• Sonuç bulunamadı

Türkiyede seyrüsefer

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiyede seyrüsefer"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

İ Ç İ N D E K İ L E R

H a v a ta a r r u z la r ın a k a rş ı p a sif k o ru n m an ın e h e m m iy e ti

19 M ayıs b a y ra m ın d a v e İnönü stad ın ın te m e l a tm a m e ra sim in d e V ali v e B e le d iy e R eisim izin n u tu k la rı.

S e y rü s e fe r m e s e le s i

Y eni günün h e r b a k ım d a n ta z e v e fa y d a lı e s e r le r i T u rizm işle ri

İstan b u lu n e sk i v e yen i ta rih in e um um î b ir b a k ış H alk v e B e le d iy e

T ü rk M em urları

Y a p ıla rd a p a s if k o ru n m a b ak ım ın d an ta tb ik e d ile c e k e s a s la r v e s ığ n a k la r lıa k k m d a k i k a r a r n a m e .

(3)

Dururken int zam zihniyeti

Loudrada bir kayık yarışı sırasında Seyrüsefer idaresince, o zamana malısııs olmak ii/.ere «otomobil parkı« diye gösterilen bu tenha yola bırakılmış otomobiller, nezaret eden İliç bir memur olmadığı halde böyle muntazam duruyor. Arabalar arasındaki aralık hep birdir. İntizamı bozar gibi görünenler, hareket halinde olanlardır.

Bu fotoğrafı tetkik ederken Londrada ve bütün İngilterede Seyrüsefer usulünün bizimkinin tamamile aksine olduğunu, yani sağ yerine soldan gidildiğini unutmamalıdır.

(4)

Türkiyede ilk seyrüsefer işaret me uru İstanbulda bu Galatasaray noktas nda 1919 — 1920 sıralarında işe başlamıştır.

Uzun müddet işaret memuru dağrudan doğruya kaldırım üzerinde dururdu. Daha sonra tahtadan bir sandık üzerinde ve geçen seneye ( 1939 ) kadar da burada görülen beton yuvarlak üstünde vazife görürdü. Şimdiki modern şekil bu mecmuanın kapağında görüldüğü veçhile muhafazalı ve geuişliii müsaid noktalarda şenısiyelidir. Gece de, daha eyi göze çarpmak için'altı mavi ışıklı lâmbalarla tenvir edilmektedir.

(5)

TÜRKİYEDE S E Y R Ü S E F E R

T 7 - ~

Türkiyede seyrüsefer işinin diğer bir çok memleketlere nispetle geri kaldığını inkâr etmek mümkün değil­ dir. Sebebi de meydandadır : başka memleketlerde bu mesele bir asır evvel kanunlara bağlanmağa başlan­ mış, talimatnamelerle tasrih ve tekid edilmiş, ve bu güne kadar tarakki ede ede mühim «milli m eseleler» arasına girdiği halde biz bunu, o da son on on beş senedenberi, sathı «Belediye talimatnamesi» ile halletmeğe uğra­ şıyoruz. Bu güne kadar ne seyrüsefer ne Yol. ne de Müruru ubur nizam ve intizamını kayıt altına alan kanunu­ muz yoktur.

İs ta n b u ld a S e y r ü s e f e r : —

Otomobil devri Türkiyede, İstanbul- dan başlamıştır. O sırada hemen bü­ yük şehirimiz, hem de Devlet merkezi bulunmak sıfatile, Seyrüsefer ihtiyacıda kendisini ilk evvelâ İstanbulda hisset­ tirmiştir. Bir çoklarımızın hatırlayacağı veçhile ilk seyrüsefer işaret memu­ rumuz büyük harpten sonra 1920 sıralarında Galatasaray köşesinde görünmüştür.

Denildiğine göre, Galatasarayı civarında vazifesi olan bir polis memuru kimseden emir almadan, hissettiği ihtiyaç tesiri ile kendi kendine dörtyol ağazında durup işaret vermeğe başlamış ve müruru ubur bakımından bu noktada görülen iyilik ve salâh bu memurun burada resmen iş görmeğe devam etmesine sebep olmuştur.

Türkiyenin ilk seyrüsefer memuru Galatasaray köşesindeki zat hakkında, sarfettiğim bütün gayretlere rağmen, alabildiğim malûmat şudur: «Galata mürettebatmdandır. İsmi Alidir. Gırt­ lak vereminden daha genç yaşta ölmüş ve Feriköy mezarlığına defne- dilmiştir.» Bu zat hakkında fazla tafsilât bilenlerin mecmua vastasile bana b ldirmelerini rica ederim.

Ş alisi h a t ır a l a r : —Galatasaray! köşesindeki ilk seyrüsefer memuru­ muzdan bahsederken o zamana ait diğer bazı hatıralarda tazeleniyor :

O sırada otomobiller tamamile plâkasız ve numarasız gezerlerdi. İlk defa olarak kendi otomobilime numara koydurmak için Şehremane- tine müracaat ettiğim zaman numara plâkası nedir bilinmediği için, askerî otomobilleri takliden numaralar Leva­ zım Müdürlüğünce motor kapaklarının sağına ve soluna ve otomobilin arkasına yazılmıştı.

Otomobil kullanmak için ehliyet­ name meselesi de yoktu. İlk ehliyet­ nameyi, yine Şehremanetine müracaat ederek nasıl aldığımı hatırlıyorum ve bu ilk Ehliyetnameyi kaybettiğime çok müteessif m.

Amatörlerde ehliyetname aramak şöyle dursun, tek tük türeyen ve arabacı gibi bir san’at sahibi sayılan şoförlerden başka birisinin kendi otomobilini kullanması akla bile gelmezdi. Otomobilimi kendim kullan­ mağa başlayınca benden baş çeviren ve hattâ selâm ve kelâmı kesen dost­ larımdan bazılarının şimdi otomobil kullandığını görüyorum.

Türkiyede otomobil adedinin, diğer memleketlere nispetle çok az bulunması sebeplerinden biri de şüphe yokturki, « bu kendi otomobilini kendi kullanmak» meselesinin son iki üç seneye varmaya kadar teammüm etmeğe başlamamış bulunması idi.

Bir memlekette otomobil kullana­ bilenlerin çokluğu veya azlığı, bundan sonra memleket müdafaası bakımın­ dan da büyük ehemmiyeti haiz olacaktır.

Memleket müdafaalarının ancak «motorlu ordular» la kabil olacağı son Avrupa harbinde anlaşıldığı için «otomobil kullanmak» belki de bir gün «mecburi askerlik vazifesi»

(6)

İsta n b u ld a ilk te ş k ilâ t : —

Otomobil adedinin istanbulda artması Şehremanetini ( o zamanki Belediye ismi) seyrüsefer işini ciddi olarak ele almağa mecbur etmiş ve «Şehre­ maneti Seyrüsefer merkezi» namın­ daki resmî teşkilât 1926 senesi başlanğıcında (9 - 3 - 926) « seyrü­ sefer merkez memuru» İhsan İzzet bey (şimdi İtfaiye teşkilâtı müdürü Bay İhsan D e ğ e r) idaresi altında işe başlamıştır.

Görüldüğü veçhile bu ilk seyrü­ sefer teşkilâtı doğrudan doğruya Şehremanetine, yani Belediye Reisliği makamına bağlı, Belediyenin kendi emrinde, kendi memurları ile müsta- kilen idare ettiği bir müessese idi. Ve bu müessese az zamanda çok iş gördü.

Bir sene sonra, yani 1927 senesi başlanğıcında bu teşkilâta Deniz seyrüsefer kısmı da ilâve edilmiş, ve o zamana kadar muhtelif resmî dairelere bağlı bul­

unan bütün seyrü­ sefer muamelâtı hep bu seyrüsefer mer­ kezine bağlanmıştır. Bu güne kadar hükmü cari olan seyrüsefer talimat­ namesi o sıralarda (1926 - 1929) da vücude getirilmiş ve Belediye zabıtası ta­ limatnamesine ko­ nulmuştur. D önüm n o k ­ ta s ı : — Birkaç sene sonra (1930 başlan gıcında) Belediye zabıtası ile Emniyet zabıtasını Emniyet

Müdürlüğü emri altında birleştiren «Belediyeler kanunu» hükümlerine göre Seyrüsefer işleri Emniyet mü­ dürlüğü Altıncı şube müdürlüğüne bağlanmıştır.

Şimdi seyrüsefer işleri bir taraftan Belediyede Hey’eti Fenniye Müdür­ lüğünün bir şubesi demek olan Ma­ kine ve Sanayi müdürlüğüne, diğer taraftan da Emniyet müdürlüğüne, bağlı olarak Altıncı şube müdürlüğü, tarafından idare olunmaktadır. .

Emniyet müdürlüğü Altıncı şubesi ise Belediye talimatnamesinde yazılı yol, çöp, kavun, karpuz, süt, ekmek sinema tiyatro, kahve, lokanta, gazino, bağçe... ilâh bin bir iş arasında İstanbul şehirinin seyrüsefer işlerine de bakar. Vazifesi ve salâhiyeti ise şehir değil, bütün vilâyettir.

Görüldüğü veçhile İstanbulda sey­ rüsefer işi, başlanğıcında, diğer mem­ leketlerde olduğu gibi yalnız bu işe bakar müstakil bir daire olarak doğru kurulmuş fakat iş ve ehemmiyeti a rt-, tığı halde seyrüse­ fer teşkilâtı istiklâlini kaybederek zayıfla­ mıştır.

Seyrüsefer iş­ lerini, Belediyenin diğer işlerinden ayı­ rarak diğer mem­ leketlerde olduğu gibi kuvvetli ve müstakil teşkilât ha­ line getirmek yal­ nız İstanbul şehri' için değil bütün memleket için bir ihtiyaçtır.

Türkiyede

İlk Seyrüsefer Merkez Memuru ve üniforması

O zaman Belediye zabıtası Emniyet zabıtasından ayrı idi ve yalnız Belediye işlerine bakarlardı. Resimdeki zat şimdi İstanbul İtfaiye teşkilâtı müdürü Bay İhsan Değer’dir.

(7)

İstanbul Emniyet Müdürlüğü binası

İstanbul seyrüsefer işi 1930 tarilıindeu beri Emniyet Müdürlüğü Altıncı Şube

teşkilâtı tarafın lan, Belediye Zabıtası Talimatnamesi hükümlerine göre idare edilmektedir. Binaenaleyh, şimdi Istaubul şehri seyrüsefer işi ilk teşekkülünde olduğu gibi Belediye Reisliği makamına değil, bir taraftan Belediyeye bir taraftan da Emniyet Müdürlüğüne bağlıdır.

(8)

İSTANBUL BELEDİYESİ

S E Y R Ü S E F E R

TA LİM A TN AM ESİ .i

1940

İ S T A N B U L BELEDİYE MATBAASI

Seyrüsefer kanuna da esas olabilecek Yeni Seyrüsefer Talimatnamesi

1939 senesi başlanğıcındanberi Istanbulda Seyrüsefer bakımından yapılan çalışmaların en mühim neticelerinden biri senelerdenberi bir türlü ikmal edilemiyen Seyrüsefer Talimatnamesinin yeni baştan yapılıp Şehir Meclisi tasdikime yetiştirilmiş olmasıdır. Diğer Belediye tenbilı ve yasaklarından ayrılarak ayrı büyük bir cilt halinde basılacak ve 1940 dan itibaren tatbik edilecek olan bu talimatname en son Avrupa ve Amerika Seyrüsefer kanun ve talimatnamelerinin tetkiki neticesinde hususî bir «Seyrüsefer

Komisyonu» tarafından haz rlandığı için memleketimizde Seyrüsefer kanununa esas

(9)

İ S T A N B U L D A 1 9 3 8 den s o n ra

S E Y R Ü S E F E R M ESELESİ

îstanbulda seyrüsefer meselesi 1938 den sonra yeni bir istikamet takip etmeğe başlamıştır. Netekim bu tarihten başlıyarak bu güne kadar bu bakımdan biribirini takip eden icraata şahit oluyoruz.

Bu icraatı sıra ile saymak yerine bir kaç tanesine resimli örnekler göstermeği daha uygun buluyorum.

Fakat fotoğrafla ve resimle gös- terilemiyen ve şehirde gezerken göze çarpmayan cihetler vardır ki onlara da burada işaret etmek lâzımdır.

Seyrüsefer meselesi, diğer şehir­ cilik işleri gibi iki kısma ayrılır :

Birinci kısım : Şehrin seyrüsefer bakımından tanz'mi,

İkinci kısım da : Seyrüsefer işinin tatbiki ve zabıta kuvveti tarafından idare edilmesidir.

Bizde şimdiye kadar bu iki kısım arasındaki fark gözetilmemiş veya hiç anlaşılmamıştır. Seyrüseferin ikinci kısmını idare için kurulan teşkilâttan birinci kısım yani « tanzim » ciheti de istenilmiştir. Buna ise maddeten imkân yoktur.

Bu imkânsızlığı, işe başlar başla­ maz çok iyi anlayan Vali ve Belediye Reisi Doktor Lûtıı Kırdar 1939 senesi başlangıcında, memleketimizde ilk defa olmak üzere, hususî bir Seyrüsefer komisyonu teşkil etmek suretile bu noksanı mümkün mertebe telâfi etmek yolunu bulmuştur.

Belediye Reis muavini reisliği altında bulunmak suretile doğrudan doğruya Belediye Riyaset makamına bağlı bulunan seyrüsefer komisyonu

âzası senelerdenberi gerek burada gerek ecnebî memleketlerinde otomo­ bil kullanan zatlardan mürekkep bu­ lunduğundan resmî seyrüsefer teşki­ lâtının da yardımı ile şehrin ve hatta memleketin seyrüsefer işini diğer memleketlere kıyas ederek tetkik etm ek-ilk defa olarek - mümkün olmuştur.

Seyrüsefer komisyonu, bir seneye yakın bir müddet muntazaman haf­ talık içtimalarını akdederek bir kısmı derhal tatbik mevkiine konmağa başlanan kararlarını bir rapor halinde riyaset makamına verdikten başka şehir Meclisince kabul edilen seyrü­ sefer talimatnamesini de Avrupa ve Amerika seyrüsefer talimatnamelerini tetkik ederek vücude getirmiştir.

Bütün bu çalışmaları esnasında seyrüsefer komisyonun vardığı en mühim netice şunlardır :

1 — Umumî memleket bakımından «Seyrüsefer kanunu» acil bir ihtiyaçtır.

2 — Mavcut seyrüsefer teşkilâtını tevsi ve takviye etmek icap eder.

3 — Diğer memleketlerde olduğu gibi bizde de, büyük şehirlerimizde, resmî seyrüsefer idare teşkilâtından başka şehrin seyrüsefer mes’elelerini, değişen ihtiyaçlara göre «tetkik ve tanzim» ihtisas teşkilâtı lâzımdır.

Binaenaleyh, Vali ve Belediye Reisi Doktor Lûtfi Kırdar imar, yol, su, süt, ekmek.... ilâh muhtelif şehir işleri gibi seyrüsefer meselesini de tetkik ettirmiş bulunduğu cihetle bundan böyle şehirde bu bakımdan başlamış olan ıslahatın, gittikçe artan bir ehemmiyetle devam edeceğine şüphe yoktur.

(10)

Karaköy caddesinin bugünkü izdihamsız hali

Büyük masraflar yaparak yol gen'şletmeden çaresi bulnnmaz zannedilen «Karaköy izdihanmjıu yol tek istikamet yapıldığı gündenberi ( 1939) bir daha görülmemiştir.

Karaköyün iki, üç sene evvelki hali

Buradaki tramvay durağı engelinden dolayı nakliye vasıtaları köprü üzerinde birikerek bazan Eminönüne doğru uzayari bir zincir halini alırdı.

(11)

Şehire çok faydalı bir istikamet

Tramvaydan, başka diğer bütün laleliye fasılalarının ( 1939 ) da rıhtım caddesine çevrilmesi şehire çok faydalı olmuştur. Köprü ¿ü.i’tii birikmesi tardıe karışmış, gerek tramvay ve gerek otomobil akını siir'at kazanmış, bir tek kaza kaydedilmemişi r.

Köprü altı geçitleri

Köprü altından Haliç tarafına açılması tasarlanan genş geçitler sayesinde Z'raat Bankası köşesindeki yaya ve ııakl ye vasıtaları karşılaşmasını tamamile ortadan kaldırmak kabil olacaktır. Böylece Karaköy seyrüsefer bakımından,eıı emiıı ve rahat bir yer olacaktır.

(12)

S e y rü se fe r in ti zam ın ın şe h ir ci li k te o y n a d ığ ı büyü k rol

(13)

Tünel önünden geçen yolu «Gidiş» ve F'erşenbe pazarından Karaköye gelen yt.lu da . « Geliş » olarak ayırmakla-bu iki dar yoldan ortaya geniş bir cadde çıkarıldı, demektir.

Parasız genişleyen yol

Az para ile genişleyecek yol

Yenicamiden Sultanlıanıamına doğru giden yolun başındaki « Şemsiyeciler » barakıları yıkıldıktan sonra Sirkeciye giden nakliye vasıtalarını bu istikamete vermek ve Bahçe-kapıdan Sirkeciye kadar olan sabayı yalnız tramvaylara bırakmak kabil olacaktır.

(14)

Seyrüsefer işaret noktalan

Geçen sene (4939) haşlanarak kısa bir zaman zarfında şehrin mühim işaret noktalar', memuaların sıhhati ve imkân derecesinde rahatı göz önünde bulundurularak, bu modern şekle konulmuş ve bir çokları yeniden ihdas ediimiştir. İşaret memurlarına da hususî kurslarda beynelmilel kabul edilmiş işaret verme şekli öğretilmiştir. Polis memurlsrına mahsus açılan kurslarda seyrüsefer komisyonu azası tarafından serbest konferanslar verilmek suretile butun İstanbul Emniyet Memurlarına seyrüsefer esasları gösterilmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Evlerini Millî Korunma Kanununa göre kiralayanlar, bunların arasında geçimlerini sadece bir iki parça gayrı menkulün gelirine bağlamış olan eski aileler, yetimler,

nokta burada Ingilteredekinden başkadır. Almanya- daki gelenek meslek bakımından yetişmiş memuru sayar ve onun sevk ve idare etmek hususundaki hak - kını tanır. Şehri

Ayrıca bu mısırdan üretilen şeker fruktoz olduğu için GDO’suz mısırdan üretilse bile şeker pancarı şekerine göre çok daha sa ğlığa zararlı olacak.. Çünkü

Hastane kökenli pnömonilerde ve ventilatörle ilikili pnömonilerde geçmite geleneksel olarak önerilen 14-21 günlük tedavi süreleri yerine, Pseudomonas aeruginosa gibi

Les bâtiments qui, de cet incendie, surgissent quelgues instants ne sont que

Bu, ister istemez Hanbelîlik adı altında toparlanan ehl-i hadisin, hali hazırda oluşumunu tamamla-mış olan diğer üç mezhebe yöntem olarak yaklaşmasını ve onların

Onaylanmış mal taşımacılığı için kullanılan bir araç veya demiryolu vagonu Rusya Federasyonu'na girdikten sonra, Rusya Federasyonu'nun karayolundaki veya demiryolu

98    Hannon (Hel: Ἅννων; Lat: Hanno) Kartacalılar tarafından sıklıkla kullanılan bir isimdir (bk. Hoyos 2010, 245)  ve  Kartaca  tarihsel