• Sonuç bulunamadı

Nekre ve Nükde Kavramlarının Kültür İçindeki Yeri Veya Gülme'nin Sosyo-Psikolojik Boyutları Prof.Dr.Sadık K.Tural

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nekre ve Nükde Kavramlarının Kültür İçindeki Yeri Veya Gülme'nin Sosyo-Psikolojik Boyutları Prof.Dr.Sadık K.Tural"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

NEKRE VE NÜKDE KAVRAMLARININ

KÜLTÜR İÇİNDEKİ YERİ VEYA

GÜLME’NİN SOSYO-PSİKOLOJİK

BOYUTLARI

Prof. Dr. S ad ık K. TURAL

K ü ltü r, o n u n ç e rçev e sin d e ya.şa- yan in san ları, h em d iğ e r in sa n la rla m ü n a se b e tle rin d e , h em d e ta b ia t k arşısın d a, uyum lu hâle getirm eye çalışan , değerler, n orm lar ve sosyal kontrol u n su rları’nın b ü tü n ü d ü r.

K ü ltü r, b ir to p lu m u n d a h a hoş, d a h a güzel, d a h a ahlâkî, d a h a iyi, d a h a faydalı, d a h a refah lı ve ra h a t o ld u ğ u n a inandığı duygu ve d ü şü n c e le re y ö n el­ ten , sosyal p sik o lo jid e n k aynaklanan k avram ve k ab u llerin o lu ştu rd u ğ u bir hayat ta rz ıd ır. K ısacası, kü ltü r, h e r m il­ le tin k e n d in e h as iç d in a m ik le rin in yoğ u rd u ğ u sosyo-psıkolojisinin g ö s te r­ gesi olan yaşayış şeklidir; yaşam ayı d ü ze n le y en benim seyiş ve tavır alışlar n izâm ıdır.

H e r to p lu m u n h ay a tın d a , m e n su p o lu n a n k ü ltü rü n telkin ettiğ üç a n a ö ze l­ lik var:

1) İn san ilişkilerinde ve tek b aşın a iken veya ta b ia t k arşısın d a d ik ­ katli olm a.

2) T o p lu m d a k i im an , k a n a a t ve bilgi’nin o lu ştu rd u ğ u bü tü n leşm ey e, sosyal nizâm a uyum g ö ste re b ilm e.

3) K as, kem ik ve sinir sistem lerin i, b e d e n in fonksiyonlarına, b e k le n e n e ve isten e n e uygun işletcbilm c, y erin d e ve d o ğ ru b e d e n î h a re k e tle r.

B u üç özellik veya b e k le n ti b ü tü n to p lu m la r için g eç erlid ir; şekli ve şid ­ d e ti k o n u su n d a fark lılık lar var. K ü ltü ­ rü m ü z ü n o lu ştu rd u ğ u hayatım ız, biz­ d en , h e r an d ikkatli, kendisiyle ve çev­ resiyle uyum lu ve b e d e n b a k ım ın d a n uygun z a m a n d a uygun h a re k e ti y a p a ­ bilm e istiyor. İn san ın y aşam a sın a kim ­ senin b ir şey ded iğ i y o k tu r, hayatiyet insanın hem hakkı, hem d e vazifesidir. A n ca k , to p lu m , in sa n d a n ru h e n uyum ­ lu, zih n en d ikkatli, b e d e n e n d e çevik olm asını isliyor. S a d e c e y aşam asını değil, b aşk ala rın ı rah atsız etm eden vc rah atsız da olm adan yaşam asını ister. E ğ e r b ir rah a tsız lık d uyan v arsa d e ğ e r ve n o rm la ra b a şv u rm a lıd ır; çö z ü m ü ve ikaz m e k an iz m a ların ı d a o ra d a a ra m a ­ lıdır.

İn san , b ir k ü ltü rü n iç in d e r a h a t­ sız e tm e d e n vc o lm a d a n y aşam ak için, egosu n u , toplum un benliği ile ahenk­ leştirm eye çalışır; bu s ıra d a d a sosyal­ leşir. H e r k ü ltü rü n so sy alleştirm e sü ­ re ç le ri b irb irin d e n fark lıd ır. S ü re ç le ­ rin farklılığı hangi ş a rtla rd a n d o ğuyor? H e r k ü ltü r k en d in e m ah su s b ir d ü n y a ­ d ır ve b aşk a m illetlerin k ü ltü rü n d e n fark lıd ır. K ültür, nesild en n esile a k ta rı­ lır. Bu a k ta rm a sırasın d a, bazı kim seler veya g ru p la r, sivrilikler, tuh aflıklar veya sert u m u rsam azlıklar ile kül­ tü rü n d e ğ e rle rin d e n b ir k ısm ına karşı

(2)

çıkarlar. T o p lu m , bu k arşı çıkm aları, üç denetim yolu ile yönlendirir:

1) G elenek ve görenekler 2) Dinin koyduğu k urallar

3) Y azılı hukuk (yön etm elik , tü ­ zük, k an u n )

T o p lu m d a yaşayıp g id e n k ü ltü rü n iç d in a m ik le rin e veya yaşanış şek lin e k arşı çık an b ir kim seyi veya g ru b u hizaya g e tirm e k için, b u ü ç sosyal k o n tro l u n su ru n d a n biri veya b ir kaçı, h e m e n işletilm eye b aşlar.

T o p lu m , e tra fın d a b irle şile n , b ü ­ tü n le şilen d e ğ e r ve n o rm la rd a n ayrılan b ir d av ra n ış g ö rd ü ğ ü n d e , b ir tepki gösterir, b ir c e z a la n d ırm a uygular. E ğ e r değer ve n orm lardan sap m ışlık , toplu m un büyük k esim in i veya tam am ın ı açık şekilde rah atsız ediyor­ sa , to p lu m , o uygunsuz dav ran ışı y ap an ı veya y ap a n la rı hoş k arşılam az, ayıplar, kınar; bu farklılığa karşı çıkar. D in in , g ü n a h vc h a ra m saydığı, g ele n e k vc g ö re n e ğ in ayıp, çirkin, n ah oş k ab u l ettiği, yönetm elik , tüzü k vc k a n u n la rın para veya h ap is cezası v erdiği fark lılaşm alar, d e ğ e r vc n o rm ­ la rd a n sa p m a la rd ır; bu fark lılaşm a­ lar, d e ğ e r vc n o rm la ra yönelik gizli veya açık k arşı çıkm a m an asın ı taşır. K ü ltü rü n , b u üç sosyal d e n e tim m e k a ­ n izm asını çalıştırm ası, açık fark lıla ş­ m a lar, şu u rlu veya yarı şu u rlu k arşı çık ışlar y ü z ü n d e n d ir. Bu sosyal d e n e tim m e k a n iz m a la rın d a n h erb iri, insan ın vc to p lu m u n iç nizâm ını k o ru ­ m aya çalışıyor; s a d e c e d ış nizam ı, sosyal h ayatı değil, psikolojik hayatı da...

T o p lu m u n d e ğ e r ve n o rm la rın a k arşı o lm ayan, açık vc kasıtlı b ir sa p m a taşım ayan, fa rk lıla şm a lar d a vard ır: C ahillik, an layış kıtlığı, beceriksizlik,

gözü açıklık, ağır k anlılık, kurnazlık, çaresizlik , d algın lık ve b e n z e ri gibi in san ı veya grubu yahut toplum u m ahkûm ettirecek k adar lekelem eyen fark lıla şm a lar d a v ard ır. Şatlık, ah ­ m aklık, korkaklık, gösterişçilik , kibir­ lilik vc cim rilik gibi, son ucun da m ut­ laka bir cezâ işletilm esin i gerek tir­ meyen uyum suzluk, uygunsuzluk ile k arşılaşın ca to p lu m nc yap m alı? B aşka türlü söyleyeyim : R u h e n uyum suz, fakat kasıtlı olm ad ığ ı gibi, kim seye z a ra rı olm ayan b ir in sa n a ccm iyet ne yapM n? Z ih in b ak ım ın d a n , uyanık bir dikkate sa h ip görünm eyen, a m a k e n ­ d isin d e n b aşk asın a z a ra rı az, b e d e n e n çeviklik ve b ec erik lilik ta şım a y an in ­ sa n a k arşı to p lu lu k veya to p lu m ne yapsın?

M e sele m iz in ilk d ü ğ ü m ü n ü ç ö z e ­ lim: B ir to p lu m d a k i k ü ltü rü n sosyo- p sikolojik d in a m ik le ri, bu çeşit farklı davran ışları ve durum ları gülerek, G Ü L M E su retiy le c c zâ la n d ırıy o r. Bir m illetin m e n su p la rın d a n h e rb iri, k ü ltü ­ rü n o lu ştu rd u ğ u hayat için d e, ru h ve zihin b ak ım ın d a n uyum suzluk, dikkat­ sizlik ve bedene uygunsuz hareket görünce, gü lm ek şek lin d e b ir sosyal k o n tro l m ek an izm ası işletiyor. G ü lm e, g ü lü n ç bulm a, k ü ltü rü n iç d in a m ik le rin ­ d e n d o ğ a n b ir sosyal d e n e tim şeklidir.

N a sre d d in H o c a ’yı m e n fa a tp e re st b ir k u rn az , p aly aço b e n z e ri b ir tip gibi an lam a y a k a lk a n la ra bilgi veya zekâ fuk aralığ ı d ışın d a ne söylem ek g ere k ir? N a sre d d in H o c a ’nın Sosyal d e n e tim m e k an iz m a ların ı işleten b ir k ü ltü r k o ru y u cu su o ld u ğ u n u an lam a k için de, ileri b ir zekâya ihtiyaç vard ır.

A srın b a ş ın d a yaşayan m anevi­ yatçı filozof B crgson, b ak ın ız nc diyor: «H erk esin etrafın dak ilere dikkat

(3)

ederek uym ası kendi fildişi kulesine, kendi karakterine kapanm am ası lâzım dır. Bunun için de herkesin tep esin d e bir düzeltm e tehdidi olm asa bile, hiç olm azsa bir utandırm a, k üçültm e heyulasının d olaşm ası lâzım dır. Çünkü gülünç olm aktan çekinm eyen yoktur. G ülünç kim selere gülm e de, hakikaten, İçtimaî olan bir nev’i baskıdır.»

B crg so n haklı. H o c a N asre d d in , b ir u ta n d ırm a k u ru m u olm ayı lek başın a tem sil ed e r.

G ü lü n ç o lm a h âlin e m izah veya kom ik d en ileb ilir. K ü ltü rle r, gülünç d u ru m a d ü ştü ğ ü n ü n fark ın d a olm ayan in sa n la rı an la tırk e n , çeşitli im k â n la r­ d a n faydalanıyor: K a rik a tü rü , pan- dom inıi, palyaçoluğu vc p aro d iciliğ i bir k e n a ra bırak alım , dilin im kânlarını d e ste ğ in e alan g ü lm e le re işaret edelim . B u vesileyle, ikinci m eselem izi hem ku ralım , hem d e çözelim : G ü lm e had isesin in dilim izdeki karşılıklarını ve te z a h ü r şe k ille rin e ait m eselem ize yaklaşalım .

D ilim izde nekre ve nükde o lm ak "üzere i£i kelim e var, iki terim ...

Nekre, g ra m e r terim liği d ışın d a b ir m a n â taşıyor; n ek re , hoşa giden, gülünç, tuhaf, ince bir alay taşıyan sözler söylem ek, hikâyeler anlatm ak m a n â sın a geliyor.

N ü k d e ise, iyi d ü şü n ü lm ü ş, ince örtülü m anâlar taşıyan, yarı şaka, yarı c id d î sö zlerin ad ıd ır.

B a n a g ö re, nekrede biz, sözü an ­ latana; onun, ses tonu, je s t ve m im iği, telaffuz ve an latım d aki başarısı vc a n ­ lattığı şey dâhil, h epsine birden

güleriz. M e rh u m M a h m u t B alcr böyleydi. Böyle in sa n la ra ııck rc-g û d em iyoruz, fıkracı diyoruz. A ynı kelim eyi b aşk ası an la tsa o k a d a r g ülem ezsiniz; g ü ld ü ğ ü n ü z u n su rla rın içinde a n la ta n ın şah sî d am g ası ö nem li vc ağırlıklı b ir yer tutuyor.

N ü k d c d c ise, ü çüncü b ir şahsa veya k en d im iz e güleriz, n ü k d e, hedefi değil, neticesi g ü lm e o la n b ir iştir.

N a sre d d in H o ca , b az ıla rın ın sa n ­ dığı gibi n ek re -g û değil, n ü k d ed a n lığ ı ağır b asan b ir lâtifeşin astır. O n u n la tifesin d e nekre + niikde vard ır.

G eld ik ü çü n c ü m ühim m eseleye ve çözü m ü n e: N ek re, d in le y e n le rd e n çok yüksek b ir zek â istem ez. N ükde, sö zü n asıl anlam ı d ışın d a k u lla n ılm a­ sıyla oluşan, m ü rsel m ccaz, kinâye, ta ’riz, a rila n e te ca h ü l, istilızâ, cin as gibi ifad e sa n a tla rı taşır. Bu yüzden, d in ­ le y en le rd e n de, yüksek bir anlayış g ücü isler. N ek re d a h a çok g ü ld ü rü c ü (kom ik) o ld u ğ u h ald e, n ü k d e, b ira z d a yol g ö ste rip , istilızâ ile ağız payı veren b ir c e z a la n d ırm a d ır. N ü k d e, to p lu m u n id râk in e, k ü ltü rü n bir d eğ e rin i, b ir n o r­ m u n u h a tırla tm a fonksiyonu taşır. N ü k d e ile n e k re a ra sın d a , b aşk ac a esaslı b ir fark y ok tu r, kanaatindeyim .

D ö rd ü n c ü m eselem izi d e h alle­ delim : K om ik olan (n e k re veya n ü k ­ d e ) duyguya değil zekâya h ila b c d c c c k ta rz d a te rtip o lu n u r, in sa n d a , sevgi, m e rh a m e t, korkaklık, c c sa rc t duy g u la­ rın d a n birin i veya b ir kaçını u yan­ d ıra c a k şe k ild e an lalılan , g ü lü n ç o l­ m a k ta n çıkar. D uyg u larım ızd an birini m u h a ta p ed in ip , o n u ayağa k a ld ıra n a n ­ la tm a la r kom ik o lm a özelliğini kay­ b e d e r. İş d ünyam ız b ak ım ın d a n , a n la ­ tılan la b ü tü n le ştirm e y e yol açan,

(4)

h ey e c a n la n ıp ta ra f olm am ıza se b e p o la n a n la tm a la r -uzu n lu ğ u n e o lu rsa olsun- n e k re ve n ü k d e o lm a k ta n çıkar, b ir cins tahkiye olur.

B eşinci m e selem iz ve h ü k m ü m ü z şu: N için g ü lü n ç o lu y o rlar? G e le n e k ve g ö re n e k le r d e; dinin, im an, ib â d e t ve m u a m e lâ t esasla rı da, in sa n a saygı g ö ste rir. Bu, kültür yaşatıcısı denetim m ekanizm aları, b ir in sa n d a veya g r u p ­ ta, duygu, d ü şü n c e yahut d av ra n ış b a k ım ın d a n d onm uşluk gösteren e, bütüne benzem eyen bir özel parçaya, gülüyor, g ü ld ü rü y o r. T o p lu m , elden ayrıksı h âlleri olan, tip le re gülüyor. T ip , za te n , sö z lerle y ap ılan in sa n k a rik a tü rü d eğ il m idir? K a rik a tü r- leşm ek, aşırı ku ralcılık şe k lin d e de, v u rd u m d u y m a zlık şe k lin d e de, b e c e ­ riksizlik, b ö n lü k veya şa rla ta n lık şe k ­ lin d e d e o rta y a çıksa, e ld e n ay rık ­ sılıktır; fazilet veya ahlâksızlık değ ild ir. K ald ı ki, e ld e n ayrıksılaşm ış fazilet dahi kom iktir.

S o n u n cu m e selem iz şu: N iye tek b a ş ın a g ü lü n m e z? M ille tle rin g ü ld ü k ­ leri ve g ü lm e le ri farklı m ıd ır? İn sa n tek b a ş ın a gü lem ez. N e k re ve n ü k d e en az iki kişinin o ld u ğ u y e rd e a n latılır, ön ce d inleyen, so n ra a n la ta n g ü ler. A n la ta n ve d in le y en lerin birik im leri ve z e k â seviyeleri b irb irin e yakın o lu rsa, g ülm e fre k a n sla rı d a yüksek o r a n d a b en z eşir. T e k b a ş ın a g ü lm e ile biyolojik (g ıd ık la n m a) g ü lü şü hiç şü p h e siz k o n u m u z u n d ışın d ad ır.

H e r m illetin k ü ltü rü fark lıd ır dem iştik; h e r m illetin g ü lü n ç saydığı, g ü lm esin in şekli ve şid d e ti d iğ e rle rin ­ d e n az ço k fark lıd ır. Ç ü n k ü h e r m illetin ve k ü ltü rü n kendi m en sup larınd an beklediği, uyum luluğa, dikkatli olm aya, bedenî çevikliğe işa re t e d e n değ er,

n o rm ve sosyal k o n tro l u n su rla rı fa rk ­ lıdır. Ç ü n k ü , h e r m illetin e s p ri d en ile n n ü k d e anlayışı, k e n d i te fe k k ü r nizâm ı­ nın ve dil im k â n la rın ın so n u c u d u r.

Şim di gelelim şu iki kelim eye: F ıkra, bir b ü tü n ü n p arç ası, am a b ağım sızlık taşıyan p a rç a sı, hacim b ak ım ın d a n k üçük o la n m a n âsın a geliyor. N e k re ve n ü k d e le r kısa, tah- kiyeli p a rç a la r o ld u ğ u n d a n , b u n la ra son yüz elli yıldır fıkra d a d eniliyor. İç in d e şaka, m izah, kom ik, hoş şeyler ta şın d ığ ın d a X IV -X IX . yüzyılın ilk çeyreğine, h a ttâ so n u n a k a d a r lâtife d e n ird i, n e k re vc n ü k d e ayırım ı yapılm aksızın. B a n a g ö ıc m uhtevası b a k ım ın d a n n e k re vc n ü k d e taşıyan kı­ sa tahkiyeli p a r ç a la ra fık ra değil, lâtife d e m e k d a h a u y gundur. Lâtî.f, hoş d em ek , güzel d em ek , in sa n d a ra h a tlık u y a n d ıra n d em e k tir. L âtife ise, hoş b ir a n latım la d inleyeni o hoş atm o sferin içine so k ab ilen , bir ta lik iy d i tü r. L atife , la tîf g ere k d em işle r, eskiler.

N a sre d d in H o c a , bizim m illî n ek re -g û m u z , n ü k d c d â n ım ız d ır. N as­ r e d d in H o c a lâ life le rin d c sa f veya ah m ak , k u rn azlık e d ip başk asın ı a ld a t­ m aya kalkan, g ö ste riş d ü şk ü n ü , b il­ gisiz, g ö rgüsüz, te m b el, m iskin, dini yanlış y o ru m lay an çâresizliğ e vc üm id- sizliğc d ü şm ü ş, b ec erik siz veya dalgın insan tip le ri ele alınır, m izah î yönleriyle g ö ste rilip nü k d ey e b ağ lan ır. B öylecc e g o sa n trik le r, to p lu m d ışı o la n la r, kül­ tü r k a ç k ın la rı g ü lü n ç o lm a k la c e z a la n ­ d ırılır.

N a s re d d in H o ca , A n a d o lu ’yu, se ­ siyle, nefesiyle, gözüyle, sazıyla, aklıyla, nakliyle bizim o la n in sa n la r d iy ârı h âli­ n e g etirm ey e çalışm ış, fark lılaşaııları g ü lü n ç o lm a k la c e z a la n d ırıp k ü ltü rü k o ru m u ş, T ü rk d e h a sın ın b ir ö rn eğ id ir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Is Isolated Coronary Artery Bypass Grafting Sufficient to Treat Moderate Chronic Ischemic Mitral Regurgitation. Orta Derecede Kronik İskemik Mitral Yetersizliği Tedavisinde

(25) Bez afiş uygulamaları hakkında aşağıdaki kurallar çerçevesinde uygulama yapılabilir. a) Bez afiş uygulamaları; işyerlerinin, sadece faaliyette bulunduğu bina

Kalite Çemberleri Paylaşım Konferansı -SMED KalDer Ankara Yönetim Kurulu Üyeleri ile EFQM 2020 Modeli Tanıtım Eğitimi.. 2021 Kalite Çemberi Kaizen Ödülü

(5) Pauthier'in şu eserlerine bakımz: La description de la Çhine. Quelques Inventions arch6ologlques.. Bu cihetleri göz önünde tutarak, ekonomik motörlü na- kil

1-Hali hazırda konutlarda uygulanan “hane bazlı” tarifelendirme modelinden, Ulusal Adres Veri Tabanı (UAVT) ve Nüfus ve Vatandaşlık İşleri (NVİ) sisteminde

Bu nedenle “Keşan (Edirne) Doğu Bölgesi 4.Etap İlave ve Revizyon Uygulama İmar Planı Değişikliğinin (UİPD-22962641 NİPD-22999278) Belediye Meclisince görüşülerek

maddelerinin birlikte yorumundan çıkan sonuç, İnsan haklarına ilişkin uluslararası antlaşmaların, anayasal değerde hatta uluslarüstü hukuk kuralı olarak, Türk

Hükmü kapsamında proje müellifinin ve yüklenici şirketin fikri ve sınai eser hakkı korunmakta olduğundan ve muvafakat olmadan projenin gerçekleşmesi de