P a z a r 17 Eylül 1995
SABAH
27
İşte Enver Paşa’nın
‘t"!,"VI T ^ û t m î ’û l r f û n û n o r T T T 5r~ v. y — —
---BİR
İNSAN
BİR
Demirel, geçen hafta "Enver
Paşa'nın mezarı Türkiye'ye
getirilmeli" diyordu. Paşa'mn kızı
Mahpeyker Enver, "Tabii ki iyi
olur" torunu ise; "Müthiş, gurur
verici, geç kalmış bir olay” diyor.
G
eçen hafta sütun araların - da kaybolmuş bir haber vardı gazetelerde.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, resmi bir davet nede
niyle gittiği Tacikistan'da gaze tecilerle sohbet ederken,
Paşa’mn mezarı Türkiye’ye ge tirilmeli” diyor ve şunları
eldi-NEBİL
ÖZGENTÜRK
Eğitimi Avrupa'da
Annesi Naciye Sultan ın Hanedan a mensup olması nedeniyle diğer OsmanlI aileleri gibi uzun yıllar sürgünde yaşadı Enver ailesi. Mahpeyker Hanım, bu yıllarını hüzünle anıyor.
Enver ırkiye’y
şunları yordu;
“Tarih, Enver Paşa hakkında hükmü nasıl verirse versin. Ama o, Türk halkının gönlünde bir kahramandır. Zaten biliyor sunuz, Cemal ve Talat Paşa’nın kabirlerini getirdik. Herhalde Enver Paşa’mn da kabrini gö türmemiz lazım. Harhalde d e ğil, götürmemiz lazım, ben ken di içinden geçeni söylüyorum. Ama bunu şahsi kanaatim ola rak değil, devlet başkanı olarak söylüyorum.”
Kızılordu kurşunları
Enver Paşa’mn mezarı, Demi rcim gezi duraklarından Tür-
kistan-Tacikistan sınırında
ki Düşenbe kasabasınday- dı. Pamir dağları eteğin deki bu kasabada, 1922 yılında Kızıl Ordu’ya karşı çarpışırken kur şunlara hedef olmuş ve he men orada g ö m ü lm ü ş tü Enver Pa şa... OsmanlI Im- p a ra t o r İh ğu’nun son Harbiye Nazırı (Genelkurmay Baş kam) olan Enver Paşa’nın inişli çıkışlı ve filmlere, rom an lara konu olacak nitelikteki h a yatı, 41 yaşındayken son bul muştu Düşenbe’de... Enver Pa şa, genç yaşlarında Ordu’da önçmli görevler üstlenmiş, İttihat ve Tferakki’nin önderleri arasına gir miş Osmanlı Im-
paratorluğu’nun
iç çekişmele rinde adı, hep
ilk sıralarda yer almış, bunun
ya-Sürgündeki aile
Enver Paşa, Sultan Abdülme- cit'in torunu Naciye Sultanla e v liydi (üstte). Kızları Mahpeyker Hanım'ın çocukluk ve gençlik yılları sürgünde geçti (sağda).
nısıra Şehzade Süleyman Efen d in in kızı Naciye Sultan’la (Sul tan Abdülmecit’in torunu) evlen - meşinden dolayı da Hanedan üyesi olmuş bir tarihi kişilikti.
Rütbeleri söküldü
Ancak, Osmarılinm, Alman ya’nın yaranda Birinci Dünya
Savaşı’na girmesinde büyük p a
yı olan Enver Paşa’mn, işte, bu büyük savaşla birlikte yaşam çizgisi alt üst olmuştu. Yöneti mindeki Osmanlı Ordusu, sava - şı kaybedince, 2 Kasım 1918’de, kader arkadaşları Talat ve Ce
mal Paşa’larla birlikte bir Alman
gemisine binip yurt dışına kaçan
Enver Paşa’mn, daha sonra Di- van-ı Harp kararı ile rütbeleri alınmış, kalebentliğe ve
“mede-SPOR
ni haklardan mahrumiyete” mahkum edilmişti.
Enver Paşa, kaçışından, ölü müne kadar olan dört yıl bo yunca ise, önce sığındığı Al
manya’da, sonra da Kafkasya dağlarında maceradan maceraya koşmuş, Bağımsız Türkistan devleti kurma amacıyla Kızılor- du’ya karşı özel birlikler oluştu rarak savaşmış, bu dönem için de de kimi zaman Mustafa Ke mal’le “rakip” konuma girmiş, hatta kimi tarihçilere göre Ana - dolu’da Mustafa Kemal’in kur duğu rejimi devirme planlan yapmış, ilginç ve bir o kadar da mücadeleci bir Paşa olarak tarih - te yerini almıştı.
“İyi olur tabii ki”
Cumhurbaşkanı Demirel’in, “Enver Paşa’nın mezarı Türki ye’ye getirilmeli” açıklamasının
yer aldığı haberi okuyunca, bir yıl önceki ilginç bir röportaj m a cerasını hatırladım.
Geçen yılın sonbahar ayıydı. Yme “Bir İnsan bir Hayat” için Caddebostan’da, denizi gö ren, geniş ve antik eşyalarla dö şenmiş bir apartman dairesinde yaşlı bir haramla saatler süren bir “ikna sohbeti” halindeydik.
Bu yaşlı hanımın adı Mahpey
ker Enver'di...
Enver Paşa’mn kızı Mahpey ker Hanım..
Psikiyatri doktoruydu. Uzun yıllar mesleğini yaptıktan sonra emekli olmuş ve sakin bir hayat seçmişti kendisine.
“ikna sohbeti” diyorum, çün kü, Mahpeyker Hanımı, hem babasıyla ilgili duygularını hem de sürgün ve acilarlarla geçen çocukluk, gençlik yıllarım
anlat-Osmanlı Imparatorluğu’nun bozguna
uğradığı Birinci Dünya Savaşı'nda Ordular
Kumandanı olan Enver Paşa'nın bugüne dek
hiç konuşmayan ve yaşamı sürgünlerde
geçen kızı Mahpeyker Enver ile Paşa’nın
diğer kızından olan torunu Osman
Mayatepek ilk kez konuşuyor.
rın karıştığını söylemişti. Şim di getirilmesi düşünülen m e zardaki kemikler kime ait,
acan
-Dedesinin fotoğrafları duvarda
Osman Mayatepek, Enver Paşa'nın ortanca kızı Türkan Mayalepek’in oğ - lu. Mahpeyker Enver’imde yeğeni olan Osman Bey, Ankara'da yaşıyor ve
ı Mayatepek,"Geç diyor.
di.(Sayfada gördükleriniz)
Konuşmak istemiyor
Ancak son derece nazik sözler ve titreyen sesiyle, “Lütfen Nebil
Bey, babamı yaşamadım ki ben, neyi anlatayım? Ayrıca benim hayatım da kimseye ilginç gel mez, merak etmeyin” diye geri
çeviriyordu röportaj önerimi. Bu arada misafirperverliğini hiç elden bırakmadı, çaylar pas - talar ikram etti, güncel hayata dair fikirlerim, evinin duvarında asılı olan oğlunun yaptığı tablo larım, çok sevdiği kedilerinin ya - ramazlıklarım anlattı...
Müthiş kültürlüydü, her konu da bilgisi vardı, dört dili rahatlıkla konuştuğunu söylemiş, Ameri - ka’da, İsviçre’de ve Almanya’da doktorluk yaptığım anlatmıştı.
Bu arada resimlerden söz açıl dığında, oğlu Hasan’m dört beş
yıl önce bir apartmanın en üst katından atlayarak intihar ettiği - ni de yaşlı gözlerle ve iç çekerek dile getirmişti.
Ben, arada bir sözü babasma ya da kendi sürgün hayatına ge tiriyor ve yine önerimi tekrarlı - yordum ama o, işaret parmağını aşağı yukarı sallayıp, “bak, seni
döverim” der gibi muzip muzip
gülüyor ve yine “hayır” diyordu. Yapacak bir şey yoktu tabii, birkaç saat sonra Enver Paşa ve
Naciye Sultan’m kızı Mahpey ker Hanımla veda edip evinden
ayrıldım.
“Her zaman çay içmeye bek lerim” diyordu kapıdan ardım
dan kapatırken.
Aradan birkaç ay geçti, bir kez daha telefon edip randevu aldım kendisinden.
Yine aynı jçtenlikle karşılayıp sözü Enver misafir etti. Ben yine
Paşa’ya getirdim, o
dedi, yine ayrıldım eviden.yineıe hayır
De - diyen
Fotoğraf: Ali Ekeyılmaz
Ve Demirel’in bu açıklamasıy la birlikte geçtiğimiz hafta aradı - ğımda, yine konuşmaya niyetli değildi ama sadece mezarla ilgili görüşlerini hem de oldukça il ginç görüşlerini söyledi nihayet.
“Haberi biliyordunuz” dedim, “Babanızın mezarının Türki ye’ye getirilmek istenmesini nasıl karşılıyorsunuz?” diye
sordum.
“Tabii ki çok olumlu karşılı yorum. Bundan daha güzel ne olabilir. Ama...” dedi..
Kemikler kime ait?
Evet, Mahpeyker Hanım ın
“Ama” diye çekince koyduğu bir
şey vardı..
Mahpeyker Enver, babası En ver Paşa’mn mezarıyla ilgili ay
nen şunları söylüyordu.
“Şevket Süreyya, yıllar önce bana ilginç bir olay anlatmıştı. Pederimin, Düşenbe’de toplu mezara nakledildiğini ve ıneza
-Sakin bîr
hayat
Nebil Özgentürk'e babasının mezarının getirilmesi düşüncesiyle ilgili görüşlerini anlatan Mahpeyker Enver, doğduğunda babası cephedeydi, beş yaşında Berlin'de sürgündeyken de babası Kafkasya'da kurşunlara hedef oluyordu. Mahpeyker Hanım, psikiyatri doktoru.ba babama mı ait bilmiyoruz. O yüzden karışık bu iş. Ama her şekliyle böyle bir düşünce tabi ki beni çok mutlu etti. Mezarın getirilmesi çok iyi olur.”
Mahpeyker Hanım, daha fazla
konuşmak istemedi ve yine bir
“çay sohbcti”nde buluşmak üze
re karşılıklı olarak kapattık tele - fonu.
Daha sonra İstanbul-Ankara arasındaki bir telefon trafiği so nunda Enver Paşa’mn torunu
Osman Mayatepek’i buldum. Osman Bey, Mahpeyker Ha- mm’ın yine kendisi gibi sürı
de büyüyen kızkardeşi Tür]
Mayetepek’in oğlu.
“Dedem vatanseverdi”
Osman Mayatepck’le oldukça
uzun bir telefon sohbeti yaptık.
Mahpeyker Hanımın aksine,
konuşmaktan ve görüşlerim a n latmaktan hiç sakınmadı. Hele hele mezarın getirilmesi düşü n cesinin kendisini çok gururlan dırdığını söyledi
Ankara’da Elsan isimli bir şir ketin sahibi olan Osman Bey, (fotoğrafta da görüldüğü gibi)' ofisinin duvarlarım dedesinin fo - toğraflanyla süslemiş. Dedesini at üstünde, bir savaş aranda gös teren büyük boy resmini de yine görünen bir yere asmış..
Osman Mayatepek,dedesi E n ver Paşanın vatanseverliği k o puşunda hiç kuşku duymuyor,
"inandığı dava uğruna kendini feda edecek kadar gözüpek ve cesur" diye tarif ettiği dedesinin
mezarının devlet başkam Demi - relin önerisiyle Türkiye'ye geti rilme fikrinden müthiş derecede etkilenmiş.
"Pamir dağları eteklerinde y a tan bir kahramanın yıllar sonra devleti tarafından itibar görmesi müthiş gurur verici bir olay. Sembolik de olsa mezarın Türkı - yeVe getirilmesi aile üyelerini çok sevindirecektir. Ancak şunu aa söylemek isterim ki mezar olayının bir şova dönüşmemesi gerekir."
Evet Osman Bey, Cumhur başkanı Demirefin demecinden çok etkilenmiş.
Bu arada dedesinin genç yaşta askeri olarak büyük bir yükün altına girmiş olmasından kay naklanan hatalar yapmış olabiü - ceğini de söylüyor. "Ama şunu
da söyleyebilirim ki, annemler teyzemler ve diğer aile üyeleri hep Mustafa Kemal'e sevgi du yarak büyümüşler."
Sürgün yılları
Osman Mayatepek, büyükan nesi Naciye Sultan'ın anıların dan da örnekler aktarıyor.
Enver Paşa ve Naciye Sultan 1911 yılında Dolmabahçe Sarayı'- nda evlenirler. Paşa, savaş biüp ülkeyi terkettiğinae eşi ve kızı Mahpeyker! Türkiye'de bırakır. Ancak Naciye Hanım, 1920'de eşi nin yanına gitmek istediğinde hükümet ve işgal kuvvetleri buna izin vermez. Daha sonra İtalyan pasaportu alarak bir vapura binip Almanya'ya geçer. Altık hayatla - rında Enver Paşa yoktur.
Anne ve çocuklar, yokluk ve sıkıntıyla geçecek bir döneme girerler. Bütün Osmanlı H ane dan üyeleri gibi kelimenin tam anlamıyla açlık ve sıkıntı. D er ken, 1939'da özel bir kanun çıkar ve Enver Paşa'nın sadece çocuk - lan ülkeye dönebilir. Mahpeyker Hanım tıp eğitimi alır. Diğer ço cuklar da tahsilini tamamlar.
Naciye Hanım bu süreler için de çok az gelebilir çocuklarının yanma.
Mahpeyker Hanım, uzun yıl lar Türkiye ve Avrupa ülkelerin - de doktorluk yaptıktan sonra emekli olur. Annesi ve kardeşle rini kaybeder arka arkaya.
Şimdi yalnız ve hüzünlüdür.