• Sonuç bulunamadı

Nadir bir 'Nadi'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nadir bir 'Nadi'"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ü

m '

İ l h a m i â o

vsa

ıl

"

N a d ir b ir “ N adi’

9

U satırların yazarı, 1950 yazında, o zamanlar “taf­

ra” sayılan Bursa'daki bir

yerel gazetede İlk gazete­ cilik denemelerini yapıp da Türk basınının “Kâbe”- Istanbııl'un “Babıali"sıne bir “müptedi” olarak ilk adımlarını attığında, Nadir Nadl Cum­ huriyet gazetesinin ünlü başyazarı ve sahibiydi. Cumhuriyet gazetesi ise, Ca- ğaloğlu'nda Türkocağı Caddesi nde, şimdiki binasının hemen önündeki

"Kırmızı Konak”ta yayımlanırdı. Kırmızı Konak, OsmanlI döneminin

ünlü İttihat ve Terakki Fırkası’nın eski

“Merkez-i Umuml” si idi. Yani genel

merkezi. Nice tarihi olaya ve karara sahne olmuş ahşap, üç katlı ve o za­ manki görüşlere göre kocaman bir bina. Taş döşemeli kocaman sahanlı­ ğından geçip üst katlara tırmanmaya başladığınızda, kırmızı yollukların al­ tındaki merdivenleri gıcırdardı.

K

ENDİMİZDEN yaşlı, kelli telli bi­ri, bize ömrümüzde ilk kez

“beyefendi” diye sesleniyordu.

Aradan yıllar ve yıllar geçti ama bu be­ yefendiyi ve beyefendiliği hiç unutama­ dık.

Geçen hafta içinde yitirdiğimiz Na­

dir Nadi, gerçek bir beyefendiydi.

Kırk yılı aşan gazeteciliğimiz süre­ cinde, Cumhuriyette bu beyefendi patron ile hiç birlikte çalışamadık. Bir de değil hem de birkaç kez, üstelik de birinde bizzat Nadir Nadl tarafından Cumhuriyet in kapıları önümüzde açıldı

ama, hemen her seferinde bizim o gün­ lerin şartları altındaki kimi durumları­ mız yüzünden başka gazetelerde, rakip gazetelerde çalıştık. Ama hep bir Cum­ huriyet ve dolayısıyla Nadir Nadi okuru olduk. İlerleyen yıllarda Nadir Nadi Bey’i daha yakından tanımak olanağı bulduk. Tanıdıkça saygımız katmerlen- di.

AZETEYE girdiğinizde, sanki bir tapınağa girmiş gibi olurdu--- nuz. Derin ve insanı ürperten bir sessizlik, bir dinginlik... öyle salına salına içeri giremezdiniz. Hemen kapı­ nın yanında, lacivert elbiseleri içinde, ciddi duruşlu kapıcılar sorup soruştu- rurlardı: “Ne istiyorsunuz, kimi arıyor­

sunuz?” Ancak sıkı bir sorgulamadan

sonra üst katlara çıkmak olasıydı. Daha adımlarınızı atarken, içinize bir ürküntü düşerdi.

Nadir Bey’i ilk, o birkaç basamak

mermer merdivenli giriş kapısından içeri girip ilk adım attığımızda görmüş­ tük. Üst katlardaki odasından çıkmış da, galiba bir yere gidiyordu. Girişteki ilk sorgulanmamıza tanık olmuş, ürkeklik ve çekingenliğimize de içinden gülmüş olmalı ki doğrudan bize seslenmiş, kimi aradığımızı sormuş, bir zamanların ün­ lü kalecisi ve gazetenin spor yazarı

Cihat Arman'ı aradığımızı söyleyince

de, gülümseyerek kapıcılara dönmüş, 22 yaşımızın.toyluğunu hiç önemseme­ den,

- “Beyefendiyi Cihat Beyefendi'- nin odasına çıkarın” buyruğunu ver­

mişti.

y ADİR Bey, salt BabIali’de değil,

\ ülkemizde de eşi az ve güç bu--- lunur bir kişilikti. Duru, yalın, akla ve mantığa dayanan, duygusallık­ tan uzak bir yazış tarzı vardı. Birlikte kimi gezilere, toplantılara katıldık, uzun konuşmalar, söyleşiler yaptık, aynı ma­ salarda yemek yiyip içkiler içtik. Beye­ fendiliğini bir tek gün bile yitirdiğine tanık olmadık.

İnançlı bir kişiliği vardı. İnandığını sonuna kadar savunurdu. Kürsü adamı değildi. Nutuk atmayı bilmezdi. Bilse de sevmezdi. Politikaya, Demokrat Parti iktidarının ilk yıllarında bir tür “konuk

sanatçı” olarak girdi bir kez. Demokrat

Parti listesinden bağımsız aday oldu. O yıllarda anlatırlardı. Seçim gezisinde, cerbezeli ve lafazan Adnan Menderes, Muğla kampanyasında, yanıbaşındaki

Nadir Bey'e de, “Buyurun siz de halka birkaç cümle söyleyin” demiş. Nadir Bey ne desin? Kürsüye çıkmış, çevre­

sindeki binlerce ve binlerce hemşerisi- ne seslenmiş:

- Bonjur Muğlalılar!..

Anlatanlar, “Muğlalılar şaşırdılar,

Menderes de az kaldı saçını başını yo­ luyordu bu politika bilmez adayının yanında” diye anlatırlardı.

" T T İA D İR Bey, bir akıl ve mantık

adamı olduğu kadar, sanatçı --- yanı, derin kültürü ve klasik mü­ ziğe büyük tutkusu ile aynı zamanda bir duygu insanıydı. 12 Mart ve 12 Eylül fa­ şizan darbelerine salt kendi yazıları ile değil, gazetesiyle, gazetesinin defalar­ la kapatılmasına karşı yiğitçe karşı çıkan nadir kişilerden biri oldu. O za­ manlar, seksenine yaklaşmış Şeyhül-

muharrlrln'imiz, Gazeteciler Cemiyeti

Başkanı olan zat, yaşına ve konumuna bakmadan cunta liderlerinin elini öper­ ken, aynı cuntacılara karşı “nadir bir

Nadl Bey” olarak, olabildiğince mesa­

feli durdu, eleştirilerini hiç eksik etmedi ve ilerlemiş yaşına karşın hapislere girmeyi bite göze aldı.

Günümüzün “saray soytarısı” ko­ numundaki kimi meslektaşlarımızın yağcılıklarını dudaklarının ucunda hafif bir gülümseme kıvrıntısı ile izler, “İyi ki

hepimiz böyle değiliz çocuklar” derdi.

Bugün, nadir bir kişilik olan Nadir

Nadl Bey aramızda yok artık ama, ilke­

leri ve kişiliği hep Türk basın hayatına yol gösterici olarak var olacaktır. Nur içinde yatsın!..

Referanslar

Benzer Belgeler

Kitabın okuru, konuşma türleri nelerdir, konuşma zihinsel ve fiziksel olarak nasıl üretilir, konuşmaya ilişkin duyuşsal nitelikler nelerdir, yaygın konuşma yanlışları,

Kü- çük ışık organlarının içindeki aequorin proteini sayesin- de gerçekleşen kimyasal tepkime sonucunda (biyolümi- nesans) mavi ışık oluşur, sonrasında yeşil

Ayrıca Schirmer I test değerlerinin ağır şiddetli OUAS grubunda orta şiddetli OUAS grubundan; hafif şiddetli OUAS grubunda kontrol grubundan daha düşük olduğu, ancak

Ayrıca sonbahar kar örtüsü rezervinden yoksundur (Şekil-30).. Orta yükseklikteki dağlardan kaynağını alan Adıyan ve Akarçay akarsuları, alüvyal ova yüzeylerinde

Dönemin bütün siyasal, sosyal çalkantılannm tanığı, gözlemcisi bir kız çocuğunun bütün baskılara karşın peçe takmaması, işgal Istanbulu’nda İngilizlerle

yapılacak törene başta Vali olduğu halde Vilâyet ve Belediye ileri ge­ lenleri iştirak edecektir. İlçelerdeki törenlerin de yapılacağı lise ve o - kullar

Bundan 24 yıl önce, Ekim ayının ikinci.cum artesi yaşama gözlerini kapayan Halikarnas Balıkçısı, ardında mavi bir

Bu, yağın metabolik olarak parçalanmasına dair bilgi vermekle birlikte kilo verme sırasında yakılan 10 kg yağın hangi oranlarda CO 2 ve H 2 O’ya dönüştüğüne dair bir