• Sonuç bulunamadı

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK ARKEOLOJİSİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK ARKEOLOJİSİ"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Konferanslar:

CUMHURIYET DÖNEMI TÜRK ARKEOLOJ~S~~

"Biz daima hakikat arayan ve onu buldukça ve buldu~umuza kani oldukçaifadeye cüret gösteren adamlar olmalzyzz"

M. Kemal Atatürk CO~KUN ÖZGÜN/EL

Bir ulusun tarihi, hiçbir zaman dünya tarihi içinde yal~n olarak alg~lanamaz. Toplumlar~n ulusla~mas~; geçmi~leri, yani kültür ve uygarl~k tarihleri ile bugüne de~in olan bütünle~meleri ile olu~ur. Bu görü~ler her zaman tart~~maya aç~kt~r. Ancak ~unu hemen belirtmemizde yarar vard~r: Bugün uzay~~ de~i~ik amaçlarla kullanma çabas~ndaki insan, bu olanaklara ula~mak için, geçmi~i en iyi biçimde içine sindirmi~~ toplumlar~n özlerinden ç~kmaktad~ r. Yurdumuz için de geçerli olan bu dü~ünceler Cumhuriyetimi-zin ba~lang~ç y~llar~ nda Ulu Önder Atatürk tarafindan bizlere de~i~ik bir biçimde verilmi~tir: "Dünyada her~ey için, maneviyat için, hayat için muvaffakiyet için en hakiki mür~id ilimdir, fendir. ilmin ve fennin ya~ad~~~m~z her dakikadaki safhalarm~n tekâmülünü idrak etmek ve terakkiyat~m zamanla takib eylemek ~artt~r." Bat~'n~n kültürel geli~imi yan~nda teknolojideki yakalanamayan yükseli~i, hiç ku~kusuz geçmi~ini ve geçmi~teki olaylar~~ ve de insan~~ iyi tan~ mas~~ ve özümlemesi ile olmu~tur. insano~lu neolitik devrimi nas~l yapm~~sa, 20. yüzy~l insan~~ da geçmi~in ö~retilerinden yola ç~karak sanayi devrimi yan~nda uzay devrimini de gerçekle~tirmi~tir. Geçmi~in

Bu çal~~man~n haz~ rlanmas~~ s~ras~nda Kurumlar~n~n tüm kaynaklar~n~~ açan, Türk Tarih Kurumu Ba~kan~~ Prof. Dr. Ya~ar Yücel ile Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürü Dr. Nurettin Yard~mc~'ya te~ekkürlerimizi sunar~m. Bu konu, k~salt~lm~~~ biçimi ile, 25.4.1986'da Türk Tarih Kurumu'nda bir konferans olarak sunulmu~tur.

An Inan, Dü~ünceleriyle Atatürk, TTK 1983 S. 142, 307 (22 Eylül 1925; Atatürk'ün Söylev ve Ekrneçltri 2. S. ~~ 94.)

"Dünyada her ~ey için, madde için, maneviyat için, ya~am için, ba~ar~~ için en gerçek yol gösterici bilimdir. Bilim ve teknigin d~~~nda yol gösterici aramak aymazl~kt~r, bilgisizliktir, sap~kl~kt~r. Yaln~z bilim ve teknigin ya~ad~~~m~z her dakikadaki a~amalar~n~, ilerlemelerini kavramak ve bu ilerleyi~i an~nda izlemek ~artt~r."

(2)

896 CO~KUN OZGÜNEL

birikimleri, bulu~lar~~ e~er olmasayd~, insano~lu bu kadar çabuk söz konusu olanaklara eri~emezdi 2. Bu noktalardan hareket edersek; uluslar~n uygarl~k tarihi içindeki yerlerini çok iyi saptamalar~~ gereklili~i ortaya ç~kar.

Geçmi~in irdelenmesinde hiç ku~kusuz tarih ve arkeoloji bilimlerine önemli görevler dü~er. Bu öneriden hareket ederek, yurdumuzda Cum-huriyet döneminin belirli bir zaman dilimi içindeki arkeolojik etkin-liklere bakmak istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulurken bir tak~m zorluklar~n, ac~lar~n geçirildi~ini hepimiz çok iyi bilmekteyiz. ~~te arkeoloji bilimi, kimi zorluklar~n sa~l~kl~~ bir biçimde çözümlenmesine olanak sa~lam~~t~r. ~öyleki, üzerinde ya~ad~~~m~z topraklar~~ her~eyi ile içimize sindirirsek veya benimsersek, ancak o zaman Atatürk'ün bizlere buyurdu~u ça~da~~ uygarl~k yar~~~na kat~labilme olana~~na ve akl~na eri~ebiliriz. Nitekim Ulu Önder 1925 y~l~nda verdi~i bir söylevde ça~da~la~man~n bir tak~m devrimlerle olabilece~ini söyler: "Efendiler, yapt~~~m~z ve yapmakta oldu~umuz ink~lâblann gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halk~n~~ tamamen as~l ve bütün mana ve e~kaliyle medeni bir heyet-i ictimâiye haline isal etmekdir. ~nk~labat~m~z~n umde-i asliyesi budur. Bu hakikati kabul edemiyen zihniyetleri târümâr etmek zaruridir. ~imdiye kadar milletin dima~m~~ pasland~ran, uyu~turan bu zihniyette bulunanlar olmu~tur. Herhalde zihniyetlerde mevcud hurafeler kamilen tardolunacakt~r. Onlar ç~kar~lmad~kça dima~a hakikat nürlann~~ infâz etmek imkans~zd~r." 3

Bizler, Anadolu ve Trakya topraklar~n~n sahipleri olarak, bu topraklara geli~imiz öncesi ile Osmanl~~ dönemi öncesinde, kimlerin bu yörelerde ya~ad~klar~n~~ birinci derecede bilmemiz gerekir. Bu topraklarda ya~ayanlar~n ne gibi uygarl~klar b~rakt~klar~n~~ ö~renmemiz ise ça~~n gere~idir. En önemlisi ise, bizlerden önce ya~ayan toplumlar~n bizlere ne

2 Eski ça~~ pozitif bitimine göz atacak olursak; I.O. VII, yüzy~l~n son çeyre~inden beri Anadolu'da özellikle Ionia'da birçok pozitif bilimcinin ortaya ç~kt~~~n~ .görüniz. Özellikle Bat~~ Anadolu güney k~plannda yer alan Milet kenti, gelece~in pozitif bilimine büyük katk~s~~ olan bir okulla önder olmu~tur. Thales, Anaximandros, Anaximenes, Herakletios ve Phisagor bu yörelerde yeti~mi~lerdir. Bk. Celal Saraç, Ionya Pozitif Bilimi, Izmir 1971 s. 122 ff.

3 An Inan, a.g.e., 87, 254 (30 A~ustos 1925; Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri 2 S. 214). "Efendiler, yapt~~~m~z ve yapmakta oldu~umuz devrimlerin amac~~ Türkiye Cumhuriyeti halk~n~~ tamam~~ tamam~na ça~da~, bütün anlam ve biçimiyle uygar bir toplum haline iletmektir. Devrimlerimizin temel ilkesi budur. Bu gerçe~i kabul edemeyen anlay~~lar~~ silip süpürmek zorunludur. ~imdiye de~in ulusun kafas~n~~ pasland~ran, uyu~turan bir anlay~~ ta bulunanlar olmu~tur. Herhalde kafalara yerle~mi~~ bol inam~lar tümüyle kovulacakt~r. Onlar c~kar~lmad~kça kafaya gerçe~in nurlann~~ sokmak olana~~~ yoktur."

(3)

CUMHURIYET DÖNEMI TÜRK ARKEOLOJISI 897

gibi uygarl~klar b~rakt~klar~~ yan~nda, bu uygarl~klardan neleri al~p, neleri almad~~~m~z~~ veya neleri ekledi~imizi çok iyi bilmemiz gerekir. ~~te Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, ulus olma çabalar~nda çekilen bir dizi toplumsal s~k~nt~lar~, zorluklar~~ ve bu s~k~nt~lar~n kökenine inme arzular~, yeniden tarih ve arkeoloji bilimlerine yönelmemizi zorunlu k~lm~~t~r.

K~saca de~indi~imiz bu konular~n çözümlenmesi, Ulu Önder Atatürk'ün ileri görü~leri ve bat~~ türü toplum yap~s~n~~ sezinlemesi ve tüm gelenek ve göreneklerimizle birlikte kültürel de~erlerimizi yitirmeden sa~l~kl~~ yeni bir toplumun olabilece~i inanc~~ ile O'nun tarafindan olu~turulmu~tur.

Türk ulusunun üstün uygarl~k yeteneklerine ve büyüklü~üne içten inanm~~~ olan Atatürk, bu geli~imin çözümünü birinci derecede yeni e~itim kurumlar~n~n olu~mas~nda görür. Bat~~ anlam~nda üniversitenin kurulmas~~ bu amaçtan kaynaklan~r. Atatürk Türk ulusunun y~llardan beri sava~~ alanlar~nda kazand~~~~ yenginin, ulus olmaya yetmeyece~ini ve uygar bir ulus olmas~~ için kültür düzeyinin ça~da~~ toplumlar düzeyine eri~mesi gereklili~ine inan~r. Bir milletin büyük bir ulus olabilmesi, ancak ya~ad~~~~ topraklardaki tarihini iyi bilmesi ile gerçekle~ir.

Atatürk tarihimizi, uygarl~~~m~z~~ yabanc~lardan de~il, ilk kaynaklar-dan kendimizin ara~t~rarak ö~renmesi, yaymas~~ gereklili~ine inanarak, topraklar~m~zdan f~~k~racak yeni bir bilim yolunun, yani Türk arkeolojisinin olu~mas~na olanak vermi~tir. Bu yeni yöneli~ler, hiç ku~kusuz uluslararas~~ bilime yeni boyutlar, tadlar kazand~rabilmi~tir. Nitekim, sonraki y~llarda O'nun kurdu~u kurumlar 4 ilk ürünlerini vermeye ba~lad~~~~ zaman, karar~n ne denli yararl~~ ve gerçekçi oldu~u anla~~lm~~t~r.

Türk arkeolojisinin kurulmas~, Atatürk'ün açt~~~~ e~itim ve kültür seferberli~i içinde, O'nun ilkelerine uygun bir biçimde ye~erip filizlendi ve bugünkü ça~da~~ düzeyine ula~t~. Türk arkeolojisinin ça~da~~ düzeye eri~mesinde, Ulu Önder'in bu konudaki dü~üncelerini, ilkelerini en iyi bir biçimde özümleyen ve yard~mc~~ olan Dr. Re~it Galip'in de büyük katk~lar~~ vard~r. Zaman~ n Milli E~itim Bakan~~ olan Dr. Re~it Galip'in kimi deyi~leri, sözünü etti~imiz katk~lar~n~~ aç~k seçik ortaya koyar 5.

4 Türk Tarih Kurumu ile Dil ve Tarih-Co~rafya Fakültesi bu amaçlar~n ~~~~~~ alt~nda kuruldular.

5 Türk Tarih, Arkeologya ve Etnografya Dergisi, II Temmuz 1934, S. 293. "Osmanl ~~ Imparatorlu~unun devlet olarak en büyük cürümlerinden biri de arkeologya çal~~ malar~ na ve ondan do~acak müzecilik i~lerine ve bunlara dayanacak milli tarih tetkiklerine gösterdi~i duygusuzca ihmaldir"

(4)

898 CO~KUN OZGÜNEL

Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923 - 1950 y~llar~~ aras~ndaki kültür politikas~na k~saca bakacak olursak, geli~mekte olan tarih ve arkeoloji bilimlerinin bir devlet politikas~~ içinde olu~tu~unu anlar~z. Ancak kültür politikas~n~n olu~mas~nda ve ilkelerin saptanmas~nda, Atatürk'ün dü~ünce ve görü~leri en büyük etken olarak kar~~m~za ç~kar. Uygulama ise direkt olarak devlet ve devletin ilgili kurumlar~~ ile gerçekle~ir. Bu geli~im süreci içinde Cumhuriyet Halk Partisi'nin yan~nda Halkevleri, Türk Tarih Kurumu, Maarif veya Kültür Bakanl~klar~~ ve 1936 y~l~nda Ankara Üniversitesinin nüvesini olu~turan Dil ve Tarih-Co~rafya Fakültesinin de büyük görevler üstlendikleri görülür.

Yurdumuzda arkeolojinin bu denli geli~mesine ve önem kazanmas~na sebep, Türk tarihi ile ilgili çal~~malar s~ras~nda ortaya ç~kan bir tak~m zorluklard~r. Di~er taraftan 1930 y~l~n~n sonlar~na do~ru "Türk Oca~~~ Türk Tarihi Tetkik Heyeti" daha önce bas~lm~~~ olan "Türk Tarihinin Ana Hatlar~" 6 adl~~ eseri tekrar bast~r~r. Bu eser, Türk tarihi hakk~nda yepyeni bir görü~ü ortaya atar. Bu, "Tarih Tezi"dir. Söz konusu eserin "II. Türk Tarihine Medhal" bölümünün sonunda Atatürk'ün ~u deyi~leri yeral~ r:

"Ey Türk ulusu, sen yaln~z kahramanl~k ve cengaverlikte de~il, fikirde ve uygarl~kta da insanl~~~n onurusun. Tarih, kurdu~un uygarl~klar~n övgü ve takdirleri ile doludur. Mevcudiyetine kasdeden siyasi ve toplumsal etmenler birkaç yüzy~ld~r yolunu kesmi~, yürüyü~ünü a~~rla~t~rm~~~ olsa da, onbin y~ll~k fikir ve eski kal~t~n, ruhunda ar~~ ve tükenmez bir güç halinde ya~~yor. Belle~inde binlerce ve binlerce y~l~n an~s~n~~ ta~~yan tarih, uygarl~k saf~nda lay~k oldu~un yeri sana parma~~yla gösteriyor. Oraya yürü ve yüksel. Bu senin için hem bir hak, hem de bir görevdir." 7

Bu sesleni~ten bizler, tarih ve arkeoloji bilimlerinin o evrede nedenli önemli oldu~unu aç~k seçik anlamaktay~z. Nitekim Ulu Önder Türk Tarih Tezi'ni ortaya atarken, bir yandan Türk ulusuna ki~ili~ini kazand~rmak, öte yandan ise, yurdumuz üzerinde kötü emelleri olan bir tak~ m devletlere manevi bir silahla cevap verme iste~inde bulunmu~tur. Anadolu topraklar~na göz dikmi~, doyumsuz devletlerin varl~~~n~~ hepimiz o zamandan beri bilmekteyiz. Bundan dolay~d~r ki, Anadolu'nun sahibinin Türkler oldu~unu dünya uluslar~na anlatmak ve kan~ tlamak gerekiyordu. Devlet politikas~n~n kökeni bizce buradan kaynaklamyordu. Mussolini, Anadolu'nun ~.Ö. 2. yüzy~ldan sonra bir Roma eyaleti oldu~unu söylemeye

6 Ulu~~ i~delllir, Cumhuriyetin 3o. Y~l~nda Türk Tarih Kurumu, TTK 1973, s. 13. 7 ibid, s. 6.

(5)

CUMHURIYET DÖNEMI TÜRK ARKEOLOJISI 899

ba~lam~~~ ve emelleri için bu savsata diyebilece~imiz eskiye dönü~~ dü~üncelerini aç~kça ortaya atabilmi~ti. Kurtulu~~ Sava~~~ s~ras~nda Yunanistan'~n, kimi yörelerimiz üzerinde kendi uygarl~klan diye haklar iddia etti~ini ve hatta Iç Anadolu'ya kadar geldiklerini biliyoruz. I~te bu gerekçeleri çürütecek ve bu yurdun bizlerin oldu~unu anlatabilmek için, bir kar~~~ teze gereksinme vard~. Bu kar~~~ tezin sa~l~kl~~ olabilmesi için de tarih ve arkeolojinin iyi biçimde bilinmesi gerekiyordu. Nitekim 1933 y~llar~nda yo~unla~an Türk Tarihinin Ana Hatlar~~ çal~~malar~~ s~ras~nda kaynaklara e~ilmenin zorunlu oldu~u görüldü ve arkeoloji biliminin güçlenmesi gereklili~i billurla~m~~~ oldu. Ulu Onder'in bu konuda nedenli duyarl~~ oldu~unu, Türk Tarih Kurumu'nun yapm~~~ oldu~u çal~~malara, bizzat kat~larak, ortaya koymu~~ oldu~unu görürüz 9.

Türk Tarih Kurumu çat~s~~ alt~nda olu~an çal~~malar s~ras~nda Eskiça~~ Türkiye Tarihinin çok iyi bir biçimde ara~t~r~lmas~~ istenir. Türk Tarih Kurumu'nun 15 Eylül 1932 tarihinde yapt~~~~ bir Yönetim Kurulu toplant~s~nda, tarih ile birlikte arkeolojinin çok iyi bilinmesi gereklili~i ortaya ç~kar 9. Yaz~lacak kitap içinde Anadolu'nun Eskiça~~ tarihinin iki ana bölümde toplanmas~~ kararla~t~nl~r. Bunlar: ~~ - Iç Anadolu Kavimleri ile 2- Ege Havzas~~ Kavimleri'dir I°. Bu kavimlerin tüm uygarl~k kal~nt~lann~n incelenmesi için do~al olarak arkeoloji dal~na gereksinme duyulur. Somut belgeler ancak arkeolojik kaz~~ ve çal~~malar~~ ile gerçelde~ebilecektir.

Bu ko~ullar alt~nda birtak~m program ve önlemler sonunda ülkemizde ilk yerli kaz~mn 1933 y~l~nda gerçekle~tirildi~ini görürüz. Söz konusu kaz~ya de~inmeden önce, bu çal~~malar~n do~mas~na neden olan kimi olaylardan da söz etmemiz gerekir. Ulu onder'in bir yurt gezisi s~ras~nda 1931 y~l~nda Konya'dan devrim Ba~bakan~~ Ismet Inönü'ye çekti~i telgraf, 1930 y~l~nda buyurduldanna daha bir aç~kl~k getirir ve eski eserlerimizin korunmas~= önemini bir kez daha vurgular. Konya'dan çekilen bu telgraf~n içeri~i ~öyledir:

"Yurdumuzun hemen her tarafinda paha biçilmez defineler halinde yatmakta olan eski uygarl~k eserlerinin ileride taraf~m~zdan meydana 9 Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu Tutanaktan: 24.IV. 1933 tarih ve 75 numaral

~~

içtima zapt~n~n be~inci sayfas~~ ve devam~, s. loo tf. TTK. Ar~ivi.

9 Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu Tutanaklan: Türk Tarihi Tetkik Cemiyetinin

15.IX.1932 tarih ve 56 numaral~~ zapt~n~n onuncu sayfas~, s. 2291r. TTK. Ar~ivi.

I° Arif Müfid Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu taraf~ndan bu amaç için bas~lan ilk kitaplardan biridir.

(6)

goo CO~KUN OZGÜNEL

ç~kar~larak bilimsel bir surette korunma ve tasnifleri ve geçen ça~lar~n sürekli gözard~~ yüzünden pek harap bir hale gelmi~~ olan an~tlar~n korunmalar~~ için daha fazla talebe yeti~tirilmesi (22.3.1 931, Konya)" ".

Bu telgraf~n k~saca yorumuna geçersek; Atatürk'ün eski uygarl~k kal~nt~lar~~ ile harap hale gelen Selçuklu-Islam eserlerinin bir arada ay~r~m yap~lmaks~z~n korunmas~n~~ ve geçmi~in sa~l~kl~~ anla~~lmas~~ için de ö~renci yeti~tirilmesini istediklerini anlar~z. Nitekim, 193o'lu y~llar~n ba~~nda ve ortas~nda, ülkemizden birçok ö~rencinin özellikle Almanya'ya yolland~~~n~~ ve orada tarih, arkeoloji ve eski ön asya dilleri üzerine ö~renim gördü~ünü ve Dil ve Tarih-Co~rafya Fakültesinin 1936 y~l~nda kuruldu~unu hepimiz an~msamaktay~z. Bu çal~~ malar, zaman~ m~z arkeolojisinin temellerini olu~turmu~tur. Ancak ~unu da belirtmemizde yarar vard~r; II. Dünya Sava~~~ y~llar~nda Türkiye üniversitelerinde (Ankara ve Istanbul) çal~~an Alman bilim adamlar~n~n da bu çabada, geli~imde büyük paylar~~ vard~r. Nitekim Dil ve Tarih-Co~rafya Fakültesi'nin nüvesini ve olu~umunu yabanc~~ bilim adamlar~~ sa~lam~~t~r.

Ilk kaz~lar~n yap~lmas~ndan sonra Ulu ~~nder'in i~i ne denli bilinçli tuttu~u ve kararl~~ oldu~unu Prof. Dr. Tahsin Ozgüç'ün bu konu üzerinde yapt~~~~ ara~t~rmadan, O'nun buyruklar~ ndan, bir kez daha anlamakta-y~z 12. Bu buyruklar içinde Türkiye arkeolojisinin politikas~~ ve gelece~inin varolmas~~ çok önemlidir. Atatürk, 1935 y~l~ nda Dolmabahçe Saray'~ nda, bu ilkelerini bizzat Türk Tarih Kurumu Ba~kan~~ ile Asba~kan~~ olan Hasan Cemil Çambel ile Afet Inan'a yazd~ rm~~lard~ r.

Bunlar:

. Her türlü tarihi vesika, malzeme ve abideleri bulmak, toplamak, muhafaza ve restore etmek,

Memleket içinde ve da~~n~k bir halde aç~kta duran tarihi eserleri tahrip olunmak, çal~nmak, sat~lmak, ziya'a u~ramak ve zamanla kendi kendine harap olmak tehlikelerinden masun bulundurmak için hükümetçe bütün tedbirler al~ nmak,

Hükümet otoritelerinin ve belediyelerin yak~n ilgi, takip ve mesuliyetleri alt~nda Cumhuriyet Halk Partisi'nin halkevlerine ve Parti organlar~na açt~raca~~~ sürekli ve usanmaz bir propaganda faaliyeti ile ve

1 Tahsin Ozgüç, Ma~at Höyük H, Bo~azköy'ün Kuzeydo~usunda bir Hitit Merkezi,

TTK. 1982, S. XIT.

(7)

CUMHURIYET DÖNEMI TÜRK ARKEOLOJISI 901

Bas~ n Yay~n Umum Müdürlü~ü nezareti ve takibi alt~nda günlük gazete ve mecmualarda yapt~r~lacak sürekli, tesirli, popüler ne~riyatla, bu milli tarih mallar~n~~ as~l sahibi olan Türk halk~na muhafaza ettirmek,

Gerek içerde gerek d~~ardaki müzeler ve kütüphanelerde mevcut eski eserlerin ve tablolar~n kopyalar~ndan koleksiyonlar vücuda getirmek, Ankara, ~stanbul, Bursa, ~zmir, Edirne'de muayyen devirlere ve kültürlere ait eserleri toplayarak bu ~ehirleri büyük üslupta birer "eski eserler ve abideler merkezi" haline koymak,

Ecnebi tarih ekspedisyonlar~ n büyük sermayelerle ba~ard~klar~~ kaz~lar~, ileride mali kudretimizin vüs'atl~~ zaman~ nda yapmak üzere, ~imdilik, küçük mikyasta kaz~lar tertibi ile arkeolojik ve antropolojik ara~t~rmalar ve ke~ifler yapmak,

Memleket içinde ve d~~~ndaki mühim kaz~~ ve ke~if yerlerine seyahatler tertip ederek, bulunan tarihi eserler ve abideler üzerinde ilmi tetkikler yapmak,

Hükümete dü~en i~leri, bu projeleri uygulamakla görevli komisyonlar~n hükümet nezdinde takip etmeleri,

Yabanc~~ bilim müesseselefiyle ve otoritelerle, mütehass~slarla i~birli~i kurmak,

~~ o. Kültür Bakanl~~~'n~ n verimli yard~m~ n~, i~birli~ini sa~lamak. Tahsin C~zgüç tarafindan tekrar sadele~tirilerek ve özümlenerek kaleme al~nan yukar~da verdi~imiz on maddelik buyru~u irdelersek, belirli bi~~ zaman dilimi içindeki Türk Arkeolojisi'ndeki geli~meyi görebiliriz:

.Her türlü tarihi vesika, malzeme ve abideleri bulmak, topla mak, muhafaza ve restore etmek.

1933 y~l~nda Hamit Zübeyr Ko~ay'~n ba~kanl~~~nda devlet ad~na ba~layan Ahlatl~bel kaz~lar~~ bu konuda ilk deneyim olarak tan~mlan~r 13.

Ahlathbel kaz~lar~n~n yap~lmas~nda Ulu onder'in ileri görü~leri büyük etkendir. Bu arada zaman~n Milli E~itim Bakan~~ ve Türk Tarih Kurumu Genel Sekreteri Dr. Re~it Galip'in katk~lar~~ da çok büyüktür. Devletin, Milli E~itim Bakanl~~~~ ad~na yap~lan ilk kaz~s~~ olan Ahlatl~bel, olanaks~zl~klara kar~~n, birinci ilkedeki amaçlar~~ yerine getirmi~tir.

13 Ahlatl~ bel kaz~lan geni~~ kapsaml~~ bir yaymla dünya arkeoloji bilimine duyurulur.

Hamit Zübeyr Ko~ay, Türk Tarih, Arkeologya ve Etnografya Dergisi, II Temmuz 1934, S. loo.

(8)

902 CO~KUN OZGÜNEL

Ahlatl~bel'in arkas~ndan yine ayn~~ y~l içinde Remzi O~uz Ar~k'~n ba~kanl~~~nda yine Devlet ad~na Milli E~itim Bakanl~~~~ taraf~ndan Karalar kaz~s~~ yap~l~r 14. Söz konusu kaz~n~n da, Ahlatl~ bel kaz~s~nda oldu~u gibi, sonuçlar~~ zaman~n olanaklar~~ içinde en ileri bir biçimde yay~nlanarak, bilim alemine duyurulmu~tur. Bu örnekleri ço~altmak olanakl~d~r 15.

I 935 y~l~~ Türk Arkeolojisi için bir dönüm noktas~~ olur. Söyleki, kurulu~~ amaçlar~n~~ gerçekle~tirmek için, Türk Tarih Kurumu ilk kaz~s~~ olan Alacahöyük kaz~lar~na Hamit Zübeyr Ko~ay'~n ba~kanl~~~nda ba~lar. Alacahöyük kaz~s~~ ilk ulusal kaz~~ olarak nitelenir ve o zamanki Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm olanaklar~~ ile dünyaya duyurulur ". Alacahöyük kaz~s~, arkeolojik ara~t~rmalar tarihimiz içinde, ilklerin yap~ld~~~~ kaz~~ olarak da önemli bir yer i~gal eder. Bu ilklerden birkaç örnek vermek bizim için büyük bir zevk olacakt~r:

— ~lk ulusal Türk kaz~s~~ olma onuru,

—Türk Tarih Kurumu'nun ilk kaz~s~~ Cdrna onuru,

— Bilimsel bir kaz~da çal~~mas~~ gerekli olan elemanlardan; mimar, foto~rafç~, restoratör ve mutemet gibi temel kaz~~ elemanlar~n~n ilk kez Alacahöyük kaz~~ ekibinde yeralmas~,

— Ilk kaz~~ evi ve yöresel müzenin yap~lmas~, — Ilk ta~~t~ n Alacahöyük kaz~s~na sat~n al~nmas~, — Ilk kamula~t~rman~n yap~lmas~,

— Kaz~~ ekibine 1939 y~l~nda ilk kez bir han~m ö~rencinin kaz~~ üyesi olarak kat~lmas~~ (Prof. Dr. Nermin Aygen Erdentu~) 17,

- Ilk kez kültür kal~nt~lar~~ d~~~nda elegeçen tah~l cinsi buluntular~n ilgili kurulu~larca incelenmesi, Maden Tetkik Ara~t~rma Enstitü- sü'nde elegeçen maden analizlerinin yapt~r~lmas~,

ilkler olarak akla gelenlerdir.

14 Remzi O~uz Ar~ k, Karalar Hafriyat~, Türk Tarih, Arkeologya ve Etnografya Dergisi II Temmuz 1934, S. 104-167.

16 Izmir Müzesi Müdürü ve Prof. F. Miltner ile ortakla~a yap~ lan "Izmirde Roma devrine ait Forumda yap~ lan Hafriyat hakk~nda ihzari Rapor". Remzi O~uz Ar~k taraf~ndan yap~lan "Göllüda~~ Hafriyat~". Arif Müfid Mansel taraf~ndan "Balaban A~a Mescidi Hafriyat~". Bu konuda daha ayr~nt~l~~ bilgi için bk. Afet Inan, II. T.Tarih Kongresi Tebli~ler ve Nutuklar, Ankara 1937 s. 8fr.

16 Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu Tutanaklar~: 18.3.1936 tarih ve 207 numaral~~ zab~ t'da Kurum ad~ na 16 Mart 1936 y~l~nda Afet Inan'~n Alacahöyük Kaz~lar~~ üzerine Cenevre Tarih Cemiyetinde bir konferans verdi~ini görürüz.

17 O zaman ö~renci olan Nermin Aygen'in han~m olarak ilk kez bir Türk kaz~s~nda bulunmas~~ birçok yaz~~maya sebep olur. Bu konuda ilginç birkaç belgeden örnek verme arzusunday~z:

(9)

CUMHURIYET DC1NEM~~ TÜRK ARKEOLOJIS~~ 903 Türk Tarih Kurumu ve Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlü~ü'nün ba~latt~klar~~ çal~~malar ile, ülkemizdeki ara~t~rmalar, bugüne de~in sürmektedir. Zaman~ m~zda Genel Müdürlük eliyle saptama, ar~ivleme gibi çal~~malar bir düzen içinde sürdürülmekte ve 5o'nin üzerinde yerli bilim adamlar~~ ile müzeler elemanlar~ n~ n sürdürdükleri kaz~lar devam etmek-tedir. Ancak Ulu Onder'in her alanda istedi~i onar~m-restore çal~~malar~~ hâlâ bir h~z kazanamam~~t~ r. Özellikle Türk kurullar~nca büyük bir onar~m, özellikle arkeolojik restorasyon çal~~malar~~ yok gibidir. Ülkemizdeki kimi büyük onar~ mlar~ n gerçekle~tirilmesi, büyük ölçüde yabanc~~ bilim kurulla-r~ nca olmu~tur. Bunda bir tak~ m parasal zorluklar da bizim yönümüzden etmendir. 6o'll y~llardan itibaren tekrar bir hareket, dinamizm kazanan arkeolojimiz, müzelerin ço~almas~~ ve konunun adamlar~ n~ n yeti~mesi ile tarihi vesika ve malzemelerin toplanmas~ na daha çok özen gösterilmi~~ ve kültür yönünden olumlu birikimler sa~lanm~~ t~r. Bu olu~umda en büyük etken ise, 6o'll y~llardan itibaren gençlerimizin arkeolojiye duyduklar~~

T.C. Maarif Vekilli~i

Müzeler Direktörlü~ü 16 Haziran 1939 Say~: 4026 / 1 364

Dil, Tarih, Co~rafya Fakültesi Dekanl~~~na

Ankara

16.V.1939 tarih 584 say~l~~ yaz~lar~~ kar~~l~~~d~r:

Fakülteniz Antropoloji ~ubesinden Nermin Aygen, Arkeoloji ~ubesinden Sabahat Gö~ü~~ stajyer olarak Alaca-Höyük hafriyat~na i~tirak arzusunu izhar ettiler. Iki talebenin ia~eleri mukabili Fakülte tarafirdan bir tahsisat ayr~lmak ~artiyle Hafriyat Heyetine iltihak edebilirler. Zaruri masraflar kar~~l~~~~ olmak üzere ayr~ca yeymiye elli~er (50) kuru~~ verilebilir. Her ikisine ayr~~ bir oda tahsisine imkân vard~r.

Yak~nda ba~layacak olan Bo~azköy hafriyat~na arkeoloji ~ubesinden Necati'nin (Dolunay, Eski ~st. Ark. Müzeleri Müdürü) ve Demirci-Höyük hafriyat~na yine ayn~~ ~uheden Tahsin'in (C1zgüç, Emekli Profesör ve YOK Ba~kan Vekili) stajyer olarak yerle~tirilmesi tavsiye edildi.

Hafriyatlarda erkek talebenin bulunmas~~ için a~~rl~~~~ bak~m~ndan ~ayan~~ tercih ise de k~z talebenin de i~tiraki mümkündür. Zaruri masraflar~~ Fakültece verilmek ~arnyle k~z talebenin yaz aylar~nda bilhassa müzelerde çal~~t~nlmas~~ ~ayan~~ tavsiyedir. Sayg~lanmla arzederim.

Antikite ve Müzeler Direktörü H. Ko~ay

(10)

904 CO~KUN OZGONEL

büyük ilgi ve sevgidir. Di~er taraftan parasal olanaklar~n tekrar sa~l~ kl~~ bir biçimde artmas~~ ve bilim adamlar~~ aras~nda hakça da~~t~lmas~~ da geli~-menin di~er bir arac~~ olarak akla gelebilir. ~~ 95o'li y~llara dek tüm heyecan~~ ile sürdürülen Türk arkeolojisi, her nedense bundan sonra baz~~ çevrelerde eski sevecenli~ini yitirmeye yüz tutmu~, ikinci plana at~lm~~t~r. Bu evrede daha çok ki~isel e~ilimler a~~r basm~~~ ve ba~lang~ç zaman~nda oldu~u gibi büyük halk kitlelerine olay iletilememi~tir. Ancak yine de sade bilim adamlar~, Ulu önder'in buyruklar~ndan ödün vermeyerek bugüne dek hizmetlerini sürdürebilmi~lerdir. 6o% y~llar~n genç ku~a~~, bugün eski heyecan~na yara~~r bir biçimde, büyük olanaks~zl~klara gö~üs gererek, eski anlam~na yara~~r bir çaba içinde ara~t~rma ve kaz~lar~~ yürütmektedirler.

2. Memleket içinde ve da~~n~k bir halde aç~kta duran tarihi eserleri

tahrip olunmak, çal~nmak, sat~lmak, ziya'a u~ramak ve zamanla kendi kendine harap olmak tehlikelerinden masun bulundurmak için hükümetçe bütün tedbirler al~nmak.

Cumhuriyet'in ba~lar~nda, Ulu C~nder'in buyruklar~~ ile halka dek indirilmi~~ olan eski eser sevgisi ile devletin yeti~emedi~i yörelerden gelen haberlerden, eski eserlerin yan~nda ata yadigân eserlerimizin de korunmas~~ yönünden önemli ad~mlar~n at~ld~~~n~~ görürüz. Cornekleyecek olursak: Istanbul'daki Haseki Imaret, Medrese, Darü~~ifa ve Mektebinin tahripten kurtar~lmas~~ için Türk Tarih Kurumu'ndan yard~m ve ilgi istenir is. Istanbul'daki ata kal~ t~~ Hapishane binas~n~n y~k~l~p yerine adliye binas~~ yap~lmak istenir. ~~ 6.- yüzy~l Osmanl~~ sivil mimarisinin bir göstergesi olan bu yap~~ ancak büyük u~ra~~lardan sonra korunabilir 19. Bu örnekleri

ço~alt-mak olanakl~d~r. Atatürk, bizzat kendisi, bir yurt gezisi s~ras~nda bir tarih hazinesi olan Diyarbak~r kent surlar~n~n y~k~lmas~na engel olur. 16. ~~ ~~ ~~ g37 y~l~nda Diyarbak~r'da yapt~~~~ bir konu~ma s~ras~nda, y~k~lmakta olan sur-lar~~ görür ve olaya el koyar, yeniden onanlmas~m ister 20. Buyruklar öncesinde de yine O'nun direktifleri ~~~~~ nda ülkemizde gelece~e dönük çal~~malar kar~~m~za ç~kmaktad~r. Bugün Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde saklanan Afyon-~uhut Lahdi'nin, güzel örneklerden biri olarak an~msanmas~~ gerekir. 1930 y~l~n~n olanaklar~~ ile Ankara'ya getirtilen bu 19 Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu Tutanaklar~: 15.6.1938 tarih ve 281 numaral~~

zabt~n 6. maddesi, Ist. Eski Eserleri Koruma Encümeni Reisli~i'nin ba~vurusu okunur.

19 Koruma üzerine büyük u~ra~~lar verilir. Bk. T.T. Kurumu Yönetim Kurulu

Tutanaklar~: 7.5.1938 tarih, 276 numaral~~ zabt~n içeri~ine.

20 Enver Yorulmaz, "Bar~~~ gazetesi, 4 Temmuz 1931, Günün konulan/Atatürk'ün tarihi eserlere kar~~~ gösterdi~i duyarl~k", Türk Tarih Kurumu ar~ivi; 1 T 972.

(11)

CUMHURIYET DÖNEMI TÜRK ARKEOLOJISI 905 eserin koruma alt~na al~nmas~, zaman~~ için çok büyük bir olayd~r 2'. Di~er

taraftan yine korumaya yönelik di~er bir çal~~ma olarak yabanc~~ bilim

kurullar~~ ile Türk kurulu~lar~n~n üzerine e~ildi~i olay ise, St. Sophia Camii'nin mozaiklerinin korunmas~d~r 22. 1932 y~l~nda ba~lat~lan bu çal~~man~n Türkiye Cumhuriyeti tarihi içinde herhalde büyük bir anlam ta~~mas~~ gerekir.

Zaman~ m~za dek sürüp gelen ve ~iddetli boyutlara ula~an eski eser kaçakç~l~~~~ ile mücadele ve ilginin Ulu Conder'e dek uzand~~~ n~, bu konuda ne denli duyarl~~ oldu~unu, 1936 y~l~ nda Türk Tarih Kurumu'na ula~an direktiflerinden anlar~z. ~zmir civar~ nda gerçekle~en bir eski eser kaçakç~l~~~~

Kö~k taraf~ndan ö~renilerek izlenmesi istenir ( 1.12.1936) 23.

Yabanc~~ ülkelerin ve zenginlerinin eski eserlere kar~~~ olan doyumsuz tutumu, ülkemizde eski eser kaçakç~l~~~= çok büyük boyutlara ula~mas~na neden olmu~tur. Buna di~er bir neden olarak da d~~~ göçleri gösterebiliriz. Büyük paralara sat~lan kültür varl~klar~ m~z~n y~llar sonra Avrupa özel koleksiyon ve müzelerinde ortaya ç~kt~~~n~~ hepimiz bilmekteyiz. Devletin bu probleme serinkanl~l~kla e~ildi~ini biliyoruz. Ancak halk~m~z~ n da bu kültür varl~klar~ na sahip ç~kmas~, benimsemesi gerekir. Bunun için de Atatürk'ün buyruklar~~ ~~~~~~ alt~nda eskiden ya~at~lan heyecamn sürekli k~l~ nmas~~ için gerekli önlemleri almada gecikmemeliyiz. Halk~m~za güzel anlat~ld~~~~ zaman, böyle konular her zaman ilgi görmü~~ ve onlarca desteklenmi~tir. Nitekim Keban Baraj~~ yap~l~ rken bir üniversite ile bir gazetemizin ortak önderli~i ile göl alan~ nda kalan birçok Türk-~slam eserleri ile eski ça~lara ait tarihi kal~ nt~lar~~ içeren maddi kültür varl~klar~~ kurtar~lm~~t~r.

Ancak yine de devleti olu~turan kurumlar~ n kimi zaman zaafa dü~tükleri görülmü~tür. 5o'li y~llarda ve öncesinde bir tak~m yanl~~~ i~lerin yap~ld~~~n~~ hepimiz an~msayabiliriz. Temizlenmek ve koruma amac~~ ile yurt d~~~na, Almanya'ya 5o'li y~llar öncesi gönderilen Bo~azköy çivi yaz~l~~ tabletleri, bir türlü geri getirtilememi~tir. Yine 5o'li y~llar~ n ortas~ nda hükümetçe kendi topraklar~m~zdan ç~kan birkaç parça eseri yabanc~~ bir devlet adam~na arma~an etmek için Bakanlar Kurulu kararnamesi

21 A. Aziz, ~uhut Kasabas~ nda Bulunan Lahit, Türk Tarih, Arkeologya ve Etnografya

Dergisi II Temmuz 1934 s. 181 ff.

33 Thomas Whittemoe, St. Sophia, The Mosaics of the Narthex, Türk Tarih, Arkeologya

ve Etnografya Dergisi III 1936 S. 203.

33 Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu Tutanaklar~: 1.12.1936 tarih ve 229 numaral~~

(12)

906 CO~KUN OZGONEL

ç~kart~labilmi~tir 24. Olay, 1955 y~l~nda Efes Kaz~lannda geçer ve zaman~n

Avusturyal~~ Kültür Bakan~~ devlet konu~u olarak yurdumuzu ziyaret eder ve kaz~~ ba~kan~n~n arzusu ile kendisine üç kandil arma~an edilir. Bunun suçlusu Genel Müdürlük olmay~p, onun üstünde, devlete-hükümete etkin ki~i veya güçler olmal~d~r. Bugün için hiçbir arkeolog veya ~nüzeci kendi topraklar~ndan ç~kan eserleri bir yabanc~ya, hatta kendi yurtta~~na arma~an etmez. Nitekim, kaz~~ temsilcisi büyük çabalar harcam~~, ancak bu eserlerin verilmesine engel olamam~~t~r 25.

Eski eserlerin korunmas~, harap edilmemesi için ça~~m~zda devletimize büyük görevler dü~mektedir. Özellikle ülkemiz k~y~~ ~eridi birçok kültürleri içeren eski kal~nt~larla doludur. Ancak turizm olgusu ve sayfiyecilik ile birçok ören yeri ac~mas~zca bir k~y~ma u~ramaktad~r. Hele de~i~tirilmek istenen eski eser yasas~nda belediyelere verilecek bir tak~m yeni de~erlendirmeler, önü al~nmaz yaralara ve yok olmalara neden haz~rlayacakt~r. Yetkili kurullann bu konular üzerinde çok duyarl~~ olmas~~ ve Ulu Önder'in buyruklann~~ ak~llar~ndan ç~karmamalar~~ gerekir. Yoksa O'nun dü~ünce ve buyruklar~~ yaln~zca yaz~nlarda kalacakt~r.

3. Hükümet otoritelerinin ve belediyelerin yak~n ilgi, takip ve mesuliyetleri alt~nda açt~racaklan sürekli ve usanmaz propaganda faaliyetleri, ileti~im araçlar~~ ile yap~lacak yaz~l~~ ve sözlü propaganda ile bu milli tarih mallar~n~~ as~l sahibi olan Türk halk~na muhafaza ettirmek.

Söz konusu dü~ünceler Cumhuriyetin ba~lang~ç y~llar~nda büyük ölçüde gerçekle~tirilmi~~ ve halka bir tarih sevgisi a~~lanm~~t~r. Söyleki, bir tütün inhisan harita memuru, Ege bölgesinin jeolojik ve eski kentlerini

24 Ilgili Kararname 1.11.1955 tarihinde ç~kar~lm~~t~r. Karar say~s~~ 4/6086 olup, Maarif

Vekaletinin 15.10.1955 tarihli ve 471.136-3374 say~l~~ yaz~s~~ üzerine Bakanlar Kurulunca kararla~t~nlm~~~ ve Türkiye'yi devlet konu~u olarak ziyaret eden Avusturya Kültür Bakan~~ Dr. Drimmel'e Efes kaz~lannda bulunmu~~ üç kandil böylece hediye edilmi~tir.

25 Kaz~~ temsilcisinin genel müdürlü~üne yazd~~~~ yaz~~malardan, olay~n Bakanlar Kurulu

kararnamesi ç~kmadan önce oldu~u ve bir skandal~n önlenmesinin ancak kararname ile al~naca~~n~~ gören yetkililer, istim sonradan gelsin misali 7 Ekim 1955 günü Efes kaz~s~~ ba~kan~~ Miltner taraf~ndan kendi bakan~na hediye edildi~ini görüyoruz. Kararname ise ii Kas~m 1955'te mecburen ç~kar~lm~~~ oluyor. Kaz~~ komiserinin yaz~~malar~~ 8.10.1955 tarihinde Kaz~~ Ba~kan~na, sureti Genel Müdürlü~e gönderiliyor. 12.103955 tarihinde Kaz~~ komiseri "Maarif Vekaleti Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdürlü~ü/Ankara" ad~na yollad~~~~ mektup, 17 Ekim 1955 tarih, 3819 numara ile evrak defterine kay~t oluyor. Sözünü etti~imiz Bakanlar Kurulu Kararnamesi, kaz~~ komiserinin tüm yaz~~malar~~ ilgili kurumlar~n ar~ivlerinde bulunmaktad~r.

(13)

CUMHURIYET DÖNEMI TÜRK ARKEOLOJISI 907

içeren bir harita haz~rlayarak Türk Tarih Kurumu'na yollam~~t~r 26.

Bal~kesir Halkevi olu~turdu~u bir ekip ile çevresinde tarihi yerlere ve olabilecek yörelere ara~t~rma gezileri tertip etmi~tir 27. Kütahya civanndaki

ma~aralar~~ saptayan bir köy ö~retmeni Türk Tarih Kurumu'na ba~vurarak ilgilerini çekmi~tir 28. Bu örnekleri ço~altmak mümkündür.

II. Türk Tarih Kongresi s~ras~nda Istanbul, Dolmabahçe Saray~'nda Kurum önderli~inde devletçe aç~lan tarih ve arkeoloji sergisi, zaman~~ için büyük bir olay niteli~i ta~~r. Olas~l~kla bu sergi s~ras~nda bast~r~lan ve halka sergi boyunca da~~t~lan bildiri ise, eski eser ve tarih bilinci için Türk Tarih Kurumu'nun yapt~~~~ önemli giri~imlerden biridir 29. Milli E~itim Bakanl~~~~

26 Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu Tutanaklar~: ~~ 0.4.1933 tarih ve 68 numaral~~ Riyaset Heyeti Toplanmas~~ zabt~n~n üçüncü sayfas~, no. ~~ o Tütün inhisar~~ Umum Müdürlü~ü Harita memuru Midhat Beyin Ege m~nt~kas~~ Jeoloji ve Kadim ~ehirlere dair haritas~~ ve yaz~s~~ okundu.

27 Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu Tutanaklar~: 2.3.1935 tarih ve 172 numaral~~ zabt~n ii. maddesi; "Bal~kesir Halkevinden gelen ve Halkevi azalar~~ taraf~ndan Bal~kesir civannda yap~lan tarihi ara~t~rmalara dair rapor ve yaz~lar~n gönderildi~ine dair olan 22.11.1934 tarihli mektup okundu. Yaz~lar~n tetkik edilmesi için Bay Ismail Hakk~'ya verilmesine karar verildi."

28 Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu Tutanaklar~: 9.9.1933 tarih ve ~~ oo numaral~~ Riyaset Heyeti Toplanma Zabt~n~n ikinci sayfas~, zabt~n 3. Maddesi; "Kütahya'n~n .... köyü Muallimi Nuri Beyin köy civar~ndaki ma~aralar hakk~ndaki mektubu okundu. Mektup ve tafsilât tetkik edilmek üzere Halil Ethem Bey'e verildi. Nuri Beye bir te~ekkür mektubu yaz~lacakt~r."

29 SÖZ konusu bildirinin 1937 y~l~nda 20-25 Eylül tarihleri aras~nda Istanbul, Dolmabahçe Saray~nda toplanan Tarih Kongresi ve aç~lan sergide da~~t~lm~~~ olmas~~ kuvvetle mümkündür. Bildiri ~öyledir:

Yurdda~,

Türk topra~~= üstü ve alt~~ de~erli antikiteler, an~tlar ve tarihi eserlerle doludur. Bunlar, Türk Ulusunun dünyada ilk kültürü kurdu~unu, Ulusumuzun ba~ka Uluslara kültür önderli~i etti~ini bütün acuna tan~tacak ~ahidlerdir. Insanl~k kültürünün kurulu~unda, geli~iminde ve ilerleyi~inde Türk Ulusunun yarat~c~~ varl~~~n~~ gösteren, bu ata andaçlann~~ korumakla, "Türk Tarihi"ni korumu§ oluruz.

Yurdda~, Ulu Cumhurba~kan~m~z ATATORK'ün yüce önderli~i alt~nda "Türk Tarihi"ni ba~lang~c~ndan ba~l~yarak incelemekte olan ve "Türk Tarihi"nin eskili~ini, geni~li~ini ve yüksekli~ini bütün dünyaya tan~tmaya çal~~an Türk Tarih Kurumu, bütün çal~~malar~nda tarihi eserlere dayanmaktad~r. Bu eserler, hepimizin ulusal, mü~terek mal~m~zd~r. Onun için bu eserleri pk~lmaktan, harap olmaktan, yabanc~~ illere ve ellere geçmekten korumak her Türk için Ulusal bir ödevdir. Yurdda~, bu ödevi canla, ba~la yerine getirme~e çal~~. Tarihi eserler bulur, böyle eserlerin yerlerini görür veya i~itirsen, bu eserlerin ~unun bunun eline geçmesine meydan vermeden müzelere ve hükümet adamlar~na haber ver. Kendi kendine usulsüz ve Tarih devirlerini alt üst edecek toprak kanlar~nda

(14)

908 CO~KUN OZGUNEL

içinde daha sonra genel müdürlük olarak çal~~an Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlü~ü büyük olanaks~zl~klar içinde yine de kendine dü~en görevleri yerine getirir. özellikle ören yerleri ve müzeler için içerikli olarak haz~ rlatt~~~~ küçük kitapç~klar, gelecek için önemli yap~ tlar~n ortaya konmas~na arac~~ olur. Bu arada kimi büyük kentlerimizde kurulan kimi dernek ve kurulu~lar da kendi olanaklar~~ ile zaman içinde büyük hizmetler vermi~lerdir 3°. Halka indirgenebilen bu çabalar, daha sonraki y~llarda kimi tercihler yüzünden bir süre gündemden ç~kar~lm~~t~r. Ancak yine bilim dünyas~~ ile olan ili~kiler Türk Tarih Kurumu taraf~ndan her be~~ y~lda bir tekrarlanan Tarih Kongreleri ile sürdürülür. 5o'li y~llar~n ortas~ndan itibaren ise, Genel Müdürlük, etkinliklerini ve kaz~lar~~ kendi dergisi ile duyurmaya ba~lar (Türk Arkeoloji Dergisi). 7o'li y~llar~n ba~~nda devlet-hükümet i~birli~i ile dünya bilimine ve ülkemize indirgeyebilece~imiz önemli olay, 1973 y~l~nda Türkiye'de toplanan IX. Uluslararas~~ Klasik Arkeoloji Kongresidir 31. Bu kongre ile Türkiye turizm ve arkeoloji alan~ nda

ilk kez büyük bir co~ku ile ad~ n~~ yurt d~~~na duyurabilmi~tir. Daha sonraki y~llarda, ilki 1979 y~l~nda Ankara'da yap~lan ve Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlü~ü bünyesinde tertiplenen "Kaz~lar Sempozyumu" bu bilimi, genç ku~aklara sevdirmede en büyük etken olmu~tur 32. IX. Uluslararas~~ Klasik Arkeoloji Kongresinden sonra, Cumhuriyet döneminin en büyük ikinci olay~~ ise, 46 y~l sonra ikinci kez tekrarlanan, 1983 y~l~nda Istanbul'da Avrupa Konseyinin de katk~lar~yla aç~lan "Anadolu Uygar-l~klar~~ Sergisi"dir. Birçok yerli ve yabanc~~ ki~i bu sergiyi gezmi~~ ve Anadolu topraklar~n~n dünya uygarl~~~~ içinde ne denli zengin oldu~unu ve uygarl~~~n

bulunma. Böylelikle define arayaca~~m diye, bulaca~~n eserler ne sana, ne de tarihe yarar. Sana atalardan kalm~~~ veya eline geçmi~~ olan tarihi eserleri de yabanc~~ ellere kapt~rma. Bütün bunlar~~ Ulusal Kurumlara vermek kutsal amac~n olsun.

TÜRK TAR~H KURUMU

30 Izmir'de kurulan Ege Turizm Cemiyeti bu konuda çok yararl~~ çal~~malar yapm~~t~ r. Özellikle haz~ rlatt~~~~ küçük kitap, bro~ür ve Antik Kentleri gösteren haritalarla hem yerli hem de yabanc~~ gezginlere hizmet sunmu~ tur. Bölgesindeki arkeolojik kaz~lara (Izmir-Bayrakl~) yard~ m etmi~tir. Selçuk'taki St. John Bazilikas~'n~ n onar~ m i~leri yine ayn~~ dernek taraf~ ndan ba~lat~ l~r. Bu sevgi dolu çal~~malardaki ba~ar~ y~~ hiç ku~kusuz o zamanlar~n Dernek Ba~kan~~ merhum Suad Yurdkoru'ya borçluyuz.

31 Yurdumuzda toplanan Uluslararas~~ IX. Klasik arkeolojik kongresine 600'ün üstünde yerli ve yabanc~~ bilim adam~~ kat~lm~~, Kongre Eylül ay~ n~ n son haftas~ nda Ankara ve Izmir'de toplanarak çal~~ malar~ n~~ sürdürmü~tür.

32 M~~ 1979 y~l~ nda toplanan "Kaz~ lar Sempozyumu" devaml~~ bir biçimde bugüne de~in süregelmi~tir. Ancak I. Kaz~lar Sempozyumunun tutanaktan bugüne de~in hala yaymlanmam~~t~ r.

(15)

CUMHURIYET DÖNEMI TÜRK ARKEOLOJISI 909 kökeninin bizim topraklar~m~zdan kaynakland~~~ n~~ bir kez daha anlam~~ t~ r. Bu biçimde yap~lan etkinlikler artt~r~ l~ rsa, bizim ülkemizde de kimi ça~da~~

ülkelerde oldu~u gibi, arkeoloji neden milli bir u~ra~~~ olmas~ n! 2 I . yüzy~la

girerken ileti~im araçlar~ n~ n ne denli etkin oldu~unu bilmekteyiz. Sözel ve görsel ileti~im kurumlar~~ bu konularda halk~~ e~itici çal~~malar~ n~~ ortaya

koyarlarsa, sözünü etti~imiz u~ra~~ n~n gerçekle~mesine neden olurlar.

Devletin ileti~im araçlar~~ ile, bu konu üzerindeki duyarl~l~~~ n~ n artmas~~ gerekecektir. Y~l~n belirli günlerinde, veya belirli olaylarla arkeoloji ve tarih bilinci yaratmak bugünün tercihleri içinde çok zor olacakt~r. Bunun için devletin tez elde saptayaca~~~ uzun süreli bir politika ile, halkta yine kendi kültür varl~klar~ na kar~~~ ilgiyi çekebilme olana~~~ sa~lanabilir. Arzumuz Devletin ileti~im araçlar~ n~, özellikle televizyon gibi büyük kitlelere ula~an olanaklar~ n~, en iyi biçimde seferber etmesidir. Do~al olarak, ilkelerin saptanmas~~ s~ras~ nda da konunun sadece bürokrasi içinde de~il, daha geni~~ çevrelerde tart~~~lmas~~ gerekir.

Buyru~u irdelemeye devam edersek,

4. Gerek içerde, gerek d~~ardaki müzeler ve kütüphanelerde mevcut eski eserlerin ve tablolar~n kopyalar~ndan koleksiyonlar vücuda getirmek.

Ülkemizde bugün de bu konuda ciddi bir çal~~ma yoktur. Özellikle arkeoloji dal~nda ö~retim yapan üniversitelerin ilgili fakültelerinde, yurt d~~~ ndaki üniversitelere ba~l~~ arkeoloji enstitülerinin % go'~ nda mevcut alç~~ kopya eserlerden olu~an laboratuvar müzelerini, bizde görmem~z olanaks~zd~r. Ancak 1936 y~l~nda Atatürk'ün direktifleriyle kurulan Dil ve Tarih-Co~rafya Fakültesi'nde böyle bir olu~umun nüvesi arkeoloji, etnografya ve antropoloji dallar~nda at~lm~~, daha sonra her nedense devam ettirilememi~tir. Di~er taraftan devlet de bu konuda fazlas~yla duyarl~, hemen hemen hiç olmam~~t~r. Osmanl~~ döneminde topraklar~m~zdan kaç~r~lan veya arma~an edilen çok de~erli kültür kal~nt~lar~n~ n kopyalar~ n~~ getirtip, bulundu~u yörelerde sergileyip, topluma bunlar~n özgünlerinin bizim oldu~unu anlatamam~~t~ r. E~er Ulu Önder'in bize buyurduklar~n~~ yapm~~~ olsayd~k, bugün ba~lang~ç dönemindeki heyecan~~ ya~ayan bir topluluk olu~turma olana~~m~z olurdu. Örne~in Bergama antik kentini gezenler, bir sanat ~aheseri olan Zeus suna~~n~ n temelleri yerine onun görkemli plastik kabartmalar~ m da görerek, topraklar~m~zdan f~~k~ran kültürleri, onlar~n sanat anlay~~lar~ m daha iyi bir biçimde özümleyebilirler-di. Bu örnekleri ço~altmak olanakl~d~r, ancak k~s~ tl~~ bir yaz~da burada daha fazlas~ na girmek istemiyoruz.

(16)

g~ o CO~KUN OZGÜNEL

Ankara, Istanbul, Bursa, Izmir ve Edirne'de muayyen devirlere ve kültürlere ait eserleri toplayarak bu kentleri büyük üslupta birer

"Eski Eserler ve Abideler Merkezi" haline koymak.

Atatürk'ün bu arzusu bugün büyük ölçüde gerçekle~mi~~ bulunmakta-d~r. Örne~in, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi bir ihtisas ve Iç Anadolu uygarl~~~n' yans~tan dünyaca ünlü bir müze haline gelmi~tir. Do~al olarak, bu geli~im uzun y~llarda gerçekle~mi~~ ve bunu gerçekle~tiren büyüklerimiz ve onlar~~ izleyen meslekda~lardan bu konuyu dinlememiz gerekir; ne s~k~nt~~ ve ne güçlükler çektiler. X.Yç büyük kent d~~~nda Ulu önder'in dü~ünceleri ~~~~~~ alt~nda kimi küçük müzeler de kendilerinden

istenenin üstünde büyük boyutlara ula~an hizmetler verdiler. Bir Efes Müzesi ile Bodrum Müzesi en güzel örnekleri olu~tururlar. Her iki müze de yöresini, çevresini ve -tarihini en iyi biçimde sentez yapabilme ba~ar~s~n~~ gösterdiler. ~~ 983 y~l~nda Istanbul'da aç~lan sergi ise, kentimizin kültürel de~erlerinin bir kez daha ammsanmas~na olanak verdi. Bu nedenle kültür merkezleri (özellikle müzeler)-abideler tümlemesi, ülkemizde en iyi gerçekle~tirilen arkeolojik çal~~malardan biridir.

Yabanc~~ tarih ekspedisyonlann büyük sermayelerle ba~ard~klar~~ kaz~lar~, ileride mali kudretimizin vüs'atl~~ zaman~nda yapmak üzere, ~imdilik, küçük mikyasta kaz~lar tertibi ile arkeolojik ve antropolojik ara~t~rmalar ve ke~ifler yapmak.

Zaman~m~zda da oldu~u gibi, Cumhuriyet'in ba~lang~ç y~llar~nda özellikle parasal olanaklar~n k~s~tl~~ olmas~, büyük boyutlarda kaz~lar yapmam~za engel olmu~tur. Bugün için 1935 y~l~nda ba~lat~lan Alacahöyük kaz~s~~ gibi görkemli ölçüde kaz~~ yapma olana~~m~z çok azd~r. Ülkemizde ~imdiye kadar büyük boyutlarda gerçekle~tirilmi~~ kaz~lar bir elin parmaklan kadar azd~r. Bunlann ço~unlu~unu ise Iç Anadolu ve Güney Anadolu bölgelerinde yap~lan kimi kaz~lar olu~turur. Bugün art~k ülkemizde büyük çapta kaz~lar~~ ba~ar~~ ile yürütebilecek elemanlar, ilim adamlar~~ yeti~mi~~ durumdad~r. Parasal olanaks~zl~klar bu çal~~malar~n ba~lamas~na engel olur niteliktedir. Yabanc~lar~n ta o zamandan beri büyük olanaklarla çal~~malar~, yaln~zca kendi devletlerinin ödenekleri ile de~il, özel sektör dedi~imiz kurulu~lar~n çok büyük katk~lar~~ ile gerçekle~mektedir. Ülkemizde nedense özel sektör geçmi~imizi ve uygarl~~~m~z~~ inceleyen arkeoloji ilmine ve onun ara~t~rmalar~na ilgi göstermemi~tir. Kimi kurulu~lar belli bir zamanda belli ki~ilere birtak~m yard~mlarda bulunmu~lard~r. Ancak bu yard~mlar devaml~~ olmam~~t~r. Bunda suçun kimde oldu~u zaman içinde ara~t~r~lmal~d~r. Yine de ~unu belirtmede yarar

(17)

CUMHURIYET DÖNEMI TÜRK ARKEOLOJISI 91 I

görüyoruz: Yak~n zaman~m~zda devletin d~~~ndaki kimi kurumlar arkeolojik çal~~malara yard~mda bulunma çabas~~ içine girmi~ler ve geçmi~teki bir tak~m hatalar~~ düzeltme yolunu ye~lemi~ler ve adil davranma yollar~ n~~ tekrar açabilmi~lerdir.

7. Memleket içinde ve d~~~ndaki mühim kaz~~ ve ke~if yerlerine seyahatler tertip ederek, bulunan tarihi eserler ve abideler üzerinde ilmi tetkikler yapmak.

Ulu Onder'in söz konusu buyruklar~~ kendisi taraf~ndan gerçekle~tirilen yurt gezile~inde en iyi bir biçimde uygulanm~~~ bulunmaktad~r. 1933 y~l~nda Ege Bölgesi'nde yapt~~~~ geziler s~ras~nda Bergama ören yerini gezer ve geziden sonra tekrar bu yörelerde Türk Tarih Kurumu'nun üyeleri ile birlikte Efes, Sardes ve tekrar Bergama'y~~ içeren bir gezi yapma arzusunu Afet Inan arac~l~~~~ ile bildirir 33. Atatürk'ün daha sonraki yurt gezilerinde Antalya bölgesindeki kimi antik kentlerde ara~t~rmalarda bulundu~unu görürüz. Daha sonra Türk Tarih Kurumu üyelerinden Afet ~nan ile Ru~en E~ref' in Yunanistan, Girit, Rodos, M~s~r, Filistin, Suriye'yi kapsayan salt arkeolojik amaçl~~ gezileri Atatürk tarafindan övgü ile kar~~lan~r. Amaç genç ku~aklar~n bilgi ve görgülerini artt~rmak, meslekda~lar~~ ile ili~kide ve fikir al~~veri~inde bulunmak, yeni ke~ifie~i yerinde izlemek, görü~~ boyutunu geni~letmektir. Zaman~m~zda bu tür gezi ve ara~t~rmalar az~nl~ktad~r. Ancak belirli zamanlarda yap~lan yurt içi ve d~~~ndaki kongreler bu ili~kilerin geli~mesine olanak verir. Üniversitelerde doktora çal~~mas~~ yapan genç ara~t~rmac~lar, konular~~ ile ilgili malzeme ve yenilikleri görmek için yak~n kom~umuza veya Italya'ya gitme olana~~ndan yoksun gibidirler. Kimi ara~t~r~c~lar ki~isel giri~imleri ile az da olsa bilimin gere~ini yapabilmektedirler. Halbuki, Ulu Onder'in arzular~nda yatan gerçek espri, kayna~~nda görme, görü~lerin geni~lemesi ve bilimsel ili~kinin olu~mas~na dayan~r. Bugün arkeoloji ö~renimi yapan ö~renci kitlesini hiçbir üniversite kendi kaynaklar~n~~ kullanarak bir ara~t~rma gezisine ç~karamazken, Avrupal~~ arkada~lar~, binlerce kilometre yaparak kaynaktan kimi ören yerlerini, an~tlar~~ ve müzeleri izler ve görürler. Üniversitenin d~~~nda arkeoloji politikas~na büyük i~lerlik kazand~ran Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlü~ü te~kilat~nda da bu olanaklar azd~r. Gelecek ku~aklar~n sa~l~kl~~ yeti~mesi için söz konusu ara~t~rma gezilerinin desteklenmesi gerekir. Yurt d~~~ndaki bir yabanc~~ arkeolog Yunanistan, Italya, Kuzey Afrika

33 Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu Tutanaktan: 7.2.1933 tarih ve 65 numaral~~

(18)

912 CO~KUN ÖZGONEL

k~y~lar~~ ve Türkiye'yi görmemezlik etmemi~tir. Ayr~ca mezuniyet sonras~~ bu tür ara~t~rma gezilerini gerçekle~tirmek için burs alabilecek kurumlar~~ bile vard~r.

9. Yabanc~~ bilim müesseseleriyle ve otoritelerle, mütehass~slarla i~birli~i yapmak.

Cumhuriyet döneminin ba~lang~c~ndan beri Atatürk'ün söz konusu buyruklar~~ hemen hemen her dönemde yerine getirilmi~tir. özellikle Türk Tarih Kurumu kuruldu~undan beri tarih ve arkeolojiyi içeren uluslararas~~ kurulu~larla ili~kide bulunmu~, beraberce çal~~malar yapm~~lard~r. Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlü~ü de kendi alanlar~n~~ kapsayan ICROM ve ICOMOS gibi kurulu~larla organik ba~lar kurmu~tur. Di~er yandan 4.o'l~~ y~llar~n sonunda ba~layan ve 5o'li y~llar~n içine dek devam eden kimi kaz~lar, yabanc~~ bilim adamlar~~ ve kurulu~lar~~ ile birlikte Türk heyetleri ile gerçekle~tirilmi~tir. Bugün arkeolojiye servis veren kimi disiplinlerle de bu çal~~malar, ülkemiz bilim ve ara~t~r~c~lar~~ ile olumlu bir biçimde sürdürülmektedir. Yurdumuzda arkeoloji 7o'li y~llardan bu yana büyük bir birikimin olu~mas~na olanak bulmu~~ ve her dalda yeti~kin bilim adam~~ ve ara~t~rmac~lar~n ortaya ç~kmas~~ ile, yabanc~larla ortak birtak~m çal~~malara art~k gereksinim pek duymamaktad~r. Ama yine de konusunda mütehass~s olarak bilinen yabanc~lar~n yurdumuz ünivesitelerinde misafir olarak bulunmalar~, yeni görü~ler için faydal~~ olacakt~r.

8. ve ~~ o. maddenin içeri~i, her evrede, kimi zaman büyük co~ku ile izlenmi~, kimi zaman ise gere~ince üzerine e~ilinmemi~tir. Ancak zama-n~ m~zda Kültür ve Turizm Bakanl~~~ zama-n~ n verimli yard~m~~ ve i~birli~i olumlu bir biçimde gerçekle~ebilmektedir. Aksayan kimi noktalar vard~r. Bunlar~ n a~~lmas~~ ise, yine 8. maddede öngörülen "Hükümete dü~en i~leri, bu projeleri uygulamakla görevli komisyonlar~n Hükümet nezdinde takib etmeleri" deyi~lerinde aramak gerekecektir. Bu da ba~~ms~z bilim kurulu~lar~~ ile bakanl~~~n e~güdümü ile sa~lanabilir.

Sonuç olarak toplarsak, 1933 y~l~nda fiilen ba~layan Türk arkeolojisi ve kaz~lar~~ bugün Ulu önder Atatürk'ün istedi~i biçimde yürüyebilmektedir. Ülkemizde arkeoloji biliminin kurulmas~nda Atatürk'ün çok büyük yard~m ve katk~lar~~ vard~r. K~sa olarak verdi~imiz Buyruklar~'nda ve izlemesinde bu geli~imi görebilmekteyiz. Onun ö~retilerinden yola ç~karak bu ate~i yakanlar ve büyük olanaklar~n haz~rlay~c~lar~~ olarak ba~ta Say~n Prof. Dr. Afet Inan'~, Dr. Re~it Galip'i, Dr. Hamit Zübeyr Ko~ay'~, Prof. Dr. Remzi O~uz Ar~k'', Ord. Prof. Dr. Arif Müfid Mansel'i, Aziz Ogan'~~ ve o günlerin

(19)

CUMHURIYET DÖNEMI TÜRK ARKEOLOJISI 913

aram~zdaki tek temsilcisi Mahmut Akok'u anmadan yapamay~z. Di~er taraftan ise, 4o% y~llardan itibaren bu i~e gönül vermi~~ ve Atatürk ku~a-~~ n~ n genç nesli bizlerin yeti~mesine büyük katk~larku~a-~~ olan tüm hocalar~m~za ~ ükranlar~ m~ z~~ sunmak bir borçtur.

25 Nisan 1986

(20)

'

:10

e

Referanslar

Benzer Belgeler

Fındıklıda binanın bulunduğu ada, as- lında Genel Müdürlüğün tümünü alacak şekilde düşünülmüş, fakat vakit kaybetme- mek için yapının birinci kısmına derhal

Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 2,6.1992 tarih ve 2436 Sayılı kararıyla “Doğal ve Tarihi Sit” olarak tescil edilmiş daha sonra ise 7.5.1998 tarih ve 5742 Sayılı

Özel Güvenlik Dergisi tarafından Antalya'da düzenlenen bir seminerde EGM Asayiş Daire Başkan Yardımcısı Harun Bozkurt tarafından tanıtımı yapılan yeni Daire

İlk olarak çevik kuvvet polislerine verilecek olan fenerler insan gözüne tutuldu ğunda birkaç dakika süreyle körlüğe neden oluyor.. Polisin eylemlerde kullandığı biber gazı

Şubatın ilk 15 günü İç Anadolu, Akdeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'ya, 'normalin üstünde' yağış dü ştüyse de tüm bölgelerde yağış geçen yıla göre azaldı..

Orman Genel Müdürlüğü, Abant İzzet Baysal Üniversitesi’ne 1991 yılında 49 yıllığına bedelsiz olarak tahsis edilen ve üzerine üniversitenin ana kampusu kurulan alan

gerçeklefltirilmesi hükümleri çerçevesinde kad›nlara eflitlik içinde sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarda hak ettikleri statüyü kazand›rmak üzere flimdiki

İhale konusu işe ilişkin olarak alternatif teklif verilemez. Teklif Mektubu ve geçici teminat da dahil olmak üzere ihaleye katılabilme şartı olarak bu Şartname