• Sonuç bulunamadı

60 yıl sonra Viran Bağ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "60 yıl sonra Viran Bağ"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SIFIR NOKTASI / ORAL ÇALIŞLAR

___ Í_________

60 yıl sonra Viran Bağ

“ Hatıralarda ve Hikâyelerde A D A LA R ” kitabı, Bizans’ın Prens Adaları adını verdiği İstanbul ya­ kınlarındaki Adalar üzerine ya­ zılmış öykülerden parçalar ak­ tarıyor. Özer Kangür, ‘Büyüka-

da K ü ltü r ve Yardımlaşma D er­ n e ğ i” yayınları adına hazırladı­ ğı ADALAR kitabına; Yahya Ke­ mal’in, Yakup Kadri Karaos- m an oğ lu ’nun, Halid Fahri Ozansoy’un, Ahmet Rasim’in, Sait Faik’in, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın ve Adalar’da yaşa­ mış yazarların anılarını almış.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1965 yılında Hayat M ecm u- ası’nda, Adalar’ın 1930’lu yılla­ rını anlattıktan sonra şunları söy­ lemiş: “Ş im di, o devirden bu

yana ne kaldı bilm iyorum . Âşık­ lar Yolu’ndan hâlâ g e ç e n le r var mıdır? Viran Bağ 'a hâlâ uğrayan­ lar o lu yo r m u ? H iç zannetm em. S öylendiğine göre, Büyükada darala darala birkaç dans ve ku­ m a r salonundan ib a re t kalm ış­ tır ve buranın havasında artık vahşi b ir z e n ci m üziğinin çığlık­ larından başka b ir ses işitilm

e-m ektedir. ”

Yakup Kadri’nin bu satırlarını okuduktan sonra, önünden de­ falarca bisikletle geçtiğim Viran Bağ'a, İpek ve kızkardeşi Fe- za’yla gitmeye karar verdik. Sa­ bahın erken saatlerinde kalktık, Nizam Caddesi’nden yürüye­ rek Dil Burnu’nu dolaştık. Sabah kahvaltısını, çamlar arasındaki ADATAŞ devre mülkün çay bah­ çesinde yaptıktan sonra Viran Bağ’a doğru yola koyulduk.

Viran Bağ, Büyükada’nın mer­ kezine 7 kilometre kadar uzak­ lıkta. Burada şimdi bir çay bah­ çesi ve ev yemeklerinin yapıldı­ ğı bir kır lokantası yer alıyor. En­ fes bir deniz ve kır manzarası­ nın göründüğü Viran Bağ’da oturmadan, aşağıya, sahile dik bir yamaçtan indik. “H asan’s ” adlı tesislerde denize girdik. Sonra yeniden Viran Bağ’a tır­ mandık.

Yahya Kemal, “ Viran B a ğ " şi­

irinde, burayı şu mısralarla an­ latıyor:

“ Tepelerden yaza e ttik de ve­ da

Sızlıyor bağrım ın ü stü n d e k i dağ

S eni hatırlıyoruz Viran Bağ A cı duym uş diye aşkın tadı­

H epim iz sevdik o so lg u n ka­ dını

Ve o g ü n rahibe ko yd u k ad ı­ n ı”

Viran Bağ’da dün sabah do ­ laşırken bağlardan eser var mı diye dikkatle araştırdık. Bir kü­ çük bahçe içinde, o günleri tem- silen kala kala dört bağ kütüğü kalmış. Eski, terk edilmiş bir taş ev, yıkılmış ve yanmış bir kalın­ tı dışında Viran Bağ’dan pek bir eser kalmamış. Büyükada'nın bu bölgesi, bütün viran görün­ tüsüne rağmen eskinin özellik­ lerini hâlâ taşıyor. İstanbul’u sa­ ran yapılaşmadan sonra çam

ormanları arasındaki bu güzel doğa insanın içine ferahlık ve­ riyor. Adalar, 1980 sonrası ya­ pılaşma, resmi devlet araçları­ nın gereksiz yere kullanılması, hâlâ alttan alta devam eden ku­ ralsız inşaatlara rağmen, İstan­ bul’un en az tahrip edilen yer­ lerinden. Yakup K a dri’nin, 1930’lu yıllara bakarak umut­ suz bir üslupla tasvir ettiği Bü­ yükada, 60 yıl sonra hâlâ dire­ niyor ve İstanbulluların sıcak yaz aylarında nefes aldığı yerlerden birisi olma özelliğini koruyor.

Yahya Kemal’lerin, Ahmet Ra- sim ’lerin salıncaklara binip şiir­ ler, romanlar yazdığı bu güzelim doğa parçası, tarihte birçok sa­ natçımıza ilham kaynağı olmuş. Yahya Kemal, Yakup Kadri'yi bir gün ‘ada’da eşek üstünde

“Büyük 7i/r”gezisinden gelirken gördüğünde şu mısraları yaz­ mış:

“ Vaktaki e m ri hak ce b e li n u r­

dan g e lir

Yakub e ş e k s u v a r o la ra k Tur’dan g e lir"

Abdülhak Şinasi Hisar da Bü­ yükada âşıklarındandı. Bir yazı­ sında o günleri şöyle dile getir­ miş: "R um elihisarı'hdan adaya

g eldiğim g ü n le r vapurdan iske­ leye çıkar çıkmaz, buranın ken­ dine m ahsus deniz havalı rüz- gârları-güya b e n i tanım ışlar ve seviniyorlarmış g ib i- etrafımı sa­ rarak, b oynum a sarılarak bana adanın selamlarını söyler ve va- itlerini sunardı. Bu rüzgârları y ü ­ z ü m d e , g ö z ü m d e ,- taranm ış saçlarımızın nizamını, ü stü m ü ­ zün başım ızın, intizam ını b o ­ zan- sevdalı e lle r g ib i d u ya r ve

b ird e n bire denize dalm ış a d a ­ nın m u tlu hayatına girm iş o ld u ­ ğ u m u ve su iç in d e nasıl b ü tü n denizin vücudum uzu b ü y ü lttü ­ ğ ü n ü sanırsak, öylece b e n i ta­ m am ladığını duyardım . ”

Viran Bağ’ın, 1996 yılının bir Ağustos sabahı gezip dolaştık­ tan sonra, o günlerdeki kadar ol­ masa bile hâlâ çekici ve güzel olduğuna karar verdik.

Referanslar

Benzer Belgeler

Dünya sanat tarihinin en başta gelen anıtlarından olan Ayasofya, İstanbul’un da görünümüne damgasını vurmuş olan bir eski eserdir.. İlk yapıldığında bu

(Düstur-ül Ve­ sim...) in Bayezit kütüphanesinde bu­ lunan nüshasında metin dışı bir say - fada başka bir yazı ile yazılmış olan satırlarla bu malûmatın

Vaktile, benim de kalem yar­ dımımla milliyetçi “Turan,, gazete­ sini çıkarmış olan Zekeriya Beyin Türk ordusunu, Türk milliyetper­ verlerini ve Türk

Ali Aybar, Avusturya Kültür Ataşesi Prof, mazından sonra Üsküdar Mezarlığı'nda toprağa verildi.. Kassper, Avni Arbaş gibi kültür ve sanat yaşamımızda

Cemaati tarafından “Papa Eftim” olarak sıfatlandırılan Türk Ortodoks Patriği liırgut Erenerol’un cenaze töreni Galata Pahaiya Merkez Türk Ortodoks

FOSAMAX tablets - 福善美 錠 [ 發表藥師 ] :朱仲安 藥師 [ 發布日期 ] :2003/9/15. FOSAMAX(alendronate sodium)為

Ney ve nısfiyeyi, mest olduğu demlerde; gelişi güzel, fakat bir bahçeden rastgele toplanan çiçekler gi­ bi, hoş çalar ve ayık olduğu zamanlarda ise; değil