Geçmiş Zaman Olur ki / ONCE UPON A TIME
İ Z
By N E C D E T S A K A O Ğ L U
Const
,
ıtinople. Sept lours5İ3
D oğa ile tarihin kendi ara larında sanki bir dostluk anlaşması vardır. Eski çağ lardan kalm a yık ın tıla rı, nasıl gerekiyorsa öyle ko rumaya almak; kimi yerde tam am en örtm ek ; b a zen dört bir yanını sarıp sarma lamak; yahut kendi canlılı ğın d a n b in b ir g ü z e llik le harabeleri süslemek g ö re
vini doğanın ihmal ettiği görülmemiştir.
Marmara kıyısındaki Yaldızlı Kapı’dan, Ayvansaray’a kadar yaklaşık 7 km uzunluğundaki, “Büyük Sur” ya da “Anthemius-Theodosius Surları” olarak anılan; ortalama 12 m yüksekliğindeki bedenleri, 70 m ara lıklarla inşa edilmiş olan 17-18 m yüksekliğindeki 96 burcu, kente açılan ana ve askerî kapıları, hisar- peçesi (ö n kale) ve hendekleriyle İstanbul’un batı siltietine Ortaçağ manzarası katan yorgun ve harap İstanbul surları da geçen yüzyılda önemini yitirince tamamen doğa ananın kucağına terkedilmişti. 20. yüzyıla doğru, sahipsiz surların içini-dışını, kuy tularını, dehlizlerini, Sulukule sakinleri, çobanlar, celepler, kimsesizler işgal ederken doğa da kilomet relerce uzayan sur yıkıntılarına sarmaşıkları, çitlem bik ağaçları, çayır ve çiçekleri; eski hendek alan la rın d a , sur d ışı m e za rlık la rd a o tla y a n k o y u n sürüleriyle pitoresk görüntüler katmaktaydı.
Bu kartpostalda, 1894 deprem inde büsbütün harap olan surların, Yediku le’ye yakın bir kesiminin, o yıl lardaki doğallığı görülmektedir.
Istanbul City Walls
S u r l a r ı n E s k i
T b is p o s tc a rd o f İstanbul city walls fol lowing the destructive earthcpiake o f 1894 shows how n a tu re invades ruins to such p ic tu r e s q u e effect, en tw in in g them lov ingly in greenery. The s o -c a lle d G reat W a ll o r W alls o f Anthem ius-Theodosius stretching a long the
M a rm a ra Sea f r o m Y a ld ız lı G ate to
Ayvansaray were an average 12 m in height and had 96 towers at 70 m intervals which rose to a height o f 17 to 18 m. The walls were pierced by several p u b lic and m ilitary gates,
a n d with th e ir bastions an d moats len t to Is t a n b u l’s western s ilh o u e tte a m e d ie v a l appearance.
At that time the dilapidated ancient walls had entirely lost their importance, and been aban doned to the caresses o f nature. The p o o r and homeless fo u n d shelter in their passageways and dark comers, while creepers, nettle trees, while flowers and grass grasped a root hold in every nook and cranny. Flocks o f sheep grazed in the old moats and in the cemeteries outside the walls, against the romantic backdrop o f the overgrow n ru in s o f walls w hich had o n ce defied armies and looked down threateningly on besiegers.
240
S K Y L I F E T E M M U Z - - j * . J U L Y 1 9 9 8
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi