• Sonuç bulunamadı

Platon'da Logos-Mitos Diyalektiği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Platon'da Logos-Mitos Diyalektiği"

Copied!
191
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

ĠSTANBUL 29 MAYIS ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

FELSEFE ANABĠLĠM DALI

PLATON’DA LOGOS-MĠTOS DĠYALEKTĠĞĠ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Hediye YAġAR

DanıĢman:

Dr. Öğr. Üyesi Selami VARLIK

ĠSTANBUL 2019

(2)
(3)

T. C.

ĠSTANBUL 29 MAYIS ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

FELSEFE ANABĠLĠM DALI

PLATON’DA LOGOS-MĠTOS DĠYALEKTĠĞĠ

(YÜKSEK LĠSANS TEZĠ)

Hediye YAġAR

DanıĢman:

Dr. Öğr. Üyesi Selami VARLIK

ĠSTANBUL 2019

(4)
(5)
(6)

iv

ÖZ

Platon felsefesinin amacı alêtheia‟nın açığa çıkartılarak, psukhe‘nin mağaranın karanlığından güneĢin aydınlığına çevrilmesidir. Platon mitosu bu süreçte engel teĢkil ettiği gerekçesiyle eleĢtirmektedir. Logos ise, felsefenin temel dayanağı olarak kabul edilmektedir. Ancak Platon‘un diyaloglarda logos ile birlikte sıklıkla mitosa müracaat etmesi, mitos eleĢtirisinin bazı kayıtlarla sınırlı olduğu; logos ve mitosun alêtheia‘nın açığa çıkartılması bağlamında bazı imkânlara sahip olduğu sonucunu doğurmaktadır.

Alêtheia‟nın açığa çıkması bağlamında philosophia faaliyetin ―diyalektik yöntem‖,

―eros‖, ―anamnesis‖ boyutları üzerinden logos ve mitosun sahip olduğu imkânların,

logos-mitos arası iliĢkinin mahiyetinin anlaĢılması mümkün gözükmektedir.

(7)

v

ABSTRACT

The aim of Plato's philosophy is to reveal alêtheia and to turn the psukhe from the darkness of the cave to the light of the sun. Plato criticizes the myth that it constitutes an obstacle in this process. The Logos, on the other hand, is regarded as the mainstay of philosophy. However, Plato's frequent application of mythos with logos in dialogues indicates that myth criticism is limited to some conditions; logos and mythos have the possibility to expose alêtheia. For the expose of alêtheia, it is possible to understand the nature of the dialectical relationship between logos and mythos through the ―dialectical method‖, ―eros‖, ―anamnesis‖ in the activity of philosophia.

(8)

ÖNSÖZ

Diyaloglar dikkate alındığında Platon‘un yer yer mitosu eleĢtirmekle birlikte logosa dayanan, argümanlarla ilerleyen diyalog formu içerisinde sıklıkla mitoslara yer verdiği görülmektedir. Bu durum logos ve mitoslarla örülü diyaloglardan hareketle Platon‘un

mitos eleĢtirisinin gerekçelerini araĢtırmayı; bununla birlikte Platon felsefesinde logos

ve mitosun özelliklerinin, taĢıdıkları imkânların açığa çıkartılmasını gerektirmektedir. Platon‘da felsefenin amacı olarak hakikatin açığa çıkması bağlamında logos ve mitosun farklı iki söylem olarak sahip olduğu imkânlar, bu iki söylem arasındaki iliĢkinin mahiyeti Platon‘u anlama noktasında önem arz etmektedir. Platon felsefesinden hareketle logos ve mitosun imkânlarının araĢtırılması, logos karĢısında mitosu iĢlevsiz kılan yaklaĢımların aksine genel anlamda felsefe bağlamında her iki söylemin imkânlarının anlaĢılmasına da zemin sunmaktadır.

Platon hakkında Whitehead‟in Avrupa felsefesinin en temel özelliğinin, onun Platon‘a düĢülmüĢ dipnotlardan müteĢekkil olduğu yönündeki tespiti sıklıkla tekrarlanmaktadır. Varlık felsefesi derslerinde kıymetli hocam Ayhan Çitil‘in bu tespitin aksine Avrupa felsefesinin Platon felsefesinin iptali üzerine inĢa edildiği yönündeki tespiti, Platon‘un Avrupa felsefesinin kalıplarına sıkıĢtırılmaksızın, kendi iç dinamiklerinden hareketle anlaĢılmasının gerekliliğine iĢaret etmektedir. Felsefede

logos ve mitosun sahip olduğu imkânlar söz konusu olduğunda bu durum daha açık

görülmektedir. Dolayısıyla bu çalıĢmada genel kabullerin sınırlı çerçevelerine hapsolmaksızın Platon felsefesinin genel çerçevesi ve bu felsefede logos-mitos iliĢkisi açıklanmaya çalıĢılmıĢtır.

Ġlk olarak Yüksek Lisans tezi sürecinde hem tez konumu belirleme aĢamasında beni yönlendiren hem de tez yazım sürecinde yazdıklarıma yönelttiği eleĢtirilerle beni daha sistemli ve yöntemsel yazmaya sevk eden danıĢman hocam Selami Varlık‘a

(9)

vii

teĢekkürlerimi arz ederim. Sonra felsefe alanına ilgi duymamda büyük katkısı olan Prof. Dr. Tahsin Görgün hocama; yaĢadığımız dünyada karĢılaĢtığımız bireysel, toplumsal ve küresel boyutlu sorunlarla mücadele etme noktasında felsefenin vazgeçilmezliğini vurgulayan, bu yolda öğrencilerine oldukça geniĢ bir perspektif sunan Prof Dr. Ayhan Çitil hocama sonsuz teĢekkürlerimi sunmak isterim. Felsefe alanında üzerimizde emekleri olan, iĢlerini büyük bir özveri ve yeterlilikle yapan kıymetli felsefe bölümü hocalarıma da ayrıca tekekkürü borç telakki ederim.

Son olarak, uzun yıllardır devam eden ve edecek olan eğitim hayatımda her zaman desteklerini yanımda hissettiğim anne ve babama, bana gösterdikleri sabır ve anlayıĢ için sonsuz Ģükranlarımı sunmak istiyorum. Onların özverilerine layık bir evlat olmayı ve onları gurulandıracak çalıĢmalar yapmayı ümit ediyorum.

Hediye YAġAR

(10)

ĠÇĠNDEKĠLER

TEZ ONAY SAYFASI ... ĠĠ BEYAN ... ĠĠĠ ÖZ ... ĠV ABSTRACT ... V ÖNSÖZ ... VĠ ĠÇĠNDEKĠLER ... VĠĠĠ KISALTMALAR ... X GĠRĠġ ... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM: ALÊTHEĠA YOLUNDA MİTOS’UN ENGEL OLUġU VE LOGOS’UN ZORUNLULUĞU ... 9

1.A.MİTOS VE LOGOS‘UN SINIRLARI ... 9

1.A.1.Mitos‟un Logos‟tan Tefrîki ... 9

1.A.2. Mitlerin Sınıflandırılması Sorunu ... 13

2.A.PLATON‘UN MİTOS ELEġTĠRĠSĠ ... 17

2.A.1. Mitos Bağlamında Mimesis ... 20

2.A.2. Alêtheia‟ya Perde Olarak Mitos ... 27

1.C.ALÊTHEİA‘NIN AÇIĞA ÇIKARTILMASI BAĞLAMINDA LOGOS‟UN ZORUNLULUĞU ... 40

1.C.1. Epistemenin İmkânı Bağlamında Logos ... 42

1.C.2. Anamnesis Anlayışı Bağlamında Logos ... 44

1.C.3. Platon‟da Diyalektik Yöntem ve Logos ... 50

ĠKĠNCĠ BÖLÜM: PLATON FELSEFESĠNDE MİTOS’UN GEREKLĠLĠĞĠ ... 63

2.A.FELSEFÎ LAFZÎ ĠMAJ OLARAK MİTOS ... 66

2.A.1. Mimetik Bir Yaratım (poiesis) Olarak İmaj ... 66

2.A.2. Lafzî İmaj Olarak Mitos‟un Geçerlilik Şartları ... 70

2.A.3. Lafzî İmaj Olarak Mitos‟un Sunduğu Felsefî İmkân ... 75

2.B.ALÊTHEĠA‘YA ERĠġĠMĠN MÜMKÜN OLMADIĞI YERDE EĞĠTĠM VE ĠKNA ARACI OLARAK MİTOS ... 81

2.B.1. Eğitim Aracı Olarak Mitos ... 81

2.B.2.İknâ Aracı Olarak Mitos ... 86

2.B.3. Eskatalojik Mitler ... 93

2.C.ALÊTHEİA‘YA ĠġARET OLARAK MİTOS VE DĠYALOG ... 101

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: LOGOS VE MĠTOS ARASINDA DĠYALEKTĠK ĠLĠġKĠ... 112

3.A.DİYALEKTİK-EROS ĠLĠġKĠSĠ BAĞLAMINDA LOGOS-MİTOS DĠYALEKTĠĞĠ ... 112

3.A.1. Logos ve Mitos İlişkisine Zemin Sunan Diyalektik ... 113

3.A.2. Logos-Mitos Diyalektiğinin Muhatabı Olarak Psukhe ... 117

3.A.3. Diyalektik-Eros İlişkisinde Logos ve Mitos ... 125

3.B.ANAMNESİS BAĞLAMINDA LOGOS-MİTOS DĠYALEKTĠĞĠ ... 132

3.B.1. Anamnesis‟in Mitsel Boyutu ... 132

3.B.2. Anamnesis Bağlamında Logos ve Mitos ... 135

3.C.DĠYALOGLAR BAĞLAMINDA LOGOS-MİTOS DĠYALEKTĠĞĠ ... 143

3.C.1. Logos‟un Sınırlılığı ve Mitos‟un İmkânı ... 144

3.C.2. Logos‟a Önsöz ya da Sonsöz Olarak Mitos ... 151

(11)

ix

3.C.2.2. Logos‟a Sonsöz Olarak Mitos ... 156

SONUÇ ... 164

KAYNAKÇA ... 172

(12)

KISALTMALAR

Bkz./bkz. Bakınız Çev. çeviren Edit. editör Haz. hazırlayan Ġng. Ġngilizce s. sayfa

[t.y.] basım tarihi yok

Vdgr. ve diğerleri

(13)

GĠRĠġ

Felsefe tarihi kitaplarına bakıldığında genel olarak düĢüncenin mitostan logosa doğru bir seyir takip ettiği kabulü yaygındır.1

Bu kabul zımni olarak düĢüncenin ―bilimsel olmayan‖ ilkel bir açıklama modeli olan mitostan ―bilimsel‖ olan logosa doğru geliĢip evrildiğini kabul eden ilerlemeci bir kabulün neticesidir. Ancak logos ve mitos kavramlarının ilk kullanımları dikkate alındığında aralarında bugün anlaĢılan biçimde bir karĢıtlığın olmadığı dikkat çekmektedir.2

Logos ve mitos kavramlarının ilk kayıtlarının kendisine nispet edildiği Homer‘de mitos Ģu iki anlamda kullanılmaktadır: ―1. KonuĢma, söz; ağız kelimesinden türeyen herhangi bir Ģey ya da olgu. Bu anlamda kullanımının doğruluğun karĢıtı olarak yanlıĢlıkla bir irtibatı yoktur. 2. Masal, hikâye, anlatı. Bu ikinci anlamda kullanımını, doğrulanabilir olması da olmaması da mümkündür.‖3

Homer‘in bu kullanımında mitos, bir söylem türü olarak negatif belirlemelerden azade olarak, logosun karĢısında bir noktada konumlanmamaktadır.

Logos, Eski Yunanca‘da ‗akılla kavrama‘yı bildiren leg kökünden gelen ‗önemli

bir Ģey söylemek‘ anlamında legein‘den türemiĢtir.4

Antik Yunan‘da ilk anlamı ‗söz‘ olan logos, Ġlkçağ Yunan Felsefesi‘nde Ģu anlamlarda kullanılmıĢtır: ―bilim, akıl(us); düĢünce, düĢünme yetisi, uslamlama, temellendirme, kanıt, sav, önerme; açıklama, tanım, neden (gerekçe), anlam; söylem, tartıĢma; yasa, everen yasası ve orantı.‖5

Mitos ise yine aynı köke dayalı olarak ―çağları aĢıp kulaktan kulağa yayılan söylenmiĢ ya da duyulmuĢ söz‖6

anlamında masal, hikâye, efsane gibi anlamlara iĢaret etmektedir. Kavramların bu anlamları dikkate alındığında, logosun akla dayalı, çözümleyici,

1 Bu kabul için Bkz. Cengiz Çakmak, ―Mitos‘tan Logos‘a GeçiĢin Arka Planı ve Doğa Flozofları‖,

Doğu‟dan Batı‟ya Düşüncenin Serüveni, II, Proje Edt. Bayram Ali Çetinkaya, Ġstanbul: Ġnsan Yayınları, 2015, s. 51-57,51-95; Ahmet Cevizci, Felsefe Tarihi, Ġstanbul: Say Yayınları, 2010, s. 31-33.

2 Megan Zwart, ―What Simple Description...Can Never Grasp‖, (doktora tezi, University of Notre Dame, 2009), s. 12.

3 Megan Zwart, ―What Simple Description...Can Never Grasp‖, s. 13. 4

Sarp Erk UlaĢ, ―logos‖, Felsefe Sözlüğü, Haz. A. Baki Güçlü vdgr., Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara 2002, s. 899.

5 Sarp Erk UlaĢ, ―logos‖, Felsefe Sözlüğü, s.899. 6 Sarp Erk UlaĢ, ―mitos‖, Felsefe Sözlüğü, s.1020.

(14)

2

nedenleri araĢtıran ve doğru bir açıklamanın peĢinde olduğu; mitosun ise tanrıların, efsanelerin, masalların ifade ettiği söylem tarzını temsil ettiği anlaĢılmaktadır.

Mitos ve logos insanın bilme ve açıklama getirme ihtiyacına bağlı olarak aynı

gerekçe ile doğan ancak farklı araçlarla iĢleyen iki farklı söylemdir. Mitos, logos gibi insan, evren gibi insanın cevap aradığı temel konularda insanın merak ve hayret duygularından kaynaklanan sorularına cevaplar sunmaya çalıĢmaktadır. Bu sebeple de amaç olarak bilim ve felsefenin amacına sahiptir. Aristoteles merak duygusundan hareketle insanların felsefe yapmaya baĢladıklarını ve bunun ilk Ģekillerinin de mitler Ģeklinde tezahür ettiğini vurgular:

…merak/hayret etme sayesinde insanlar Ģimdi ve ilkin felsefe yapmaya baĢlamıĢlardır; baĢlangıçta el altından açmazları merak ederek, sonra bu Ģekilde küçük küçük devam edip daha büyük açmazlara denk gelerek, söz geliĢi Ay‘a ve GüneĢe ve yıldızlara ve evrenin oluĢuna. Öte yandan açmaza düĢen ve merak eden-kendini- cahil sanır ( bu yüzden de ‗söylence/mit‘ dostu da bir biçimde filozoftur; nitekim söylence hayretten çıkar.) Dolayısıyla eğer cehaletten kaçmak için felsefe yaptılarsa, açık ki sadece kavramak için bilgi sahibi olmanın peĢine düĢmüĢlerdir, herhangi bir kullanım uğruna değil.7

Aristoteles‘in yaklaĢımıyla merak ve hayretten doğan ve bir tür ilk felsefe formu olarak iĢleyen mitos hem felsefe ile aynı amaçları taĢıması bağlamında değerlidir, hem de bilme ve açıklama için felsefe ile aynı kaynaktan yani merak duygusundan çıkması sebebiyle. Ancak bir tür ilk felsefe formu olarak sunulan mitosun logos karĢısında konumu tartıĢma konusu olagelmiĢtir. Aristotales‘in perspektifinden de felsefenin ilkel bir formu olarak mitos, aĢılması gereken bir söylem gibi durmaktadır.

ÇağdaĢ bilimsel bakıĢ açısıyla meseleye bakıldığında ise genel kabul Ģöyledir: Antik Yunan felsefesinde logos rasyonel, bilimsel olan bilgiyi temsil etmekte, mitos ise bilimin mümkün olmadığı bir ortamda irrasyonel ve bilim dıĢı bir açılama sunmaktadır. Bu kabule göre, Yunan düĢüncesi Tales‘ten Heraklitus‘a doğru mitos olarak

(15)

3

nitelendirilen çok tanrılı dine dayanan dünya görüĢünden logos olarak karakterize edilen ilk nedenlerin rasyonel açıklamasına doğru düĢüncelerini değiĢtirmiĢlerdir.8

Yani

mitostan logosa doğru bir sıçrama ile bugünkü anlamda bilimsel olanın temellerini

atmıĢlardır. Ġlerlemeci ve Avrupa merkezci yaklaĢımın kendisine dayanak sağlamak üzere yaptığı bu okuma, hem Antik Yunan‘da kaleme alınan eserlerin kendi iç dinamikleri dikkate alınarak değerlendirilememesi hem de bu iki söylemin insan varoluĢu ve bilme imkânları bağlamında iĢlevlerinin gözden kaçırılması sonuçlarına sebebiyet vermektedir.

Benzer Ģekilde felsefenin milattan önce Eski Yunan‘da baĢladığı önermesi zımni olarak felsefi olan ile olmayan arasında sınırın da net bir Ģekilde çizilebileceği yaklaĢımını içermektedir. Bu sınırın çekilmesi de ‗felsefenin baĢlamasıyla mitik düĢüncenin bütünüyle geri plana itildiği ve yerini rasyonel düĢünceye ve bilimsel açıklamaya bıraktığı‘ söylemini destekler.9

Bu anlamda felsefi olana geçiĢ ile sağlanan aslında doğa filozoflarının sorularını ölümsüz, doğa-üstü Tanrıların arasında olup biten olaylara, savaĢlara, uzlaĢmalara dayanarak açıklamaktan vazgeçmesidir.10

ÇağdaĢ bakıĢın dayattığı bir durum olarak felsefeyi, mitten arındırma ve rasyonelleĢtirme, bilimsel açıklama getirme üzerine temellendirme giriĢimi bu noktada eleĢtiriye açık görünmektedir. Modern zihinler ile Eski Yunan‘a ait klasik kavramlara, düĢünürlere bakmak ve onları bu noktadan anlamaya çalıĢmak, o kavramları ve düĢünürleri anlamanın önündeki engeller gibi gözükmektedir. Zeynep Direk bu konudaki eleĢtirileri üç ana baĢlık altında toplamaktadır:

1. Mitle felsefe arasında yapılan keskin ayrım, felsefi düĢünce ‗rasyonel açıklama‘, ‗bilimsel açıklama‘ gibi terimlerle nitelendiği için sorunludur. 2.‘Bilimsel açıklama‘ gibi bir kavramsallaĢtırmayı pre-sokratiklere iliĢkin olarak kullanarak, onların bizim anladığımız modern anlamda, hatta

8 Megan Zwart, ―What Simple Description...Can Never Grasp‖, s. 16. 9

Kurtul Gülenç, ―Pre-sokratiklerden Platon‘a Mitos, Logos ve Diyalektik‖, Felsefelogos, (11): 2008, s.119.

10 Zeynep Direk, ―Felsefenin BaĢlangıcı Sorusu‖, Başkalık Deneyimi, Ġstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2005, s. 12.

(16)

4

Aristoteles‘in anladığı anlamda bilim yapmadığını yeterince ciddiye almamaktır.

3.Pre-sokratik düĢünürlerin evrenin oluĢumuyla ilgili mitolojik açıklamalardan ne kadar koptukları tartıĢmaya açık ve Ģüpheli bir konudur. Pre-sokratikler hala doğanın kutsallıktan kopmadığı bir çerçeve içinde bulunurlar.11

Bu eleĢtiriler dikkate alındığında, mitos-logos karĢıtlığı söz konusu olduğunda da dikkatle meseleye yaklaĢmanın gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bugün sahip olunan rasyonel ve bilimsel olmanın veya olmamanın kriterleri ile meseleye yaklaĢmak yanıltıcı olacaktır. Bu sebeple mitos ve logos ile irtibatlı olarak yapılacak bir okumanın, kaynağın kendi bütünlüğü ve dönemi dikkate alınarak yapılması, meselenin en iyi Ģekilde değerlendirilmesi için gerekli perspektifi sunacaktır.

Felsefe tarihinin mitostan logosa geçiĢ üzerinden kurgulanmasının eleĢtirilmesi; felsefe bağlamında logos ve mitosun mahiyetinin ve sahip olduğu imkânların açığa çıkartılması için, kugulanan bu geçiĢin tam eĢiğinde yer alan Platon özelinde meseleye eğilmek konunun tartıĢılması için en uygun vasatı sunacaktır. Pre-sokratik düĢünürler bağlamında logos ve mitosun kesin hatlarla ayrıĢtırılmasının tartıĢmalı oluĢu, dolayısıyla logos ve mitosun birlikte iĢleyiĢi, Platon diyaloglarında da devam etmektedir. Platon, logos merkezli felsefe dilinin tam anlamıyla hâkim olmasının sınırında logos ve mitosu birlikte kullanmasıyla, hem felsefenin mitostan logosa geçiĢ olarak ilerlemeci perspektifle kurgulanmasının hem de felsefe bağlamında her iki söylemin birlikte ne tür imkânlara sahip olduğunun açıklanması noktasında ön plana çıkmaktadır. Platon‘un meselenin tartıĢılması için elveriĢli oluĢunun bir diğer gerekçesi de iki söylem arasında felsefi olma bağlamında meydana gelen gerilimin, diyaloglar bağlamında da söz konusu olmasıdır.

Diyaloglar dikkatle incelendiğinde, Platon‘un logosu öncelediği ve diyaloglarda ağırlıklı olarak fikirlerini muhataba ispat etmesine yardımcı olacak argümantatif söylemi kullandığı görülmektedir. Bununla birlikte Platon‘un Devlet diyaloğunda

mitosu hem epistemik olarak doğruyu/hakikati yansıtmaması hem de etik bağlamda

(17)

5

insanların ahlakı üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmesi sebebiyle açıkça eleĢtirdiği dikkat çekmektedir. Bu eleĢtiriler, mitosun felsefenin amacı olan epistemeye ulaĢılması, felsefi bir yaĢamın tahakkuk ettirilmesi bağlamında engel olan bir söylem olarak uzak durulması gerektiği mesajını vermektedir. Platon‘un farklı diyaloglarda zaman zaman mitos hakkında ―masal12, kocakarı masalı13‖ gibi sıfatları kullanması ve böyle hikâyeler anlatarak insanların ahlakını bozdukları gerekçesiyle Ģairlerin Devlet‘ten uzaklaĢtırılması gerektiğini ileri sürmesi Platon‘un mitos hakkında ilk bakıĢta nasıl bir yaklaĢıma sahip olduğuna iĢaret etmektedir. Bu veriler üzerinden Platon‘un açık bir Ģekilde mitosa karĢı olduğu sonucuna ulaĢmak mümkün gözükmektedir.

Ancak bununla birlikte Platon‘un zaman zaman farklı gerekçelerle bu argümantatif akıĢ içerisinde mitoslara da yer verdiği dikkat çekmektedir. Bazen epistemik bağlamda ifade edeceği felsefi bir hakikati mitos formunda ifade ederken, bazen de etik ve siyasi bağlamda tesis etmeyi amaçladığı düzeni mitos üzerinden kurma yoluna gitmektedir. Bu bağlamda Platon‘un mitosu logosa karĢı konumlandırması14

ve olumsuzlamasına rağmen, neden mitoslara yer verdiğini; logos-mitos iliĢkisinin zeminini anlamak için ilk olarak diyaloglarda nerelerde mitoslara yer verdiğini ve hangi konular çerçevesinde logosun argümantatif söyleminden mitosun anlatısal söylemine geçtiğini belirlemek gerekmektedir. Luc Brisson, Platon‘un diyaloglarda 69 mite yer verdiğini; bunların 42‘sinin genel olarak Antik Yunan mitlerinden alındığını; diğer 27‘sinin ise Platon‘un kendisinin oluĢturduğu mitler olduğunu ifade etmektedir.15

Açıkça Platon tarafından muthos olarak nitelendirilen mitlerden bir kısmı Ģunlardır: Epimetheus ve Prometheus‘un Hikâyesi (Protagoras, 320c-322d); Ölülerin yargılanması (Gorgias, 523a-524a, 524d-526d); Eros‘un meydana gelmesi (ġölen, 203b-203e); Gyges‘in Hikâyesi (Devlet 359c-360b); Er Mitosu (Devlet 614b-621b); Atlantis Mitosu

12 Platon, Devlet 377c, Çev. Sabahattin Eyüboğlu ve M. Ali Cimcoz, Ġstanbul: Türkiye ĠĢ Bankası Yayınları, 2017, s. 66.

13 Platon, Gorgias 527a, çev. Mehmet Rifat ve Sema Rifat, Ġstanbul: Türkiye ĠĢ Bankası Yayınları, 2011, s. 128; Platon, Devlet 350e, s. 34.

14EsraÇağrı Mutlu, ―Platonik Literatürde Mûthosu Lógosa Çevirme‖, Düşünme Dergisi, 6, s. 31. 15 Luc Brisson, Plato The Myth Maker, Çev. Gerard Naddaf, Chicago and Londan: The University of Chicago Press, 1998, s. 142.

(18)

6

(Timaios 20d-25d ve Kritias 108e-121c); Evrenin yaratımı (Timaios 29d-51b, 52d-92c).16

Mitosların konularına bakıldığında ise, genel olarak Evrenin oluĢumu ve

yaratılıĢ, ölüm sonrası hayat ve yargılanma, uzak geçmiĢte gerçekleĢen olaylar gibi insan deneyiminin dıĢında olan konular hakkında olduğu dikkat çekmektedir.17

Platon‘un Devlet diyaloğunun II. ve III. Kitaplarında mitosların konularını oluĢturan kiĢiler hakkındaki açıklamaları da bu tespiti desteklemektedir. Buna göre mitlerin konuları Ģunlardır: Tanrılar, daimonlar (kötü ruhlar), Hades‘in sakinleri (ölüler), kahramanlar ve geçmiĢ zamanlarda yaĢayan insanlar. Dolayısıyla mitoslar, yaratılıĢ, tanrılar, ölüm ve ölüm sonrası, ruhun ölümsüzlüğü, geçmiĢ zamanda yaĢayan insanları, dolayısıyla insanın deneyim sahasının ötesinde kalan kiĢileri ve durumları konu edinmektedir. Mitosların ele aldıkları bu konuların deneyim dıĢı karakteri de bu anlatıların doğrulanmasını ya da onlarla ilgili bir Ģahit veya delil gösterilmesinin imkânını ortadan kaldırmaktadır.18

Platon‘un deneyim dıĢında yer alan alan konularda mitosa baĢvurmasının yanı sıra bazen logos ile ifade ettiği bir hususu mitos formunda da ifade etmekte, bazen de

logos formunda ifade etmenin güç olduğu eros, anamnesis gibi kimi konular üzerine

konuĢmak için mitos imkân sunmaktadır. Bu durumda Platon‘un mitos eleĢtirisiyle birlikte, logosun sınırlı olduğu bazı noktalarda mitosa müracaat etmenin gerekliliği açığa çıkmaktadır. Tam olarak bu gereklilik, Platon‘un mitos eleĢtirisinin ve bu eleĢtiriye rağmen mitosa yer vermesinin gerekçelerinin açığa çıkartılmasını; bu bağlamda mitosun logos ile iliĢkisi içerisinde nasıl anlaĢılması gerektiği sorusunu doğurmaktadır.

Platon‘un mitoslar hakkındaki yaklaĢımı ve görüĢleri; bu yaklaĢımına tenâkuz teĢkil eden mitos kullanımı bazı soruları gündeme getirmektedir. Mitos, Platon‘un felsefesinin amacı olan alêtheia‘nın ortaya çıkartılması ve görünür kılınmasında ya da Devlet‘in yönetiminde ve halkın eğitiminde olumlu ya da olumsuz nasıl bir rol

16 Esra Çağrı Mutlu, ―Platonik Literatürde Mûthosu Lógosa Çevirme‖, s. 33. 17

Ancak bu yargıyı tüm mitler için genellemek doğru olmaz. Çünkü, Platon‘un Gyges‟in Hikâyesi (Devlet 359c-360b) ya da Theuth mitosu (Phaidros 274c-275b) gibi kendi felsefi argümanını desteklemek amacıyla burada zikredilen konuların dıĢında mitoslara baĢvurduğu da görülmektedir.

(19)

7

üstlenmektedir? Platon felsefesinde mitosun üstlendiği olumlu bir fonksiyon mevcut mudur? Platon eğer eleĢtirmekle birlikte logosa dayanan argümantatif akıĢ içerisinde

mitosa yer veriyorsa Platon felsefesinde ve bunun temsili olan diyaloglarda logos ile mitos arasında nasıl bir denge ve iliĢki söz konusudur? Bu sorular etrafında Platon‘da

epistemik bağlamda alêtheia‟nın açımlaması; etik ve siyasi bağlamda hem ruh hem devlet düzeyinde adaletin tesisi için logos ve mitosun sahip olduğu imkânlar ve bu iki söylem arasındaki iliĢkinin anlaĢılması gerekmektedir.

Bu sorulara bağlı olarak çalıĢmanın konusu, ‗Platon felsefesinde logos ve mitos arasındaki diyalektik iliĢki‘dir. Platon‘un mitosu eleĢtirmekle birlikte diyaloglarda logos ile organik bağ içerisinde mitosa yer vermesi, bu iki söylemin Platon felsefesi bağlamında sahip oldukları imkânın; iki söylem arasındaki iliĢkinin philosophia faaliyeti bağlamında anlaĢılmasını gerekli kılmaktadır.

ÇalıĢmanın amacı ise, Platon‘un diyalogları üzerinden logos ve mitos arasındaki iliĢkinin her iki söylemin diyaloglarda icra ettikleri iĢlev ve değer gözden kaçırılmaksızın ortaya konulmasıdır. Platon‘da logos ve mitos iliĢkisi bağlamında ortaya çıkan sorulara verilen cevaplar genel olarak, felsefe tarihinde görülen yaklaĢımlara paralel bir çizgide logosun ön plana çıkartılıp, mitosun daha ikincil bir söylem olarak kabul edilmesine dayanmaktadır. Bu yaklaĢıma göre mitos, doğruluk değerinden yoksun, edebi süs ya da ikna amaçlı retorik bir araç olarak kullanılmakta, dolayısıyla felsefi hiçbir iĢlev ve öneme sahip bulunmamaktadır.19

Ancak, Platon‘un diyaloglarında

logos ve mitos arasındaki iliĢkinin kendi değerleri açığa çıkartılacak Ģekilde ele alınması

için modern perspektifin çizdiği sınırlara bağlı kalmaksızın, diyaloglar dikkate alınarak incelenmesi gerekmektedir. Bu amaca uygun olarak yapılacak bir okuma, hem Platon bağlamında logos ve mitosun sahip olduğu imkân ve sınırlılıkların açığa çıkartılması, dolayısıyla Platon felsefesinin mahiyetinin anlaĢılması hem de felsefe tarihi dikkate alındığında logos-mitos arasındaki iliĢkinin anlaĢılması noktasında önem arz etmektedir. Dolayısıyla yapılan bu çalıĢma, mitos ve logos iliĢkisi bağlamında hem Platon‘un anlaĢılmasına hem de felsefe tarihi dikkate alındığında ―düĢüncenin mitostan logosa doğru seyrettiği‖ ve mitosun felsefi olarak değersiz olduğu genel kabulünü bağlamında

(20)

8

önemli bazı noktalara iĢaret etmektedir. Bu sebeple bu çalıĢma, çağdaĢ felsefi yaklaĢımların sunduğu perspektifin sınırlarına hapsolmaksızın Platon‘un kendi bütünlüğü içinde değerlendirilmesi ve konunun bu perspektifle ele alınmaya çalıĢılması dolayısıyla Platon‘un anlaĢılması bağlamında bir katkı sunacaktır.

Platon felsefesinde logos ve mitos arasında iliĢkinin anlaĢılması için, Platon‘un genel felsefesi içerisinde logos ve mitosun mahiyetlerinin ne olduğu, her iki söylemin sahip olduğu imkân ve sınırlılıkların neler olduğu, bunlara bağlı olarak da logos ve

mitos arasındaki geçiĢlerin ve iliĢkinin zeminin ne olduğu hususlarının ele alınması

gerekmektedir. Bu gerekliliğe mebni olarak çalıĢma üç bölümden oluĢmaktadır: Birinci bölümde ilk olarak mitos ve logosun sınırları belirlenmeye çalıĢılmıĢ, böylece meselenin tartıĢılacağı zemin sabitlenmeye çalıĢılmıĢtır. Sonra Platon‘un mitosu hangi gerekçelerle eleĢtirdiği; logosun buna karĢı olarak episteme bağlamında nasıl bir katkı sunduğu ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Logosun felsefe bağlamında katkısının anlaĢılması için, felsefede epistemeye sevk eden diyalektik yöntem ve anamnesis yaklaĢımları üzerinde durulmuĢtur. Ġkinci bölümde ise, logosun sınırlı olduğu noktalarda mitosun Platon felsefesi bağlamında sunduğu katkı ve üstlendiği iĢlevler ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır.

Mitos hem lafzî imaj olarak epistemik katkısı bağlamında hem de ikna aracı olarak etik

ve siyasi katkısı bağlamında ele alınmıĢtır. Üçüncü bölümde ise, diyalektik-eros iliĢkisi ve anımsama bağlamında psukhe‘nin yapısı üzerinden logos-mitos arasındaki iliĢki açığa çıkartılmaya çalıĢılmıĢtır. Son olarak da logos-mitos iliĢkisi, diyaloglardaki akıĢ üzerinden logosun sınırlılığı ve önsöz-sonsöz iliĢkisi üzerinden açıklanmaya çalıĢılmıĢtır.

(21)

9

BĠRĠNCĠ BÖLÜM: ALÊTHEĠA YOLUNDA MİTOS’UN ENGEL

OLUġU VE LOGOS’UN ZORUNLULUĞU

1.A. Mitos Ve Logos’un Sınırları

1.A.1. Mitos’un Logos’tan Tefrîki

Platon‘un mitos kullanımını incelemek için ilk olarak diyaloglardan hareketle logos ve

mitos arasındaki ayrımı netleĢtirmek gerekmektedir. Ġlk bakıĢta logos ve mitosun ne

anlama geldiği ve bunlar arasındaki ayrımın kesinliği açıklama gerektirmeyecek derecede açık görünmektedir. Buna göre logos, akıl yürütme, temellendirme, kanıtlama20

gibi anlamlara delalet ederek, yanlıĢlanabilir olan, yani doğru ya da yanlıĢ olduğu ispat edilebilir olan bir söyleme iĢaret etmektedir.21

Buna karĢı mitos ise, genelde çocuklara anlatılan, insan deneyiminin dıĢında yer alan konuları ele alması sebebiyle yanlıĢlanabilme imkânına sahip olmayan, masal, hikâye tarzında anlatılara iĢaret etmektedir. Bu ayrım ilk bakıĢta logosun felsefi olanın ifade tarzı olduğunu,

mitosun ise felsefî bir boyutu olmaksızın çocukların eğlenme ve belki bazı değerleri

öğrenme aracı olmanın ötesinde bir vasfının olmadığı yargısına sebebiyet vermektedir. Ancak logos ile mitosun sınırlarının ne olduğu; logosun nerede bitip mitosun baĢladığı; bunların kapsamlı olarak tanımlanmaları gibi hususlar konu bağlamında üzerinde durulması gereken meselelerdir. Muthos ve logosun her ikisinin de ―legein‖ köküne dayanıyor olması, aynı zamanda Platon‘a kadar Antik Yunan‘da logos ile mitos arasında bu anlamda bir karĢıtlığın olmaması22

, bu iki kavram arasındaki karĢıtlığın mahiyetleri gereği zorunlu olmadığına iĢaret etmektedir. Yine birden çok anlamı olan

logosun bir anlamının da ―DüĢüncenin ruhtan fıĢkırıp ses eĢliğinde ağız içinden

çıkmasına konuĢma (logos) denir.‖23

olarak ifade edilen konuĢma olduğu düĢünüldüğünde mitos ile logos arasında yapılacak ayrımın ne kadar geçiĢken olduğu

20 Francis E. Peters, ―logos‖, Antik Yunan Felsefesi Terimleri Sözlüğü, Çev. Hakkı Hünler, Ġstanbul: Paradigma Yayıncılık, 2004, s. 208.

21 Luc Brisson, Plato The Myth Maker, s. 91. 22

Megan H. Zwart, ―What Simple Description…Can Never Grasp‖, s. 12.

23 Platon, Sofist, 263e, Çev. Ömer Naci Soykan. Ġstanbul: Pinhan Yayıncılık, 2015, s. 288. Logos‘un konuĢma anlamı için ayrıca Bkz: Platon, Theatetus, 206d, Çev. Macit Gökberk, Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı, 1945, s. 142-143.

(22)

10

açık görünmektedir. Bu bağlamda logos, konuĢma anlamı düĢünüldüğünde muthosun iletilmesi için bir araçtır; mitos, logos olmaksızın iletilemez. ―Muthologein ve muthologia göstermektedir ki logosun en az bir anlamı mutos ile uyumludur.‖24

Mitos ve logosun kesin hatlarla sınırlarının belirlenmesi meselesi ilk olarak

aralarındaki karĢıtlığın mahiyetleri gereği zorunlu olmaması, tanımlarından hareketle aralarında geçiĢken bir yapının olması sebebiyle zordur. Ġkinci olarak da Platon‘un yer yer diyaloglarda iĢaret ettiği gibi bir anlatının mitos olarak mı logos olarak mı niteleneceği konusunda diyalogdaki Ģahıslar arası bir uzlaĢının olmaması sebebiyle zordur. Bu durumla açık olarak Gorgias diyaloğunda iĢaret edilmektedir. Diyaloğun son sayfalarında Sokrates ölüm sonrası yargılanmayla ilgili mitosu anlatmaya baĢlaman önce muhatabı Kallikles‘e söyle seslenir: ―Dinle öyleyse Ģu güzel hikâyeyi! Sen masal sanacaksın ama ben gerçek bir hikâye olduğuna inanıyorum; çünkü, anlatacaklarım doğrudur, bundan emin olabilirsin.‖25

Bu ifadelerden Sokrates ve muhatabı Kallikles‘in anlatılanların doğru olup olmaması ile iliĢkili olarak söylemi logos ya da mitos olarak niteleme eğiliminde oldukları ancak Sokrates‘in anlatacağı hikâyenin logos olarak mı mitos olarak mı kabul edileceği konusunda aralarında bir uzlaĢının olmadığı anlaĢılmaktadır. Kallikles‘in

mitos olarak niteleyeceği söylemi Sokrates logos olarak nitelendirmektedir. Bu örnekte

Sokrates‘in mitolojik açıklamaya logos demesi ve Kallikles‘in itiraz etmesi, logos ile

mitos arasında kesin bir ayrım yapmanın ve net bir çizgi ile bunları ayırmanın zorluğunu

göstermektedir.

Mitlerin sınırlarının belirlenmesi ve sınıflandırılması bağlamında karĢılaĢılan zorluğa Morgan da iĢaret etmektedir. Buna göre, mitos ve logosun sınırları belirsizdir; neyin mitos neyin logos olduğunu belirlemek güçtür. Bu konuda karar verilirken meselenin izleyicinin, muhatabın insiyatifine bırakılması durumunda sübjektivite riski ile karĢı karĢıya kalınacaktır. Bu riske karĢı Morgan‘ın önerisi, mitleri Platon‘un mitos olarak nitelendirdikleriyle sınırlandırmaktır. Ancak Platon‘un mit olarak nitelendirdiği

24

Monique Dixsaut, ―Myth and Interpretation‖, Plato and Myth, Studies on the Use and Status of Platonic Myths (Mnemosyne Supplements, 337), Edt. Catherine Collobert, Pierre Destrée, Francisco J. Gonzalez, Leiden-Boston: Brill, 2012, s. 26.

(23)

11

anlatılar da evrensel ve tek değerli bir kategori sunmamaktadır.26

Dolayısıyla mitlerin sınırlarının kesin olarak belirlenmesi ve mitlerin sınıflandırılması konusunda ihtiyatlı olmak gerekmektedir.

Logos ve mitosun sınırlarının kesin hatlarla belirlenmesinin bazı güçlükler

içermesiyle birlikte yine de diyaloglar bağlamında mitos olarak nitelendirilen bir anlatıya Platon‘un sık sık yer verdiği açıktır. Bu durumda logos ile sınırını ayırmakta ihtiyatlı olmakla birlikte, bazı özelliklere sahip olan bir söylemin mitos olarak nitelendiği çıkarımını yapmak mümkün gözükmektedir. Platon‘un diyaloglarında yer alan mitosların ortak özellikleri bu durumda mitosun nasıl olması gerektiğine iĢaret etmesi bağlamında önem arz etmektedir. Glenn W. Most, Platonik mitlerde ortak olan nitelikleri Ģöyle sıralamaktadır:27

1. Platonik mitler neredeyse her zaman monolojiktir. KarĢılıklı konuĢmaya dayanan diyalog formunda değildir. Mitos, söylemin baĢından sonuna kadar, hiçbir müdahale ve kesintiye uğramaksızın akar. Bu durumun tek istisnası Devlet Adamı diyaloğudur. Burada Elealı Yabancı‘nın konuĢması sürekli dinleyici Sokrates tarafından kesilir.

2. Platonik mitler çoğu zaman yaĢlı anlatıcılardan genç dinleyicilere nakledilir. Ġleri yaĢta olan anlatıcı dinleyiciler tarafından saygı ile karĢılanır ve sözü kesilmeden dinlenir. Anlatıcı ve dinleyici arasında öngörülen bu yaĢ farkına Devlet Adamı (268e)28

ve Protagoras (320c)29 diyaloglarında iĢaret edilmektedir.

3. Kaynak: Platonik mitler, açıkça gösterilen ya da ima edilen, gerçek ya da kurgusal Ģifahi kaynaklara dayanmaktadır (Devlet Adamı, 268e-269b, 271a-b). Diyalogların bir kısmında anlatılan mitosun kaynağına iĢaret edilmektedir. Bunun

26 Kathryn Morgan, Myth and Philosophy From the Presocratics to Plato, Cambridge: Cambridge University Press, 2004, s. 156-157.

27

Glenn W. Most, ―Plato‘s Exoteric Myths‖, Plato and Myth, Studies on the Use and Status of Platonic Myths (Mnemosyne Supplements, 337), Edt. Catherine Collobert, Pierre Destrée, Francisco J. Gonzalez, Leiden-Boston: Brill, 2012, s.16-19.

28 Platon, Devlet Adamı, 268e, Çev. Behice Boran, Mehmet Karasan, Ankara: Maarif Vekâleti, 1944, s. 29. ―Öyleyse, çocuklar gibi sen de anlatacağım masalı bütün dikkatinle dinle. Zaten çocuk

eğlencelerinden vaz geçeli pek çok yıl olmadı herhalde.‖

29 Platon, ―Protagoras‖, 320c, Diyaloglar, Ġstanbul: Remzi Kitabevi, 2010, s. 403. Diyalogda bu duruma Ģu ifadeler iĢaret etmektedir: ―Ama bunu yaĢlı bir adamın gençlere anlattığı bir masal Ģeklinde mi, yoksa soruyu adım adım tartıĢarak mı göstereyim?‖

(24)

12

örneklerinden biri Menon diyaloğunda rahip, rahibe ve Pindaros‘un ruhun ölümsüzlüğü bağlamında kaynak gösterilmesidir.30

Bir diğer örnek ise Timaios (20d-21b)ve Kritias (108d) diyaloglarında Atlantis miti için Solon, Dropides ve yaĢlı Kritias‘ın kaynak gösterilmesidir. Devlet‘te aktarılan Er mitosu‘nda kaynak Er‘dir (Devlet, 614b). Bazı diyaloglarda aktarılan mitoslar hakkında ise bir kaynağa iĢaret edilmemektedir.

4. Konu: Platonik mitler doğrulanamayacak olay ve konular hakkındadır.

Mitoslar ya baĢlangıç, köken gibi konularla ya da eskataloji gibi ölüm sonrası

durumlarla ilgilidir. Phaidon, Gorgias, Menon, Phaidros ve Devlet diyaloglarında aktarılan mitosları bu bağlamda zikretmek mümkündür.

5. Gelenek: Platonik mitler genellikle otoritesini anlatıcının bireysel deneyiminden değil, gelenekten almaktadır.

6. Platonik mitlerin psikolojik etkisi dikkat çekmektedir. Mitler dinleyicilere keyif verirler. Bu psikolojik etkinin örneklerini Phaidon (108d), Protagoras (320c)31

ve

Şölen (193e) diyaloglarında görmek mümkündür. Mitosun dinleyenleri eyleme sevk

etmekte sağladığı motivasyon, rasyonel ikna formundan daha etkili görünmektedir. 7. Platonik mitler diyalektik olmayan tasviri ya da anlatısal bir yapıya sahiptirler. Platon diyaloglarında diyalektik bölümler mantıksal akıl yürütme süreçlerine göre iĢlemektedir. Diyalektik akıĢta, öncüller sunulur, çeliĢkiler ifade edilir ve neticede bir kanıtlama gerçekleĢtirilir. Buna karĢı mitosa dayanan anlatıda bu iĢleyiĢ yoktur. Senkronik (eĢ zamanlı) ya da diyakronik (art zamanlı) olarak anlatı gerçekleĢtirilir.

8. Platonik mitler her zaman ya süregiden diyalektik bir anlatının baĢında ya da sonunda yer almakta; bazen argümantatif söyleme giriĢ niteliği taĢımaktadırlar. Menon (79e-81e) ve Phaidros diyaloglarında bunun örnekleri bulunmaktadır. Phaidros‘ta yazıyla ilgili önce mitos aktarılmakta, sonra yazının sakıncaları argümanlar aracılığıyla sunulmaktadır.32

Benzer durum Devlet Adamı‘nda da görülmektedir (268d). Bazen de

30 Platon, Menon, 81a-b, Çev. ve yorum, Ahmet Cevizci, Ġstanbul: Sentez Yayıncılık, 2007, s. 67. ―Bunu söyleyenler, icra ettikleri iĢlerde yaptıklarının hesabını verebilen rahip ve rahibelerdir.‖

31 Platon, ―Protagoras‖, 320c, Diyaloglar, s.403. ―Toplantıdakilerin çoğu konuyu istediği gibi incelemesini söylediler. ‗Sanırım bir masal dinlemek daha hoĢunuza gidecek.‘ dedi.‖

(25)

13

mitos, Phaidon, Gorgias, Phaidros, Devlet, Timaios gibi bazı diyaloglarda görüldüğü

gibi logos aracılığıyla aktarılan açıklamalardan sonra sonuç niteliğinde aktarılmaktadır. Most‘un zikrettiği bu nitelikler logos ve mitos arasında kesin bir ayrım yapmanın zorluğuna rağmen mitos ve mitosun nitelikleri hakkında genel bir resim sunmakta, dolayısıyla mitosun ne olduğunu idrak etme noktasında yardımcı olmaktadır.

1.A.2. Mitlerin Sınıflandırılması Sorunu

Mitos bağlamında logos ve mitosun sınırlarının kesin olarak belirlenmesi sorununa ek

olarak karĢılaĢılan bir diğer sorun da Platon‘un perspektifinden mitlerin tasnif edilmesi, sınıflandırılması bağlamında ortaya çıkmaktadır. Platon‘un diyaloglarda kullandığı mitlerle ilgili Most‘un tespit ettiği bu sekiz nitelik genel anlamda kullanıĢlı ve geçerli gözükmekle birlikte tartıĢmaya açıktır. Dolayısıyla kaynağının ne olduğu bağlamında

mitosa biraz daha yakından bakmak konuyu anlama noktasında yardımcı olacaktır.

Platon, çoğu zaman Most‘un da iĢaret ettiği gibi mitosları belli bir kaynağa iĢaret ederek aktarır. Bunu bazen spesifik bir isim zikrederek bazen de ―Sana eskilerden duyduğum bir Ģeyi anlatabilirim; hem hakikati bilenler de onlardır.‖33

diyerek mitosu Ģifahi gelenekten tevarüs ettiğine iĢaret ederek yapar. Ancak Platon‘un mitos eleĢtirisinin daha çok geleneksel mitlere yönelik olduğu; bu geleneksel mitleri, Homer gibi Ģairlerin anlatılarını anlatmaya devam eden ve insanları ahlaki olarak kötüye sevk eden kimselerin Ģehirden uzak tutulması yönündeki eleĢtirilerini hatırlamak gerekmektedir.34

Bu durumda Platon‘un hem geleneksel mitleri eleĢtirmesi hem de diyaloglarda aktardığı mitler için geleneğin otoritesine baĢvurması çeliĢik bir durum olarak görünmektedir. Bu çeliĢkiyi çözüme kavuĢturmak için Platon‘un diyaloglarda yer verdiği mitoslara kaynak cihetinden ele almak gerekmektedir.

Platon‘un diyaloglarda yer verdiği mitosların bir kısmını doğrudan gelenekten aldığı; bununla birlikte kendisinin ileri sürdüğü argümanı destekleyecek mahiyette bazı mitlerin de bizzat Platon tarafından icat edildiği kabul edilmektedir. Bu durumda

33 Platon, Phaidros, 274c, s. 87.

(26)

14

diyaloglardaki mitleri kaynakları cihetinden tasnif etmeye teĢebbüs edildiğinde ortaya Ģu tablo çıkmaktadır: Mitlerin bir kısmı doğrudan gelenekten alınmıĢtır; bir kısmı gelenekten alınan mitlerin düzenlenmesi, birleĢtirilmesiyle oluĢturulmuĢtur; bazı mitler ise doğrudan Platon tarafından icat edilmiĢtir.35

Partenie mitleri kaynak cihetinden temel Ģu iki sınıf içinde değerlendirmektedir:36

1. Geleneksel Mitler

a. Doğrudan gelenekten alınan mitler: Diyaloglarda doğrudan gelenekten alınarak kullanılan mitlere Gyges‘in hikâyesi (Devlet 359d-360b), Phaethon miti (Timaios 22c) ve Amazonlar (Yasalar 804e) örnek olarak zikredilmektedir.

b. Gelenekten alınan mitlerin düzenlenmesiyle oluĢan mitler: Bazı durumlarda Platon gelenekten aldığı mitleri değiĢtirerek bazen de birleĢtirerek yeni mitler oluĢturur. Bunun en iyi örneği Devlet‘te aktarılan ‗soylu yalan mitosu‘dur. Partenie, bu mitosun Cadmeian‘ın ilk yerlilerinin miti ve Hesiodik çağlar miti‘nin birleĢtirilmesiyle oluĢtuğunu ifade etmektedir.

2. Platon‘un kendisinin icadı olan mitler: Platon kendi icadı olan mitlerin çoğunda kullandığı motifleri ya da karakterleri gelenekten alır. Kendi icadı olan mitlerin çoğunu felsefi argümanını desteklemek için argümana giriĢ ya da sonuç olarak kullanmaktadır. Platon‘un kendi icadı olan mitlerden bir kısmı Ģunlardır: Er miti (Devlet 621b), Gorgias miti (523a-527a), Phaedo miti (107c-115a), Kanatlı at arabası miti (Phaedrus 274c-275e), Yasalar miti (903b-905b).37

Dolayısıyla Platon, verebileceği olumsuz etkiler sebebiyle geleneksel mitosu yer yer eleĢtirse de diyaloglarda ileri sürdüğü argümanı destekleyecek Ģekilde gelenekten aldığı mitleri zaman zaman doğrudan kullanmıĢ bazen de bazı değiĢiklikler, eklemeler yapmak suretiyle kullanmıĢtır. Kendi icadı olan mitlerde de kullandığı karakter ya da motifleri gelenekten almıĢtır. Platon‘un mitos kullanımında eleĢtirmesine rağmen gelenekle yakın temas içinde olması, gelenek ve mitos iliĢkisine dikkat etmeyi

35 Catalin Partenie, "Plato's Myths", The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Fall 2018 Edition), Edit. Edward N. Zalta, URL = https://plato.stanford.edu/archives/fall2018/entries/plato-myths/. (EriĢim tarihi:

31.12.2018)

36 Catalin Partenie, "Plato's Myths", The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Fall 2018 Edition). 37 Catalin Partenie, "Plato's Myths", The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Fall 2018 Edition).

(27)

15

gerektirmektedir. Mitos, Ģifâhî bir söylem olarak gelenek içinde doğar ve nesilden nesile aktarılarak var olur.38

Bununla birlikte ait olduğu geleneğin insanları üzerinde tesir etme, nüfuz etme kabiliyeti oldukça yüksektir. Çünkü, insanlar çocukluk çağlarından yetiĢkinlik çağlarına kadar ait oldukları geleneğin anlatısı içerisinde Ģekillenirler. Dolayısıyla, geleneğin bir parçası olan mitosun insanlar üzerinde etkisi yüksektir, Platon‘un da bu etkiyi gerek gelenekten doğrudan mitleri alıp kullanarak gerek de bazı karakter ve motifleri alarak kendi felsefesi için etkili olarak kullandığı açıktır.

Platon‘un geleneksel mitleri kullanmasıyla birlikte geleneksel mitlere Ģiddetle karĢı çıktığı, aynı zamanda diyaloglarda gelenekten aldığı ve kendi icadı olan mitleri sıklıkla kullandığı düĢünüldüğünde, mitlerin genel özellikleri ve fonksiyonları dikkate alınarak tasnif edilmesi bu çeliĢik duruma çözüm sunacaktır. Morgan, içerik ve fonksiyon dikkate alınarak yapılan bazı tasniflerin iĢlevsiz olduğuna, aynı zamanda nihai ve kuĢatıcı bir sınıflandırma yapmanın zorluğuna iĢaret ederek esnek bir sınıflandırma ileri sürmüĢtür.39

Buna göre mitleri, 1. Geleneksel mitler (Ģiirler gibi) 2. Eğitsel Mitler (sosyal kontrolü hedefleyen) 3. Felsefi mitler (mantıksal analize bağlı) olarak üçlü bir tasnife tabi tutmuĢtur: 40

1. Geleneksel mitler: Platon‘un Ģiir, kocakarı masalı, batıl inanç olarak nitelendirdiği mitler bu sınıftadır ve en geniĢ kapsama sahiptirler. Devlet diyaloğunda bu tür mitin, ideal devlette yasaklanması ve gençlerden uzak tutulması gereken bir söylem olarak bu mitlere iĢaret edilmektedir.41

Platon, bu tür mitlerde tanrılar ve kahramanların kötülük yapan kimseler olması sebebiyle gençlere kötü örnek olacaklarını, böylece ahlâkî olarak gençlere zarar vereceklerini, dolayısıyla devlette bunların yasaklanması gerektiğini vurgulamaktadır.42

Dolayısıyla Morgan‘ın iĢaret ettiği bu sınıf, Platon‘un Ģiddetle karĢı çıktığı mitosları içermektedir.

2. Eğitsel mitler: Devlet diyaloğunda iĢaret edildiği gibi Ġdeal Devlet‘te Ģiir ve mitoloji eğitimle ilgili gündeme gelmektedir. ġiir ve mitolojinin devlette kabul görmesi ancak içeriğin kurucular tarafından belirlenmesi ve kontrol edilmesine bağlanmaktadır.

38 Luc Brisson, Plato The Myth Maker, s. 17. 39

Kathryn Morgan, Myth and Philosophy, s. 162. 40 Kathryn Morgan, Myth and Philosophy, s. 162-164. 41 Platon, Devlet, 391c, s.81.

(28)

16

Eğitim amacıyla mitosun kullanılmasında yapılan Ģey retorik aracılığıyla muhatapları ikna etmektir. ġeylerin hakikatini görünür kılmak değildir. Bunun en iyi örneği

Devlet‘te aktarılan Platon‘un ―Fenike masalı‖ olarak nitelendirdiği soylu yalan mitosudur.43 Bu mitosla Ģehrin kurucuları tarafından, sosyal sınıflar arasındaki uyumun sağlanması, çatıĢmanın engellenmesi ve kabiliyetine göre ehil olanların hak ettiği göreve getirilmesi; bu sayede de devletin ayakta kalmasının sağlanması hedeflenmektedir. Burada bu mitosa yüklenen bu iĢlevden dolayı mitos ―soylu/güzel yalan‖ olarak nitelendirilmektedir. Buradaki amaç doğrudan sosyal kontroldür; mit aracılığıyla entelektüel, felsefi bir katkının sağlanması hedeflenmemektedir. 44

3. Felsefi mitler: Bu sınıfa dâhil olan mitler felsefi faaliyetin bir parçası olarak iĢlev görürler ve bu niteliğiyle de geleneksel ya da eğitsel mitlerin karĢıtı olarak felsefîdirler. Ancak felsefi mitlerin zaman zaman ilk iki kategorideki mitlerle örtüĢtüğü noktalar da vardır:

Ancak zaman zaman ilk iki kategori ile örtüĢtükleri noktalarda vardır. Phaidros‘daki Theuth ve Thamos mitini örnek olarak alacak olursak bunu Sokrates‘in felsefi bir propaganda olarak icat ettiğini görürüz(275b). Bu icat kolaylıkla geleneksel bir mit gibi algılanabilir. Burada mit uzun bir tartıĢma sonunda bir sonuç olarak gelmiĢtir. Burada izleyici mitin içeriğinin ya da verdiği ahlaki mesajın doğru olduğunu kabul eder. Devlet‘de soylu yalan olarak nitelendirilen mit de içerik olarak buna benzerdir. Fakat bağlamları farklıdır. Felsefi mitin hem içerik olarak ―doğru‖ hem de diyalektik bir bağlam içinde kurgulanmıĢ olması gerekir. Platon, iĢlediği karakterler üzerinden geleneksel ve eğitsel mitin kısmi tanımını vermekle birlikte felsefi mitin basit bir tanımını vermemiĢtir. Bu durum, felsefi mitlerin bağlam tarafından belirlenmesinden kaynaklanmaktadır. Felsefi mit, haber verir, insanlara felsefi hayata dönme noktasında yardım eder. Felsefi mitin baĢarıları metodolojik düĢünceyi ve felsefi söylemin statüsü hakkında öz bilinci teĢvik etmesidir.45

Morgan‘ın yaptığı bu tasnifte geleneksel mit Platon‘un eleĢtirilerinin hedefi olarak doğrudan eleĢtirilmektedir. Ancak Morgan‘ın da iĢaret ettiği gibi geleneksel

43 Platon, Devlet, 414c-415d, s. 110-111.

44 Kathryn Morgan, Myth and Philosophy, s. 163. 45 Kathryn Morgan, Myth and Philosophy, s. 164.

(29)

17

mitin eleĢtirilmesi gençler üzerinde sebebiyet verdiği ahlâkî yıkım sebebiyledir. Dolayısıyla endiĢe duyulan zararlara sebebiyet vermeyecek Ģekilde geleneksel mitlerin kullanımında bir sıkıntı bulunmamaktadır. Bu durumda, Platon‘un geleneksel mitleri ya da geleneksel mitlerden bazı motif ve karakterleri kendi felsefî argümanını desteklemek için kullanması, yaptığı eleĢtiriyle çeliĢkili bir durum arz etmemektedir.

Morgan‘ın sunduğu bu mitos tasnifine iĢaret ettikten sonra mitosun yapısına, Platon‘un Morgan‘ın tasnifinde ―geleneksel mitos‖ olarak iĢaret ettiği mitoslara Platon‘un yönelttiği eleĢtirilerin gerekçelerine iĢaret etmek gerekmektedir. Platon‘un

mitos eleĢtirisinin zemini aynı zamanda Platon‘un philosophia faaliyeti ile neyi

hedeflediğinin, bu doğrultuda mitos ve logosun yeterli ve yetersiz oldukları noktaların açığa çıkartılmasına da zemin sunacaktır.

2.A. Platon’un Mitos EleĢtirisi

Platon‘un mitos eleĢtirisine diyaloglarda farklı bağlamlarda gönderimler olsa da en belirgin mitos eleĢtirisi Platon‘un sanat eleĢtirisinin de yer aldığı Devlet II. ve X. kitaplarda yer almaktadır. Bu bölümlerde Platon, Ģifahi gelenek vasıtasıyla aktarılan Ģairlerin mitlerine karĢı koymakta; bu mitler aracılığıyla halkın ahlakını bozacak olan Ģairlerin Devlet‘te yer almaması gerektiğini savunmaktadır. Platon‘un bu yaklaĢımını nasıl temellendirdiğini anlamak mitlerle ilgili genel problemi ve bunun nasıl çözüleceğini anlamada yardımcı olacaktır. Devlet II. Kitap‘ta 377a ve 383c arasındaki bölüm Platon‘un eğitim konusu bağlamında Ģairlere ve onların anlattıkları masallara karĢı nasıl yaklaĢılması gerektiğini sunmaktadır. Buna göre Ģu noktalar ön plana çıkar:

Eğitimde kullanılan araçlar idman ve müziktir; müzik ayrıca söz sanatlarını da kapsamaktadır. Burada Sokrates‘in ―Güzel sözler de iki çeĢittir değil mi? Gerçeğe uyun olanlar, uydurma olanlar.‖46 ifadesi ve devamında çocukların eğitiminde kullanılan masallarla ilgili ―Masalda gerçeğe uygun Ģeyler varsa da, bunların çoğu uydurmadır.‖ ifadeleri mitlerle ilgili önemli bir soruna iĢaret etmektedir. Mitlerin bir anlatı olarak doğruluk değerleri nedir? Platon‘un mitleri eleĢtirmesi ve mit anlatan Ģairlerin Devlet‘in

(30)

18

dıĢına sürülmesi mitlerin doğruluk değerleriyle ilgili bir husus mudur? Aynı zamanda burada anlatının ne kadarının doğru ne kadarının yanlıĢ olduğunun tespit edilmesi sorunu karĢımıza çıkmaktadır. Pasajın devamında çocukların eğitiminde kullanılan masallarla ilgili Ģu ifadeler önemlidir:

… her aklına gelenin uydurduğu masalları çocukların dinlemesi doğru mudur? Ġlerde edinmelerini istediğimiz düĢüncelere aykırı Ģeyleri duymalarına göz yumacak mıyız? … O zaman ilk iĢimiz, masalcıları kollamak olacak, Masalları güzelse, bırakacağız söylesinler. Kötüyse yasak edeceğiz. Anaları, dadıları kandırıp, çocuklara yasak ettiğimiz masalları anlattırmayacağız. Çocukların bedenlerinden önce, güzel masallarla ruhlarını yoğurmalarını isteyeceğiz. Bugün anlatılan masallara gelince çoğunu atmalı.47

Bu ifadelerin devamında Hesiodos‘un, Homer‘in ve diğer Ģairlerin masallarının yaygın olduğuna; bu anlatıların ise Tanrılara yakıĢmayacak iĢleri Tanrılara atfettikleri ve çocukları yanlıĢ eylemlere sevk ettikleri gerekçesiyle yasaklanması ve kontrol edilmesi gerektiğine iĢaret edilmektedir. Platon‘un buradaki ifadelerinden, mitsel anlatıların hem epistemik olarak doğruluk değerinin belirlenmesi sorunu hem de etik olarak bu tür anlatıların özellikle çocukların eğitiminde nasıl bir etkisinin olduğu sorunu ön plana çıkmaktadır. Bu noktada Ģu ayrım meseleyi anlamayı kolaylaĢtıracaktır:

Bir hikâye, anlatı iki Ģekilde yanlıĢ olabilir: GörünüĢte yanlıĢ (superficially) ve Esasta yanlıĢ (fundemantally). GörünüĢte yanlıĢ olarak nitelenen hikâyelerdeki anlatılanlar, asla gerçek olamazlar. Esasla ilgili olarak anlatılan yanlıĢlar ise gerçekliğin derin yapısı ya da akledilir dünya hakkında yanlıĢ bilgiler iletirler. Bu ayrım dikkate alındığında bir Ģey görünüĢte yanlıĢ ancak esas olarak doğru olabilir. Çocuklara anlatılan masallar da böyledir. Bu masallar, anlattıkları olaylar bakımından asla gerçekte tahakkuk etmezler ancak hakikatin doğru tabiatı ya da nasıl yaĢanması gerektiği hakkında ahlaki olana teĢvik ederler. Dolayısıyla, Sokrates‘in uyarısı, görünüĢteki yanlıĢlık değil, esas, temel yanlıĢ hakkındadır.48

Bu noktada bakılması

47 Platon, Devlet 377b-d, s. 66.

(31)

19

gereken Ģey Platon‘un karĢıt olduğu mitlerin hangi tür yanlıĢa denk geldiklerinin belirlenmesidir. Platon Hesiodos ve Homeros‘un ve diğer baĢka Ģairlerin anlattıkları masalları ―çirkin uydurmalar‖49

olarak nitelemekte; bunlara sert bir Ģekilde karĢı çıkmaktadır. Bu karĢı çıkıĢın asıl nedeni, bu anlatıların görünüĢte yanlıĢ olmalarının yanı sıra esasta yanlıĢ olmaları ve insanları aklâki olarak yanlıĢa sevk edecek olmalarıdır. Bu tür hikâyeler, yanlıĢ resimler sunarlar ya da tanrıların doğru tabiatlarını kötü Ģekilde taklit ederler. ġiir formundaki geleneksel mitler hem görünüĢte yanlıĢtır daha da önemlisi esasta da yanlıĢtır.50

Platon, Tanrılar ya da kahramanlar hakkında anlatılan yanlıĢ anlatıları eleĢtirmektedir.51

Bu mitlerde, örneğin Hesiodos‘a göre, Uranos, çocuklarına karĢı kötü davranmıĢ; Kronos, babasından öç almıĢ; Tanrılar Tanrılarla savaĢmıĢtır.52

Tanrılar ya da kahramanlar hakkında anlatılan bunun gibi olumsuz mesaj verecek anlatılar insanlarda, özellikle gençlerde kahramanların ve hatta Tanrıların bile iĢledikleri bu tür eylemlere bir meĢruiyet kazandıracak ve dolayısıyla ahlaki erozyona sebebiyet verecektir. Bu sebeple Platon bu tür masalları ve bunları uydurup, halka anlatan Ģairleri kurduğu sistemin dıĢında bırakmaktadır:

Ġster açık, ister gizli kapaklı olsun, bütün bu masallar uzak kalsın Ģehrimizden. Çünkü, çocuk açığı, gizli kapaklıyı ayırt edemez. Bu yaĢta duyduklarımız da akıldan çıkmaz, olduğu gibi kalır. ĠĢte bunun için de, çocukların ilk duydukları sözlerin, iyilik yolunu gösterecek güzel masallar olmasına çok önem vermeliyiz.53

Bu ve bir önceki pasajda Platon, anlatılan masalların, mitosların ―güzel‖ olması durumunda müsaade edilmesine karĢın ―kötü‖ olanlara savaĢ açmaktadır. Anlatıların ―kötü‖ olarak nitelendirilmelerinin sebebi ise, Tanrılar hakkında yanlıĢ bilgiler verip,

49

Platon, Devlet 377d, s. 66.

50 Megan H. Zwart, ―What Simple Description…Can Never Grasp‖, s.24-25. ġiir ve mitos farklı anlatı araçlarıdır. Ancak Platon‘un Ģiir ve mitos eleĢtirisi bu ifade araçlarının episteme ya da doksa‘ya dayanıyor olması, dolayısıyla hakikat ile irtibatları üzerinden Ģekillenmektedir. Bu sebeple burada Ģiir ve mitos eleĢtirisi birlikte ele alınmıĢtır.

51 Platon, Devlet 391a-391e, s. 80-81. 52 Platon, Devlet 377e-378e, s.67. 53 Platon, Devlet 378e, s.67-68.

(32)

20

etik sorunlara yol açmalarıdır. Burada ölçü, Tanrı‘nın sözde de, Ģarkıda da, sahnede de aslında nasılsa öyle anlatılmasıdır.54

Mitoslar da dâhil olmak üzere anlatılar bu noktada Tanrılar hakkında yanlıĢ resim sunmaları sebebiyle eleĢtirilmektedir. Dolayısıyla Platon‘un mitos eleĢtirisinin ilk gerekçesi etik bağlamda kiĢiyi iyiden uzaklaĢtırmasıdır. Platon‘un mitos eleĢtirisinin ikinci ve daha önemli gerekçesi ise episteme bağlamında bilgiye giden süreçte engel teĢkil etmesidir. Mitos eleĢtirisinin epistemik boyutunun daha önemli olmasının sebebi hem philosophia faaliyetinin aslî amacının episteme olması hem de mitosun etik bağlamda verdiği zararın temelinde de epistemeden yoksunluğun yatmasıdır.

Platon‘un mitos eleĢtirisinin etik boyutunu mitos-mimesis iliĢkisi üzerinden, epistemik boyutunu ise mitos-hakikat (Yun. alêtheia) iliĢkisi üzerinden ele almak mümkündür. Ancak Ģu noktaya da özellikle iĢaret etmek gerekmektedir: EleĢtirinin etik ve epistemik boyutunun kesin çizgilerle ayrıĢtırılması Platon felsefesinde episteme ve ahlâkın ayrıĢtırılamaz yapıları sebebiyle zordur.

2.A.1. Mitos Bağlamında Mimesis

Platon‘un mitos eleĢtirisinin gerekçelerinden biri bu anlatıların mimetik yapılarıdır. Bu bağlamda Platon için esas hedef olan alêtheia‘nın açığa çıkarılmasında ya da halkın eğitiminde bu mimetik yapının nasıl bir engel teĢkil ettiğinin anlaĢılması için ilk olarak

mimesis‘in mahiyetinin ne olduğuna bakılması gerekmektedir. Mimesis kavramı Ġlkçağ

Yunan felsefesinde özellikle de Platon ile Aristotales‘in sanat anlayıĢlarında, üretim sürecinde bir Ģeyin baĢka bir Ģeye örnek teĢkil etmesi bağlamında ―taklit‖ ya da ―öykünme‖ anlamında kullanılmaktadır.55

Antik dönemde M.Ö. beĢinci yüzyıldan beri kullanılan ―mimesis‖ kavramının kökeni etimolojik olarak ―aldatmak‖, ―yanıltmak‖ ya da ―karanlık‖ anlamlarına gelen ―mei‖ (mai, mi) olarak kabul edilmiĢtir.56

Platon‘dan önce de kullanılan bu sözcüğü Yunan Ģairleri, yazarları, filozofları ve sonrasında

54

Platon, Devlet 379a, s.68.

55 Sarp Erk UlaĢ, ―mimesis‖, Felsefe Sözlüğü, Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 2002, s. 985. 56

Muharrem Hafız, ―Platon, Aristotales ve Plotinus‘ta Mimesis Teorisi‖, Journal of Islamic Researh 26/1 (2015): s. 45.

(33)

21

Latinler ağırlıklı olarak ―taklit‖ olarak algılamıĢlardır. Bu kullanıma pre-Sokratik filozoflardan Herakleitos ve Empedokles‘in fragmanlarında da rastlanılmaktadır.57Dolayısıyla mimesis kavramının doğrudan taklit anlamında

kullanıldığını çıkarsamak ilk etapta mümkün gözükmektedir.

Ancak J.B.Hofmann tarafından ilk kullanım Ģekli ―mimos‖ olan mimesis kelimesinin kökeni ile Hintçe ―maia‖ sözü arasında bir benzerlik olduğu ve bunun da ―aldatma, yanıltma, sanılık‖ anlamlarına geldiği vurgulanmaktadır. Bu olumsuz anlam

Devlet‘te Platon‘un ortaya koyduğu mimesis anlayıĢı ile de paralellik arz etmektedir.58

Bu olumsuz anlam mimesis‟in insanları hakikatten uzaklaĢtırdığı; dolayısıyla buna dayanan Ģiir, resim gibi sanatların hakikat bağlamında birer engel olduğu anlayıĢını da destekler niteliktedir. Bir mimesis ürünü olarak mitoslar da bu noktada Platon‘un eleĢtirilerinin hedefi durumundadır.

Platon, mimesis kavramını farklı diyaloglarda; ancak çoğu zaman farklı anlamlarda kullanmıĢtır. Mesela, ―Teknik bir deyim olarak, bir etik kavram olarak ve en son sanı (doxa) ile ilgili bir taklit olarak.‖59

Ancak farklı anlamlarına rağmen kavramın kullanımı çoğunlukla sanatla ilgilidir. Farklı kullanımları olmakla birlikte mimesis en basit ifadeyle, ―tıpkı bir ayna içerisine düĢen görüngüler gibi her Ģeyi yansıtır fakat o, hala sadece bir yansıtmadır (görüntü) ―eidola‖ bir gerçeklik değildir.‖60

Burada mimesis ile ortaya konulan Ģeyin ontolojik olarak bir gerçekliğinin olmadığı, bir yanıltma, aldatma olduğu vurgulanmaktadır. Dolayısıyla, ortaya konulan ürünün de yetkin ve baĢarılı bir yaratım ürünü olmadığı sonucu çıkmaktadır. Platon mimesis ile ilgili bu durumu Ģöyle ifade eder:

57

Muharrem Hafız, ―Platon, Aristotales ve Plotinus‘ta Mimesis Teorisi‖, s. 45. Ayrıca bununla ilgili Bkz. Ömer Naci Soykan, Estetik ve Sanat Felsefesi, Ġstanbul: Pinhan Yayıncılık, 2015, s. 176-177.

Herakleitos ―sanat bunu (karĢıtların birleĢmesini), besbelli doğanın taklidiyle baĢarır‖ diye ifade ederken, Empedokles tek tek nesnelerin ortaya çıkarılmalarını tasvir ederken resim sanatı üzerinden bu türden bir üretmeyi taklit olarak gördüğünü beyan etmektedir.

58

Emir Ülger, ―Platon‘un Sanat Kuramının DüĢünsel Evrimi‖, Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi 16 (2013): s. 19.

59 Emir Ülger, ―Platon‘un Sanat Kuramının DüĢünsel Evrimi‖, s. 20. 60 Emir Ülger, ―Platon‘un Sanat Kuramının DüĢünsel Evrimi‖, s. 20.

(34)

22

Ġstersen bir ayna al eline, dört bir yana tut. Bir anda yaptın gitti güneĢi, yıldızları, dünyayı, kendini, evin bütün eĢyalarını, bitkileri bütün canlı varlıkları. Evet görünürde varlıklar yaratmıĢ olurum ama hiçbir gerçekliği olmaz bunların.61

Bu ifadeler doğrudan mimesis/taklit ile ortaya çıkan Ģeyin, dolayısıyla mimesis faaliyetinin sadece bir yanılsama olduğuna ve varlık cihetinden hiçbir kıymetinin olmadığına iĢaret etmektedir. Mitoslar da mimetik ürünler olarak bu bağlamda dikkate alındığında muhataplarına sundukları resimler ile hem varlık cihetinden hem de bilgi cihetinden aslî olmayana tekabül etmektedirler. Bununla birlikte birer yanılsama olarak zaman zaman aslî olana eriĢim noktasında da engeldirler. Mitosların birer yanılsama ve engel olmasının zemininde mimetik yapılarının yer alması bu durumda mitosun engel oluĢunun anlaĢılması için mimesisin yapısının anlaĢılmasını gerektirmektedir.

Mimesisin yapısına bakıldığında bir taklit, kopya etme faaliyeti olduğu dikkat

çekmektedir. Taklit, doğası gereği, bir Ģeyin taklidi olmakla iki ayrı Ģeyin varlığını gerektirmektedir: Asıl olan ve aslın kopyası ya da taklidi. Böyle bir ayrım yapıldığında ise, köken olan asıl (birinci), bu Ģekilde çift-kutuplu bir bakıĢ acısıyla bakıldığında, kendisi aracılığıyla kopya edilenden (ikinciden) paradigmatik olarak ayrılmıĢ olur. Bu yönüyle birinci (taklit edilen) asıldır; ikincisi ise (kendisi aracılığıyla taklit edilen) kopya ya da gölgedir. Bu bağlamda aslında mimesis sorununun insanın doğasında her zaman var olan sonluluk-sonsuzluk, değiĢim-değiĢmezlik, duyular düĢünce, yaĢam-ölüm vb. karĢıtlılara iĢaret ettiği ve bir anlamda felsefenin de temel meselesi olan çift-kutupluluğu yansıttığı düĢünülebilir.62

Mimesisin barındırdığı bu çift kutupluluk Platon‘un Devlet X. kitapta iĢaret ettiği

sorunların da temelini teĢkil etmektedir.63

Taklit eden ya da taklit edilen Ģeye muhatap olan kiĢinin bu ayrımın ve taklit edilen Ģeyin aslının ne olduğunun bilgisine sahip olması gerekli Ģart olarak karĢımızda durmaktadır. Aksi halde yani asıl hakkında bilgili olmaksızın doğrudan taklide muhatap olan kimse hem epistemik bağlamda bilgiye ulaĢamaz hem de hakikati yansıtmayan taklit ürünleri kiĢilerin iç düzenlerinin

61 Platon, Devlet 596d-e, s.337.

62 Muharrem Hafız, ―Platon, Aristotales ve Plotinus‘ta Mimesis Teorisi‖, s. 46. 63 Platon, Devlet, 595a-b, s. 335.

(35)

23

bozulmasına ve etik bağlamda yanlıĢa yönelmelerine sebebiyet verir. O halde mimesisin çift kutupluluğu yanında bir de mimetik ürünün muhatabı olan kimse üçüncü bir unsur olarak konuya dâhil olmaktadır. Platon muhatabın bilgi düzeyinin önemini, bir mimesis ürünü olan tragedyalar hakkındaki Ģu tespiti ile ifade etmektedir: ―…Bence bu çeĢit eserler zararlıdır; onları seyreden ya da dinleyenin hazırlığı yoksa, yani benzetilen Ģeyin gerçekte ne olduğunu bilmiyorsa, içinin düzeni bozulur.‖ 64

Benzer Ģekilde Platon, muhatabın bilgi seviyesinin önemine iĢaret etmek için Ģöyle bir örnek vermektedir: Bir kimsenin, herhangi birinin her sanatı bildiğini, dahası her sanatın inceliklerini ustasından daha iyi bildiğini iddia eden birine inanması durumunda, bu kimsenin ya saf olduğunu ya da bir benzetmeci tarafından kandırıldığını vurgulamaktadır. Platon, o kiĢinin bu iddiasını, ―bilgi‖, ―bilgisizlik‖ ve ―benzetmecilik‖in ne olduğu bilgisinden yoksun olmasına bağlamaktadır.65

Bu örmek de açık olarak muhatabın durumunun mimesis bağlamında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

Mimesis söz konusu olunca taklit edilen (asıl/birinci) ile taklit olan (taklit/ikinci)

arasındaki ontolojik düzlem farkı da gündeme gelmektedir. Ontolojik bağlamda Ģeylerin varlık düzlemleri düĢünüldüğünde, doğal nesnelerin yer aldığı duyu dünyası, asıl olan idealar dünyasına göre ikinci sıradadır. Taklit olarak ortaya konulan sanat eseri ise ikinci sırada yer alan doğal nesnelerin bir taklidi olması sebebiyle hakikatten üç derece uzaklaĢmıĢ olmaktadır. Devlet X. kitapta sedir örneği bu bağlamda düĢünüldüğünde, ilk olarak birincil olan idealar dünyasına ait, faili Tanrı olan sedir ideası; sonra ikinci derecede duyu dünyasına ait marangozun yaptığı sedir; ve üçüncü olarak duyulur dünyadaki sedirin taklidi olarak ortaya konulan ressamın yaptığı sedir dikkat çelmektedir.66

Bu durumda Platon‘a göre üç sedirin üç ustası sırasıyla Tanrı, marangoz ve ressamdır. Tanrı‘nın yarattığı o değiĢmez öz (idea), marangozun yaptığı sedir ve ressamın yaptığı sedir resmi bu sıraya göre varlık değeri alır.67

Varlıkların ontolojik olarak bu hiyerarĢisi ve her bir aĢamada faillerin taklit edilen Ģeyin mahiyetine dair sahip oldukları bilgi düzeylerindeki farklılık bu konuda kilit bir nokta teĢkil etmektedir.

64

Platon, Devlet, 595b, s.335. 65 Platon, Devlet, 598d, s.340.

66 Platon, Devlet, 596b-597c, s.336-338.

Referanslar

Benzer Belgeler

Platon, ideaların gerçekte var olan şeyler olduğunu söylerken Aristo, bağımsız bir biçimde var olanın belirli şeyler(particularia) yani ‘tözler’ olduğunu

Sokratik diyalogların ana konusu ağırlıklı olarak ahlaki değerlerdir, bu diyaloglarda tanımlara ulaşılmaya çalışılır, ancak bu çaba sonuçsuz kalır ve sonucun genelde

Genel felsefesi ise sadece kendi siyasal görüşlerini desteklemek için geliştirdiği bir düşünce sistemidir.  “Toplumlar, filozofların kral,

Bu engeli aşmak için Platon, aranan bilginin ne olduğu, neye ilişkin olduğu (hangi niteliklere sahip bir ‘nesne’ye ilişkin olduğu) ve bu bilgiye göre nasıl

Son olarak, cinsi 15’e kadar olan yansımalı düzgün figürlerin Petrie otomorfizmalarının mertebeleri, bütün Petrie çokgenlerinin sayıları ve uzunlukları

Thales’in görüşlerini bir hipotez olarak değerlendirecek olursak, onun, kendisinden önceki kozmogonilerden yararlandığı; ancak aynı zamanda onları daha farklı

Theaitetos ve Devlet di- yaloglarına göre felsefe merakla başlar ya da daha belirgin bir şekilde söylemek gerekirse, her birisi de açık bir şekilde aynı sağlamlıkta

Platon’un mimesise dair bu estetik kullanımları içerisinde ilk dikkat çekmemiz gereken şey mimesisi, kendi felsefi öğretisi temelinde “iyi” ve “kötü” anlamlar