• Sonuç bulunamadı

Necatigil'den Salah Birsel'e...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Necatigil'den Salah Birsel'e..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t)

NECATİGİL'DEN SALAH BİRSEL'E...

G

EÇTİĞİM İZ cumartesi günü Galatasaray'daki, Yapı Kredi binasında, bizim için ilginç ve hüzünlü bir tören vardı. Bu yıl Behçet Necatigil şiir ödülü, Salah Birsel'e veriliyordu...

Behçet Necatigil de, Salah Birsel de, ikisi de hocalarımızdı, Salah Birsel 1940'lı yıllarda Nişantaşı Ortaoku- lu'nda Fransızca, Behçet Necatigil de 1950'li yıl­ larda Kaba­ taş Lise- si'nde edebi­ yat öğretme­ nimizde Kader bi­ ze, yarım yüzyıl sonra, bir hocamı­ zın adına ko­ nulan ödüle, bir başka ho­ camızın la­ yık görüldü­ ğü törenin izleyicileri a- rasında yer vermişti... Behçet Necatigil'in ölüm tarihini ha­ tırlayanlar (13 Aralık 1979), ödülün ni­ çin "16 Nisan"da verildiğini merak e- debilirler...

"16 Nisan" Behçet Necatigil'in do­ ğum günü, bu yıldan başlanarak, ödül ölüm gününde değil, doğum gününde verilecek...

★★★

TÖREN bizi alıp, yarım yüzyıl geri-

j

lere götürüyor, Nişantaşı'nda, bir cep­ hesi Rumeli Caddesi'ne, bir cephesi Baytar Ahmet Efendi Sokağı'na bakan, ahşap, büyük bir konak, kimbilir, han­ gi Osmanlı paşasının, şimdi yerinde yeller esen konak, o tarihte ortaokul, müdür Mahir iz, müdür muavini ve Fransızca öğretmeni Salah Birsel, at­ macanın kafasının kesitini renkli tebe-

i

şirlerle kara tahtaya çizemediği için, üst üste sınıfta kalarak belge alan 14 yaşında bir öğrenci, o da biz...

Salah Birsel, sınıfta bir yarışma dü­ zenliyor, Fransızca "Verbe Etre" ile

"Verbe Avoir"ı, kim hatasız çekecek? Biz kazanıyoruz, Salah Birsel, kendi çevirisi olan Panait İstrati'nin "Baraga- nın Devedikenleri"ni imzalayıp veri­ yor, hala durur...

Ö yıllarda Salah Birsel'in bir şiiri di­ limize ve aklımıza-takılmıştı, bütün ço­ cuklar "Hocanın Güzini"ni merak e- derdik, "Kim bu Güzin?" diye..

Nasıl merak etmeyelim, hocamız G üzin'i "Güzin'in ağzından" itiraf edi­ yordu:

"Abdülhak Hamid'i vardı ya Fatma- nımın

Benim de vardı Salah Birsel'im İnce olur zeki olur ya her kadın gençliğinde

Ben de beyazdım uyanıktım güze­ lim"

"Güzin"in kim olduğunu öğreneme­ den ortaokuldan ayrıldık...

★ ★ ★ G ELD İK Kabataş'a..:

Yine bir hocamız şair, Behçet Neca­ tigil, "Evler" kitabı daha o yıl çıkmış, bize de imzalayıp vermiş; hele "G özle­ ri Badem" hiç unutulur mu?

"Evlendim kocam Bir güzel adem

Odalarda fıstık yok Gözleri badem"

Ya da "Kurşun"dan birkaç dize:

"Diyelim kurtardık hayatı Ya ansızın yalnızsak Yahut külçeleşir de ayaklar Yürüyemez olmuşsak...

★★★

Fakat askerleri düşün Tam çıkmışlar siperden Pusudaki tepelerden Bir kurşun"

★★★

BEHÇET Necatigil'in şair öğrencisi

Hilmi Yavuz, hocası için "Odası dün­ yadan büyüktür" der... Salah Birsel'in de, övdüğü gibi Hilmi Yavuz'un bu ya­ zısı, herhalde Necatigil'i anlatan en güzel yazılardan biridir.

Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Ha- şim için "Hayatı kasten daraltır" der­ miş...

Hilmi Yavuz'un "Bu söz, sanırım Ahmet Haşim'den çok Behçet Necati­ gil'i hatırlatıyor" der.

Ve anlatır: .

"Gerçekten de öyledir. Necatigil, hayatını, belki de daha öğrencilik yıl­ larından beri, eviyle okulu arasına sı­ kıştırmış, sadece, çok sınırlı sayıda ar­ kadaşları ya da dostları ile birlikte ol­ muş; hayatını eviyle, belki de daha doğru bir deyişle odasıyla sınırlandır­ mıştır.

(... )

Dünyadan büyük bu odada hayalgü- cü görüntünün, imge algının yerini al­ mıştır.

Ve bu tek düzelikte, değişmeyen eş­ yalar, eski ilaç kutuları, kağıtlar, kitap­ lar, sigara izmaritleri ile tepeleme do­ lu kül tablaları (tabladaki küllerin, ka­ ğıttan yapılıveren külahlara doldurul­ ması, törensel bir titizlilikle gerçekleş- tirilirdi), saat, ucu iyice sivriltilmiş kurşun kalemler, odaya sığabilmek i- çin özellikle küçük olması istenmiş metal masanın çekmecelerindeki tıkış tıkış zarflar, içinde sarı leblebilerin bu­ lunduğu eski bir kavanoz (hoca, leble­ biyle içmeyi severdi) bir bardak, votka şişesi, artık üretilmeyen ilaçların pros- pektüsleri (özenle saklanmış), bir kita­ bı paketleyecek uzunlukta ama yumak yapılmış sicimlerdir (kendisine gönde­ rilen kitapların paketlenmesinde kul­ lanılan sicimlerdir bunlar) ve kızlar­ dan birinin (Selma, Ayşe?) ilkokul re­ sim defterinin bir yüzü kullanılmamış olan yapraklarına yazılmış şiir müs­ veddeleriyle dolu dosyalar ve yine ki­ taplar arasında geçen tenha yaz saat­ leri!

Bu görünüm hiç değişmedi. Behçet Necatigil, odasına girenlerin bile ezbere bildikleri ve yerleri hiç değişmeyen bu eşyalar arasında, saadeti, eşyada, eşya­ nın düzeninde bularak; hayatı daralta­ rak ama derinleştirerek yaşadı."

★★★

RAUF Mutluay, törende ilginç bir a- nısını da anlattı. Bir şiir antolojisi hazır­ lamış, hazırlarken Necatigil'in kitap ve § dergilerinden çok yararlanmış, antolo­ ji bitmiş, Necatigil, almış bakmış "Sa­ lah Birsel'i de almalıydın!" demiş.

Yıllar sonra, Salah Birsel, rahmetli Necatigil'in eşi Huriye Necatigil'in e- linden ödülünü alırken, belki de çok kişiyi şaşırtan bir açıklama yapıyordu:

"Bu benim ilk aldığım şiir ödülü!"

Necatigil'in dileği yerine gelmişti...

Referanslar

Benzer Belgeler

Böylece, kurumsal sosyal sorumluluk bilincine sahip olan ve bu bilince muhasebe uygulamalarında yer veren kurumların topluma, çevreye ve tüm paydaşlara

A variety of morphological changes in the peritoneal membrane develop by similar mechanisms in patients undergoing peritoneal dialysis and lead to increased

Hüsrev Subaşı hiçbir şüphesi yokm uş gibi, ağ ır ad ım larla, her zam anki serbest ve heybetli yürüyüşile B ektaş A ğanın ç a ­ dırına yollandı..

Bununla şunu demek isti­ yorum, bence kat’î olan bir şey varsa, yeni neslin yazı tekniği en geniş manasıyla şiir yazı tekniğinden ilham alacaktır. Yani en

Sonuç olarak, Elazığ il merkezinde bulunan ilköğretim okullarında öğrenim görmekte olan öğrencilerin cep telefonu, televizyon ve bilgisayar gibi elektromanyetik

Binlerce y›ldan bu yana çok çeflitli olaylar› atlat›p günümüze kadar soy- lar›n› sürdüren sus›çanlar›, insan›n yaflam alan- lar›na müdahalesi sonucu

K›rm›z› mercanlar, ailenin öteki üyelerinde oldu¤u gibi, karmafl›k görünseler de asl›nda beden yap›lar› çok basittir.. Silin- dir biçimindeki bedenlerinin

Merkez'de düzenlenen toplu gösterimlerden ilki 19 Şubat - 2 Mart tarihleri arasında "Japon Sinemasının Büyük Senyörü Akira Kurosawa" başlığı altında