ıı iii ııı ıı ıı ıı ıi M iı ıı ıı ıı ıı ıı ııı ıı ııi ii ın ıı ım ıı ıı ııı ıı ıı ıi M tM iı ıı ıı ıı .ıı ım ım ıı ııı ıı ııı ıı ıiı iM iıı ıı ııı ıı ın m ıı ııı ıı ıı ıı ııı ıı ııı ıı ıı ıı ıın n ıı m ıı m ıı ıı ıı ııı ıı iH iı ıı ıiH iı ıı ıı ıı ııı ıı ııı ıı SA Y F A : 3
... .
líSfK:
y.«u
A
Kanhcalı Şâir Nihad Bey
^ 1 AİR» ve K an lıca’da o tu rd u ğ u için «K anlıcalı» diye a n ıla n N ihad E E bey İstan b u l'u n mizah tarih in d e h a z ır cevaplığı ile m eşhurdur, E E Ş airliğinden pek birşey anlam adım , ancak b ir iki gazelini gördüm . E b ir fevkalâdeliği yoktu. Ş airliğinin hicv vadisinde olduğunu soy- E
z le rle r. F a k a t onda da N e f l gibi, E şref gibi nesilden nesle in tik al edecek E k u d re tte b ir h icvine rastlam adım . N ihad beyin hicvf h azır c ev ap lığ m d a- E d ır. Söz s ıra sı geldiği zam an ne veliniğm et, ne ahbab, ne h ısım ak rab a, E n e de dost dinler. B undan dolayı zam an ın ın ek âb iri ondan çekinirlerm iş. E B unu kendisi de bildiği için b ir gün H afız Ö m er efendiye şöyle der:
— Şu p aşaları görüyor m usun? İşte b u n la rın hepsi benden k o rk arlar. E A m a benim topum m u var, tüfenğim mi v ar? H ay ır. Dilim den k o rk arlar. E
Nilıad beyiıı fık ra la rı T ü rk ve İstan b u l m izah ın ın şaheseridir.
Sözün sıra s ı geldiği zam an onu söylem em esine im kân yoktu. Böyle- E ilkle b ir h a z ır cevaplığı yerinde k u llan m ası ona e k â b ir nezdinde ehem - E m iy etli b ir m evki v erm işti. Z am an ın kü b erası sohbetine doyam azlardı. B ir E g ü n N ihad bey, Sadrâzam Keçecİzade F u at P aşa n ın babası İzzet M ollayı E z iy arete gitm iş. A ra k ap ıd an :
— Ş air N ihad hey geldi.
H aberi v e rilir verilm ez İzzet Molla gecelik k ıy a fe tiy le koşmuş. H arem i: | — A m an efendi, ne oluyorsun? Ç o rab ın ı bile giym edin...
D eyince:
— A h h an ım , demiş, sen onun sohbetini bilsen çorapsız değil donsuz \ k o şa rd ın .
Nihad beyin h a y a tı te tk ik edilirse «kübera dalkavuğu» olduğuna h ü k - E m edilcbilir. F a k a t o bu dalkavukluğu m a’kûs şekilde yâni m ethedilecek = yerd e zem e tm ek le yaparm ış. Meselâ Sadrâzam M ısırlı Kâmil Paşa. M ı- E s ı r ’dan gelirken kendisine b îr M ısır eşeği getirm eği v âdettiği halde u n u t- E m uş, N ihad bey kendisine hoş geldine gittiği zam an:
— N ihad, benden eşek istem iştin, şim di seni gördüm de h a tırım a geldi. E D eyince Nihad bey:
— Ne beis v a r efendim , demiş, siz avdet b u y u rd u n u z ya...
★ E B eyazıt cam iinin avlusunda h e r Ramazan k u ru lan sergide ekâbir, b â- E zı sa n at ehillerinin eşya teşhir ettik le ri d ü k k ân lard a to planarak sohh»t E ed erlerd i. Bir Ramazan günü K erîm i’nin sergisinde o tu ru rlark en B üyük E Keşi d P aşa n ın k itap çısı Lofçalı Cevdet efen d i (so n ra Vezir olan allâm e E A hm et Cevdet Paşa) b ir fık ra anlatm ağa haşlam ış. H ikâye fazla uzam ış. \ N ihad bey day an am am ış: E — B aksana lıoca, demiş, Ram azan günü sa at onbirden sonra bu kad ar E uzun hikâye dinlenm ez. F ık ra n ın gülünecek yeri n eresi ise söyle de b itir. =
★ : N ihad bey b ir gün k ay ık la K an lıca’ya g iderken «Deli» diye an ıla n E A dliye N â z ın Rıza Paşanın y a lıs ın ın önünden geçtiği sırad a, pencerede E otu ran Paşa.:
— M erhaba Nihad bey, der, buyurm az m ısın ?
N ihad bey, arz-ı te şe k k ü r e d e r ve ç a k ış tırd ığ ın ı anlatm ak Ü2ere y a- E n m d a k l şişe ile kadehi gösterir. Kıza P aşa: E
— D ur, öyle ise, sana meze atayım .
D iyerek k ay ığ a iri ve tu rfa n d a b ir portakal atar. Nihad bey, p o rta - E k a lı k ap ar, ayağa k a lk a r yerle b e ra b e r te n u n n a h la r ed erek :
— Allah ö m ürler versin. Var olunuz, sağ olunuz, lütfettiniz, in ay et E buyu rd u n u z. E K ıza P aşa : : — C anım Nihad bey... Bir p o rtakala bu k a d a r teşek k ü r o lu r mu? — Aman efen d im ... Dell, adam ın b aşın a o tu rak atar, siz p o rtak al a tı- i yorsunuz. N asıl teşek k ü r etm iyeyinı, E
★ E
Nihad bey, M ısırlı İbrahim P aşa n ın dâvetlisi olarak M ıs ır’da b u lu n - E E duğu sırad a b ir gün İbrahim Paşa:
— N ihad, der. İnsan oğlu h ay atta tü rlü h alt yer. Senin yediğin en \ E büyüğü han g isid ir? E
\ — Am an paşam , hangi b irin i sayayım ? — Söyle... Söyle.
—- Efendim , m ü d d et-i öm rüm de yediğim h a ltla rın en b ü y ü k lerin d en i E biri İstanbul gibi b ir cenneti b ıra k ıp bu yere gelm ek. Diğeri İstan - ~
E brıl’da n ü k ted an , zarif, hoş sohbet refik lerim i b ıra k ıp sizin gibi k a lın k a - E E falı b ir sarhoşa d alk av u k lu k etm ek. Ü çiincüsü...
İb rah im P aşa: — Yeter, y e te r...
★ | Nihad beyin eniştesi gayet iri y arı b ir tek y e şeyhi imiş. H arem i güç | 5 b ir doğum y a p tığ ı için Nihad beye de h a b e r gönderirler. H ısım ak rab a E E k a d ın ın b ir an evvel k u rtu lm a s ı için d u alar ed erek d ışa rıd a b ek lerlerk e n f
z bilhassa enişte efendi büy ü k endişelerle dolaşm ağa başlar. K adın, doğum E E sa n c ıla rı ile fe ry a t ettik çe adam cağız:
E — Z avallı k a d ın . . A llahım b ir an evvel k u rtu lsa... E D iye döğiinür.
E N ihad bey:
E — E nişte! der, m erak etm e...
— N asıl m erak etm em b irad er. İşitm iyor m u su n ? F ery ad ın d an cam lar E E z m g ırd a y o r, buna can d a y a n ır m ı? E — Sana m erak etm e... dedim . V aktiyle babam kızkardeşim e k ız d ığ ı E E zaıpan «seni b ir eşşeğe vereceğim .» diye a zarlard ı. Şim di k a tır d o ğ uru- E = y o r d a onun için bu k a d a r s ık ın tı çekiyor.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a To ro s Arşivi