• Sonuç bulunamadı

Hayatta en çok babamı sevdim

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hayatta en çok babamı sevdim"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

í

*

o

“ Hayatta En Çok

Babamı Sevdim,,

OKTAY AKBAL

| l| | ayatta ben en çok babamı sevdim» diyor Can. Can, ya- İ l l i ™ Can bir SevİTİ yüzünden yedi buçuk yıl hap»

se tnabkûm olan şair, çevirici Can Yücel. Herkes en çok babasını mı sever, bilmem, ama Can, «Hayatta ben en çok babamı sevdim» diyor Adana Tutuklarcvindeki koğu­ şundan yazdığı son şiirlerinden birinde...

İsterseniz hiç bir yerde yayınlanmamış bu şiiri okuya­ lım birlikte. Ağır ağır, tadına vararak, anlamını duyarak:

«Hayatta ben en çok babamı sevdim — Kara çalılar gibi yerden-bitme bir çocuk — Çırpı bacaklarıyla ha düştü, ha düşecek — Naşı! koşarsa ardından bir devin — O çapkın babamı ben öyle sevdim.

Bilmezdi bile oturduğumuz semti — Geldi mi gidici, hep, hep acele işi! — Çağın en güzel giizlü maarif müfettişi — Atlastan bakardım nereye gitti — Öyle öy­ le belledim ben gurbeti

Sevinçten 'uçardım hasta oldum mu — 40'ı geçerse ateş, çağ’rırlar Istartbul’a — Bi helâîlSşniik'istfer dlbet," diğT- mi, oğluyla — Tifoyken başardım bu aşk oyununu —■ Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu

En son teftişine çıkana değin — Koştururken ardın­ dan o uçmaktaki devin — Daha başka tür aşklar, ge­ niş sevdalar için — Açıldı nefesim, fikrim, canevim — Hayatta en çok babamı sevdim.»

Yıl 1949’du ya da 50. Varlık Yayınevinin ufacık odasında karşılaştım Haşan Ali YücelTe. Benim kuşağım için en önem­ li, en anlamlı kişilerden biri. Yazar, şair, çevirici, öğretmen, ama başta Millî Eğitim Bakanı. Ortaokuldan liseye geçer­ ken gelmişti Bakanlığa, önce çok kızmıştık, yeni sınavlar getirmişti. Sonra anladıkça niyetlerini, tanıdıkça Kemalist devrimlere bağlılığını, dünya kültürüne, çağdaş uygarlığa tut­ kunluğunu çok sevdik onu. Lise, üniversite yıllarımızın Eği­ tim Bakanı hep oydu. Klasikler yayını, İnönü Ansiklopedi­ si, İslâm Ansiklopedisi, Köy Enstitüleri, Hümanizma akımı­ na güç veriş, gerçek bir milliyetçi, gerçek bir devrimci atı­ lıma yöneliş... Hep ondan geldi, bütün bunları hep ondan öğrendik. Ta çok partili dönem diye Kemalist devrim çiz­ gisinden sapıncaya, kopuncaya, gerisin geri dönünceye dek... Şarkı güfteleri vardı, bir tanesi «Bir hadise var can ile canan arasında» diye başlardı. Duymuştuk, ikiz çocukları varmış Can ile Canan adında, bir gün kapışmışlar iki kar­ deş, ev altüst olmuş, şair baba da oturmuş «Bir hadise var can ile canan arasında»yı yazmış!,.. Bu anıları, bütün bu öğrenim yıllarım yaşadım onu görünce. Sonra 1946'dan son­ ra başlayan Kemalist çizgiden geriye yöneliş çağında Yü­ celin başına gelenler geldi gözümün önüne. Yıllar yılı ba­ kanı, milletvekili olduğu CHP’nin, İnönü’nün onu gerici akımların, geri kafalı adamların ortasında tek başına bıra- kıverişi.. Acılı yıllar, yıkım yılları, çöküş yılları... Yalnız Haşan Ali için değil bütün toplum için, Kemalist devrimin gücüne, önemine İnanmış bütün bir gençlik için...

Oğlundan söz açmıştı o gün. Can liseyi yeni mi bitirmiş­ ti ne! Şiirler yazıyormuş «Benden daha güzel yazıyor» dedi sevinçle. Bir kitabı varmış Çan'ın. Biri çıkıp bassa ne iyi olacaktı! Ama kimse tanımıyordu Çan’ı, ünlü bir yayınevi elbette basmazdı tek tük şiirleri çıkan bir genç şairin ki­ tabını. Gözleri parlıyordu Çan’dan söz ederken. «Benden daha güzel yazıyor» derken... Sonra zaman acımasızca geç­ ti, ezdi herşeyi, sildi, yok etti. Ne Haşan Ali Yücel var şim­ di, ne de o günlerin Çan'ı. Herkes, hepimiz değiştik, ölen öldü, yaşayan da yaşlandı. Yeni çileler, açılarla yoğrularak. Can Yücel bir çeviriden girdi tutuklarevine. Yedibuçuk yıl yatmak üzere. Bir başka davadan da bir yedibuçuk yıl var sırada. O da onaylandı mı, on beş yıl! Bir şair, bir çevirici için korkunç bir ceza. Akılları durduran, inanılmayan!... «Acı ama gerçek». Fikret’in yazdığı gibi... Bir resmini gör­ düm Çan’ın. Tutuklarevindeki koğuşta, arkadaşlarıyla uzan­ mış öyle çektirmiş bu resmi. «Şiir yazıyorum, kitap oku­ yorum, sizi seviyorum. Canlarım benîm» diye yazmış ya­ kınlarına.

«Hayatta ben en çok babamı sevdim» şiirini okurken o günleri yaşadım yeniden. Yücel’in «Benden daha iyi şiir yazıyor» dediği günü... Evet. Can şimdi babasından daha güzel şiirler yazıyor, hatta içeri girmeden önceki Can Yii- cel’den daha güzel şiirler yazıyor, pek çok ünlü şairden daha güzel şiirler yazıyor... Can, oldum olası şairdi, şiir ada­ mıydı, şimdi şiiri yaşamına kattı, ekmek gibi, su gibi.. Güç altfı şiirden. Şiir de ondan yana, onun yanında...

Referanslar

Benzer Belgeler

Nasıl 27 Mayıs 1960’ta göz yummadılarsa, daha sonraki yıllar­ da nasıl zaman zaman uyan mektuplanyla, anımsatmalan ikti­ darı ellerinde tutanlan Atatürk devriminin

bağlı olarak direkt larengoskopi eşliğinde endolarengeal yolla veya özellikle tiroid kıkırdak yerleşimli olanlarda ise larengofissür yaklaşımıyla eksizyon yada

Kronik otitis media nedeniyle arka duvar rekonstrüksiyonu ve kavite obliterasyonu yapılan 230 hasta retrospektif olarak incelenmiş ve elde edilen sonuçlar sunulmuştur..

Türk vatanının müstevlilerden kurtul­ ması ve yeni Türkiye devletinin bütün istik­ lâliyle teşekkül etmesi üzerine Ziya Gökalp gene Ankaraya gelmiş ve

Fakat hastanın acil servise ilk başvurusunda, son 10 yıl içinde tetanos aşısı yapılma öyküsü olmadığı ve daha önceki aşı öyküsü bilinmediği halde, sadece tetanos

Yürütülen çalışmada incelenen parametreler göz önüne alındığında, gövde fosfor konsantrasyonundaki genotip ve genotip x doz interaksiyonu hariç incelenen

Uzun yıllar çağdaş, çoksesli ve evrensel müzik dünyasında ge­ rek besteleriyle, gerekse orkes­ tra kurucusu ve yöneticisi, aynı zamanda bir müzik pedagogu olarak

Ülkemizde silajlık mısır çeşitleri arasında yürütülen diğer çalışmalarda elde edilen değerlere baktığımızda, Tosun (1967), silajlık mısırda önemli