• Sonuç bulunamadı

İyi ki geldin Server Hoca...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İyi ki geldin Server Hoca..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t

SAYFA

CUMHURİYET

7

-

TlTTŞL,

• • • •

OLAYLAR VE GÖRÜŞLER

olay.gorus@cumhuriyet.com.tr

îyi ki Geldin Server Hoca...

Caııan Y ücel ERONAT

G

özler gönüller şen ol­sun, onca yıl aradan

sonra Tanilli yurduna, canlanna kavuştu. Onu aram ızda görm ek ne mutlu. Onu çok özle­

dik. Özlemimizi kitaplannda giderdik. Av. Emin Değer e “ En büyük üzüntüm,

birikimimi ülkenin çocuklarına aktar­ maktan yoksun bırakılm am dır” diye yazmış. Bir birikim daha nasıl aktarı­ lır: Raflar dolusu kitaplarla Server Ho­ ca öğrencilerine ulaştı. Öğretmen öğren­ cisinden aynlabilir mi?

ServerTanilli’nin Uygarlık Tarihi ad­ lı kitabında komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle Devlet Güvenlik M ahkemesi’nde yargılanması 15 Ara­ lık 1975 yılında başladı. 20 yıl hapsi is­ teniyordu. DGM başkanlanna verdiği sa­ vunmada (30 Eylül 1976):

“ Daha şimdiden bu dava Türk kültür tarihinin malı olmuştur. İlerde ülkemi­ zin kültür tarihini yazacak olanlar, bu da­ vadan da bahsedeceklerdir, ama mutla­ ka bahsedeceklerdir” diyor.

...Ne acı! Bir ülkenin kültür tarihini aydınlarımızın bıkıp usanmadan doğ­ rularını savundukları davalardan öğren­ mek... İnsan savurganlığımızın acı bi­ lançosundan izlemek...

Bu savunmayı eşim Muammer Ero-

nat kutsayarak kesip duvara iliştirmiş­ ti. Kendisi de elli beşinden sonraki öm ­ rünü, önce sandalyeye, son iki yılını da yatağa bağımlı geçirdi. Bu belgeyi hiç göz önünden ayırmadı. Güç alıyor ol­ malıydı. Bizdeki insan kadri bilmezli­ ğimize belki de bu eşsiz güzellikteki onur belgesiyle meydan okuyordu. Bir bölümünü birlikte okuyalım:

“ Kapitalizme karşıyım. İnsanların in­ sanlıklarını bütün boy utlarıyla duyarak ve tadarak yaşayacakları, sömürüsü, ni­ hayet yabancılaşması olmayan bir düzen­ den yanayım;

Bugünkü ‘geri ve bağımlı’ bir kapi­

talizmin devamında yarar gören güçle­ re karşıyım. Tam bağımsız, gerçekten demokratik, sömürüsü olmayan, ileri ve uygar bir Türkiye’yi yaratacak olan güç­ lerden yanayım.

Kime karşı sorumluyum? Yaşadığım çağa ve topluma karşı. Ya mahkemelere? Asla.

Bilim adamının mahkemelere karşı sorumluluğu var mıdır?

Hayır. Bilim adamı, bilimsel görevini yerine getirirken, mahkem elere karşı hesap vermez. Böyle bir yol tutulursa, o toplumda hem bilim ilerleyemez hem de tarihte çok acı örneklerini gördüğümüz büyük yanlışlıklar yapılmış olur mahke­ melerce; giderek adalet ağır yaralar ahr. Batı demokrasisinin en büyük özelli­ ği toplumda değişik görüşlerin varlığını ve yaşama hakkını tanımasıdır.

Düşünceler serbestçe açıklanacak, ser­ bestçe teşkilatlanacak ve serbestçe yarı­ şacaktır. Ancak, demokrasi, kendini ko­ rumayacak demek midir bu? Hayır. Her rejim gibi, demokratik rejim de varlığı­ na yönelecek tehlikeler karşısında ken­ dini koruma hakkına sahiptir.

Ne zaman vardı o tehlikeler? O tehlikeler, düşüncelerin şiddet ha­ reketleri ’ halini aldığı anda vardır. Dev­

lete karşı girişilmiş şiddet eylemleri, sa­ botajlar, silahlı çatışmalar vb. Bunlar maddi olaylardır, suçtur ve cezalandırı­ lırlar. Ne var ki, o maddi olaylara ilham veren düşünceler yasaklanamaz ve ceza- landınlamaz. Çünkü, Batı demokrasisi­ ne göre, ‘Düşünce suçu olm az’. Örne­

ğin, ‘anarşik’ tipte olaylar cezalandırı­

lacak; ama ‘anarşizm ’ hakkındaki gö­

rüşler ve eserler yasaklanamayacak ve cezalandınlamayacaktır.

Sayın Başkan, Sayın üyeler, çağına ve toplumuna karşı görevini yerine getirmiş bir hocanın huzuru içindeyim şu anda. Yazdıklarım, yazılması gereken şeyler­ dir. Bugün yazmaya kalksam, -en azın­ dan- yine aynı şeyleri yazardım. Hiçbiri

hakkında en ufak bir pişmanlık duymu­ yorum. Kalemimden çıkmış her cümle­ nin, -cümle ne demek- her kelimenin ve hecenin altında, entelektüel şeref ve hay­ siyetinden, -ölüm pahasına da olsa- dö­ nemem.

Sîzleri tarihin huzurunda, toplumun huzurunda sorumluluklarınızla baş ba­ şa bırakıyorum.

Hoşça kaimiz.”

5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren yargılama, Tanilli ’nin aklanmasıyla so­ nuçlandı. Bir hafta geçti geçmedi, hırs­ larını alamayanlar pusu kurup onu vur­ dular. Bir süre ölüm kalım savaşı verdi; onu da kazandı. Gerçi yürüyemez oldu ama yitirdiği yetiler el ve beyin gücüne dönüştü. Yaratma, üretme coşkusuyla güzel güzel yaşıyor. 1980’den beri yurt- dışındaysa da yurttaşını, yurdunu için­ de yaşatıyor.

Dünya tarihi içinde tarihimizin, evren­ sel kültürü içinde kültür değerlerimizin varlığını duyuran yazılar yazıyor. Kür­ süsünde ve bilimsel toplantılarda konu­ şuyor.

1989yılı kasım ayının ortasında, Stras- bourg Üniversitesi Türk Etütleri Ensti- tüsü’nde “Fransız Devrimi ve Osmanlı

İmparatorluğu” başlığı altında ulusla­ rarası bir “kollok” düzenlenmiş. Çeşit­ li ülkelerden çağrılı bilim adamları bil­ diriler sunmuşlar. Haberi Cumhuriyet ga­ zetesinden almıştık.

Profesör Server Tanilli’nin ilk gün yaptığı tanıtmadan bir bölüm:

“ Fransız Devrimi’nin 200’üncü yıl­ dönümü dolayısıyla, özellikle Fransa'da yoğunlaşan ‘ kol 1 ok ’ lar zinciri içinde, bir

halka eksik kalmışa benziyordu; o da, Fransız Devrimi ile Osmanlı İmpara­ torluğu ilişkileri ve devrimin bu dev im­ paratorluk üzerindeki etkileriydi. Ama bu halkayı da koydurmak gerekiyordu. Çünkü Fransız Devrimi’ni ve etkilerini yalnız Avrupa ile sınırlamak, onu yalnız Hıristiyan dünya ile çerçevelemek, bu evrensel olaya haksızlık olur. Devrim, belki en kayda değer gelişmelerini Os­

manlI İmparatorluğu’nda başlatmıştır.

Türklerin çağdaş dünyaya gözlerimi­ zi açışımız kendi aydınlanmamızı yara­ tışımız, Fransız Devrimi’nin açtığı yol­ da olur: Onun etkileri 20. yüzyılda cum­ huriyetin temelindeki harca karışır ve bu aydınlanma çoğu noktada Fransız Dev­ rim i’nin ilkelerine bağlılığını sürdüre­ rek Türkiye’de bugün devam etmekte­ dir. Deyimini din ve devlet ay rılığında bu­ lan laiklik, milli ordu, eşitlik ve özgürlük, Fransız Devrimi’nin gözbebeği olan bu kavramlar, bugünkü Türkiye’de günde­ min hâlâ baş maddeleri arasındadır.”

Tanilli’nin 60. yaş gününde sevenle­ ri bir araya geldik. İlhan Selçuk, Sadun Eren, Emin Değer unutulmaz konuşma­ lar yaptılar. Toplantı Server Hoca’nın ile­ tisiyle başladı. Şu yazdıklarına bakınca onun yurdundan yıllarca uzak yaşadığı­ na kim inanır:

“Aydınlanmamızın hedeflediği top­ lum düzenini kuracak güç olarak, T ü r­ kiye işçi sınıfını görüyorum ; Türkiye’yi asıl kurtaracak düzenin de sosyalizm ol­ duğu inancındayım.

Diyalektik eğitimden geçmiş bir aydın olarak söyleyeceğim şudur. Yeryüzünde kapitalizm oldukça, sosyalizm de ola­ caktır ve son bir çözümlemede, insanın insanlığını duyması sosyalizmle mümkün­ dür.

Gelecek kapitalizmin değil, sosyaliz­ mindir.

12 Eylül’de ülkemiz, düpedüz bir düş­ man işgaline uğram ıştır ve bir düşm a­ nın bile yapamayacağı şeyleri yapmıştır. O na önayak olanları tiksintiyle ve lanet­ le anıyorum. Bugünkü iktidar 12 Ey- lül’ün faşist mirasını devralıp, içine din­ ci gericiliği de boca eden, sözde sivil bir iktidardır.

Bu mafyanın sultasına son verecek, aydınlanma hareketimizin ilke ve değer­ lerini tahtına geçirtecek, bu arada cum­ huriyetin kurum ve geleneklerini yeni­ den rayına oturtacak olan güçler kim­

lerdir?

Sol ve sosyalist güçlere büyük görev­ ler düştüğü kanısındayım; öyle olduğu içindir ki onların birlik ve beraberliği bugün her zam ankinden daha önemli­ dir. Bir gözüm de gençliktedir: Gericili­ ğin, eğitime onca ettiği yetmiyormuş gi­ bi, üniversiteyi de üniversite olmaktan çı­ karıp çevresine diktiği karanlık duvar­ ları yıkacak olanların başında gençlik gel­ mektedir.

Bir Zonguldak grevinin karşısında, gericiliğin nasıl telaşa düştüğünü unut­ masınlar. Yığınları politikanın sahnesi­ ne davet etmeden, kitleleri protesto ey­ lemlerine çağırm adan, hiçbir şey yapı­ lamaz ya da sadece ağız dalaşına girişi­ lir ki bugün gördüğüm üz de -bir bakı­ ma- odur. Bu burjuva partilerinin gel­ dik geliyoruz derken, bu anasının gözü, bu hinoğluhin iktidarın köşe başında karşılarına birden çıkıp,el çabukluğuy­ la malı götürmesinden de korkarım.

Şu içinde bulunduğumuz yıl, her şeye karşın apayrı sıcak duygular, seziler ve um utlar içindeyim. Başta nereden geli­ yor bu bilmiyor musunuz? Yunus Em- re ’den:

Bir nazarda kalmayalım gel dosta gi­ delim gönül

Hasret ile ölmeyelim gel dosta gidelim gönül

Gel gidelim can durm adan suret ter­ kini urm adan

Araya düşm an girmeden gel dosta gi­ delim gönül

Gerçek erene varalım Hakkın habe­ rin soralım

Yunus E m re’yi alalım gel dosta gide­ lim gönül”

Şu günlerde Tanilli’yi yeni düşünce­ leriyle kanasıya dinliyoruz, önümüzde­ ki günlerde de dinleyeceğiz. Eline, gön­ lüne, fikrine sözüne bereket, vücuduna sağlık Server Hoca. İyi ki geldin, hem de çok sıralı geldin. Daha doğrusu tü­ ten acılarımızı yatıştırmaya böyle bir sevinç gerekiyordu.

Referanslar

Benzer Belgeler

經皮光纖導引輔助式靜脈切除顯微手術 微創性手術(minimum

765 sayılı kanun döneminde iftira suçu incelenirken maddi- şekli iftira ayrımı yapılmaktaydı. Şekli iftirada müfteri masum kişiye bir suçu ihbar ya da şikâyet yoluyla

Yukarıda ele alınan bütün bu çalışmaların sonucu olan zorunlu din öğre- timinin de içeriğinde yer aldığı, 1982 Anayasası’nın kabul edilişine kısaca deği- necek

İşte bütün bu konuları çok iyi bilen ve bu bilgilerle yola çıkarak laik hir devlet kurmuş olan Atatürk, mutlak olarak, kabul edilen farzların oluşturduğu İsliım

Laiklik modelini günümüzdeki bağlamında tetkik edebilmek için kavramın kökenini ve onu bugünkü kontekstte anlaşılır kılan formülasyon sürecini değerlendirmek ve

Bezlettiği sıfatlarda bazen mü­ balâğa etmiyen Süleyman Nazif bey Nigâr hanım için: «kadınların Ab­ dülhak Hâmidi» diyor.. Bu teşbih ne kadar

50 Şenel, s. 51 Donald Tannenbaum-David Schultz, Siyasi Düşünce Tarihi Filozoflar ve Fikirleri, Çev.: Fatih Demirci, Adres Yayınları, 2007, s. lemiş olanlar da

İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi (1789) Tüm insanların eşit olduğu.. Yasa önünde eşitlik Düşünce özgürlüğü