• Sonuç bulunamadı

Mahmut Şevket Paşa'nın katli

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mahmut Şevket Paşa'nın katli"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S a y f a Z

G Ö R Ü Ş L E R

B U R H A N

FELEK

M AHMUT ŞEVKET PAŞA'nın

KATLİ

P

O L İS Em ekliler1 Dem eği, bu derneğin kurucuların­ dan ve Türk polisinin fedakâr mensuplarından rah­ metli Samuel efendinin istirahat-i ruhu için bir ruhanî âyin tertiplemiş. Takdir ettim. Çünkü Samuel efendi gerçekten fedakâr, bilgili, cesur bir memur idi. Mahmut Şevket Paşanın kaatillerini tutmakta fiilen gay­ reti olmuş ve o esnada yaralanmıştı. Ben kendisini son­ radan tanıdım. Bu çarpışmada dizinden yaralandığı için topal kalmıştı. Samuel efendi Rum eli’den İttihatçılarla beraber gelmiş, onlara inanmış, B ir OsmanlI m illiyetçisi idi. İttihatçı olduğu için hizmette de fedakâr idi. Kâm il bir adamdı. Devlete, memlekete hizmette iyi bir ad bı­ raktı. B ir de şimdi Türkiye’den Avrupa’ya konfeksiyon nıal ihraç eden akıllı ve yararlı bir evlât bıraktı. Samuel efendi Musevi idi. Şimdi bunların emsali kalmadı.

Mesele bu değil de...

Gazeteler Samuel efendiden bahsederken Mahmut Şevket Paşanın kaatillerini tutmaktaki fedakârane hiz­ metinden dolayı kendisine Sultan Abdülmecid tarafından bir iftihar madalyası verildiğini yazıyorlar. Hem bunu tashih etmeyi, hem de şu bir türlü kimsenin aklında tu­ tamadığı Mahmut Şevket Paşanın katlini kısaca anlat­ mayı faydalı buldum.

Yeni nesiller maalesef yakın tarihi bilmiyorlar, hiç bilmiyorlar. Zaten Osmanlı tarihini tu - kaka yaptıran katı ve kapalı zihniyet bu hakikatleri açığa çıkaracak bil­ gileri araştırmaya lüzum dahi hissetmemektedir. Bir milletin tarihini, tarihinde iftihar edilecek sebepleri bil­ memesi bir felâkettir. Biz bu felâketin acısını çekiyoruz.

Gelelim hâdiseye—

1913 haziran başlarında bir giin öğle üzeri Sadrâzam ve Harbiye N âzırı Mahmut Şevket Paşa Harbiye Nezare­ tinden [şim diki Üniversite merkez binası] Bâbıâli’ye [şim diki Vilâyet konağı] otom obille giderken Beyazıt Ca­ mimin önlerinde yoldan bir cenaze geçer... Cenazenin geçmesi, otom obili durdurur. Otomobil durur durmaz birkaç kişi otomobilin içindeki Mahmut Şevket Paşayı ve yaverini tabanca ile öldürürler... Ve bu kargaşalık sı­ rasında kaçarlar. Cenazenin bir tertip olduğu anlaşılır. Kaatillerden Topal Tevfik adındaki en son kalır... Ve otomobilin basamağına basarak içeriye birkaç el daha ateş edip kaçmaya başlar. E, topal adam ne kadar kaçar, ne kadar kaçsa, görülür. Biraz aşağıda bir abdesthaneye sıkıştırırlar. Arkadaşlarını o haber verdi derler. Vermese de zaten Mahmut Şevket Paşanın kimler tarafından öldü­ rüleceğini İttihat ve Terakki Cemiyeti erkânı biliyorlar­ dı. Bu evvelden onlara haber verilmişti. Onlar da bu fır ­ sattan istifade ederek hem kendi işlerine gelmemeye ve sözlerini dinlememeye başlayan Mahmut Şevket Paşayı bu yolla tasfiye, hem de gene bu fırsattan faydalanarak muhalifleri temizlemeyi düşündüler, plânladılar. Ve bun­ da elhak muvaffak oldular. Bunun böyle olduğunu vak­ tiyle benim bu yoldaki neşriyatıma cevap veren zamanın Merkez Kumandanlığında vazifeli Sairn adında bir yiizba. şıdan aldığım mektuplar ve Mahmut Şevket Paşanın ai­ lesinden gelen haberler de teyid etmiştir. Hattâ bizi bu katil dolayısiyle Bekirağa Bölüğüne topladıkları zaman içimizde bulunan Şıhlılı Mustafa adında bir eski eşkiva:

— Yahu! Ben bunları hükümete haber verdim. Beni neden tevkif ettiler? diye bağırırken İfham gazetesi me­ sul müdürü Mustafa Suphi ve arkadaşları herifi patak, hımışlardı— [Bu Mustafa Suphi Karadeniz’de Bolşevik Rusya’ya giderken boğulan Mustafa Suphi’dir.] Ama adam doğrusunu söylemişti. Mahmut Şevket Paşayı kimlerin öldüreceğini cinayetten iki üç gün evvel ihbar etmişti. Çünkü kendisi de komiteye dahil imiş. İttihatçılar ve bil­ hassa İstanbul Kumandanı Cemal Bey [sonradan Bah­ riye N âzın olan Sakallı Cemal Paşa] katil hâdisesini önlememiş... Fakat kaatilleri kovalayıp yakalamış... Da­ ha evvelden listelerini hazırlattığı muhalifleri de 34 sa. atte birer birer toplayıp deliğe Dkmıştır. Refik Halid, R efi’ Cevad, Ferid bey gibi matbuat mensuplannı, bu arada da bizleri yakalatmıştır. Beni cinayetten 2—3 saat sonra Üsküdar’daki evimize giderken Doğancılar’da tut­ muşlardı. Belli ki evvelden hazırlanmış listeler ve alınmış tertibat vardı. İşte böylece kaatillerin peşine düşen polis onları Beyoğlu’nda Pirem ehm et sokağında bir evde sı­ kıştırdı. Şimdi eski gazeteleri açıp kat’î isim ve rakam verm eye vaktim yok. Galiba 13 kişi idi. Bunlar polisle müsademe ettiler. İçlerinde Mehmet Ali diye Üsküdarlı paşazâde bir de subay arkadaşım vardı. Hemen hemen hepsi yaralandıkları halde teslim olmadılar. İtfaiye evin damını delerek içeriye girm eye teşebbüs etti. Nihayet rahmetli Akagündüz, kaatillerden arkadaşı olan Ziya ile temas etti. B ir kötülük ( ! ) yapılmayacağını vaadederek teslim olmalarına yol açtı. Zaten cephaneleri de kalma­ mıştı. İşte Samuel efendi bu müsademelerde dizinden vuruldu. O zaman Polis Müdürlüğü Siyasî Kısım Müdür Muavini idi. Müdür de arkadaşımız rahmetli Tevfik Hadi he.vdi. Samuel efendiye bir madalya verdiler mi, verm e­ diler m İ - Hatırlamıyorum... Verilm iş olması normaldir. Ama hu madalyayı Sultan Abdülmecid’in vermesi müm. kün değildir. Çünkü Sultan Abdülmecid Osmanlı hane, danının 31 inci padişahı olup 1861’de vefat etmiştir. Sa- muel efendi ise 1913’te Sultan Reşad zamanında yaralan­ mıştır.

İşte bizim de Sinop sürgünlüğümüz bu katil vak’a- aındaıı istifade eden İttihatçıların, muhalifleri zararsız hale getirme plânlarının bir parçası idi - Sinop’tan av. dette Evkaf Nezaretindeki işime tekrar başladığım sırada o zaman hem Şeyhülislâm, hem Evkaf [V a k ıfla r] Nazırı olan Hayri Efendi merhum [Suat Hayri beyin pederleri] beni çağırtıp:

— Nene lâzım--- Sen genç adamsın. Karışma politika. . ya... Sonra ezilirsin! Geçmiş olsun! diye nasihat etmişti Sözleri hâ!â kulağımdadır. Ne kadar doğru söylediğini ; gün geçtikçe şahidi olduğumuz hâdiselerle daha da iyi takdir ediyorum. B. F f i l

Ü S»

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

9 teşrinisani perşembe günü Fran­ sız Reisicümhuru ve Maarif Nazırının huzurunda Paris üniversitesi rektörü yedi yabancı âlime Docteur honoriş causa diplom ve

Before introducing these two artists, however, we should not neglect to remember Bedia Giileryuz, who pursue her career in Berlin after being educated m Istanbul,

Bazı bölgeler var ki, burada dükkân sahibi olmak için Türk parası bile yet­ mez.. Ya döviz, ya da kilolarca altın

Birincisi, ulusal egemenliğin kabulü ve bu çıkış nok­ tasından cumhuriyete varış, yani siyasal devrim; İkincisi, yeni yasalarla yönetimde eski teokratik re­ jim yerine

When patients started to be treated in first 14 days after the onset of symptoms are regarded, in patients receiving thrombolytic treatment (n=12), on the 10th day of treatment,

Öncel kle UFRS 17'ye göre düzenlenecek olan finansal durum tablosunun akt finde s gorta sözleşmeler ne l şk n olarak ortaya çıkan varlık kalemler le reasürans

T›bbi malzemelerin dezenfeksiyonu: KKKA hastalar›nda kullan›lan termometreler, 1/100’lük haz›rlanan çözelti ile ›sla- t›lm›fl ka¤›t havlu veya temiz bezle silinir;

Üstad yeni bir dergi çı­ karacaktı, yıllar önceki “ Ağaç” dergisin­ den çok daha üstün, çok daha yaygın bir organ olacaktı bu.. Cistad, “