• Sonuç bulunamadı

Ayasofya

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ayasofya"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A Y A SO F Y A — Saray yanındaki mevkii işgal edip, Megale Ekklesia (Büyük kilise) v. y. 5 asırdan son-ra ekseriyetle Hagiya Sophia (İlâ­ hi dirayet kilisesi) olarak isimlendirilen

Pisko-* Ayasofyanın bugünkü manzarası

posluk ve Saray kilisesinin inşasına ilk önce Büyük Konstantin niyet ediyordu, fakat bu ma­ bet, ancak kendisinin halefi olan Konstantius tarafından bina edilerek, 15 Şubat 360 tarihinde muhteşem bir merasimle takdis edildi 20 Hazi­ ran 405 tarifinde çıkan bir yangında harap olan, tahtayla örtülü bu bazilikanın umumî görünüşü hakkında çok az malûmatımız vardır. 1935 senesinde yapılan kazılar Gayesinde, hiç olmazsa, 8 Ilkteşrin 415 taİiîîinde merasimle açılan ikinci Ayasofyanın esas cephesi hakkın­ da az çok fikir edinilebiliyor. Mahfuz bakiye­ lerden anlaşılıyor ki, esas cephe büyüklük bakı­ mından bugünkü kadardı (74,8 m X 69,7 m). 13/14 Sonkânun 532 tarihinde geceleyin çıkan

bir yangında, Ayasofya bulunduğu mahalleyle beraber kamilen yanmış bunun üzerine İmpara­ tor Justinian tarafından yeni bir şekle sokula­ rak tamir ve ihya edilmiştir. İmparatorluğun her tarafından gelen kıymetli taş malzeme­ siyle inşa edilen bu yapı, nihayet 27 Sonkânun 537 tarihinde büyük şenliklerle takdis edildi. Bunun mimarları Justinian’nın emrinde çalışan Tralles Aydın'lı Anthemios ile Milet'li İsidoros idiler. Kubbe, fazla cüretle açıldığından 7 Ma­ yıs 558 tarihinde yıkılmış, bunun üzerine 1si- doros’un adaşı ve yeğeni tarafından, bugüne kadar mahfuz olan şekilde tamir edilmiştir. 24 İlkkânun 562 tarihinde yapılan küşat me­ rasimi sebebiyle, Paulus Silentiarius bu kilise­ nin şairane bir tasvirinde bulunmuştur. Mua­ sırlar dahi, Ayasofyayı emsalsiz bir şaheser olarak telâkki ediyordu ve bu fikir, daha son­ raki zamanlarda da sabit kalmıştır. Şark Ro­ malıları için, bütün büyük dinî ve millî bay­ ramların yapıldıkları yer olan bu kilise, aynı zamanda İmparatorluğun merkez noktası ve sembolüydü.

Justinian ve Justın II. zamanında yapılan mozaik resimler 8. asırda, resimler kavgası (IkorioklasmoB) esnasında harap olmuş ve an­ cak 9. asırda ve daha sonra bunların yerine yeni resimler konmuştur. Birinci Basilios 869 senesinde garp cihetindeki yarım kubbede ge­ niş mikyasta tamirler yaptırdı. Garp cihetinin dış kısmındaki büyük direkler de aynı impara­ tor tarafından buraya kondurulmuştur. 986-994 senesi arasında bu kilise, kubbenin tamire muh­ taç bir vaziyette bulunduğundan kapaliydi, fakat harap bir hale gelmiş olan kubbe daha sonra gine de tamir edilebildi. Andronikos II. zamanında, 1317 senesinde daha geniş ölçüde oldukça esaslı bir tamirat yapıldı, bina, yan duvarlarının dış kısımlarına yaptırılan büyük duvar dayaklaryile takviye edildi. Maamafih, bu tamirat dahi şark yarım kubbesinin ve esas kubbenin büyük bir parçasının yıkılmasına mâni olamamıştı. Para azlığından bu zarar ancak 1354 senesinde ortadan kaldırılmıştır. Bu esna­ da mimar olarak çalışan Astras ve bir frenk olan Johannes Peralta zikredilmektedir.

No. 1

-

Mayıs 1944

Ayasofyanın dünkü manzarası

1 Haziran 1453 tarihinde, yani Istanbulun fethinden şpırraki ilk Cuma günü, Fatih Mehmet Ayasofyadâ .muhteşem bir hutpe okutmuş, böy­ lelikle mabede tesahüp etmiştir. Bizanslılar zamanında olduğu gibi, şimdi de kilise en ki­ bar mabet sayılıyor, Türk Sultanları, Bizans imparatorlarının yaptıkları gibi, Ayasofyayı korumaya ye hediyelere boğmaya devam edi­ yorlardı,- Fatih her şeyden evvel cenubu - şarki k.pşesiitde bir tahta minareyle şark cihetinde bir duvar dayağı ve aynı zamanda mabedin garp tarafında imamlar için odalar yaptırmış­ tır. Kanuni Süleyman zamanında mabedin bil­ hassa dış görünüşüne itina verilmekteydi. Si­ nan duvar dayağını yeniden yapmış ve tahta

(2)

No. 1 - Mayıs 1944■ AYLIK ANSİKLOPEDİ minare yerine tuğladan bir minare inşa etmiş­

tir. Mihrabın önündeki avizeler 1526 senesinde bizzat, Sultan Süleyman tarafından Peştede ele geçirilen harp ganimetinden alınarak, mabede hediye edilmiştir. Sultan Selim II. şimali - şarki minaresini yaptırmış, Murat III. ise garp tara­ fındaki minarelerin inşasına emir vermiştir. Her iki mahfili yaptırıp, esas kapı önüne mermer küpleri koyduran yine aynı sultandır. Murat III. aynı zamanda Ayasofyanın şimalinde bulu­ nan imareti vakfeylemiştir. Kürsü ve minber Murat IV ün emriyle yaptırılmıştır. Ayasof- yanın cenup kısmında Selim II. (Sinanm eseri), Murat III., Mehmet III., Mustafa I. ve Ibrahimin türbeleri bulunmaktadır. Son iki türbe için, Türkler zamanında zeytinyağı mahzeni olarak kullanılan Baptisterium’dan istifade edilmiştir. 1739 senesinde ‘ inşa edilen güzel şadırvan ise Mahmut I in vakfıdır. 1935 senesinde yıktırı­ lan kayumhane Mahmut II. zamanına aittir. Son büyük tamirat Abdülmecidin emri üzerine 1847 - 49 senesinde yapılmıştır. Atatürk Aya- sofyayı 1934 senesinin 24 Şubatında verilen Vekiller Heyeti karariyle müze haline getirtmiş, ancak bu suretle Ayasofyadan İlmî araştırma­ lar için de istifade edilebilinmiştir.

Garp âlemi için, uzun bir sahayı kaplıyan bazilika en uygun bir kült yeri olduğu halde, Şark bu kadarla iktifa etmeyip, merkezî kubbe dairesinin ıslahına ve bunun, bazilikaya ait olan mahal ile birleşmesine bilhassa ehemmiyet ver­ miş, bu meseleyle senelerce meşgul olmuştur. (Meryemlik’teki kubbe tarzı, Ilissos’taki bazi­ lika, (Atina), Mari kilisesi (Efes) ). Böyle ol­ makla beraber bu meseleyi uygun bir şekilde halletmek mümkün olamamıştır. Ancak Aya- sofyanın dâhi mimarları bu işte muvaffak ol­ muşlardır. Bunlar kubbe murabbaını tam orta­ ya alarak, buna garp ve şark taraflarda birer yarım kubbe ilâve etmişlerdir. Bu suretle bü­ tün bina içini görmek için bir tek bakış kâfi­ dir. Binanın dahilî kısmı eksedra ve galerilerle büyük bir ustalıkla taksim edilmiş ve birçok pencerelerle canlandırılmıştır; o kadar ki, binayı hayranlıkla temaşa eden seyircinin gözü müte­ madiyen etrafta dolaşmaya mecbur kalmaktadır

Murabba üzerinde bulunan kubbe, tarzı inşası bakımından, garp sanati için yabancı bir şekildir. Bu tarz rönesans zamanına kadar ta­ nınmıyordu. Buna mukabil Şarkta bu tip, M. Ö. 3 üncü asırdan beri yerli sanat tipi olarak telâkki edilebilir. Böyle olmakla beraber, Aya- sofyanın azametli ebadı (kubbe kutru 33 met­ re, yerden itibaren kubbe yüksekliği 55,6 met­ re) ancak terakki görmüş Hellenistik - Romalı mühendis tekniğinin sayesinde meydana gelmiş­ tir. Dört pandantifi çerçeveliyen yuvarlak sa­ çak bedeni üzerinde yükselen bu kubbe, Bi­ zanslI mimarın y e li bir buluşudur. Ne Şark­ taki Roma devletinin sanatinde ve ne de te­ kâmül görmüş diğer kubbe inşa tarzlarında bu şekil bilinmiyordu.

Renkli olan dahilî tezyinatla (mozaik - mermer), esas inşaat için kullanılan unsurlar örtülmüş, bu suretle duvarlara daha az maddi olan bir şekil verilmeye çalışılmıştır. Böylelikle duvarların dahilî tezyinat fikri emsalsiz bir mertebeye yükselmiş ve sonraki zamanlayn sanatine dahi, Şarkın hudutlarını geniş bir Öl­ çüde aşarak, tesir etmiştir.

B i b l i y o g r a f ı \ a: G yllias, P etras, De top ogra p h ia C onstantin opoleos, L yon 1561. 2, 4. Grelot, R elation d un v o y a g e d e C ple. Paris 1680, 95 - 164. C. Fossati, Aya S o fy a , London 1852. W. S alzen b erg, A ltchristlıche B audenk m äler von K onstan tinopel. B erlin 1854. W R. L ethaby a n d S w ainson, The C hurch o f

S. Sophia, L ondon 1854. A ntoniades, Ekphra- sis tis Hg. S ophias, A then - L eipzig 1907-1909 C. G urlitt, Die Baukunst K onstan tinopels. B erlin 1912, 20 - 29. P rost, M onum ents anti­ ques r e le v é s et resta u rés p a r les a r ch itectes p e n ­ sion n aires d e T A cadém ie d e F ran ce à R ome. S u p p l. P aris 1924. M. A. C harles, H agia S o ­ phia a n d th e g r ea t im p. M asques. Art B ulle­ tin Nr. 4, 1930. A ndreades, Die S ophien k at­ h ed ra le vo n K onstan tinopel. K u n siw iss. F or­ sch u n g en 1, 1921. S ed elm a yr, Ü ber das ju s t i­ n ia n isch e A rch itek tu rsystem (Byz. Z eilschr.

1935, 38 ff.) . R W. Z aloziecky, Die S o p h ien ­ k irch e in K on sta n tin op el. R om 1936. A. M. S ch n eid er, Die vorju stin ia n isi h e S oph ien k irche (B yz Z eitschr. 1936, 77-85). A. M. S ch n eider, D ie H agia S ophia zu K on stan tin opel, 1938. A. M. S ch n eid er, Das A rch itek tu rsystem d er H, S. (O riens Christ. 1939, 1 • 13). A. M. S ch n eider, D ie H agia S ophia in d er p o litisch r e lig iö stn G edankenw elt d er B yz a n tin er (W erk d es K ü n stlers, 1941, 4 - 15) A. M. S ch n eid er, Das Bema d er S ophien k irche ( Werk d. K ü n st­ lers 1941, 71 - 73). A. M. S ch n eid er, D ie G ra­ b u n g im W esthof d er S ophien k irche. 1941. E. H. S w ift, H agia Sophia, N ew-York V40. K. S üssheim . İslâm A nsik lopedisi 1942, II, 41-53.

T o p o g r a f y a ■ Du C ange, Constan- tinopolis ch ristiana . V enedig 1729. 3 kitap D. F. B ely a y ef, B yzantina II, P eter sb u r g 1893. J . E berspit, Ste. S oph ie d e C onstantin ople d 'a p rès les C érém on ies. P a ris 1910.

M o z a i k l e r e d a i r : T. W hittmore. The M osaics o f St. S oph ia at Istanbul. P relim in a ry R eport, The M osaics o f th e Nar- thex. O x ford 1933. Th. W hittmore. 2. R eport. The M osaics o f th e S ou thern Vestibule. Ox­ fo r d 1936. Th. W hittmore. 3. R eport. The Im ­ p eria l P ortraits o f the G alery. O xford 1942. D iegesis, ed. P reger, S cr ip to r es F olk lore orig. Const, 1901, 74 - 108. F eth-i K on sta n tin iye v e T arıh-i Aya S ofya . Istan bul 1273.

( Dr. A lfons M aria S ch n eid er)

Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

İ lgili idarenin Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla sulh ceza mahkemesine başvurması üzerine, bu mahkemelerce ayrıca, yukarıdaki fıkralara göre ceza verilen fenni

Il les visitait avec soin, puis, au moment de les quitter, annonçait très simplement aux directeurs que la Khassa royale leur verserait par son ordre un

Terminolojiyi oluşturmadaki ilk çaba, 1933 yılında Londra’daki Uluslar arası Fauna ve Flora Koruma Konferansında ortaya konmuş ve burada dört tür korunan alan

latifolius, Alnus glutinosa (L.) Gaertner subsp. minor Miller subsp. minor, Salix caucasica Andersson, Frangula alnus Miller subsp. alnus, Fraxinus angustifolia Vahl. ex Willd.)

yılında İstanbul’da doğan Recaí, küçük yaşta kemençe ve keman çalmaya başlamış ve uzun yıllar Ankara ve İstanbul Radvo- larında Türk Sanat Müziği

We define consumer vulnerability of these products in relation to its cognates, disadvantage and detriment, introduce the theory of market imperfections to explain

Sultanahmet çeşmesi karşısında bulunan - taş sathında şekillenmiş çubuklu, oyuklu yol- lar olan - diğer minare ise İkinci Beyazıt dev- rine ait mimar Hayrettinin eseri

meropenemin tek başlarına ve vankomisin ile kombinasyonlarının, standart suş Staphylococcus aureus ATCC 29213’e ve klinik örnek- lerden elde edilen metisiline