SAYFA
4
zV *
L z v e Z .
SZkl.
DÜNYADA BUĞUN
ALİ SİKMEN
Nâzım'a T.C. Vatandaşlığı
100. doğum yıldönümünde Nâzım Hikmet ile ilgili olarak kimilerince başlatılan polemiğe gir mek istemiyordum. Ama öyle şeyler söylenip ya zılıyor ki sessiz kalmak mümkün değil.
Nâzım Hikmet’in vatandaşlığı da kanımca üzerinde fazla tartışılmayı gerektirecek bir ko nu değil.
Çağımızda çağdaş ve demokratik ulus kav ramı, kişinin vatandaşlığını yalnızca kendi süb jektif iradesinin belirlemesini öngörür.
Kimse kimseyi, “Sen benimle aynı ırktan, ay
nı dilden, aynı dindensin, hatta aynı coğrafya yı paylaşıyorsun” diye aynı ulustan olmaya zor-
layamayacağı gibi, kimse de kimseyi “Sen şöy-
lesin böyleşin, o yüzden sen benim ulusumdan değilsin” diye dışlayamaz.
Biliyorum kimileri için hazmı güçtür bu kav ramın, ama çağdaş ulusun temelinde yatan ger çek budur.
Açın, okuyun Nâzım’ın son şiirlerini, kendini nasıl Türk hissettiğini, nasıl vatan hasreti için de olduğunu görürsünüz.
Okuyun onun Moskova günlerini anlatan, çok çeşitli kalemlerden çıkmış anılarını, kendisini nasıl Türk hissettiğini, Türkiye’den giden bir zi yaretçi ile sohbetin bile onu nasıl hüznün çuku rundan neşenin doruğuna taşıdığını anlarsınız. Nâzım Hikmet’in Türkiye’de egemen olan dü zenin karşıtı, antitezi görüşü savunması, onun ulusal kimliğini silmez.
★★★
Orhan Karaveli’nin, salı günü bu sütunda
sözünü ettiğim “Görgü Tanığı (Bir Gazetecinin
Sıradışı Anıları)" başlıklı eserinde anlattığı iki olay, zaman zaman Nâzım’ı eleştirmiş bir kişi nin kaleminden çıkmış olması açısından da il ginç gerçekleri gözler önüne sermekteydi.
Bu yüzden resmi bir belgenin verilmesi, tari hi kişiliğin yapısını değiştirmeyecek, olsa olsa belki de çağın gereklerinin doğurduğu bir yan lışın düzelmesine yol açacaktır.
Gerisi gerçekten önemli değil.
Yurtdışında çeşitli ülkelerde Türk olduğumu söylediğimde, sık sık karşımdakiler Nâzım Hik met adını telaffuz etmişlerdi.
Paris Belediyesi Metro Işletmesi’nin güzel bir uygulaması sayesinde çok kez metro vagonla rının duvarlarında karşılaştım “ Türk Şairi Nâzım Hikmet” ile.
RATP, metro vagonlarında, camlı ilan pano larının üstüne, dünya şairlerinden alıntılar koyar. Onlara dikkatle baktığınızda Nâzım Hikmet ile karşılaşırsınız sıkça...
Bir arkadaşım yıllar önce bir Fransız ortaokul edebiyat kitabı getirmişti. Bordas Yayınevi’nin 1985’te bastığı bu ders kitabının 16 sayfasın
da, Le Globe başlığıyla Nâzım’ın “Şu yerküre
yi bir güncük olsun çocuklara verelim...” diye başlayan bir şiiri yer alıyor, altında şairin adı ve onun yanında da küçük bir yıldız ve açıklama: Türk şairi.
★ ★ ★
O kendi ülkesinin okullarından içeri sokul mazken bile çeşitli ülkelerin çocuklarına ders lerde okutulan bir Türk şairidir.
Nâzım Hikmet “Adnan Menderes’e Sövün-
tü” adlı şiirinde şöyle diyor:
Türküler söylendikçe Türk diliyle
Seni seviyorum gülüm dendikçe Türk diliyle Türk diliyle gülünüp,
Türk diliyle ağıtlar yakıldıkça Adnan Bey, ben anılacağım.
anılacak Türk diliyle size sövüşüm"...
O sıralarda, yurtdışına kaçmaya mecbur et tiğimiz Nâzım Hikmet, Adnan Menderes’e gö re vatan hainiydi.
O şiirin üstünden iki yıl geçti geçmedi, Adnan Bey asıldı; suçu bir nevi vatana ihanetti.
Ne Nâzım Hikmet vatan hainiydi ne de Ad nan Menderes.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi