo çeşidinin 2006 ve

2007 yıllarına ait bazı fenolojik gözlem tarihleri………. 29 Çizelge.4.2. Sonbahar ürünü veren Heritage II çeşidinin 2006 ve 2007 yıllarına

ait bazı fenolojik gözlem tarihleri ve süreleri ………. 30 Çizelge 4.3. Yaz ürünü veren ahududu çeşitlerinin ve Jumbo böğürtlen çeşidinin

2006 yılına ait bazı bitkisel özellikleri……….. 31 Çizelge 4.4. Yaz ürünü veren ahududu çeşitlerinin ve Jumbo böğürtlen çeşidinin

2007 yılına ait bazı bitkisel özellikleri……… 31 Çizelge 4.5. Heritage I ve Tulameen ahududu çeşitlerinin yıllık sürgünlerinden

oluşan yazlık sürgün sayıları ………...……... 32 Çizelge 4.6. Jumbo böğürtlen çeşidinin yıllık sürgünlerinden oluşan yazlık sürgün

sayıları……….………...……….. 33

Çizelge 4.7. Heritage I ve Tulameen ahududu çeşitlerinin sürgün çapının 5 cm’ den ölçülen değerlerinin, çeşit, uygulama ve yıllara bağlı olarak

değişimi……… 34

Çizelge 4.8. Jumbo böğürtlen çeşidinin sürgün çapının 5 cm’ den ölçülen değerlerinin, uygulama ve yıllara bağlı olarak değişimi………. 34 Çizelge 4.9. Heritage I ve Tulameen ahududu çeşitlerinin sürgün boyunun çeşit,

uygulama ve yıllara bağlı olarak değişimi………... 35 Çizelge 4.10. Jumbo böğürtlen çeşidinin sürgün boyu değerlerinin, uygulama ve

yıllara bağlı olarak değişimi………. 36 Çizelge 4.11. Heritage I ve Tulameen ahududu çeşitlerinin sürgün başına verim

(g)’ in çeşit, uygulama ve yıllara bağlı olarak değişimi………….. 38 Çizelge 4.12. Heritage II ahududu uygulamasının sürgün başına verim(g)

değerlerinin, uygulama ve yıllara bağlı olarak değişimi………….. 40 Çizelge 4.13. Jumbo böğürtlen çeşidinin sürgün başına verimin değerlerinin,

uygulama ve yıllara bağlı olarak değişimi………... 40 Çizelge 4.14. Yaz ürünü veren ahududu çeşitlerinin ve Jumbo böğürtlen

çeşidinin 2006- 2007 yıllarına ait bazı pomolojik özellikleri………...… 43 Çizelge 4.15. Sonbahar ürünü veren Heritage II ahududu çeşidinin 2006-2007

yıllarına ait bazı pomolojik gözlemler……….……... 43 Çizelge 4.16. Heritage I ve Tulameen ahududu çeşitlerinin meyve ağırlığının(g)

çeşit, uygulama ve yıllara bağlı olarak değişimi………. 44 Çizelge 4.17. Jumbo böğürtlen çeşidinin meyve ağırlık(g) değerlerinin, uygulama

ve yıllara bağlı olarak değişimi ……….….. 45 Çizelge 4.18. Heritage II ahududu uygulamasının meyve ağırlık(g) değerlerinin,

(11)

vii

ve yıllara bağlı olarak değişimi………. 48 Çizelge 4.21. Jumbo böğürtlen çeşidinin SÇKM değerlerinin, uygulama ve

yıllara bağlı olarak değişimi……….. 48 Çizelge 4.22. Heritage I ve Tulameen ahududu çeşitlerinin titre edilebilir asit

miktarı (%) değerlerinin çeşit, uygulama ve yıllara bağlı olarak

değişimi………. 49

Çizelge 4.23. Heritage II ahududu uygulamasının titre edilebilir asit miktarı (%) değerlerinin, uygulama ve yıllara bağlı olarak değişimi………. 49 Çizelge 4.24.Jumbo böğürtlen çeşidinin titre edilebilir asit miktarı (%)

değerlerinin, uygulama ve yıllara bağlı olarak değişimi………….. 50 Çizelge 4.25. Heritage I ve Tulameen ahududu çeşitlerinin pH değerlerinin çeşit

uygulama ve yıllara bağlı olarak değişimi……….. 51 Çizelge 4.26. Heritage II ahududu uygulamasının pH değerlerinin, uygulama ve

yıllara bağlı olarak değişimi ………..……….. 51 Çizelge 4.27. Jumbo böğürtlen çeşidinin pH değerlerinin, uygulama ve yıllara

(12)

1. GİRİŞ

Ahududu bitkileri, Rubus cinsinin, Idaebatus alt cinsinde yer alır. Dünyanın birçok yerine yayılmış ve tanınan 200’ den fazla türü bulunmaktadır. Avrupa , Kuzey Amerika ve Güney Asya’ da doğal olarak yetişebilmektedir. Binlerce yıldır doğal yetişme alanlarında meyveleri toplanarak değerlendirilmektedir. Son yıllarda da kültüre alınarak yetiştiriciliği yapılmaktadır. Islah çalışmaları sonucunda, verimli ve kaliteli kültür çeşitleri geliştirilmiştir (Onur, 1996).

Ahududu ve böğürtlen bitkisel özellikleri, yetiştiriciliği ve kullanım şekilleri bakımından son derece birbirine yakın bitkilerdir. Bu nedenle, her iki tür birden

Bramble fruits olarak tanımlanmaktadır. Ahududu bitkileri, Rubus subg. Idaebatus alt

cinsinde yer alır. Ahududu türleri arasında çok çeşitlilik olmasına rağmen yetiştiriciliği yapılan bitkiler iki türden meydana gelmektedir. Bu türler; Rubus idaeus L. (yabani kırmızı ahududular) ve R. occidentalis L. (siyah ahududular) olup, bunlardan tarımı yapılan kırmızı, siyah, sarı ve mor ahududular geliştirilmiştir. Mor tipler siyah ve kırmızı türlerin melezlenmesinden elde edilirken, sarı ahududular ise kırmızı ahududuların mutantlarıdır (Ellis ve ark., 1997; Gough ve Poling., 1996). Kırmızı ve sarı meyveliler de aynı grup içinde değerlendirilmektedir (Ağaoğlu, 1986).

Siyah ahududular ABD` nin doğusundaki bazı bölgelerde çok yaygın olmakla birlikte, kırmızı ahududular, bütün Rubus türleri içinde en yaygın yetiştirilenleridir. Meyve rengi resesif mutasyonla oluşan sarı meyveli ahududular ise marketlerdeki çeşitliliği artırmak için, az miktarlarda üretilmektedir (Ellis ve ark., 1997).

Ülkemizde yeni olan üzümsü meyve yetiştiriciliği son yıllarda gittikçe artan bir önem kazanmaktadır. Bununla birlikte, çilek dışında diğer üzümsü meyvelerin geniş alanda yetiştiriciliğine pek rastlanmamaktadır. Yabani formları bakımından pek çok tür ve çeşidi üreticimiz tanısa da, yetiştiricilik hakkındaki bilgilerden yoksundurlar. Anılan nedenlerle, ülkemizde bu meyvelerin geleceği açısından, öncelikle bu türlerin tanıtılması, yetiştiricilik yöntemlerinin öğretilmesi ve pazarlama sorunlarının çözümlenmesi gerekmektedir.

(13)

Üzümsü meyveler daha çok ev bahçelerinin tanınmış bitkileridir. Ayrıca diğer meyve ağaçlarının alt bitkileri veya ara bitkileri olarak da yetiştirilmektedir. Bunların yanında geniş çapta endüstriye yönelik yetiştiricilik çalışmaları da özellikle Amerika Birleşik Devletleri ile bazı Avrupa ülkelerinde yapılmaktadır (Ağaoğlu, 1986).

Dünya’ da en fazla ahududu üretimi Avrupa kıtasında yapılmakta (396 000 ton), üretim bakımından Rusya, Sırbistan, ABD, Polonya, Almanya, Ukrayna, Kanada ve Macaristan ön sıralarda yer almaktadır (Anonim, 2005a).

Dünya, üzümsü meyveler üretimi yaklaşık 7,5 milyon ton olup, üretimin % 47’ sini çilek, % 11,47’ sini frenk üzümü, % 15,47’ sini kivi alırken, ahududu (+böğürtlen) ise yaklaşık 480 bin tonluk üretimi ile % 6,42’ sini oluşturur (Anonim, 2005a). Ahududu ve böğürtlen üretim miktarları genellikle birlikte verilmekle birlikte, sadece, Dünya böğürtlen üretimi ise 154 bin tondur. Bu üretimin 47 000’ i Avrupa; 74 000’ i Amerika kıtasında yapılmaktadır. Dünya böğürtlen üretiminde ABD (35 000 t), Meksika (30 000 t), Çin (29 000 t), Sırbistan (28 000 t) ve Macaristan (13 000 t) en önemli ülkelerdir. Üretim alanı bakımından gelecek 10 yıl içinde en büyük gelişmeyi Romanya, Polonya, Meksika, Şili, Macaristan, Çin ve ABD’ nin göstermesi beklenmektedir (Strik ve ark., 2006). Ülkemizin ahududu üretimi yaklaşık 2200 ton olup bu üretimin 1900 tonu Bursa ili ve yöresinde yapılır (DİE, 2005).

Ülkemizde ise böğürtlen üretimi ile ilgili kayıtlara henüz rastlanmamıştır. Bununla birlikte, Kaplan ve ark.,(1999) Bursa’ da 1998 yılı itibariyle 30 da alanda 24 ton böğürtlen üretimi olduğunu bildirmişlerdir. Son yıllarda bu miktarın ülke genelinde arttığı tahmin edilmektedir.

Ahududular hava sirkülasyonu, su drenajı ve güneşlenmesi uygun olan alanlarda rahatlıkla yetiştirilebilirler. İyi bir hava sirkülasyonu yaprakların daha hızlı kurumasını sağlayarak hastalık problemini azaltır. Durgun su, hastalık olasılığını artırır ve köklerde oksijen eksikliği sebebiyle bitkilerin ölümüne sebep olur. İyi drenajlı her toprak ahududu yetiştiriciliği için yeterlidir. Kumlu topraklarda ilave sulama ile yetiştiricilik

(14)

yapılabilir (Hoover, 1997). Kök yapıları erozyonu önleyici nitelik taşıdığından, eğimli araziler ahududu bitkileri kullanılarak değerlendirilebilir (Onur, 1996).

Günümüzde ahududu fidanlarının çoğaltılmasında kök sürgünleri, kök çelikleri ve doku kültürü gibi üretim yöntemleri kullanılmaktadır (Onur, 1996). Kök sürgünü ve kök çelikleriyle fidan üretimi hem kolay hem de fazla masraf gerektirmeyen bir üretim şeklidir. Çiftçiler bu yöntemler sayesinde kendi fidanlarını kendileri elde ederek üretim alanlarını, düşük bir maliyetle genişletebilir veya fidan üretimi yaparak gelirlerini artırabilirler.

Ahududu Türkiye’ de 20. yüzyıl başlarından beri tanınan bir bitki olmasına rağmen hala istenen düzeyde kültürü yapılan bir tür konumuna gelememiştir. Bunun en büyük nedeni olarak meyvelerin hassas yapıda olması (hasat ve taşıma zorlukları) gösterilmektedir (Anonim, 1999). Bunun yanı sıra ahududu meyveleri uzun süre taze olarak muhafaza edilememektedir. –0,9 oC ve % 90-95 bağıl nem koşullarında sadece 2-7 gün depolanabilmektedir (Anonim, 1997a).

Türkiye’ de ahududu yetiştiriciliği uzun süredir amatör olarak yapılmaktadır. 1960’ lı yıllarda yurt dışından getirilen değişik standart ahududu çeşitleri ile Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsünde adaptasyon çalışmaları başlatılmış, ancak bu çalışmalardan olumlu sonuçlar alınamamıştır. Yine aynı yıllarda İstanbul Tarabya’ da bir üretici tarafından ilk ahududu yetiştiriciliği başlatılmış, fakat yaygınlaştırılamamıştır. Ahududu yetiştiriciliğinin yaygınlaşması özellikle 1980’ li yıllara rastlamaktadır.

Bu yıllarda Bursa’ nın bazı köylerinde (Cumalı kızık, Fidye kızık, Aksu, Baba sultan, Alaçam, Gözede ve başka yörelerde) başlatılan ahududu yetiştiriciliği giderek yaygınlaşmış ve bugün üretim yaklaşık 2000 tonu bulmuştur (Barut, 1999). 1997 yılında başlatılan Türkiye’nin de 17 yerinde yürütülen “Frenküzümü, Ahududu ve Böğürtlen Çeşit Islahı” projesinin başlamasıyla, konu ciddi ve programlı bir biçimde ele alınmıştır.

(15)

Ahududu yetiştiriciliğinin yaygın olduğu iller Bursa ve Bilecik civarı olmasına rağmen buralarda bile düzenli kapama bahçeler bulunmamakta, bitki yeterince tanınmamakta ve özellikle de kültürel işlemler gereği gibi yerine getirilememektedir (Anonim, 1999).

Ülkemizde son yıllarda yetiştiriciliği önem kazanmaya başlayan ahududu bitkisi hem taze tüketime uygun olması, hem de birçok sanayi koluna (reçel, marmelat, jöle, şekerleme, pasta, dondurma, meyve suyu, meyveli yoğurt, meyve çayları, vb.) hammadde sağlaması, üreticinin pazar bulması bakımından bir avantajdır (Anonim, 1999). Ahududunun meyve suyuna işlenmesinde tohumlar atık olarak çıkmakta ve ahududu tohumlarından da yağ üretilmektedir.

Ahududu bahçesinin tesis ve üretim maliyetleri; minimum düzeyde destek sistemine ihtiyaç duyması, hatta bazı çeşitlerin desteğe ihtiyaç duymaması, budama ve bakım işlemlerinin kolay olması ve makineli hasada da uygun olması gibi nedenlerden dolayı, düşük olmaktadır (Redalen, 1990). Ayrıca ahududu bitkisinin yetiştirme tekniğinin öğrenilmesinin kolay olması ve hasat döneminin geniş bir aralığa yayılması, üretici açısından bir avantaj olarak görülebilir. Günümüz hayat şartları çiftçilerimizin ürün desenlerini değiştirmeleri gereğini ortaya çıkarmıştır. Tüketici talepleri de bu yönde olmaktadır. Ahududu meyvelerinin hoş kokusu, çekici görünüşleri, renkleri ve tatlarından dolayı son yıllarda aranan bir meyve haline gelmiştir.

Ahududu ve böğürtlen yetiştiriciliği ülkemizde henüz ekonomik olarak yapılmamaktadır. Meyveleri doğadan toplanarak sevilerek tüketilir. Özellikle Orta Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. Bu bölgelerimizde Çorum, Amasya, Tokat, Gümüşhane ve Rize dolaylarında genellikle 500 m rakımı aşan serin ve nemli alanlarda yaygın olarak bulunmaktadır. Tokat’ ta yapılan gözlemlerde 700-900m rakımlı yerlerde meyve özellikleri iyi yarı dik ve dik tiplere rastlanmaktadır (Gerçekçioğlu, 1996).

Ahududu ve böğürtlen köklerinin çok yıllık olmasına karşılık, sürgünleri iki yıllıktır. İlkbaharda süren sürgünler yaz boyunca gelişirler ve ikinci yılda da meyve verdikten sonra kuruyarak ölürler. Sürgünlere ilk yıl ‘primocane’, ikinci yıl ‘floricane’ adı

(16)

verilmektedir. Biz bunlara sırası ile ‘odun dalı’ (birinci dal) ve ‘meyve dalı’ (çiçek dalı) diyebiliriz. İlk yıl dalları o yıl meyve vermedikleri gibi, yan dal da oluşturmazlar. İkinci yıl vegetatif olarak tepe sürgünlerinden dikey şekilde büyümezler; buna mukabil koltuk tomurcuklarından meyve dalcıkları oluştururlar ve dallanırlar. Hasattan sonra meyve veren bu dallar kurudukları için toprak seviyesinden kesilirler. Bu arada gelecek yılın ürününü verecek olan genç sürgünler tellere alınır veya hereklere bağlanır. Yaz tepe budaması hasattan önce veya sonra yapılabilir. Başarılı bir yaz tepe budaması, herhangi bir dayanak masrafına yol açmayan, kârlı yetiştiriciliğin yollarından birisidir. Tepe alma dalların rüzgarlardan kırılmasını da önler (Ağaoğlu, 1986; Wright ve Waister, 1986).

Ahududu ve böğürtlenlerin sera ortamına alınmasının kârlılığı; yöre, ürün miktarı, ürün fiyatı vb. gibi bir çok faktörlerin etkisinde olabileceğinden, yapılacak araştırma ve fizibilite raporlarına göre dikkate alınmalıdır.

Özellikle soğuk ve uzun kışları olan kuzey ekolojilerde ahududu ve böğürtlen yetiştiriciliği yapılamamaktadır. Böyle ekolojilerde tamamen ekonomik veriler dikkate alınarak cam sera yada plastik tünellerde yetiştiricilik yapılabilmektedir. Örneğin, Amerika’ nın soğuk iklimine sahip Maine eyaletinde, 2005 yılında Maine Üniversitesi ile Tarım Bakanlığı ortaklaşa bir proje ile, çift kaplı plastik tünellerde (1,5 metre yüksekliğinde, 0,85х 2,86 m çatı formunda) ahududu ve böğürtlen yetiştirilmesi ile ilgili bir proje yürütmüşler. Bu bölgelerde, domates, biber gibi kışlık sebzelerin üretildiği ısıtmalı seralarda, bu ürünler kaldırıldıktan sonra ufak tefek değişikliklerle, tüpler içinde ahududu ve böğürtlen yetiştirilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla, açıkta her tüp içine başlangıçta ilkbaharda 3-4 adet bitki dikilmiş, yaz boyunca sürgün gelişmeleri izlenmiş ve sonbahar da en iyilerinden 4-6 adet sürgün bırakılmış ve Aralık ayı ortasına kadar arazide tutulmuştur. Yeni sürgün gelişimi ve çiçek oluşumu bu şekilde engellenmiştir. Bu aydan sonra, soğuklama ihtiyacı giderilmiş olan bitkiler, ısıtmalı tünel içine alınarak çiçeklenmesi sağlanmış ve ürün elde edilmiştir. Hasat sonrası bitkiler tekrar tünel dışına çıkarılmıştır. İlk yılda, böğürtlenlerde verim düşüklüğü nedeniyle olumlu sonuçlar alınamazken, ahududu yetiştirildiğinden daha başarılı sonuçlar alındığı ve hali hazırda sınırlı alanlarda ahududu yetiştiriciliğinin yapıldığı bildirilmektedir (Handley ve ark., 2006).

(17)

Pensilvanya, ABD eyaletinde, ahududu ve böğürtlenin serada üretim çalışmaları uzun zamandır yapılmaktadır. Sıcak bölgelerde bu türlerin seralarda üretiminde, üşüme isteğinin tamamlanamaması nedeniyle ortaya çıkan problem, fidelerin soğuk ortamda tutularak soğuklatılması ve ondan sonra dikilmesiyle giderilmektedir. Sera ürün kalitesi daha fazla olduğundan, ürün fiyatları daha fazla olabilmektedir. Yapılan bir araştırmada; Autumn Britten ahududu çeşidinin(iki ürün veren) pazarlanabilir ürün miktarı (dikim yılında) 555,55 kg/da olarak bulunmuştur. Bu verilerin, açıkta yetiştirildiğinde, aynı çeşitte 3. yılında alınabildiği belirtilmektedir. Benzer şekilde, sürgün boyları 183 cm- 213 cm arası olurken, açıkta 137-152 cm olarak saptanmıştır. Özellikle, iki ürün veren çeşitlerin daha da başarılı şekilde yetiştirildiği de belirtilmektedir. Dikensiz böğürtlenlerde ise sera verilerinin 211 kg/da olduğu, ahududularda pazarlanabilir ürün miktarının ise dikim aralık mesafesi, çeşit ve yıllara göre % 82’ den, % 98’ e çıktığını saptamışlardır (Lehnert, 2005).

1998 yılında Tokat ilinin de yer aldığı 17 farklı ekolojide başlatılan adaptasyon çalışması sonuçlanmış, 4 yıllık gözlemlere göre; Tokat yöresi için Tulameen çeşidi birinci derecede önerilebilecek çeşitler arasında sayılmıştır (Gerçekçioğlu ve ark., 2003a). Samsun, Tokat, Ordu ve Giresun Ekolojilerinde yapılan adaptasyon deneme sonuçlarına göre Heritage ve Tulameen çeşitleri en verimli çeşitler olarak belirlenmiştir (Demirsoy ve ark., 2006a; Gerçekçioğlu ve ark., 2003a; Cangi ve İslam, 2003; Kurt ve ark., 2003). Jumbo böğürtlen çeşidi, değişik bölgelerde yapılan adaptasyon çalışmalarında en iri meyveleri oluşturan çeşit olarak belirlenmiştir (Gerçekçioğlu ve ark., 2003b; Cangi ve İslam, 2003; Akbulut ve ark., 2003).

Bu araştırmada; açıkta ve ısıtmasız cam sera koşullarında Heritage ve Tulameen ahududu çeşitleri ile Jumbo böğürtlen çeşidinin; bitkisel ve meyve özelliklerinin değişimi ile özellikle iki ürün veren Heritage kırmızı ahududu çeşidinin hasat zamanı, sayısı ve süresinin etkilenip, etkilenmediği ayrıca amaçlanmıştır.

(18)

2. LİTERATÜR ÖZETLERİ

Böğürtlenin hem ıslah çalışmalarının hem de yetiştiriciliğinin yaygın olarak yapıldığı ülkeler arasında, İsveç’ te, İsveç Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ nde 1959 yılından beri ıslah çalışmaları yürütülmektedir. Ana hedefleri, İsveç gibi soğuk iklimde yetişebilecek uygun çeşitlerin elde edilmesidir. Ülkenin ticari çeşitleri (Dikenli çeşitler arasındaki, soğuklara çok dayanıklı olan Hedrick gibi birkaç çeşit hariç) henüz yeteri kadar çeşitler elde edilememiştir. Ülkenin iklimi oldukça serttir. Amerika çeşitleri İsveç şartlarına uyamamış, diğer yandan dikenli ve çok geç olgunlaşmak gibi olumsuz özellikleri de kabul görmemiştir. İngiliz çeşitleri ise yeteri kadar sert olamamıştır. İsveç’ te yeni çeşitlerin yaygınlaşması öncelikle bu çeşitlerin makineli hasada imkan verecek dik habitüslü, dikensiz ve yeteri kadar sert meyveler oluşturması; meyvelerinin erken olgunlaşması ve yeterli kalitede olmasına bağlıdır. Islah çalışmalarında bu özellikler ana hedef kabul edilerek; Yeni Zelanda kökenli R. xstellarctisus klonları yanında, Dr. Harvey, Hull ve Motueka çeşitleri ile Tayberry seleksiyonları arasındaki melezlemeleri sonucu meyve özellikleri iyi, dik ve soğuklara dayanıklı Bru 82/1603-4, Bru 82/1607-1, Bru 82/1607-2 ve Bru 82/1617-2 çeşitlerini elde etmişlerdir (Anonim, 1990-1991; Moore ve Clark., 1989; Kalunzny-Pinon, 1993; Perkins-Veazie ve ark., 1993).

Clark ve Moore (2000), Chicksaw böğürtlen çeşidinin, Arkansas Üniversitesi Clarksville Meyve İstasyonu çöğür parselinden 1988 yılında selekte edildiğini; 1997 ve 1998 yılında Arkansas’ ta 3 bölgede yapılan ürün denemelerinde bu çeşitten yüksek miktarda ürün elde edildiğini belirtmektedirler. Meyve ağırlığının genellikle Shawnee ve Choctaw çeşidinin meyvelerine göre daha iri olduğu, çiçeklenmesinin Choctaw çeşidine göre 1-3 gün daha geç ve Shawnee’ ye göre dört gün önce olduğu, ortalama meyve ağırlığının 11,0 g ve sürgünlerinin ise dik ve dikenli olduğu bildirilmişlerdir.

He ve ark., (2000), Chester ve Hull böğürtlen çeşitleriyle Çin’ in Ganyu, Nanjing ve Lishui bölgelerinde hafif meyilli alanlarında yürüttükleri bir araştırmada, Hull çeşidinin verimini; dikimden sonraki yıl Ganyu’ da 18,02 t/ha, Nanjing’ te 6,45 t/ha ve Lishui’ de 1,89 t/ha; üçüncü yılda Ganyu’ da 24,09 t/ha, Nanjing’ te 16,20 t/ha ve Lishui’ de 15,34 t/ha ve dördüncü yılda Ganyu’ da 23,44 t/ha, Nanjing’ te 16,80 t/ha ve Lishui’ de 23,36

(19)

t/ha şeklinde olduğunu; Chester çeşidinin meyvelerinin yüksek sıcaklık koşullarında Hull çeşidinden daha geç olgunlaştığını, meyvelerinin küçük olduğunu, düşük kalitede ve az miktarda verim elde edildiğini bildirmişlerdir.

Clark ve Moore (2000)’ e göre Navaho böğürtlen çeşidi, dikenli bir hibrit olan Ark.583 ve dikensiz bir hibrit olan Ark.631’ in melezlenmesi sonucu 1989 yılında ortaya çıkarılmıştır. Navaho böğürtlen çeşidi güçlü, dik, dikensiz sürgünler ile sert, mükemmel meyve aromasına sahiptir. Meyve olgunluğu Shawnee’ den 7 gün sonra ve Dirksen Thornless’ e göre 5 gün daha erkendir. Meyvesi mükemmel, muhafaza ve nakliye kalitesinin yanında hayli sert ve orta büyüklüktedir (5 g). Navaho, antraknoz(Elsinoe

veneta)’ a ve rozetleşmeye (Cercosporella rubi’ nin neden olduğu çift çiçek hastalığı)

orta seviyede mukavimdir. -23 ºC den daha düşük sıcaklık derecelerine mukavemeti iyidir ve 7,2 ºC’ nin altında 750 saatlik bir soğuklama ihtiyacı vardır.

Clark ve Moore (2000), dikensiz bir böğürtlen çeşidi olan Apache’ nin 1991 yılında Arkansas Üniversitesi Clarksville Meyve İstasyonu’ nda çöğür parselinden selekte edildiğini, bu çeşidin Clarksville Hope ve Fayetteville bölgesindeki ürün denemelerinde Navaho ve Arapaho haricinde % 50-80 büyük meyveler meydana getirdiğini, mükemmel meyve verimi gösterdiğini bildirmişlerdir. Meyvesinde üzümcüklerin dizilişi tam olduğunu, çiçeklenmesinin, Arapaho’ ya göre 2-3 gün geç ve Navaho’ dan 2-3 gün önce olduğu, meyvelerinin çok sert, konik ve parlak-siyah, suda çözünebilir kuru madde miktarının % 10,7; aromasının çok iyi ve bitkilerinin bütün dikensiz çeşitlere göre daha dik olduğunu bildirmişlerdir.

1985-87 yılları arasında, Washington’ da üç ayrı yerde (Vancouver, Puyallup ve Mt. Vernon) yapılan bir denemede kırmızı ahududu çeşitleri Centennial, Chilcotin, Meeker

ve Willamette’ nin verimleri ve meyvelerinin bazı pomolojik özellikleri araştırılmıştır.

Buna göre üç yılın ortalama sonuçları şu şekildedir: Bitki başına verim, Centennial 3,83 kg/bitki, Chilcotin 3,49 kg/bitki Meeker 3,59 kg/bitki ve Willamette 2,90 kg/bitki, meyve ağırlıkları sırasıyla 4,24 g, 3,65 g, 3,42 g ve 3,42 g; suda çözünebilir kuru madde miktarı Centennial’ da % 8,7, Chilcotin’ da % 8,4, Meeker’ da % 10,0 ve Willamette

(20)

çeşidinde % 6,9; titre edilebilir asit miktarları (sitrik asit cinsinden) ise sırasıyla % 1,18-1,73- 0,90 ve 1,38 olarak bulmuşlardır (Moore ve ark., 1990).

Davidson (1993)’ un sonbahar ürünü verebilen Red River ahududu çeşidiyle Kanada’ da yaptığı araştırmada, verim 1266 g/m2; meyve ağırlığı 17,4 g/10 meyve; meyve uzunluğu 1,5 cm; meyve eni 1,7 cm; üzümcük sayısı 76 adet/meyve; suda çözünebilir kuru madde miktarı % 13,3; pH 2,98; sürgün uzunluğu 1,1 m ve toprak seviyesinden itibaren 5 ve 50 cm’den ölçülen sürgün çaplarının ise sırasıyla 1,0 ve 0,7 cm olarak tespit etmiştir.

Kanada’ da Tulameen, Chilcotin, Chilliwack, Comox, Meeker, Skeena ve Willamette ahududu çeşitleriyle 1986-1989 yılları arasında yapılan diğer bir çalışmada, çeşitlerin ortalama meyve ağırlıkları 3,40 – 5,38 g ; suda çözünebilir kuru madde miktarı % 8,1 – 11,3 arasında olduğu; ilk hasat tarihlerinin ise 25 Haziran - 2 Temmuz arasına rastladığını belirtmişlerdir (Daubeny ve Anderson, 1991).

Hiirsalmi ve Laurinen (1990)’ in 1983-88 yılları arasında Finlandiya’ da, Ville ahududu çeşidiyle yaptıkları denemede ortalama verimi 57 kg/100m2 bulmuşlar ve bu çeşidin özellikle küçük aile işletmelerine uygun olduğu belirtmişlerdir.

1982-1984 yıllarında Norveç’ te 16 ahududu çeşidiyle yapılan diğer bir denemede meyve ağırlığı 1,5-3,1 g; sürgün başına yan dal sayısı 13,1-21,3 adet; yan dal başına meyve sayısı 4,4-13,6 adet; sürgün başına meyve sayıları 92-211 adet olarak bulunurken, ilk hasat tarihleri 19-31 Temmuz ve son hasat tarihleri ise 14-23 Ağustos arasında olduğu bildirilmiştir (Redalen, 1986).

Daubeny ve ark.,(1991)’ nın 1984 yılından 1991 yılına kadar Doğu Kanada, Kuzeybatı Pasifik, Danimarka ve Yeni Zelanda’ nın çeşitli alanlarında Algonquin ahududu çeşidiyle yaptıkları denemelerde, en yüksek verim 1988-99 yıllarında Kanada’ daki denemeden alınmıştır. Bu yıllardaki toplam verim 21 ton/ha ve meyve ağırlığı 2 g olarak bulunmuştur. Meyvelerin işleme kalitesinin iyi olduğu ve bu çeşidin, diğer bazı

(21)

çeşitlerin gelişmesini sınırlandıran düşük kış sıcaklıkları olan bölgeler için tavsiye edilebileceğini bildirmektedirler.

Prive ve ark.,(1993) tarafından ve Quebec’ in altı değişik alanında, 1989-90 yıllarında, sonbahar ürünü verebilen çeşitlerden Autum Bliss, Heritage ve Redwing’ in performansları üzerine, genotip x çevre interaksiyonunun etkisini belirlemek amacıyla bir araştırma yapılmıştır. Çeşit x yer x yıl interaksikyonu en fazla vegetatif gelişme üzerinde etkili olduğu belirlenmiştir. Autumn Bliss çeşidi, yer/yıl kombinasyonlarının tümünde çok istikrarlı bir performans sergilerken Redwing, çevre şartlarından büyük oranda etkilenmiştir. Heritage çeşidi ise, kuzey yörelerin çoğunda, sahip olduğu maksimum verim potansiyelini sağlayamamış ve en geç meyve veren çeşit olarak belirlenmiştir.

Redalen (1990)’ in yaptığı bir denemede de, Balder çeşidinin verimi 2,01 kg/bitki; meyve ağırlığının 3,3 g; suda çözünebilir kuru madde miktarı % 8,9 olarak belirlemiştir. Ayrıca üzümcüklerde tanelenme olmadığı, meyvelerin koyu kırmızı renkli, çok sayıda ve dik gelişen kök sürgünü verdiği bildirilmiştir.

Davidson (1994a) ve Davidson (1994b)’ ın Manitoba’da iki ayrı çeşitle yaptığı ve her iki çeşitte de metredeki sürgün sayısının aynı olduğu (m2’ de 6 adet sürgün) çalışmaların sonuçları aşağıdaki gibi olmuştur: Double Delight çeşidinin verimi 1,22 kg/m2 , meyve ağırlığı 2,6 g, meyve boyu 1,8 cm, meyve eni 0,2 cm, üzümcük sayısı 92

adet/meyve, suda çözünebilir kuru madde miktarı % 11 brix, pH 2,92, ilk hasat tarihi ise 25 Ağustos olarak; Souris çeşidinin verimini 1100 g/m2 ve meyve ağırlığını ise 2,52

g olarak belirlemiştir.

Bitki taç yapısının durumu ve bu yapının ışık girişine izin verip vermemesi ilişkilerinin, kırmızı ahududularda meyve oluşumu ve vegetatif gelişme üzerine olan etkilerini ayrı ayrı incelemek oldukça zordur. Primocanelerle (yazlık sürgünler), floricane (meyve sürgünleri) dal oluşumları birbirini takip eder. Araştırmalar göstermiştir ki, yoğun bir yazlık sürgün oluşumu gölgeleme etkisi nedeniyle, meyve dalı oluşumlarını olumsuz

(22)

etkileyeceğinden, çeşitlerin sürgün başına yada dönüme verimini azaltmaktadır. floricane ve primocane’ lerin her ikisinin de gelişimlerini ışık faktörü önemli düzeyde etkiler. Bu nedenle, vegetatif gelişme döneminde kesme ya da uzaklaştırma ile bitki yoğunluğunun azaltılması verimi olumlu yönde etkiler. Bu özellikler dikkate alınarak tesisler kurulurken ve bitki dikimi yapılırken ışığın bitkiye etkisi mutlaka düşünülmeli, ışığın maksimum düzeyde girmesini sağlayacak yeni yetiştirme teknikleri belirlenmelidir (Wright ve Waister, 1986).

Yazlık sürgünlerinden de meyve alınan (Sonbahar ürünü) kırmızı ahududulardan Heritage çeşidi, Minnesota Islah Programı sonucu elde edilen 3 seleksiyon çeşidiyle (MN 629, MN652, MN659), açık alanda yapılan yetiştiricilikte karşılaştırılmıştır. 1979’ da Minnesota‘ da kurulan deneme sonuçlarının 1983 ve 84 yılı verileri karşılaştırıldığında; en fazla verim Heritage’ den alınırken ancak, 1983 yılı bulgularına göre MN659 çeşidi diğerlerine göre daha fazla sürgün yoğunluğuna sahip olmuş ancak 1984’ te, eşit yoğunluklarda ve daha az verim elde edilmiştir. Diğer yandan MN659 çeşidi her iki yılda da en iri meyveler oluşturmuştur (Hoover ve ark., 1986).

Meeker ahududu çeşidinde bitki sıklığı ve budama şiddeti ile ilgili 3 yıl süreyle yürütülen bir araştırma da; tüm meyve ve sürgün ölçümleri alındığında sürgün yoğunluğu ile verim arasında çok yakın ilişkiler bulunduğu belirtilmiştir. Işık giren parsellerde verim daha fazla olurken (542 g/m2), meyve iriliklerinde istatistiki olarak önemli bir farklılığın saptanmadığı belirtilmiştir (Martin ve Nelson, 1986).

Örtü altı yetiştiriciliğinde (Sera ve yüksek plastik tünel), ahududu ve böğürtlen yetiştiriciliğinin çok sayıda avantajları vardır. Öncelikle ekolojik şartlar daha kontrollü yapılabildiğinden, yabancı ot, böcek ve hastalıkların kontrolü daha kolay yapılmakta, bunların kontrolü amacıyla kullanılacak ilaçlarda daha aza inebilmektedir. Diğer yandan meyvelerde seyrekte olsa güneş yanıklıkları görülebilmektedir. Yapılan araştırmalara göre, açıkta yetişen aynı çeşidin soğuk ortamdaki raf ömrü yaklaşık bir hafta olurken, sera ahududularının ise 3 haftaya kadar çıkabildiği, aromalarının daha iyi olduğu, meyvelerin daha iyi ve sert olduğu, dikim yılında bitki başına verimin, çeşitlere bağlı olarak 350 gram daha sonraki yıllarda ise 3500 grama kadar çıkabildiği

(23)

belirtilmektedir. Ayrıca hasat sürelerinin yörelere göre, Aralık sonuna kadar uzayabildiği ve ilkbahar donlarından yeni çıkan sürgülerin zarar görmediği de belirtilmektedir. Yapılan araştırmalara göre, tek ürün veren çeşitlerden Cascade Delight, Chilliwack, Encore ve Tulameen çeşitlerinin, iki ürün veren çeşitlerden ise Autumn Bliss, Autumn Britten, Josephine ve Caroline çeşitlerinin sera ortamında iyi sonuç verdikleri belirtilmektedir (Kuster ve Pritts, 2003).

Maryland Üniversitesi’ nde 70 yıldır yürütülen ahududu ıslah çalışmalarında, son 25 yıl içinde ıslah ettikleri çok sayıda çeşitlerin performansları 4 eyalette test edilmiştir. Diğer önemli çeşitler arasında ise Esta, Anne, Alice, Lauren, Jacklyn, Claude ve Chesapeake sayılmaktadır. 2002 yılındaki adaptasyon denemelerinde, ahududuların soğuktan zarar görebileceği bölgelerde bitkiler, 0.95 x 9 m boyutlarındaki plastik seralara dikilmiştir. Kışın, plastik sera kenarları sıkıca kapatılmış ve sera dışı sıcaklığı 17 0C dereceye kadar çıktığında açılmıştır. Hem sera, hem de açıkta Alice, Caroline, Jacklyn, Anne ve Josephine çeşitleri denemeye alınmıştır. Tüm çeşitlerde daha ilk yıllarda, özellikle bitki gelişimleri sera koşullarında daha iyi, meyveler daha iri olmuştur. Üçüncü yıl itibariyle hasatlar 25 Temmuz – 25 Eylül arasında gerçekleşmiştir. Meyve ağırlıkları ortalama 3 g olurken, Josephine çeşidinde 5 g, Caroline, Anne ve Jacklyn çeşitlerinde ise ortalama 4 g bulunmuştur. Caroline çeşidinin meyve ağırlığı Washington ekolojisinde ise 2 g bulunmuştur. Yine Maryland ekolojisinde çeşitlerin sera verimleri, açıktaki üretimin yaklaşık 2-4 katı olmuştur (Swartz, 2004).

Özellikle soğuk ve uzun kışları olan kuzey ekolojilerde ahududu ve böğürtlen yetiştiriciliği yapılamamaktadır. Böyle ekolojilerde, tamamen ekonomik veriler dikkate alınarak cam sera yada plastik tünellerde yetiştiricilik yapılabilmektedir. Örneğin, Amerika’ nın soğuk iklimine sahip Maine eyaletinde, 2005 yılında Maine Üniversitesi ile Tarım Bakanlığı ortaklaşa bir proje ile, çift kaplı plastik tünellerde (1,5 metre yüksekliğinde, 0,85 х 2,86 m çatı formunda) ahududu ve böğürtlen yetiştirilmesi ile ilgili bir proje yürütmüşler. Bu bölgelerde, domates, biber gibi kışlık sebzelerin üretildiği ısıtmalı seralarda, bu ürünler kaldırıldıktan sonra ufak tefek değişikliklerle, tüpler içinde ahududu ve böğürtlen yetiştirilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla, açıkta her tüp içine başlangıçta ilkbaharda 3-4 adet bitki dikilmiş, yaz boyunca sürgün gelişmeleri

(24)

izlenmiş ve sonbahar da en iyilerinden 4-6 adet sürgün bırakılmış ve Aralık ayı ortasına kadar arazide tutulmuştur. Yeni sürgün gelişimi ve çiçek oluşumu bu şekilde engellenmiştir. Bu aydan sonra, soğuklama ihtiyacı giderilmiş olan bitkiler, ısıtmalı tünel içine alınarak çiçeklenmesi sağlanmış ve ürün elde edilmiştir. Hasat sonrası bitkiler tekrar tünel dışına çıkarılmıştır. İlk yılda, böğürtlenlerde verim düşüklüğü nedeniyle olumlu sonuçlar alınamazken, ahududu yetiştirildiğinden daha başarılı sonuçlar alındığı ve hali hazırda sınırlı alanlarda ahududu yetiştiriciliğinin yapıldığı bildirilmektedir (Handley ve ark., 2006).

Pensilvanya, ABD eyaletinde, ahududu ve böğürtlenin serada üretim çalışmaları uzun zamandır yapılmaktadır. Sıcak bölgelerde bu türlerin seralarda üretiminde, üşüme isteğinin tamamlanamaması nedeniyle ortaya çıkan problem, fidelerin soğuk ortamda tutularak soğuklatılması ve ondan sonra dikilmesiyle giderilmektedir. Sera ürün kalitesi daha fazla olduğundan, ürün fiyatları daha fazla olabilmektedir. Yapılan bir araştırmada; Autumn Britten ahududu çeşidinin (iki ürün veren) pazarlanabilir ürün miktarı (dikim yılında) 555,55 kg/da olarak bulunmuştur. Bu verilerin, açıkta yetiştirildiğinde, aynı çeşitte 3. yılında alınabildiği belirtilmektedir. Benzer şekilde, sürgün boyları 183 cm- 213 cm arası olurken, açıkta 137-152 cm olarak saptanmıştır. Özellikle, iki ürün veren çeşitlerin daha da başarılı şekilde yetiştirildiği de belirtilmektedir. Dikensiz böğürtlenlerde ise sera verilerinin 211 kg/da olduğu, ahududularda pazarlanabilir ürün miktarının ise dikim aralık mesafesi, çeşit ve yıllara göre % 82 den, % 98 e çıktığını saptamışlardır (Lehnert, 2005).

Pensilvanya, ABD’ da yürütülen diğer bir araştırmada; Heritage ve Autumn Biritten iki ürün veren ahududu çeşitleri ile Triple Crown dikensiz böğürtlen çeşitleri, yüksek plastik tünel altında yetiştiricilikte, normal sıra üzeri x aralık mesafesi şeklinde 2000 yılında; Josephine, Deborah iki ürün veren ahududu çeşitleriyle, QDE-1 ahududu-böğürtlen melezi çeşitleri de 2001 yılında, daha sık dikim şeklinde denemeye alınmıştır. Deneme sonucunda, hem ahududu hem de böğürtlen çeşitlerinin açıkta yetiştiriciliğe göre, verimleri ve pazarlanabilir ürünleri daha fazla; Heritage çeşidinin ilk yılki verimleri daha düşük bulunmuş ve ikinci yıl, her iki dönem verimleri de artmıştır. Yine bitki boyları sera ortamında daha fazla olmuştur. Her iki tünelde de, iki ürün veren

(25)

çeşitlerde her iki dönem ürünü de 2002 yılında daha fazla saptanmıştır. Yaz ürünleri, ikinci ürüne göre 3-4 hafta daha erken hasada gelmiştir, ancak hasat süreleri uzamıştır. Josephine ve Deborah çeşitlerinin verimleri daha düşük bulunmuştur. Dikensiz böğürtlen çeşidinin verimi oldukça fazla, meyveler oldukça iri ve kaliteli olurken, iki tüneldeki verimler benzer olmuştur (Demchak, 2002).

Portekiz’ de yapılan araştırmada, Autumn Bills sonbahar ürünü veren ahududu çeşidinde, Ağustos ayının 15 ve 30. günlerinde, primocane’ lerde yapılan budamanın, son hasat tarihini Şubat ve Nisan aylarına kadar geciktirdiği ancak meyve ağırlığının 4,8 g dan 2,1 g’ a kadar düştüğü, Temmuz’ un 2, 16, 31’ inde yapılan budamaların ise son hasadı Ocak ayından Şubat ayına kadar geciktirdiğini, bununla beraber sürgün başına verimin ilk budama tarihinde 63,5 g, ikinci budama tarihinde 52,8 g ve üçüncü budama tarihinde ise 26,5 g ‘ a kadar düştüğü belirtilmiştir (Oliveira ve ark.,1996).

Kıbrıs’ ta, sonbahar ürünü veren Autumn Bliss ve Polona ahududu çeşitleriyle yapılan araştırma da, bitkiler ısıtmasız plastik tünellere metre kareye 4,1 adet bitki gelecek şekilde dikim yapılmıştır. Araştırma sonuçlarında, Autumn Bliss’ in yazlık sürgünleri daha kuvvetli olmuş, çiçeklenmeye daha erken başlamış ve kabul edilebilir meyve ağırlığı daha fazla olduğu gözlemlenirken, Polona çeşidi ise yeterli çiçek ve meyve oluşturamamıştır. Araştırma bulgularına göre Kıbrıs’ ın yarı ılıman bölgelerinde ahududu yetiştiriciliği yapılabileceği ayrıca Kıbrıs ve Güney Avrupa’ da bu bitklerin örtü altında yetiştirilebileceği kanısına varılmıştır (Neocleous ve ark., 2005).

Portekiz’ de sonbahar ürünü veren ahududu çeşitlerinden Autumn Bills, Autumn Cascade ve Heritage çeşitleri, ısıtmasız plastik tünellere dikilmiş ve budama yapılaraktan geç sezon ürün elde edilmeye çalışılmıştır. İlk yıl sürgün başına verimde 57 g ile en iyi performansı Autumn Bills gösterirken, Autumn Cascade’ de sürgün başına verim 9 g olmuş, Heritage çeşidinden ise ürün alınamamıştır. Denemenin ikinci yılında ürün miktarı birinci yıla göre artmış, sürgün başına verim Autumn Bills’ te 165 g, Autumn Cascade’ de 232 g ve Heritage’ de 48 g olmuştur. Araştırma sonuçlarına göre, plastik tünellerde Autumn Bills ve Autumn Cascade’ nin başarılı bir şekilde üretiminin yapılabildiği ve Kasım-Ocak aylarına kadar ürün alınabildiği ancak

(26)

Heritage’ nin bunlar kadar verimli olmadığı kanısına varılmıştır (Oliveira ve ark., 1998).

USA/Kearneysville’ de yapılan örtü altında böğürtlen yetiştiriciliği; bitki sırası veya sıralar üzerinin plastik örtü ile örtülmesi şeklinde yapılmıştır. Böğürtlenin gövdesinin soğuğa karşı oldukça dayanıklı olmasına rağmen örtü altına alınmasının sebebi primocane ve tomurcuk gözlerinin soğuğa karşı muhafaza etmektir. Kış sıcaklıklarının -15 ºC ye düştüğü ve yıllık minimum sıcaklıkların -18, -20 ºC olduğu USA/ Kearneysville’ de Siskiyou, Boysenberry, Apache, Triple Crown böğürtlen çeşitleri RCA (Rotatable Cross Arm) destek sistemiyle kurularak araştırma yapılmıştır. RCA sistemi kullanılarak kış aylarında primocaneler toprak yüzeyine yakınlaştırılır ve bitkilerin üzerleri örtü materyaliyle kaplanır, bu sistem sayesinde ayrıca hasadın kolaylaşması da sağlanmış olur. Primocanelerin ilkbaharda elastikiyeti çok düşüktür, bu yüzden primocanelerin ilkbahar da dik bir şekilde gelişmesine izin verilir. Hasadı sona eren bitkiler budanarak kaldırıldıktan sonra dik olarak gelişen primocaneler RCA sistemine bağlanarak gövdeleri toprağa yaklaştırılır (Takeda ve ark., 2005).

Ahududu ve böğürtlen yetiştiriciliği, ülkemizde son yıllarda önem kazanmaya başlamıştır. Adaptasyon çalışmaları ilk olarak 1960’ lı yıllarda başlatılmış, fakat olumlu sonuçlar alınamamıştır. Türkiye’ de bu konuda bilimsel anlamda ki çalışmalara ancak 1997 yılı ve sonrasında başlanmış, “Üzümsü meyveler ıslah projesi” adı altında düzenli çalışmalar yürütülebilmiştir (Barut, 1999; Onur ve ark.,1999; Gercekcioglu ve ark., 2005; Gercekcioglu ve Esmek, 2005).

Gerçekçioğlu (1999), Tokat yöresinde yürüttüğü böğürtlen seleksiyon çalışmasında 57 tip belirlenmiş olup, bu tiplerden en iyi özellik gösteren 7 böğürtlen tipini selekte etmiştir. Bu tiplerin meyve ağırlıklarının 2,19-2,92 g, suda çözünebilir kuru madde miktarlarının % 10,00-13,80, meyve dalı sayısı/sürgün değerlerinin 3,75-13,75 adet ve meyve sayısı/meyve dalı sayılarının ise 6,38-47,64 adet arasında olduğunu belirtmiştir.

Gerçekçioğlu ve ark., (2003a)’ nın, Tokat ve yöresine tavsiye edilecek çeşitleri belirlemek için, yedi farklı ahududu çeşitleriyle (Meeker, Tulameen, Cola II, Newburg, Canby, Rubin ve Aksu Kırmızısı) yaptıkları çalışmaların 3 yıllık sonuçlarına göre;

(27)

çeşitlerin çiçeklenme periyotlarının 20-40 gün arasında olduğu belirtilirken, hasatlarının genel olarak haziranın ikinci haftasında başladığı belirtilmiştir. Ortalama meyve ağırlıkları 1,80-3,00 g, ortalama verim ise Rubin çeşidi için 29261 kg.ha-1, Meeker

çeşidi için ise 11093 kg.ha-1 olarak verilmiştir. Araştırmada kullanılan çeşitler içerisinde Rubin çeşidinin, verim ve meyve özellikleri açısından diğer çeşitlerden daha iyi olduğu da belirtilmiştir. Ayrıca, Cola II ve Tulameen çeşitleri de önerilecek çeşitler arasında yer almıştır.

(28)

3.MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. Deneme Yerlerine Ait İklim Özellikleri

Deneme yerlerine ait 2006 ve 2007 yılı sıcaklık verileri Çizelge 3.1’ de, bağıl nem ve yağış durumları Çizelge 3.2’ de verilmiştir. Açık alandaki ekolojik veriler, Toprak ve Su Kaynakları Tokat Araştırma Enstitü Müdürlüğü Meteoroloji İstasyonu’ndan alınırken sera içi sıcaklık ve bağıl nem değerleri, ölçme ve depolama işlemini birlikte yapan kaydediciler (HOBO Rh/Temp) kullanılarak belirlenmiştir. Bu kaydediciler 0,6 ºC sıcaklık ve % 0,5 bağıl nem hassasiyetinde olup, Box Car Pro 3,5 programıyla çalıştırılmakta ve veriler bilgisayara aktarılmaktadır (Anonim, 2008).

Çizelge 3.1. Deneme yerlerine ait 2006 ve 2007 yılları sıcaklık verileri

Maksimum sıcaklık(ºC) Minumum sıcaklık(ºC) Ortalama sıcaklık(ºC) 2006 2007 2006 2007 2006 2007 Aylar

Sera Arazi Sera Arazi Sera Arazi Sera Arazi Sera Arazi Sera Arazi Ocak 22,9 13,5 32,3 18,2 -14,7 -17,4 -8,9 -7,2 1,9 -0,6 5,9 3,5 Şubat 30,3 19,4 34,8 16,7 -10,6 -11,8 -7,8 -12,0 5,4 2,3 6,6 2,9 Mart 35,7 24,2 40,6 24,4 -3,4 -5,5 -1,9 -0,7 13,6 9,3 12,1 7,9 Nisan 41,9 27,2 38,7 23,7 -1,5 -4,1 -1,9 -1,0 17,6 12,6 14,1 9,4 Mayıs 48,5 36,5 46,4 36,1 4,2 1,5 6,2 6,8 20,7 15,3 23,7 20,3 Haziran 49,6 33,1 44,9 37,2 10,2 6,2 9,8 10,0 25,2 21,7 24,8 21,7 Temmuz 43,9 37,2 47,4 39,0 8,2 7,8 8,6 10,0 23,6 21,0 26,2 24,1 Ağustos 47,9 35,5 47,1 40,0 9,4 13,2 11,7 14,2 28,5 26,0 27,1 25,0 Eylül 39,7 33,2 41,5 37,2 6,2 8,0 5,8 7,5 20,5 19,0 22,1 20,0 Ekim 36,6 28,4 36,6 29,0 -1,9 7,5 2,1 4,5 15,1 14,5 16,6 15,7 Kasım 36,1 22,0 36,1 20,6 -4,3 -3,0 -5,8 -5,8 10,7 5,9 9,9 7,6 Aralık 29,9 19,8 28,3 16,9 -11,7 -14,0 -9,5 -7,3 2,7 0,3 5,4 3,4

Sera ortamında 2006 yılında en yüksek sıcaklık değeri Haziran ayında, en yüksek bağıl nem Şubat ayında gözlenirken; 2007 yılında ise bu veriler sırasıyla, Ağustos ve Kasım aylarında saptanmıştır.

(29)

Çizelge 3.2. Deneme yerlerine ait 2006 ve 2007 yılları nem ve yağış durumları Sera Açıkta Maksimum

Bağıl Nem(%) Bağıl Nem(%)Minumum Bağıl Nem(%)Ortalama Ortalama Bağıl Nem(%) Yağış(mm) Aylar 2006 2007 2006 2007 2006 2007 2006 2007 2006 2007 Ocak 98,2 89,9 24,0 23,4 64,9 60,7 85,5 61,5 26,0 33,7 Şubat 99,2 91,7 23,0 23,4 62,7 59,8 83,6 64,1 23,0 20,4 Mart 95,9 89,6 22,6 23,4 48,8 55,4 69,7 58,5 41,6 39,6 Nisan 96,0 91,6 21,6 23,4 53,3 52,7 74,1 54,7 45,0 43,2 Mayıs 98,6 94,8 21,0 23,6 58,6 51,5 80,7 50,9 78,8 31,7 Haziran 93,8 94,7 20,9 23,8 51,1 53,3 54,6 53,5 26,3 33,8 Temmuz 98,8 91,7 21,3 23,7 55,0 50,1 61,5 50,7 15,7 0,2 Ağustos 91,8 95,0 21,0 23,6 44,3 53,7 51,7 54,4 11,0 0,1 Eylül 96,1 98,1 22,0 23,7 56,9 57,9 62,2 54,3 15,0 38,5 Ekim 98,2 94,6 24,3 24,3 68,7 66,4 69,8 63,5 59,8 37,3 Kasım 98,2 98,2 23,5 23,4 68,9 71,0 69,7 68,3 35,4 99,9 Aralık 94,6 92,0 23,6 23,4 67,5 67,6 69,9 67,2 14,2 47,4

Açıkta yapılan yetiştiricilikte 2006 yılında en yüksek sıcaklık Temmuz ve yağış miktarı Mayıs aylarında kaydedilirken; 2007 yılında ise sırasıyla bu veriler Temmuz ve Kasım aylarında olduğu belirtilmektedir.

3.2. Materyal

Bu araştırmada; Tokat ekolojisinde yapılan adaptasyon denemelerinde en iyi sonuç veren tek ürünlü çeşitlerden Tulameen ve iki ürün verme özelliğine sahip Heritage ahududu çeşitleri ile Jumbo dikensiz böğürtlen çeşidi kullanılmıştır (Gerçekçioglu ve ark., 2005; Gerçekçioglu ve Esmek., 2005). Tulameen çeşidi; 1980 de başlatılan, Kanada Gıda Tarım Bakanlığı Islah proğramı sonucu, Nootka x Glen Prosen melezinden 1991 yılında elde edilmiştir. İri meyveli ve verimli bir çeşittir (Daubeny ve Anderson, 1991). Heritage ahududu çeşidi; [(Milton x Cuthbert) x Durham] melezi olup, 1969’ da Geneva/NewYork‘ ta elde edilmiş, iri ve aromalı meyveli, bol verimli bir çeşittir (Hoover, 2004; Anonim, 1997b). Böğürtlen çeşidi olarak kullanılan Jumbo çeşidi, değişik bölgelerde yapılan adaptasyon çalışmalarında en iri meyveli ve verimi en fazla olan çeşit olmuştur (Gerçekçioğlu ve ark., 2003b; Cangi ve İslam, 2003; Akbulut ve ark., 2003).

(30)

Şekil 3.1. Tulameen ahududu çeşidinin meyvesinin görünümü (orijinal)

(31)

Şekil 3.3. Heritage ahududu çeşidinin meyvesinin görünümü (orijinal)

(32)

Şekil 3.5. Jumbo böğürtlen çeşidinin meyvesinin görünümü (orijinal)

(33)

3.3. Yöntem

Denemeler açıkta (Şekil 3.7) ve ısıtmasız cam sera (Şekil 3.8) ortamında yürütülmüştür. Bitkiler her iki ortama da Ocak 2006 tarihinde dikilmişlerdir. Ahududu çeşitleri her tekerrürde 10 bitki olacak şekilde sıra üzeri 1 m ve sıra arası 2 m olacak şekilde; Jumbo böğürtlen çeşidi ise 4 bitki olarak 2x2 m olacak şekilde dikilmiştir. Açık koşullarında, üç telden oluşan destek sistemi kullanılırken; sera da bitkiler iplerle askıya alınmıştır. Yetişme sürecince, tüm kültürel uygulamalar (gübreleme, sulama, yabancı otların temizlenmesi, ilaçlama, sürgünlerin askıya alınması, vb. işlemler) yapılmıştır. Serada her iki yılda da sıcak zararını azaltabilmek için, Haziran ayında seranın üzerine gölgeleme yapma özelliğinden dolayı kireç atılmıştır.

Şekil 3.7. Açıkta deneme alanının görünümü

Heritage çeşidi, iki ürün veren çeşit olduğundan yaz ürünü verenler Heritage I, sonbahara ürünü verenler Heritage II olarak adlandırılmış ve sonuçlar ayrı bir çeşit gibi değerlendirilmiştir.

(34)

Şekil 3.8. Serada deneme alanının görünümü

3.3.1. Araştırmada Yapılan Gözlemler

Bitkinin yıllık sürgünleri ile ilgili gözlemler kış dinlenme döneminde; meyve ile ilgili gözlemler 2. 3. ve 4. hasattaki meyveler dikkate alınarak yapılmıştır (Gerçekçioğlu, 1999; Karasakal, 1990; Özkaya, 1988). Deneme tesadüf parselleri deneme desenine’ göre kurulmuş, varyans analizi yapıldıktan sonra, ortalamalar arasında farklar Duncan testine göre karşılaştırılmıştır (Düzgüneş ve ark., 1983).

3.3.1.1. Fenolojik Gözlemler

Vegetatif gözlerin kabarma tarihi : Tomurcukların henüz kabarmaya başladığı tarih İlk çiçeklenme tarihi : Aynı parseldeki sürgünlerin çiçeklerinin % 5-10’unun açıldığı tarih.

Tam çiçeklenme tarihi : Çiçeklerin % 50-60’ ının açıldığı tarih. Son çiçeklenme tarihi : Çiçeklerin % 85-90’ ının açıldığı tarih.

(35)

Küçük meyve oluşum tarihi : Taç yaprakların dökülerek küçük meyvelerin görülmeye başladığı tarihtir.

İlk hasat tarihi : İlk olarak olgunlaşan 4-5 adet meyveden sonraki, ilk hasadın yapıldığı tarih

Son hasat tarihi : Son hasadın yapıldığı tarih

Hasat süresi: İlk hasat tarihinden son hasat tarihine kadar geçen süredir. Hasat sayısı : Toplam hasat sayılarını (adet) ifade eder.

3.3.1.2. Bitkisel Özellikler

Yıllık sürgünün oluşturduğu, yazlık sürgün sayısı (adet) : Parsellerde, başlangıçta ki sayıları belli olan bir yaşlı sürgünlerin, vejetasyon sonunda oluşturduğu yazlık sürgünler.

Sürgün başına verim (g): Her parselden bir yaşlı sürgünlerin üzerindeki meyvelerin tamamı tek tek sayılıp, o parsele ait ortalama meyve ağırlığı ile çarpılmıştır.

Sürgün boyu (cm) : Bitkiler dinlenme dönemindeyken yazlık sürgünlerden her tekerrürden 10 adet sürgünün ölçümü yapılarak belirlenmiştir.

Sürgün çapı (mm) : Bitkiler dinlenme dönemindeyken yazlık sürgünlerden, her tekerrürden 10 adet sürgünün çapı(en) toprak seviyesinden itibaren 5 cm ve 50 cm yüksekliklerden ölçülerek belirlenmiştir (Davidson, 1993).

3.3.1.3. Pomolojik Özellikler

Meyve ağırlığı (g) : Meyve ağırlığı belirlenirken 2., 3. ve 4. hasat dönemlerinin her birinde 3 tekerrürlü ve her tekerrürde 10 adet meyvenin ağırlıkları ölçülerek hesaplanmıştır.

Meyve boyutları (meyve çapı ve boyu, mm olarak), ve meyvelerdeki üzümcük (druplet) sayıları (adet) : Meyve ağırlığı hesap edilirken izlenen yöntem kullanılmıştır. pH : 2., 3. ve 4. hasatlarda toplanan meyveler dikkate alınarak, her hasat döneminde 3 tekerrürlü olacak şekilde yeteri kadar meyve suyu çıkarılarak, meyve suyunda pH metre ile ölçümler yapılarak, üç hasattaki sonuçlara göre ortalama pH değeri hesaplanmıştır.

(36)

Suda çözünebilir kuru madde miktarı (SÇKM-%) : 2., 3. ve 4. hasatlarda toplanan meyveler dikkate alınarak, her hasat döneminde 3 tekerrürlü olacak şekilde yeteri kadar meyve suyu çıkarılarak, meyve suyunda % SÇKM, FG103/113 (0-32 %) marka el refraktometresi ile ölçülmüştür.

Titre edilebilir asit miktarı (%) : 2., 3. ve 4. hasatlarda toplanan meyveler dikkate alınarak, her hasat döneminde 3 tekerrürlü olacak şekilde yeteri kadar meyve suyu çıkarılarak, meyve suyunda sitrik asit cinsinden, pH metrik yöntem ile belirlenmiştir.

3.3.1.4. Hastalık ve Zarar Şekilleri ile Bazı Fizyolojik Bozuklar

Her iki yıl ve her iki ortamda da yetiştiricilik aşamasında görülen ve bitkilerde ciddi zararlar oluşturabilen hastalık ve zararlılar gözlenmiş ve kayıtları tutulmuştur. Hastalık ve zararlıların teşhisi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü’ nce yapılmıştır.

(37)

4.ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA 4.1. Fenolojik Gözlemler

Yaz ürünü veren Tulameen ve Heritage (yaz ürünü veren sürgünlerinin) ahududu çeşitleri ve Jumbo böğürtlen çeşidinin 2006-2007 yıllarına ait fenolojik gözlemlerin sonuçları Çizelge 4.1’ de; Heritage çeşidinin sonbahar ürünü veren sürgünlerinin fenolojik gözlemleri ise Çizelge 4.2’ de verilmiştir.

Ahududu çeşitlerine ait vegetatif gözlerin kabarma tarihi verileri incelendiğinde, her iki çeşitte de sera ortamında gözlerin uyanması açısından, birinci yıl 7 ve10 gün; ikinci yıl 11 ve 13 gün erkencilik gözlenmiştir. Benzer şekilde, Jumbo çeşidi de, her iki yılda da sera ortamında 7 ve 15 gün daha erken uyanmıştır. Yazlık sürgünlerin toprak yüzeyine çıkış tarihi açıkta, ahududu ve böğürtlen çeşitlerinde sera ortamına göre, her iki yılda daha geç olmuştur (Çizelge 4.1).

Çiçeklenme tarihlerine ait bulgularda da, sera ortamındaki çeşitlerin hepsinde çiçeklenme her iki yılda da daha erken olmuştur. Çiçeklenme süreleri ise yaz ürünü veren çeşit ve sürgünlerde daha erken sona ererken; Heritage çeşidinin sonbahar ürünü veren sürgünlerinde açık ortama göre, birinci yıl 10 gün, ikinci yıl ise 36 gün daha geç sona ermiştir. Aynı şekilde Jumbo böğürtlen çeşidinde de çiçeklenme açık ortama göre yıllara göre 8 ve 12 gün daha uzun sürmüştür (Çizelge 4.1).

Hasat başlangıç tarihleri sera ortamında 7 ve 23 gün daha erken başlamıştır (Çizelge 4.1). Hasat süreleri ise ahududu çeşitlerinde (yaz ürünü verenlerde) farklılık göstererek, Heritage I’ de birinci yıl daha erken sona ererken, ikinci yıl 3 gün daha geç sona ermiştir. Tulameen çeşidinde ise her iki yılda da sırasıyla 30 ve 50 gün daha geç sona ermiştir. Jumbo böğürtlen çeşidinde ise, ahududu çeşitlerinin tersine her iki yılda da daha erken sona ermiştir (Çizelge 4.1).

Fenolojik özellikler, öncelikle çeşit özelliği olup, ekolojik faktörlerden birinci derecede etkilenmektedir (Funt, 1999). Bunun yanında yapılan uygulamalar da bu özelliklere etkili edebilmektedir. Bulgularımızda, sera ortamındaki tüm çeşitler, açıktakilere göre

(38)

her iki yılda da daha erken uyanmış, çiçek açmış ve daha erken hasada gelmişlerdir (Çizelge 4.1 ve Çizelge 4.2). Bunda sera ortamının kontrollü olması yanında, özellikle sıcaklık ve bağıl nem değerlerinin daha fazla olması etkili olmuştur (Çizelge 3.1 ve Çizelge 3.2). Benzeri araştırmalarda da bulgularımız desteklenmiştir. Örneğin; USA/Kearneysville’ de yapılan örtü altında böğürtlen yetiştiriciliğinde Siskiyou, Boysenberry, Apache, Triple Crown çeşitleri kullanılmış, Siskiyou çeşidi açık arazi şartlarına göre 11 gün daha erken çiçeklenmeye başlanmış, derimine ise açık arazidekine göre iki hafta önce başlandığı bildirilmiştir. Diğer yandan, çeşitler arasında da bu özellikler farklılıklar gözlenmiş olup, Siskiyou böğürtlen çeşidinin, Chester Thornless ve Triple Crown çeşitlerinden de 3 hafta daha önce hasat edildiği belirtilmektedir (Takeda ve ark., 2005). Görüldüğü gibi sera ortamı, tüm çeşitlerde erkencilik sağlarken, hasat dönemini uzatmıştır. Oliveira ve ark.,(1994)’ da, ılıman kış şartlarına sahip bölgelerde, ısıtmasız ve polietilen örtülü seralar kullanılarak, sonbahar ürünü veren ahududu çeşitlerinde yaz budaması da yapılarak, hasat tarihini Eylül ve Ocak aylarına kadar ertelenebildiğini belirtmişlerdir.

Benzer şekilde, Kuster ve Pritts, (2003)’ çok sayıda ahududu çeşitleriyle sera ve açıkta yürüttükleri denemede, çeşitlere bağlı olarak, sera ortamında hasadın Aralık ayı sonuna kadar uzayabildiği ve yeni çıkan sürgülerin ilkbahar donlarından da zarar görmediği belirtilmektedir. Ayrıca, tek ürün veren çeşitlerden Cascade Delight, Chilliwack, Encore ve Tulameen çeşitlerinin, iki ürün veren çeşitlerden ise Autumn Bliss, Autumn Britten, Josephine ve Caroline çeşitlerinin sera ortamında daha iyi sonuç verdikleri de belirtilmektedir.

Açıktaki yetiştiricilikte de, ekoloji ve çeşitlere bağlı olarak fenolojik gözlem tarihleri değişebilmektedir. Aynı ekoloji bile olsa, yıllara sonuçlar farklı olabilmektedir. Örneğin, Gerçekçioğlu ve ark., (2005)’ nın, Tokat ve yöresine tavsiye edilecek çeşitleri belirlemek için, yedi farklı ahududu çeşitleriyle (Meeker, Tulameen, Cola II, Newburg, Canby, Rubin ve Aksu Kırmızısı) açıkta yaptıkları araştırma sonucuna göre; çiçeklenme periyodu 20 ve 40 gün arasında olurken, hasadın genel olarak Haziranın ikinci haftasında başladığı belirtilmektedir. Araştırmamızda, örneğin Tulameen çeşidi için çiçeklenme periyodu 14 ve 17 gün olurken, hasat tarihleri ise Haziranın üçüncü ve son

(39)

haftalarında gerçekleşmiştir. Görüldüğü gibi aynı çeşit ve ekoloji olsa bile, yıllara bağlı olarak değişen iklim verileri, sonuçları etkileyebilmektedir.

Farklı ekolojilerde ise, yine ekoloji ve çeşitlerden kaynaklanan benzerlik ve farklılıklara rastlanabilmektedir. Örneğin, Kanada’ da Tulameen, Chilcotin, Chilliwack, Comox, Meeker, Skeena ve Willamette çeşitleriyle 1986-1989 yılları arasında açıkta yapılan çalışmada; ilk hasat tarihlerinin 25 Haziran ve 2 Temmuz arasına rastladığı belirlenmiştir (Daubeny ve Anderson, 1991). Araştırmamızda kullandığımız Tulameen çeşidi için sonuçlar hasat tarihleri açısından benzerlik göstermiştir(Çizelge 4.1).

(40)

Çizelge 4.1. Yaz ürünü veren ahududu çeşitlerinin ve Jumbo böğürtlen çeşidinin 2006 ve 2007 yıllarına ait bazı fenolojik gözlem tarihleri ve süreleri

Çeşitler Ortam Yıllar

Vegetetif gözlerin kabarma tarihi Yazlık sürgünlerin toprak yüzeyine çıkış tarihi Çiçek salkımlarının belirme tarihi İlk çiçeklenme tarihi Tam çiçeklenme tarihi Son çiçeklenme tarihi Küçük meyve oluşum tarihi İlk hasat tarihi Son hasat tarihi Hasat süresi (gün) Hasat sayısı (adet) 2006 01.03. 07.04. 07.04. 28.04. 10.05. 18.05. 11.05. 31.05. 13.07. 43 12 Sera 2007 08.03. 25.03. 16.04. 20.04. 25.04. 13.05. 17.05. 04.06. 23.10. 139 20 2006 11.03. 14.04. 12.04. 08.05. 23.05. 28.05. 23.05. 20.06. 16.08. 56 10 Heritage I Açık 2007 19.03. 02.04. 23.04. 07.05. 11.05. 21.05. 18.05. 11.06. 20.10. 119 11 2006 08.03. 10.04. 10.04. 08.05. 15.05. 22.05. 15.05. 09.06. 01.09. 111 20 Sera 2007 13.03. 28.03. 20.04. 07.05. 06.05. 23.05. 17.05. 11.06. 20.08. 79 17 2006 15.03. 17.04. 28.04. 13.05. 18.05. 27.05. 26.05. 30.06. 31.07. 32 11 Tulameen Açık 2007 26.03. 16.04. 03.05. 13.05. 17.05. 30.05. 28.05. 19.06. 29.07. 40 11 2006 22.03. 04.04. 17.04. 13.05. 10.05. 22.05. 18.05. 20.06. 18.07. 28 6 Sera 2007 17.03. 06.04. 01.05. 15.05. 23.05. 27.05. 15.05. 13.07. 20.08. 37 9 2006 29.03. 17.04. 23.04. 26.05. 26.05. 03.06. 07.06. 13.07. 07.08. 24 6 Jumbo Açık 2007 02.04. 23.04. 09.05. 24.05. 27.05. 29.05. 06.06. 20.07. 25.08. 35 9

(41)

Çizelge.4.2. Sonbahar ürünü veren Heritage II çeşidinin 2006 ve 2007 yıllarına ait bazı fenolojik gözlem tarihleri ve süreleri

Çeşit Ortam Yıllar

Çiçek salkımlarının belirme tarihi İlk çiçeklenme tarihi Tam çiçeklenme tarihi Son çiçeklenme tarihi Küçük meyve oluşum tarihi İlk hasat tarihi Son hasat tarihi Hasat süresi (gün) Hasat sayısı (adet) 2006 24.06. 01.07. 10.07. 27.08. 20.10. 11.08. 01.12. 111 21 Sera 2007 10.06. 20.06. 24.06. 03.09 30.10. 03.09. 05.12. 92 24 2006 10.07. 17.07. 09.08. 17.08. 31.08. 16.08. 11.09. 25 9 Heritage II Açık 2007 05.07. 01.07. 20.07. 27.07. 03.09. 08.08. 01.10. 53 14

(42)

4.2. Bitkisel Özellikler

2006 ve 2007 yıllarına ait bazı bitkisel özellikler Çizelge 4.3, 4.4, ve 4.5’ te verilmiştir.

Çizelge 4.3. Yaz ürünü veren ahududu çeşitlerinin ve Jumbo böğürtlen çeşidinin 2006 yılına ait bazı bitkisel özellikleri

Sürgün çapı(mm) Çeşitler Ortam boyu(cm) Sürgün

5 cm' den 50 cm' den Yazlık sürgün sayısı(adet) Sürgün başına verim (g) Açık 100,34±23,05 7,70±0,76 5,79±0,28 4,43±1,85 74,32±7,51 Heritage I Sera 186,47±4,86 11,04±1,27 8,71±1,29 13,57±0,35 91,79±10,69 Açık 86,38±12,46 6,56±0,53 4,27±0,70 3,20±0,46 51,01±4,47 Tulameen Sera 299,19±37,64 9,24±0,68 8,06±0,53 10,57±1,00 114,60±6,55 Açık 704,67±420,42 18,20±4,3 12,68±0,30 1,80±0,31 308,74±136,84 Jumbo Sera 846,67±27,02 21,28±0,29 17,76±0,66 2,55±0,64 669,21±28,66

Çizelge 4.4. Yaz ürünü veren ahududu çeşitlerinin ve Jumbo böğürtlen çeşidinin 2007 yılına ait bazı bitkisel özellikleri

4.2.1. Sürgün Özellikleri (Yazlık Sürgün Sayıları ve Sürgün Boyutları )

2006 ve 2007 yıllarına ait Heritage I ve Tulameen ahududu çeşitlerine ait bir yaşlı sürgünlerin oluşturduğu, yazlık sürgün sayılarının varyans analizi Çizelge 4.5’ te; Jumbo böğürtlen çeşidine ait bulgular ise Çizelge 4.6’ da verilmiştir. Çizelge 4.5’ te görüldüğü gibi; yıl x çeşit x uygulama interaksiyonu ise önemsiz bulunurken, diğer karşılaştırılmaların tamamı % 1 seviyesinde önemli bulunmuştur.

Sürgün çapı(mm) Çeşitler Ortam boyu(cm) Sürgün

5 cm' den 50 cm' den Yazlık sürgün sayısı(adet) Sürgün başına verim (g) Açık 96,96±34,23 7,89±1,48 5,96±2,69 2,18±1,24 24,90±14,45 Heritage I Sera 180,43±6,69 9,72±1,75 8,20±1,25 2,40±0,69 113,70±19,53 Açık 110,53±3,61 9,35±2,04 6,12±0,47 4,83±0,82 44,35±7,54 Tulameen Sera 252,20±25,59 9,77±0,73 7,87±1,03 2,77±0,65 155,97±12,76 Açık 379,25±35,43 23,14±3,55 16,32±0,41 2,11±0,19 402,01±81,82 Jumbo Sera 639,73±18,93 13,72±5,12 9,22±2,91 2,38±0,66 716,15±97,58

(43)

Jumbo böğürtlen çeşidinde ise yıl ve uygulama ortalamalarının önemsiz olduğu saptanmıştır.

Çizelge 4.5. Heritage I ve Tulameen ahududu çeşitlerinin yıllık sürgünlerinden oluşan yazlık sürgün sayıları

Sürgün sayısı (adet)

Uygulama ort.

2006 2007 Çeşit ort. Açık Sera

Açık 2,18 4,43 Sera 2,40 13,57 5,65 Heritage I Ort. 2,29 9,00 Açık 4,83 3,20 Sera 2,77 10,57 5,34 Tulameen Ort. 3,80 6,89 3,67 7,33 Genel ortalama 3,05 7,94

LSD (Yıl)0,01 : 1,184 LSD (Çeşit) : Ö. D LSD (Uygulama) 0,01 : 1,184 LSD (Yıl x Çeşit) 0,01 : 1,675 LSD (Yıl x Uygulama) 0,01 : 1,675 LSD (Çeşit x Uygulama)0,01 : 1,675 LSD (Yıl x Çeşit x Uygulama) : Ö. D

0 2 4 6 8 10 12 14 16

Heritage Heritage Tulameen Tulameen

Sürgün say

ıs

ı(adet)

2006 2007 2006

2007

Referanslar

Benzer Belgeler

pekiştirmesi nedeniyle eleştirilmektedir (Hatiboğlu, 2008, s. Oysa şiddetin çevreden öğrenilen bir davranış olduğu konusunda yaygın bir kanı bulunmaktadır. 107)

Garip davranışın global şiddetiyle parietal korteks (r:0.49, p:0.01) ve medial tem- poral yapı (r:0.43, p:0.04) patolojileri arasında aynı yönde orta düzeyde

Nüfusun artış eğilimi göstermesi dışarıya olan göçlerin azalması ve Karahallı ilçe merkezine 1960 yılında elektrik gelmesi 1967 yılında ise elektriğin

Sociodemographic and family variables, individual and familial risks, pre- sence of comorbid psychiatric diagnosis, the duration of treatment, The Children’s Global Assessment

En az iki motor sinirin amplitüd de¤erlerinin normalin alt s›n›r›n›n %80’inden yüksek oldu- ¤u durumda, distal latanslar›n›n normâlin üst s›n›r›n›n

Araştırmanın 5’inci denencesinde toplam hatırlama düzeyi, 6’ncısında bilgi düzeyi, 7’ncisinde kavrama düzeyi ve 8’incisinde uygulama düzeyi hatırlamaları

ilkokul öğretmenlerinin en alt basamaktaki güvenlik alanında doyumsuzluk gösterirken aynı zamanda otonomi ve kendini gerek- leştirme gibi üst basamak gereksinim

Anlad›k ki V1 nö- ronlar›n›n yapt›¤› da tam olarak bu.” Art›k biliyoruz ki, yeni bir ad›m atmaya bafl- lamak, bir önceki aflamada devreye giren motor