• Sonuç bulunamadı

PLATON VE İDEA KAVRAMI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "PLATON VE İDEA KAVRAMI"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

PLATON VE İDEA KAVRAMI

Var olan nedir gibi bir ontolojik soru sorar. İdeaların ana gerçeklik (cevher) olduğunu söyler.

Daire ve üçgen gibi idealar duyularımızla kavranamazlar, aklımızla idrak edilirler.

Platon’un idealar aracılığıyla, Evrensel-Ahlaki-siyasal normların varlığını felsefi olarak açıklamaya çalıştığı söylenebilir bu bağlamda idealar teorisi objektif ahlak felsefesinin bir savunusu olarak değerlendirilebilir. Platon’a göre bir davranışın ‘iyi’ olduğunu anlamamızı sağlayan iyi davranışlar hakkında önceden bir ‘idea’ vardır.

İdealar teorisi, ‘Var olan nedir?’ diye sorar. İdealar teorisi duyularımızla kavrayabileceğimiz şeylerin ötesinde anlayacağımız fakat duyularımızla kavrayamayacağımız kavramların bulunduğunu söyler. Bu kavramlar, üzerine düşünülebilecek şeylerdir. Doğruları evrensel bir biçimde geçerlidir. Değişebilen temsillerin aksine idealar evrensel ve değişmezdir. Sadece düşüncemizde de değildirler. Objektif olarak var olurlar. Platon’un idealar teorisi sadece ontoloji değil aynı zaman da bir epistemolojidir. Algılanabilen şeyler ve sahip olduğumuz fikirlerin çoğu değişken ve kusurludur. Bu bilgi mükemmel bilgi değildir. Biz sadece kendileri değişmez ve mükemmel olan ideaların objektif bilgisine yani epistemeye sahip olabiliriz.

Fakat duyusal deneyimlerimiz ve dil bilimsel bir biçimde formüle edilen temsillerimiz üzerine düşünerek de aşağı doğru bu objektif bilgiye ulaşabiliriz (soyutlama) çünkü idealar bizim temsillerimiz ve algılanabilen ‘şeylerin’ altında yatan şeylerdir.

ARİSTO VE TÖZ KAVRAMI

Platon, ideaların gerçekte var olan şeyler olduğunu söylerken Aristo, bağımsız bir biçimde var

olanın belirli şeyler(particularia) yani ‘tözler’ olduğunu söyler. (Bahçedeki sarı gül). Tözlerin

nitelikleri (formları) vardır. Nitelikler (formlar/universalia) sadece tözlerin (particularianın)

nitelikleri olarak vardırlar; bunun ötesinde niteliklerin (universalia) herhangi bir bağımsız

mevcudiyetleri yoktur. Bu anlamda Aristo’nun nitelik/form kavramı Platon’un idealar

kavramından farklıdır. Platon, ideaların bağımsız olarak daima var olduklarını iddia etmişti

(universalia ante res). Aristo tözlerin gerçekten var olan şeyler olduğunu ancak bu

bahsettiğimiz niteliklerin ve formların, tözlerin içinde yani onlarla birlikte var oldukları

müddetçe görece bir varlığa sahip olduklarını söylemektedir (universalia in rebus).

(2)

Hem Platon hem Aristo kavramsal kelimelerin var olan bir şeyle ilgili olduğuna inanır. Ancak Platon, bu ‘bir şeylerin’ sezilebilir olguların ‘ardında’ var olan idealar olduğuna inanır. Aristo ise bu bir şeylerin sezilebilir olgular içinde var olan formlar olduğuna inanır. Aklın yardımıyla evrenseli ya da formları kavrayabiliriz (soyutlama).

Aristo’da duyusal deneyim, ampirik olan Platon’a kıyasla daha olumlu bir konum alır. Aristo’ya göre nihai olarak sadece belirli şeyler (tözler) vardır. Aklın yardımıyla bu tözler içindeki formları sezebiliriz (Yani particularianın içindeki universaliayı-universalia in rebus).

Aristo’ya göre bilgiye giden yoldaki ilk adım, belirli şeyleri duyularımızla tecrübe etmemizdir.

İkinci adımsa tesadüfî olandan evrensel ve asıl olana doğru yapılan soyutlamadır. Bir cinsin

öze ait niteliklerinin bir tanımını elde ettik mi artık daha üst seviyede bir bilgiye sahibiz

demektir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Theaitetos ve Devlet di- yaloglarına göre felsefe merakla başlar ya da daha belirgin bir şekilde söylemek gerekirse, her birisi de açık bir şekilde aynı sağlamlıkta

Platon’un mimesise dair bu estetik kullanımları içerisinde ilk dikkat çekmemiz gereken şey mimesisi, kendi felsefi öğretisi temelinde “iyi” ve “kötü” anlamlar

Son olarak, cinsi 15’e kadar olan yansımalı düzgün figürlerin Petrie otomorfizmalarının mertebeleri, bütün Petrie çokgenlerinin sayıları ve uzunlukları

Sokratik diyalogların ana konusu ağırlıklı olarak ahlaki değerlerdir, bu diyaloglarda tanımlara ulaşılmaya çalışılır, ancak bu çaba sonuçsuz kalır ve sonucun genelde

1) Üretici sınıfın üyelerinin işlevi, yaşamak için zorunlu olan gereksinimleri –besin, giyecek, barınak- sağlamaktır. Bu sınıf için ve aslında toplumun diğer

Genel felsefesi ise sadece kendi siyasal görüşlerini desteklemek için geliştirdiği bir düşünce sistemidir.  “Toplumlar, filozofların kral,

Ona göre, her sınıf üzerine düşen görevi yerine getirip erdemli olduğunda toplumsal uyum sağlanacaktır ve böylece de devlet için en önemli kavram olan adalet tesis

Bu engeli aşmak için Platon, aranan bilginin ne olduğu, neye ilişkin olduğu (hangi niteliklere sahip bir ‘nesne’ye ilişkin olduğu) ve bu bilgiye göre nasıl