-j ' 1045
.¿ D A N A K Ş A M M
A it Ziya Uşaklıgilin
arkasından...
Babamız vaziyetindeki Halit
Ziyayı kaybettik. Oğullan sınıf
arkadaşlarım olduğu için ara
mızda maddeten tam bir nesil
farkı vardır. Fecriâtiyi «yarım»
sayarsak, Edebiyatı Cedide, «İs
tanbul Türkçesi» ni yazıya geçi
renlerle bir «tam» nesil farklıdır.
Halit Ziya, hakkında en çok
mütalâalar yürütülen bahtiyar
ediblerimizdendir. Bizde «klâsik
nesir» mevcut olmadığı için, ted
ris esnasında
tarihten parlak
misaller bulunamamıştır. Vaka,
nüvısler bu ihtiyacı temin ede
memiştir. Tanzimat sonrası ne
sir ise, noktalı virgülün yerini
dahi doğru dürüst tesbit edemi-
yecek kadar iptidaîdi. Onun için,
Halit Ziyanın temsil ettiği Ede
biyatı Cedide
nesri
modern
Türkçeye ister istemez atalık et
miştir. Lise hocaları Halit Ziyaya
dört elle sarılmışlardır. Evde, öl
meden evvel heykelinin dikildi
ğine şahit olanların bahtiyarlı
ğına bu sayede ulaşmıştır.
Hakkını teslim etmeli:
Roman denilen bütün’ü kav
ramakta, hiç değilse orta kırat
bir Fransız romancısı ayarınday
dı. Acaba garpta doğsaydı ol
gunluğunu bulmuş bir dil ve
kır tür içinde daha yüksek mev
ki almağa hayali kâfi miydi; rea
litelerden tablolar terkiplemesi
halkın ve münekkitlerin dikka-
tini çeker miydi? Bu cihet bili
nemez. Ancak şurası muhakkak
ki), yaşadığı devri meselâ Hüse
yin Rahmi kuvvetile eserlerinde
tesbit edememekle beraber, ken
timden biraz sonraki devrin in
sanlarına şekil verdi: «Mavi ve Si
yah» m, «Aşkı Memnu» un kah
ramanlan bu romanlar yazıldık
tan sonra realitede türediler.
Türemedilerse bile ürediler. Ha
lit Ziya Uşaklıgil.
böylece, ala
frangalığı yalnız nesre değil, ha
yata da getirenler arasındadır.
Onu yalnız edebî değil, içtimai j
bakımdan da incelemek lâzım
dır.
Rahmetli üstat, romanlarının
bünyesindeki teknik
sağlamlığı
noktasından da henüz rekorlan
kınlamamış bir kalem sahibiydi.
Edebivat hocalannın ona büyük
yer tahsis-etmelerini yerinde bul
malı. Halit Ziya maddî hayatı
ttîkeninciye kadar muharrirliğe
devam etmek bahtiyarlığına er
miştir. Türkçenin son değişme
lerine göre ıslah edip yeniden
bastırttığı eserler kütüphaneleri
mizi süslüyor. Meydanı ancak
şimdi boş bırakmıştır. Bir nesir
sultanı ölmüştür: veliahdı her
kimse ortaya çıksın; tahtına bu-j
yursun...
Halit Ziyanın muvaffakiyetini
teşkil eden hususiyet her mâna
da edib insan oluşuydu: İnce ve
kültürlüydü; bu da
eserlerine
aksediyordu. Bu inceliğin, bil
kültürün üzerine, bir de kudret
ilâve edilmiş bulunduğu
için,
modern Türkçenin tarih boyun-
i
ca ilk büyük nâsirlerinden biri i
olan Halit Ziyanın kendi ölçü
sündeki rekorlarını kırmak, Hü
seyin Rahminin rekorlarını kır
maktan daha kolay olamıyacak-
tır
Otuz yaşından genç müellifler
tarafından, bu gidenlerin yeri
doldurulmadıkça, hattâ bunlar
geride bırakılmadıkça edebiya
tımızın ilerlediğine inanmamak.
(Vâ - Nû)
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi