Platon, ―geleneksel‖ olarak nitelendirilen bir tür mitosu eleĢtirmekte ve diyaloglarında çoğunlukla logosa dayanan argümanlar üzerinden felsefi söylemini kurgulamaktadır. Bu durum ilk bakıĢta Platon‘un mitosu tamamen yadsıyıp logosa dayanan bir sistem öngördüğü algısına sebebiyet vermektedir. Ancak ilk iki bölümde logosun Platon felsefesi bağlamında gerekli ancak yeterli olmadığı, Platon‘da philosophia faaliyetinin ―eros‖a ve ―diyalektike methodos‖ olarak nitelenen bir tekhneye bağlı olarak gerçekleĢtiği ortaya konulmuĢtur. Hem diyalektik bağlamında logosun bazı yetersizliklerinin kapatılması hem de philosophia faaliyetinin ―eros‖ ve ―diyalektike methodos‖ boyutlarının ifade edilmesi bağlamında logos ve mitosun birlikte değerlendirmelerinin gerekliliği ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Bununla birlikte ―anamnesis‖ anlayıĢının da episteme bağlamında önemli bir yer iĢgal ettiği açıktır. Bu durumda philosophia faaliyetinin amacı olan alêtheia‘ya ulaĢılması bağlamında ―diyalektike methodos‖, ―eros‖ ve ―anamnesis‖ üzerinden logosun gerekli ancak yeterli olmayıĢı, mitosun ise bu noktada tamamlayıcı bir söylem türü olarak sahip olduğu imkânlar dikkate alınarak logos ve mitos arasındaki diyalektik iliĢkinin açığa çıkartılması gerekmektedir.
3.A. Diyalektik-Eros ĠliĢkisi Bağlamında Logos-Mitos Diyalektiği
―Platon‘da Diyalektik Yöntem‖ baĢlığı altında sophos ve philosophos arasında gerçekleĢen philosophia faaliyetinin biri logos‘a dayanan ―diyalektik yöntem‖ diğeri ise
kalos‘a dayanan ―eros‖ olmak üzere iki vechesinin olduğuna iĢaret edildi. Buna göre philosophia‘nın diyalektik boyutu, diyalektiğin bir tekhne olarak bilgisine sahip olan ve
bu süreci yöneten sophos‘un uhdesindedir. Kalos‘a duyulan aĢk ve iĢtiyâkı temsil eden
eros boyutu ise philosophos‘un uhdesindedir. Bu bütüncül bakıĢ içerisinde philosophia‘nın logos ve kalos‘a dayanan bu iki cihetinin söylem bazında karĢılığını logos ve mitos temsil etmektedir. Platon, philosophia‘nın logos‟a dayanan diyalektik
113
boyutunun diyaloglar vasıtasıyla temsillerini sunarken bu etkinliğe uygun söylem olarak
logosa baĢvurmaktadır. Ancak philosophianın kalos‘a dayanan eros boyutu üzerine
konuĢmak için logos yetersiz kalmakta ve bu boyut Şölen diyaloğunda Diotima‘nın ağzından yansıtıldığı Ģekilde mitos formunda aktarılmaktadır. ―Söylemin niteliği her Ģeyden önce sözünü ettiği varlığın niteliğine bağlıdır.‖352
ifadesinin iĢaret ettiği gibi
logos ve mitos farklı iki söylem türü olarak philosophia‟nın mahiyetini yansıtacak
Ģekilde iki boyutunu ifade etmektedir. Dolayısıyla philosophia bağlamında logos ve
mitos arasındaki diyalektik iliĢkinin anlaĢılması için diyalektik-eros iliĢkisinin göz
önünde bulundurulması gerekmektedir. Bunun için ilk olarak logos ve mitos arasındaki iliĢkinin hangi bağlamda ―diyalektik‖ olarak nitelendirileceğini tespit etmek için
diyalektik‘in ne olduğuna tekrar temas etmek gerekmektedir. Ġkinci olarak ise bu
iliĢkinin anlaĢılması için hem diyalektik ve eros‘un faili olarak hem de logos ve mitosun muhatabı olarak psukhe‘ye bakmak gerekmektedir. Psukhe‘nin mahiyetinin anlaĢılması, meselenin tartıĢılmasına imkân sunacaktır.
3.A.1. Logos ve Mitos ĠliĢkisine Zemin Sunan Diyalektik
Logos ve mitos arasındaki iliĢkinin anlaĢılması için ilk olarak diyalektik‟in mahiyetinin
açıklanması, sonra buna bağlı olarak logos ve mitos arasında iliĢkinin ne anlamda diyalektik vasfına sahip olduğunun açığa çıkartılması gerekmektedir. Felsefe tarihinde pek çok anlama gelen ve farklı bağlamlarda kullanılan diyalektik kavramı Platon felsefesinin de temel kavramlarından biridir. Hatta daha da ötesi Platon felsefesinin temel kavramıdır ve bu esas olma niteliği sebebiyle logosu da aĢmaktadır. Dolayısıyla genel anlamda Platon felsefesinin anlaĢılması; daha özel olarak da Platon düĢüncesi içerisinde bir meselenin anlaĢılması (bu çalıĢma bağlamında logos-mitos arasındaki iliĢkinin mahiyetinin anlaĢılması) Platon düĢüncesinde diyalektik‘in mahiyetinin anlaĢılmasıyla doğrudan iliĢkilidir.
114
Antik Yunan dilinde diyalektik sözcüğü, logos gibi legeinden türemiĢ bir sözcüktür. ―Sözcük Grekçe‘de, ‗konuĢmak‘, ‗görüĢmek‘, ‗tartıĢmak‘ anlamındaki dialegein‘den türeyen dialektike‘den gelir ve hem isim hem de sıfat olarak kullanılır.‖353
Ġlk Zenon tarafından bir yöntem olarak kullanıldığı iddia edilen diyalektik, ilk olarak ortaya konulan bir kavramın ya da tezin içerisindeki çeliĢkiyi, dolayısıyla yanlıĢ olduğunu göstererek bu kavram ya da tezin çürütülmesi anlamında kullanılmıĢtır.354
Sokrates ve Platon ile birlikte kavram daha olumlu bir anlam kazanmıĢ ve epistemeye sevk eden düĢünsel çaba ve yöntem anlamında kullanılmıĢtır.355
Sokrates diyalektik‘i soru-cevap yoluyla yürütülen tartıĢma tekniğiyle; muhatabın verdiği cevaplardaki, yaptığı tanımlardaki çeliĢkileri göstererek onu doğru bilgiye sevk etmek amacına yönelik olarak kullanmaktadır.356
Bu durumda Sokrates‘in kullandığı anlamıyla
diyalektik, diyalog aracılığıyla muhatabı içinde bulunduğu yanlıĢtan kurtararak bilgiye
yöneltme aracıdır.
Platon bağlamında ise diyalektik‘in iki ya da üç farklı anlamının ve kullanımının olduğuna iĢaret edilmektedir. Bu anlamların ne olduğuna kısaca temas etmek konuyu tartıĢmaya açmak için yararlı olacaktır: ―Platon‘da diyalektiğin iki ayrı yüzü vardı: Birincisi Sokrates‘çi tartıĢma, ikincisi gizemci ve çileci temele dayalı metafizik yükseliĢ.‖357 Platon‘da baĢka bir diyalektik tanımında ise diyalektik‟in üç anlamının
olduğuna iĢaret edilmektedir: Ġlki, en yüksek felsefi yöntem olarak, soru-cevap aracılığıyla var olan her Ģeyin değiĢmez özünün araĢtırılmasıdır. Ġkinci anlamı, hipotezlerden hareketle akıl yürütme anlamıdır ve bu anlamıyla diyalektik orta dönem diyaloglarında yer almaktadır. Üçüncü anlamı ise yaĢlılık dönemi diyaloglarında kastedildiği anlamıyla diyalektik, bir bölme tekniğidir ve ―bölünemez olan ve altında yalnızca bireylerin bulunduğu bir türün tanımına ulaĢıncaya dek cinsleri türlerine bölmek‖ anlamında kullanılmaktadır.358
Bir diğer taksimde benzer Ģekilde, Platon‘un
diyalektik‟i farklı dönem diyaloglarında farklı anlamlarda kullandığı yönündedir.
Platon, Menon ve Phaidon‘da diyalektik‘i ―Ġdealar‖ hakkındaki yargıların geçici olarak
353 Selahattin Hilav, Diyalektik Düşüncenin Tarihi, Ġstanbul: Sosyal Yayınları, 1997, s. 11. 354 Ahmet Cevizci, ―diyalektik‖, Felsefe Sözlüğü, Ġstanbul: Paradigma Yayınları, 1999, s. 245. 355
Selahattin Hilav, Diyalektik Düşüncenin Tarihi, s. 11. 356 Ahmet Cevizci, ―diyalektik‖, Felsefe Sözlüğü, s. 245.
357 AfĢar Timuçin, ―diyalektik‖, Felsefe Sözlüğü, Ġstanbul: Bulut Yayınları, 2004, s. 150. 358 Ahmet Cevizci, ―diyalektik‖, Felsefe Sözlüğü, s. 245.
115
kabul edilip, sonrasında derinlemesine sorgulandığı bir ―hipotez‖ yöntemi anlamında kullanmaktadır. Devlet‟te ise ―hipotez olmayan‖ prensibin elde edilmesi için doğrudan
İyi ile irtibatlı olarak diyalektikten söz etmektedir. Burada diyalektik en üstün bilgi türü
olarak ele alınır ve her Ģey İyi İdeası ile iliĢkilendirilerek anlaĢılmaya çalıĢılır. Son dönem diyaloglarından olan Phaedrus ve Sofist‘te ise, diyalektik‘i bir araya getirme ve taksim etme yöntemi anlamında kullanmaktadır. Burada amaç doğru Ģekilde taksim etmek ve bir tanıma ulaĢmaktır.359
Yine diyalektik, logosun sanı ve doğru sanıyla ilgili olması gerekçesiyle kesin bilgiye ulaĢma noktasında yetersiz olduğu; buna karĢı baĢka bir yöntem arayıĢı neticesinde ―daha derinlere inerek özü (eidosu) yakalayabilen, idealara ve onların bilgisine bizi ulaĢtırabilecek/taĢıyabilecek bir yöntem‖ olarak da nitelendirilmektedir. 360
Genel olarak iki ya da daha fazla kiĢi arasında bir mesele etrafında yürütülen tartıĢma, konuĢma anlamında değerlendirilen diyalektik üzerine iĢaret edilen bir husus da diyalektik‘in zeminini teĢkil eden ―dialogos‖ un diyalog ya da monolog formunda gerçekleĢme imkânına sahip olmasıdır. Bu iddianın gerekçesi, ―dialogos‖ kelimesinin baĢındaki ―dia‖ lafzının Yunanca‘da iki anlamına gelen ―duo‖ ile karıĢtırılmasıdır. ―Dia‖, ―(birbirinden) ayrı, parça parça, ortasında, içinden (geçerek)‖ gibi anlamlara delalet eden bir belirteçtir.361 Bu anlama bağlı olarak ―dialogos‖ iki ya da daha fazla kiĢi arasında olma zorunluluğu olmaksızın ―ayrıĢtırıcı konuĢma‖ anlamına iĢaret etmektedir.362 Dolayısıyla Türkçede diyalog lafzı ile kast edilen anlamı da içerecek Ģekilde ―dialogos‖ un diyalog ya da monolog formunda gerçekleĢme imkânı bulunmaktadır. Burada Sofist diyaloğu üzerinden yansıtılan diyalektik anlayıĢı diyalogda sophist örneği üzerinden gösterildiği gibi, bir Ģeyin hakikatinin, ne olduğunun ayrıĢtırılıp, tasnif ve tefrik edilerek ortaya çıkartılmasını amaçlamaktadır. Bu amaca yönelik gerçekleĢtirilen monolog ya da diyalog formundaki ―legein‖ bu bağlamda
diyalektik kapsamında değerlendirilme imkânına sahip görünmektedir. Bu imkânın
dayanağı her iki söylemde de logos olmakla birlikte, monolojik karaktere sahip bir
359 Nicholas White, ―Plato‖, A Companion to Epistemology, Edit. Jonathan Dancy, Ernest Sosa, Matthias Steup, Oxford: Blackwell, 2010, s. 593-597; Nicholas White, ―dialectic (Plato)‖, A Companion to Epistemology, s. 313.
360 Kurtul Gülenç, ―Pre-sokratiklerden Platon‘a Mitos, Logos ve Diyalektik‖, Felsefelogos, s. 131. 361 Platon, Sofist, ―GiriĢ‖, Çev. ve yorumlayan: Ömer Naci Soykan, s. 19.
116
söylem türü olarak mitosun da hakikat ile iliĢkisi içerisinde, hakikati tefrik edip sunma amacına mebni olarak diyalektik kapsamına dâhil edilmesinin imkânı düĢünülmelidir.
Temel anlamda diyalektik Platon‘da farklı anlamlarda kullanılmakla birlikte birbiriyle ilgili olarak Ģu anlamlara iĢaret etmektedir: 1. ―Metod‖ olarak dialektik; a) Bir yürüyüĢ (poreia) ve b) Bir ustalıktır (tekhne); 2. Bilginin (epistemenin) kendisi, bilme çeĢidi olarak diyalektik. Bu anlamlar ile diyalektik‘in hem epistemeyi hem de
epistemeye sevk eden yöntemi karĢıladığı açıkça görülmektedir.363 Metod anlamında
diyalektik söz konusu olduğunda ―poreia‖ ile irtibatlı olarak Mağara İstiaresi‟ni
düĢünmek mümkündür. Mağara içinde zincirlenmiĢ bir halde gölgelere bakan ve onları hakikat olarak telakki eden mahkûmun, zincirlerinden kurtularak içinde bulunduğu yanılgıdan kurtulup, bunların kaynağı olarak GüneĢ‘e doğru ilerlemesi bu bağlamda karanlıktan aydınlığa doğru bir yürüyüĢtür. ―Tekhne‖ anlamında diyalektik düĢünüldüğünde ise, ―poreia‖ nın bilgi ve imkânını uhdesinde bulunduran sophos‘un bir etkinliği olarak algılanmaktadır.
Platon bağlamında burada verilen diyalektik tanımlarına bakıldığında
diyalektik‟in epistemeye sevk eden, eidosun bilgisini mümkün kılan ya da doğru bir
taksim neticesinde doğru tanımın elde edilmesi gibi episteme merkezli bir yöntem olarak ele alındığı açıkça görülmektedir. Philosophia bağlamında alêtheia‟nın açığa çıkarılması anlamında iĢaret edilen diyalektik, bu sürecin gerçekleĢmesinde vaz geçilmez araçlar olarak logos ve mitosun karĢılıklı iliĢkisinin anlaĢılması için de kilit bir rol üstlenmektedir. Diyalektik, hakikatin açığa çıkartılması bağlamında yürütülen diyalog anlamında ele alındığında yazılı diyaloglar bunun en etkili temsillerini sunmaktadır. Benzer Ģekilde yazılı diyaloglar içerisinde farklı karakterler arasında felsefi bir konu üzerine hakikatin açığa çıkartılması için yürütülen karĢılıklı konuĢma ve etkileĢim, iki söylem türü olan logos ve mitos arasında kurgulanan karĢılıklı etkileĢim ve akıĢta da kendisini göstermektedir. Diyaloglar, logos ve mitosun karĢılıklı olarak birbirlerinin imkânlarını açığa çıkaracak Ģekilde iki söylem tarzının iç içe geçtiği bir kurguya sahiptir. Bununla birlikte Platon‘un diyaloglar vasıtasıyla temsîlini sunduğu
philosophia faaliyeti de lojik ve mitik düĢünce ve yaklaĢımların karĢılıklı iĢlediği ve
117
hatta iç içe geçtiği bir yapıya sahiptir. Buradan hareketle logos ve mitos arasındaki iliĢkinin hem philosophia bağlamında hem de yazılı diyaloglar bağlamında diyalektik bir iliĢki olduğunu iddia etmek mümkündür. Bu iddiayı destekleyen bir husus da logos ve mitos arasındaki karĢılıklı etkileĢimin nihai hedefinin, alêtheia olmasıdır.
Logos ve mitos arasındaki iliĢki bağlamında diyalektikle irtibatlı olarak iĢaret
edilmesi gereken bir diğer husus da Ģudur: Diyalektik soru-cevap formunda yürütülen tartıĢma anlamında ele alındığında Platon, soruyu soran ve tartıĢmayı yönlendiren kimsenin sorduğu meselenin hakikatine vâkıf olmasının gerekliliğini vurgulamaktadır.364
Yine benzer Ģekilde diyalektik‟in bir diğer anlamı olarak bir konunun logosa uygun olarak tefrik ve tasnif edilmesi göz önüne alındığında da bu iĢi yapacak kimsenin o konunun bilgisine sahip olması gerekmektedir. Dolayısıyla logos ve
mitos arasındaki diyalektik iliĢki düĢünüldüğünde hem logos ve mitosun ayrı ayrı
kullanımı hem de bu iki söylem arasındaki iliĢkinin sahih bir Ģekilde kurgulanması
epistemeyi gerektirmektedir.365 Logos ya da mitos vasıtasıyla hakikatin ifade edilmesi, hakikate ulaĢmıĢ olmayı gerektirmektedir. Diyalektik yürüyüĢü tamamlamıĢ, noesis vasıtasıyla eidos‘u temaĢa etmiĢ dolayısıyla epistemeye ulaĢmıĢ birinin (bu kiĢi
sophos‘tur) logos, mitos ya da her ikisiyle birlikte ifade ettiği Ģeyin alêtheia ile
irtibatının olacağı açıktır. Çizgi Diyagramı üzerinden ifade edildiği gibi her bir varlık aĢamasının hem var olması hem de bilinmesi doğrudan İyi İdeası‟na bağlı bulunmaktadır. Ġyi ideasını temaĢa etmiĢ birinin hem dianoia (muhâkeme) hem de pistis (inanç) faaliyetleri bağlamındaki ifadelerinin alêtheia‘ya sevk etme, yönlendirme gücü vardır. Platon‘un yer yer eleĢtirmekle birlikte mitosu philosophia faaliyetine hizmet edecek Ģekilde logosla iliĢkisi içerisinde sunmasının meĢruiyeti de buna dayanmaktadır.
3.A.2. Logos-Mitos Diyalektiğinin Muhatabı Olarak Psukhe
364 Platon, Kratylos, 390c, s.69.
365 Logos‘un epistemeye sevk etmesi için hakikati temaĢa etmiĢ bir sophos tarafından diyalektik yöntem kapsamında kullanılmasına Theaitetos ve Menon diyalogları üzerinden birinci bölümde iĢaret edilmiĢtir. Bkz. s. 50-62. Mitosun hem oluĢturulması hem de kullanılmasının epistemeye bağlı olduğu oranda sağlıklı olacağına ise ikinci bölümde ―Lafzî Ġmaj Olarak Mitos‘un Geçerlilik ġartları‖ baĢlığında iĢaret edilmiĢtir. Bkz. 70-75.
118
Platon‘da hem philosophia faaliyetinin logos ve kalos‘a dayanan iki ciheti olarak
diyalektik ve eros‟un hem de iki söylem türü olarak logos ve mitos‟un nasıl iĢlediğini
anlamak için, philosophia faaliyetinin öznesi olarak ―psukhe‖ye bakmak gerekmektedir.
Psukhe‘nin yapısını hem philosophia faaliyetinin nasıl gerçekleĢtiğinin hem de bu
süreçte iki farklı söylem olarak logos ve mitosun birlikte nasıl iĢlediğinin anlaĢılmasında hareket noktası kabul etmek mümkündür. Bu bağlamda Platon‘un psukhe hakkında ileri sürdüğü yaklaĢım onun philosophia ile hedeflediği Ģeyin gerçekleĢmesinin zeminini sunmaktadır. Psukhe‘nin yapısı logos ve mitosun nasıl bir iliĢki ve etkileĢim içerisinde
philosophia bağlamında katkı sunduğunu da açığa çıkartacaktır. Aynı zamanda
Platon‘un psukhe üzerine hem logos hem de mitos formunda açıklama getirmesi de felsefi hakikatlerin açığa çıkartılması ve felsefi bir yaĢamın gerçekleĢtirilmesi bağlamında logos ve mitos arasındaki iliĢkinin nasıl iĢlediğinin örneğidir.
Platon felsefesinde alêtheia‘nın temaĢasının Çizgi Diyagramı bağlamında ―sıçrayarak yükselme‖, Mağara İstiaresi bağlamında ―dönme ve görme‖ye bağlı olarak gerçekleĢmesi, birer kinesis (hareket) olarak bu eylemlerin kaynağının araĢtırılmasını gerektirmektedir. Bu araĢtırma için doğal olarak eylemlerin faili olarak psukhe‘ye yönelmek, psukhe‘nin diyalektik ve eros bağlamında bu eylemlerin gerçekleĢmesi için nasıl bir yapı ve imkâna sahip olduğunu açıklamak gerekmektedir.
Psukhenin yapısı ve philosophia bağlamında sahip olduğu imkâna bakmak için
Platon‘un psukhenin de bir parçası olduğu kozmosu açıklamak için müracaat ettiği Ģu temel kavramların göz önünde bulundurulması gerekmektedir: kinesis (hareket),
dynamis (potansiyel güç), poiein (etmek, eylemek) ve paskhein (etkilenmek).366 Theaitetos diyaloğunda aĢağıdaki pasajda bu kavramlar, kavramlar arası iliĢkiyi
yansıtacak Ģekilde birlikte kullanılmıĢtır:
…evren harekettir [kinesis], hareketten baĢka bir Ģey değildir. Fakat hareketin iki türü vardır; bunların her ikisi de nicelik bakımından sınırlıdır, içyapıları bakımından ise biri etki [poiein], öteki edilgidir [paskhein]. Bunların katılımından ve karĢılıklı iliĢkilerinden sınırsız sayıda ürünler oluĢur, fakat bu, biri algılanmıĢ olan öteki algı olmak
119
üzere daima çift olur, bunlar daima algılananla aynı zamanda meydana çıkar ve doğarlar.367
Bu pasaja göre, evren ve evrenle ilgili her Ģeyin ayrılmaz niteliği kinesis‘tir. Ġki çeĢit kinesis vardır: Birisi poiein kavramı ile ifade edilen ―yapmak, eylemek‖, diğeri ise paskhein ile ifade edilen ―yapılandan etkilenme‖ gücüne (dynamis) sahiptir. Bu durumda kinesis‘in kaynağı olarak bu dynamis, etken ve edilgen olmak üzere iki yönlü hareket imkânı sunmaktadır. Bu ifadelere ek olarak Platon Sofist diyaloğunda ―varolan‖ı etkileyen ve etkilenen Ģey olarak poiein ve dynamis kavramları üzerinden söyle ifade etmektedir:
Hangi tarzda olursa olsun bir güce (dynamis: güç, yapabilirlik) sahip olan her Ģey ya herhangi diğer bir nesnede bir değiĢiklik yapar ya da en önemsiz nesne bile onda çok az da olsa etki bırakır. Bu yalnızca bir kerecik bile olsa, tüm bu Ģeyin gerçek varlığa sahip olması için yeterlidir…368
Sofist‘te geçen bu ifadeler ruhun da dâhil olduğu maddi olan ya da olmayan tüm
var olanların ortaklaĢa sahip oldukları dynamis (güç, kuvve) evrenin bütün hareketlerini mümkün kılan güçtür. Bu güç poiein ve paskhein ile iliĢkili olarak çift kutuplu bir etki gücüne sahiptir. Psukhe‘de söz konusu olduğunda tüm kozmos‟da etkili olan ve varolmanın bir tür göstergesi olan bu çift kutuplu güç etkilidir. Psukhe‘nin sahip olduğu bu güç onun alêtheia‟ya eriĢiminin ve irtibatının diyalektik ve eros bağlamında nasıl gerçekleĢeceğinin de zeminini sunmaktadır. Diyalektike methodos bağlamında ―dönme ve temaĢa etme‖, ―sıçrayarak yükselme‖ tam da psukhe‘nin bu dynamis ve kinesis imkânına dayanmaktadır. Aynı zamanda bu süreçte logos, mitos ve bu iki söylem arasındaki iliĢkinin ruhun dynamis‘i bağlamında nasıl bir imkân sunduğunu anlamaya da olanak sağlayacaktır. Psukhe‟nin alêtheia‘ya doğru yükselmesinin zemininde bu
367 Platon, ―Theaitetos‖, 156a, Diyaloglar, s. 469. Pasajın Yunanaca aslında dynamis kavramı da yer almaktadır. Ancak çeviride bu kavram yer almamaktadır.
120
güçler ve bunlar arasındaki gerilim yer almaktadır. Bu boyutuyla logos-mitos diyalektiği
episteme bağlamında alêtheia‟ya ulaĢma noktasında imkân sunmaktadır.
Logos ve mitos arasındaki iliĢkinin psukhe üzerinden nasıl bir imkân sunduğunu
anlamak için ilk olarak psukhe‟nin yapısının açımlanması gerekir. Platon‘un bu bağlamda sunduğu psukhe anlayıĢı Phaidon ve Devlet diyaloglarında farklılık arz etmektedir. Phaidon‘da Platon psukhe‘yi ruh-beden ayrımı üzerinden―tanrısal olana, ölümsüze, düĢünene, sade olana, dağılmayana, sabit olana‖ benzetmektedir.369
Beden de bu niteliklerin karĢıt boyutlarını taĢımamktadır. Bu nitelikleriyle psukhe‘nin sahip olduğu dynamis, tek boyutlu Ģekilde etki etme (poiein); ―en üst düzeyde kavrama‖ gücüne sahip görünmektedir. Bu da ona ―alêtheia ile iliĢkiye girme ve ‗ousia‘yı bilme‖ imkânı sağlamaktadır.370
Beden ise ruhun etki eden gücüne karĢı paskhein (etkilenme) gücüne sahiptir. Psukhe‘nin bu etken gücünü kendi doğasına uygun olarak kullaması onun bu gücünü aktive etmesi, diyalektik yürüyüĢü gerçekleĢtirip, eidos‘un bilgisine ulaĢamsına, hakikati temaĢa etmesine imkân sunmaktadır. Bu durumda ruh, bedenle olan iliĢkisinde etki eden, yöneten konumundadır. Ancak, ruhun sahip olduğu
dynamis‘in etkin kullanım imkânına karĢı beden kaynaklı haz ve acıların ruh üzerinde
etkin olması durumunda, ruhun sahip olduğu dynamis etkin olamamakta, ne düĢünme ne de alêtheia‘nın bilgisine ulaĢma yolunda gerekeni yapamamaktadır.371 Bu durumda ruhun dynamis‘i olan poiein (etki etme) ve bedenin dynamis‘i olan paskhein (etkilenme) yer değiĢtirmektedir. Bu durumda etki etme, yönetme, düĢünme gibi güçlerini gerçekleĢtirmeyen psukhe, bedenin edilgen (paskhein) rolünü üstlenmekte, bedene boyun eğmekte, dolayısıyla alêtheia‘ya ulaĢma imkânından yoksun kalmaktadır.372
Platon, Phaidon‘da ruh-beden ikiliği üzerinden sunduğu poiein-paskhein gerilimini Devlet diyaloğunda ruhun iç dinamiğini sağlayacak Ģekilde ruhun çoklu, bileĢik yapısının içine taĢımaktadır. Buna göre Devlet diyaloğunda psukhe üç bileĢenden