• Sonuç bulunamadı

Yorgun Savaşçı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yorgun Savaşçı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

r SAHİFE İKİ

YORGUN

SAVAŞÇI

6 i f T r ş ü r k devrim ini, Ulusal K u r tu l u ş Sa- vaşını, bu savaşta geçmiş b ir olayı y a da T ü r k t o p l u m u n u n temel so runla rını Vonu alan*, «rom an tü r ü n d e k i» en iyi esere verilm esi şartını taşıy an 1967 - 68 T u n u s Nadi A rm ağanını kazanan K e m a l T a h ir, C u m h u r i y e tt e k i k o n u ş ­ masın da (30 H aziran 1968) «Memleketimizin ro ­ m a n cıların a b irk aç iş bir den düşüyor» diyor. «Mem leket g erç ekleri bilim açısından incelenip gereğince te s b it edilem ediği için de bu iş, ro ­ man y a sa la rın d a n çıkm am ak şartı ile, T ü rk r o ­ mancısına düşüyor.. Romancıya düşen bu ödev, b ü y ü k b i r fırsat , gerç ek rom anı güçlendirecek b i r fırsattır..»

Kemal Tahir

romancılığı

azarın bile bile y ü k le n m e k istediği bu so- ru m lu l u k , görev edindiği bu güç iş; top­ lu m yapımızın özelliklerini en eski ta r ih kö k ­ lerin den yakın geçmişin düğ ü m lü dönem lerine k a d a r b ir ro m an dizisinin b ü tü n l ü ğ ü içinde ge­ ti rm e amacı, şim dile rd e açıkça o r t a y a çıkan t a r ­ tışm ala rın değişik y o ru m ların ı y a ra t m a k t a d ır. Çünkü, Sağ ırdere (1955), K ö rd u m an (1957) la ba şlayıp önce Çankırı, Çoru m dolaylarının k öy­ lü klerini dolaş an; R a h m e t Tolları Kesti (1957), T e d iç ı n a r Yaylası (1958), K öyün K a m b u r u (1959) ile eşk iya - ağa - eşraf s o r u n la rı n a soku­ l a n ; E s ir Şehrin İn s a n la rı (1956) ve E sir Ş eh­ rin M ah p u s u (1962) ile M ü tarek e dönem indek i to plum ve aydın d ra m ın ı iki yanlı b ir değerle işleyen K em al T a h i r romancılığı, gide gide gü­ n ü m ü z ü n , en y a k ın s o r u n la r ı n a el a tm ış ; Y o r ­ gun Savaşçı (1S65> île K u r t u l u ş Savaşının ilk günrerini. D evle t A na (1967) ile Osmanlı D ev­ leti k n m l n ş dönem inin giinee) d eğerlendir ilişi­ n i, n ih a y e t Bozkırdaki Ç ek ird ek (1967) ile K öy E n s titü le ri a tılım ım n değişik v e yadırgatıcı yo­ r u m u n u konu alm a y a başlam ıştır. H a ttâ U lu s’ f a te f r ik a edildiğini d u y duğum K u r t K an u n u , İz m ir suikast! e tr a fı n d a C u m h u riy e t sonrası h a ­ yatımızın m u h a k k a k ki alışılm am ış açıklam ala­ rını g e tirm ek ted ir.

T ü r k ro m ancısının , ülkes in in gerçeklerini yaln ız sanatçı açısın dan a n la t m a k l a y e t i l m e ­ m e k istemesi yen i b ir şev değil. Aslında en ace­ mi ö rn ek lerle b a şla y a n T a n z im a t edeb iy atı gi­ rişm işti bu işe. O gü nden bu y a n a ro m an cıları­ m ız b ü t ü n eserlerin d e to p l u m sorunlarımızı iş­ le m ek ve önem li sa vdıkları tezleri ileri sü r m e k için o rta k b i r y ö n te m u y g u l a d ı l a r hep. O nla rc a en önemli k o n u l a r : alafra ngalığ ın gösteriş z ü p ­ peliği, y anlış k u r u l a n ailele rin tem elindeki bo­ z u k lu k , asrîlik m odaları ve toplum değişmeleri k a rş ısın d a sarsılan ahlâ k düzeni, nesiller aras ı u y u şm a z lık la rın m utsuzluğu, «aşk-ı mem nu» ların «k ırık hay atlar» ı, konak - köşk - yalı ça­ tısı a ltın d a k üm elenen eski ailenin dağılışı, n i­ h a y e t yavaş ya vaş A nadolu serüvenin e atıla n T ü r k aydın ının kişisel ve toplumsal bunalım la- r> olm uştu.

-tünde birleşilen ana r o m a n k o n u la r ın d a n biri de İs tiklâl Savaşı oldu neden sonra. En aceleci d a v r a n a n l a r zafer günle rin in h em en ertesin de bireyse l özgeçilere a â a n a n duyg u lu a ş k l a r la etk ili bir va ta n edeb iy atı y a r a t a b i l e ­ cekle rin i sandıla r. Ateşten G ömlek (1922), V u ­ r u n K ahpeye (1926), D ik m en Yıldızı (1928), H a ­ lâs (1929)... M ü t a re k e I s ta n b u lu n u anla tan So- dom ve G om ore (1928), Yıldız Y ağm uru (1936), Üç İs ta n b u l (1938) un ya n ıs ıra Anadolu gerçe­ ğinin K u r t u l u ş Savaşı yıl larındaki karışık y u ­ m ağına ilk yö nele n ese r Y aban (1932) olm uştu. T a v ın gü n lerin d e yarattığı değişik tepkilerin günüm üze k a d a r s ü rdüğü, b ugün bile lise ders k it a p la r ın d a aykır ı y o ru m la rl a gerçekçiliğinden k u şk u d u y u lm a s ı n a çalışılan Yaban.

G ü n ü m ü z ro m an cıların d an birçoğu, h e r biri ayrı ayrı ba kış ve d eğerlendir m e ölçülerinin de­ rişikliğiyle aynı a n a k o n u d a ese rle r verdile r. Bu k o nuda ilk ak la gelenler Sam im Kncagöz’ün K a lp a k lı la r - Doludizgin (1962 - 63), İlhan Ta- r u s ’un V ar O lm ak (1957). H üküm et Meydanı (1962), Vatan T u tk u s u (1967); T arık B u ğ ra ’nııı K ü ç ü k Ağa (1963). K üçük Ağa A n k a ra ’da (1966), n ih a y e t çok etr aflı b ir belgeler derleyiciliğinin emekli eseri olan Haşan iz zettin D in am o’nun sekiz ciltlik K utsal is y a n adlı eseri olmalıdır. Y arışm ayı kazanan Y orgun Savaşçı’nııı, bu ilgi ve em ek m erkezin de to planan değişik ese rle r arasın daki gerçek ye ri nedir?

Gerçek yeri nedir?

B

an a göre K em al T a h ir önce iki noktada, eserini canlı ve yürekli kılan iki seçim nokta sın da doğru ve sağlam başla ngıç lard an yo­ la çıkar. K ah ram an ın ı seçmede ve anlatacağı zaman dilimini bulm ada. G erçekten bu iki d a ­ yanak, K u r t u l u ş Savaşının hem en başlarında sona eren, onu zafere ve sonuca k a d a r izleme­ diği için bazılarınca eksik k alm ak la suçlanan romanı, benzerlerinden tam am iyle ay ırır. Bu

Rauf MUTLUAY

n o k ta d a Cemil Yüzbaşı’nın serüveni, belki a n ­ ca k T a r u s ’un Ham di B ey ’ine b en zem ek ted ir biraz.

C ehennem Topçu Yüzbaşı Cemil, ilk genç­ liğini M akedonya d ağ ların d a v u r u ş a r a k h a r c a ­ yan bu it ti h a tç ı k ı t ’a subayı, ihtilâl ülk ü s ü n ü öğrencilik y ılla r ın d a kazanm ış M usta fa K em al kuşa ğının h e m e n a r d ı n d a n g elm ektedir. «A sk er­ liğin K u llu ğ u ve B üyüklü ğü» içinde pişkin bu sav aş adamı, a r d ı n a d ü ştü k le ri b ü y ü k düşlerin yenilgisinden y o rg u n b ir ord u artığ ı olarak, iş­ gal başkentin in k a ra n lığ ın d a t u t u n a c a k u m u t a ra r . 480 sayfalık kitap, C ehennem T opçu’nnn kişisel; M ondros'la ilk ord u k ır ın tıla rın ın Ç e r­ keş E them y anında kişiliğini bulu p ilk küçük zafe rle rini kazandığı güne k a d a r geçen zam an ba k ım ın d a n da to p lu m s a l açıda n, önemli üç an a bölüme ayrılm ıştır. «Von K re ş P aşanın D ü r b ü ­ nü (5 -206), K aran lığ ın D ibinde (207 -374), Dö­ nemeç (375 - 480). B u n la rla it ti h a tç ı Osmanlı su bayının ilk şaşkınlığını ve kişisel b u n a lı m l a r ­ la yol aray ışını, Y unan b a y r a k l a r ı y la donanmış Batı Anadolu k a s a b a l a rı n d a ilk karşık oym a n o k ta la rın ın yaratılışını, n ih a y e t li derini bula n s u b ay la y olunu seçen M ehm etçiğin zafere aya­ ğını a ta n örg ütle nişini b u lu r u z . Romancı, kişi­ lerin de, to p l u m u n da, sarsılm ış değer yarg ıla ­ rı içinde bocala yan d ra m dönemlerimi v e r i r ve K u r t u l u ş u h a b e r v eren ilk ad ım d a aniık çözül­ m ü ş saydığı b ir so r u n u n aşam alarını izlemeyi gereksiz sayar.

Ö

ğünle r Malta sü r g ü n ü G ö k a lp ’in «Yalvar çoban y a l v a r ilin k u r t u l s u n - Dile h a k ta n bülb ül, dilin k u rt u ls u n » diye sızlandığı; Bursa işgalini d u y an M ehm et A kif’in «Y eter a r t ık sus ey~ b ülb ül, senin h a k k ın değil matem » diye y a ­ sa b ü rü n d ü ğ ü gün lerd ir. A nadolu dışın dak iler için h e r şey bitm iş gib id ir; oysa A nadoln ’da b u ­ lu n a n la r, te l g r a f basıncıa M u s ta ta K e m a l’den em ir alan Ceh ennem Topçu için ise, z a fe r b a ş ­ lam ış tı r bile. Kemal T a h i r ’in b ü y ü k ustalığı, T ü r k O rd u su n u n daim a en geniş k a d ro l u r ü t ­ besi, h alk ağzında subaylığın â d e ta an la m daşı diye kull an ılan Yüzbaşılık kişiliği a lt ın d a Ce­ m i l’i, b ir yanıy la b ü y ü k siyasi kad ro y a, biv yanıy la şube bekçisi K ö r S a b a n ’a yak ın seçe­ re k Ulusal K u r t u l u ş Savaşını en b aşından alıp y ü r ü tm e sin d e d ir . Bu belirsiz sav aş içinde de h e r duygudan d ah a üstü n b i r sevgi kay n ağ ın ı; T ü r k ordu geleneği içinde hep yaşay an o yiğit­ çe day an ışma ve kardeşçe disiplini, gereğince beli rtir.

İlk sayfala rd an b aşlayarak, h e r biri b ir e r ro m an kişisi ola rak canlı, t a r ih adla rı girer kitaba, ittihatç ı avının başladığı, «millicı g â v u ­ runun» izlendiği o günlerde, orta k kaderin eşit- leştirdiği rü tb eler i değişik kiş iler y ak ın ola y­ la rın hesaplaşmasını görü r le r. K em al T a h ir ro ­ m anının bazı o k u y u c u la r a yad ırg atıcı gelen uzun konuşm aları, b ir evin d ö rt d u v a rı ara sın a sığınmış bu yürekli ve kafalı in s a n la r için, y a n ­ lış bir yönte m değildir. «T ürkiy e’de evler, k a h ­ veler , sokaklar hep k o n u ş u r ; b iraz da vazabil- sek» demişti b ir hocam. Mondros g ü n lerin d e sa ­ nır ım rom aııdakin den çok fa zla k o n u şu lm u ştu r.

f ~'t eh ennem Topçu Yüzbaşı Cİemil, kendi ku- sağının en u y g u n ‘örneğ idir. Bir y andan J u l e ş V e r n e . p k u r . b ir «yandan kadın ını ve r a ­ h a t ı m d ü şünür, b ir y a n d a n Ç o ru m to p r a ğ ın a y a da Kusçu başı çiftliğine sığınıp o rd u d a n k u r ­ t u l m a y ı ; bu tekil dü şle rle kişisel bezgin lik çı­ karcılığının y a n ın d a da en amansız zam a nda dostu n u n y a rd ım ın a koşar, ardını düşü n m ed en en b ü y ü k serüvene atılır. B ir ocak d a y a n ış m a ­ sıyla şartlanm ış , askerlik eğitimiyle de en k ö k ­ t e n görev ve y u rt s e v e rl ik çizgisine yerleşm iştir. O, T ü r k t o p l u m u n u n b ü tü n sorunla rını âdeta sezgiyle b u la n ve X IX. yüzyıl o rta la r ın d a n b a ş ­ la y a r a k adım adım k u r t u l u ş l a r a yönele n Tiirk O rd u s u n u n verim li b i r eyle m adam ıdır.

ikinci bölü m Anadolu to p r a ğ ın a ayak b a ­ san ve el y o rd am ıy la destek a ra y a n ilk K uvayı Milliyeciterin inanılm az gibi görünen gerçek hik ây es id ir. Biitiin ana olaylar, rom anın in a n d ı­ rıcı gücüvle lıcn gelin Cemil Y üzbaşının çevre­ sinde dolanır, ö y l e y k e n Cemil yaşa yan kişili­ ğinden biç ayrılm az, hep C ehennem Yüzbaşı ola rak k a lı r : liderlik k a tı n a yükse lmesi hiç bek- lenm iv ecck olan bu o rt a sııbay, inan cı nın ve düğüsünün zafe re giden y ollarına adanır.

Sonuç

"^L7’ orgun Savaşçı, b ü y ü k tah k iy e ustası Kc- * mal T a h ir ’in en sağlam, en em ekli, en güç­ lü eserle rinden b ir id ir. Başlayınca elden b ır a ­ kılm az sfirü k ley icillğ )/ inanılm az dil özeni ve sağlığı. K u r tu l u ş S a ^ ş ı denince a r t ık hep u n u tm u ş olduğum uz asıl düğ ü m y a ra l a rı n a uza­ nan cesareti, k a h ra m a n ın ı doğru seçen gerç ek­ çiliği ile ü stünde ay rı ayrı d u ru la b ilir, iste nen n o k ta la rd a n eleştirilebilir a m a onu, alışılmış zafer edebiy atının ab a rtm a lı bozuşlarına gir m i­ y o r ve bazı gerçeklerin h a k k ın ı v erm iy or, ya da ya nlış veriyor diye kın am ak, k o lay kolay kim senin h ak k ı olamaz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Özet: Güç doğum veya sezaryen operasyonuyla doğan kedi ve köpek yavrularında, hipoksi veya anestezik maddelerin yan etkisine bağlı olarak depresyon oluşabilmektedir.. Son

3.. Towards the end of 1975, the development of a calibration system has been completed to determine the amounts of three natural radioactive source, uranium,

Les askis qui surprennent aussi bien par leur valeur artistique que par leur valeur matérielle intrinsèque sont tous faits sous différents padichahs soit pour

Yeşilbahar Sokağı'nda bulunan Tevfik Efendi Köşkü daha önce, oldukça büyük, ahşap ve üç kath olarak Cengiz

Yapılan projelerin geri ödeme süreleri sırasıyla indüksiyon ocaklarında kapak kullanım projesi için 0,42 yıl, basınçlı hava sistemindeki kaçakların giderilmesi

Bu günlükleri ardı ardına okuyanların, Türkiye’nin yaşadığı günleri bir yazarın gözünden izleme şansı doğuyor..

Yayma başlarken, ülkemizde birçok bilim dalın­ da olduğu gibi, arkeoloji ve sanat tarihi alanında da yokluğu her zaman hissedilen bir konu, Türkçe ya­ yın eksikliği idi.

Evliya Çelebi, ilk defa uçmak hü­ nerini gösteren Hezarfen hakkında başka bir şey söylememekle beraber Ahmet Çelebinin, en az bugünün us­ ta plânörcüleri