Üsfad â li İlmî
:
P
AZAR günü erken saatte taraçada oturuyorum. Bahçe kapı- jjsınılan bir zat girdi. Bulunduğum yere doğru geldi. — Beni tanımadınız mı?
— Atfedersiniz, tanıyamadım.
Karşımdaki koltuğa oturdu, gözlerinden yaşlar süzüldü. |
— Ben Ali İlm î beyin oğluyum. Size pederimin vefat ettiğini | haber vermeğe geldim.
Bütün benliğimi büyük bir teessür kapladı, içim e bir ateş düştü. | — Yandım... Ne vakit öldü?
— Ayın 25 inde... — Nerede? — Kadirlide.
Yerine konulmaz bir ilim adamı, bir edebiyat üstadı, bir şair | kaybetmiştik. Sordum:
— Neden öldü?
— ölünecek bir hastalık değil... Ayağının bir tırnağı batmış. |
Çıkarmak için ameliyat yapmışlar... Anlaşılan mikrop kaptırmış |
olacaklar. Septisemi ölmüş, kurtaramamışlar. Zavallı babacığım
\
gitti. I
İkimizin de gözlerimiz yaşlı idi. Birbirim izi teselli ediyorduk. |
Ali İlm î tam mânasıyle bir şark efendisi idi, sohbetine doyul- |
mazili. Bilhassa mevzu edebiyata intikal edecek olursa gittikçe
i
açılır, saçılır, hafızasının kuvveti ile misaller söyliyerek ilmine j
fazlına bizi hayran ederdi.
Ali İlm î edebî sanatları en güzel anlatan bir hoca idi. Adana |
ve civarında yetiştirdiği talebenin haddi hesabı yoktur. |
Eski şairler hakkında denildiği gibi «üç lisanda şiir söylemeğe I
muktedirdi.» f
Ali İlmiklin şiirlerinde bir «Suhûlet-i-beyaıı» vardı, güzel Türk- ş
çe onun sihirli kaleminde kıvrılır, bükülür, anlatmak istediği fikri
l
en sade ve en güzel şekilde ifade imkânını bulurdu.
Ali İlm î, çoğu kalem erbabı gibi menkûb olmuş, o zaman yaz- | dığı:
Nedir hub-bi-vatan ancak vatandan dür olan anlar Bu aşkm sırrına ermekle buldum neşve gurbetde. Beyti ile vatan hasretini çok açık bir surette anlatmıştı.
Ali Ilm î’nin vatanî şiirleri çok kuvvetlidir. Âsi nehri ile bir =
hasbıhalinde: Anarken hayatim Şanlı hâtıratun N il’i geçerken gördüm Yavuz’un kır âtım. § Dünyanın dört bucağı Denizi, çölü, dağı. Hâlâ ufuklarında Arayor al bayrağı.
Beyitleri ile tarihin en parlak sahifelerini birkaç kelime ile çi ziverivordu. „ ,______ _______—— --- -— .— --- "" "
A irTİn u ’nin İsyanlarında da bir başkalık vardır. Meselâ: Vîrânelerin yascısı Baykuşlara döndüm
Gördüm de hazanında şu cennet gibi yurdu
Gül devrini görseydim onun bülbül olurdum. V i ı / ' '
-Ya
Rab!
Beni evvel getirevdin ne olurdu! ' (™
M illî
zafer
•-üzerirrc'Tnerlıumıın şahlanan kıt’alarından biri deHatay gençlerine şu hitabıdır:
Denizler kan köpürdü, dağlar âteş püskürüb durdu Yanan vâdiler üstünde hilâlin saltanat kurdu
Açıldı göllerin göğsünde solmaz, goncalar, güller. ,
£
Zafer marşın terennüm eyledi binlerce bülbüller! ^
¡JJ*
Mekânı cennet olsun! /,
/}. /a LU
T*
■ ı M ı l l t l ı ı , ı m ı l ı » » ı l ı m > ı l ı M , t i i m l « ı n M m ı ı l , ) ^ , M i , ^ ı ğ ^ n ^ ı ı ^ ı y ^ ıiMiııııtıııtııımıııııııııııııı
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi