• Sonuç bulunamadı

Mezhepsel çoğulculuk bağlamında Caferilerin din eğitimi ve öğretimi ile ilgili beklenti ve önerileri üzerine bir araştırma (Iğdır örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mezhepsel çoğulculuk bağlamında Caferilerin din eğitimi ve öğretimi ile ilgili beklenti ve önerileri üzerine bir araştırma (Iğdır örneği)"

Copied!
161
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

AĞRI ĠBRAHĠM ÇEÇEN ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ ĠLKÖĞRETĠM DĠN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BĠLGĠSĠ EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠM DALI

Çetin DOĞRU

MEZHEPSEL ÇOĞULCULUK BAĞLAMINDA CAFERĠLERĠN DĠN EĞĠTĠMĠ VE ÖĞRETĠMĠ ĠLE ĠLGĠLĠ

BEKLENTĠ VE ÖNERĠLERĠ ÜZERĠNE BĠR ARAġTIRMA (IĞDIR ÖRNEĞĠ)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Tez Yöneticisi Yrd. Doç. Ġsmail ġĠMġEK

(2)
(3)

T.C.

AĞRI ĠBRAHĠM ÇEÇEN ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ ĠLKÖĞRETĠM DĠN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BĠL- GĠSĠ EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠM DALI

Çetin DOĞRU

MEZHEPSELÇOĞULCULUK BAĞLAMINDA

CAFERĠLERĠN DĠN EĞĠTĠMĠ VE ÖĞRETĠMĠ ĠLE ĠLGĠLĠ

BEKLENTĠ VE ÖNERĠLERĠ ÜZERĠNE BĠR ARAġTIRMA

(IĞDIR ÖRNEĞĠ)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Tez Yöneticisi Yrd. Doç. Ġsmail ġĠMġEK

AĞRI-2016

(4)

TEZ KABUL VE ONAY TUTANAĞI

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Ġsmail ġĠMġEK danıĢmanlığında, Çetin DOĞRU tarafından hazırlanan bu çalıĢma .../.../... tarihinde aĢağıdaki jüri tarafından Ġlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı‟nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

BaĢkan : ………... Ġmza: ……….. Jüri Üyesi : ……….. Ġmza: ……….. Jüri Üyesi : ……….. Ġmza: ……….. Jüri Üyesi : ……….. Ġmza: ……….. Jüri Üyesi : ……….. Ġmza: ……….. Yukarıdaki imzalar adı geçen öğretim üyelerine aittir.

…. /……/……. Prof. Dr. Kemal POLAT

Enstitü Müdürü

(5)

TEZ ETĠK VE BĠLDĠRĠM SAYFASI

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Ağrı Ġbrahim Çeçen Üniversitesi Lisansüstü Eğitim-Öğretim ve Sınav Yö-netmeliğine göre hazırlamıĢ olduğum “Mezhepsel Çoğulculuk Bağlamında Caferilerin Din Eğitimi ve Öğretimi Ġle Ġlgili Beklenti ve Önerileri Üzerine Bir AraĢtırma (Iğdır Örneği)” adlı tezin tamamen kendi çalıĢmam olduğunu ve her alıntıya kaynak gösterdiğimi taahhüt eder, tezimin kâğıt ve elektronik kopyala-rının Ağrı Ġbrahim Çeçen Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü arĢivlerinde aĢağıda belirttiğim koĢullarda saklanmasına izin verdiğimi onaylarım.

Lisansüstü Eğitim-Öğretim yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca gereği-nin yapılmasını arz ederim.

 Tezimin tamamı her yerden eriĢime ve kaynak gösterilmek Ģartıyla kullanıma açılabilir.

Çetin DOĞRU

(6)

ÖZET

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ Çetin DOĞRU

MEZHEPSEL ÇOĞULCULUK BAĞLAMINDA CAFERĠLERĠN DĠN EĞĠTĠMĠ VE ÖĞRETĠMĠ ĠLE ĠLGĠLĠ

BEKLENTĠ VE ÖNERĠLERĠ ÜZERĠNE BĠR ARAġTIRMA (IĞDIR ÖRNEĞĠ)

Tez DanıĢmanı: Yrd. Doç. Dr. Ġsmail ġĠMġEK 2016, 161 Sayfa

Jüri: Prof. Dr. Kemal POLAT Doç. Dr. Emine ÖZTÜRK Yrd. Doç.Dr. Ġsmail ġĠMġEK

Bu çalıĢmanın temel gayesi, Iğdır ili örnek alınarak Caferilerin din eğitimi ve öğretiminde temsil edilme sorunundan hareketle bu sorunun çözümüne yö-nelik Caferilerin talep ve önerilerinin tespit edilmesidir.

ÇalıĢma, literatür taraması, yarı yapılandırılmıĢ yüz yüze görüĢme ve anket teknikleri kullanılarak tamamlanmıĢtır.

ÇeĢitli teknikler kullanılarak elde edilen veriler değerlendirildiğinde ortaya Ģu sonuçlar çıkmaktadır. Caferilerin büyük çoğunluğu, okullarda verilen din eğitimi ve öğretimin gerekli olduğunu fakat yeterli olmadığını düĢünmektedir-ler. Caferilerin din eğitimi ve öğretiminde yeteri kadar temsil edilmediğini, okullarda verilen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatında Caferi mez-hebine de yer verilmesi gerektiği görüĢü ön plana çıkmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Caferilik, Çoğulculuk, Din AnlayıĢı, Dini çoğulculuk, Din Eğitimi, Mezhepsel çoğulculuk

(7)

SUMMARY

POSTGRADUATE THESIS Çetin DOĞRU A SURVEY ON

EXPECTATIONS AND SUGGESTIONS FOR RELIGION EDUCATION JA‟FARI (SHIA) PEOPLE‟S IN RESPECT OF DENOMINATIONAL

MULTIPLISM (THE CASE OF IĞDIR)

Thesis Supervisor: Assistant Professor Doctor Ġsmail ġĠMġEK 2016, Page: 161

Jury: Prof. Dr. Kemal POLAT Assoc. Prof. Dr. Emine ÖZTÜRK Assist. Prof. Ġsmail ġĠMġEK

The main purpose of this study is to find out the demands and suggestions of Ja‟fari (Shia) People‟s representational problems in religion education and, in the light of this idea, try to solve them by modelling Iğdır City.

The techniques used in this study are; literature survey, unstructured interview, face to face meeting and questionnaire techniques.

When the datas, which are the outcome of the tecniques used, are evaluated. The results are as follows. A great majority of Ja‟fari (Shia) People believe that the religion education at school is important but it is inadequate. They think that Ja‟fari (Shia) People are not represented enough in religion education, and also they defend that Ja'fari Jurisprudence must be involved in the books which are instructed at schools and this belief must be included in the curriculum of religion lesson. Besides, almost all of the Ja‟fari (Shia) People‟s opinion is that; The Ministery of Religious Affairs must represent not only one religious denomination but also all of them.

Key Words: Ja'fari Jurisprudence, Multiplism, Religion Doctrine, Religious Multiplism, Religion Education, Denominational Multiplism.

(8)

ÖNSÖZ

Türkiye‟nin toplumsal yapısına baktığımızda farklı alt kültür gruplarına sahip olduğundan dolayı homojen bir yapıda olduğunu söylemek güçtür. Bu yönüyle toplumsal yapı bakımından heterojen bir yapıya sahiptir.

Türkiye‟de müntesibi bakımından çoğunluk olarak Ġslam dini ilk sıradadır. Halkın çok büyük bir çoğunluğu Müslümanlardan oluĢmasının yanında Ġslam dininin anlaĢılması noktasında toplum tabakalarında birçok farklı anlayıĢ ve yorumların geliĢtirildiği söylenebilir. Ġslam dininin temel nasları olan Kur‟an-ı Kerim‟in ve Sünnetin anlaĢılması ve yorumlanmasıyla farklı dini anlayıĢlar ortaya çıkmıĢtır. Bu durum ise Ġslam dininin anlaĢılması noktasında dinsel ya-pıda tek tip bir anlayıĢın olmadığını da ortaya koymaktadır.

Gerek itikadi gerekse ameli boyutta ortaya çıkan farklı dini gruplar veya dini anlayıĢların varlığı, Türkiye‟deki din eğitimi ve öğretiminde veya daha özel anlamda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde temsil edilme sorununu da beraberinde getiriyor. AraĢtırmamızda, Türkiye‟deki farklı din anlayıĢlarından biri olan Caferilerin genel anlamda din eğitimi ve öğretiminde özel anlamda ise Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde kendilerinin temsil edilmediğini düĢün-melerinden hareketle din eğitimi ve öğretimi ile ilgili beklenti ve önerilerinin neler olduğunun tespiti yönünde bir gaye güdülmüĢtür.

ÇalıĢmamız giriĢ ve üç bölümden oluĢmaktadır. AraĢtırmamızın giriĢ kıs-mında araĢtırma konusu, amacı, yöntemi, kapsam ve sınırlılıkları gibi baĢlıkla-rı ele aldık. Birinci bölümde Çoğunluk ve Çoğulculuk kavramlabaĢlıkla-rının ne oldu-ğunu ve dini çoğulculuk, dinde çoğulculuk, din anlayıĢı, mezhepsel çoğulcu-luk, çoğulcu din eğitimi gibi kavramlar hakkında genel bilgiler verdik. Ġkinci bölümde Caferiliğin ne olduğunu ve tarihsel süreci, Caferilikle ilgili temel kavramlar ve itikadi, fıkhi görüĢlerini genel bir bilgi olması açısından ele al-dık. Üçüncü bölümde ise araĢtırmamızın asıl konusu olan Caferilerin din

(9)

timi ve öğretimi ile ilgili beklenti ve önerilerini ortaya koymaya çalıĢtık. Bu çalıĢmanın hazırlanmasında bana desteklerini esirgemeyen Prof. Dr. Kemal Polat hocama danıĢmanım Yrd. Doç. Dr. Ġsmail ġĠMġEK hocama ve Doç. Dr. Emine Öztürk hocama teĢekkürümü sunmayı bir borç bilirim.

Çetin DOĞRU

AĞRI 2016

(10)

ĠÇĠNDEKĠLER

TEZ KABUL VE ONAY TUTANAĞI ... ii

TEZ ETĠK VE BĠLDĠRĠM SAYFASI ... iii

ÖZET………. ... iv SUMMARY ………...v ÖNSÖZ………. ... vi ĠÇĠNDEKĠLER ... viii KISALTMALAR DĠZĠNĠ ... xiv TABLOLAR DĠZĠNĠ ... xv 1.GĠRĠġ……… ... 1 1.1. AraĢtırmanın Problemleri ... 1 1.2. AraĢtırmanın Amacı ... 4 1.3. AraĢtırmanın Önemi... 5 1.4. AraĢtırmanın Sınırlılıkları ... 8

1.5. AraĢtırmanın Evren ve Örneklemi ... 9

1.6. AraĢtırmanın Yöntemi ... 9

1.7. AraĢtırmanın Kavramsal Çerçevesi ... 12

1.7.1. Çoğulculuk... 12

1.7.2. Dini çoğulculuk... 12

1.7.3. Mezhepsel çoğulculuk ... 13

(11)

1.7.5 Caferilik ... 14 1.7.6. Din eğitimi ... 14 BĠRĠNCĠ BÖLÜM ÇOĞULCULUK 1.1. Çoğulculuk (Pluralism) ... 15 1.2. Dini Çoğulculuk ... 19 1.3. Dinde Çoğulculuk ... 23

1.4. Dini Kapsayıcılık (Inclusivism) ... 25

1.5. Dini DıĢlayıcılık (Exclusivism) ... 26

1.6. Çoğulculuk ve Din Eğitimi ... 28

1.7. Çoğulcu Din Eğitimi Modelleri ... 30

1.7.1. Laik din eğitimi(Laicete) ... 31

1.7.2 Bir dine veya mezhebe dayalı din eğitimi(Confessional) ... 32

1.7.3. Bir dine veya mezhebe dayalı olmayan din eğitimi(Non Confessional) .. 34

1.8. Din AnlayıĢı ... 35

1.9. Din ve Vicdan Hürriyeti ... 36

1.10. Mezhepsel Çoğulculuk ... 36

ĠKĠNCĠ BÖLÜM CAFERĠLĠK 2.1. ġia Kavramı ve Tarihsel Süreç Ġçerisinde TeĢekkülü ... 38

2.2. Caferiliğin Tanımı ... 40

2.3. Caferilerin Ġnanç Esasları ... 42

2.3.1. Tevhid ... 43

2.3.2. Adalet ... 44

(12)

2.3.4. İmamet ... 45

2.3.5. Mead ... 48

2.4. Caferilerde Ġnançla Ġlgili Diğer Kavramlar ... 48

2.4.1. Rec’at ... 48 2.4.2. Beda ... 49 2.4.3. Takıyye ... 50 2.5. Caferilerde Ġbadet ... 51 2.5.1. Namaz ... 51 2.5.2. Oruç ... 54 2.5.3. Hac ... 54 2.5.4. Zekât ... 55 2.5.5. Humus ... 56 2.5.6. Cihad ... 57

2.5.7. Emr bi’l ma’ruf nehy-i an’il münker ... 57

2.5.8. Tevella ve teberra ... 58

2.6. Türkiye‟deki Caferiler ... 58

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM A- CAFERĠLERĠN DĠN EĞĠTĠMĠ VE ÖĞRETĠMĠ ĠLE ĠLGĠLĠ BEKLENTĠ VE ÖNERĠLERĠ Mevcut Durum: Ġlköğretim (4-8.Sınıflar) ve Ortaöğretim (9-12. Sınıflar) Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitaplarında Caferilik ... 61

B- UYGULAMALI ARAġTIRMA 1. OLGUSAL DURUM ... 70

1.2. Örneklemin YaĢa Göre Dağılımı ... 71

(13)

1.4. Örneklemin Meslek Durumuna Göre Dağılımı ... 73 2. BETĠMSEL DURUM ... 74

2.1. Örneklemin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin Okullarda

Verilmesi Konusundaki Katılım Düzeylerinin Dağılımı... 74 2.2. Örneklemin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Zorunlu Olmalı

DüĢüncesine Katılım Düzeylerinin Dağılımı ... 75 2.3. Örneklemin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Seçmeli Olmalı

DüĢüncesine Katılım Düzeylerinin Dağılımı ... 77 2.4. Örneklemin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinde Verilen Dini

Bilginin Yetersiz Olduğu DüĢüncesine Katılım Düzeylerinin Dağılımı ... 78

2.5. Örneklemin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin Caferileri Temsil

Etmedeki Yetersizliği Ġle Ġlgili DüĢünceye Katılım Düzeylerinin Dağılımı 79

2.6. Örneklemin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin Sünniliğe Göre Verildiği DüĢüncesine Katılım Düzeylerinin Dağılımı ... 80 2.7. Örneklemin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinde Tek Bir Mezhebin Esas Alınarak Diğer Mezheplerin Varlığının Yok Sayıldığı GörüĢüne Katılım Düzeylerinin Dağılımı ... 81 2.8. Örneklemin DĠKAB Dersinde Temsil Edilme Noktasında Dile

Getirilen Talepler Sonucunda Bir DıĢlanmanın Olduğu GörüĢüne Katılım Düzeylerinin Dağılımı ... 82 2.9. Örneklemin Dini Konularla Ġlgili Bilgilerin DĠKAB Dersinden Çok

Aile Ve Çevreden Edindiği DüĢüncesine Katılım Düzeylerinin Dağılımı .. 84

2.10. Örneklemin Caferiliğin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitaplarında Temsil Edilmesi Konusundaki DüĢünceye Katılım

(14)

2.11. Örneklemin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinde Caferiliğe Özgü Ġnanç, Ġbadet anlayıĢı ve Kültürel Öğelere Yer Verilmeli DüĢüncesine Katılım Düzeylerinin Dağılımı ... 88 2.12.Örneklemin Caferiliği Anlatacak Din Eğitimcisinin Caferi Mezhebine Mensup Biri Olma DüĢüncesine Katılım Düzeylerinin Dağılımı ... 90 2.13. Örneklemin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Müfredatının

Hazırlanması AĢamasında Sürece Caferi Din Âlimlerinin de Dahil

Edilmesi Ġle Ġlgili DüĢünceye Katılım Düzeylerinin Dağılımı ... 92 2.14. Örneklemin Her türlü Kitle ĠletiĢim Araçlarıyla Yapılan Dini Ġçerikli Yayın ve Yayımlarda Caferilere Kendi Ġnanç ve Kültürlerini Tanıtım Ġmkânı Verilmeli DüĢüncesine Katılım Düzeylerinin Dağılımı ... 93 2.15. Örneklemin Caferilere Yurt Ġçinde Üniversite Dâhil Olmak Üzere Dinî Eğitim Yapabilme, Din Eğitimcisi YetiĢtirebilme Fırsat ve Ġmkânı Verilmeli DüĢüncesine Katılım Düzeylerinin Dağılımı ... 94 2.16. Örneklemin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretmenlerinin Özellikle Sünni Ekolun DıĢındaki Ekollere YaklaĢımları Noktasında Yeterince Objektif Olmadıkları DüĢüncesine Katılım Düzeylerinin

Dağılımı ... 95

C- UYGULAMALI ARAġTIRMA

1. KATILIMCI GRUBUN GENEL ÖZELLĠKLERĠ ... 97

2. ELDE EDĠLEN BULGULARIN ĠÇERĠK ANALĠZĠ ... 98 2.1. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinde Caferiliğin Temsil Edilmesi Talebi ... 99 2.2. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Müfredatında Yer Verilmesi

(15)

2.2.1. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatında Caferilere özgü

kültürel öğelere yer verilmesi ...108

2.2.2. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatında inanç ve ibadet konularında Caferilerin Din anlayıĢına da yer verilmesi ...110

2.3. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin Konumuyla Ġlgili Talepler .... 112

2.3.1. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin okullarda seçmeli olması ...113

2.3.2. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin okullarda zorunluluğunun devam ettirilmesi ...114

2.4. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni veya Genel Anlamda Din Eğitimcisiyle Ġlgili Talepler ... 118

SONUÇ VE GENEL BĠR DEĞERLENDĠRME ...122

KAYNAKLAR ...133

ÖZGEÇMĠġ ...141

(16)

KISALTMALAR DĠZĠNĠ

DKAB Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi EHLADER: Ehli Beyt Âlimleri Derneği A.G.M: Adı Geçen Makale

AĠHM: Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi BM: BirleĢmiĢ Milletler

ed: Editör Çev: Çeviren

MEB: Milli Eğitim Bakanlığı SBE: Sosyal Bilimler Enstitüsü ĠFD: Ġlahiyat Fakültesi Dergisi

MAZLUMDER: Ġnsan Hakları ve Mazlumlar Ġçin DayanıĢma Derneği TDV: Türkiye Diyanet Vakfı

(17)

TABLOLAR DĠZĠNĠ

Tablo 1: Örneklemin Cinsiyeti ... 70

Tablo 2: Örneklemin YaĢı ... 71

Tablo 3: Örneklemin Öğrenim Durumu ... 72

Tablo 4: Örneklemin Meslek Durumu ... 73

Tablo 5: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Okullarda Verilmelidir DüĢüncesi…….. ... 74

Tablo 6: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Caferileri de Temsil Edecek ġekilde Düzenlenerek Zorunluluğu Devam Etmeli DüĢüncesi ... 75

Tablo 7: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Okullarda Seçmeli Olmalı DüĢüncesi…. .... 77

Tablo 8: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinde Verilen Dini Bilginin Yetersiz Olduğu DüĢüncesi………..78

Tablo 9: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinde Caferiliğe Yeteri Kadar Yer Verilmediği DüĢüncesi…….. ... 79

Tablo 10: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Sünni Kaidelere Göre Verilmektedir DüĢüncesi…….. ... 80

Tablo 11: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Tek Bir Mezhebi Esas Alıp Diğer Mezhepleri Yok Saymaktadır DüĢüncesi ... 81

Tablo 12: Mezhebimin Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Ders Müfredatına Yansıtılması Noktasında Haklı Taleplerimi Dile Getirdiğimde ÖtekileĢtirildiğim Zamanlar Olabilmektedir DüĢüncesi ... 83

Tablo 13: Dini Konularla Ġlgili Bilgileri DKAB Dersinden Çok Ailem ve Çevrem(Camii, Müctehid, Molla)‟den Edinirim DüĢüncesi ... 84

Tablo 14: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitaplarında Caferilik de Temsil Edilmelidir DüĢüncesi ... 86

Tablo 15: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Kitaplarında Caferiliğe Özgü Ġnanç, Ġbadet ve Kültürel Öğelere Yer Verilmelidir DüĢüncesi ... 88

Tablo 16: Caferiliği Anlatacak Din Eğitimcisinin Caferi Mezhebine Mensup Biri Olmalı DüĢüncesi…….. ... 90

Tablo 17: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Müfredatının Hazırlanması AĢamasında Sürece Caferi Din Âlimlerinin de Dâhil Edilmeli DüĢüncesi ... 92

Tablo 18: Her Türlü Kitle ĠletiĢim Araçlarıyla Yapılan Dini Ġçerikli Yayın Ve Yayımlarda Caferilere Kendi Ġnanç Ve Kültürlerini Tanıtım Ġmkânı Verilmeli DüĢüncesi…….. ... 93

Tablo 19: Caferilere Yurt Ġçinde Üniversite Dâhil Olmak Üzere Dinî Eğitim Yapabilme, Din Eğitimcisi YetiĢtirebilme Fırsat ve Ġmkânı Verilmeli DüĢüncesi ... 94

Tablo 20: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretmenlerinin Özellikle Sünni Ekolun DıĢındaki Ekollere YaklaĢımları Noktasında Yeterince Objektif Olmadıkları DüĢüncesi……….…..95

(18)

1.GĠRĠġ

1.1. AraĢtırmanın Problemleri

Din, insanın varoluĢ serüveninde gerekli olan ve sahip olduğu bir güç ve araçtır. Ġnsanın, nasıl kendisini tehlikelere karĢı koruyabilmek için bir çatıya ihtiyacı varsa insani değerlerin yok olmasına ve ahlaki yozlaĢmaya, çöküntüye engel olabilmek için de bir dine ve o dini doğru Ģekilde öğretecek din öğreti-mine de ihtiyacı ve hakkı vardır.1

Ġnsan; belli bir dini, kültürü, kimliği olan sosyal bir çevrede dünyaya gelir. Yani insan, doğduğu ortamın kültürü, dili, dini ve kimliğini hâlihazırda bulur. Ġlkin bunlarla tanıĢır ve öncelikli olarak bunları tercih eder. Ġnsanın içinde doğ-duğu sosyal çevrenin dinini veya din anlayıĢını tercih etmesi de gayet doğaldır. Fakat insanoğlu yaratılıĢının gereği olarak hakikatı aramakla yükümlüdür. Di-ğer din mensupları hakikati kendi dinlerinde bulmuĢ ve bu din ile tatmin olup baĢka din arama ihtiyacı hissetmiyorlarsa o zaman yapmaları gereken Ģey kendi dinlerine uymaktır.2

Eğer içinde doğduğu sosyal çevrenin dini veya din anlayıĢı kendilerini tatmin etmiyorsa hakikat arayıĢına devam etmektedirler. Bu arayıĢ kendilerini tatmin edecek bir din veya inanç bulana kadar devam etmektedir. Bu durum bir dine inanmıĢ fakat bu din içindeki farklı din anlayıĢlarına sahip kiĢiler için de söz konusudur. Hal böyle olunca aynı sosyal çevrede veya farklı toplumsal yapılarda birçok din ve din anlayıĢının ortaya çıkmasının yolu da açılmıĢ olur.

KüreselleĢmenin etkisiyle toplumsal yapıların birbirine yakınlaĢtığı günü-müz dünyasında farklı din ve kültürlerin tanıĢmasıyla birlikte din ve kültürler

1

MEB, İDKAB Dersi (4,5,6,7,8. Sınıflar) Öğretim Programı ve Kılavuzu, MEB yayınları, Ankara 2010, s. 6.

2

Adnan Aslan, “Dini Çoğulculuk Problemine Çözüm Önerisi”, Müslümanlar Ve Diğer Din

Mensupları( Müslümanların Diğer Din Mensuplarıyla İlişkilerinde Temel Yaklaşımlar),

(19)

birbirlerini etkilemeye baĢlamıĢtır. Bu durum, dini, kültürel çeĢitliliğin artma-sına sebep oldu ve farklı din anlayıĢlarının ortaya çıkmaartma-sına zemin hazırladı. Batı toplumlarını burada örnek verebiliriz. Batıda mensubiyet açısından tek bir dinin veya kültürel kimliğin varlığından söz etmemiz mümkün değildir. Batı, kültürel ve dini çeĢitliliğin yaĢandığı bir yapıya sahiptir. Sahip olduğu bu ço-ğulcu kimliğinin oluĢması, gerek fertlerin hakikat arayıĢlarından gerek küresel-leĢmenin etkisi veya küreselleĢmeyi sağlayan birçok etmene bağlı olarak ger-çekleĢti. Batı toplumlarında ortaya çıkan bu çeĢitliliklerde dikkat çeken en önemli unsur ise ötekileĢtirme, ayrıĢtırma ve yok saymanın olmamasıdır. Din ve çoğulculuk kavramları arasındaki iliĢki bağlamında düĢünüldüğünde Ülke-miz, Batıya nazaran biraz daha farklıdır. Ülkemizdeki durum dinsel çoğulcu-luktan ziyade dinde çoğulculuk olarak düĢünülmelidir. Bu bağlamda sosyal bütünleĢme adına ülkemiz açısından din unsuru ele alınacak olursa ilk yapılma-sı gereken Ģey kendi toplumsal ihtiyaçlarımızı göz önünde bulundurarak tarih boyunca ortaya çıkan mezheplerin birbirleriyle ayrıĢıp ötekileĢmeye sebep ol-maması için neler yapılmalıdır konusunda fikir yürütmeliyiz.3

Türkiye‟de Ġslam dinine mensup olanlar çoğunluktadır; ancak Ġslam dininin temel kaynakları olan Kur‟an ve Sünnetin farklı yorumlanmasıyla ister mezhep denilsin ister dini grup denilsin hangi isimle anılırsa anılsın birçok din anlayıĢı ortaya çıkmıĢtır. itikadi ve ameli boyutta ortaya çıkan bu din anlayıĢlarının temsil edilme meselesi, Türkiye‟de din eğitimi ve öğretimi ile ilgili tartıĢmaları ve sorunları da beraberinde getirmiĢtir.

Ülkemizde Din eğitimi ve öğretiminde temsil edilme meselesinde sorun ya-Ģayan farklı dini gruplardan biri de Ģüphesiz ki Caferilerdir. Bundan hareketle Bu araĢtırmanın temel konusu, Caferilerin toplumsal sorunlarından biri olan

3

Ahmet Bağlıoğlu, “Mezhepsel çoğulculuk ve Temelleri”, Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

(20)

din eğitimi ve öğretiminde temsil edilme sorunu ve bu sorunun aĢılması adına Caferilerin konuyla ilgili beklenti ve önerilerinin belirlenmesidir.

Iğdır merkeze bağlı Ġnönü Ortaokulu‟nda dört yıla yakın Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerine girmekteyim. Ġnönü Ortaokulu, Caferi mezhebine mensup vatandaĢların çocuklarının çoğunlukta olduğu ve eğitim gördüğü bir okuldur. Derslerde her ne kadar temel Ġslami değerleri merkez alıp Kur‟an ve Sünnet eksenli, mezhepler üstü bir din eğitimini vermeye çalıĢsak da özellikle ibadetlerin uygulanıĢıyla ilgili bilgileri Ehl-i Sünnet anlayıĢında ve Hanefi-Maturidi ekseninde vermek durumunda kalıyoruz. Gerek ibadetlerle ilgili ola-rak gerek inançla ilgili bilgileri Hanefi-Maturidi ekseninde verdiğimizde Caferi mezhebine mensup öğrenci, ailesi ve çevresinde öğrenmiĢ olduğu dini bilgi ve uygulamalarla derste anlattıklarımız haliyle birbirleriyle örtüĢmemektedir. Mezhepsel anlayıĢlardan doğan bu farklılıkların öğrenci tarafından sorgulandı-ğını görmekteyiz. Öğrenciler mezhepsel yorum farklılıklarından dolayı ortaya çıkan bu tür bilgilerin doğruluğu ve yanlıĢlığı üzerinden tartıĢma oluĢturarak bize sorular yöneltmektedir. Ancak öğrencilere mezhepsel anlayıĢlardan dolayı bu bilgisel farklılıkların oluĢabileceğini anlatmaya çalıĢsak da anlattığımız bil-giler öğrencileri gerçek manada tatmin etmemektedir. Bu durum ise öğrencide Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine karĢı aidiyetlik duygusu oluĢmasına engel olabilmekte ve öğrenci derse karĢı ilgisiz kalabilmektedir. Bu durum gerek din eğitimcisi gerekse öğrenci açısından bir sorun teĢkil etmektedir.

Caferilerin toplumsal alanda karĢılaĢtıkları sorunlardan biri olan din eğitimi ve öğretimi alanında temsil edilme sorununun aĢılması adına son dönemlerde bu konuda Caferilerin çeĢitli taleplerinin olduğu görülebilmektedir. Örnek ola-rak 2010 yılında Caferiler tarafından bir çalıĢtay yapılaola-rak bu çalıĢtayın sonu-cunda bir bildirge yayınlanmıĢ ve bu bildirgede din eğitimi ve öğretimi ile ilgili beklenti ve önerilere yer verilmiĢtir. Ön planda tutulan beklenti ve öneriler de

(21)

dikkate alınarak bu araĢtırmayla “Caferilerin din eğitimi ve öğretimi ile ilgili beklenti ve önerileri nelerdir?” sorusuna cevap aranmaya çalıĢılmıĢtır.

1.2. AraĢtırmanın Amacı

Son dönemlerde gerek basında, gerekse medyada çıkan haberlere bakıldı-ğında Caferilerin din eğitimi ve öğretimi ile ilgili talep ve önerilerini dile getir-diklerini görmekteyiz. Bundan hareketle araĢtırmamızda, Caferilerin Din Kül-türü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatında kendilerinin de temsil edilmesiyle ilgili görüĢlerini, talep ve önerilerini ortaya koymayı esas amaç edindik.

AraĢtırmamızın esas amacını gerçekleĢtirmeye yönelik Ģu alt amaçları da belir-ledik:

 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin konumunun ne olması gerektiği ile ilgili görüĢlerin tespiti

 Okullarda verilen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin yeterliliği ile ilgili görüĢlerin tespiti

 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde diğer farklı dini grupların temsil edilmesi meselesine yönelik görüĢlerin tespiti

 Dini konularla ilgili bilgileri hangi kaynaktan aldıklarına yönelik görüĢ-lerin tespiti

 Genelde din eğitimcisi özelde ise Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğret-menleriyle ilgili görüĢlerin tespiti

 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatı içeriğinin nasıl olması ge-rektiği ile ilgili görüĢlerin tespiti

(22)

1.3. AraĢtırmanın Önemi

Ülkemizde din eğitimi ve öğretimi anayasal bir zorunluluktur. Manevi an-lamda insanların doyurulması din eğitimi ve öğretiminin kaçınılmaz bir göre-vidir.

“Din öğretimine insan-din iliĢkisi açısından yaklaĢıldığı zaman, insanın tabi-atı gereği din ile sürekli bir ilgi ve iliĢki içinde olduğu gerçeği ile karĢılaĢılır. Bu gerçekten hareketle, insanın gerek kendisi hakkındaki gerekse varlığının anlamını arayan sorularına cevap bulmada dinin verilerini kullanmak kaçınıl-mazdır. Bunlar, insanın fizik ötesi ile ilgili sorularıdır ve bunların en doyurucu cevabı dinden gelmektedir. Ġnsanın bu duygusu hiçbir zaman yok olmaz; an-cak eksik ve yanlıĢ doyurulabilir. Asıl önemli nokta da burasıdır. Eğitim öğre-timden beklenen görev, bu eksik ve yanlıĢ doyurulmaları önlemektir. Ayrıca, eğitim öğretimde asıl olan, ferdin bedenî ve ruhi bütün yetenek ve ihtiyaçları-nın sıra ile değil, birlikte ele alınması ve uyum içerisinde doyurulup geliĢtiril-mesidir. Bu nedenle, inanma gibi önemli bir duygu ve ihtiyacı, diğer duygu ve ihtiyaçların gerisinde bırakmak veya hiç görmezden gelmeye çalıĢmak doğru değildir. Din öğretiminden beklenen, kiĢilerin inanma ihtiyaçlarını, doğru bilgi, duygu ve becerilerle doyurmalarına yardımcı olmaktır.”4

Din eğitimi ve öğretiminin temel amaçlarından birisi toplumdaki farklı dinî anlayıĢ ve yaĢayıĢların sosyal bir olgu olduğu bilincine varılması ve baĢkaları-nın inanç ve yaĢayıĢlarına hoĢgörü ile yaklaĢılmasıbaĢkaları-nın sağlanmasıdır. Amaçla-nan bu hoĢgörünün sağlanmasına yönelik atılacak en önemli adımın ise eĢitlik prensibinden hareketle farklı din anlayıĢlarına din eğitimi ve öğretimi özelde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatında yer verilmesi, tanıtılması öte-kileĢtirici, ayrıĢtırıcılıktan ziyade hoĢgörü ve saygı temelinde birleĢtirici olma-sının sağlanmasıdır.

4

(23)

Türkiye‟de Ġslam kaynaklı ortaya çıkan farklı din anlayıĢlarının din eğitimi ve öğretiminde temsil edilme meselesi son yıllarda tartıĢılan bir konudur. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi programının temel yaklaĢımlarından din bilimsel yak-laĢımda Ģöyle denilmektedir; Ġlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı geliĢtirilirken gerek Ġslam dini gerekse diğer dinler hakkında bilimsel ve araĢtırmaya dayalı bilgi ön planda tutulmuĢ, dinin asıl kaynakların-da yer almayan bilgilerden uzak durulmuĢtur. Ġslam diniyle ilgili bilgilerde; Kur'an ve sünnet merkezli, birleĢtirici ve herhangi bir mezhebi esas almayan bir yaklaĢım benimsenerek Ġslam diniyle ilintili dinsel oluĢumları kuĢatacak kök değerler öne çıkarılmıĢtır. Ġnanç, ibadet ve ahlak alanlarıyla ilgili bu değer-lerin, Kur'an ve sünnete dayanan ortak paydalar olmasına özen gösterilmiĢtir. Amaç, bireylerin, dinî, kültürel ve ahlaki değerler hakkında doğru bilgilenme-lerini sağlamaktır. Bu yaklaĢıma uygun olan bütün dinî ve ahlaki değerler, öğ-retime konu edilmiĢ, ancak Programın doktrin (belirli bir mezhebe dayalı) merkezli bir öğretime dönüĢmemesine özen gösterilmiĢtir.5 Ancak Din Kültürü

ve Ahlak Bilgisi programına yönelik farklı dini kesimler tarafından yapılan eleĢtirilere dikkat edildiğinde; temel yaklaĢımlarından din bilimsel yaklaĢımda belirtildiği gibi mezhepsel üstü bir yaklaĢımdan uzak, yaklaĢımın teorik çerçe-vesi ile pratiğinin birbirinden tamamen farklı olduğu, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatının Ģekillenmesinde tek bir din anlayıĢının ağırlığının göze çarptığı, özellikle inanç ve ibadetlerle ilgili konuların iĢlenmesinde daha çok Hanefi-Maturidi anlayıĢın hâkim olduğu ve öteki din anlayıĢlarının yok sayıldığı gibi görüĢlerin ve eleĢtirilen ön planda tutulduğunu söylemek müm-kündür. Örneğin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatının yapısına yö-nelik Cem Vakfı Hukuk Komisyonu tarafından, müfredatta Alevilikle ilgili bilgilere yer verilmediği iddiasıyla Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine, 13 Aralık 2005 tarihinde Ankara 10. Ġdare Mahkemesinde iki bin kiĢi adına dava

5

(24)

sı, bu dava dıĢında da Alevi vatandaĢlar tarafından açılmıĢ onlarca davanın varlığı ve son olarak Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi‟ne açılan bir davada Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi‟nin, Türkiye‟de hâlihazırda verilen Din Kül-türü ve Ahlak Bilgisi dersinin, içeriği çoğulculuğa uygun bir biçimde değiĢti-rilmediği sürece zorunlu tutulamayacağı yönündeki kararı da dikkate alındığın-da konunun farklı kesimler tarafınalındığın-dan bir sorun haline geldiği anlaĢılmaktadır. Ülkemizde de AĠHM‟in kararından sonra da DanıĢtay Sekizinci Dairesi‟nde de aynı gerekçelerle benzer kararların verildiği görülmekte olup yaĢanan tüm bu geliĢmelerin özellikle farklı dini kesimler açısından konunun çözülmeyi bekle-yen önemli bir sorun olduğunu ortaya koymaktadır.6

Din Kültürü ve Ahlak bilgisi ders programına farklı dini kesimler tarafından

yapılan eleĢtiriler ve eleĢtirilerle birlikte konunun ulusal ve uluslararası mah-kemelere taĢınmasıyla birlikte verilen kararlar da dikkate alınmıĢ olup özellikle Alevilerin lehine olarak Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders programında çeĢitli düzenlemeler yapılmıĢtır. Ancak söz konusu tartıĢmalar her ne kadar Alevilerin din eğitimi ve öğretiminde temsil edilmesi sorunu üzerinde Ģekilleniyorsa da Caferi mezhebine mensup vatandaĢların örgün ve yaygın din eğitiminde temsil edilmeleri ile ilgili talep ve önerilerini son zamanlarda dile getirdiklerini bu-nunla ilgili birçok haberin yapıldığı görülebilmektedir. Örnek olarak Caferiler tarafından 13.03.2010 tarihinde Grand Anka Hotel‟de düzenlenen çalıĢtay top-lantısı sonrasında konuyla ilgili bir bildirge yayınlanmıĢtır. Bu bildirgede bir-çok alanında olduğu gibi din eğitimi ve öğretimi alanında da talep ve önerileri-ni dile getirmiĢlerdir. Bu durum ise din eğitimi ve öğretiminde temsil edilme sorunu sadece Alevilerle ilgili bir sorun olmayıp ülkedeki diğer bütün dini gruplar için de bir sorun söz konusudur.

6

Nurullah Bora, Çoğulculuk Açısından Alevilere Göre Din Eğitimi ve Öğretimi, (Yüksek Lisans Tezi), Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya 2009, s. 3.

(25)

Alevi-BektaĢiliğin din eğitimi ve öğretiminde temsil edilmesi adına ileri sü-rülen talep ve önerilerin tespitine yönelik yapılan birçok çalıĢmanın varlığından söz edilebilir ama Caferilerin din eğitimi ve öğretimi ile ilgili beklenti ve öneri-lerinin belirlenmesi noktasında yapılan akademik çalıĢmalar yetersizdir. Anka-ra Üniversitesinde Ali AlbayAnka-rak‟ın “Caferilerde Dini ve Sosyal Hayat (AnkaAnka-ra Keçiören Örneği)” adlı doktora çalıĢması, Dokuz Eylül Üniversitesinde Abdul-lah Koç‟un “Iğdır‟da Caferilik” adlı yüksek lisans çalıĢması gibi bazı çalıĢma-larda Caferilerin din eğitimi ve öğretimi ile ilgili sorunlarına kısmen de olsa değinildiği görülebilmektedir. Fakat Caferilerin din eğitimi ve öğretimi ile ilgili beklenti ve önerilerinin belirlenmesine yönelik esaslı bir araĢtırmanın yapılma-dığını söyleyebiliriz. Bu yönüyle bu çalıĢma alanında bir ilk olması açısından da önemlidir. AraĢtırma, eğitimde çoğulcu temelli geliĢtirilecek modellerin dikkate alınarak hazırlanması muhtemel yeni din eğitimi programlarına faydalı olacağı düĢünülmüĢtür.

1.4. AraĢtırmanın Sınırlılıkları

AraĢtırmada Caferilerin din eğitimi ve öğretimi ile ilgili beklenti ve önerile-rinin belirlenmesi amacıyla elde edilen verilerin elde edildiği yer, Iğdır iliyle sınırlı tutulmuĢtur. Yarı yapılandırılmıĢ görüĢme tekniği kullanılarak Iğdır‟daki Caferi cemaatine mensup din âlimleri, kanaat önderleri ve farklı meslek gru-bundan toplam onbeĢ (15) kiĢiyle yapılan yüz yüze görüĢme ve Iğdır ilinde yaĢayan ve Caferi cemaatine mensup ikiyüziki (202) kiĢiden oluĢan bir örnek-lem grubuna uygulanan bir anketten (BeĢli likert tipi ölçek) elde edilen veriler-le sınırlı tutulmuĢtur.

AraĢtırmamızın birinci ve ikinci bölümlerinde Caferiliğin tanımı, tarihçesi, Caferilerin Ġnanç esasları ve ibadetleriyle ilgili temel kavramları ve araĢtırmay-la ilgili çoğulculuk ve mezhepsel çoğulculuk kavramaraĢtırmay-ları genel bilgi olması açısından ayrıntıya girilmeden verilmeye çalıĢılmıĢtır. Literatür taramasıyla

(26)

elde edilen veriler ayrıntıya girilmeden genel bilgi olması açısından sınırlı tu-tulmuĢtur.

1.5. AraĢtırmanın Evren ve Örneklemi

AraĢtırmamızın evreni Türkiye‟deki Caferilerdir. AraĢtırmamızın örnekle-mini ise Iğdır ilindeki Caferiler oluĢturmaktadır. Iğdır‟daki Caferilerin din eği-timi ve öğreeği-timi ile ilgili beklenti ve önerilerinin belirlenmesi amacıyla Caferi âlimleri, kanaat önderleri, eğitimci ve farklı mesleklerden olan toplamda 15 kiĢilik bir örneklem grubuyla yapılan yüz yüze görüĢmeler ve Caferi cemaatine mensup 202 kiĢiden oluĢan bir katılımcı gruba uygulanan anketten elde edilen veriler kullanılmıĢtır.

1.6. AraĢtırmanın Yöntemi

AraĢtırmanın teorik bölümü için literatür taraması metodu, uygulama bölü-mü için ise yarı yapılandırılmıĢ görüĢme tekniği ve katılım düzeyini ölçücü anket (BeĢli likert tipi ölçek) kullanıldı. Literatür taraması metoduyla Caferilik-le ilgili genel bilgiCaferilik-lerin verilmesi amaçlandı. Konuyla ilgili çoğulculuk ve mezhepsel çoğulculuk gibi kavramlar hakkında genel bilgi sahibi olunması açısından bilgilerin verilmesi yine literatür taraması metoduyla oldu. Caferile-rin din eğitimi ve öğretimi ile ilgili görüĢleCaferile-rini, beklenti ve önerileCaferile-rini belirle-mek amacıyla araĢtırmamızda nitel veri toplama tekniklerinden biri olan yarı yapılandırılmıĢ görüĢme tekniği kullanılmıĢtır. Yarı yapılandırılmıĢ görüĢme tekniği için araĢtırmanın amacının gerçekleĢtirilmesine hizmet edecek sorular hazırlandı. Bu soruların hazırlanması aĢamasında uzman kiĢilerin yardımına baĢvuruldu. Yüz yüze görüĢmelerde katılımcılara Ģu sorular yöneltilmiĢtir:

1- Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatında Caferiler yeteri kadar temsil ediliyor mu? Yeteri kadar temsil edilmeğini düĢünüyorsanız bu ko-nudaki görüĢ ve talepleriniz neler olabilir?

(27)

2- Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatına Caferilikle ilgili -size gö-re- dâhil edilmesi gereken konular neler olabilir?”

3- AĢağıda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersiyle ilgili verilen öncüllerden sizin görüĢünüze uygun olanları iĢaretleyin ve bu seçimi niçin yaptığınızı kısaca açıklayınız?

( ) Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi okullardan kaldırılmalıdır. ( ) DKAB dersi okullarda verilmeli fakat seçmeli olmalıdır.

( ) Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, Caferiliği de temsil edecek Ģekilde düzenlenerek okullarda zorunluluğu devam ettirilmelidir. 4- Genel anlamda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi özel anlamda ise

Cafe-riliği anlatacak öğretmen veya eğitimcilerin herhangi bir mezhebe mensup olup olmamasıyla ilgili aĢağıdaki öncüllerden size uygun olanı iĢaretleyin ve niçin bu öncülü iĢaretlediğinizi açıklayınız?

( ) Caferi mezhebine mensup öğrencilerin yoğun olduğu okullarda din eğitimi, Caferi mezhebine mensup bir öğretmen tarafından verilsin ( ) Caferi mezhebine mensup öğrencilerin yoğun olduğu okullarda din eğitimini verecek öğretmenin Sünni veya Caferi fark etmez her iki mezhepten birine mensup bir öğretmen tarafından verilebilir.

Yarı yapılandırılmıĢ görüĢme tekniği ile özellikle Iğdır Ġlinde yaĢayan Caferi âlimleri, kanaat önderleri, araĢtırmacı-yazar, eğitimci ve bazı meslek grupla-rından oluĢan toplamda onbeĢ (15) kiĢilik bir katılımcı grup oluĢturuldu. Katı-lımcı grubun üyelerinin seçiminde Caferi cemaati tarafından tanınan saygın kiĢiler olmasına dikkat edildi. OnbeĢ (15) kiĢilik katılımcı ile yüz yüze görüĢü-lerek önceden hazırlanmıĢ sorular katılımcılara yöneltildi. Yüz yüze görüĢme-den daha iyi veriler almak için ayrıca ara sorulara da baĢvuruldu. Katılımcıların sorulara verdikleri cevaplar yazılarak ve kayıt cihazı kullanılarak kayda alındı. Kayıt altına alınan bu cevaplar daha sonra bilgisayar ortamında yazıldı.

(28)

tırmanın amacına yönelik kategorik baĢlıklar kullanılarak veya tek bir baĢlık altında alt kategoriler oluĢturularak veriler çözümlenerek yorumlandı. Bu Ģe-kilde katılımcıların din eğitimi ve öğretimi ile ilgili görüĢ, beklenti ve önerile-rinin neler olduğunun tespit edilmesi amaçlandı.

Caferilerin din eğitimi ve öğretimi ile ilgili beklenti ve önerilerini tespit etmek amacıyla Caferi mezhebine mensup 202 kiĢilik bir katılımcı gruba katı-lım düzeylerini ölçücü bir anket uygulandı. Caferilerin din eğitimi ve öğretimi ile ilgili görüĢlerini, beklenti ve önerilerini belirlemek maksadıyla geliĢtirdiği-miz ölçme aracı “Tamamen Katılıyorum”, “Katılıyorum”, Kısmen Katılıyo-rum”, “KatılmıyoKatılıyo-rum”, “Bir Fikrim Yok” seçeneklerinden oluĢan Likert tipi beĢli derecelendirme ölçeğidir. Ölçme aracı, 5‟li likert tipi ölçek olduğu için ölçek maddelerine en düĢük 1, en yüksek 5 puan verilerek, 1.00–1.79 “Bir Fik-rim Yok”, 1.80–2.59 “Katılmıyorum”, 2.60–3.39 “Kısmen Katılıyorum”, 3.40– 4.19 “Katılıyorum”, 4.20–5.00 “Tamamen Katılıyorum” Ģeklinde n-1/n formü-lünden puan aralıkları belirlenerek bu puan aralıkları temel alınmıĢtır. Ölçme aracıyla elde veriler, istatistikî metotlardan faydalanılarak analiz edilmiĢ ve yorumlanmıĢtır. Ölçeğin ilk dört maddesi katılımcıların olgusal özelliklerini, diğer 16 madde ise katılımcıların din eğitimi ve öğretimi ile ilgili görüĢlerini, beklenti ve önerilerini belirlemeye yöneliktir. Ankete katılan katılımcılar tesa-düfi örneklem yöntemiyle seçilmiĢtir. Anket, önceden belirlenen 40 kiĢiye uy-gulanarak sınandı. Böylelikle hatalı maddeler belirlenerek bu hatalı maddeler anketten çıkarıldı. 16 madde üzerinden uyguladığımız anketin güvenirlik anali-zini yaptığımızda da; Cronbach‟s Alpha değerinin 0.784 çıktığını görüyoruz. Cronbach Alfa Katsayısına iliĢkin ölçüt değerleri. 80<⍺<1.00 olduğunda ölçek çok yüksek düzeyde, .60<⍺<.79 olduğunda ölçek orta düzeyde, .40<⍺<.69 ol-duğunda ölçek düĢük güvenirlik düzeyine sahipken .00<⍺<.39 olol-duğunda ise ölçek güvenilir olmadığı kabul edilmektedir. Alpha değerinin 0.70 ve üzerinde olması halinde güvenilir olduğu varsayıldığı için anketimizin Alpha değerinin

(29)

0.784‟lük sonucu 0.70‟ten büyük olduğundan anketimizin güvenilir olduğunu söyleyebiliriz. Anket maddelerinin hazırlanması aĢamasında Yrd Doç. Ġsmail ġimĢek ve Doç. Dr. Emine Öztürk‟ün yardımına baĢvuruldu.

1.7. AraĢtırmanın Kavramsal Çerçevesi 1.7.1. Çoğulculuk

Toplumsal yaĢamda birbirinden farklı birçok ilke, alan ve hakikat biçimleri-nin varlığını kabul eden görüĢtür. Tekliğe indirgeme, tek hakikat, mutlak ger-çekliğin tek bir türünün olması, mutlak hakikate giden yolun tek bir yol olması gibi düĢünceleri kabul etmeyen çoğulculuk, toplumlarda dini, kültürel, siyasi, ahlaki, felsefi düĢünce gibi farklılıkların ya da çoğullukların anlamlandırılması, değerlendirilmesi, açıklanmasıdır.

1.7.2. Dini çoğulculuk

Dini çoğulculuk paradigması, son yıllarda Batı düĢüncesinde ve çağdaĢ din felsefesi tartıĢmalarında, üzerinde en çok konuĢulan konulardan biridir. Mode-lin modern Batı felsefesinde birçok savunucusu olmakla birlikte, en önde gelen temsilcilerinden birisi Ġngiliz din felsefecisi John Hick'tir.7

Dini çoğulculuk, kısaca, bütün dinleri, özellikle de yaĢayan büyük dinleri, Tanrı'ya eĢit seviyede ulaĢtıran yollar olarak kabul eden görüĢün adı olup; ha-kikat değeri açısından dinler arasında ayırım yapmayı reddeder.8 Bu yönüyle dinlerin çoğulluğu veya farklılığından ziyade bu farklılığın, çoğulluğun hakika-te ulaĢmada eĢit seviyede olduğunu, mutlak gerçekliğin hakika-tek bir dinde var

7

M. Kazım Arıcan, “Dini Çoğulculuk Paradigması ve EleĢtirisi(John Hick Eksenli Dini Çoğul-culuğun EleĢtirisi)”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 15, Sayı: 2 (2011), s. 21.

8Recep Kılıç, “Dini Çoğulculuk mu; Dinde Çoğulculuk mu?”, Müslümanlar ve Diğer Din mensupları(Müslümanların Diğer Din Mensuplarıyla İlişkilerinde Temel Yaklaşımlar), Dinler

(30)

dığı bütün dinlerin mutlak gerçeğin özde Tanrı‟nın bilinemez bir tarafını açık-ladığını savunan görüĢtür.

1.7.3. Mezhepsel çoğulculuk

Mezhepsel çoğulculuk kavramı ile bir din içerisinde bulunan pek çok farklı anlayıĢların birlikte yaĢayabilme teolojisi ve felsefesi kastedilmektedir. DeğiĢik din anlayıĢlarının farklılıkları ile tanınması ve kabul edilmesinin dolayısıyla barıĢ içinde birlikte yaĢayabilmenin imkân ve yollarının geliĢtirilmesinin ge-rekliliği vurgulanmaktadır. Yine mezhepsel çoğulculuk kavramı ile kastedilen, farklı düĢünenleri Müslüman kitleden kopararak yeni bir kimlik kazandırmak değil aksine, bu farklı anlayıĢların Ġslam dairesi içerisinde Müslüman kimlikle-riyle kabul edilebileceğine vurgu yapmaktır. Mezhepsel çoğulculukta her mez-hebin içerisinde hakikatlerin olduğu ve hakikatlerin farklı Ģekillerde anlaĢıldığı, nihai hedefin tevhit ilkesi olduğu ve bu ilke ile birlikte nübüvvete ve ahirete inanan herkesin kurtuluĢa erecek muvahhitler olduğu kabul edilmektedir.9 Aynı din içerisinde mezhep olarak bilinen farklı din anlayıĢlarının var oldu-ğu gerçeğinden hareketle tek doğru veya “hak kendi mezhebimdir” anlayıĢın-dan ziyade hakikatin baĢka mezheplerde de olabileceği, saygı hoĢgörü temelin-de kök temelin-değerlertemelin-de birleĢtirici olmak kaydıyla farklılıkların bir zenginlik olduğu Ģuuruyla hareket edilmesi önemlidir. Mezhepsel çoğulculuğun ayrıĢma ve öte-kileĢtirme olarak algılanmaması gerekir. Tam tersine amacın bir olduğu ve bu amaca gidilen yolların çeĢitli olabileceğini ve bunun bir zenginlik olduğu Ģuu-ruyla hareket edilmesi gerekir.

1.7.4. Din anlayıĢı

“Din anlayıĢı” derken kastettiğimiz husus, din eğitimi ve öğretimi aracılı-ğıyla yüzyıllardır toplumda egemen olan davranıĢ ve düĢünce kodlarının

(31)

turduğu zihniyettir.10

Din anlayıĢı esas itibariyle bireyin içinde bulunduğu sos-yal çevre ve bu çevreye hâkim olan etkenlerin etkisiyle dini anlamlandırması, yorumlamasıdır. Din anlayıĢı, durağan değildir. Din anlayıĢının yüzyılları aĢ-ma, zamana direnme, değiĢmeme bütün ortamlar için aynı kalma gibi bir özel-liği yoktur. Kısacası din anlayıĢı birçok etmenin etkisiyle değiĢebilir.

1.7.5 Caferilik

Ġmamiyye olarak da bilinen Caferilik, Hz Ali, çocuklarını ve torunlarının Allah‟ın emri ve Hz Peygamberin vasiyeti ve tayini ile imam olarak meĢru ka-bul eden ve on iki imama inanmayı inancın temel esası kaka-bul eden mezheptir. Mezhebin Ġtikadi ve fıkhı boyutundaki kurucu temsilcisi Cafer-i Sadık‟tır. Mezhep bu yönüyle ismini Hz Cafer-i Sadıktan almıĢ ve Caferiyye olarak anılmıĢtır.

1.7.6. Din eğitimi

Din ve inanma, insanoğlunun vazgeçemediği temel iki özelliktir. Kaynağı ilâhi olsun veya olmasın her çağda insanlar muhakkak bir dine inanmıĢlardır. Ġnandıkları dinin temel gerçeklerini kendilerinden sonraki nesillere aktarma, tanıtma ihtiyacı hissetmiĢlerdir. ĠĢte bu ihtiyaçtan doğan din eğitimi, inanılan din ile ilgili bilgilerin eğitime konu edilip bireylere öğretilmesi ve onlarda dinî bilinçlenmenin sağlanması süreci Ģeklinde tanımlanabilir.11

10Nebahat Göçeri, “Din anlayıĢının Din Öğretimi Üzerindeki Belirleyici Etkisi”, Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 2 (Temmuz-Aralık 2001), s. 52.

(32)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

ÇOĞULCULUK

1.1. Çoğulculuk (Pluralism)

Tarihsel sürece baktığımızda çoğulculuk kavramının hep var olduğunu gör-mekteyiz. Bu kavramın gerçek manada düĢünce dünyasına girip anlamlandı-rılması ve çeĢitli disiplinlerde tanımlarının yapılması, açıklanması modern çağ-da olmuĢtur.

Tarihsel süreç içerisinde toplumlara bakıldığında toplumların farklı din, dil ırk ve kültürel özelliklere sahip olduğu görülmektedir. Bu durum toplumları tek tipten yani homojenlikten ziyade heterojen bir kimliğe sahip olmasını sağla-mıĢtır. Toplumlardaki bu yapı göz önünde bulundurulduğunda farklılaĢmanın, çeĢitlenmenin tek bir yapıda meydana geldiğini söylemek mümkündür. Bu mo-zaik gruplara azınlık grupları örnek verilebilir.

GeçmiĢ toplumlarda azınlık grupları, genellikle bağımlı konumlarını kabul edip, baskın kültürlerin kendilerine tanıdığı sosyal, hatta coğrafi Ģartların dıĢına çıkmamıĢlardır. Kültürel alanda geniĢ, siyasi alanda dar haklara sahip olmuĢ-lardır. ÇağdaĢ toplumlarda ise modern ekonomik dinamikler ile liberal ve de-mokratik fikirlerin yayılması gibi nedenler, azınlık gruplarının ikinci derecede politik statüyü kabul etmeyip, geniĢ toplumu oluĢturan kültürel yaĢama katılma ve onu biçimlendirme hakkı da dâhil, eĢit politik haklar ve talep etmelerine sebep olmuĢtur.12 Bu yönüyle modern çağda yaĢayan çağdaĢ toplumlar geçmiĢ

toplumlara nazaran baskın kültürden yani üst kültürden sıyrılıp kendi kimlikle-rini tanıyıp anlatma, yaĢama, özgür bir Ģekilde ortaya koyma, temel haklarını eĢitlik zemininde arama noktasında daha etkin ve özgür olmuĢlardır. Tarihsel

11

Hüseyin Yılmaz, “Alevilik Sünnilik Açısından Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Dersleri”,

(33)

süreç göz önünde bulundurulduğunda bu durumu daha iyi görmek mümkün olmuĢtur. Bundan dolayıdır ki, modern çağ dediğimiz günümüz dünyasında çoğulcu kavramı daha da önem kazandı ve üzerinde düĢünmeler çok yoğunlaĢ-tı. Bu konuda politikalar üretilmeye baĢlandı. Modern çağ, toplumların bünye-sindeki farklı kimliklerin kendini tanıması ve tanıtmasının yanında farklı kim-liklerle tanıĢma ve etkileĢime girmenin de yaĢandığı bir çağ olmuĢtur.

20. yüzyılın son çeyreğinden baĢlamak üzere küreselleĢme süreci hızlanarak devam etti. Buna paralel olarak da geliĢen teknolojiyle dünya üzerindeki bütün toplumlar küreselleĢmenin ve teknolojinin yaygınlaĢmasıyla birlikte değiĢen ve geliĢen dünyada kendini muhafaza edebilmiĢ değildir. Bu geliĢim ve değiĢime ayak uydurmak zorunda kalmıĢtır. Sermaye, teknoloji, insanlar ve fikirler ülke sınırları arasında serbestçe dolaĢıp yepyeni düĢünce ve yaĢam biçimleri oluĢtu-rabilmektedir. Bu süreç aynı zamanda toplumsal yapılarda homojenlikten hete-rojenliğe doğru bir değiĢimi ortaya çıkarmaktadır. Böyle bir değiĢim ise insan-ları ve topluminsan-ları, arainsan-larındaki farklılıkinsan-ları kabul etmeye, belli kurallar ve uz-laĢma zeminleri üzerinde bu farklılıklarla bir arada yaĢama projeleri geliĢtirip uygulamaya zorlamaktadır.13

Eski toplumlarda her ne kadar farklı din, dil, ırk ve kültüre sahip azınlık grupları olsa da baskın olan kültür, diğer azınlık gruplarını tahakkümü altına alırdı. BaĢkaldırma, sesini yükseltme, farklılıkları haykırma, tahakkümü redde-dip kendi farklılığının bilincinde olup bunu söyleme ve temsil edilmesini iste-me gibi faaliyetlerin çok olduğunu söyleiste-mek güçtür. Fakat modern çağ dedi-ğimiz günümüz dünyasına baktığımızda demokrasinin geliĢmesi, hak ve özgür-lüklerin gözetilip, insan haklarına ve en önemlisi insana verilen değerin artma-sıyla birlikte toplumlarda farklı alt kültür grubunda olanların haklarının

12

Bhikhu Parekh, Çok Kültürlülüğü Yeniden Düşünmek, (Çev: Bilge Tanrıseven), Phonex Yayınevi, Ankara 2002, s. 9.

(34)

tilmesi, isteklerinin göz önünde bulundurulması, siyasi anlamda temsil edilme talepleri, örf adetlerini yaĢama, kültürel değerlerini koruma, dinlerini özgürce yaĢama, devletin kanunları önünde eĢit sayılma gibi temel hak ve özgürlüklerin de sağlanmasının önü açılmıĢ oldu. Toplumsal yapılarda, durağanlıktan ziyade çeĢitli sebeplerden dolayı sürekli bir değiĢim ve farklılaĢmanın meydana geldi-ğini söylemek mümkündür. Tarihsel süreç, savaĢ, göç vb gibi nedenlerle bir-çok toplumun yapısında bir değiĢim ve farklılaĢmanın meydana geldiği görül-mektedir. Günümüz dünyasında hâkim devletler bu gerçeklerden hareket ede-rek toplumdaki çoğulculuk gözetileede-rek hak ve özgürlükler bağlamında neler yapılabileceği, nasıl politikalar üretilebileceğinin tartıĢmasını yapmaya baĢladı-lar. Çoğulculuk kavramı bu bağlamda üretilen politikalardan biridir.

Çoğulculuğun çağdaĢ bağlamda üç önemli boyutu gösterilebilir: Ġlk olarak, Asya ve Afrika'daki gibi, batı dünyasındaki birçok ulus-devletin de sadece kül-türel olarak homojen olmadığı aynı zamanda, farklı alt kültür grupları olarak çeĢitli ve çoğulcu bir yapıda da olduğu gittikçe görülmektedir. Ġkinci olarak, farklı alt grupların çoğunluk nüfusunun ana görüĢüne entegrasyon sorunu prob-lemli ve ihtilaflı bir durumdur. Üçüncü olarak, geniĢ çapta bilinmektedir ki, çoğulculuk ve çok kültürcülük sadece modern dünyanın birçok milli devletleri-ni karakterize etmez, aynı zamanda bir takım ahlaki öncüller ve barıĢ içinde bir arada yaĢama, hoĢgörü, insan ve toplum haklarına riayet gibi değer yönelimle-rini dikte eder.14

Çoğulculuk kavramına yüklenen anlamlar çeĢitlilik arz eder. Farklı disiplin-lerde çoğulculuğun tanımları yapılmakla birlikte her bir disiplin çoğulculuk kavramını kendi penceresinden tanımlar.

13

Ġbrahim AĢlamacı, “Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Derslerinin Çoğulculuk Açısından Değer-lendirilmesi”, Hikmet Yurdu Düşünce–Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 12 (Temmuz-Aralık 2013/2), s. 268.

14

Abdurrahman Momin, “Çoğulculuk ve Çok kültürlülük: Ġslami Bir BakıĢ Açısı”, (Çev. B. Banu Okutan, A. CoĢkun), Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 38 (2010/1), s. 204.

(35)

Felsefi teorik duruĢta çoğulculuk, temel gerçekliğin tekliğe (monizm) ya da iki nihai biçime (dualizm) indirgenemeyeceği, mutlak hakikate ulaĢtıracak bir-çok yol olduğu, varlığın birbir-çok ve birbirine indirgenemez biçiminin bulunduğu inancı Ģeklinde tanımlanmaktadır. Etikte ise birden çok temel iyi veya üstün ahlaki değer olduğu; farklı ahlak teorilerinin her birisinin hakikatin bir parçası-nı kavradığı inancı anlamıparçası-nı taĢımaktadır.15 Felsefi görüĢte çoğulculuk

tanım-lanırken gerçekliğin ve varlığın tekliği veya ikiliği fikrine karĢı çıkarak bircilik (monizm) ve ikicilik (dualizm) reddedilir. Gerçekliğin ve varlığın bir veya iki-den çok olduğu fikri ön plandadır. Etik görüĢte çoğulculuk tanımlanırken bir-den çok iyi ve doğrunun olduğunu bütün ahlaki teorilerin hakikatin birer parça-sı olduğu vurgulanır.

Çoğulculuk, toplum yaĢamında birbirine eĢit ve birbirine indirgenemeyen birden çok ilke, alan ve gerçeklik biçiminin var olmasını savunan görüĢün adı-dır.16Bu görüĢ, farklı düĢünce ve eğilimlerin siyasi anlamda temsil edilmesi ve

toplumda hâkim olan tek bir ilke, gerçeklik veya alandan ziyade birden çok ilke, alan ve gerçekliğin var olduğunu ortaya koymaktadır.

Özellikle günümüz dünyasında üzerinde en çok durulan kavramlardan birisi de dini çoğulculuktur. Dini çoğulculuğun kısaca bir tanımı yapılacak olursa, bütün dinlerin veya büyük dini inançların aynı mutlak hakikate iĢaret ettiğini, bu dinlerden veya inançlardan herhangi birisine inanan insanların kurtuluĢa eĢit ölçüde ulaĢabileceklerini, ileri sürerek dini inançlar arasındaki farklılıkların aĢılabileceğini ileri süren bir yaklaĢımdır.17Hak veya batıl ayrımından ziyade

bütün dinlerin veya inançların temelde aynı gerçekliğe iĢaret ettiğini, hakikatin bir yönünün vurgulandığını savunan görüĢtür.

15

Selçuk Budak, Psikoloji Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara 2000, s. 187.

16

http://www.tdk.gov.tr/ EriĢim tarihi: 10.07.2015

17

M. Sait Reçber, “Dini ÇeĢitlilik” Din ve Ahlak Felsefesi, (Ed. Recep Kılıç), Ankuzem Yayın-ları, Ankara 2006, s. 159.

(36)

Bahsettiğimiz tüm bu çoğulculuk tanımları bize çoğulculuğun farklı disiplin-ler tarafından ele alındığını göstermektedir. Her disiplin çoğulculuğun kendisi-ni ilgilendiren boyutuyla ilgilenmekte ve tanımlamasını bu çerçevede yapmak-tadır. Bu da farklı çoğulculuk duruĢlarının öne çıkmasına sebep olmaktadır.18

1.2. Dini Çoğulculuk

Dini çoğulculuk paradigması, son yıllarda Batı düĢüncesinde ve çağdaĢ din felsefesi tartıĢmalarında, üzerinde en çok konuĢulan konulardan biridir. Mode-lin modern Batı felsefesinde en önde gelen temsilcisi Ġngiliz din felsefecisi John Hick'tir.19

Hick'in dini çoğulculuk hipotezinin ayrıntıya girmeden kısaca bir değerlen-dirmesini yapmak gerekirse, John Hick, dinlerin birbirleriyle olan kavgasının sebebini dinlerin birbirlerine üstünlük sağlamak olarak açıklar. Bu üstünlük mücadelesinin altında yatan gerçek ise her dinin mutlak hakikatin sadece ken-disinde olduğu varsayımından kaynaklanır. John Hick göre her dine verilmiĢ tek bir hakikat yoktur. Dinlerin mutlak hakkında söyledikleri Ģeyler aslında mutlağın vasfı değil, tamamıyla insanların kendi zihinlerinde karĢılık bulduğu ve mutlak olana izafe ettikleri Ģeydir. Dinlerin inanç sistemlerindeki farklılıklar tamamıyla kültürden kaynaklanır. Ġnanç sistemini belirleyen insanlardır. Mut-lak hakikati içinde barındıran tek bir din yoktur. Yahudilik, Hıristiyanlık, Ġsla-miyet, Hinduizm ve Budizm'den müteĢekkil beĢ büyük din vardır. Bu dinlerden birisine giren bir kiĢi doğru yoldadır ve kurtuluĢa erer. Birinin diğerine üstün-lüğü olmadığı için, kavganın gereği ve anlamı da yoktur.20

Dini çoğulculuk, bütün dinleri, özellikle de yaĢayan büyük dinleri, Tanrı'ya eĢit seviyede ulaĢtıran yollar olarak kabul eden görüĢün adıdır. Bütün dinlerde mutlak hakikatin bir yönü vardır. Mutlak hakikati tek bir dinde aramaz. Dini

18

Bora, s. 34. 19

(37)

çoğulcu için, Tanrıya ulaĢtıran pek çok dini yol vardır.21 Bu yönüyle dinlerin

çoğulluğu veya farklılığından ziyade bu farklılığın, çoğulluğun hakikate ulaĢ-mada eĢit seviyede olduğunu, mutlak gerçekliğin tek bir dinde var olmadığı bütün dinlerin mutlak gerçeğin özde Tanrı‟nın bilinemez bir tarafını açıkladı-ğını savunan görüĢtür.

Dinsel çoğulculuk modeli, tek bir mutlak doğru din üzerinde vurgu yapmak veya bu mutlak doğru dini, diğer dinlerin taraftarlarını da içine alacak Ģekilde kapsayıcı hale getirmek yerine her dinsel geleneğin, ötekilerden bağımsız ola-rak taraftarlarını kurtuluĢa götürebileceği varsayımından hareket ederek, dıĢla-yıcılık ve kapsayıcılığın ötesine geçmeyi hedef edinen bir modeldir.22

Tarihsel sürece bakıldığında dünya üzerinde yapılan birçok savaĢın temelin-de din üstünlüğünü sağlama veya baĢka bir dinin dıĢlanması, yok sayılması ve kendi dinini tek hakikat görüp baĢka dinlerden olan toplumları kendi dinine koyma kendi dinini diğer bütün dinler üzerinde çıkarma gibi amaçlar savaĢların kapısını aralamıĢtır. Örneğin Hıristiyanlıkta Tanrı insanları yaratırken insanlar için yegâne iyilik düĢüncesinin bir yansıması olarak Ġsa Mesih‟i insanlara kur-tarıcı olarak göndermiĢtir. Toplumların kurtuluĢu Ġsa Mesih‟e inanmaktan ge-çer. Misyonerlik faaliyetleri bundan dolayı ortaya çıkmıĢtır. Özellikle baĢka dinlerden olan, inkârcı toplumların kurtuluĢunun sağlanması için Hıristiyanlığa davet metodu olarak ortaya çıkan misyonerlik faaliyetlerinin esas amacı tek hakikat olan ve kurtuluĢun adresi olan Hıristiyanlığı yaymak, Hıristiyan olma-yan bütün toplumları Hıristiolma-yanlaĢtırmaktır.23

20

Adnan Aslan, “Dini Çoğulculuk Problemine Çözüm Önerisi”, s. 351-352. 21

Recep Kılıç, “Dini Çoğulculuk mu, Dinde Çoğulculuk mu?”, Dini Araştırmalar Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 19 (2004), s. 14.

22

Mahmut Aydın, “Dinsel Çoğulculuk Modeli ve Ġslam”, Müslümanlar Ve Diğer Din

Mensup-ları( Müslümanların Diğer Din Mensuplarıyla İlişkilerinde Temel Yaklaşımlar), Türkiye

Din-ler Tarihi Derneği Yayınları/4, Ankara 2004, s. 310-311.

23

Kemal Polat, “Hıristiyan KurtuluĢ Öğretisinde Ġsa Vasıtasıyla KurtuluĢ”, EKEV Akademi

(38)

Hıristiyanlık tarihi göz önünde bulundurulacak olursa Hıristiyanlığa davet metodunun pek de masumca yapılmadığı görülebilir. Hıristiyanlığı kabul et-meyen, inkârcı görülen toplumlarla yapılan savaĢlar ve bu savaĢlar sonucunda inkârcı görülen toplumları yok etme, sömürgeleĢtirme, asimile etme gibi birçok politika geliĢtirilmiĢtir. Tek hakikat düĢüncesinin hâkim olduğu Hıristiyanlık örneğinde olduğu gibi dini çoğulculuk görüĢü temelde böyle düĢünce veya amaçlara tepki olarak çıkmıĢ ve bütün dinlerin hakikatin bir yönünü açıkladığı-nı ve hangi dine mensup olursa olsun bütün dinler kendisine inanan kiĢileri kurtuluĢa erdireceği hakikatini tek bir dinde görmenin yanlıĢ olduğunu savunan bir görüĢtür. Asıl hakikat bütün dinlerin özünde mevcuttur. Dini çoğulculuk görüĢüne göre, dinlerdeki farklılıkların sebepleri ya kültürel farklılıklardan kaynaklanır ya da insan zihninde karĢılığını bulunca farklılaĢır. Kısaca ifade etmek gerekirse dini çoğulculuk anlayıĢı, dinlerdeki farklılıkların insan unsu-rundan kaynaklandığını, temelde hakikatin değiĢmediğini bütün dinlerin özün-de hakikatin var olduğunu, aynı olduğunu savunur.

Çoğulcu modele göre mutlak gerçekliğin, çeĢitli düĢünce kalıpları ve katego-rileri içinde yorumlanması mutlak gerçeklik ile ilgili farklı kavrayıĢ ve idrakle-rin ortaya çıkmasına sebep olur. Buna göre çeĢitli dünya dinleidrakle-rindeki Mutlak Varlık idrakleri son aĢamada o din mensuplarının kendi hususi Ģartları içerisin-de Onunla alakalı geliĢtirdikleri projeksiyonlardır. Dinler tarihine bakıldığında farklı dinsel geleneklere mensup insanların kendi dinsel ve kültürel bağlamları içinde birbirlerinden farklı ilahi varlık kavramları ve tasavvurları geliĢtirdikleri görülebilir. ĠĢte bundan dolayıdır ki, çeĢitli dinsel geleneklerdeki doktrinel farklılıkların, söz konusu bu doktrinlerin altında yatan tarihsel, sosyal ve kültü-rel faktörlerdeki farklılıkları yansıttıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.24 Dini

ço-ğulculuk modelinde mutlak hakikat, değiĢmezdir. Bununla beraber mutlak ha-kikat anlayıĢının dinlerde değiĢebileceği, bütün büyük dinlerin, temelde bu

24

(39)

mutlak hakikate ulaĢma yolunda birer yol olduğu, doğru, yanlıĢ, sapkın din söylemlerinin tamamıyla dinlerin hakikat anlayıĢındaki farklılıklardan doğdu-ğu, esasen bütün din ve inanç sistemlerinin bu mutlak hakikatin açıklanmasın-da birer basamak olduğu söylenebilir. Dini çoğulculuk anlayıĢınaçıklanmasın-da gerçek ma-nada mutlak hakikatin bilincine varma ve manevi anlamda yükselebilmenin ön koĢulu, farklı dini inançlara sahip insanların birbirlerinin dinine ve inancına karĢı küçük düĢürücü, tekfir edici, dıĢlayıcı bir tavır sergilememeleri kendi dini inancını zorla dayatma yerine birbirlerinin dini inançlarını tanıma, din ve inançlar arasında köprüler kurmaktan geçer.

Bazı yorumculara göre dini çoğulculuk ile dini farklılık arasında bir ayrım yapmak gereklidir. Farklılık, farklı geleneklerin yan yana bir arada bulunması-nı ifade etmektedir. Bununla birlikte farklılık, aybulunması-nı toplum içinde soyutlamacı-lıkla ya da görmezden gelmeyle veya korkuyla örtüĢebilmektedir. Farklı gele-neklere mensup bireyler, birbirlerine karĢı kayıtsız kalabilir ya da birbirinden kopuk olabilirler. Oysa çoğulculuk, kayıtsız kalmanın antitezidir. Bu nedenle bu tutum, bir kiĢiden bir baĢka inanca/imana sahip bir komĢusunu bilmeye, onunla yakınlaĢmaya ve iliĢkiler inĢa etmeye giriĢmesini istemektedir. Dolayı-sıyla farklılıktan çoğulculuğa yönelmek, Tanrı'nın, ait olunan, dini toplulukla-rın sınırlatoplulukla-rının da ötesinde bilinebileceğini ve sadece normatif teolojik iddiala-rın sınırlandıramayacağını keĢfetmeyi de desteklemektedir.25

Dini çoğulculuk paradigması ve tartıĢmaları, son dönem modern batı teoloji-sinin ve din felsefesi çabalarının bir ürünü ve bilhassa Hıristiyan teolojiteoloji-sinin bir problemi olarak ortaya çıkmıĢ gözükmektedir. Onun ortaya çıkıĢ sebepleri

25

Anantanand Rambachan, “ Hinduizm ve Diğer Dinlerle KarĢılaĢma”, (Çev. Mustafa Alıcı),

Tek Dünya, Çok İnanç: Diyaloga Farklı Yaklaşımlar (içinde), (Ed. M. Aydın, S. Turan), Ufuk

(40)

arasında, çoğulculuk olgusunun Hıristiyan imanının hakikatiyle ilgili teologla-rın güven kaybına bir iĢaret olabilir.26

Hıristiyan teologları ve din adamları Hıristiyanlığın dıĢlayıcılığının değiĢen ve geliĢen çağa artık ayak uydurmasının mümkün olmadığını kavramaya baĢ-ladılar ve Hıristiyanlığın dıĢlayıcılık anlayıĢını terk etmeye ve böylelikle ço-ğulculuk modeline yönelmeye baĢladılar. Hıristiyan teologlar, din adamları ve düĢünürler tarafından çoğulculuk göz önünde bulundurularak politikalar geliĢ-tirilmeye baĢlandı. Özellikle „Dinler Arası Diyalog‟ kavramı üretilen politika-lardan birisidir.

Dini çoğulculuğa yönelik birçok eleĢtiri yapılmıĢtır. Bu eleĢtirilere girmeden dini çoğulculuk kavramı hakkında verilen bu genel bilgilerin bu araĢtırma için yeterli olduğu kanaatindeyiz.

1.3. Dinde Çoğulculuk

Tarihi süreç içerisinde büyük dinler, ortaya çıkıĢlarından sonraki süreçte bazı değiĢimler yaĢamıĢlardır. DeğiĢimlere bakılacak olursa bazen o dine inanmıĢ kiĢilerin o dinin inanç ve ibadetlerine yönelik algı değiĢikliği yaĢadıkları görü-lür. Bu algı değiĢikliği, farklı yorumlamaların ortaya çıkmasına sebebiyet ver-miĢtir. Bu daha çok iç etkenlere bağlı bir durum olmuĢtur. Bazen de değiĢim dıĢ etkenlere bağlı olarak ortaya çıkmıĢ ve farklı inanç sistemleriyle karĢılaĢıla-rak birbirlerini etkileme sonucu Ģeklinde ortaya çıkmıĢtır.27 Diğer bir ifadeyle

dinde çoğulculuk, vazedilen bir dinin çeĢitli etkenlerden dolayı sonradan bazı değiĢimler geçirmesi veya temel inanç ve ibadet esaslarının farklı anlaĢılıp yo-rumlanmasıyla ortaya çıkan farklı din anlayıĢlarıdır. Dinin anlaĢılma biçimleri olarak ortaya çıkan mezhepler dinde çoğulculuğa örnektir.

26

Mevlüt Albayrak, “Çoğulculuğa Yönelik Serüven”, Tabular Rasa Felsefe-Teoloji, Yıl: 3, Sayı: 9 (Eylül-Aralık 2003), s. 18.

27

Şekil

Tablo 2: Örneklemin YaĢı
Tablo 3: Örneklemin Öğrenim Durumu
Tablo 5: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Okullarda Verilmelidir DüĢünce- DüĢünce-si
Tablo 6: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Caferileri de Temsil Edecek ġe- ġe-kilde Düzenlenerek Zorunluluğu Devam Etmeli DüĢüncesi
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Hemoglobin görece kısa dalga boylu yeşil ve mavi ışığı soğururken uzun dalga boylu kırmızı ışığı yansıtır ve kırmızı görünür.. Dokula- ra oksijen

Bu sebeple Carter şöyle bir muhakeme yürütür, «Para ka zanmadıktan sonra en iyisi insanın zevk aldığı bir şey ü- zerinde

Pasif Öğrenmeye Karşılık Aktif Öğrenme : Bazı yetişkinler aktif olarak bir şeyi öğrenme yoluna giderken diğerleri ise pasif öğrenme şeklini tercih ederler ve

Böyle bir akde evlenilecek olan kızın hala veya teyzesinin (kocanın eşi) razı olması bu akdi sahih kılar ve bu akitten sonra hala veya teyzenin akdi fesih etme

The real interesting aspect of such an approach is the intentions of finding parallels between Flemish art and Ottoman art in regard to the realistic and the

Kültür Bakanlığından edinilen bilgiye göre, T ürk Resim Sanatından Örnekler Sergisi’nde Kültür Bakanlığı koleksiyonundan 53 yağlıboya eserin yer alacağı

Fraunhoef Enstitüsü ev robotu ve kişisel robot tasarım grubu şefi Birgit Graf'a göre bu sistemin bu kadar kullanışlı olmasının nedeni, sistemin temelinde bağımsız

, Dr., The Welsh Folk Museum St.Fagans, Cardiff(Engl.) Peeters, K.C., Prof.Dr., Tentoonstellingslaan 37, Antwerpen (Belgien) Perry, Ben Edwin, Prof.Dr., 504 Vermont