i
S a y f a
S
★
BURHAN
FELEK
Adî Bir zendostluk
veya Kötü Bir Komplo
B
EN 45 yaşımda evlendim. O yaşa ka dar da hani aman aman denecek ho vardalıklar yapmadım. Çünkü 16 yaşımda iken tutulduğum amatör sporculuk sevdasının o devirdeki kurallarına göre beline sıkı olmak şarttı. Gene de öyledir ama bizim şimdiki delikanlılar buna dikkat edecek yerde aksi yolda gider, onun için de dermanı tükenen dizleri, kaleye şut atamazNeyse, şimdi bunu bırakalım da size büyükbabam Çolak Süleyman Bey’in bir zamparalık vak’asını anlatayım.
Süleyman Bey şık, bekâr bir binbaşı. Mahallede bir kapatması var. Bu kapatma sözünü şimdiki nesil bümez. Kapatma nikâh sız, fakat zevce gibi bir erkeğe bağlanmış metrestir. Bir gece Süleyman Bey kadının evine gelir. Mahalleli zaten şüpheli. O devirde ev basmak bir marifet. Gözleyiciler büyük peder merhumun, metresinin evine girdiğini görünce mahalle bekçisi, imamı ve mahalle halkını toplayıp ellerinde fener kapıya dayanır lar. Büyük peder usta zampara. Basıldığını anlayınca ‘ ‘ p ü r’ diye lambayı söndürür, kadına da:
— Sen hiç sesini çıkarma! der, aşağı iner ve evin kapısının kanatlarından birinin arkasına saklanır. Gelen halk kapıyı çalıp açtıramayın- ca o devrin âdeti veçhile kapıya yüklenirler ve kapıyı kırarlar. Kırılan kapının kanadı arka sındaki büyük peder merhum da karanlıkta içeri giren halka karışır. Hep birlikte evde zampara ararlar.
Diyecek odur ki, Osmanlı zamparaları da başka türlü insanlarmış.
Şimdi gelelim sadede. Bakanlığındaki çalışma sistemini kendimce çok teferruata girmemesi sebebiyle tenkid ettiğim ve bu yüzden bazen aleyhine yazı yazdığım sabık içişleri Bakanı Haşan Fehmi Güneş Bey, eğer bu kötü bir komplo değilse, kendinden beklenmeyen bir gaflete ve Bülent Ecevit Bey’in kendini kurtarmak için onu feda etme yolundaki acele kararına kurban gitti.
A dostlarım! Türkiye ve dünya tarihinde böyle âdi zamparalıkların haddi hesabı mı vardır? Demokrat Parti devrinde devlet ricalinin en büyüğünden en küçüğüne kadar bu beşerî zaaf ile ma’lûl olmayan kaç kişi vardır? Yassıada mahkemesinin hükümlerinde bu âdi olayların payı ne kadar ufak ve tâlî derecede olmuştu?
Bence bu komplonun —çünkü kanaatim budur— bu derece büyümesi, başından sonuna kadar mantık ve âdetler hilafına gelişmesin- dendir. Şöyle ki:
İçişleri Bakanı gerçekten bir hovardalığa gidiyorsa günahı işleyeceği eve resmî makam otomobili ve koruma polisiyle gitmez. Bunu neden böyle yaptı? İkincisi hiçbir “ demi-mon dain = sevgi artisti” koynuna girdiği erkeği kimseye söylemez, bu vak’ adaki gibi gazete cilere haber vermez, dilini tutar.
Tarihte Türkiye “ Benli Belkıs” adıyla bir hanımefendi tanımıştır. Ben merhum Doğan Nadi’nin ahbabı olması itibarıyla bu hanımı ahbap olarak tanımıştım. Fakat umumî yerler de kendisine rastgeldiğim zaman sanki hiç gö rüşmemişiz gibi beni görür ve geçerdi. Eğer ben kendisini selâmlamazsam tamamen ya bancı kalırdı.
Evet, sevgili Aynur! Eğer Haşan Fehmi Bey’i yakan bu hareketinde bilgisizlikten dolayı böyle harek 't ettinse tamamen mesle ğinin kaidelerine ykırı davrandın. Daha tecrübeli ablalarına sor ve bu nazik mesleğin kurallarını öğren. Nedir o bülbül gibi şakır şakır Haşan Fehmi Bey’i nasıl sevdiğine dair şaklamaların!
Bu badirede hiç kimse —gazeteciler dahil— mantık ve akıl yolundan hareket etmediler. Sadece mağdur Haşan Fehmi Bey’ in eşi olan hanımefendi ne diyor:
—Bu vak’a benim için bir aile meselesi teşkil etmez.
Hürmetle ellerinizden öperek sizi takdir ederim hanımefendi!
Annem merhume —ki, pek akıllı ve beni terbiye etmiş, daha doğrusu aramızda 15 yaş fark olduğu için beraber büyümüş olduğum bir kadındı— erkeklerin bu gibi günahlarını işittikçe:
— Kökü bende olsun, dallan komşuya sarksın, zararı yok! derdi.
Her devir ve her memleket için geçerli bir kaide değil mi?
Sayın Haşan Fehmi Güneş! Fena pozisyona düşürdüler sizi. Belki sizin de bunda payınız var. Ama ne olursa olsun bu komplo veya sizi bu derece gaflete düşüren şeyi veya kimseyi araştırıp bulun. Bir Sakarya çocuğuna ancak bu yakışır.
Size ve artist Aynur’a geçmiş olsun diyebilir miyim?