• Sonuç bulunamadı

Sait Faik'in bir mektubu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sait Faik'in bir mektubu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TT ^ v

Sait Faik’in

SELİM İLERİ

AVAT yalnızca kitaplarla, şiir, müzik, sinema, ti­ yatroyla örülü olsaydı, yaşamak daha güzel ola--- bilirdi. Buna benzerbir sözdü,Edith Piaf’ınbir söyleşisinde okumuştum. Piaf'la ilgili kalın bir kitap, ku­ şe kâğıda basılmış fotoğraflar, afişler, konser program­ ları, yığınla ayrıntı. O fotoğraflara defalarca baktım. Hayatı toz pembe görmek isteyen Piaf hızla çöker. Ufa­ cık bir kadındır ama, yüzü çok güzeldir. Kısa sürede alko­ lün, uyuşturucunun yıkıntıları belirecektir yüzünde. Bununla birlikte Piaf'ı yıkan salt uyuşturucu ve alkol mü?

Marguerite Ouras’ın yaşadığı yerleri tek tek sapta­

yan Michelle Porte, o mekânların kitaplara, filmlere yan- styışını tartışır. Evlerin, ormanların, Mekong'da atlı arabaların, bir yaz gecesi saat on otuzda terk edişlerin, kayboluşların fotoğrafları yanında Marguerite Duras da görünür. Bu, olağanüstü güzel genç kız, her şeyden ön­ ce hülyalı gözleri, çocuksu hali tavrı, öpmek isteği uyan­ dıran dudaklarıyla belleği altüst eder. Bize göre fotoğra­ fın solundaki sayfada, “Orada on sekiz yaşındayım" diyor yazar.

Sevglll’nin ilk sayfasını açar açmaz: “Çabucak iş iş­

ten geçiverdi yaşamımda. Daha on sekiz yaşımda iş iş­ ten geçmişti. On sekizle yirmi beş arasında beklenmedik bir yöne gitti yüzüm. On sekizinde yaşlandım.”

Sanıyorum alkoller, uyuşturucular Marguerite Duras için de söz konusudur. Ama onlar yaşamış insanlardır. Şunları da Duras söylüyor: “Hayatımda müthiş bir şey ol­

du. Y A. bir erkek. Bu erkek benden çok daha genç; bu­ nun burada hiç önemi yok. Basit insanlar yaşlı bir kadınla yaşadığı için ona acıyor; oysa bunun hiç önemi yok.”

Michelle Porte'un Las Lieux de Marguerite Duras'ının son sayfalarında gözlüklü, yorgun, yaşlı, saçları taraz ta­ raz bir kadın bize bakar, okura, yaşamaktan kaçınmış

okura. “Artık kaybedeceğimiz bir şey yok”, diyor başka bir söyleşisinde, okura; “Ne benim sizden, ne de sizin benden.” Tıpkı Edith Plaf'ın Theo’yla söylediği şarkıda, belki de Theo’ya söylediği şarkıda aşkı kutsaması gibi.

Aşk Piaf'aonca acı çektirmiştir ama, artık yltirilecek hiç­ bir şey yoktur, hiçbir şey kalmamıştır.

bir mektubu

Sait Faik’in, sanırım toplu eserinin yeni basımlarına

eklenmemiş. Memet Fuat’ın bir seçkisinde yer alan o mektubu var. Bir başka mektubun satır aralarına kurşun­ kalemle çiziktirilmiş bir mektup:

"öyle sanıyorum ki arkadaşlığımız uzun sürecek izin verirsen. Güzel şeyler olursa sen sonra çıkarırsın.”

Memet Fuat’ın deyişiyle "bu kırık dökük satırlar” fark­ lı hisler duymuş, yaşamak istemiş insanın dar kalıplarla donatılmış toplumdaki yıpranarak yok oluşuna tanıklık etmektedir. Burada Sait Faik moral değerlerle ilişkisini dile getirir. Mektubun sarhoşken yazılmış olduğunu dü­ şünüyorum. Yazar, yine de bilincin denetiminden arına- mamış. Yine toplumun değer yargıları, moral değerlere baskın

çıkıyor:-“Hatta iftiraları bile hoş görüyorum. Mizacımda ol­ mayan bir şey ama, otsa da bir leke gibi görmem. Her­ hangi bir moralden çıkabilir. Talim terbiye bile belki köklerini sempatiler, hem de kuvvetli sempatilerden ai­ di. Sokrat da zehir içti."

İftiralar... İftiraların neler olduğunu tahmin edebiliyo­ ruz; Sait Faik konusunda çok yazıldı. İftiralar, yaşlı bir kadının genç bir çocukla birlikte olması gibi bir şeydir, aykırı sayılmış bir şey. Dar kalıplarla donanmış toplum­ da, moral değerlere sığınmak İmkânsız olmalı ki, uzun sürmesi temenni edilmiş arkadaşlıkta, "Güzel şeyler

olursa sonra sen çıkarırsın”, sözü bir uğursuzluk gibi da­

ha ikinci cümlede duyumsanır. Güzel şeyler ancak rast­ lantı olabilir, sonra siz çıkarırsınız, buruşturup atarsınız çöp sepetine.

Oysa güzel şeylerin olmadığı, pek az olsa bile rast­ lantıya bırakıldığı hayatlar, cimrice yaşanacak, erdenlik her zamanki gibi uçsuz bucaksız bir çirkinliği terkisine alacaktır, terkisine ala ala çirkinliği alabilecektir.

Duras ın yolunu kesen adam, yaşanmış hayatlara, yaşamış insanlara sevgisini açıklar: "öteden beri tanı­

rım sizi. Herkes gençliğinizde çok güzel oluyor olduğu­ nuzu söylüyor, bense şimdi sizi gençliğinizden daha güzel bulduğumu söylemek için geldim, gençlik yüzünü­ zü bu şimdiki, bu harap yüzünüz kadar beğenmezdim.”

On sekiz yaşımdaki fotoğraflarıma kırkımda da ben­ zemek için ne çok uğraştığımı düşünüyorum.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Pa­ ris Türk Turizm Bürosu ve Kültür Ateşeliği, Paris ve Tok­ yo’daki Türk Büyükelçilikleri, New-York Türk Evi, Türki­ ye iş Bankası'nın yanısıra yurt içi ve

Bu nedenle hava sıcaklığındaki deği- şimlerden daha kolay etkilenirler ve kışın yollara göre da- ha hızlı ısı kaybederler.. Köprülerin yollara göre daha hızlı

Törende, Atatürk hakkında konuş malar yapanlar arasında Türkiyenin Birleşmiş Milletlerdeki daim!. dele­ gesi Selim Sarper, İstanbul üniversi tesinden

Hadron terapi son yıllarda kanser tedavisinde kullanılan yenilikçi radyoterapi yöntemlerinden biri.. Radyoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için ışınların

9 - Merhume Emekli Devlet K ‘Tesa*u olduğu içir vefatı ile varislerine ödenmesi gereken kanunî ödenekler bulunmaktadır. Bu hususta da talimatınla» göre hareket

Yöntem ve Gereçler: Bu çalışmada ot poleni aşırı duyarlığına bağlı mevsimsel alerjik riniti olan hastalarda mevsim öncesi immünoterapinin klinik

Adnan kendileriyle bir müd­ det m ü şterek tir hayaı geçirece­ ğ i bu insanların üçüyle de yeni tanışmış, hele bankacı üe apar- tımanı görüp vaziyeti

Halet Çambel’in de katıldığı arkeolojik kazılarda çıkan tarihi eserlerin korunması için saçak yapmaya başlayan Nail Vahdet Çakırhan anlatıyor: Her tepede