DİZİ
MİLLİYET 17 OCAK 1993 PAZAR
17
ğeQ
ADDEBOSTAN Maksim Ga
zi nosu’nun deniz tarafında ki kulis girişi önünde çok de ğil, 38 gün önce son model birotomobil durdu. Arka koltuktan zarif, genç ve güzel bir kız indi, ince parmaklarını, uzun ve sarı
saçlarının üstünde okşarcasına dolaştırdı. Tabanı halı ile kaplanmış kori dorun sonundaki odaya girdi. Assolist odasıydı burası. Beyaz mobilya ile dö şenmiş, aynı renkteki duvarları kendi fo toğraflarıyla süslenmişti. Bir ara gözü, çerçevesinde ampullerin sıralandığı ay naya takıldı. Dudaklarının kıpırdadığını farketti. Heyecanlıydı. Birsüre kaldı ay nanın karşısında. Sonra elleri ile yüzünü kapadı. “ Şükür, bu günleri de gördüm” diye mırıldandı. Çevresi kalabalıktı. Gö revliler, pervane gibi etrafında dönüyor du. Kimse, ne söylediğini duymadı. Yanı-başındaki annesi bile...
Aynı saatlerde sahnede son hazırlık
lar yapılıyor, gazinonun cadde tarafında ki renk renk neonların en üstünde yep yeni birassolistin ismi parıldıyordu: Pı
nar Eliçe.
Maksim’in assolist odasında Pınar Eliçe ile beraberiz. Odada Pınar’ın anne
si Güneş Tamimler ve anneannesi Nigâr
Budak da var. Pınar Eliçe, hırs dolu bir
ses tonu ve düzgün cümlelerle konuşu yor:
“İlkokulda baleye başladım. Hasta
landım. Ortaokula geçtiğim yıllarda LCC’ye gittim. İş olsun diye gittim daha doğrusu. Manken olamadım. Abiye kıya fetler giyemiyordum. Çok küçüktüm. Üs- telikzayıftım. Hep sanatla ilgili birşeyler yapmak istiyordum. 15yaşındaYeşil- çam'dan geçtim. Birfilmde rol aldım, önümde uzun yıllar, içimde hırs vardı. Gözüm yükseklerdeydi.”
Ticaret lisesinden 1989 yılından me
zun olan Pınar Eliçe, son sınıfta dansöz lüğe karar vermiş. "Hiç sevmemiştim" dediği muhasebecilikte fazla kalamamış.
“Şimdi bulunduğunuz yeri hedef al mayıp, oryantali seçmişsiniz. Sizden ön ce assolist olanların arasında da dan sözler var. Yoksa, dansözlükle assolist- lik arasında bir bağ mı bulunuyor?”
“Ortam, koşullar buna elverişliydi de
ondan. O zaman assolistliği amaç edin- sem, ulaşmam mümkün olamazdı. Or yantal Pınar olarak kendimi daha iyi gös
'Tırmanarak
VVznveye
çıktım
P mar Eliçe, ‘Kimse
ile yarışım yok ’ diyor
Türkiye’nin en yeni assolisti Pınar, sağında annesi, solunda anneannesi ile gazinodaki özel odasında... terebileceğime inanıyordum. Elimi, ayağımı kullanmayeteneğim vardı.işe, bir yerden başlamam gerekiyordu. Başla dım.
Oryantalin de en iyisini yaptım. Or
yantal, sahnenin vitrinidir. Ama, bazıları başka işler peşinde koşuyor.”
Karamürsel’deki Şirin Kaptan isimli
küçük bir motel, 1990’ınyılbaşısına hazır lanırken, kadrosunda dansöz olarak Pı
nar Eliçe vardır. ilk kez yılbaşı gecesinde
oryantal Pınar, orada sahneye çıkar. Ar dından Anadolu turnesi:
“Turnenin sonunda Ankara’ya gel
dim. Altınnal’la bir aylık anlaşma yaptım. Harika Avcı ile Nuray Haftftaş da oradaydı. Ben yine oryantalim.
İbrahim Tatlıses beni beğenmiş. Fahretttin Aslan’a benim için
kart yazdı. Kartı kaybettim. Altınnal’da 17. günümdü. Telefonda Fahrettin Aslan, “ İstanbul'a gel” diyordu. Otobüse atladım. Sabah Taksim’de, geceMaksim’- deyim. Gazino nun
şöhretin basamakiarındadır. Uçarcasına çıkar:
“Patronun karşısında
titriyordum. Fahrettin Bey, ‘Sende büyük
gelecek görüyorum. Oryantatliği aştın.
Assolistyapmak istiyorum seni'
derken,
duyduğum mutluluğu anlatamam. Ertesi akşam sahneden çekildim. Bir yıl assolist olabilmek için çalıştım.”
Caddebostan Maksim’e 11 aralık cu
ma gecesi gelenler, ilk kez Pınar Eliçe’yi dinlerler. Pınar artık assolisttir ama, onun için her şey de bitmiş değildir:
“Buraya gelebilmenin zor olduğunu
biliyorum. Tırmanarak geldiğim bu nok tada kalabilmek daha da zor. önemli olan, zirvede tutunabilmek. Çok büyük sesim var, demiyorum. Gencim, tecrübesizim. Tepeden inme geldiğimi söyleyenler oluyor.Demek birşeyler varmış ki, gelebildim. Merdivenleri kırmadan çıkmak lazım. Basamaklar kırılırsa, düşersiniz.”
P l N A R ’IN AĞLADIĞI GECE
“Bu yaşta kendi dalınızda tepeye çıkmışsınız. Çevrenizde sizi
çekemeyenler, kıskananlar var mı? Bunu hissediyor musunuz?"
“Kıskançlık elbette var.
Taşlayanlar, lekeleyenler oluyor. Geçen hafta çok
üzücü birolay yaşadım sahnede, ön masaların
birinde oturan Muazzez
Abacı, şarkımın sonunda ayağa kalkarak‘Bravo, bravo, alkışlasanıza. sahibi Fahrettin Bey, beni oryantal olarak kadrosuna almıştı, Maksim’de assolist altıyım.” Oryantal Pınar, patronun kendisini beğenip beğenmediğinin merakı içindedir. Fahrettin Astan bir gün çağırır. İşte o zaman Pınar Eliçe, kendi kendine "Tamam” der, “ kovulduk gazinodan.”
Ne kovulması? Pınar,
"Dansöz olarak sahne
aldığım aynı gazinoda
şimdi assolistim.
Arkadaşlarla anlaşıyoruz.
Çalışma ortamı, rahat Her
şey assolistte biter. Bir
kuliste stres olursa, tüm
kadroya ve sahneye yansır.
Sesi güzel sanatçılar var.
Ama, sahneye
yakışmıyoılar"
Bu da bir sanatçı” diye bağırmaya başladı. Uğradığım hakaret karşısında ağlamaya başladım.
Sanatçının sanatçıya saygısı olmaz
sa, halkın hiç olmaz. Benim kimse ile ya rışım yok. Her şey, solistte biter. Bir kuli ste stres varsa, sahneye yansır. Sesi olan sanatçılar var, amasahneye yakışmıyorlar.”
“Eski assollstler sîzleri eleştiriyor lar. Üç-beş şarkı öğrenenin assolist ol duğunu söylüyorlar. Ne dersiniz?”
Beklemediğim bir yanıt geldi 21 ya
şındaki Pınar’dan:
“Tamamen katılıyorum söyledikleri
ne. O dönemin sanatçıları şimdi nerede? Kimse, kimseye yardımcı olmuyor.”
“Son bir soru Sayın Pınar Eliçe. As solist olarak çıktığınız ilk gece .söylediği niz ilk şarkıyı merak ettim?”
“Ey Pınar, derin pınar, suları serin pı
nar.”
Bu sütunlarda 10 gündür sizlere sun
duğumuz yıllar öncesinin sahneleri, bi
raz sonra perdelerini kapatacak. Bizde
“ Bitti” diyerek yazıyı noktalayacağız. As lında Müzeyyen Senar’lar, Zehra Bllir’-
ler, Safiye Ayla’lar, Hamiyet Yüceses’ler, Perihan Altındağ’lar, Orhan Boran’lar, Sevim Çağlayan’lar, Ercüment Batanay’- lar, bu dizinin finalini yaptığımız Pınar Eliçe’ler ve niceleri hiç bitmeyecek. Çün
kü, onlar sanatçı. Hep olacaklar. Dün de, bugün de, yarın da. Alkışlarınızlayaşa- yacaklar. Yaşamları bitse bile...
-BİTTİ-İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi