Gezintiler:
Yazan: Malunnt Yesart
UITANAHM EİTEN tramvayDefte.-anrük duıağma inelim. Köşede bir s*>bU vardır, sebilin kal şisindakı kıpılar, jdlham ’ p ark am kapılarıdır. Fakat, burayı, iki satır la geçişti<vmeviz Burada. Alayköş kü vardır. Ad'J Tıb müossesesi var dır. Vaktiyle Babıâ' Bstü «*k: de tilen tarihi sapı, p»ş* kapis* var dır.
Bunların hepsinin tacilinden bah sed'cek o'ursam urun sürer. Yal nız, sebili a.'i'i layım. Sebile bitişik cami. Zeyntp Sultan camisidir. Bu sebilde, vaktiyle şimdiki Dördüncü Yakıl haiun n bulunduğı yerde du- ruyurdu. 1911 senesinde sebile bi tişik mektep, imaret yıkıldı. Sebil de parkın karşisiua getirilip otur _ tu’du.
Dağ yürümezse, aptal yürür, der ler. İcap edinç*. dağ b ie yürüyor.
Sur duvarlarından ı>arka açılan iki yan kapı. Op» ratör O m il Paşa nın imar eserlerindendir. Paşaya kalsaydı, bütıi ı surları, p ir kalemde iraş ettirecekti,
•Sur kapılarından girince, demli parmaklıklı bir iç kapı ile karşıla şırız Bu. parkın Avruı aılestiğ'ni anlatır. Avrupad® oldug.- gibi bu parkta, sabahlan muayyen saatte a- çıltr, akşamları muayyen saatte ka panır Tahta sıralarda, çimenlerde ağaç altlarında, mahzenlerde s e r i lile r bannamazlar .
Parkm kapıciln. bekçileri, b&hçi kanlan vardır. Parkı gerenler, sa - bah leyin, çimenlerin su andığın: gö rürler. Kapıcılar, bekçiler, daimî istirahat halindedirler.
Kapıcı, ne yapsın? duhuliye kesil miyor ki.„ Kapıyı, açacağı, kapıya- cağı saatleri bilir. Bekçiler ne yap sin? Hemen adrm başında bir ‘"çi çek koparmak yasaktır"’ levhası var ama. parkı h*r gezenin peşine dü - şiip kontrol edemezler kı... Sonra ağaçlar, sıralarda salla «irt ed'iip götiırülemez.
Kapıdan geçtikten sonra, yüruye Ijm. Solda, küçük, acayip şeklide, metıûk bir kulüb* vardır, Bu da. Cemil Paşanın, parkı modern yap . mak için, memleketimizde tatbik et mek istediği Lir yenilikti!.
Burası, kukla tiyatrosu sahnesi, çocuk tiyatrosudur, baka: bu *'gin_ yol” sahnesi buruldu kurulalı, oHL da, ne tahta "FasuU" ne de ipli kuklalar oynamamıştır.
Sultan anmet parkı, -aktlyie he . lediye b * o“«; idi. Oradaki köhne palasta ■‘iıo’den* yarı .nsar boyun, 'daki kukhitrîni oynahiıiştt..
YUtar j jtıheri bu metrûk. sahipsiz sahnenin önünden g°' enler, bâlâ, o » un ne olduğunu oray a niçin kon «Juğtınu bitmezler, an emazlar,
Yol kena’-indaki çimenlerde Kala misteki Deli F m t Paşa köşkünün bahçesinden getirtilmiş arslan. kap
lan, geyik heykelleri göze çarpar. Resmin, heykelin günah telâkki e d'ldıği, memnu olduğu bir devirde bahçelerin, heykellery süsleyen es ki zenginleri, eski kibarları düşünü
yorum; bugünkü zenginlerimizden, onların hessbma utanıyorum.
Cemil °aşa, parka, l i r de müzik» köşkü yaptırmıştı. Cuma gibileri, Ertuğrul yatmın bandosu İhsan Be yin kumandası altında halka çalar dı.
Ah, o İhsan Bey! Ne canlı bir or kestra şe.'iydi. Çalgı dinlemekten zi ¿a d ı onun hareket rolü jestlerini görmek için köşkün «tralînda top lanırdık.
Şimdi c r * s i çocuk bahçesi; Ka- dıköyünde Moda burnundaki “Kin- deı garten’ kadar fakı:, zavallı So» ra, bu çocuk bahçesinde, Beyoğlu parklarında bahçelerinde gördüğü nüz şik, c d anneler’ , lüks dadılara pm j pirü çocuk araHniarma rastla yamazsiiU7 Anneler, îıvyat yorgu - nudur. Dadılar, kılıksızdır, arabalı, rrn boyalar-’ soluk, döküktür. Bura . da çocuku ri, koşum kayişlarilp gez dilmezler. Burada hâkim olan ihti da! pedsgoji: “ Çocuk, düşe kalka büyür” dıL-furfle izah edilebilir.
Çocuk Lehçesinin kenarında bir terkos musluğu vardr*. Anneler de, dadılar da çocuklar da musluğa a- ğizlarmı d.ıyiyarak, avuçlarile, kana kana içerieı.
Çocuk bahçesinden, ya beifının önünden kivnlip üst sede çıktınız mn BizanslIlardan karna sütun kar şiniza çıkar. Bu sütunun çevresini kuşatan tahta sıralar da. öğle gü - peşinin ağırlığı altında, kâh boviıı boyunca, kâh yarı uzanmış, uyuyan insanlar görürsünüz.
Bazan, aradığım bulmak için, et rafına bakınarak geçenler de bulu nur. Ama, budar, pek seyrektir. En fazla, sedin, Haydarpnşaya, Üsku dara karşı parmaklığı önündeki sı ralar kalablaıktır.
Burada oturanlar, deniz®, karşı yeşilliklere bakarak hem vücutları, m, hem de gözlerini dinlendirirler
Eskiden, deniz kenarında balık tu tarlardı. Fakat sahil şeddine sahne gazino yapılınca, deniz, fakir fuka ra için. m®mnu mmtaka oldu Park safasina çıkanlar, denizi, ancak, sed üstünden görebiliyorlar.
öğle üstü, park uyur. Ağaç göl - çeleri altındaki çimenlere serilip ya tanlar uyur, tahta sıralarda uzanan lar ııyur, denizi, yeşillikleri seyre denler uyur, kuru ekmek kirmtıla. ri ile açlığım bastırmış köpekler uyur.
P arkla könrüsü altından geçen trenin düdüğü, burada, b ir rüya ma salmm ninni çınlayışı -gibi akseder, dalgalanır, söner.
Karnı aç ikan anneler, dadılar da çocukların açıkmış olduklarını dü