• Sonuç bulunamadı

YETİŞTİRİCİ SINIF ÖĞRETİM PROGRAMI(YSÖP) UYGULAMA SÜRECİNİN OKUL YÖNETİCİSİ, ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ (ANKARA İLİ ÖRNEĞİ)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "YETİŞTİRİCİ SINIF ÖĞRETİM PROGRAMI(YSÖP) UYGULAMA SÜRECİNİN OKUL YÖNETİCİSİ, ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ (ANKARA İLİ ÖRNEĞİ)"

Copied!
126
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ANA BĠLĠM DALI

EĞĠTĠM YÖNETĠMĠ VE DENETĠMĠ BĠLĠM DALI

YETĠġTĠRĠCĠ SINIF ÖĞRETĠM PROGRAMI(YSÖP) UYGULAMA

SÜRECĠNĠN OKUL YÖNETĠCĠSĠ, ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCĠ

TARAFINDAN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ

(ANKARA ĠLĠ ÖRNEĞĠ)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Hazırlayan

Gülay AYDIN

Ankara Mart, 2010

(2)

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ANA BĠLĠM DALI

EĞĠTĠM YÖNETĠMĠ VE DENETĠMĠ BĠLĠM DALI

YETĠġTĠRĠCĠ SINIF ÖĞRETĠM PROGRAMI(YSÖP) UYGULAMA

SÜRECĠNĠN OKUL YÖNETĠCĠSĠ, ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCĠ

TARAFINDAN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ

(ANKARA ĠLĠ ÖRNEĞĠ)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Gülay AYDIN

DanıĢman: Prof. Dr. Zuhal CAFOĞLU

Ankara Mart, 2010

(3)

JÜRĠ ONAY SAYFASI

Gülay AYDIN‟ın “YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programı(YSÖP) Uygulama Sürecinin Okul Yöneticisi, Öğretmen Ve Öğrenci Tarafından Değerlendirilmesi” baĢlıklı tezi 2 Haziran 2010 tarihinde, jürimiz tarafından Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim dalında Yüksek Lisans Yeterlilik Tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Adı Soyadı Ġmza

Üye(Tez danıĢmanı):Prof.Dr. Zuhal CAFOĞLU ……….

Üye: Yrd.Doç.Dr. Bahattin ERGEZER ……….

Üye: Yrd.Doç.Dr. Mustafa KALE ……….

(4)

ÖNSÖZ

Ülkemizde ilköğretimin zorunlu ve parasız olmasına, ders kitaplarının ücretsiz verilmesine rağmen çeĢitli sebeplerle zorunlu öğrenim çağındaki çocuklarımızın tamamının okula gitmesi sağlanamamaktadır. Bu çocukların tekrar eğitim alma Ģansı yakalamalarını sağlayan YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programında görev alan okul yöneticisi, öğretmen ve öğrencilerin değerlendirmelerini konu alan bu çalıĢmada ihtiyacım olduğu her an yardımlarını esirgemeyen 17 yıllık bir araya rağmen beni yüreklendiren, baĢarabileceğime inandıran ve yönlendiren tez danıĢmanım Sn.Prof. Dr. Zuhal CAFOĞLU‟na minnettarım. GörüĢme yaptığım MEB Ġlköğretim Genel Müdürlüğü ve Ankara Ġl Milli Eğitim Müdürlüğü YSÖP sorumlularına, değerli okul yöneticilerine, meslektaĢlarım sınıf öğretmenlerine ve öğrencilere yaptıkları yardımlardan ve verdikleri samimi cevaplardan dolayı teĢekkür ederim.

Çocukluğumdan beri tüm maddi sıkıntılara göğüs gererek beni okutan canım babama, her an dualarını üzerimde hissettiğim fedakâr anneme teĢekkür ederim. ÇalıĢma süresince yeterince ilgilenemediğim SBS sınavlarına hazırlanan sevgili çocuklarım Ġrem Pınar ve Mustafa Mert‟e sabırlarından dolayı teĢekkür ederim.

Ayrıca beni her ihtiyacım olduğunda yalnız bırakmayan, sadece tez çalıĢmamda değil hayatımın her anında yanımda olan, yaĢama sevincim, hayat arkadaĢım ve sevgili eĢim Müslüm AYDIN‟a teĢekkür ederim.

Gülay AYDIN

(5)

ÖZET

YETĠġTĠRĠCĠ SINIF ÖĞRETĠM PROGRAMI(YSÖP) UYGULAMA SÜRECĠNĠN OKUL YÖNETĠCĠSĠ, ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCĠ TARAFINDAN

DEĞERLENDĠRĠLMESĠ(ANKARA ĠLĠ ÖRNEĞĠ)

AYDIN, Gülay

Yüksek Lisans, Eğitim Yönetimi ve Denetimi Ana Bilim Dalı Tez DanıĢmanı: Prof. Dr. Zuhal CAFOĞLU

Mart-2010, 114 sayfa

Ülkemizde ilköğretimin zorunlu ve parasız olmasına, ilköğretimde ders kitaplarının ücretsiz verilmesine rağmen çeĢitli sebeplerle öğrenim yaĢındaki çocuklarımızın tamamının okula gitmesi sağlanamamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Ġlköğretim Genel Müdürlüğü, Avrupa Birliği‟nin mali ve UNICEF‟in teknik desteği ile „‟YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programı (YSÖP)‟nı hazırlayarak 2008-2009 öğretim yılından itibaren ulusal düzeyde uygulanmaya baĢlamıĢtır. Bu araĢtırmada, YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programı uygulaması sürecinin ilköğretim okullarında görev yapan okul yöneticileri, öğretmenler ve öğrenciler tarafından değerlendirilmesi incelenmiĢtir. Bu çalıĢma, Ankara Ġline bağlı ilçelerde açılan 5 ilköğretim okulunda yapılmıĢtır. Odak grup görüĢmelerine katılan 6 okul yöneticisi, 7 öğretmen ve 34 öğrenciye YSÖP uygulama süreciyle ilgili değerlendirmeleri sorulmuĢtur. Okul yöneticisi, öğretmen ve öğrencilerin cevapları ses kayıt aracılığıyla kaydedilmiĢ ve grounded teorinin üç aĢaması kullanılarak analiz edilmiĢtir. Ġlk olarak okul yöneticilerinin, öğretmenlerin ve öğrencilerin cevapları kendi aralarında analiz edilmiĢ, daha sonra her üç gruba ortak sorulan sorulardan elde edilen veriler karĢılaĢtırılmıĢtır. Bu araĢtırmanın amacı, YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programı (YSÖP) uygulama sürecinde öğrencinin tespit edilip eğitim almaya baĢlamasından, programdan mezun olup yaĢıt sınıflarına geçme sürecine kadar takip edilmesi, okul yöneticileri, öğretmen ve öğrencilerin programa bakıĢ açılarının değerlendirilmesidir.

(6)

ABSTRACT

THE EVALUATION OF THE APPLICATION PROCESS OF THE CATHCH UP EDUCATION PROGRAMME BY THE ADMINISTRATORS, TEACHERS AND

THE STUDENTS (A CASE STUDY OF ANKARA PROVINCE)

AYDIN, Gülay

Gazi University Depatment of Educational Sciences Educational Administrations and Inspections

Advisor: Prof. Dr. Zuhal CAFOĞLU

In our country, although the primary education is free and compulsory and the textbooks of primary education are supplied by the government, some of the children at the school age do not go to schools. Ministry of National Education General Directorship of Primary Education prepared “The Catch-up Education Program (YSÖP)” with the financial support of the European Union and the technical contribution of the UNICEF and started to apply it in the national standing in the 2008-2009 educational year. In this study, the evaluation of the Catch-up Education Program‟s application process by the school administrators, teachers and the students in the primary schools is examined. This study is applied in 5 primary schools opened in some districts within the borders of Municipality of Ankara. 6 school administrators, 7 teachers and 34 students participated in the focus group interviews are asked to evaluate the application process of YSÖP. The responses of the school administrators, teachers and the students were recorded through audio recording machines and analyzed by using the three stages of the grounded theory. Firstly, the responses of the administrators, teachers, and the students were analyzed among themselves and then, the data obtained from the common questions in all the groups were compared. The aim of this study is to evaluate the point of views of the administrators, teachers and the students about the Catch-up Education Program (YSÖP) process from determining the student and the beginning of the education to the graduation from the program and passing into the same age – level classes.

(7)

ĠÇĠNDEKĠLER

Sayfa

JÜRĠ ÜYELERĠNĠN ĠMZA SAYFASI……….. i

ÖN SÖZ………... ii

ÖZET………... iii

ABSTRACT……… iv

ĠÇĠNDEKĠLER……… ……... v

TABLOLARIN LĠSTESĠ……….……... viii

GRAFĠKLERĠN LĠSTESĠ……….. ix KISALTMALARIN LĠSTESĠ……… x 1. GĠRĠġ………... 1 1.1. Problem Cümlesi………... 11 1.2. Alt Amaçlar………... 11 1.3 AraĢtırmanın Önemi………...12 1.4. Sınırlılıklar ...…………..……….. 13 1.5. Varsayımlar……….……….. 13 1.6. Tanımlar……… 13 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE……… 16 2.1. Eğitim ……..………... 16 2.1.1. Kültür……….. 17 2.1.2.YaĢantı ………... 17 2.1.3. Süreç……….. 18 2.1.4. DavranıĢ………. 18 2.2. Ġnformal Eğitim………. 18 2.3. Formal Eğitim ……….. 19 2.3.1. Örgün Eğitim...………...…………19 v

(8)

2.3.2. Yaygın Eğitim..……….. 20

2.3.2.1. Halk Eğitim………. 20

2.3.2.2. Hizmet Ġçi Eğitim …..………... 20

2.4. Eğitim Programı……… 21

2.5. Ġnsanın Öğrenmesi…….………... 21

2.6. Eğitimin Toplumsal Kaynağı………... 22

2.6.1. Eğitim Toplum ĠliĢkisi ………. 22

2.6.1.1. Aile ve Eğitim ……… 23

2.7. Eğitimin Hukuksal Temelleri……… 23

2.7.1. Eğitim Yasal Dayanağı ve Eğitim Hakkı………... 24

2.8. Uluslararası Belgelerde Eğitim………. 25

2.8.1. Ġnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde Eğitim……….. 25

2.8.2. Çocuk Hakları Beyannamesinde Eğitim……… 26

2.9. Türk Eğitim Sistemi……….. 28

2.9.1. Ġlköğretimde OkullaĢma Oranları……….. 29

2.10. Eğitim Kampanyaları……….. 30

2.11. YSÖP‟ün Ortaya ÇıkıĢı………..……… 32

2.11.1. Türkiye Geneli YSÖP Verileri..………... 46

2.11.2. Ankara Ġli YSÖP Verileri……….48

3. YÖNTEM……… 52

3.1. AraĢtırmanın Modeli………. 52

3.2. Evren ve Örneklem…………..………. 52

3.3. Verilerin Toplama Tekniği……..………. 53

3.4. Verilerin Analizi………...……… 55

3.4.1. Güvenilirlik……… 55

4. BULGULAR VE YORUMLAR……… 57

4.1. Okul Yöneticilerinin YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programı Uygulamasını Değerlendirmeleri……….………... 60

4.1.1. Okul Yöneticilerinin YSÖP Uygulama Süreci Ġle Ġlgili Sorumluluklarını Yerine Getirirken KarĢılaĢtığı Güçlükler………. ……... 60

(9)

KarĢılaĢtıkları sorunları değerlendirmeleri………...43

4.1.3.Okul yöneticilerinin, YSÖP Uygulamasının Geneli Ġle Ġlgili GörüĢ Ve Önerileri ……….. 67

4.2. Öğretmenlerin YSÖP Uygulama Sürecini Değerlendirmeleri……….. 69

4.2.1 Öğretmenlerin YSÖP Ġle Ġlgili Bilgi Edinme Değerlendirmeleri…... 69

4.2.2. Öğretmenlerin Programda Görev Alma Nedenleri……….72

4.2.3. Öğretmenlerin YSÖP Öğrencilerinin Program Sürecinde KarĢılaĢtıkları Sorunları Değerlendirmeleri………. 74

4.2.4. Program Sürecinde Yapılan ÇalıĢmalar Ve Sosyal Etkinlikler……. 77

4.2.5. Öğretmenlerin YSÖP ile Örgün Eğitim Programı Arasındaki Farklılıkları Değerlendirmeleri……… 80

4.2.6. Öğretmenlerin, YSÖP Uygulamasının Geneli Ġle Ġlgili GörüĢ Ve Önerileri………. 82

4.3. YSÖP öğrencilerinin, YSÖP uygulama sürecini değerlendirmeleri … 85 4.3.1. Öğrencilerin okula yaĢıtlarıyla aynı zamanda gidememe nedenleri.. 85

4.3.2 Öğrencilerin Eğitim Ġle Ġlgili Beklentileri………... 88

4.3.3. Öğrencilerin Programa Devam Ederken KarĢılaĢtığı Sorunlar…….. 90

4.3.4. Öğrencilerin YSÖP Uygulamalarının Geneli Ġle Ġlgili GörüĢ Ve Önerileri………... 93

4.4. Okul Yöneticisi, Öğretmen ve Öğrencilerin KarĢılaĢtırılması……….. 95

5. SONUÇ VE ÖNERĠLER……… 98 5.1. Sonuç……… 98 5.2. Öneriler………. 106 KAYNAKÇALAR……….. 109 EKLER……… 113 vii

(10)

Tablolar listesi

Tablo 1.Dokuzuncu Kalkınma Planında Eğitim Kademeleri Ġtibarıyla

Hedefler………... 8

Tablo 2.Türkiye Erkek, Kız, Toplam OkullaĢma Oranları(%) Eylül 2009……… 29

Tablo 3.Türkiye Geneli Kız, Erkek, Toplamında Ġlköğretime Kayıtsız Çocukların Sayısı………..30

Tablo 4.Eğitim Göstergeleri (ġubat 2010)………... 30

Tablo 5.Eğitim Durumu ve YaĢa Göre YetiĢtirici Sınıflara Alınacaklar…………. 35

Tablo 6.YaĢ Grubuna Göre Kayıtsız Öğrenci Tablosu ………... 37

Tablo 7.YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programı Uygulama Sürecinde Düzeyler Sorumlu Birimler………. 38

Tablo 8.YetiĢtirici Sınıflarda Okutulacak Dersler………... 43

Tablo 9.Eğitime EriĢim ve Devamın Ġzlenmesi / YSÖP Öncesi………. 46

Tablo 10.Eğitime EriĢim ve Devamın Ġzlenmesi / YSÖP Sonrası……... 47

Tablo 11.Ankara ili ilçeleri YSÖP kapsamındaki 29 Aralık 2008- 12 ġubat 2010 tarihleri arasındaki 06–14 yaĢ arası öğrenci sayıları………... 48

Tablo 12.Ankara Erkek, Kız, OkullaĢma oranı(%) Eylül 2009……….. 49

Tablo 13.Ankara Ġli Ġlköğretime Kayıtsız Çocuk Sayıları………... 49

Tablo 14.Ankara Ġlçelerinin Kız, Erkek, Toplam Kayıtsız Çocuk Toplamları……… 50

Tablo 15.Ankara Ġli Devamsızlık Nedenleri Dağılımı(brüt)………... 51

Tablo 16.GörüĢmeye katılan yönetici öğretmen ve öğrenci sayıları………... 59

Tablo 17.Okul Yöneticilerinin YSÖP Uygulama Süreci Ġle Ġlgili Sorumluluklarını yerine getirirken karĢılaĢtığı güçlükler……… 64

Tablo 18. Okul yöneticilerinin, YSÖP öğrencileriyle ilgili karĢılaĢtıkları sorunlarla ilgili değerlendirmeleri………... 66

Tablo 19. Okul yöneticilerinin, YSÖP uygulamasının geneli ile ilgili görüĢ ve öneriler……….. 69

Tablo 20. Öğretmenlerin YSÖP uygulamasından haberdar olma Ģekilleri………. 71

Tablo 21. Öğretmenlerin programda görev alma nedenleri……… 74 viii

(11)

Tablo 22. Öğrencilerin program sürecinde karĢılaĢtıkları sorunlar………. 77

Tablo 23. öğretmenlerin program sürecinde yaptığı çalıĢmalar ve sosyal etkinlikler………. 79

Tablo 24.YSÖP‟nın örgün eğitim programından farklılıkları………. 81

Tablo 25. Öğretmenlerin YSÖP uygulamasının geneli ile ilgili görüĢ ve önerileri………. 84

Tablo 26. Öğrencilerin yaĢıtlarıyla aynı zamanda okula gitmeme nedenleri……….. 88

Tablo 27. Öğrencilerin eğitim ile ilgili beklentileri………. 90

Tablo 28. Öğrencilerin programa devam ederken karĢılaĢtığı sorunlar………….. 93

Tablo 29. Öğrencilerin YSÖP uygulamasının geneli ile ilgili görüĢ ve önerileri………. 95

Tablo 30. Okul yöneticisi, öğretmen ve YSÖP öğrencilerinin program sürecinde karĢılaĢtıkları sorunlar……….. 96

Tablo 31. Okul yöneticisi, öğretmen ve öğrencilerin YSÖP uygulamasının geneli ile ilgili görüĢ ve önerileri……… 97

Tablo 32. Okul yöneticisi, öğretmen ve öğrencilerin, YSÖP öğrencilerinin program sürecinde karĢılaĢtıkları sorunların dağılımı……….. 101

Tablo 33. Okul yöneticilerinin, öğretmenlerin ve öğrencilerin YSÖP uygulamasının geneli ile ilgili görüĢ ve önerileri ile ilgili dağılımı……… 104

Grafikler listesi Grafik 1.Türkiye Geneli Ġlköğretim Net OkullaĢma Oranları………. 29

Grafik 2.Türkiye Genelinde Ġlköğretime EriĢimde Cinsiyetler Arası Fark………. 32

Grafik 3.YSÖP Kapsama YaĢ Grafiği………. 34

Grafik 4.YSÖP Tespit ve Kayıt Grafiği………....…….. 39

Grafik 5.YSÖP Planlama Grafiği……… 40

Grafik 6.YSÖP Okula Kazandırma Grafiği………. 41

Grafik 7.YSÖP Eğitim Programlarının Uygulanması Grafiği………. 44

Grafik 8.EriĢim ve Devamın Ġzlenmesi ve Değerlendirilmesi Grafiği……… 45

Grafik 9.Ankara ili YSÖP kapsamındaki 29 Aralık 2008-12 ġubat 2010 tarihleri arasındaki 06–14 yaĢ arası toplam öğrenci sayıları grafiği……… 49

(12)

Kısaltmalar Listesi

DPT : Devlet Planlama TeĢkilatı

METK : Milli Eğitim Temel Kanunu

OECD : Ekonomik ĠĢbirliği ve Kalkınma Örgütü

PDK : Planlama ve Değerlendirme Komisyonu TÜĠK : Türkiye Ġstatistik Kurumu

UNICEF : BirleĢmiĢ Milletler Çocuklara Yardım Fonu

YSK : YetiĢtirici Sınıf Komisyonu

YSÖP : YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programı

(13)

BÖLÜM I

GĠRĠġ

Ġnsanların yaĢamlarına yön vermelerinde ve meslek edinmelerinde eğitimin büyük rolü vardır. Birçok birey sahip olduğu mesleği ve baĢarıyı eğitime borçludur. Eğitim sonucu elde edilen mesleki baĢarı bireyi birçok yönden doyurur, bireyin yaĢam kalitesini arttırır ve onun maddi açıdan rahatlamasını sağlar. Eğitim bireyin belli kalıplardan kurtulup daha üretken olmasına imkan verir. Eğitim olmazsa birey bildikleriyle sınırlı kalır, dıĢ dünyadaki zengin ve çeĢitliliği iç dünyasındaki kalıplara oturtmaya çalıĢır. Bu eĢleĢtirme esnasında karĢılaĢılan olumsuzluklar bireyin mutsuz olmasına neden olur. Bu tür durumlarda sadece eğitimle, okumakla ve okuduğunu özümsemekle mümkün olur. Bilgi farklılık yaratan farktır. Eğitimle birey hayatın çeĢitliliğini görür ve farklı ilgilere, becerilere, görüĢ ve inançlara sahip bireylerle bir araya gelerek kendi ufkunu geniĢletir, bireysel farklılıkları anlamayı ve hoĢ görmeyi bundan yeni sentezler yaparak yaĢamın tadına varmayı öğrenir. Eğitimin sayesinde, birey sorun çözme gücünü de geliĢtirmektedir. Böylece eğitilen, hem içinde bulunduğu sorunları çözerek daha iyi yaĢayabilecek, hem de bu gücünü gelecek yaĢamında kullanabileceğine inanarak geleceğe güvenle bakabilecektir. Bu tür bir eğitim, bireyi hem Ģimdiki yaĢamına hem de gelecek yaĢayıĢına hazırlayacaktır. Bireyi yaĢama hazırlayacak eğitimin amaçları Ģunlar olmalıdır ( Ertürk,1966).

1.Eğitim, eğitilen kiĢinin duygu, düĢünce, gereksinme ve sorunlarını türlü amaçlarla anlatabilmesi için ona iletiĢim yeterliliği kazandırmalıdır.

2.Eğitim eğitilenin, demokratik yaĢayıĢın gerektirdiği biçimde toplumsallaĢabilmesi, diğer insanlarla olumlu iliĢkiler kurabilmesi, ortak amaçları için birlikte çalıĢabilmesi için ona, iĢbirliği yeterliliği kazandırmalıdır.

3.Eğitim, eğitilenin sorunlarını çözebilmesi için gereken bilgiyi toplayabilmesi, becerileri kazanabilmesi, sorunlarına olumlu ve yapıcı bir tutumla savaĢ açabilmesi için ona öğrenme araĢtırma yeterliliği kazandırmalıdır.

(14)

4.Eğitim eğitilenin kendi bedenine bakabilmesi, onu koruyabilmesi, çevre sağlığı için gerekenleri yapabilmesi, baĢkalarının sağlığını tehlikeye atmaması için ona sağlıklı yaĢama yeterliliği kazandırmalıdır.

5.Eğitim, eğitilenin kendine ve topluma hizmet edebilmesinde temel öğe olan bir mesleği seçebilmesi, mesleği baĢarı ile yürütebilmesi, kazandıklarını olumlu olarak kullanabilmesi, yurt zenginliğini kendi mesleği içinde değerlendirebilmesi için ona üretim yeterliliği kazandırmalıdır.

Eğitim, bireyler için olduğu kadar bireylerin oluĢturduğu toplumlar içinde çok önemlidir. Ulu önder Atatürk de bir milletin kurtuluĢunun ancak eğitimle olacağına inanmıĢ ve 16 Temmuz 1921‟de, Ankara‟da yapılan “ Maarif Kongresi” (Milli Eğitim Kongresi)‟nin açılıĢ konuĢmasında: “Yüzyıllarca süren derin idari ihmallerin devlet bünyesinde açtığı yaraları iyileĢtirme yolunda harcanacak çabaların en büyüğü, hiç Ģüphesiz, irfan(bilgi ve kültür) yolunda kullanmalıyız.” demiĢtir. Atatürk “ En mühim ve feyizli vazifelerimiz, eğitim ve öğretim iĢleridir. Eğitim ve öğretim iĢlerinde mutlaka muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin hakiki kurtuluĢu ancak bu suretle olur.” sözleriyle eğitime verdiği önemi vurgulamıĢtır. Ayrıca Atatürk 25 Temmuz 1924 tarihinde eğitimin önemini Ģu sözlerle de vurgulamıĢtır: ”Erkek ve kız çocuklarımızın bütün öğrenim basamaklarındaki öğretim ve eğitimlerinin uygulamalı olması önemlidir. Bu ülkenin her çocuğu her öğretim basamağında ekonomik yaĢamda etkili ve baĢarılı olacak biçimde donatılmalıdır”.

Eğitimde geçmiĢ yıllara kıyasla 21. Yüzyılda daha çok ihtiyaç duyulacaktır. Dolayısıyla 21. Yüzyılda eğitimin önemi daha da artacaktır. Zira rekabete dayalı yeni dünya düzeninde eğitime en fazla yatırım yapan ve eğitilmiĢ insan gücüne sahip ülkeler avantaj sağlayacaktır. Böylece eğitim, her zaman olduğu gibi, insan davranıĢlarını değiĢtiren , insanların birbiriyle ve toplumla iliĢkilerini sağlayan bir araç olarak 21. Yüzyılda da etkinliğini sürdürecektir (Turgut, 2008). Bu da eğitimde kalitenin öneminin artmasını ve bu alanda birçok çalıĢmanın yapılmasını sağlamıĢtır.

Eğitim, kiĢilerin kendilerine olan güvenini arttırmakta, onların baĢkalarına bağımlı yaĢamaktan kurtarmaktadır. Eğitim sayesinde kiĢi ayakları üzerinde durmakta ve sorunlarla baĢ etme yollarını öğrenmektedir.

(15)

Eğitim düzeyi arttıkça, bireyin toplumdaki saygınlığı ve ücret karĢılığı iĢ bulma olanağı artacaktır. Böylece, birey hem kendisinin hem de ailesinin refah düzeyinin yükselmesini sağlayacaktır.

Eğitim, toplumun çağdaĢlaĢmasının olmazsa olmaz koĢullarından biridir. ÇağdaĢ toplum, bireylerinin eğitim hakkını en temel hak olarak görür ve sağlar. Bireylere tanınan eğitim hakkıyla ekonominin büyümesi, ülkenin zenginleĢmesi, hizmetlerin geliĢmesi, kalıcı hale gelmesi ve refah düzeyinin artması garanti altına alınır.

Bireylerin eğitimi, sağlıklı toplumlar yaratmakta önemli etmenlerden biridir. Eğer toplumu oluĢturan en temel unsur aile ise, aile fertlerinin eğitimin önemi yadsınamaz. Bu fertlerin eğitimi yükseldikçe toplumun sağlıklı geliĢimi de artar. Böylece, eğitimli aileler fiziksel ve psikolojik açıdan daha sağlıklı ve mutlu çocuklar yetiĢtirebileceklerdir.

KiĢilerin eğitimi onların bireyselleĢerek dıĢ dünyaya açılmasını ve bağımsızlaĢmasını sağlar. Kimseye bağımlı olmadan hayatını sürdürebilen ve bilinçli kararlar alabilen bireyler cinsiyet açısından sosyal eĢitliğin sağlanmasında çok önemli bir rol oynarlar.

Eğitim, toplumda hoĢgörü ve anlayıĢı arttıran bir etmendir. Eğitim düzeyi arttıkça, sorunlara bulunan çözümler zenginleĢmekte ve farklılıklara saygı artmaktadır ( Yalın,2008).

Eğitim, bireyin davranıĢında kendi yaĢantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değiĢme meydana getirme sürecidir (Ertürk,1975). Bireylerin davranıĢlarında meydana getirilen bu değiĢmelerin bütün toplumu etkilemesi kaçınılmaz bir olgudur. Günümüzde; çeĢitli alanlarda ün yapmıĢ bilim adamlarıyla siyasal liderlerin ve yöneticilerin eğitim yoluyla toplumların bir değiĢme süreci içine sokulacağına inanmıĢ olmalarının bir nedeni de budur (Kaya, 1990).

Toplum hayatına uyum sağlamak, kiĢilik kazanmak, iyi bir insan ve iyi bir vatandaĢ olmak ancak iyi bir eğitim sayesinde olur. Toplumsal bir ihtiyacın karĢılanması olan eğitim, bir devlet hizmetidir. Her ülkenin eğitim sistemi, o ülkenin geleceğini ilgilendirir. Bu sebeple çocuklarımız, toplumun ihtiyaçlarını karĢılayacak Ģekilde yönlendirilmeli ve eğitilmelidir.

Eğitim, bireylere çevrelerinde oluĢan değiĢmelere uyum sağlayabilmeleri için yeni davranıĢlar kazandırmakla yükümlüdür. Eğitim sisteminin bu yükümlülüğünü

(16)

yerine getirebilmesi, hızla değiĢen bilgi ve teknolojiye ayak uyduracak bir niteliğe eriĢmesi ile mümkündür. Ġnsanı, hem çevredeki değiĢmelere uyum sağlayacak hem de değiĢme yaratacak yeterliliğe ulaĢtırmak eğitimin görevi olunca, eğitim sisteminin sürekli bir değiĢme ve yenileĢme içinde olması gerekmektedir (EreĢ, 2007).

Bir toplumda var olan insan kaynağının, özellikle sosyal iyileĢmeye ve buna bağlı olarak ekonomik geliĢmeye katkısı oldukça büyüktür. Bu iyileĢme ve geliĢiminde bireyin, aldığı eğitimin niteliği ve süresinin etkisi önemlidir. Eğitimin sosyal faydaları ile birey arasındaki iliĢkiyi; bireyin aldığı eğitim ile ailesi ve kendisinin sağlık durumu, suça eğilimi, evlilik kararı, meslek tercihi vb. ile iliĢkilendirebilmek mümkündür (Wolfe and Haveman, 2002). Eğitim bu özelliği ile sadece bireye değil, topluma da yararlar sağlamakta ve kamu refah maliyetlerini düĢürmektedir(Kavak ve Burgaz, 1994).

Eğitim, açık bir sistemdir. Bir açık sistem; girdiler, iĢlemler, çıktılar ve dönütten oluĢur. Sistem, belli hedefleri gerçekleĢtirmek üzere değiĢik ve uygun öğelerden oluĢan dirik bir bütündür. Hedefleri gerçekleĢtirme derecesi ve düzeyi, sistemin ne derece etkili, verimli ve tutarlı olduğunun kanıtı sayılabilir. Bu nedenden dolayı, eğitim sistemi de istendik davranıĢlarla donanmıĢ yeterli sayıda bireyi yetiĢtirmek üzere iĢe koĢulur. Günümüzde küresel pazarda yoğun bir rekabet yaĢanmaktadır. Bu rekabette iĢ dünyasının bekleyiĢlerini karĢılayabilecek nitelikte öğrencilerin yetiĢtirilebilmesi giderek önem kazanmaktadır. Eğitim sitemi nitelikli mezunlar (çıktılar) vermede baĢarısız olursa, bu baĢarısızlığın faturasını ya iĢletmeler eğitim için milyarlar harcayarak ya da toplum, kalitesi mal ve hizmetlere katlanarak ödeyecektir (Ardıç, 1999). Belirli becerileri kazanmıĢ, kendini iĢine adayan bir iĢ gücüne sahip olmak istiyorlarsa, kalite kavramı iĢletmelerden önce eğitim kurumlarında ele alınmalı ve tartıĢılmalıdır. Çünkü kaliteli bir ürün ve hizmet ancak iyi bir eğitim ile mümkündür. Dünyada yaĢanan değiĢime ayak uydurmanın en önemli koĢullarından biri kalite eğitimidir. Eğitimin kalitesinde insan önemli öğedir çünkü kaliteli bir eğitim; kaliteli yöneticiyi, kaliteli öğretmeni ve kaliteli öğrenciyi gerektirmektedir (Cafoğlu, 1996). Atatürk‟ün dediği gibi “ Eğitimdir ki, bir milleti hür, bağımsız, Ģanlı, yüksek bir toplum halinde yaĢatır veya bir milleti kölelik ve yoksulluğa terk eder.”

Eğitim, okul öncesinde, okul yaĢamında ve sonrasında daha açık ve kestirme bir ifade ile yaĢam boyu devam eden sürekli bir süreçtir. Ġnsanın yaĢam boyu edindiği deneyimlerin tamamı bu sürecin kapsamı içerisinde yer alır. Birey bu süreçte ya kendi

(17)

isteğiyle bulunur ya da toplum üyeleri tarafından kasıtlı kültürleme sürecine sokulur. Her toplum kendi kültürünün özelliklerini yeni kuĢaklara aktarma isteğindedir (Tan, 2007).

Eğitim günümüzde en çok tartıĢılan konuların baĢında gelmektedir. Günümüzde eğitime önem vermeyen ülke yok gibidir. Gerek Amerika BirleĢik Devletleri‟nde gözlenen çalıĢmalar, gerekse Avrupa Birliği Ülkelerinin eğitimin her konusunda reform çalıĢmaları devam etmektedir (Özdemir, 2007).

Eğitim, hem bireyler olarak yüksek bir yaĢama düzeyi elde etmemizin baĢlıca yolu, hem toplum olarak geliĢme ve ilerlemenin, ileri ülkeler arasında yer almanın baĢlıca yoludur (Ozankaya,1977).

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de eğitimin bir devlet iĢi olarak gelenek haline geliĢ nedeni; eğitimin topluma olan etkisinden dolayıdır. Böylece eğitim, hükümetler tarafından yalnızca toplumda düzeni ve kiĢisel geliĢmeyi sağlamak için değil, aynı zamanda toplumun ekonomik büyümesini sağlamak içinde baĢvurulan önemli bir araçtır (Kaya, 1990).

Eğitim alanındaki devlet sorumluluğu ve önderliği, Türk tarihinin ilk yıllarında baĢlamıĢtır. XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda giriĢilen reform hareketleri amacına ulaĢamamıĢtır. Cumhuriyet Türkiye‟mizde; Atatürk baĢta olmak üzere bütün devlet adamlarımızın, eğitim sorunu üzerine dikkatle eğildiğini biliyoruz. Atatürk‟ün ilk devrimlerinden biri olan harf inkılabının amacı, eğitimi hızla yayarak okur-yazar oranını yükseltmekti (Kaya, 1990).

Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurulduğu ilk günlerden itibaren eğitim konusu devletin en önem verdiği konular arasında ilk sırayı almıĢtır. Zorunlu eğitim çağındaki çocukların temel eğitim hakkı Cumhuriyetin kuruluĢundan günümüze kadar hazırlanan anayasalarla teminat altına alınmıĢtır.

Türk eğitim sistemi; anayasa, eğitim ve öğretimi düzenleyen yasalar, hükümet programları, kalkınma planları ve milli eğitim Ģuraları esas alınarak düzenlenmektedir.

Türk Milli Eğitim Sisteminin temel amaçları 1973 tarih ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda belirlenmiĢtir. Kanuna göre Türk Milli Eğitiminin amaçları genel ve özel olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Genel amaçlar; tüm vatandaĢlarımızın ülkesini seven, değerlerini koruyan, görev ve sorumluluklarını bilen, akılcı, insan haklarına saygılı, verimli ve meslek sahibi olmalarını sağlamak Ģeklinde açıklanabilir.

(18)

Böylece bir yandan Türk vatandaĢlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artırmak; öte yandan milli birlik ve bütünlük içinde iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak diğer yandan ise Türk Milletini çağdaĢ uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır.

Türk eğitim sisteminin genel amaçlarını gerçekleĢtirebilmek için bir takım düzenlemeler yapılmaktadır. Okullarımızda karma eğitimin yapılması, okul ile ailenin iĢbirliği içerisinde çalıĢması, okullarımızın Atatürk inkılap ve ilkelerine sahip çıkarak, demokrasi bilinci içerisinde bilimsel kurumlar olarak iĢlevini sürdürmesi esas alınmaktadır.

Türk Milli Eğitim Sistemi; eğitim kurumlarında dil, ırk, cinsiyet ve din ayrımı gözetmeksizin, ihtiyaçlara cevap verecek Ģekilde, objektif ölçme ve değerlendirme yöntemleri ile, eğitimde fırsat ve imkan eĢitliği ve her yerde eğitim ilkelerine göre düzenlenmiĢtir.

Resmi, özel ve gönüllü her kuruluĢun eğitimle ilgili faaliyetleri, Milli Eğitim amaçlarına uygunluğu bakımından Milli Eğitim Bakanlığının denetime tabidir (http:\\mevzuat.meb.gov.tr).

Ülkemiz, 1961 Anayasası ile birlikte planlı kalkınma politikasını benimsemiĢtir ve planlama örgütü kurulmuĢtur. Bu örgüt Devlet Planlama TeĢkilatıdır. Eğitimin planlaması ile ilgili kuruluĢlar Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT) ve Milli Eğitim Bakanlığıdır.

Eğitimin önemi kalkınma planlarında Ģu Ģekillerde tanımlanmaktadır:

-Toplumun yaratıcı gücünü ve verimi artıran kiĢileri yeteneklerine göre yetiĢtirecek sosyal adalet ve fırsat eĢitliği sağlayan en etkili araçtır.

-Ġnsanlara doğal ve toplumsal çevrelerini tanımak bilinçli hareket etmek imkanı veren, mutluluk arttıran en önemli sosyal hizmettir,

-Toplum yapısı değiĢmelerine uyabilmek, toplum içinde ve çalıĢma alanlarında gerekli bilgi ve alıĢkanlıkları kazandırarak, hayatla iliĢkilerini sağlayarak, kiĢileri devamlı değiĢen dünya için hazırlamaktır.

(19)

-Türk milletinin bütün fertlerini, Atatürk Devrimlerine ve Anayasa‟da yer alan Türk milliyetçiliğine bağlı; insan haklarına ve Anayasa‟da yer alan sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti‟ne karĢı görev sorumluluklarını bilen, hür, bilimsel düĢünceye, geniĢ bir dünya görüĢüne sahip verimli kiĢiler olarak yetiĢtirmektir.

-Türk vatandaĢlarını çağdaĢ, bilim ve teknolojinin gereklerine uygun, toplumun planlı kalkınma hedeflerine cevap verebilecek, yetenekleri ölçüsünde en üst seviyede yetiĢtiren, kendilerini ve toplumu mutlu kılacak bir meslek sahibi olacak Ģekilde yetiĢtirmelidir,

-Türk ulusunun değerlerini koruyarak geliĢtirip, çağın teknolojik olanaklarını da değerlendirerek tüm yurda yaymak amacında olmalıdır,

-Demokrasinin gereği olan yetki ve sorumlulukları yaygınlaĢtırıp etkinleĢtiren hızlı ve sağlıklı geliĢme gereksinmelerine uygun bir toplum yapısı ve kamu yönetimi oluĢturmaktır,

-Hayata dönük olmalıdır,

-Kalkınmanın gerektirdiği insan gücünü yetiĢtirmek ve eğitim sisteminin her kademesinde niteliği yükseltmek amacında olmalıdır,

-Ġyi vatandaĢ yetiĢtirilmelidir,

-Türkiye‟nin yüce menfaatlerinin bilincinde olan ve bunları savunan nesillerin kazanılması esas alınmalıdır,

-Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan ve Türkiye Cumhuriyeti‟ne karĢı sorumluluklarının bilincinde, özgür ve özgüveni olan bilgi çağı insanı yetiĢtirmelidir,

-KiĢilerin ilgi, yetenek ve özelliklerine uygun alanlarda verilmeli ve buna uygun istihdamlar sağlanmalıdır.

(20)

Kalkınma planlarında, kalkınma hedefinin gerçekleĢtirilebilmesi için gerekli olan insan gücünün belirlenmesi amacı ile yapılan tahminlere dayanılarak eğitim sisteminin sayısal ve niteliksel geliĢmesine iliĢkin politikalar ve hedefler geliĢtirilmiĢtir. Böylece her eğitim basamağında ve çeĢitli eğitim alanlarında, yıllara göre ne kadar öğrenci bulunması gerektiği hesaplanmıĢ; eğitim sisteminin mevcut kapasitesi ve imkanları da dikkate alınarak hedeflenen sayı ve niteliği tutturmak için alınacak tedbirler öngörülmüĢtür (Kaya, 1989).

Dokuzuncu Kalkınma Planında eğitim hedefleri, toplumsal geliĢmenin sağlanması amacıyla; düĢünme, algılama ve sorun çözme yeteneği geliĢmiĢ, Atatürk ilkelerine bağlı, demokratik, özgürlükçü, millî ve manevi değerleri özümsemiĢ, yeni fikirlere açık, kiĢisel sorumluluk duygusuna sahip, çağdaĢ uygarlığa katkıda bulunabilen, bilim ve teknoloji kullanımına ve üretimine yatkın, sanata değer veren, beceri düzeyi yüksek, üretken ve yaratıcı, bilgi çağı insanı yetiĢtirilecektir (Ünsal, MEB Strateji Gel. BĢk. verileri).

AĢağıda dokuzuncu kalkınma planında eğitim kademeleri itibarı ile ulaĢılmak istenen hedefleri gösteren tablo sunulmaktadır.

Tablo 1:Dokuzuncu Kalkınma Planında Eğitim Kademeleri Ġtibarıyla Hedefler

2005/2006 2012/2013 OkullaĢma Oranları (%) Okul öncesi 19,9 50,0 Ġlköğretim 95,6 100,0 Ortaöğretim 85,2 100,0 Yükseköğretim Toplam 38,4 48,0 Örgün 24,8 33,0

Derslik BaĢına DüĢen Öğrenci Sayısı

Ġlköğretim 43,5 30,0

Genel Ortaöğretim 37,9 30,0

(21)

Ülkemizin kalkınma planları incelendiğinde 1970‟li yıllarda baĢlayan, ilköğretimin tüm çocuklara yaygınlaĢtırılması hedefinin her plan döneminde gündemin ilk sırasında yer aldığı ancak bu hedefin bir türlü gerçekleĢtirilemediği görülmektedir. DeğiĢik düzeylerdeki okullaĢma oranları eğitimin yaygınlığı hakkında fikir verir. Ġlköğretimde brüt okullaĢma oranı, ilköğretime kayıtlı bütün çocukların sayısının, ilköğretim çağında olan toplam nüfusa bölünmesi ile elde edilir. Brüt okullaĢma oranı yüzde yüzü geçebilir, çünkü ilköğretime kayıtlı bazı öğrenciler, ülkenin standart ilköğretim yaĢ grubundan daha genç veya daha yaĢlı olabilirler. Buna karĢılık net okullaĢma oranı ise okula kayıtlı çocukların sadece resmi okul yaĢında olanlarının sayısının, bu yaĢ grubundaki toplam çocuk nüfusuna oranı olarak tanımlanır. Tanımı dolayısı ile net okullaĢma oranı yüzde yüzü aĢamaz. Okula kayıtlı çocuk sayısı genellikle, okul döneminin baĢlangıcındaki sayıdır. Yıl içerisindeki değiĢiklikleri yansıtmaz.

1960‟lardan beri, ilk, orta ve yükseköğretim okullaĢma oranlarında görülen geliĢmeler, bu dönemde eğitim harcamalarındaki azalmaya karĢın gerçekleĢtirilmiĢtir. Eğitimde toplam kamu harcamalarının gayrisafi milli hasılaya oranı, 1965‟te yüzde 3.7‟den, 1980‟de yüzde 2.8‟e ve 1990‟da da yüzde 3.1‟e düĢtü. Bu oran 1997‟de yüzde 2.2. idi. (Dünya Bankası 1984, 1994, 2000). Eğitim harcamalarının kamu bütçesi içindeki oranı 1964‟te yüzde 19.4‟ten 1980‟de 10.5‟e ve 1990‟da da 13.3‟e düĢtü. Okuma-yazma bilenlerin oranı ve ortalama eğitim süresi insan sermayesi sermaye birikimi hakkında fikir verir. 1960‟lardan bu yana Türkiye‟de beĢeri sermaye birikiminde de önemli geliĢmeler olmuĢtur. Okuma-yazma bilmeyenlerin oranı, günlük yaĢama ait basit bir cümleyi okuyup yazamayan, 15 yaĢ üstü nüfusun toplam nüfusa oranı olarak tanımlanır (Tansel,2004 ).

Türkiye‟de, okuma-yazma bilmeyenlerin oranı 1960‟ta yüzde 83‟ten 1998‟de kadınlar için yüzde 25‟e erkekler için yüzde 7‟ye düĢtü (Dünya Bankası, 1984–2000).

Ġlköğretim bütün toplumların temelini oluĢturur. Dolayısıyla tüm ülkeler, bütün bireylerini ilköğretim basamağından geçirmek için her türlü imkanları sonuna kadar kullanmak zorundadır. Bir toplumun kalkınması o toplumun okuma-yazma bilmesi ve temel eğitim alması ile doğru orantılıdır. Toplumların eğitim sistemlerinde ilköğretim temel basamaktır ve diğer tüm eğitim basamaklarına zemin oluĢturarak onları etkiler.

Bu nedenle geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkeler kalkınmalarını sürdürebilmek için bütün fertlerinin ilköğretimden geçmesini zorunlu görür. Çünkü kiĢinin yüksek

(22)

aĢamadaki eğitimi ve verimli bir insan olması temel olan ilköğretime bağlıdır (Kaya, 1984).

Ülkemizde okul öncesi, ilköğretim ve orta öğretim düzeyinde toplam 14.817.654 öğrenciye, 45.973 okul ve 647.312 öğretmenle eğitim hizmetleri sunulmaktadır. Ülkemizde okullaĢma oranları okul öncesinde %17.71, ilköğretimde %97.37 ve ortaöğretimde %58.56‟dır (MEB.200b;TÜĠK, 2008b). Bu oranlar tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizin de sosyo-ekonomik geliĢmiĢlik düzeyi ile yakından ilgilidir. OkullaĢma oranı ve özellikle kız çocuklarının eğitimi konusunda ülkemizde son dönemlerde önemli geliĢmeler kaydedilmiĢtir.

Hızlı kentleĢme sonucu artan nüfusu karĢılayacak okulların hemen yapılmaması, aile bağlarının zayıflayarak giderek kopması ile çocukların yalnız kalması, çocukların suç iĢleme eğilimlerinin artmasıyla ceza ve tevkif evlerinde bulunan çocukların olması, mevsimlik iĢçi olarak sürekli aile fertlerinin hepsinin göç etmeleri, geçim sıkıntısı bahanesi ile zorunlu eğitim çağındaki çocukların çalıĢtırılması, bazen de geleneksel veya dini nedenler öne sürülerek çocuklarımızın eğitim alma haklarını ne yazık ki ellerinden alınmaktadır.

Bu ve benzeri nedenlerle ülkemizde halen zorunlu öğrenim çağında olup öğrenimlerini yaĢıtları ile birlikte zamanında yapamamıĢ çocuklar bulunmaktadır. Bu çocukları örgün eğitim sistemi içinde tutmak, milli eğitimin genel amaçları doğrultusunda sorumluluk sahibi, iyi birer vatandaĢ olarak yetiĢtirmek için çeĢitli çalıĢmalar yapılmıĢtır.

Eğitime eriĢimin sağlanması için yürütülen çalıĢmalardan birisi de YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programı(YSÖP)dır. “ Haydi Kızlar Okula” Kampanyasının ara değerlendirme sonuçları ve uygulayıcı görüĢleri, okula kazandırılan 10–14 yaĢ grubundaki çocukların okula devam ve uyum sorunları yaĢadıklarını göstermiĢtir. Mevcut düzenlemeler ve yapılan çalıĢmaların da bu grubun ilköğretime kazandırılmasında yeterince etkili olmadığı, uygulayıcılar tarafından sık sık dile getirilmiĢtir. Çocukların okula eriĢiminin ve farklı yaĢ gruplarındaki çocukların yaĢıtlarıyla birlikte okula devam ve uyumlarının sağlanması amacıyla geliĢtirilen YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programı kapsamına almıĢtır.

Milli Eğitim Bakanlığı “ Haydi Kızlar Okula !” kampanyasından yola çıkarak 10-14 yaĢları arasında; okula hiç kayıt olmamıĢ, okulda kaydı bulunmasına rağmen

(23)

devamsız durumdaki öğrencilerle, yaĢıtlarından en az 3 sınıf geride olan öğrencileri YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programı (YSÖP) kapsamına almıĢtır.

YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programı, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 2008–2009 eğitim-öğretim yılında uygulamaya konulmuĢ ve tüm yurda yayılmıĢtır. Program sonucunda önemli baĢarılar elde edilmesi hedeflenmektedir.

Eylül 2008 tarihinden itibaren yapılan çalıĢmalar sonucunda 15.156 çocuğumuz ilköğretime kazandırılmıĢtır (MEB Ġlköğretim Genel Müdürlüğü verileri).

ġubat 2010 e-okul verileri Türkiye genelinde 128.792 kayıtsız öğrencinin bulunduğunu ve bunların 102.499‟unun YSÖP kapsamında olduğunu göstermektedir (MEB e-okul verileri). Veriler bu konuda daha etkin çalıĢılması gerektiğini ve ülkemizin geleceği açısından ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

Ankara ili BüyükĢehir belediye sınırları içinde YSÖP sınıfı veya sınıfları açılan ilköğretim okullarında görev yapan okul yöneticisi, YSÖP öğretmeni ve YSÖP öğrencilerinin programı genel olarak nasıl değerlendirdiklerini öğrenmek bu çalıĢmanın ana amacıdır. Sadece verilerin eğilimine, devlet raporlarına ve yapılan araĢtırmalara bakmak değerlendirme için yeterli değildir. Kaldı ki yapılan literatür taramasında YSÖP ile ilgili herhangi bir akademik araĢtırmaya rastlanmamıĢtır. YSÖP‟ün bizzat uygulayıcıları olan okul yöneticisi, öğretmenleri ve öğrencilerinin programın baĢlangıcından sonuna kadar ki süreci kendi bakıĢ açılarıyla değerlendirmelerini kapsayan çalıĢma yapılmalıdır. Bu çalıĢma programın uygulayıcılar tarafından nasıl değerlendirildiğini ortaya koyacaktır.

1.1.Problem Cümlesi

YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programı(YSÖP) uygulama süreci okul yöneticisi, öğretmen ve öğrenci tarafından nasıl algılanmaktadır?

1.2. Alt Amaçlar

Bu araĢtırmanın amacı; eğitime eriĢimin sağlanması için yürütülen çalıĢmalardan birisi olan YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programını gözden geçirmek, çalıĢmaya okul yöneticilerinin, öğretmenlerin ve öğrencilerin bakıĢ açılarını ve düĢüncelerini ekleyerek yapılan çalıĢmaları geniĢletmek ve olası varsayımların ortaya çıkması ile elde edilen bilgileri analiz etmektir. Bu çalıĢma YSÖP uygulama sürecinin okul yöneticisi, öğretmen ve öğrenci tarafından nasıl değerlendirildiğini araĢtırır.

(24)

12 Bu araĢtırmada bahsedilen amaçlara ulaĢmak için aĢağıdaki sorulara cevap aranmıĢtır.

1-YSÖP uygulaması yapılan okullarda görev alan yöneticilere göre;

a) YSÖP uygulama süreci ile ilgili sorumluluklarını yerine getirirken karĢılaĢtıkları güçlükler nelerdir?

b) YSÖP öğrencilerinin program sürecinde karĢılaĢtıkları sorunlar nelerdir? c) YSÖP uygulamasının geneli ile ilgili görüĢ ve önerileri nelerdir?

2-YSÖP uygulaması yapılan okullarda görev alan öğretmenlere göre; a) YSÖP ile ilgili bilgi edinme değerlendirmeleri nelerdir? b) YSÖP programda görev alma nedenleri nelerdir?

c) YSÖP öğrencilerinin program sürecinde karĢılaĢtıkları sorunlar nelerdir? d) Program sürecinde yapılan çalıĢmalar ve sosyal etkinlikler nelerdir? e) YSÖP ile örgün eğitim programı arasındaki farklılıkları nelerdir? f) YSÖP uygulamasının geneli ile ilgili görüĢ ve önerileri nelerdir?

3-YSÖP uygulamasına katılan öğrencilere göre;

a) YaĢıtları ile aynı zamanda gidememe nedenleri nelerdir? b) Eğitim ile ilgili beklentileri nelerdir?

c) Programa devam ederken karĢılaĢtıkları sorunlar nelerdir? d) YSÖP uygulamasının geneli ile ilgili görüĢ ve önerileri nelerdir?

1.3. AraĢtırmanın Önemi

YetiĢtirici sınıf uygulaması ile zorunlu eğitim çağında olup öğrenimlerini yaĢıtlarıyla birlikte zamanında yapamamıĢ olan 10-14 yaĢ grubundaki çocukların eğitimlerine akranlarıyla birlikte devam edebilecekleri yeterlilikleri kısa sürede kazandıracak, ilköğretime eriĢimlerinin sağlanması hedeflenmiĢtir.

YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programı uygulaması ülkemizde ilk defa yapılmaktadır ve çok yeni bir uygulamadır. YSÖP uygulaması Eylül 2008 itibariyle 1994-1999 doğumluları kapsar ve 4 yıl için uygulanacak UNICEF destekli bir programdır.

(25)

Bu çalıĢma ile YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programı uygulamasına katılan okul yöneticisi, öğretmen ve öğrencilerin programı kendi bakıĢ açılarıyla değerlendirmeleri, program ile ilgili görüĢ ve önerileri ele alınacaktır. YSÖP ülkemizde ilk defa uygulanan baĢlangıç ve bitiĢ tarihleri belirlenmiĢ yeni bir programdır. YSÖP uygulayıcıları olan okul yöneticisi, öğretmen ve öğrencilerin değerlendirmelerini içeren daha önce herhangi bir çalıĢma yapılmadığından bu araĢtırmanın sonucu daha da önem kazanacaktır.

1.4. Sınırlılıklar

Bu araĢtırma araĢtırmaya dahil edilen okul yöneticileri, öğretmenler, öğrenciler ve onların araĢtırma konusu ile ilgili bilgi ve görüĢleri ile sınırlıdır.

Bu araĢtırma baĢlangıcından tez yazım aĢamasına kadar geçen sürede (15.01.2010) Ankara ili BüyükĢehir belediye sınırları dahilinde YSÖP uygulaması yapan Altındağ, Çankaya, Polatlı ve Yenimahalle ilçelerinde 5 okul tespit edilmiĢtir. YSÖP uygulaması yapılacak yeni okulların tespit ve açılma süreci il milli eğitim müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Bu araĢtırma 15.01.2010 tarihinden önce YSÖP uygulaması yapan 5 okul ile sınırlıdır.

1.5. Varsayımlar

Bu çalıĢmada yapılacak uygulamalarda tüm katılımcıların sorulara objektif cevap verecekleri varsayılmaktadır.

1.6. Tanımlar

Anayasa: Devletin örgütlenmesi ve iĢleyiĢiyle, devlet-toplum iliĢkilerini

düzenleyen temel hukuk kuralları bütünü.

DavranıĢ: Organizmanın etkiye karĢı gösterdiği tepki ya da tepkiye karĢı

gösterdiği etkidir.

Dönüt: ĠletiĢim sürecinde kaynak, alıcısına gönderdiği mesajların alınıp

alınmadığını, alındıysa anlaĢılıp anlaĢılmadığını ya da nedenli anlaĢıldığını alıcıdan kendisine yönelecek tepkilerden anlayacaktır. Alıcıdan kaynağa yönelen bu tepkilere dönüt denir.

(26)

Formal Eğitim: Bir plan ya da program uygulanarak gerçekleĢtirilen eğitim.

Ġnformal Eğitim: Belli bir plan ve program uygulanmadan, yaĢam içinde

kendiliğinden gerçekleĢen eğitim.

Kültür : Doğanın dıĢında insanın yarattığı her Ģey.

Kültürleme: Kültürel değerlerin bireye kazandırılması süreci.

Mevzuat: Yürürlükte olan yasa, tüzük, yönetmelik vb.nin bütünü.

Örgün eğitim:Belirli yaĢ grubundaki ve aynı seviyedeki bireylere, amaca göre hazırlanmıĢ programlarla okul çatısı altında yapılan düzenli eğitim. Örgün eğitim, okulöncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarını kapsamaktadır.

Strateji: Önceden belirlenen bir amaca ulaĢmak için tutulan yol.

Süreç: Bir ürünün oluĢumunda yer alan etkinlikler bütünü ya da belirli bir

hedefe yönelik iĢlemler dizisi.

YaĢantı: Ġnsanın diğer insanlarla ve çevresiyle etkileĢiminin bireyde bıraktıkları

izler.

Yaygın Eğitim: Örgün eğitim olanaklarından hiç yararlanmamıĢ durumda

olanlara, gittikleri okullardan erken ayrılanlara ya da örgün eğitim kurumlarında okumakta olanlara ve meslek dallarında daha yeterli duruma gelmek isteyenlere uygulanan eğitim.

YetiĢtirici sınıf: Zorunlu ilköğretim çağında bulundukları halde öğrenimlerini

yaĢıtları ile birlikte zamanında yapamamıĢ olan çocukları, ilköğretime hazırlamak ve devamlarını sağlamak amacı ile açılan sınıf.

(27)

YetiĢtirici sınıf kapsamındaki çocuklar: YetiĢtirici sınıflara devam etmesi

gereken çocuklar.

YetiĢtirici Sınıf Öğretim Programları: Ġlköğretim programları esas alınarak

(28)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Eğitim

Bireyde kendi yaĢantıları yoluyla davranıĢ değiĢikliği oluĢturma süreci olarak tanımlanan eğitim kavramı en genel anlamıyla bireyleri belli amaçlara göre yetiĢtirme sürecidir ve bu süreçten geçen insanın kiĢiliği olumlu yönde değiĢir (Tan ,2007). VarıĢ(1996) kiĢiliğin yanı sıra kiĢinin amaçlarının, bilgilerinin, davranıĢlarının, tavırlarının ve ahlak ölçülerinin de eğitim süreci ile değiĢtiği açıklamasıyla bu tanımı desteklemiĢtir.

Ertürk (1993) eğitimi bireyin davranıĢlarında kendi yaĢantısı yoluyla ve kasıtlı, istendik değiĢme meydana getirme süreci olarak tanımlarken, Demirel(1999), bu süreçteki kasıtlı kültürleme sürecine dikkat çeken benzer bir tanım yapmıĢtır. Eğitim, bireyin içinde yaĢadığı toplumda davranıĢ biçimleri edindiği süreçler toplamıdır (Gürkan,1999). Eğitim kavramının yüzlerce tanımı yapılmıĢtır. Kavramın tanımlarında dikkat çeken özellikler ele alındığında ise;

 Eğitimin süreç olduğu, zaman ve kapsam yönünden çok geniĢ ve çok yönlü olduğu,

 Eğitim süreci sonunda bireyde mutlaka davranıĢ değiĢikliği gerçekleĢtiği,

 DavranıĢ en geniĢ anlamıyla organizmanın etkiye karĢı gösterdiği tepki olarak düĢünüldüğünde, eğitim süreci sonunda bireyin davranıĢlarında mutlaka gözlenebilir, ölçülebilir ve istenilir değiĢiklikler olmasının beklendiği,

 DavranıĢ değiĢikliğinin bireyin yaĢantıları sonucu meydana geldiği, yaĢantının ise bireyin çevresiyle kurduğu etkileĢimler sonucu bireyde kalan izler olduğu gibi niteliklerin ortaya çıktığı ifade edilebilir (Gürkan,2004).

Eğitim kavramının kapsamının ve niteliğinin daha kolay anlaĢılmasını sağlayabilecek temel kavramlar vardır. Bu kavramlardan baĢlıcaları; kültür, yaĢantı, süreç, davranıĢ, formal olmayan eğitim, formal eğitim, örgün eğitim, yaygın eğitim, halk eğitimi ve hizmet içi eğitimdir (Demirel,Kaya. 2008).

(29)

2.1.1. Kültür

Doğanın dıĢında insanın yarattığı her Ģeye, genel anlamda kültür diyebiliriz. Genel anlamdaki kültürün çok kapsamlı ve karmaĢık olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim kültürün; toplumu oluĢturan insanın öğrendiği, bilgi, sanat, gelenek, görenek ve benzeri yetenek, beceri ve alıĢkanlıkları içine alan karmaĢık bir bütün olduğu belirtilmektedir (Güvenç,1972). Aynı zamanda kültür; toplum, insan, eğitim süreci ve kültürel içerik gibi değiĢkenlerin bir iĢlevi olarak görülmektedir. Böylece kültür, iĢlev anlamına gelmektedir. Bu iĢlevin kapsamını toplum, insan, içerik ve öğrenme oluĢturmadır (Demirel,Kaya. 2008).

En geniĢ anlamı ile eğitim toplumdaki kültürleme sürecinin bir parçasıdır. Ġnsanın kiĢilik yapısı, içinde doğduğu ve yetiĢtiği kültür tarafından belirlenir. Her toplum kendi kültürünün özelliklerini yeni kuĢaklara aktarır. Ġnsanın çocuk, genç ve yetiĢkin olarak kendi toplumuyla bütünleĢmesi, toplum içinde etkinlik kazanması ve yetiĢmesi sırasında karĢılaĢtığı bilinçli ve bilinç dıĢı öğrenmeler kültürel özelliklerin yeni kuĢaklara aktarılmasıyla gerçekleĢir. Kültürel özelliklerin yeni kuĢaklara aktarılması kültürleme olarak ta tanımlanabilir. Kültürleme, ailede, sokakta ve hemen her yerde bilinçli ya da bilinç dıĢı, yaygın, kendiliğinden oluĢan ve bireysel olan öğrenmeleri de kapsar. Kültürlemenin amaçlı olarak yapıldığı kısmı eğitimdir (Fidan,1996).

Eğitim, okul öncesinde okul yaĢamında ve sonrasında daha açık kestirme ifade ile yaĢam boyu devam eden sürekli bir süreçtir. Uygar toplumlar sosyal yaĢamlarını etkili bir biçimde sürdürebilmek için çeĢitli kurumlar geliĢtirmiĢtir. Eğitimin kurumsallaĢması okul sistemini ortaya çıkarmıĢtır. Günümüzde okullar bu sürecin en önemli boyutunu oluĢturmaktadır. Okulların bu sürece yaptıkları sistemli ve planlı katkılar eğitimin sunulduğu tek yer olarak algılanmalarına neden olmuĢtur. Oysa okul dıĢında bireyleri bir mesleğe hazırlamak, onların hayata uyumlarını kolaylaĢtırmak için açılmıĢ baĢka kurumlarda vardır. Eğitim ailede, iĢyerinde, asker ocağında, ibadethanede ve insanların oluĢturduğu çeĢitli gruplar içinde de gerçekleĢtirilir (Tan,2007).

2.1.2. YaĢantı

YaĢantı, insanın diğer insanlarla ve çevresiyle etkileĢimin bireyde bıraktıklarıdır. YaĢantıyı, insan ile çevresi arasındaki etkileĢimin insandaki izleri olarak da görmekte olanaklıdır (Demirel,Kaya. 2008).

(30)

YaĢantı, eğitsel yönden kazanılmıĢ yaĢantı ve yaĢanılmıĢ yaĢantı olarak iki gruba ayrılabilir. KazınılmıĢ yaĢantı, belirli bir etkileĢim durumunda yer alan etkinliklerin tümünü içermektedir. YaĢanılmıĢ yaĢantı ise söz konusu etkileĢim durumunda yer alan etkinliklerden yalnızca bireyde kalıcı iz bırakan ve bireyin davranıĢında değiĢim oluĢturan etkinliklerdir (Ertürk, 1973).

2.1.3. Süreç

Eğitim kavramının tanımında yer alan baĢka bir öğe de süreçtir. Bir ürünün oluĢumunda yer alan etkinlikler bütünü ya da belirli bir hedefe yönelik iĢlemler dizisine süreç diyebiliriz. BaĢka bir deyiĢle süreç, ham gerecin yapık duruma dönüĢtürülmesindeki aĢamalar düzenidir (Demirel, Özcan, Ün;1987). Ayrıca süreci, baĢı ve sonu belli olmayan zaman birimi olarakta kabul edebiliriz. Eğitim sürecini birbirini izleyen ve birbiri üzerine biriken öğrenme ve öğretme olayları oluĢturur. Öğrenmenin oluĢmasını sağlayan her türlü etki, eğitim sürecinin bir parçası olarak kabul edilebilir (Demirel,Kaya. 2008).

2.1.4. DavranıĢ

Eğitim kavramının tanımı içindeki diğer bir öge de davranıĢtır. Genel anlamda, organizmanın her hareketi davranıĢ olarak kabul edilebilir. Organizmanın etkiye karĢı gösterdiği tepki ya da tepkiye karĢı gösterdiği etkiye davranıĢ diyebiliriz. Diğer bir tanımla, açık ya da örtülü nitelikte olabilecek davranımlar zincirinin belli bir sıra ve uyarlık içinde sunulmuĢ hali de davranıĢ anlamına gelmektedir. Eğitim açısından davranıĢın gözlenebilir, ölçülebilir ve istenilir olması gerekir. Gözlenmeyen, ölçülemeyen davranıĢlar eğitim açısından yeterli görülmemektedir (Demirel,Kaya. 2008).

2.2. Ġnformal Eğitim

Ġnformal eğitim, geliĢigüzel kültürleme ile gerçekleĢen eğitim olarakta adlandırılabilmektedir. Ġnformal eğitim, yaĢam içinde kendiliğinden oluĢan bir süreçtir. Diğer bir deyiĢle, böyle bir eğitim, belli bir plan ve program uygulanmadan, yaĢam içinde kendiliğinden gerçekleĢir. Amaçlı ve planlı değil, geliĢigüzeldir. Bu nedenle bu eğitime “doğal eğitim”de denilmektedir. KiĢi karĢılaĢtığı durum ve içinde bulunduğu grubun üyeleri ile etkileĢimde bulundukça farkında olmadan yeni Ģeyler öğrenir.

(31)

(Demirel,Kaya. 2008). Bu tür öğrenmeler ailede, sokakta, iĢyerinde, televizyon önünde, okulda, kısacası yaĢam içinde kendiliğinden oluĢur (Fidan, Erden, tarihsiz).

Toplumlar büyüdükçe ve geliĢtikçe informal eğitim süreci insanların yetiĢmesinde yeterli olmamıĢ ve formal eğitim uygulanmaya baĢlanmıĢtır (Demirel,Kaya, 2008).

2.3. Formal Eğitim

Okullarda ya da kurumlarda bir plan ya da program uygulanarak gerçekleĢtirilen eğitime formal eğitim diyebiliriz. Formal eğitim amaçlıdır. Önceden planlanmıĢ bir program çerçevesinde yapılır, öğretim yoluyla gerçekleĢtirilir. Bu nedenle bu eğitime bilimsel eğitimde denilmektedir. Eğitim süreci öğretmen tarafından planlanır, uygulanır ve izlenir. Eğitim baĢlangıcından bitiĢine kadar özel bir çevre içinde kontrollü olarak yürütülür. Sürecin belli aĢamalarında ve sonunda değerlendirme iĢlemi yer alır. Okullardaki eğitim formaldir.

Okul dıĢında endüstri, tarım ve hizmet alanlarında kiĢileri bir mesleğe hazırlamak, meslekte ilerlemelerini sağlamak ve yenilikleri öğrenmek amacıyla yapılan öğretim etkinlikleri, halk eğitim merkezlerinde açılan kurslar, asker yetiĢtirme birer formal eğitim örneğidir. Ülkemizde her yıl binlerce insan bu tür amaçlı, planlı ve kısa süreli eğitim sürecinden geçerek yeni bilgi, beceri, tutum ve değerler kazanmaktadırlar. Okul dıĢında uygulanan formal eğitim sürecinin farklı yanları; kısa süreli olması öğrencilerin yaĢlara göre gruplandırılmaması, gereksinim duyuldukça yapılması ve belli konularla sınırlandırılmasındadır. Ailede formal ve informal eğitim süreçleri bir arada ve içi içe yürür. (Fidan, Erden, tarihsiz).

Formal eğitim, eğitim bilimcileri tarafından örgün ve yaygın eğitim olmak üzere iki grupta incelenmektedir.

2.3.1. Örgün Eğitim

Belirli bir yaĢ grubundaki bireylere milli eğitimin amaçları doğrultusunda hazırlanmıĢ eğitim programlarıyla okul çatısı altında düzenli olarak verilen eğitimdir (Taymaz,1992). Örgün eğitim, okul öncesi eğitimden baĢlayıp üniversitenin sonuna kadar yapılan eğitim süresini kapsamaktadır. Bu eğitim, belirli yıllara, sömestrlere ayrılmakta ve bu dönemleri baĢarı ile bitiren öğrencilere bir diploma ya da akademik bir derece verilmektedir (Demirel,Özcan, Ün;1987).

(32)

20

2.3.2. Yaygın Eğitim

Örgün eğitim sistemine hiç girmemiĢ, bu sistemin herhangi bir basamağında bulunan ya da bu basmakların birinden sistemi terk etmiĢ olan bireylere ilgi ve gereksinim duydukları alanlarda yapılan eğitim olarak tanımlanmaktadır (Taymaz,1992).

Yaygın eğitim, örgün eğitim kurumlarının dıĢında eğitim görenler için uygulanan kısa ve uzun dönemli eğitimdir. Halk eğitimi, hizmet içi eğitim seminerleri ve iĢbaĢında eğitim uygulamaları yaygın eğitim kapsamına girmektedir.

2.3.2.1. Halk Eğitimi

Halk eğitimi için birbirine az çok benzeyen tanımlar verilmektedir. Bir tanıma göre halk eğitimi genellikle 15 ya da daha ileri yaĢta olup normal okul ve üniversite sisteminin dıĢında bulunan kimselerin yararına sunulan ve gereksinimlere göre düzenlenen eğitimdir. Bir baĢka tanıma göre ise halk eğitimi zorunlu öğretim çağının dıĢına çıkmıĢ ve asıl uğraĢısı artık okula gitmek olmayan kimselerin, yaĢamlarının herhangi bir aĢamasında duyacakları öğrenme gereksinimini ve ilgiyi doyurmak üzere özellikle düzenlenen etkinlikleri ve programları kapsar. Bu etkinliklerin ve programların içine mesleki eğitim, mesleki eğitim dıĢındaki eğitim, genel eğitim, biçimsel nitelik taĢıyan ve taĢımayan öğrenme türleri girdiği gibi, ortak sosyal amaçlara yönelik eğitimde girer (Love, 1985).

Halk eğitimi bütün dünyada giderek artan bir önem kazanmaktadır. Örgün eğitim kurumlarında verilen eğitimin yetersiz kalması; bireyin yaĢamının çok küçük bir bölümünü okulda geçirmesi dolayısıyla okul dıĢındaki kitle iletiĢim araçları vb. etkenlerden daha fazla etkilenmesi ve bilginin hızla geliĢmekte olması nedeniyle sürekli yenilenmesi gerekliliği bu duruma yol açan baĢlıca nedenler arasındadır (Demirel, Özcan, Ün, 1987).

2.3.2.2. Hizmet Ġçi Eğitim

Hizmet içi eğitim özel ve tüzel kiĢilere ait iĢ yerlerinde, belirli bir maaĢ ya da ücret karĢılığında iĢe alınmıĢ ve çalıĢmakta olan bireylere görevleri ile ilgili bilgi, beceri ve tutum kazanmalarını sağlamak üzere yapılan eğitimdir (Taymaz,1982).

(33)

21 Hizmet içi eğitim kiĢilerin hizmetteki verim ve etkinliklerinin arttırılmasını, geliĢmeye yol açan bilgi, beceri ve tutumların zenginleĢtirilmesini amaç edinen ve kurumların genel çalıĢma düzenini sürekli olarak etkileyen eğitimdir (Oğuzkan,1993).

2.4. Eğitim Programı

Örgün eğitim ve yaygın eğitim bir program uygulanarak gerçekleĢtirilir. YetiĢek olarak da adlandırılabilen eğitim programını, öğrenene okulda ya da okul dıĢında planlanmıĢ etkinlikler yoluyla sağlanan öğrenme yaĢantıları düzeneği olarak tanımlanabilir (Demirel,Özcan.1999). Eğitim bir bakıma kasıtlı kültürleme yolu olarak görüldüğünden eğitim programlarının planlı olması gereği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Öğrenenlere öğrenme yaĢantıları sağlamak eğitim programları aracılığı ile olmaktadır. Bu nedenle öğrenme yaĢantıları eğitim programının en önemli boyutu olmak durumundadır. Programın bütününün bir düzenek olarak görülmesinde vurgulanmak istenen sistemli bir yapılanmanın ve sistematik sürecin olmasından kaynaklanmaktadır. Bu anlamda düzenek, eğitim programını bir düzen içinde sunmanın gerekliliğini vurgulamaktadır (Demirel,Kaya. 2008).

2.5. Ġnsanın Öğrenmesi

Öğrenme kavramı eğitimsel etkileĢimle ilgili hemen her Ģeyi kapsamaktadır. Bu kavram söz gelimi, insanın üretkenliğinin, becerilerinin, alıĢkanlıklarının geliĢtirilmesini ve tutumlarının desteklenmesini içine almaktadır. Genel anlamda öğrenmeyi var olan toplumsal duruma, kurallara ve kültürel gereklere bir ayak uydurma biçimi olarak tanımlanabilir (Gieseke,1982). Ġlk öğrenme anne babalarla özdeĢleĢerek gerçekleĢmektedir. Çocuğun ilk öğrenmesi, anne-babasının isteklerine ve onların simgelediklerine boyun eğme biçimindedir. Anne babanın istediklerinin büyük bir bölümü, toplumun bütünsel olarak gerekleridir. BaĢka bir deyiĢle anne babanın içinde bulundukları tabakanın gerekleridir. Ġlk zamanlar öğrenmenin boyun eğmekle aynı anlama geldiğini anlayabilmek için, çocuğun doğumundan baĢlayarak, anne babanın elinde ne denli onlara karĢı koyamaz bir durumda olduğu unutulmamalıdır. Ancak öğrenme ile birlikte anne babaya olan bağımlılık zamanla adım adım azalmaktadır. Anne baba ve diğer eğitimciler, bu bağımsızlaĢmaya izin vermeli ve destek olmalıdır (Demirel,Kaya, 2008). Birçok öğrenme psikoloğu, öğrenmeyi yaĢantı sonucu

(34)

22 gerçekleĢen ve az çok kalıcı izli olan davranıĢ değiĢikliği olarak tanımlamaktadır (Açıkgöz,Ün.1996).

2.6. Eğitimin Toplumsal Kaynağı

Eğitim bir anlamda toplumun yaĢam biçiminin bütününe bağlıdır. Eğitim toplumdan topluma değiĢmekle birlikte, toplumun değiĢime uğraması durumunda verilen eğitimde zaman içinde değiĢmektedir. Ancak eğitimdeki bu çeĢitlilik(farklılık) yalnızca eğitim için gerekli değildir. Her toplumun kendine has bir ideal tip insanı, kahramanları, kahramanlık hikayeleri, tarihi, örf ve adetleri olduğu düĢünüldüğünde kiĢilik geliĢimleri de toplumdan topluma farklılıklar göstermektedir (Demirel,Kaya, 2008).

GeliĢmiĢ toplumların önemli bir bölümü bilgiden etkin olarak yararlanma yeteneğini kazandığında, bilginin üretim ve hizmet sektöründe sermayeden çok daha önemli bir etmen olacağı anlaĢılacaktır (Tekeli,1994).

Eğitim; bireyin bireyselleĢmesi kadar, aynı zamanda onun toplumsallaĢma aracıdır da. Bireyin bireyselleĢmesi, onun öz güven ve öz karar mekanizmalarının geliĢmesi anlamına gelmektedir. Bireyin toplumsallaĢması ise, eğitim yolu ile toplumsal birikimden yararlanması ve böylece elde edilen yararın toplumsal iĢ bölümü içinde tekrar topluma dönüĢtürülmesi demektir (Önder,1999).

2.6.1. Eğitim Toplum ĠliĢkisi

Ġnsan doğası gereği tek baĢına yaĢayamaz. Ġnsanın bulunduğu her yerde mutlaka bir toplum yaĢamı da olagelmiĢtir. GeçmiĢten günümüze eğitim ve toplum iliĢkilerine bakıldığında, insanlık tarihinin çeĢitli dönemlerinde toplumsal örgütleniĢ ve üretim faaliyetlerine dayalı olarak eğitimin çok çeĢitli biçimlerde ortaya çıktığı görülmektedir (Demirel,Kaya, 2008).

Eğitim birey olarak daha yüksek ekonomik-sosyal standartlara ulaĢmak, refah düzeyi daha yüksek yaĢama koĢullarına ulaĢarak güvenli bir Ģekilde yaĢamak, toplum ve ülke olarak geliĢmek, ilerlemek ve çağdaĢ uygarlık düzeyine ulaĢabilmek, gerçek demokratik toplumsal bir düzen sağlamak ve bu düzen içinde halkın erk sahibi olarak toplumsal ve doğal kaynakları kendi yararına kullanabilmelerini sağlamak bakımından gerek birey, gerekse toplum için önemli görevler üstlenmektedir (Ozankaya.1977).

(35)

2.6.1.1. Aile ve Eğitim

Aile; insan türünün devamı için çağlar boyu bir emniyet, güvence kaynağı olmuĢtur. Dünyaya gelen insanın baĢlanıĢta yaĢamını sürdürecek ve çevresine uyumun sağlayacak kazanılmıĢ davranıĢları yoktur. YaĢamak için kendine gereken davranıĢların birçoğunu kendi çabaları ile zaman içinde öğrenir. Bu öğrenme sürecinde insana en büyük ve en yakın yardımcı onun ailesidir. Aile, geleneklerine, daha önce kendi ailesinden görüp öğrendiklerine göre, çocuğu üzerinde etkilerde bulunur. Çocuk ailenin yetiĢtirme düzenine göre yetiĢir. Her ailenin eğitim ortamı kendine göredir. Ġnsan kiĢilik yapısının temel davranıĢlarını büyük ölçüde ailede kazanır ve bu davranıĢların sonradan değiĢtirilmesi zordur. Birey önce aile içinde toplumsallaĢır. Toplumun sağlıklı bir yapıya sahip olup olmamasında ailenin önemi vardır. Çünkü aile yalnızca eğitimde değil diğer bütün toplumsal kurumlarda görev üstlenir. Ailenin eğitiminde, eğitiminde ailede görev alması eğitimin niteliğini arttırır. Aynı Ģekilde eğitim ailede görev alarak aile kurumunu güçlendirir (Demirel,Kaya, 2008).

2.7. Eğitimin Hukuksal Temelleri

Toplumu düzenleyen kuralların en önemlisi ve en etkilisi hukuk kurallarıdır. Bu kurallar doğrudan doğruya kiĢilerin iç iliĢkilerini düzenler. Bu kuralların oluĢturduğu düzene hukuk düzeni denir. Hukuk her Ģeyden önce bir düzen demektir (Akyüz,1981). Hukuk adalete yönelmiĢ bulunan bir toplumsal yaĢam düzenidir. Hukuk toplumsal yaĢantıdan doğan iliĢkileri, adaleti gerçekleĢtirmek üzere düzenlenen kuralların bütünüdür (Önen,1991).

Hukuk düzeni, bir yandan uygar yaĢamın dayanağı, diğer yandan da toplum içinde yaĢamanın bir güvencesidir. Hukuk düzeninde ortaya çıkacak bir aksama toplumun düzenini de etkiler (Akyüz,1981).

Türkiye Cumhuriyeti, Anayasası ile yönetim biçimi olarak demokrasiyi seçmiĢtir. Türk milleti için demokrasi bir yaĢam görüĢü, bir yaĢam yolu olmuĢtur. Bu nedenle hem eğitimin demokrasi, hem de demokrasinin eğitim yolu ile eğitilenlere benimsetilmesi gerekmektedir. Demokrasi, eğitime geniĢ özgürlük getirir. Eğitimde özgürlüğün amacı, insanın kiĢiliğini yeteneklerinin sonuna kadar geliĢtirilmesine izin vermek ve olanak hazırlamaktır (BaĢaran, 1989).

(36)

2.7.1. Eğitimin Yasal Dayanağı ve Eğitim Hakkı

Anayasa hukuki anlamıyla; Devletin örgütlenmesi ve iĢleyiĢiyle, devlet-toplum iliĢkilerini düzenleyen temel hukuk kuralları bütünüdür (ÇavuĢoğlu,1995). Anayasa, devletin temel yapısını, kuruluĢunu, yönetim biçimini, devletin temel organlarını, bunların birbiriyle olan iliĢkilerini, kiĢilerin temel hak ve özgürlüklerini düzenler. Anayasada, yalnız Anayasa hukukunu ilgilendiren ilkeler değil, kamu yönetimi ile ilgili ilke ve kurallarda vardır (Akyüz,1981)

Milli eğitimle doğrudan ilgili olan yasalara eğitim kanunları denir. Bunlar yalnız eğitimi ilgilendirdiğinden özel kanunlardır. Bunlardan bazıları: 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu, 222 sayılı Ġlköğretim ve Eğitim Kanunu, 1702 sayılı Ġlk ve Orta Tedrisat Muallimleri Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun, 625 sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu (Demirel,Kaya, 2008).

24.06.1973 tarihinde Milli Eğitim Temel Kanunu kabul edilmiĢtir. Bu kanun, “Türk Milli Eğitiminin düzenlenmesinde esas olan amaç ve ilkeler, eğitim sisteminin genel yapısı, öğretmenlik mesleği, okul bina tesisleri, eğitim araç ve gereçleri ve devletin eğitim ve öğretim alanındaki görev ve sorumluluğu ile ilgili genel hükümleri bir sistem bütünlüğü içinde kapsamaktadır (Madde 1)” (MEB mevzuat,2000)

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası‟nın 42. maddesine göre “Kimse eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz.” Böylece her vatandaĢın eğitim ve öğrenim hakkının olduğu kesin olarak anayasada yer almaktadır. Bununla birlikte 1973 yılında çıkan 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu da bu hakkı desteklemektedir. Milli Eğitim Temel Kanunu‟nun 7.maddesine göre “Temel eğitim görmek her Türk vatandaĢının hakkıdır (Mevzuat 1,2000). Anayasa bu hakkın nasıl kullanılacağına iliĢkin bazı sınırlamalar getirmektedir. Anayasaya göre “Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir”. Eğitim ve öğrenim hürriyeti, anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz (Anayasa madde 42).

Anayasa, eğitimi bir hak olarak tanımaktan ötede eğitim görmeyi vatandaĢlara bir ödev olarak ta vermektedir. Ama bu görev ilköğretimi görmekle sınırlandırılmıĢtır (BaĢaran,1989)

Anayasaya göre “ilköğretim, kız ve erkek bütün vatandaĢlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır (Anayasa madde 42).” Eğitim hakkı verilirken, hiç kimseye ayrıcalık hakkı tanınmamıĢtır. Soy, cinsiyet, inanç, din, mezhep, görüĢ farkına varılmaksızın tüm vatandaĢlara aynı hakkı vermiĢtir. Ancak özel eğitim gerektiren

Şekil

Tablo 1:Dokuzuncu Kalkınma Planında Eğitim Kademeleri Ġtibarıyla Hedefler
Grafik 1. Türkiye Geneli Ġlköğretim Net OkullaĢma Oranları (MEB verileri)
Tablo 3.Türkiye Geneli Kız, Erkek, Toplamında Ġlköğretime Kayıtsız Çocukların Sayısı  (MEB verileri)
Grafik 2:Türkiye Genelinde Ġlköğretime EriĢimde Cinsiyetler Arası Fark (MEB verileri)
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Yapılan alanyazın değerlendirmesinde KKTC’de okul öncesi dönemde Türkçe bilmeyen göçmen çocukların karşılaştıkları problemlerle ilgili bir

As a result, what is declared clearly is that more than half of tutor candidates found out in the institutions they had been having practice that the very first person

Öğretmenlik uygulaması dersinin gereğinin sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesi için okul yöneticileri, uygulamadan sorumlu öğretim elemanı tarafından bu

Bu makalede, Toplam Kalite Yönelimi (TKY) ve Toplam Kalite Çevre Yönetimi (TKÇY), ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemi Standartlan, bu standartlara göre belgelendirme

Güneydeki Konsorsiyum bölgesi dışında kalan bütün petrol sahalarında yalnız NIOC petrol çalışmaları yapmak- tadır.. Güneydeki petrol çalışmaları ise, 1954 yılından

Tablo 5 incelendiğinde katılımcıların okul öncesi eğitimde uzaktan eğitim esnasında yaşanan sorunları gidermek için velilere uzaktan eğitimi nasıl gerçekleştireceklerine

Aşağıdaki ilkeler, Aktif Okul Öğretmen Kılavuzu’nda verilen sınıf içi etkinlikler sırasında, tüm öğrencilerin etkinliklere eşit şekilde dâhil olmasını mümkün

Immunoprecipitation)實驗進一步證實了 baicalein 能夠促使 HIF-1α結合 至 erythropoietin (EPO)與 vascular endothelial growth factor (VEGF)