• Sonuç bulunamadı

İlkokullarda çalışan öğretmenlerin yöneticileriyle iletişimlerine dair algıları (Çal ilçe örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlkokullarda çalışan öğretmenlerin yöneticileriyle iletişimlerine dair algıları (Çal ilçe örneği)"

Copied!
69
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

EĞİTİM YÖNETİMİ, DENETİMİ, PLANLAMASI ve EKONOMİSİ BİLİM DALI

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJESİ

İLKOKULLARDA ÇALIŞAN ÖĞRETMENLERİN

YÖNETİCİLERİYLE İLETİŞİMLERİNE DAİR ALGILARI

(ÇAL İLÇE ÖRNEĞİ)

Ersoy TEKİN

(2)

T.C.

PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

EĞİTİM YÖNETİMİ, DENETİMİ, PLANLAMASI ve EKONOMİSİ BİLİM DALI

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJESİ

İLKOKULLARDA ÇALIŞAN ÖĞRETMENLERİN YÖNETİCİLERİYLE İLETİŞİMLERİNE DAİR ALGILARI

(ÇAL İLÇE ÖRNEĞİ)

Ersoy TEKİN

Danışman

Dr. Öğr. Üyesi Muammer KUNT

Bu çalışma ……….…...tarafından ..……...nolu Tezsiz Yüksek Lisans projesi olarak desteklenmiştir.

(3)

iii

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU

Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Ersoy TEKİN tarafından hazırlanan “İlkokullarda Çalışan Öğretmenlerin Yöneticileriyle İletişimlerine Dair Algıları (Çal İlçe Örneği)” başlıklı Tezsiz Yüksek Lisans Projesi tarafımdan okunmuş, kapsamı ve niteliği açısından Tezsiz Yüksek Lisans Projesi olarak kabul edilmiştir.

Dr. Öğr. Üyesi Muammer KUNT Danışman

Pamukkale Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu’nun …… /..…/2019 tarih ve ………sayılı kararıyla onaylanmıştır.

Prof. Dr. Mustafa BULUŞ Enstitü Müdürü

(4)

iv TEŞEKKÜR

Eğitimcilik ve hayata yaklaşımıyla bizlere örnek olan, bilgisini ve deneyimlerini her zaman cömertçe bizlerle paylaşan hocam sayın Prof. Dr. Abdurrahman TANRIÖĞEN’e

Proje çalışmamın planlanma, araştırma, yürütülme ve oluşumunda ilgi ve desteğini esirgemeyen, engin bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım, yönlendirme ve bilgilendirmeleriyle çalışmamı bilimsel temeller ışığında şekillendiren hocam ve danışmanım Sayın Dr. Öğr. Üyesi Muammer KUNT,

Yüksek lisans eğitimimim boyunca bilgilerinden istifade ettiğim bütün hocalarıma,

Proje çalışmamda bilgi birikimlerinden yararlandığım okul müdürleri Özgür ÖZGÜRAY ve Feyzi ÖZMEN’e

Anketleri eksiksiz ve içtenlikle dolduran çal ilçesinde ilkokullarda çalışan bütün öğretmen arkadaşlarıma,

Maddi ve manevi hiçbir yardımı esirgemeden yanımda oldukları için sevgili eşim Sevilay ATLI TEKİN ve kızım Nida TEKİN’’ye

Tüm kalbimle teşekkür ederim.

(5)

v

ETİK BEYANNAMESİ

Pamukkale Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, tez yazım kurallarına uygun olarak hazırladığım bu tez çalışmasında;

 Tez içindeki bütün bilgi ve belgeleri akademik kurallar çerçevesinde elde ettiğimi,  Görsel, işitsel ve yazılı tüm bilgi ve sonuçları bilimsel ahlak kurallarına uygun olarak

sunduğumu,

 Başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda ilgili eserlere bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunduğumu,

 Atıfta bulunduğum eserlerin tümünü kaynak olarak gösterdiğimi,  Kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapmadığımı,

 Bu tezin herhangi bir bölümünü bu üniversitede veya başka bir üniversitede başka bir tez çalışması olarak sunmadığımı beyan ederim.

(6)

vi ÖZET

İLKOKULLARDA ÇALIŞAN ÖĞRETMENLERİN YÖNETİCİLERİYLE İLETİŞİMLERİNE DAİR ALGILARI

(ÇAL İLÇE ÖRNEĞİ)

Ersoy TEKİN

Bu çalışmada Denizli ili Çal ilçesinde ilkokullarda çalışan öğretmenlerin yöneticileriyle iletişimlerine ilişkin algı düzeyleri ve bu algılarının farklı değişkenlere göre farklılık gösterip/göstermediği araştırılmıştır. Araştırmada “tarama modeli” kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini 2017–2018 eğitim-öğretim yılı Denizli ili Çal İlçesinde ilkokullarda görev yapan 152 öğretmen oluşturmaktadır. 152 öğretmenin tamamına ulaşılarak anket sorularının tamamına cevap veren 136 öğretmenin cevaplarından araştırma verileri elde edilmiştir. Araştırmada Yüksel (2008)’in geliştirdiği “Yönetici Öğretmen İletişimi Anketi” anketi kullanılmıştır. Anketin birinci bölümünde öğretmenlere yönelik kişisel bilgiler, ikinci bölümünde ise öğretmenlerin okullardaki yönetici-öğretmen iletişimine ilişkin görüşlerini belirten 5 basamaklı likert tipi sorulardan oluşmuştur. Ölçeğin güvenilirlik analizine göre Cronbach Alfa değeri 0,816 ölçülmüştür. Bu değer ölçeğin güvenirliğinin yüksek olduğu görülmüştür.

Araştırmaya katılan Öğretmenlerin çoğunun kadın, orta yaşlarda, sınıf öğretmenliği branşında, 11-20 yıl kıdem aralığında, eğitim fakültesi mezunu, iletişim becerileriyle ilgili kurs/seminer veya eğitim almadığı ve sosyo ekonomik düzeyi orta düzeyde olanlar olduğu görülmüştür. Yapılan inceleme ve analiz sonucunda öğretmenlerin yöneticileriyle iletişim algılarına ilişkin en az katılım gösterdikleri önermenin “Okul yöneticimiz öğretmenleri uyarmadan ceza verme eğilimindedir.” maddesine “Hiçbir zaman” şeklinde görüş bildirdikleri görülmektedir. En fazla katılım gösterdikleri önermenin ise “Okul yöneticimiz öğretmenlerin de öğrendiği ve öğreneceği şeyler olduğunu düşünür” maddesine “Sık sık” derecesinde olduğu görülmüştür. Genel ortalamanın ise “Bazen” düzeyinde olduğu tespit edilmiştir. Bu veriden öğretmenlerin okul yöneticileriyle iletişimlerinde duruma göre ve bazen düzeyinde farklı yöntem ve teknikleri gözlemledikleri ve kullandıkları sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenlerin yöneticileriyle iletişim düzeylerinin farklı değişkenlere göre durumuna bakıldığında ise cinsiyet ve sosyo-ekonomik düzey değişkenine göre farklılık

(7)

vii

gösterdiği tespit edilirken; yaş, branş, mesleki kıdem, eğitim düzeyi ve iletişim becerileriyle ilgili eğitim alma/almama değişkenlerinin herhangi bir farklılık oluşturmadığı tespit edilmiştir.

(8)

viii

İÇİNDEKİLER

Sayfa

PROJE ONAY SAYFASI --- iii

TEŞEKKÜR --- iv ETİK BEYANNAMESİ --- v ÖZET --- vi İÇİNDEKİLER --- viii TABLOLAR LİSTESİ --- x BİRİNCİ BÖLÜM– GİRİŞ --- 1 1. Giriş --- 1 1.1. Problem Durumu --- 1 1.1.1. Alt Problemler --- 1 1.2. Araştırmanın Amacı --- 2 1.3. Araştırmanın Önemi --- 2 1.4. Sayıltılar --- 3 1.5. Sınırlılıklar --- 3 1.6. Tanımlar --- 3

İKİNCİ BÖLÜM - ALAN YAZIN TARAMASI --- 5

2.1. İletişim --- 5

2.2. Kitle İletişimi --- 5

2.3. İletişim Engelleri --- 7

2.3.1. Semantik / Dil Engelleri --- 9

2.3.2.Fiziksel / Çevre Engelleri --- 10

2.3.3.Kişisel Engeller --- 11

2.3.4. Duygu Veya Algılama Engelleri --- 12

2.3.5. Sosyo-Psikolojik Engeller --- 13

2.3.6. Kültürel Engeller --- 13

(9)

ix

2.4. Örgütsel İletişim --- 14

2.4.1. Örgütsel İletişim Kavramı --- 14

2.4.2. Örgütsel İletişimin Önemi ve Amacı --- 15

2.4.3. Örgütsel İletişimin İşleyişi --- 16

2.5. Örgütlerde Çatışma --- 18

2.5.1. Çatışma Kavramı --- 18

2.5.2. Örgütte Çatışma Türleri --- 19

2.5.3. Örgütlerde Çatışmanın Etkileri --- 21

2.5.4. Örgütlerde Çatışmayı Aşma Yolları --- 23

2.6. Okul Yönetimi ve İletişim --- 24

2.6.1. Okul Yönetiminde İnsan İlişkileri --- 24

2.6. 2. Okul Yöneticisi ve Öğretmen İlişkisi --- 25

2.7. İlgili Çalışmalar --- 26

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM – YÖNTEM --- 29

3.1. Araştırmanın Modeli --- 29

3.2. Evren ve Örneklem --- 29

3.3.Veri Toplama Aracı --- 29

3.4. Verilerin Analizi --- 30

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM - BULGULAR ve YORUM --- 31

4.1. Katılımcılara İlişkin Bulgular --- 31

4.2. Alt Problemlere İlişkin Bulgular --- 34

4.2. 1. Birinci Alt Probleme İlişkin Bulgular --- 35

4.2. 2. İkinci Alt Probleme İlişkin Bulgular --- 38

BEŞİNCİ BÖLÜM - TARTIŞMA VE ÖNERİLER --- 43

5.1. Tartışma ve Sonuç --- 43

5.2. Öneriler --- 45

KAYNAKÇA --- 46

EKLER --- 52

(10)

x

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 4.1.1. Katılımcı Öğretmenlerin Cinsiyete Göre Dağılımı ... 31

Tablo 4.1.2. Katılımcı Öğretmenlerin Yaş Durumu Dağılımı ... 31

Tablo 4.1.3. Katılımcı Öğretmenlerin Branş Durumu Dağılımı ... 32

Tablo 4.1.4. Katılımcı Öğretmenlerin Mesleki Kıdem Durumu Dağılımı ... 32

Tablo 4.1.5. Katılımcı Öğretmenlerin Mezun Olunan Fakülte Dağılımı ... 33

Tablo 4.1.6. Katılımcı Öğretmenlerin Eğitim Düzeyine Göre Dağılımı ... 33

Tablo 4.1.7 Katılımcı Öğretmenlerin İletişim Becerileriyle İlgili Kurs-Seminer Veya Eğitim Alma Durumu Dağılımı ... 34

Tablo 4.1.8 Katılımcı Öğretmenlerin Okullarının Bulunduğu Semtin Sosyo-Ekonomik Durumu Dağılımı ... 34

Tablo 4.2.1.1 Öğretmenlerin Yöneticileriyle İletişim Düzeyine İlişkin Algı Düzeyleri Analizi ... 35

Tablo 4.2.2.1 Öğretmenlerin Yöneticileriyle İletişim Düzeylerinin Cinsiyete Göre Cinsiyete Göre İndependent Samples T- Testi ile Analizi ... 39

Tablo 4.2.2.2 Öğretmenlerin Yöneticileriyle İletişim Düzeylerinin Yaşa Göre Göre One Way Anova Testi ile Analizi ... 39

Tablo 4.2.2.3 Öğretmenlerin Yöneticileriyle İletişim Düzeylerinin Branşa Göre One Way Anova Testi ile Analizi ... 39

Tablo 4.2.2.4 Öğretmenlerin Yöneticileriyle İletişim Düzeylerinin Mesleki Kıdeme Göre One Way Anova Testi ile Analizi ... 40

(11)

xi

Tablo 4.2.2.5 Öğretmenlerin Yöneticileriyle İletişim Düzeylerinin Mezun Oldukları Fakülteye/Yüksekokula Göre One Way Anova Testi ile Analizi ... 40

4.2.2.6 Öğretmenlerin Yöneticileriyle İletişim Düzeylerinin Eğitim Düzeylerine Göre One Way Anova Testi ile Analizi ... 41

4.2.2.7 Öğretmenlerin Yöneticileriyle İletişim Düzeylerinin İletişim Becerileri İle İlgili Kurs Seminer veya Eğitim Durumuna Göre İndependent Samples T- Testi ile Analizi ... 41

4.2.2.8 Öğretmenlerin Yöneticileriyle İletişim Düzeylerinin Çalışılan Okulun Sosyo-Ekonomik Düzeyine Göre One Way Anova Testi ile Analizi ... 42

(12)

Bir örgütün üyeleri arasındaki ilişki süreklidir ve bu yapısal süreklilik amaçların başarılmasında örgütün bir fonksiyonudur. Örgüt yapısı insan iletişimine önceden belirlene bilirlik ve süreklilik katar. Bu durum yönetim görevlerinin başarılmasını kolaylaştırır. Bir örgütün başarısında veya başarısızlığında iletişim ana etmenlerden biridir. Çünkü iletişim aracılığıyla, çalışan kendisinden ne beklendiğini, işini nasıl yapacağını ve yaptığı iş ile ilgili başkalarının ne düşündüğünü öğrenir (Seçer, 2001).

Örgüt ve birey üzerinde önemli etkileri olan iletişim, yöneticilerin başarısı ve örgütün etkinliğinde de büyük rol oynayan bir süreçtir. Yapılan bir araştırmaya göre toplantılar, raporlar, mektuplar, telefon görüşmeleri, fakslar gibi iletişim etkinliklerini kullanarak işlerini yürüten yöneticilerin zamanlarının %80’ini iletişim faaliyetlerine ayırdıklarını ortaya koymuştur. Yöneticilerin, gerek iletişim araçlarından yeterince yararlanmaması, gerek iletişim araçlarını örgüte özgü biçimde kullanmaması, örgütte iletişim zayıflığına yol açmakta ve örgütü amaçlarından uzaklaştıracak sorunlar yaratmaktadır (Karakoç, 1990).

Eğitim örgütlerinde etkili bir iletişimi gerçekleştirmek için yönetici öğretim kadrosu ile özdeşleşebilir, ihtiyaca dayalı olarak iletişim kanalları oluşturabilir ve bu kanalların sürekli olarak açık olmasını sağlayabilir (Aydın, 2000).

1.1. Problem Durumu

Okullarda yöneticilerle öğretmenlerin iletişim düzeylerinin iyi olması eğitimin niteliğine doğrudan etki yapacak önemli argümanlardan biridir. Bu nedenle " İlkokullarda çalışan öğretmenlerin yöneticileriyle ilgili iletişimlerine dair algıları nasıldır?" sorusu bu çalışmanın problemini oluşturmaktadır.

1.1.1 Problem Cümlesi ve Alt Problemler

Çalışmamızın problem cümlesi “İlkokullarda çalışan öğretmenlerin yöneticileriyle ilgili iletişimlerine dair algıları nasıldır”? Oluşturulmuştur. Bu çerçevede alt problem cümleleri aşağıdaki gibidir;

1. İlkokullarda çalışan öğretmenlerin yöneticileriyle ilgili iletişimlerine dair algı düzeyi nedir?

(13)

2. İlkokullarda çalışan öğretmenlerin yöneticileriyle ilgili iletişimlerine dair algı düzeyleri; a) Cinsiyete göre farklılaşmakta mıdır?

b) Yaşa göre farklılaşmakta mıdır? c) Branşa göre farklılaşmakta mıdır?

d) Mesleki kıdeme göre farklılaşmakta mıdır?

e) Mezun oldukları fakülteye/yüksekokula göre farklılaşmakta mıdır? f) Eğitim düzeylerine göre farklılaşmakta mıdır?

g) İletişim becerileri ile ilgili kurs seminer veya eğitim durumuna göre farklılaşmakta mıdır? h) Çalışılan Okulun Sosyo-Ekonomik Düzeyine göre farklılaşmakta mıdır? Şeklinde belirlenmiştir.

1.2. Araştırmanın Amacı

Araştırmanın genel amacı; “okul içinde iletişimin kalitesi eğitimin niteliğini ve örgüt kültürünü olumlu etkiler” düşüncesinden hareketle Denizli ili Çal ilçesinde ilkokullarda görev yapan öğretmenlerin yöneticileriyle ilgili iletişimlerine ilişkin algı düzeylerinin ve bu algılarının farklı değişkenlere göre farklılık gösterip/göstermediğinin tespit edilmesi amaçlanmıştır.

1.3. Araştırmanın Önemi

İnsan ister tek başına, ister toplumla birlikte yaşasın, amaçlarına iletişim kurarak ulaşabilir. İletişim, ister bilgiyi yaymak, ister eğitmek, ister eğlendirmek ya da yalnızca anlatmak için olsun asıl amaç, bilgi verme ve karşısındakini etkilemektir. Özellikle örgütsel ve grup iletişiminde, birlikte çalışan insanların davranışlarını kontrol etmek ve belli bir amaç doğrultusunda yönlendirmenin vazgeçilmez aracı iletişimdir. Bu yönüyle iletişim sadece bir ileti alışverişi değil, insanın toplumsallaşma sürecinde ortak bir etkinlik biçimidir (Tutar,2002).

İletişim her husustan önce insanın kendisini bir insan olarak gerçekleştirmesi ve sosyal süreçlere girmesi bakımından önemlidir. İletişim sayesinde insanlar zihinlerindeki kavram ve fikirleri açığa vurarak onları paylaşma ve değerlendirme imkanı bulurlar. Başkalarını etkileme ve onlardan etkilenme, onlardan yararlanma ve yararlı olma, bir başarı gösterme ancak iletişim sayesinde gerçekleşir. İnsanlar arasındaki ilişki ancak iletişim sayesinde mümkün olmaktadır. Günümüzde iletişim dünden daha önemli ve daha da zorunlu

(14)

hale gelmektedir. Çünkü günümüzde güç kaynağı olan bilginin hem iletimi hem paylaşımı çok hassas bir durum arz etmektedir.

Kişiler arası iletişim, bireylerin kişisel yeteneklerinin daha çok farkında olmasını sağlaması ve kişisel gelişimine katkıda bulunması açısından da çok önemlidir. Kişiler arası iletişim süreci içerisinde, kişinin başkaları ile ilişkileri gelişir ve kişi, kendini tanıma olanağı bulur. Böylece, birey kendi güdülerini, iletişim ve yaklaşımlarını, davranış kalıplarını daha iyi anlar, gerçekçi ölçütler içinde davranışlarında da değişiklikler yapma ve onları kontrol etme imkânını arttırabilir (Nazik ve Beyazıt,2005).

1.4. Sayıltılar

Araştırmamızın planlanmasında ve yürütülmesinde aşağıda sıraladığımız sayıltılardan hareket edilmiştir.

1. Araştırmada verileri toplama aracı olarak kullanılan ölçeğin, uygulandığı öğretmenlerin algılarını ölçebildiği kabul edilmektedir.

2. Araştırmaya katılım gösteren öğretmenlerin, hazırlanan ankete içtenlikle ve doğru cevap verdiği kabul edilmektedir.

1.5. Sınırlılıklar

1. Araştırmamız 2017/2018 eğitim-öğretim yılında Denizli ilinde ili Çal ilçesinde ilkokullarda görev yapan öğretmenlerin görüşleriyle sınırlıdır.

2. Araştırmaya katılan yönetici ve öğretmenler ölçüm araçlarına doğru ve içtenlikle cevap vermişlerdir.

3. Araştırmamıza katılan öğretmenlerin iletişim konusuna dair bilgileri yeterli düzeydedir.

4. Ölçek yapılan çalışmanın amacını ortaya çıkarmada yeterlidir.

1.6. Tanımlar

Yönetim; belli bir takım amaçlara ulaşmak için başta insanlar olmak üzere, parasal kaynakları, demirbaşları, hammaddeleri, yardımcı malzemeleri ve zamanı birbiri ile uyumlu, verimli ve etkin kullanabilecek kararlar alma ve uygulama süreçlerinin toplamıdır (Eren, 2003).

(15)

Eğitim yönetimi; kamu yönetiminin özel bir alanı olarak düşünülebilir. Eğitim yönetimi ve onun bir alt alanı olan okul yönetimi, devletin eğitim politikalarını ve yetkili organların bu politikalar doğrultusunda saptadığı genel ve özel amaçları gerçekleştirmekle yükümlüdür (Kaya, 2000).

Yönetici; başkaları aracılığıyla iş yaptıran kimsedir, yöneticinin en önemli görevi, emrindeki insanları en iyi biçimde çalıştırmak, etkin ve verimli bir örgüt oluşturmaktır (Balçık, 2002).

İletişim; insan hayatının her anını kapsayan, insanların belirli ilişkileri sürdürmeleri ve bir yapı içinde anlaşmalarını sağlamak için gereklidir. Toplumsal yapı içerisinde iletişime ihtiyaç duyulmayan hiçbir alan yoktur. İletişim, insanın kendine özgü olan toplumsallaşmasının bir yansımasıdır (Nazik ve Beyazıt, 2005).

(16)

2.1. İletişim

İletişim bir A noktasından B noktasına bilgi aktarımı için basit bir eylemdir. Bu tanım, olduğu kadar basit olsa da iletişim türleri farklılaştığında daha karmaşık hale gelir. Sözlü iletişim, yüz yüze, radyo ve televizyon aracılığıyla olabilir. Öte yandan sözel olmayan iletişim, birisinin beden diline, konuştukları zamanın hareketlerine bağlı olacaktır. Kişilerarası iletişim sadece sözcükleri değil, aynı zamanda konuşmacının hareketini de içermez, sözel olmayan iletişim, konuşmacı tarafından iletilen mesajları içermektedir. Sözel olmayan iletişim, yüz ifadesi, konuşmanın tonu ve konuştuğu sırada konuşmacıda görüntülenen vücut dilinden oluşabilir (Demir,2015).

Yazma becerileri de iletişimin önemli bir parçasıdır; İyi yazma becerileri, mesajın yüz yüze veya yazım yoluyla izleyicilere gönderilmesini sağlamaktadır. Yazma becerilerinde doğru dilbilgisi, yazım ve noktalama işaretleri çok önemlidir. Grafikler, grafikler, logolar ve diğer görselleştirme figürleri gibi görsel grafiklerle de iletişim kurulabilmektedir. Bu, bir konferans veya toplantı sırasında, örneğin şirketin yıllık satışını veya otelin pazarlama planını, örneğin şirket veya verilerin bilgilerini göndermek için kullanılır. Son olarak sosyal medyada bir iletişim biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır (Erdem ve Okul,2015). Sosyal medyada örnekler, e-postalar, Whatsapp, Wechat, Facebook gibi ağlardır.

2.2. Kitle İletişimi

Günümüzde medyanın önemi muazzamdır Kitle iletişim araçları, dünyada bir endüstri haline gelmiştir. Medya endüstrileşmiş ülkelerde çok yaygın olduğu için, bu popülasyonların dünyayı nasıl gördükleri üzerinde güçlü bir etkisi vardır. Kitle iletişim araçları, modern demokratik toplumda iletişimin ana kanalı olarak önemli bir role sahiptir (Dilber,2014). Nüfus, haber medyasına temel bilgi kaynağı ve fikirlerini ve oy verme kararlarını oluşturdukları temel olarak dayanmaktadır. Kültürel seçim teorisine göre, kitle iletişim araçlarındaki her türlü mesajın, tüm toplum üzerinde derin bir etkisi olacaktır.

(17)

Okurların, dinleyicilerin ve televizyon izleyicilerinin dikkatini çekmeye devam ederken, kitle iletişim araçları alanında rekabet giderek artmaktadır. Medya, ihtilaf çözümlemesi için çok büyük bir öneme sahiptir çünkü çatışmalar konusunda birincil ve çoğu kez sadece bilgi kaynağıdırlar. Psikolojide, iletişim teorisi ve sosyolojisi, medya etkisi veya medya etkileri, kitle iletişim araçlarının izleyicilerinin nasıl düşündüklerini ve davranışlarını etkiledikleri ile ilgili teorileri ifade eder.

Kitle iletişim araçlarının sonuçları, yalnızca haber değeri taşıyan olayların algılanmasıyla (ve hepsinden de rapor edilir) değil, aynı zamanda medya aracılığıyla faaliyet gösteren çok sayıda kültürel etki ile de ilgilidir. Medyanın toplum üzerinde güçlü bir sosyal ve kültürel etkisi vardır. Medya ayrıca insanların konuşma şeklini de etkileyebilir. Bazı filmler, izleyicilerin zihnine yerleştirilebilecek alıntılar içerir. Bununla birlikte, bu alıntılar uygun ya da uygun olmayabilir (Akyüz,2017).

Medya sosyal büyüme ve düşünme becerilerini geliştirmek için kullanılabilir. Bu nedenle tasarım, toplum için gereksiz birçok şeyden başka insanın kendisi üzerine odaklanmıştır. Medya teorisinin eleştirel geleneğinin uzmanları sadece medyanın kamuoyunu şekillendirmede oynadığı rolün farkında olmanın önemini kavramakla kalmaz, aynı zamanda yaşamlarımız üzerindeki doğrudan etkisini ölçmeye çalışırlar (Akıncı,2014). Medya kuruluşlarının azınlık konuları ele alma biçimleri, halkın dünyayı nasıl gördüğü üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Bu konuların medya tarafından nasıl ele alınacağı, azınlıkların yaşamları üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olabilir. Halkın ayrımcı tutumlarını sürdürmek için haber ve medya organları dolaylı olarak sorumlu olabilir (Çağlar ve Köklü,2017).

Medya teorisinin araştırılması ve uygulanması, medyanın kamuoyunun sosyal yönlerini nasıl etkilediği ve hükümet politikaları üzerindeki etkilerini nasıl etkilediği hakkında kapıları sınırsız miktarda bilgilendirirken, teorinin göz kamaştırıcı bir zayıflığı yoklamadan başka bir şey değildir (Temel ve Koçak,2015).

Sibernetik geleneğin ağ teorisi ve diğer sistemlere yönelik teorileri ile ilgili olanlar gibi diğer iletişim teorileri, mesajın çeşitli kanalların bağlantıları aracılığıyla nasıl gönderildiği ve alındığı hakkında daha doğru bir tabloyu detaylandırabilirken, medya teorisinin etkilerini ölçmeye yönelik medya teorisi bu bağlantılar. Ağ teorisi, medya kuruluşlarının nasıl birbirine bağlı olduklarını ve bunların birbirleriyle nasıl ilişkilendiğini analiz etmeyi sağlar. Bunun bir örneği, bir haber ağının raporlanmasının rakip ağlara nasıl yansıdığı olabilir. Ağ teorisi, bilgi alıcıları arasındaki bağlantıların analizine izin verecektir.

(18)

Ağ teorisi, bilgi ve kaynakların güvenilirliğinin ölçülmesine yardımcı olabilir, ancak ana odak noktası, genel olarak medya teorisi gibi alıcıların görüşüne dayanmaz.

Medya teorisini düşünürken, ana akım medyanın, nüfusun ideolojik görüşleri üzerinde önemli bir etkisi vardır. Halkın güncel olaylarla ilgili kitle iletişim araçlarından aldığı bilgiler, toplumumuza bakışları ve anlayışları açısından kritik öneme sahiptir. Medya, nasıl hissettiğimizi, nasıl anladığımızı ve hayatlarımızı nasıl yaşadığımızı etkiler. Bizi hem kişisel hem de sosyal düzeyde etkiler. Kitle iletişim araçları, her şey hakkında görüşlerimizi ve görüşlerimizi şekillendirir (Göker,2015).

Medya kuramının incelenmesi bize bu etkileri daha doğru bir şekilde anlama ve görüşümüzle yaşamımıza bakış açımızdan daha fazla kontrol almamıza yardımcı oluyor. Bazıları, kitle iletişim araçlarının insanların zaten sahip olduğu ideolojileri pekiştirdiğini söylerken, medya teorisi, bu ideolojilerin başlangıçta nasıl kamuoyuna girmiş olabileceğini incelememize izin veriyor. En azından, medya kuramı, modası geçmiş ve istenmeyen olabilecek önyargıları ve önyargıları tanımlamamıza ve dökmemize yardımcı olabilir. En iyi ihtimalle, medya teorisi insanlığa karşı daha büyük bir tutumu şekillendirmeye ve insanların çevrelerindeki dünyayı daha bilinçli hale getirmelerine yardımcı olabilir (Aydın,2017).

2.3. İletişim Engelleri

İnsanlar fark etmeden her gün haberleşirler. Bu nedenle iletişim her zaman gönüllü olarak yapılmaz. İletişim, sözlü ve sözel olmayan işaret ve sembollerin kullanımı yoluyla paylaşılan bir anlam yaratma süreci olmak üzere, bir başka kişiye bilgi gönderilmesi veya iletilmesidir (Başerer vd.,2016).

İletişim engelleri, kültür, din, kişilik ve algılar gibi iletişimde çok fazla müdahaleden kaynaklanmaktadır. En yaygın iletişim engellerinden biri kültürdeki farklılıktır. Kültür, bir grup insan tarafından paylaşılan ve aşağıya doğru akan ve sürekli değişen ve dinamik olan bir dizi öğrenilmiş düşünce ve davranış örüntüleri olarak tanımlanır. Kültür her ırkta, eyalette ve ülkede farklıdır (Yılmaz,2018).

İletişim engelleri bilincinde olmakla birlikte, insanlar tarafından farklı kültür, kişilik, algı ve zihniyete sahip farklı insanların dünyayı oluşturduğunu ve birbirlerinin kültürünü açık fikirli olarak kabul etmediklerini anladıkları ölçüde kabul edilmez. Bu nedenle, yanlış anlamalar çoğu kez gerçekleşir. Bazı insanlar diğer insanların kültürünü kabul etmeyi, hatta anlamaya çalışmayı reddederler. Bu, kültürlerinin daha üstün ve doğru olan olduğuna inanmak olabilir (Taşdan ve Güngör,2016).

(19)

Bunun nedeni, bireyin algısal ve kişisel rahatsızlığının bir sonucu olarak bireysel engellerden kaynaklanabilir. İki kişi aynı olayı tecrübe ettikleri zaman bile, zihinsel algısı bir engel olarak hareket eden özdeş olmayabilir. İletişim engellerinin farkındalığı insanların birbirlerini anlamasına engel değildir. Sözsüz iletişim, dilsel olmayan araçlarla ifade edilen mesajlardır. Sözel olmayan yollarla yapılan iletişim, gerçekleşenden daha sık kullanılmaktadır (Güven,2015).

Her türlü iletişimin başarılı olması için, alıcının mesajın göndericisinin amaçladığı şekilde mesaj ile aynı anlamı atması esastır. Ancak tüm iletişim eylemleri mükemmel ya da başarılı değildir. Zaman zaman, mesaj gönderen ve alıcı arasındaki geçiş boyunca çeşitli engellerle karşılaştıkça bir anlam kaybolur. Bu engeller, iletişim sürecinde bir mesajın geçtiği aşamalardan herhangi birinde ortaya çıkabilir. Bu da yanlış iletişim olarak adlandırılır.

İletişimde başarısızlığa yol açan ortak sorunlardan bazıları şunlardır: gürültü, kültürel farklılıklar, konuların karmaşıklığı, kişisel önyargı, anlamsal sorunlar, sosyo-psikolojik engeller, filtreleme, bilgi yüklemesi, kötü dinleme, amaç çatışmaları, eğik çizgi. Sonuç olarak, iletişimin önündeki engeller, iletişimin ortaya çıktığı aşamada aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:

 Gönderici yönelimli engeller: planlama eksikliği, iletişimin amacı hakkında netlik olmaması, kötü kodlanmış bir mesajla sonuçlanan kelimelerin yanlış seçilmesi, algı farklılığı, kanalın yanlış seçimi, gerekçesiz varsayımlar, vb.

 Alıcı odaklı engeller: zayıf dinleme, ilgi eksikliği, algıdaki farklılık, yanlı tutum vb.  Kanal yönelimli engeller: gürültü, yanlış seçim ortamı, adres sisteminde teknik

hatalar veya gönderen tarafından seçilen iletişim ortamı, zaman ve mesafe vb. İletişimi psiko-semantik bir süreç olarak tanımlayabiliriz. Bu nedenle iletişimin etkililiğini etkileyen engeller çoğunlukla sosyal psikolojik-dilsel niteliktedir. Bu faktörler, iletişim sürecinin, yani gönderenin kanalın unsurlarının herhangi biri üzerinde etkili olabilir.

Yukarıda listelenen engellerin birçoğunun anlaşılması kolaydır. Fakat bunlardan birkaçı ayrıntılı bir açıklama gerektirebilir.

İletişimin çeşitli engelleri aşağıdaki geniş kategorilere ayrılabilir: 1) Anlamsal veya dil engelleri,

2) Fiziksel engeller, 3) Kişisel engeller,

4) Duygusal veya algısal engeller, 5) Sosyo-psikolojik engeller,

(20)

6) Kültürel engeller, ve 7) Örgütsel engeller.

2.3.1. Semantik / Dil Engelleri

Anlambilimi, kelimelerin anlamlarına dair sistematik bir çalışmadır. Böylece, anlamsal engeller dil ile ilgili engellerdir. Bu engeller, mesajı sırasıyla kelimeler ve fikirlere kodlama veya çözme işlemi sırasında ortaya çıkan problemlerdir. Hem sözlü hem de yazılı iletişim doğada belirsiz olan kelimeler / sembollere dayanmaktadır. Sözcükler / semboller çeşitli şekillerde kullanılabilir ve çeşitli anlamlara sahip olabilir. Alıcı bağlamı bilmediği sürece, kelimeyi / sembolü kendi anlayış düzeyine göre yorumlayabilir ve böylece mesajı yanlış yorumlayabilir. En yaygın anlamsal engeller aşağıdaki gibi listelenmiştir (Kocaman,2016):

 Kelimelerin Yanlış Yorumlanması, Semantik sorunlar genellikle, gönderenin amaçladığı ve alıcı tarafından anlaşıldığı şekliyle arasındaki boşluk nedeniyle ortaya çıkar. Bu, alıcının vericinin istediği gibi kelime / sembolle aynı anlama gelmediğinde gerçekleşir. Sözcükler, kullanımlarına bağlı olarak, yani kullanıldığı bağlamda çeşitli anlamlar ifade edebilir. Sözcük / sembol ile ona atanan anlam arasındaki ilişki keyfi niteliktedir. Örneğin, sıfat olarak kullanıldığında 'sarı' kelimesi, kullanımına bağlı olarak çoklu çağrışımlara sahip olabilir. Sözcükler iki anlamlı anlamlıdır (açıklayıcı) ve mecazi (nitel). 'Sarı', birincil renk olmanın yanı sıra, 'tazelik', 'güzellik', 'hastalık', 'çürüme' vb. Alıcı kendi hayal gücüne ve deneyimlerine dayanarak bu yollardan herhangi birini yorumlamakta özgürdür. Ancak iletişimin mükemmel olması için, iletiyi kodlarken, gönderenin aklındaki ile aynı anlamı ataması şarttır. Bu nedenle, her zaman mesajların yanlış yorumlanması olasılığı vardır. Çoğunlukla, gönderen, alıcıya tam anlamı iletebilen basit ve açık kelimeler kullanmazsa bu tür sorunlar ortaya çıkar.

 Teknik Dilin Kullanılması, Aynı alanda çalışan kişiler veya profesyoneller tarafından kullanılan teknik veya uzmanlık dili jargon olarak bilinir. Bu tür bir teknik dil, alıcının alıcısı aşina değilse, iletişimin önündeki engel olabilir.

 Belirsizlik, Belirsizlik, mesajın gönderenin ve alıcının aynı kelimeleri farklı anlamlara yüklediğinde veya aynı anlamı taşımak için farklı kelimeler kullandığında ortaya çıkar. Bazen yanlış ve spekülatif varsayımlar da belirsizliğe yol açar. Bir gönderen, genellikle, izleyicinin durumu olduğu gibi algılayacağı veya bir konu

(21)

hakkında aynı fikri görebileceğini veya mesajı anladığında mesajı anlayacağını varsaymaktadır. Tüm bu varsayımlar yanlış olabilir ve iletişimin başarısız olmasına neden olabilir.

2.3.2.Fiziksel / Çevre Engelleri

Fiziksel engeller, iletişimde kullanılan medyadaki bazı teknik hatalardan veya çevre ortamdaki bazı rahatsızlıklardan kaynaklanan engellerdir. Çoğunlukla, 'gürültü' terimi genel olarak fiziksel engellere gönderme yapmak için bir battaniye terimi olarak kullanılır. Fakat gürültü, gerçek anlamıyla, aynı zamanda süreç iletişimi sırasında fiziksel engellere yol açan faktörlerden biridir. Gürültünün yanı sıra, yanlış ortam seçimi, akustiğin olmaması, zayıf aydınlatma, ellerin sık hareketleri, bir kalemle uğraşmak, hatta önemli bir konuşma sırasında çay servis etmek de bunların hepsi iletişim sürecinde fiziksel engeller yaratmakla sorumludur (Akça,2006).

Gürültü, İletişim için ilk büyük engel gürültüdür. İletişim, iletim seviyesinde ortaya çıkan gürültü ile bozulmaktadır. İletişim alanındaki 'gürültü' kelimesine atfedilen anlam Fizik alanından türetilmiştir. Fizikte, gürültü “bir sinyalin berraklığını azaltan veya azaltan bir rahatsızlık, özellikle rastlantısal ve sürekli bir rahatsızlık” anlamına gelir.

Gürültü' kelimesinin günümüz çağrışımı, Bilgisayar Bilimi alanındaki kullanımından da anlaşılacağı gibi, “alakasız ya da anlamsız veriler” dir. Örneğin, bir okul çevresindeki trafik gürültüsü, öğretmen ve öğrenciler arasındaki bilgi akışını engeller. Sözlü iletişimi zorlaştırır. Benzer şekilde, cep telefonu üzerinden konuşurken veya genel adres sistemini kullanırken veya TV izlerken zayıf sinyal veya statik de ses sinyallerini bozar ve iletişimi bozar.

Kötü hava koşulları da bazen sinyallerin iletimini engelleyebilir ve iletişim kanallarının bozulmasına neden olabilir. Yukarıda ele alındığı gibi, gürültü sadece ses sinyallerinin bozulması değildir, aynı zamanda iletişimin çeşitli aşamalarında ortaya çıkabilecek tüm engelleri de içerir. Geniş anlamda, anlamsal engelleri, algısal engelleri ve psikolojik engelleri ifade eder. ama aynı zamanda iletişimin çeşitli aşamalarında ortaya çıkabilecek tüm engelleri de içerir. Geniş anlamda, anlamsal engelleri, algısal engelleri ve psikolojik engelleri ifade eder. ama aynı zamanda iletişimin çeşitli aşamalarında ortaya çıkabilecek tüm engelleri de içerir. Geniş anlamda, anlamsal engelleri, algısal engelleri ve psikolojik engelleri ifade eder.

(22)

Zaman ve Mesafe, bilginin düzgün akışının önündeki engeller olarak hareket eder. Bugün, teknolojik gelişmeler nedeniyle, daha hızlı iletişim araçlarına sahibiz. Ancak, zaman zaman, bu iletişim araçlarına ulaşılamaması veya teknik / teknolojik sorunlardan dolayı kolayca erişilemeyebilir. Bu, sadece fiziksel değil, aynı zamanda verici ve alıcı arasında bir iletişim boşluğuna da yol açabilir. İki farklı ülkede yaşayan insanlar arasındaki zaman farklılıkları, aralarındaki iletişimi etkileyebilir. Aynı organizasyonda farklı vardiyalarda çalışan insanlar bile etkili bir şekilde iletişim kurmada sorun yaşayabilir. Bir sınıfta veya bir konferans salonundaki uygunsuz oturma düzenlemesi, bir kişinin izleyicisiyle göz temasını sürdürmenin zor olması nedeniyle etkili iletişimin önündeki engel olabilir (Elgünler ve Fener,2011).

Yanlış Ortam Seçimi, Bu da etkili iletişim için bir engel oluşturabilir. Örneğin, bir uzman okuma yazma bilmeyen işçileri veya gönüllüleri yeni bir çalışma yöntemine yönlendirmek için çizelgeler veya grafikler veya PowerPoint sunumları kullanıyorsa, bu tür karmaşık sunumlardan herhangi bir bilgi veya yönerge elde etmek için yeterince donanımlı olmayacaktır.

Çevre, Olumsuz hava koşulları sadece iletişim araçlarını değil, aynı zamanda mesajın göndereni ve alıcısı üzerinde de bir etkiye sahiptir. İki kişi aşırı hava koşullarında, çok sıcak veya çok soğuk olduğunda birbirleriyle iletişim kurduklarında, çevreleri, aralarında yer alan değişimin etkinliği üzerinde doğrudan bir etki yaratır. Dolayısıyla, çevresel faktörler insanların ruh halini belirler ve aynı zamanda zihinsel çevikliklerini ve dolayısıyla etkili iletişim kurma kapasitelerini de etkiler.

2.3.3.Kişisel Engeller

İletişim doğada kişilerarasıdır. Dolayısıyla, iletişim sürecine katılan kişilerle doğrudan bağlantılı belirli engeller vardır, yani gönderenin ve alıcının, mesajın doğru bir şekilde aktarılmasını etkilemektedir. Bunlara kişisel engeller denir. Herhangi bir ticari organizasyonda, üstlerin ve astların tutumu, iletişimin başarısını belirlemede hayati bir rol oynamaktadır. Eğer üstlerin düşmanca bir tavırları varsa, o zaman bazı bencil motiflere ulaşmak için bilgiyi filtreleyebilir veya bazen kasıtlı olarak mesajı manipüle edebilirler (Daldal,2008).

Pek çok üst yönetici, astlarının kendilerine tavsiyede bulunmadıklarını düşündükleri için öneri ve geri bildirime açık değildir. Ayrıca, genellikle iş ile çok meşgul olmaya eğilimlidirler ve iletişime çok fazla önem vermezler. Buna bağlı, Kurum içinde aşağı doğru

(23)

bilgi akışı kötü bir şekilde etkilenir ve bu da kötü performansa yol açar. Üstelik, üstler genellikle, astların, yalnızca resmi iletişim kanalları aracılığıyla onlara yaklaşmaları gerektiği konusunda ısrar ederek yetkilerini kullanırlar (Koçak,1991).

Eğer herhangi bir şart altında, astlar doğrudan üstleri ile iletişim kurmaya çalışırlarsa, bu güç girişimlerine meydan okuma olarak algıladıkları için suçlanabilirler. Böylesi bir tutum, etkili iletişim için bir engel haline gelir. Astlar üstlerine doğrudan iletişim kurmaya çalışırlar, daha sonra güç pozisyonlarına bir meydan okuma olarak gördükleri için suçlanabilirler. Böylesi bir tutum, etkili iletişim için bir engel haline gelir (Güngör ve Taştan,2016).

Öte yandan, alt grupların katılımını artıran belirli faktörler vardır. Güven ve korku eksikliği, astlarının üstlerinde açık ve rahat iletişim kuramamalarının temel nedenidir. Bazı bilgilerin, bir şekilde kuruluştaki potansiyel menfaatine zarar verebileceğini düşünürlerse, bu tür bilgileri gizlemeyi tercih ederler. Eğer bu mümkün değilse, bu durumda bilgiyi filtreler, böylece aynı şekilde sorumlu tutulamazlar (Argon ve Zafer,2009).

Kişisel engeller çoğu kez bilgilerin bozulmasına, filtrelenmesine ve atlanmasına yol açar ve dolayısıyla iletişimin doğruluğu üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. Kişisel engellerin, göndericinin ve alıcının tutumunda kökeni olduğu sonucuna varabiliriz. Kişisel engeller çoğu kez bilgilerin bozulmasına, filtrelenmesine ve atlanmasına yol açar ve dolayısıyla iletişimin doğruluğu üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir (Güven,2015).

2.3.4. Duygu Veya Algılama Engelleri

Duygusal veya algısal engeller kişisel engellerle yakından ilişkilidir. Kişisel engeller, motivasyon ve tutumlardan (yukarıda görüldüğü gibi) ortaya çıkarken, duygusal ya da algısal engellerin de duyguları ve duyguları içeren ek bir boyutu vardır. Eğer alıcı bilgiyi açık bir düşünce ile değerlendirmezse, objektif olarak duyguları tarafından renklendirilir, böylece bir mesaja çok fazla okumaya neden olur. Bu, bilgilerin tam olarak aktarılmasını engeller ve yanlış yorumlamaya neden olur. Böyle bir bariyer, mesajı kodlama zamanında da ortaya çıkabilir. Göndericinin aşırı coşkusu, mesajını, aslında niyet etmeyeceği anlam / anlamları ile iletmesine yol açabilir.

(24)

2.3.5. Sosyo-Psikolojik Engeller

Sosyo-psikolojik engeller, algılanan engellere benzer şekilde, kişisel engellerin dışsal alanlarından biri olarak düşünülebilir. Bunu kişisel engellerin alt kategorisi olarak incelememiz gerekir çünkü bir kişinin tavrı sadece içgüdüleri ve duyguları ile değil, aynı zamanda onun etrafındaki insanlarla olan etkileşimi ve onun arasındaki etkileşim ile şekillenir (Susar,2005).

Bir iletişim durumunda, iletişimciler gerçekliğin iki yönünü, gördükleri ve diğerini algıladıkça ele almalıdırlar. Akıl, bireysel algıya göre mesajı, yani kelimeleri / sembolleri / işaretleri ve öznitelikleri anlamlandırır. Her bireyin, kendi deneyimleri, duygusal makyajı, bilgisi ve belirli bir zaman diliminde elde ettiği zihniyet tarafından oluşturulan kendine özgü bir filtresi vardır. Yukarıdaki tartışma temelinde, sosyo-psikolojik faktörlerin iletişimin etkililiği üzerinde derin bir etkisi olduğu sonucuna varabiliriz (Silkü,2002).

2.3.6. Kültürel Engeller

Kültür, “toplumsal olarak aktarılan davranış kalıplarının, sanatlarının, inançlarının, kurumlarının yada diğer tüm insan iş ve düşünce ürünlerinin toplamıdır. Kültür, sosyal gruplar içinde öğrenilir ve paylaşılır ve genetik olmayan yollarla aktarılır. Bu tanımdan, kültürün fikirlerin, geleneklerin, sanatların, ritüellerin, becerilerin, vb toplamın toplamı olduğunu söyleyebiliriz. Nesilden nesile aktarılan bir grup insanın. Basitçe söylemek gerekirse, kültür “insanların gruplarının dünyayı anlama ve yorumlama biçimleridir.

Her grup, milliyet temelinde kategorize edilir, etnisite, ırk, din vb. kendi kendine özgü kültürüne sahiptir. Böylece, büyük bir kültür içinde var olan çeşitli alt kültürler vardır. Kültürel farklılıklar, sadece dillerdeki farklılıklardan dolayı değil, aynı zamanda göndericinin ve alıcının zihninde yapılan çalışmalarda kültüre özgü birçok varsayımdan dolayı mesajların şifrelenmesi ve kodlarının çözülmesinde büyük bir karmaşıklığa yol açmaktadır.

Farklı kültürlere mensup insanlar kelimeler, semboller, jestler ve davranışlara farklı anlamlar yükleyebilir ya da birbirlerinin sosyal değerlerini, beden dilini, mekânın uzaklaşmasına ve zamana karşı tutumlarını, sosyal davranışlarını ve davranışlarını, vb. Genel olarak, kendi standartlarına, tutumlarına, geleneklerine, önyargılarına, görüşlerine, davranış normlarına, vb. kendi farklı kültürlerine bağlı olarak çok farklıdır. Bu nedenle,

(25)

farklı kültürlere mensup insanlar kendi kültürel kimliklerini korumakta ısrar ettikleri zaman ve zaman zaman kültürel engeller ortaya çıkar.

2.3.7.Organizasyon Engelleri

Organizasyon yapısı, bir kurum içindeki bilgi akışını büyük ölçüde etkiler. Bazı önemli kurumsal engeller şunlardır:

Hedef Çatışmaları, Üstler ve astları arasında, farklı departmanlarda çalışanlar arasında, meslektaşlar arasında, vb. amaçlar arasında örgüt çatışması olabilir. Bu, organizasyon içinde düşmanca bir ortam oluşturabilir ve ciddi iletişim arızalarına yol açabilir.

Örgütsel Politikalar, Bunlar, aynı kurumda çalışan kişilerin birbirleriyle paylaştıkları benzerlik türünü belirlemekten de büyük ölçüde sorumludur. Organizasyon politikası, her yönden serbest bilgi akışını kısıtlayacak şekildeyse (sayfadaki İletişimin Resmi Kanallarına bakınız), o zaman iletişim başarılı olmaz. Bazı örgütlerde, belirli mesajların akışını kısıtlayan kurallar olabilir ve bu da çalışanların bu mesajları iletmelerini engelleyebilir, ancak önemli olabilir.

Örgütsel Hiyerarşi, Kurumun hiyerarşik yapısı da bilgi akışını engeller ve karar almada gecikmeye neden olur. Mesaj bir organizasyonda komut zinciri boyunca geçtiğinde, hedeflenen alıcıya ulaşmadan önce mesajın hemen hemen her seviyede filtrelenmesi ve çarpıtılması ihtimali vardır. Böylelikle, örgütün hiyerarşik yapısı da etkili iletişim için bir engel oluşturabilecek önemli faktörlerden biridir.

Yukarıdaki tartışmaya dayanarak, iletişimin önündeki engellerin “bir işyerindeki durum veya durum farklılıkları, cinsiyet farklılıkları, kültürel farklılıklar, önyargılar ve örgütsel ortam gibi etkili olanları etkileyeceği” şeklinde özetleyebiliriz.

2.4. Örgütsel İletişim

2.4.1. Örgütsel İletişim Kavramı

Örgütsel İletişim, kurumların oluşturulduğu şekillendirdiği bir iletişim süreci olarak tanımlanabilir. Burada süreç, insan, mesaj, anlam ve amaç olarak anlaşılabilir. Örgütsel iletişim, organizasyon içinde (veya karşısında) gerçekleşen iletişimdir. Her zamanki yüz yüze, telefon, faks veya postaya ek olarak; modern organizasyonlar iletişim kurmak için teknolojiyi kullanabilir. Teknoloji e-postalar veya yalnızca kurum için çalışanlar tarafından

(26)

kullanılmak üzere tasarlanmış bir internet sistemi olan iç iletişim sistemi için kullanılabilir (Durğun,2006).

2.4.2. Örgütsel İletişimin Önemi ve Amacı

Mevcut senaryoda, değişim süreci bir iş organizasyonunda çok önemlidir. Rekabetçi iş piyasası bunu kaçınılmaz kılmaktadır. Organizasyonlar bazı sebeplerden dolayı değişikliklere uyum sağlamak zorunda kalmaktadır. Teknolojideki ilerlemeler, küreselleşme, bir örgütü değişime uyum sağlamaya zorlayan bazı faktörlerdir (Eroğluer,2011).

Bir organizasyondaki iletişim sistemi ikiye ayrılır. Bunlar dış iletişim sisteminin yanı sıra iç iletişim sistemleridir. İç iletişim, kurum içindeki iletişim ile ilgilenir. Dış iletişim, işi etkileyen dış faktörlerle iletişim kurmaktadır. Kurumlarda iç iletişim, ihtiyaçların karşılanması için çok önemlidir. Bir örgütün farklı organlarındaki insanlar iç iletişim sistemi ile bağlanır. İç iletişim bir kurumsal iletişim biçimidir ve resmi ya da gayri resmi, yukarı, aşağı ya da yatay olabilir. İletişimin kimin tarafından yapıldığı ve iletişimin duruma göre yapıldığı belirlenmelidir. İletişim için uygun araçlar veya destekler de kullanılmalıdır (Karcıoğlu ve Kurt,2009).

Takım brifingi, bültenler, elektronik postalar, postalar, intranet, röportajlar, notlar, toplantılar, çalışan konseyleri veya çalışma konseyleri, cep telefonları ve raporlar iletişim için bazı desteklerdir. İletişim desteği duruma, iletişimciye ve dinleyiciye göre seçilmelidir. Hedef kitlenin belirlenmesi, ilgili iletişim için atılması gereken önemli ve önemli bir adımdır.

Teknolojiyi iletişimde kullanmak bir zorunluluk haline gelmiştir. Zaman geçtikçe, daha yeni gelişen teknolojiler iletişim tarzı değiştirecektir. Teknolojinin bir işletmeyle iletişimdeki etkisi: Bugün, her işletme, medyaya ve hedeflenen tüketicilere ulaşmak için teknolojiyi kendi yöntemleriyle kullanıyor. Ayrıca işletmeler, şirketler içinde ve yatırımcılar ve tedarikçiler arasında iletişimi kolaylaştırarak teknolojiyi benimsemiştir. Aşağıda, bir işletmeyle iletişimde teknolojinin birkaç kullanımı vardır (Kocabaş,2005).

Sonuç olarak, bir organizasyondaki herkesin iyi bir iletişim becerisine sahip olması gerekir. Bu nedenle, bir kurumun başarılı çalışması için etkili iletişim çok önemlidir. İş yazışması, dilbilgisi denetleyicisi ve metin zenginleştirme aracıyla, daha profesyonel ve sofistike bir cümle haline gelen basit bir cümle geliştirir, etkili iş iletişimleri yazmak için kullanılabilir. Ayrıca Teknoloji iletişim tarzımızı değiştirdi, işletmelerin tüketicilerle nasıl

(27)

etkileşimde bulunduğu ve arkadaşların birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduğu üzerinde büyük bir etki yaratmıştır (Atak, 2005).

2.4.3. Örgütsel İletişimin İşleyişi

İçinde yaşadığımız hızlı dünyada, iletişim özellikle iş ortamında bir yaşam biçimi haline gelmiştir. Bir yöneticinin bakış açısından, iletişim, bireyler ve üst yönetim tarafından belirlenen birçok hedefin başarısının anahtarıdır. Bu nedenle, bu tür iletişim ve etkili dinlemek için gerekli zihinsel, bedensel ve davranışsal yönlerini içeren, hazırlıklarını dinleme gibi yeni stratejiler ihtiyacını içermektedir.

Organizasyonlar, zayıf iletişimin örgütsel etkinliğin önündeki en büyük engel olduğunu düşünmüşlerdir. Bu nedenle, iletişim becerilerinin gelişimi, bir çalışanın kendi kavramını inşa etmek ve sürdürmek için yönetim için çok önemlidir. Çalışanlarla bilgi paylaşımı yönetimi sayesinde, iş ortamındaki iyilikleri ve algılarını artıran iş ve gelecekleriyle ilgili belirsizlikleri azaltmaya yardımcı olur (Demirel vd.,2011).

Bazı stratejiler yönetimi, bu iletişim engellerinin bazılarını aşmak için kullanır ve çatışmalar, çalışanların rollerini ve sorumluluklarını açıkça tanımlayarak, kişisel iletişim becerilerini geliştiren ve iletişim becerilerini geliştiren endişelerini aktif bir şekilde dinler. Yaşam boyunca iletişim becerilerini geliştirerek işyerinde başarılı ve üretken hale getirecek adımların atılacağı kanıtlanmış bir gerçektir.

İyi iletişim becerilerinin, eleştirel düşüncenin kullanılmasını gerektirdiğini hatırlamak önemlidir. Daha önce de belirtildiği gibi, kişilikleri ve öz kavramları tanımak, herhangi bir organizasyonda çok önemlidir. Kişisel ve yönetim açısından bakıldığında, kariyerimdeki iletişim becerilerinin yüksek beklentileri, birçok farklı yeteneğin geliştirilmesinde çok yardımcı olmaktadır.

Etkili iletişim herhangi bir organizasyonda çok önemli bir rol oynamaktadır. Örgütsel amaç veya hedefleri elde etmek için en iyi şey, iletişimdir. İletişim çeşitli süreç ve yöntemlerle ve farklı kanal ve iletişim tarzıyla olabilir. Farklı iletişim türleri olabilir. Herhangi bir organizasyonda yönetimin en önemli ve en iyi işlevi iletişimdir. İletişim olmadan birbirleriyle ilişki kurmak imkansızdır. Ancak iyi ve başarılı bir iş için etkili iletişim gereklidir. Aşağıdaki sebeplerden dolayı etkin iletişimin herhangi bir organizasyonda önemi vardır (Tuna,2008):

(28)

Bilgi ve karar, yönetim-çalışan ilişkilerinin ana bileşenidir. Bir çalışanın çalışanlarından ne istediği, aralarında güçlü bir iletişim olmadığı sürece, yapılamaz. Çoğunlukla, iletişim seviyesi, bunlar arasında zayıfsa yönetim sorunları ortaya çıkar. Yanlış anlama ve yanlış beyan etme şansı daha etkili ve doğru iletişim ile azaltılabilir.

Çalışanların Motivasyon ve Moralleri:

Çalışanların motivasyonu için en iyi araç sadece moral değil, aynı zamanda inovasyon ve yaratıcılığı da arttırabilecek etkili iletişimdir. Uygunsuz iletişim nedeniyle çalışanların moral ve performansı düşük olabilir.

Verimlilik:

Herhangi bir organizasyonda etkili iletişim, mükemmel insan ilişkilerini koruyabilir ve çalışanların teşvik edilmesini sağlayarak verimliliğin artırılabilir.

Çalışanlar için:

İnsan kaynağının tam olarak kullanılmasını sağlamak ve çalışanlardan zamanında yapması gereken iş, sadece etkin iletişim ile mümkün olabilir. Hızlı ve etkin iletişim politikasına ve prosedürlerine sahip olan kuruluş, işi, karışıklığı ve yanlış anlaşılmayı geciktirmeyi engelleyebilir.

İletişim ağları:

Temel olarak, insanların birbirleriyle nasıl iletişim kurdukları bir yoldur. Çalışanlar organizasyonda bilgi ve karar verme gruplarını oluştururlar. Bunlar, farklı çalışanlar, takımlar veya herhangi bir organizasyon grubu arasında mesajlar, iletişim ve bilgi akışının nasıl olduğunu bize anlatan temel yapılardır.

Herhangi bir organizasyonda başarının ana tarifi kuruluştaki iyi iletişim becerisidir. Her türlü iletişim çok önemlidir ve organizasyonda etkili olmalıdır. Farklı kişilerle iletişim düzeyi organizasyondan organizasyona değişir. Halkın, örgütün amaçlarını ve amaçlarını elde etmek için bu iletişim seviyesini kavramak için uyarlanabilirliği olmalıdır. Organizasyon, hedeflerin başarılması için etkin bir iletişim sistemine sahip olmalıdır. Çünkü bu modern teknolojiler çağında her organizasyonun inovasyona ve yaratıcılığa ihtiyacı vardır ve kuruluşlar arasındaki etkin iletişim bu değişiklikleri çok hızlı bir şekilde getirebilir.

(29)

2.5. Örgütlerde Çatışma

2.5.1. Çatışma Kavramı

Çatışma, yaşamın tüm yönlerini yöneten önemli bir güçtür. Her zaman bireyler, gruplar ve örgütler arasında var olmuştur. Çatışmayı anlamak ve yönetmek, organizasyonel performansı geliştirmek için hayati bir yatırımdır. Etkili çatışma yönetimi, kuruluşların yeni gelişmelerle temas halinde olmalarına ve yeni tehdit ve fırsatlar için uygun çözümler üretmelerine yardımcı olur. Siyaseti yönetmek gibi çatışmaları yönetmek, örgütsel karar vermeyi ve kaynak tahsisini geliştirmenin, sonuç olarak örgütü daha etkili hale getirmenin bir yoludur (Üngüren,2008).

Çatışma, iki veya daha fazla taraf arasında uyuşmazlıklar olarak tanımlanabilir; örneğin, bireyler, gruplar, bölümler, örgütler ve uyumsuz kaygıları olduğunu düşünenler. Çatışmalar, bir tarafın yapacağı bir eylemin, bir diğerinin amaçlarını, ihtiyaçlarını veya eylemlerini önleme veya bunlara müdahale etme olarak algılandığı durumlarda ortaya çıkar. Çatışma, iktidar ve siyasetle ilgili yönetim ve örgütsel davranış gerçekliği olarak kabul edilebilir.

Çatışma, hedeflerin uyumsuzluğuna dayanan ve karşıt davranışlardan kaynaklanan diğer bazı kişilerin hedeflerine ulaşılmasını engellemeye yönelik bir davranıştır. Modern çatışma teorileri, tüm katılımcıların algılarını, düşüncelerini, duygularını ve niyetlerini içeren bir süreç olduğunu vurgulamaktadır (Üngüren vd.2009).

Örgütlerde çatışma, hem örgüt bazlı hem de kişilerarası faktörlerden kaynaklanmaktadır. Kurumsal temelli faktörler, kıt kaynaklar üzerindeki rekabet, sorumluluk veya yargı yetkisine ilişkin belirsizlik, karşılıklı bağımlılık, insanları çukur eden veya birbirlerine karşı çıkan ödül sistemi ve güç farklılıklarıdır. Kişilerarası faktörler, atıf hataları, hatalı iletişim ve kişisel özellikler veya özellikleri içerir (Şahin vd.,2006).

İş ilişkisinde çatışma, endüstri ilişkileri teorileri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Farklı zamanlarda, yani üniter, çoğulcu ve etkileşimci bakış açılarında farklı şekilde yorumlanmıştır.

Çatışmanın geleneksel görüşü, sonuçta örgütler için kötü bir şey olan verimsizliğe, etkisizliğe veya işlevsiz sonuçlara yol açan olumsuz özellikler ve durumlarla ilişkili olmasıdır. Üniter perspektif, çelişkili ve kaçınılması gereken bir sürecin tanımını teşkil eden çatışmanın ilk yorumudur. Bu görüşe göre, anlaşmazlık, zayıf iletişimin olumsuz bir sonucu,

(30)

insanlar arasında açıklık ve güven eksikliği ve üstlerin astların ihtiyaç ve isteklerine cevap verememesi olarak görülmüştür.

Çatışmalar genellikle zararlı olarak değerlendirilir ve bu nedenle kaçınılması gereken bir şey de bazen faydalı olabilir. Çoğulcu bakış açısına göre, çatışma evrimsel değişimi desteklediği için kaçınılmaz, hatta bazen de arzu edilen doğal bir olgudur. Etkileşimci bakış açısına göre, uyum, barış, huzur ve işbirliği, ilgisizlik yaratabilir ve değişim ve inovasyon ihtiyacına cevap vermeyerek, statükoyu çok fazla toleranslı bir şekilde üretebilir. Bu nedenle, etkileşimci ideoloji, çatışmanın sadece tolere edilmemesi gerektiği gibi, asgari düzeyde bir çatışmanın benimsenmesini teşvik eder. Grubun yaşayabileceği, kendini eleştiren ve yaratıcı olduğundan emin olmak için yeterince anlaşmazlık seviyesi vardır (Özgan,2011).

Radikal görüşe göre örgüt, savaş tiyatrolarından biridir. Bu görüş, üretim araçlarının sahipleri (yöneticiler) ve işçiler arasındaki iktidarın eşitsizliğini vurgulamaktadır. Çatışma profesyonel değerler, sınırlı kaynaklar, kariyer gelişimi ve özel ayrıcalıklar ile ilgilidir. Bu nedenle, radikal çatışma çerçevesi referansı, kapitalist ekonomideki sömürücü istihdam ilişkilerinin kaçınılmaz bir sonucu olarak örgütsel çatışmayı ele almaktadır (Topluer,2008).

2.5.2. Örgütte Çatışma Türleri

Çalışma ortamında işyerinde herhangi bir zamanda çatışmalar meydana gelecektir. Bu durum herhangi bir durum veya üst veya alt yönetimi içerecektir. Bu çerçevede örgütsel çatışma türleri aşağıdaki gibi açıklanabilmektedir;

Bağımlılık Çatışmaları

Tanım: Bir kişinin görevi bir başkasının işbirliğine bağlıdır, ya çıktı ya da girdi. Örnek: Bir satış elemanı, aylık satış rakamlarını sürekli olarak geçerek muhasebecinin raporlarına geçmesine neden olur.

Stildeki Farklılıklar

Tanım: Bir işi tamamlamak için insanların tarzı farklılık gösterebilir.

Örnek: Bir kişi işi hızlı bir şekilde veya görev odaklı yapmak isterken, diğeri belirli bir şekilde yapması konusunda daha endişeli olabilir.

(31)

Tanım: Eğitim geçmişleri, kişisel deneyimler, etnik miras, cinsiyet ve politik tercihler arasındaki farklılıklar nedeniyle insanlar arasında çatışmalar ortaya çıkabilir.

Örnek: Kişinin sahip olduğu yetenek veya beceriler, enerji açısından cinsiyete göre farklılık gösterebilir.

Liderlikte Farklılıklar

Tanım: Liderlerin farklı tarzları vardır. Bir süpervizörden başka bir amirine geçiş yapan çalışanlar karışabilir.

Örnek: Lider diğer liderlerin daha fazla direktif veya talepte bulunabileceği gibi aynı zamanda daha açık fikirli ve kapsayıcı olabilir.

Kişilik Farklılıkları

Tanım: İşyerindeki bu tür çatışmalar, çoğu zaman, bir başkasının güdüleri ve karakterleri hakkındaki duygu ve algılardan etkilenmektedir.

Örnek: Takım lideri, işin geç kaldığı için birisini varsayıyor çünkü çalışanlar ekip üyesini tembel ve düşüncesiz olarak algılar.

Organizasyondaki çatışmaların ardında çeşitli nedenler vardır, bunların hepsi aşağıdaki kategoride özetlenebilir;

 Uyumsuz Hedefler: - Bu, organizasyondaki ana örgütlenme çatışması kaynağından biridir, bir grup veya üyenin hedeflerinin hedefi, çoğunlukla örgütlerde gerçekleşen diğer grup veya üyelere müdahale ettiğinde gerçekleşir. Ortak görev ve ortak hedefler çoğunlukla bu tür çatışmalara yol açar.

 Farklılaşma: - Örgüt içinde görüş, değer, inanç, deneyim, eğitim, tedavi vb. Şeklinde farklılaşma olduğunda, bu tür bir çatışma ortaya çıkar. Bu tür bir çatışma genellikle örgütlerin birleşmesinden ve suçlanmasından sonra kuruluşta bulunur.

 Görev Karşılıklı Bağımlılık: - Bitmiş ürün tamamlanmadan önce bir işlemin girişinin bir diğerinin çıkışına bağlı olduğu durumlarda, çatışma potansiyeli yüksektir. Eğer görevler arasında karşılıklı bağımlılık varsa çatışma yaşanır. Ekip üyeleri aynı kaynakları paylaşırken veya aynı tür bir görevde yer aldığında olur. Görev bağımlılığı ne kadar yüksekse, çatışma riski de artar çünkü bir üyenin diğerinin amaçlarına müdahale etme olasılığı daha yüksektir.

 Kıt Kaynaklar: - Kıtlık, kıtlık insanlarının birbirleriyle rekabet etme eğiliminde olmasından ötürü çatışmalara yol açar, bu da organizasyondaki diğer muhtaç insanlarla çatışmaya neden olur. Kıtlık, kuruluşta tamamlanma seviyesini sürdürmek ve herkesi iyi bir performans sergilemek için gereklidir.

(32)

 Belirsiz Kurallar: - Belirsiz ya da çifte anlamlar var ise kurallar ve politikalar argümanı, karışıklığa ve boşa harcanan kaynakların çatışmasına yol açar. Ayrıca, kuruluşun içinde yer alan siyaseti de, her şey doğru bir şekilde tanımlanmadığında ve çatışmanın ortaya çıkabileceği iki farklı potansiyele yol açıyor.

 İletişim Sorunları: - İletişim, organizasyonda çok fazla çatışmaya yol açıyor. Komut, amaç, fırsat, vb. Doğru bir şekilde iletilmediğinde, iletişim eksikliğinden ötürü bir şeylerin sorulması ve başka bir şeyin sunulması çoğu zaman gerçekleşir; bu durum örgüt kaybının çatışmaya yol açmasına neden olabilir.

İletişimsizlik, üç nedenden dolayı fırsat yetersizliği, etkili iletişim kurma kabiliyeti ve motivasyonu nedeniyle gerçekleşir. Fırsat eksikliği, klişenin ifade vermeyi beceremediği klişe iletişimine yol açan iletişim fırsatını kaçırmış ve iletişimin anlamı düzgün bir şekilde iletilememiş, bu da çatışma ve yanlışlığın gerçekleşebileceği algılara ve varsayımlara yol açmaktadır.

 Çözülmemiş çatışmalar: - Bazı küçük ihtilaflar ihmal edildiğinde ve devam etmesine izin verildiği zaman, bu kontrolün sınırlarını aşarsa, o zaman organizasyonun en iyi çıkarları için orada değildir ve bir endişe noktası yaratır.

Çatışmalar, duruma bağlı olarak örgüt üzerinde olumlu ve olumsuz etkiye sahip olabilir ve çatışmanın etkisi, çatışmanın etkisinin, yöneticinin onunla başa çıkmasına bağlıdır. Çatışma çözülmeli veya organizasyon için etkili bir şekilde kullanılmalıdır, eğer bu gerçekleşmezse, o zaman organizasyona zarar verecektir.

2.5.3. Örgütlerde Çatışmanın Etkileri

Çatışma, karşı çıkanların çatışmasından başka bir şey değildir. Basit bir ifadeyle, iki farklı görüş noktasının çatıştığı veya sahne muhalefetini söyleyebileceği aşamadır. Çatışmalar farklı teoriler ışığıyla açıklanabilmektedir.

İlk teori, geleneksel teori olarak bilinir, çatışmaların kötüye gittiğini, sorun yaratıcısından kaynaklandığını ve bastırılması gerektiğini savunmaktadır. İkinci teori, çağdaş teori olarak bilinir, insanlar arasındaki çatışmanın kaçınılmaz olduğunu savunur. Değişimin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkarlar ve etkin bir şekilde yönetilirlerse organizasyon için faydalı olabilirler. Bu teoriye göre, yeni fikirler geliştirmeye ve kurumun daha iyi bir şekilde işlev görmesine yardımcı olabilecek yeniliklere yol açmaktadır. Aşağıdakiler, çatışmaların

(33)

olumlu etkilerinin yanı sıra çatışmaların olumsuz etkileridir (Kılıç,2001;Kayacık vd.,2013;Şendur,2006);

Çatışmaların olumlu etkileri

Çatışmaların yayılması: -Dikkat veya çatışmanın akışı, insanların çalışmakta olduğunu ve organizasyonda bir şey olduğunu göstermektedir. Bu, monoton bir makine gibi çalışmadıklarını ve bir insan gibi davrandıklarını gösteriyor. Örgütsel noktadan insanların tatmin olmadıkları ve organizasyonda aktif olarak çalıştıkları iyi bir işarettir.

Gerçekler veya kararlar için bir arayışın uyarılması: -İki parti birbirini tanımakta ve saygı duyduğunda çatışma durumuna düştüğü zaman, her ikisi de her ikisinin de kabul ettiği ortak bir noktaya varmak zorundadır.

Grup uyumu ve performansında artış: - Çatışma durumundan dolayı, üyelerin performansını genel olarak artıran taraflar arasında rekabetçi bir ortam geliştirilmekte, her iki taraf da azami verim elde etmeye çalışmakta ve başkalarına göstererek motive edilmekte ve çatışmalar çözülmektedir.

Güç ve kabiliyetin değerlendirilmesi: - Bir bireyin güç ve yetenekleri bir çatışma durumundan açıkça tanımlanabilir. Bir bireyin durumu nasıl ele alıp ele aldığının ve çevresini yönetmenin bu kadar hassas yetki ve sorumluluk sahibi insanlara nasıl yardımcı olduğu açıkça görülebilir ve değerlendirilebilir.

Çatışmaların olumsuz etkileri

Çalışmayı kolaylaştırmaya yönelik engeller: - Çatışmalar, kurumdaki düzgün çalışmayı etkileyebilir. Çatışma nedeniyle çalışanlar işlerinde yoğunlaşmayı kaybeder ve durumla birlikte taşınırlar.

Azaltıcı çıktı: - Çatışma çıktısı nedeniyle etkilenebilir. Çatışma, örgütsel çalışmanın kaybına yol açan çalışma ortamını yanlış yönlendirebilir, bazen örgütsel çatışmanın kişisel bir kavgaya dönüşmesi ve daha sonra tarafların attığı adımlar örgütün çıkarlarının en iyisini takip etmeyebilir.

Karar verme sürecindeki engeller: - Karar alırken bir süre engelleme olarak çakışır. İki veya daha fazla tarafın, yukarıdaki kolay kısımda değinildiği gibi çeşitli nedenlerden dolayı orada olabilecek tek bir şey üzerinde anlaşmazlık yaşadığı ve bu çatışmanın çözülmediği sürece kararın geciktirilememesi sürecin geciktirilmesine neden olur.

(34)

Şiddetli çatışma olasılığındaki artış: - Yukarıda bahsettiğim gibi Çatışma dozu kontrol edilen ortamlarda çözülmüyorsa veya saklanmıyorsa, organizasyona zarar verecektir. Çatışma zamanında çözülmezse ve düzgün bir şekilde yönetilmiyorsa, durum şiddetli hale gelebilir ve bu tür bir çatışma tüm örgütü uzatabilir. Bu olumsuz etkilerin genel sonucu, çalışanların örgütsel amaçlara ve örgütsel verimliliğe olan bağlılığını azaltmaktır.

Güç, Politika ve Çatışma, organizasyonda doğru bir şekilde taşınırsa iş ortamını sağlıklı hale getirebilir ve kurumun verimliliğini artırır. Çalışma durumunu sürdürmeye veya dengelemeye yardımcı olan kontrollü bir şekilde uygulanmalıdırlar. Eğer yönetici tezleri iş ortamında düzgün bir şekilde yönetirse, organizasyonun büyümesinde olumlu değişiklikler yapabilir. Organizasyon yöneticisindeki ağ ve bilgi akışı sayesinde etrafta dolaşan bir şey takip edebilir. Çatışmaları yöneterek çevreyi daha rekabetçi hale getirebilir, bu da yüksek iş üretkenliğine yol açabilir ve örgütü belirsiz bir boyuta taşıyabilir.

2.5.4. Örgütlerde Çatışmayı Aşma Yolları

Güven, çalışma ortamının günlük olarak daha iyi performans göstermesi için çalışma ortamında yaratılması gereken bir parçadır. Toplum içindeki konumları nedeniyle bireylere yerleştirilen inanca daha fazla, araçsal güven rölesi. Bununla birlikte, sosyal güven, yetenek ve mantıksallıktan nadiren endişelenildiği, fakat bireyin motifleri ile ilgili olduğu için, enstrümantal güvenden çok daha belirsizdir. Örgütsel 'siyasette' büyük rol oynayan sosyal güvenin ve yokluğunun, çalışanların ayrılmalarına katkıda bulunan bir faktör olduğuna inanılmaktadır (Sütlü,2007).

Kişiler arası çatışmalar, işteki hasarlı ilişkilerin önemli bir sebebidir ve hem verimlilik kaybına hem de çalışan memnuniyeti kaybına neden olur. Çatışma aynı zamanda yanlış anlaşılmadan dolayı kasıtlı veya kasıtsız olabilir. Güven ihlallerinden kaynaklanan hem ihanet hem de ihanet duyguları, bireylerin intikam almak istemesine yol açabilir. Yaşanan olumsuz duyguların seviyesi, çatışma öncesindeki ilişkilerde var olan güven düzeyine bağlıdır (Şendur,2006).

Stresin olumsuz etkileri; verimliliği düşürmek, gerçekleştirmek için kapasiteyi azaltmak, inatçı girişimi veya organizasyon ve meslektaşları için endişe duymamaktır. İşyeri çatışmasının üst yönetim, organizasyon veya hatta meslektaşları tarafından uygun şekilde ele alınması gerekir (Asunakutlu ve Safran, 2005).

(35)

2.6. Okul Yönetimi ve İletişim

İletişim süreci, iletişimde yer alan taraflara bağlı olarak farklı biçimler alır. Mesaj iletmek için işaret, vücut hareketi ve yüz ifadesini kullanan mesaj ve sözel olmayan iletişimin değiş tokuşu için sözlerin kullanıldığı sözel iletişim vardır. Bağlantılı veya bağlantıya sahip kişiler arasında gerçekleşen kişilerarası iletişim olarak adlandırılan başka bir biçim vardır. Kişilerarası iletişim, biri mesaj gönderdiğinde veya alırken ve bir birey bu tür mesajlara anlam ayırdığında gerçekleşir.

İletişim ve işbirliği süreçlerini ve bir kişinin işbirlikçi planlama zaman çizelgesi bağlılığını ve özel ihtiyaçları olan öğrenciler için farklılaştırılmış öğrenmeye yönelik birleşik bir işbirliğini teşvik etmek için bir yıl seviyesinde koordinatör olarak kullanacağı becerileri tanımlarken, aşağıdakiler iletişim ve işbirliği ile birlikte aşamalardır.

Özet olarak, işbirliği süreçleri, işbirliği becerisi, iletişim süreci ve iletişim becerileri, işbirlikçi planlama zaman çizelgesi bağlılığına ve özel ihtiyaçlara sahip öğrenenler için farklılaştırılmış öğrenmeye yönelik ortak bir işbirliğine vurgu yapmak için kullanılabilecek temel bileşenlerdir.

2.6.1. Okul Yönetiminde İnsan İlişkileri

İnsan İlişkileri kavramı genellikle diğer insanlarla iyi etkileşim ve çalışma kapasitesi olarak tanımlanır. Sosyal dinamikleri hem bireysel hem de grup düzeyinde inceler ve etkili bir şekilde çalışabilmeleri için birbirlerini nasıl tamamlayacaklarını ele alır. Bir dizi dinamik ve bireysel kriterleri etkileyen, insan ilişkilerinde çatışmalar söz konusu olduğunda çok sayıda sorun ve zorluk vardır. Ancak çoğu durum için ortak olan bazı önemli konular şunlardır: 1. Benlik saygısı 2. Karşılıklı saygı 3. Grup Dinamiği 4. İletişim becerileri 5. Motivasyon

Meydana gelebilecek sorunların çoğu, yukarıdaki becerilerin veya olumlu durumun herhangi birinin veya bir birleşiminin yokluğuna kadar izlenebilmektedir. İnsan ilişkileri, bir uçtan uca kadar değişebilen iki veya daha fazla kişi arasındaki kişilerarası ilişki ve ilişkidir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Eğitim durumu, meslek gruplarına ve haneye giren aylık gelir durumuna göre medyada çıkan tavuk eti ile ilgili haberlerin tavuk eti tüketimi üzerine etkisini

Toprağa uygulanan farklı humik asit çeşitlerinin ve dozlarının bitkinin fosfor kapsamı üzerine etkisi P<0.01 düzeyinde önemli olduğu saptanmıştır.. Sivas humik asidi

Gerek Mastercard gerekse Visa kredi kartlarının büyük bankalar tarafından çıkarılması ve hızla yayılması, anlaşmalı işyerlerinin gün geçtikçe artması

en önemlilerinden birisi Amiral Dumesnil’in yangına iliĢkin raporudur. Dumesnil’in raporu, Ģimdiye kadar birçok araĢtırmada sadece isim olarak geçmiĢtir.

The odds ratios of all stroke and ischemic stroke were 1.32 and 1.66, respectively, for those who consumed well water with an arsenic content of ≥50μg/L compared with those

第二場由中央研究院基因體研究中心研究員兼副主任陳鈴津教授,分享「In search of markers for breast cancer stem cells and their therapeutic implications」,於

骨科 骨折、骨骼疼痛、脫臼、骨髓炎、關節退化、腰酸背痛、關節炎、骨畸形、骨腫瘤、脊椎病變、小兒骨關節異常、脊椎骨骨折、

Analiz sonucunda çalışmaya dahil edilen Borsa İstanbul’a kayıtlı 8 petrol işletmesinden 5 işletmenin (Aygaz, Mepet Metro Petrol, Opet Petrolcülük, Tüpraş