• Sonuç bulunamadı

Tevfik Fikret 100'üncü yılında

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tevfik Fikret 100'üncü yılında"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

25 Aralık 1967 CUMHURİYET

Tevfik Fikret 100'üncü yılında

Tevfik Fikret’in resmini ilk kez ağabeyimin «Güzel Yazılar» der» kitabında görmüştüm. Ünlü ozanla birinci tam,marndı. Nasıl duygulara kapıldığımı iyice hatırlamıyorum. Ama Fikret’in Os­ manlI efendisi çizgilerini daha sonraları pek iyi tanıdım, ve an a- dım. İmparatorluğun büyük yıkılışı içinde büyük gururun diren­ mesi, OsmanlI efendisi kılığına girmişti.

Aradan epey zaman geçti, ortaokulun son sınıfında öğretmeni­ miz Zülfikar Ortaç’ın bıkmadan usanmadan, Namık Kema ı, Mehmet Akif’i. Tevfik Fikret’i bize duyurmaya çalışması bugün­ kü gibi gözlerimin önündedir. Namık Kemal ile Mehmet Akif ın «hamasî» yönlerine duygularımız açıktı; Fikret ile bir bağ sır ­ mamız zordu. Orta eğitimdeki hocaların ne kadar güçtür işi.. Erit, ozanların artık kâğıt üstünde kalmış diliyle ^vnverek snrın ta- dını bugünün çocuklarına duyurmak mümkün mu. Şuna rağmen Namık Kemal. Mehmet Akif, Tevfik Fikret g.bı ozanlar daha ya sıyorlar. Bu yaşam’m gerekçesini çözümlemek isteri .

Tevfik Fikret’in doğumu Abdülhamit tahta geçtikten dokuz yi. önce ve ölümü «Kızıl Sultan» ,n «hafinden alt, y. -n ra ^ . O -

manlı aydınlarının ileri gelenleri ne ıduğunu pek iv, bılmedık er, vc anlamadıklar, bir «Batılılaşma» akımına kaptırmalar kendıle rini.. Batılılaşma mı? Yoksa sömürgeleşme mı? veya her 'k,sı b den mi? Meşrutiyet hareketlerinde Özgürlugu ve mutluluğu ara mak.. aradıkça bulamamak., bulamadıkça haval kırıkhgına u ra mak.. Bir ömür boyu bu keşmekeş içinde ve istibdatla sıyası h rivetler arasında salıncak kurmuş toplum hayatımız. Memle Abdülhamit’in saltanatında., ama asıl saltanat Osmaniı tmpara luğunu varı-sömürge derekesine düşürmüş yabancı kumpanyalar­ la bankaların elinde.. Devleti, Düvun-u Umumiye yönetiyor.. Bü­ tün OsmanlI mülkünde durumu iktisadi açıdan ortaya koyacak ne bir düşünür, ne bir kadro var.. Her kafadan bir ses çıkıyor: Kimi­ sine göre geriliğimizin sebebi Müslümanlık., kimisine göre genli­ ğimizin sebebi gâvurluk., kimisine göre bütün camileri kapatmalı.. kimisine göre Tanzimattan beri süregelen yenilik hareketlerini te­ mizleyip Şeriat’ı köküne kadar uygulamalı., kimisine göre bırak­ malı «hürriyetler» i sonuna dek., kimisine göre Padişahımız efen­ dimiz ne der ise o olmalı..

îşte bu keşmekeş içinde yetişiyor Tevfik Fikret. Babası mu­ tasarrıf. Yani bürokrasiden, tvi bir eğitim görüyor. Hürriyetçi, insaniyetçi. adaletçi. Aydınlık bir yüreği var.

O çağın bu soy aydınında hâkim çizgi, istibdat ve namussuz­ lukla savaşmaktır.

Ama nasıl?

işte düğümü çözülemiyen soru budur.

Nitekim namuslu aydın - güçlü ozan Fikret, nice mücadele so­ nunda ve ikinci Meşrutiyetten sonra iktidara geçen siyasi kadro­ nun hemen yiyiciliğe başladığını, özgürlüğün de, adaletin de ırzına geçildiğini görünce kir kenara çekilip başlıyor yazmaya, koltuk- takileri yermeye :

Bu sofracık, efendiler, - ki iltikama muntazır, Huzurunuzda titriyor - şu milletin hayatıdır; Su milletin ki, mustarip, şu milletin ki, muhtazır 1 Fakat sakın çekinmeyin, yeyin, yutun hapır hapır. Yeyin efendiler, yeyin; bu hân-ı iştiha sizin; Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yeyin.

Tevfik Fikret’fn anlıyamadığı nedir? Gayet açık : O koşullar içinde hangi siyasi parti, veya hangi siyasi kadro iktidara geçse yiyecekti. Abdülhamit’in komprador düzeni, iç ve dış sömürücüle­ rin memlekette «hân-ı yağma» (yağma sofrası) kurmasından baş­ ka şey değildir. Bu gerçeği göremeden Abdülhamit’i tahtından in­ dirmişsin de yerine başkası geçmiş! Ne değişir ki? Yabancı kum­ panyaların ortağı levantenler. paşazadeler, kişizadeler, tam bir kompradorluk düzeni kurmuşken memlekette, Tevfik Fikret on­ ları görmeden görüntülere hücum ediyordu.

Aradan yüz sene geçmiştir. Fikret’in yüzüncü doğum yıldönü­ münü kutladık. Yakın yıllarımıza bakalım : 1950’de Halk Partisi gitmiş, yerine Demokrat Parti geçmiştir. Biçimsel demokrasi ve özgürlük alanında mutluluk arıvan Türk aydınları ne büyük hayal kırıklığına uğradılar ! Daha 1952’ye varmadan muhalefet yoğun­ laşmış :

— Yahu bu herifler C.H.P.’nin yiyici takımım fersah fersah geçtiler... diye yakınmalar başlamıştı.

Şimdi de Adalet Partisinin yiyici takımı, geçmişteki ağababa­ larının cümlesine rahmet okutuyor. Ve Fikret’in Han-ı Yağma’sı

bunun için aktüeldir :

Yeyin efendiler, yeyin; bu hân-ı iştiha sizin; Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yeyin.

Dünya ve memleket ortamında olaylara iktisadi açıdan baka- mıyan, sınıf açısından sorunları yerli yerine oturtamıyan Türk ozanı, sanatçısı ve vatanseveri, her siyasi hareketin sonunda ha­ yal kırıklığına uğnyacaktır. İç ve dıs sömürücülere karşı gerçek devrimi yürürlüğe kovup da önce emperyalistlerin ve komprador­ ların, sonra, adım adım iç sömürünün köküne kibrit suyu ekme­ dikçe Türk milletine kurtuluş yoktur.

Bakınız Tevfik Fikret’in eski «Sis» ine ! Istanbulun ufuklarını öylesine sarmıştır ki, bir nefes almıya görün, ciğerlerinize kadar girer :

Sarmış yine âfakmı bir dûd-u muannit Bir zulmet-i beyzâ ki peyâpey mütezâyit.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belle Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Baskı sırasında hücrelerin kesme kuvvetine maruz kalmasına rağmen, basılan retina ganglion hücrelerinin (optik sinir hücreleri) ve gliyal hücrelerin normal hücreler

Çalışma sonucunda, (1) öğretmenlerinin okul müdürlerine güvenmelerinin; öğretmenlerin okul müdürünün, yeterli, etik davranan ve öğretmene destek davranışı

Necmettin Erbakan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi Büşra GÖNENÇ SOLSUN‟un “Aksaray Üniversitesi

[r]

Ne muazzam, ne taun j sütunlar, ne ihtişamlı kemerler, j Bana öyle geliyor ki Romaiılar eski medeniyetleri unutturmak için böyle muazzam ve muhte­ şem eserler

Somyada kımıltısız yatan ka­ fa ninenindi: «Padişahımız ikin di divanından sonra Belgrad’a dönmüştü. Odanın içinde bir boydan öbür boya konsol denli

Dolayısıyla ana çekirdekte ve ikincil çekirdek- te bir sızıntı olsa bile, binanın basıncı dış basınçtan daha düşük olduğu için hava sadece içeri sızar, dışa-

Deyimini din ve devlet ay rılığında bu­ lan laiklik, milli ordu, eşitlik ve özgürlük, Fransız Devrimi’nin gözbebeği olan bu kavramlar, bugünkü Türkiye’de günde­