• Sonuç bulunamadı

Genetics of Schizophrenia

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Genetics of Schizophrenia"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Þizofreni ailesel kümelenme göseteren bir hastalýktýr. Aile, ikiz ve evlat edinme çalýþmalarý þizofreni giriþiminde kalýtsal genetik etkenlerin önemli olduðunu göstermiþtir. Buna raðmen, kalýtým þekli karmaþýktýr ve þizofrenide görülen ailesel kümelenmenin tek bir gene mi, birçok gene mi baðlý olduðu açýklýða kavuþmamýþtýr. Þizofrenideki katýlým þeklini araþtýrmak için, baðlantý ve iliþki çalýþmalarý gibi genetik çalýþmalar yürütülmektedir. Moleküler genetik yöntemlerindeki önemli ilerlemeler, araþtýrmacýlarýn genetik çalýþmalara yoðunlaþmalarýný saðlamýþtýr. Bu nedenle, þizofreninin genetik temeli önümüzdeki yüzyýlda daha iyi anlaþýlacaktýr.

Bu yazýda, öncelikle klasik çalýþma yöntemlerinden aile, ikiz evlat edinme çalýþmalarý gözden geçirilmiþtir. Geçiþ þekli ile ilgili kuramlar tartýþýlmýþ ve baðlantý ve iliþki çalýþmalarý anlatýlmýþtýr. Genetik danýþma konusundaki deneyimler ve yaklaþým ilkeleri sunulmuþtur.

Anahtar Sözcükler: Þizofreni, genetik, aile çalýþmalarý, ikiz malarý, evlat edinme çalýþmalarý, baðlantý çalýþmalarý, iliþki çalýþ-malarý, genetik danýþma.

KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2001;4:53-59

SUMMARY

Genetics of Schizophrenia

Schizophrenia is a disorder which runs in families. Family, twins and adoption studies have demonstrated that inherited genetic factors are important in the development of schizophrenia.

However, the pattern of inheritance is complex and it is not clear whether familial clustering in schizophrenia is due to one gene, a few genes or many genes. Genetic studies such as linkage and association studies are being carried out to explore the pattern of inheritance in schizophrenia. Great progress achieved in mol-ecular genetic methods have motivated the researchers to engage in genetic studies. Therefore, genetic basis of schizophrenia will be better understood in the following century.

In this article, first of all family, twins and adoption studies which are the classic methods of study have been reviewed. Theories about the mode of transmission is discussed and linkage and association studies are discussed. Experiences in genetic counselling and the principal approaches are presented. Key Words: Schizophrenia, genetics, family studies, twin studies, adoption studies, linkage studies, association studies, genetic counselling.

GÝRÝÞ

Þizofreninin ailesel kümelenme gösteren bir hastalýk olduðu uzun zamandan beri bilinmektedir. Bu hastalýða bazý ailelerde normal populasyondan daha fazla rastlanmasýnýn yetiþtirme þeklinden mi, yoksa genetik geçiþten mi kaynaklandýðý uzun süre tartýþýlmýþtýr. Aile çalýþmalarý sonrasýnda yapýlan ikiz ve evlat edinme çalýþmalarý sonucu þizofrenide genetik geçiþ kesinleþmiþ gibidir (McGue ve Gottesman 1991). Konu üzerinde çalýþan araþtýrmacýlar önceleri aile, ikiz ve evlat edinme çalýþmalarý yapmýþlardýr, ancak 1980'li yýllarda moleküler genetik alanýnda gerçekleþen iler-lemeler sonrasýnda çalýþmalar bu yöne kaymýþtýr. Þizofreninin genetik temellerini belirlemek için, halen

Ýbrahim ATEÞ*, Ercan ABAY**

* Dr., **Prof. Dr., Trakya Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, EDÝRNE

(2)

çok sayýda araþtýrmacý yoðun bir þekilde moleküler genetik çalýþmalarý yürütmektedir.

AÝLE ÇALIÞMALARI

Ýlk sistematik aile çalýþmasý 1916 yýlýnda Rudin tarafýndan yapýlmýþtýr. Rudin, probandlarýn kardeþleri arasýnda demans prekoks yaygýnlýðýný genel populas-yona göre daha yüksek oranda bulmuþtur. Bunu izleyen çalýþmalarda da (Kallman 1938, Baron ve ark. 1985, Gershon ve ark. 1988) þizofren hastalarýn akra-balarýnda þizofreni sýklýðý genel populasyona göre daha yüksek oranda bulunmuþtur. Tablo 1'de þizofren hastalarýn akrabalarýnda bu hastalýðýn görülme sýklýk-larý özetlenmiþtir.

Þizofren hastalarýn birinci derece akrabalarýnda þizoti-pal kiþilik bozukluðu yüksek oranda bulunurken (Baron ve ark. 1985, Kendler ve ark. 1993), þizoid kiþi-lik bozukluðu ile þizofreni arasýnda anlamlý bir iliþki kurulamamýþtýr (Fulton ve Winokur 1993). Benzer þe-kilde sanrýsal bozukluk ile þizofreni arasýnda da iliþki gösterilememiþtir. Ayrýca þizofren hastalarýn akra-balarýnda anksiyete bozukluklarý, alkol baðýmlýlýðý ya da psikotik olmayan duygudurum bozukluklarýnda artma saptanmamýþtýr (Kendler ve ark. 1993). Yapýlan bazý aile çalýþmalarýnda, þizofren hastalarýn birinci derece akrabalarýnda, özellikle deprese tip olmak üzere, þizoaffektif bozukluk sýklýðý genel popu-lasyonun üzerinde bulunmuþtur (McGlashan ve Williams 1987).

ÝKÝZ ÇALIÞMALARI

Bu çalýþmalarda, monozigotik ikiz çiftleri ile dizigotik ikiz çiftleri arasýndaki hastalýk konkordansý kýyaslan-maktadýr. Monozigotik ikizler ayný genleri taþýrken, dizigotik ikizler genlerin yarýsýný paylaþtýklarý için, monozigotik konkordansýn dizigotik konkordanstan yüksek olmasý genetik etkiyi yansýtmaktadýr. Yapýlan ikiz çalýþmalarýnda, monozigotik ikizlerde dizigotik ikizlere göre þizofreni konkordansý yüksek olarak bulunmuþtur (Kendler 1983, Gottesman 1991). Konkordans oranlarý monozigotik ikizlerde ortalama %48 iken, dizigotik ikizlerde %17 bulunmaktadýr. Monozigotik ikizlerin ve dizigotik ikizlerin yaþam koþullarýnýn farklý olmasýnýn, monozigotik ikizler arasýndaki konkordans oranýnýn artmasýna neden ola-bileceði þeklinde bir varsayým ortaya atýlmýþtýr. Bu varsayýmý destekleyen kanýtlar bulunmamakla beraber, karþýt kanýtlar ortaya atýlmýþtýr: Gottesman ve Shields (1982), tüm ikiz çalýþmalarýný gözden geçi-rerek, ayrý büyütülen 12 monozigotik ikiz bul-muþlardýr. Yedi tanesi (%58), beraber büyütülen monozigotik ikizlere benzer þekilde bozukluk için konkordan bulunmuþtur; bu sonuç paylaþýlmýþ çevrenin bozukluðun geliþimi için oldukça az bir katkýsýnýn bulunduðunu göstermektedir.

EVLAT EDÝNME ÇALIÞMALARI

Evlat edinme çalýþmalarý þizofrenide genetik ve çevre-sel etkenlerin etkisini ortaya çýkarmada önemlidir. Ýlk önemli evlat edinme çalýþmasý 1966'da Heston tarafýndan yürütülmüþtür. Heston, 47 þizofren anne ve ayný yaþ ve sayýdaki saðlýklý anne ile çalýþmýþ ve þizofren annelerin biyolojik çocuklarýnda þizofreni riskini artmýþ olarak bulmuþtur. Kety ve arkadaþlarý (1968) ile Tienari ve arkadaþlarý (1987) tarafýndan yapýlan çalýþmalarda da benzer sonuçlar bulunmuþtur. Þizofren olmayan biyolojik anne-babasý bulunan, ancak evlat edinilerek þizofren anne ya da baba tarafýndan büyütülen çocuklar, Wender ve arkadaþlarý (1974) tarafýndan incelenmiþlerdir: Bu çocuklarda þizofreni riskinde artma saptanmamýþtýr. Kety'nin yürüttüðü bir çalýþma, 1968 yýlýndan bugüne kadar halen devam etmektedir. Bu çalýþmaya göre, biyolojik anne ya da babada þizofreni bulunuyorsa, evlatlýk ve-rilen çocukta þizofreni görülme riski artmaktadýr. Son yürütülen çalýþmalardan biri olan Tienari'nin (1990) Tablo 1. Þizofren hastalarýn akrabalarýnda bu

hastalýðýn görülme sýklýklarý (Gottesman 1991)

Genel Toplum %1

Hasta Eþleri %2

Üçüncü derece akrabalar

Ýlk kuzenler %2

Ýkinci derece akrabalar

Amca-teyze %2

Yeðenler %4

Torunlar %5

Anne ya da babadan birisi ayný olan kardeþ %6 Birinci derece akrabalar

Anne-baba %6

Kardeþler %9

Bir ebeveyni þizofren olan çocuklar %17 Ýki ebeveyni de þizofren olan çocuklar %46

(3)

kontrol grubundaki orana göre oldukça yüksek bulun-muþtur.

Sonuç olarak, bugüne kadar yapýlmýþ olan evlat edin-me çalýþmalarý, þizofrenide genetik geçiþ bulunduðu görüþünü desteklemektedir.

GEÇÝÞ ÞEKLÝ

Aile, ikiz ve evlat edinme çalýþmalarýnýn þizofrenide genetik geçiþin bulunduðunu göstermesinden sonra, çalýþmalar ve tartýþmalar bu geçiþin ne tipte olduðunu saptama konusuna odaklanmýþtýr. Yapýlan çalýþmalar-dan þizofrenide basit bir Mendelian geçiþ þeklinin ola-mayacaðý açýkça anlaþýlmaktadýr. Þizofrenide kalýtým þekli karmaþýk ve düzensizdir ve tek bir genin mi, birkaç genin mi, yoksa pek çok genin mi sorumlu olduðu halen bilinmemektedir.

a. Tek Gen Geçiþi: En basit geçiþ þekli olan tek gen geçiþine göre, hastalýðýn kalýtýmýndan tek gen sorum-ludur. Eðer þizofrenide böyle bir genetik geçiþ sözkonusu ise, karmaþýk ve düzensiz geçiþ nasýl açýk-lanabilir? Deðiþken görünüm nedeniyle böyle bir duru-mun ortaya çýktýðý söylenebilir. Örneðin, tuberoz sklerozda, etkilenen bireyde gizli cilt lezyonlarýndan çoklu cilt tümörlerine kadar deðiþebilen derecede cilt tutulumu olabilmektedir. Tek gen geçiþli bir bozukluk-ta düzensiz geçiþin bir baþka nedeni de, azalmýþ penet-ransýn bulunmasý olabilir. Diskordan monozigotik ikiz çalýþmalarýnýn sonuçlarý böyle bir durumun olabile-ceðini göstermektedir, çünkü etkilenmeyen ikiz çiftinin nesillerinde de risk, etkilenen ikiz çiftinin nesilleri kadar yüksek bulunmaktadýr (Gottesman ve Bertelsen 1989).

McGue ve arkadaþlarý (1985), tek gen geçiþinin matematiksel olarak yeterli bir açýklamasýnýn yapýla-madýðýna ve istatistiksel olarak reddedilebileceðine iþaret etmiþlerdir.

Sonuç olarak, yapýlan son çalýþmalar ve tartýþmalar ýþýðýnda þizofrenide tek gen geçiþi gibi basit bir genetik geçiþ þeklinin olamayacaðý düþünülmektedir.

b. Çoklu Gen Geçiþi: Bu geçiþ þekline göre, birden fazla genin herbirisi küçük bir etki ile additif etki yaratarak, çevresel etkenlerin de etkisi ile þizofreni tablosunu ortaya çýkarabilir. Konu ile ilgili ilk ortaya atýlan kuram "kesintisiz fenotipik deðiþim kuramý"dýr. Bu kurama göre; çok sayýda gen toplam etki ile þizofreni tablosunu ortaya çýkarýr ve tablonun aðýrlýðý katýlan gen sayýsý ile orantýlýdýr. Ýkinci olarak ortaya atýlan kuram "yarý kesintili deðiþim kuramý"dýr. Bu

kurama göre; tek baþlarýna etki gösteremeyen genler, toplam etki ve belli bir eþiðin üzerinde etki ile çevresel etkilerin de katkýsýyla þizofreni tablosunu ortaya çýkarýrlar. "Ýki eþikli model"e göre ise, ilk eþiði aþanlar orta derecede, ikinci eþiði aþanlar ise þiddetli derecede klinik tablo ortaya çýkarýrlar. Çok farklý klinik þekli ve þiddeti bulunan þizofreni için "iki eþikli model" daha uygun görünmektedir.

Ýlk kez Meehl (1973) tarafýndan ortaya atýlan ve sonra-dan "karýþýk model" (Morton ve Macclean, 1974) olarak adlandýrýlan modele göre; þizofreni tablosu bir tek ana gen ve tek baþýna sadece küçük bir etki gösteren bir dizi genin beraber etkisi ile ortaya çýkmaktadýr. c. Etiyolojik Heterojenite: Þizofreniyi açýklayabilen bir genetik model halen bulunamamýþtýr. Bugüne kadar yapýlan çalýþmalarda þizofreni tek bir hastalýk olarak kabul edilerek genetik geçiþ þekli açýklanmaya çalýþýlmýþtýr, ancak birçok genetik hastalýkta olduðu gibi þizofrenide de genetik heterojeniteden söz edilmektedir. Etiyolojik heterojenite sonucunda bu hastalýðýn deðiþik formlarý, karýþýk genetik ve çevresel etkiler sonucunda ortaya çýkabilir. Örneðin, bazý soy-aðaçlarýnda etkilenen bireylerin sayýsý oldukça fazladýr ve baskýn geçiþ benzeri bir geçiþten sözedilebilir. Þizofreniden sorumlu genleri belirlemek için baðlantý ve iliþki çalýþmalarý yapýlmaktadýr:

BAÐLANTI ÇALIÞMALARI

Bu çalýþmalar en azýndan iki þizofreni olgusu bulunan soyaðaçlarýnda yapýlabilmektedir. Baðlantý analizlerin-de bir hastalýðýn bilinen bir genetik belirleyiciye baðlý olup olmadýðý araþtýrýlmaktadýr (Ott 1991). Bir hastalýk geni ile bir genetik belirleyici birbirine ne kadar yakýnsa, sonraki nesillere birlikte aktarýlma olasýlýðý da o kadar yüksek olur. 1980 yýlýndan önce eritrosit antijenleri (ABO, MNS ve rhesus) ve insan lökosit antijenleri (HLA) gibi belirleyiciler kullanýlýrken (McGuffin 1991); moleküler genetik alanýndaki iler-lemeler sonucunda, genomik DNA içerisindeki varyasyonlarý ölçen tekniklerin bulunmasý ile, hastalýk genlerini lokalize etmede DNA belirleyicileri kullanýlmaya baþlanmýþtýr. Restriksiyon parça uzunluk polimorfizmleri (=restriction fragment length poly-morphisms) ve 1980'li yýllarýn sonlarýna doðru polimeraz zincir reaksiyonunun (=polymerase chain reaction) kullanýma girmesi ile DNA belirleyicilerinin sayýsý ve niteliði hýzla artmýþtýr. Son yýllarda insan genomunun her bölgesi için DNA belirleyicileri geliþti-rilmiþtir.

(4)

Basset ve arkadaþlarýnýn (1988) bir bildirisi ile, DNA belirleyicileri ile yapýlan çalýþmalar hýz kazanmýþtýr. Yazarlar, Kanadalý bir ailede þizofren bir genç ve onun þizofren dayýsýnda dengesiz translokasyona baðlý 5. kromozomun uzun kolunda parsiyel trizomi sap-tamýþlardýr. Sherrington ve arkadaþlarýnýn (1988) çalýþmasýnda da, 5. kromozom üzerinde þizofreniye yatkýnlýk saðlayan baskýn bir genin varlýðý konusunda önemli deliller ortaya çýkarýlmýþtýr. Ancak bunu izleyen çalýþmalarda bu baðlantý doðrulanamamýþtýr (Kennedy ve ark. 1988, McGuffin ve ark. 1990). Psikotik hastalýðý bulunan üç ailede yapýlan baðýmsýz çalýþmalarda, 11. kromozomun uzun kolunda dengeli bir translokasyonun varlýðýndan bahsedilmiþtir (Smith ve ark. 1989, Holland ve Gosden 1990, St Clair ve ark. 1990). D2reseptör geninin bu bölgeye yakýn yerleþtiði saptanmýþtýr (Grandy ve ark. 1989). Bunu izleyen çalýþmalarda ise herhangi bir baðlantýya rastlan-mamýþtýr (Moises ve ark. 1991, Wang ve ark. 1993a). Þizofreninin ailesel geçiþinde ayný cinsiyetten kardeþ-lerin daha sýk etkilenmesi gözlemi, X kromozomunun psödootozomal bölgesinin sorumlu tutulmasýna neden olmuþtur (Crow 1988). Ancak bunu izleyen çalýþmalar-da (d'Amato ve ark. 1992, Wang ve ark. 1993b) bu olasýlýðýn zayýf olduðu anlaþýlmýþtýr.

Fensiklidinin þizofreni benzeri psikotik tablo ortaya çýkarmasý nedeniyle, fensiklidinin baðlandýðý glutamat reseptör alttipi olan N-metil-D-aspartat (NMDA) resep-tör genleri üzerinde çalýþýlmýþtýr. Beþ farklý NMDA reseptör geni tanýmlanmasýna karþýn (Seeburg 1993), baðlantý kurulamamýþtýr (Chen ve ark. 1996). Dopamin nörotransmitter sistemi ile þizofreni arasýn-daki baðlantý bilinmektedir. Bu güne kadar yapýlan çalýþmalarda 5q34-35 noktasýna lokalize olmuþ D1 reseptör geni ve 11q'ya lokalize olmuþ D2ve D4 resep-tör genleri ile þizofreni arasýnda baðlantý saptanmýþtýr. Ancak böyle bir baðlantýnýn bulunduðunu göstere-meyen çalýþmalar da bulunmaktadýr (Kendler 1983). Kalsi ve arkadaþlarýnýn (1993) çalýþmasýnda, D5 resep-tör geni ile þizofreni arasýnda herhangi bir bað kurula-mamýþtýr. Benzer þekilde, Hallmayer (1992) tarafýndan yapýlan bir çalýþmada da, 5-HT2 reseptör geninin lokalize olduðu 13. kromozom ile þizofreni arasýnda baðlantýya rastlanmamýþtýr.

Birçok psikotik bozuklukta 18 ile 1, 11 ile 1, 2 ile 18,

Farklý kromozomlar arasýndaki translokasyonlarýn þi-zofreni alt tiplerine neden olabileceði düþünülmektedir. 21. kromozomun özellikle uzun kolu üzerinde çalýþýlmýþtýr, ancak þizofreni ile baðlantý konusunda herhangi bir kanýta rastlanmamýþtýr (Asherson ve ark. 1993).

ÝLÝÞKÝ ÇALIÞMALARI

1950'li yýllarda "O kan grubu" ile "duodenal ülser" arasýnda iliþki bildirilmesinden sonra (Aird ve ark. 1954), iliþki çalýþmalarý þizofreni konusunda da kul-lanýlmaya baþlanmýþtýr. Ýliþki çalýþmalarý baðlantý çalýþmalarýndan daha kolaydýr: Araþtýrmacý basit bir þekilde baðýmsýz 100 þizofren hasta ve 100 kiþilik kon-trol grubu üzerinde çalýþýr ve her bir grupta genetik belirleyici sýklýðýný kýyaslar. Örneðin; kontrol grubunun %10'unda O kan grubu bulunurken, þizofren grubun %50'sinde O kan grubu saptanýrsa, oldukça anlamlý bir sonuç elde edilmiþ olur ve 9. kromozom üzerindeki ABO lokusuna yakýn bir þizofreni geninin varlýðýndan sözedilebilir.

Yapýlan birçok çalýþmada, paranoid þizofreni ile HLA A9 arasýnda iliþki saptanmýþtýr: Bazý çalýþmalarda HLA A9'un paranoid þizofrenide azaldýðý (Miyanga ve ark. 1984), bazý çalýþmalarda ise arttýðý saptanmýþtýr (Eberhard ve ark. 1975, Asaka ve ark. 1981). Fransa'da yapýlan bir çalýþmada ise, HLA ile þizofrenik fenotip arasýnda herhangi bir baðlantýya rastlanmamýþtýr (Campion ve ark. 1992).

Sanders ve arkadaþlarý (1991) 11. kromozomun uzun kolunda yer alan D2 reseptör genine yakýn bulunan porfobilinojen deaminaz geni ile þizofreni iliþkisini göstermiþlerdir. Bu gen þizofreni için potansiyel bir yatkýnlýk bölgesi olarak kabul edilebilir, çünkü porfo-bilinojen deaminaz eksikliðinde, puberte sonrasý baþlayan ve psikotik bir tablo ile ortaya çýkabilen bir hastalýk olan "akut intermitan porfiri" görülmektedir ve bu hastalýða psikiyatrik hastalýk grubunda daha sýk rastlanmaktadýr.

Þizofreniden sorumlu tutulan limbik bölgelerde yoðun olarak bulunduðundan, D3 reseptörleri üzerinde de çalýþýlmýþtýr. D3reseptörleri hem tipik, hem de atipik antipsikotiklerin kullanýmý ile artmaktadýr (Buckland ve ark. 1993). D3reseptör geni 3. kromozomun uzun kolunda yerleþmiþtir. Galler ve Fransa'dan iki baðýmsýz grubun yaptýðý çalýþmada D reseptör geni ile þizofreni

(5)

Ýlaç tedavisine yanýtla iliþkili olabilecek gen içindeki varyasyonlar da araþtýrýlmaktadýr. Klasik antipsikotik ilaç tedavisine yanýt alýnamayan olgularda etkili oldu-ðu bilinen klozapin adlý ilacýn bazý olgularda etkisiz kalabilmesinin, D4reseptör geni içindeki varyasyonlar-dan kaynaklanabileceði ileri sürülmektedir. Çünkü klozapinin D4reseptörlerine oldukça yüksek affinitesi bulunmaktadýr ve D4 reseptörleri yüksek derecede varyasyon göstermektedir (Van Tol ve ark. 1992). Þizofreni ile romatoid artrit arasýnda negatif bir kore-lasyon bulunmaktadýr (Eaton ve ark. 1992). Romatoid artrit HLA-DR4 ile iliþkilidir. DR4'ün þizofreni için koruyucu olabileceði düþünülmüþ ve Wright ve arkadaþlarý'nýn (1996) çalýþmasýnda þizofrenlerde DR4 normal populasyona göre yarý yarýya az olarak bulun-muþtur.

Pulver ve arkadaþlarýnýn (1995) çalýþmasýnda, 8. kro-mozomun p21-22 bölgesinde þizofreni ile ilgili bir lokus saptanmýþtýr ve sonra yapýlan bir çalýþmada da benzer bir sonuç bulunmuþtur.

Genetik Danýþma

Eldeki verilerle, bir bireyde þizofreni geliþme riskini belirlemek olasý deðildir. Þizofrenide karmaþýk bir geçiþ þeklinin bulunmasý nedeniyle, danýþma amacýyla baþvuran aile üyelerine, aile çalýþmalarýndan elde edilen veriler doðrultusunda bilgi verilebilir.

Genetik danýþmanlýk konusundaki önemli deneyimler sonrasýnda, çoðu danýþman yönlendirici olmayan eðit-sel bir yaklaþýmý benimsemiþtir. Amaç, sözkonusu hastalýkla ilgili doðru bilgiyi vermek, danýþanýn hastalýðýn geliþme riskini ve olasý sonuçlarýný anla-masýna yardýmcý olarak, bilgilendirilmiþ bir durumda karar vermesini saðlamaktýr. En son kararý danýþanýn vermesi gerektiði özellikle vurgulanmalýdýr.

Danýþma için baþvuranlarýn çoðu, çocuklarýnda ya da etkilenmemiþ birey iseler kendilerinde hastalýðýn geliþme riskini öðrenmek istemektedirler. Aile, ikiz ve evlat edinme çalýþmalarýndan edinilen bilgilerin danýþ-manlýk hizmeti için kullanýlmasý uygundur. Örneðin, çocuk sahibi olmayý planlayan, ancak eþlerden birinin

anne ya da babasýnda þizofreni bulunan çifte, çocuk-larýnýn her birinde %3 ya da genel populasyonun üç katý kadar þizofreni geliþme riskinin bulunduðu bilgisi verilmelidir.

Þizofreni tablosunun ortaya çýkmasýnda kalýtsal etken-ler yanýnda, kalýtsal olmayan nedensel etkenetken-lerin de etkili olduðu bilinmektedir. Bunlarýn bazýlarýndan korunmak bireylerin elindedir. Akrabalarý arasýnda þizofreni bulunan bireyler, LSD, kokain ve amfetamin gibi ilaçlarýn deneysel kullanýmýndan kaçýnmalarý konusunda uyarýlmalýdýrlar, çünkü bu bireyler ilaçlara baðlý ortaya çýkan psikozlara duyarlýdýrlar.

Þizofreninin moleküler temellerinin daha iyi anlaþýl-masý ile, gelecekte prenatal ve presemptomatik testler kullanýma girecektir. Þizofreninin karmaþýk yapýsý nedeniyle, tek gen kalýtýmý bulunan nadir aileler dýþýn-da, eldeki olanaklarla doðru tahminlerde bulunmak güçtür. Teknolojik geliþmelerle prenatal ve presempto-matik testler kullanýma girse de, danýþmanlýk hizme-tinin ilkeleri deðiþmeyecektir. Danýþan en son kararý vermeden önce bilgilendirilecektir.

SONUÇ

Aile, ikiz ve evlat edinme çalýþmalarý þizofreninin önemli bir genetik komponentinin bulunduðunu göstermektedir. Ancak Mendelian benzeri bir geçiþin gözlendiði istisnai durumlar dýþýnda, karmaþýk bir ailesel geçiþ þekli izlenmektedir. Þizofreninin geçiþin-den orta derecede etkili birkaç gen ya da sadece küçük etkiler gösteren birçok gen sorumlu olabilir. Major etki gösteren genler varsa, bunlar yakýn gelecekte baðlantý çalýþmalarý ile saptanacaklardýr.

Bugüne kadar yapýlan çalýþmalarda, birbirini destekleyen sonuçlarýn sayýsý fazla deðildir, bu doðal bir sonuç olarak kabul edilmelidir, çünkü merkezi sinir sistemi ile ilgili onbinlerce genden þu ana kadar sadece küçük bir kýsmý tanýmlanmýþ ve üzerinde çalýþýlmýþtýr. DNA belirleyicileri ve aday genlerle ilgili çalýþmalar, matematiksel teknikte geliþmeler ve moleküler genetik alanýndaki ilerlemeler sayesinde, 21. yüzyýlýn ilk yarýsýnda büyük olasýlýkla þizofreninin genetiði konusunda çok daha kesin bilgiler elde edilecektir. KAYNAKLAR

Aird I, Bengal HH, Mehigan JA ve ark. (1954) The blood groups in relation to peptic ulceration and carcinoma of colon, rec-tum, breast and bronchus. BMJ, 2: 315-321.

Arveiler B, Boisseau P, Petit J ve ark. (1997) Gene mapping in region 1q42.1 around a translocation breakpoint associated with schizophrenia. Neuropsychiatry Genet, 74:560.

Asaka A, Okazaki Y, Namura I ve ark. (1981) Study of HLA antigens among Japanese schizophrenics. Br J Psychiatry, 138: 498-500.

Asherson P, Mant R, Taylor C ve ark. (1993) Failure to find linkage between schizophrenia and genetic markers on chro-mosome 21. Am J Med Genet, 48: 161-165.

(6)

Baron M, Gruen R, Rainer JD ve ark. (1985) A family study of schizophrenia and normal control probands: implications for the spectrum concept of schizophrenia. Am J Psychiatry, 142: 447-455.

Basset AS, Jones BD, McGillivray BC ve ark. (1988) Partial tri-somy chromosome 5 cosegregating with schizophrenia. Lancet, 1: 799-801.

Buckland PR, O'Donovan MC, McGuffin P (1993) Clozapine and sulpiride up-regulate dopamine D3 receptor mRNA levels.

Neuropharmacology, 32: 901-907.

Campion D, Leboyer M, Hillaire D ve ark. (1992) Relationship of HLA to schizophrenia not supported in multiplex families. Psychiatry Res, 41: 99-105.

Chen AC, Kalsi G, Brynjofsson J ve ark. (1996) Lack of evidence for close linkage of the glutamate GluR6 receptor gene with schizophrenia. Am J Psychiatry, 153: 1634-1636.

Crocq MA, Mant R, Asherson P ve ark. (1992) Association between schizophrenia and homozygosity at the dopamine D3 receptor gene. J Med Genet, 29: 858-860.

Crow TJ (1988) Sex chromosomes and psychosis. The case for a pseudoautosomal locus. Br J Psychiatry, 153: 675-683. d'Amato T, Campion D, Gorwood P ve ark. (1992) Evidence for a pseudoautosomal locus for schizophrenia. Br J Psychiatry, 161: 59-62.

Eaton WW, Hayward C, Ram R (1992) Schizophrenia and rheumatoid arthritis: a review. Schizophr Res, 6: 181-192. Eberhard G, Franzen G, Low B (1975) Schizophrenia suscepti-bility and HLA antigens. Neuropsychobiology, 1: 211-217. Fulton M, Winokur G (1993) A comparative study of paranoid and schizoid personality disorders. Am J Psychiatry, 150: 1363-1367.

Gershon ES, DeLisi LE, Hamovit J ve ark. (1988) A controlled family study of chronic psychosis. Arch Gen Psychiatry, 45: 328-336.

Gottesman II (1991) Schizophrenia Genesis: Origins of Madness: San Francisco, W. H. Freeman.

Gottesman II, Bertelsen A (1989) Confirming unexpressed genotypes for schizophrenia-risks in the offspring of Fischer's Danish identical and fraternal discordant twins. Arch Gen Psychiatry, 46: 867-872.

Gottesman II, Shields J (1982) Schizophrenia: The Epigenetic Puzzle. Cambridge University Press, Cambridge.

Grandy DK, Litt M, Allen N ve ark. (1989) The human dopamine D2receptor gene is located on chromosome 11 at q22-q23 and identifies a Taq I RFLP. Am J Hum Genet, 45: 778-785.

Hallmayer J, Kennedy JL, Wetterberg L ve ark. (1992) Exclusion of linkage between the serotonin 2 receptor and schizophrenia in a large Swedish kindred. Arch Gen Psychiatry, 49: 216-219.

Holland A, Gosden C (1990) A balanced translocation partial-ly co-segregating with psychotic illness in a famipartial-ly. Psychiatry Res, 32: 1-8.

Kallman FJ (1938) The Genetics of Schizophrenia. New York, Augustin.

Kalsi G, Sherrington R, Mankoo B ve ark. (1993) Genomic cloning, localization and identification of a highly polymor-phic microsatellite sequence for the D5 dopamine neurorecep-tor gene locus (DRD5) on chromosome 4p which shows no linkage to schizophrenia, manic depression and Tourette syn-drome. Am J Hum Genet, 53(Suppl): 1698.

Kendler KS (1983) Overview: A current perspective on twin studies of schizophrenia. Am J Psychiatry, 140: 1413-1425. Kendler KS, McGuire M, Gruenberg AM ve ark. (1993) The Roscommon family study I: Methods, diagnosis of proband and risk of schizophrenia in relatives. Arch Gen Psychiatry, 50: 527-540.

Kennedy JL, Giuffra LA, Moises HW ve ark. (1988) Evidence against linkage of schizophrenia to markers on chromosome 5 in a Northern Swedish pedigree. Nature, 336: 167-170. Kety SS, Rosenthal D, Wender PH ve ark. (1968) The types and prevalence of mental illness in the biological and adoptive families of adopted schizophrenics, in the transmission of schizophrenia. Oxford, England, Pergamon, s.345-362. McGlashan TH, Williams PV (1987) Schizoaffective psychosis, II: manic, bipolar and depressive subtypes. Arch Gen Pschiatry, 44: 138-139.

McGue M, Gottesman II, Rao DC ve ark. (1985) Resolving genetic models for the transmission of schizophrenia. Genet Epidemiol, 2: 99-110.

McGue M, Gottesman II (1991) The genetic epidemiology of schizophrenia and the design of linkage studies. Eur Arch Clin Psychiatry, 240: 174-181.

McGuffin P, Sargeant MP, Hett G ve ark. (1990) Exclusion of a schizophrenia susceptibility gene from the chromosome 5q11-q13 region: new data and a reanalysis of previous reports. Am J Hum Genet, 47: 524-535.

McGuffin P (1991) Genetic Models of Madness. The New Genetics of Mental Illness, Butterworth-Heinemann, Oxford: 27-43.

Meehl PE (1973) Pychodiagnosis: selected papers. Minneapolis, University of Minnesota Press.

Miyanga K, Machiymaya Y, Juji T (1984) Schizophrenic disor-ders and HLA-DR antigens. Biol Psychiatry, 19: 121-129. Moises HW, Gelernter J, Giuffra L ve ark. (1991) No linkage between D2 dopamine receptor gene region and schizophrenia. Arch Gen Psychiatry, 48: 643-647.

Morton NE, Macclean CJ (1974) Analysis of family resem-blance III, complex segregation of quantitative traits. Am J Hum Genet, 26: 489-503.

Ott J (1991) Analysis of Human Genetic Linkage. Baltimore, John Hopkins University Press.

(7)

Sanders AR, Hamilton JD, Fann WE ve ark. (1991) Association of genetic variation at the porfobilinogen deaminase gene with schizophrenia. Am J Hum Genet, 49(Suppl): 358.

Seeburg PH (1993) The molecular biology of mammalian glu-tamate receptor channels. Trends Neurosci, 16: 359-365. Sherrington R, Brynjolffson J, Petersson H ve ark. (1988) Localization of a susceptibility locus for schizophrenia on chromosome 5. Nature, 336: 164-167.

Smith M, Wasmuth J, McPherson JD ve ark. (1989) Cosegregation of an 11q22-9p22 translocation with affective disorder: proximity of the dopamine D2receptor gene relative

to the translocation breakpoint. Am J Hum Genet, 45: 220. St Clair D, Blackwood D, Muir W ve ark. (1990) Association within a family of a balanced autosomal translocation with major mental illness. Lancet, 336: 13-16.

Tienari P, Sorri A, Lahti I ve ark. (1987) Genetic and psychoso-cial factors in schizophrenia: The Finnish adoptive family study. Schizophr Bull, 13: 477-484.

Tienari P (1990) Gene-environment interaction in adoptive families. H Hafner, W Gattaz (Ed), Search for the causes of schizophrenia. Berlin, Springer-Verlag, s.126-143.

Van Tol HH, Wu CM, Guan HC ve ark. (1992) Multiple D4 recep-tor variants in the human population. Nature, 358: 149-152. Wang ZW, Black D, Andreasen N ve ark. (1993a) A linkage study of chromosome 11q in schizophrenia. Arch Gen Psychiatry, 50: 212-216.

Wang ZW, Black D, Andreasen N ve ark. (1993b) Pseudoautosomal locus for schizophrenia is excluded in 12 pedigrees. Arch Gen Psychiatry, 50: 199-204.

Wender PH, Rosenthal D, Kety D ve ark. (1974) Cross-foster-ing: a research strategy for clarifying the role of genetic and experiential factors in the etiology of schizophrenia. Arch Gen Psychiatry, 30: 121-128.

Wright P, Donaldson PT, Underhill JA ve ark. (1996) Genetic association of the HLA DRB1 gene locus on chromosome 6p21.3 with schizophrenia. Am J Psychiatry, 153: 1530-1533.

Referanslar

Benzer Belgeler

Mutasyon olmaksızın, ne yeni genler, ne de yeni aleller ortaya çıkar ve sonuçta da evrimleşme olmaz.. ortaya çıkar ve sonuçta da

Fakat Haeckel çevrenin direkt organizmalar üzerinde etkili olduğunu ve yeni ırkların doğuşuna yol açtığını (Lamarckizme benzer) ve yaşam savaşının öncelikle

Ancak Neolitik dönemde özellikle bitkilerin ve hayvanların evcilleştirilmesi süreci de insanların genetik çalışmalarının başlangıcı olarak düşünülebilir... 

Bu durum için, gerçek allelik frekanslar ve uygunluk değerlerinin kullanılması ile yapılan bir hesaplama örneği Tablo 27’de verilmiştir;.. En yüksek uygunluk değerine

• Allopatrik türleşme de etkili olan temel izolasyon.. mekanizması

 template DNA’ya tutunması için primerlere daha uzun süre verme.  PCR ürün

Saf uzun boylu bir bitki ve melez uzun boylu bir bitki aynı fenotipe sahiptirler (ikisi de uzun boylu), fakat farklı genotiplere (saf bitki için TT ve melez için Tt)

Anne taşıyıcı baba hasta olduğunda, kız çocukları Anne taşıyıcı baba hasta olduğunda, kız çocukları hasta ya da taşıyıcı, erkek çocukların biri hasta, hasta ya