• Sonuç bulunamadı

Baltacıoğlu ve softalar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Baltacıoğlu ve softalar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA CUMHURİYET

-m

5iı t n

2_________________________ ^ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER

Baltacıoglu ve Softalar

Prof. Dr. M. TAHÎR HATİBOĞLU

Gazi Üniversitesi Tıp

Fakültesi Öğretim Üyesi

I

smayıl Hakkı Baitacıoğlu 1978), eğitim alanında yetişmiş (1886- büyük bilim ve düşün adamıdır. İstanbul D arülfünunu’nu bitir­ dikten sonra akadem ik kadroya geçmiş ve müderris olmuş. Türk üniversite tarihinde çok önemli yenilik­ lere öncülük etmiştir. Darülfünun Ede­ biyat Fakültesî’nde dekanlık, darülfünun­ da eminlik (rektörlük) yapmıştır.

Baltacıoglu, Edebiyat Fakültesi Reisi (dekanı) iken tarihte ‘Darülfünun Gre­

vi’ olarak anılan ünlü öğrenci boykotu olmuştur. Boykotun amacı, Ulusal Kur­ tuluş Savaşı ve Türklük aleyhine yazı ya­ zan ve konuşmalar yapan beş öğretim üyesini, üniversiteden uzaklaştırmaktır. Bu beş öğreticinin davranıştan ne kadar yanlışsa, darülfünun özerkliği yönün­ den, bu kişilerin Edebiyat Fakültesi ’nden uzaklaştmlmalan da o denli yanlıştır. Bal- tacıoğlu ve darülfünun, öğrencilerin bu isteğine karşı uzun süre direnmiştir. An­ cak beş ay süren boykot sonucunda 1922 Temmuz ayında bu beş pğretim üyesi izinli sayılarak darülfünundan uzaklaş­ tırılmıştır.

Baitacıoğlu, Cumhuriyet'in ilanından on gün sonra Darülfünun Em inliği’ne atanmıştır. Atama, seçilen iki aday ara­ sından yapılmıştır. DolayısıylaCumhu- riyet’in ilk üniversite rektörü odur. Bu dönemde de ünlü ‘Tramvay Olayı’ olmuş­

tur. O yıllarda Tramvay Şirketi’nin sa­ hibi Belçikalılardır. Şirket, öğrenci in­ dirimini kaldırınca darülfünun öğren­ cileri yürüyüş yapmışlardır. Rektör Bal- tacıoğlu, olay üzerine öğrencilerin ya­ nına gitmiş ve eylemi desteklediğini ve öğrencilerin haklı olduğunu söylemiş­ tir. Basına yaptığı açıklamada da “üni­

versite, lise yaşamının sakinliğine çeki­ lemez” diyerek üniversitede bu tür olay­ ların doğal karşılanması gerektiğini vur­ gulamıştır.

İstanbul Üniversitesi’nin bahçesin­ deki ağaçlar onun tarafından dikilmiş­ tir. Yine bu sırada ‘üniversitede dans

olayı’ denilen bir olay olmuştur. İki kız öğrencinin Türkiye’yi ziyaret eden Ma­ car iki öğrenciyle dans etmesi, o günle­ rin azgın gericileri tarafından ‘olay’ ha­ line getirilmiştir. Baitacıoğlu, bu olay­ da da dansçı öğrencilerden yana tavır ta­ kınmıştır. 1914 yılında açılan Kız Üni­ versitesi’ne öncülük edenlerin başında yine Baitacıoğlu bulunmuştur. Aradan beş yıl geçtikten sonra kız-erkek birlik­ te aynı derslikte ders görülmesini üç ar­ kadaşıyla birlikte başlatmış ve kız üni­ versitesinin kapanm asını sağlamıştır. Türk kızlan üniversite yaşamları yö­ nünden Baltacıoğlu’na ve arkadaşlan- na çok şey borçludurlar.

Ismayıl Hakkı Baitacıoğlu, tepkici, özgürlükçü ve ulusalcı bir insandır. Onun

bu yapısı zaman zaman Cumhuriyet yö­ netici lerinin hoşuna gitm em iştir. Bu yüzden olmalı ki 1933 ’te üniversite ku­ rulurken tasfiye edilenlerin arasında kal­ mıştır.

Kamu vicdanının tasfiyeye uğrama­ larını sindiremediği üç kişiden (öbürle­ ri Ferit Kam ve Hamdi Suat Aknar) bi­ ridir. Atatürk döneminde böyle bir hak­ sızlığa uğradığı halde her zaman ileri bir Atatürkçü ve aydınlanmam olmuştur.

Haşan Ali Yücel de anılarında, “Beni

en çok hocam Baitacıoğlu etkiledi” de­ miştir.

Darülfünun Emini iken bir kurulla 11-12 Şubat 1924 gecesi İzm ir’de Mus­

tafa Kem al’i ziyaret etmiştir. Söz laik­ likten açılınca G azi’ye şu sözleri söyle­ miştir:

“ Din, toplumsal bir kurumdur. Fakat devlet, onu okullannda öğretmeye mec­ bur değildir. Devlet eğitiminin karakte­ ri laik olabilir. Devrim, eğitim kurumla- nnı laikleştirmelidir. Türk ulusu laik eği­ tim esasını çok iyi kabul edecektir. Çün­ kü dünyanın en realist, en müspet kafa­ lı bir ulusudur. Bu yolun üzerindeki bü­ tün arızalan kaldırıyor, bütün çalı ve di­ kenleri söküp atıyor. Bu yolun üzerinde bir de asırlık bir softalık ve taassup ağa­ cı var. Gerçi bu ağacın da dallan, budak­ lan kesilip atılmış, fakat iri kökleri he­ nüz toprağın içindedir. Bu toprak yaş, üze­ rindeki güneş ise yakıcıdır. Asırlık ağa­ cın kütüğü bir gün sürecek ve eskisinden daha çok gürbüzleşecekti. Bu büyük

bir tehlikedir. Köklerini de hemen söküp atmalıdır.”

Baitacıoğlu, 1942’de DTCF’ye Milli Eğitim Bakam Yücel tarafından profe­ sör o larak atanm ıştır. D aha sonra C H P ’den milletvekili olmuştur. Gerici­ liğin am ansız düşmanı olan Baltacıoğ- lu’nun, 25 Ocak 1951 tarihli Yeni Adam dergisinde yayımlanan ‘Softa Başkal-

dırm ış’ başlıklı yazısını, 37 yıl sonra yeniden anımsamakta yarar vardır:

Softa başkaldırmış!

“ Softa başkaldırmış, ortalığa saldırı­ yor! Softa Türk inkılabına saldırıyor, softa Kemalistlere saldırıyor, softa Mus­ tafa Kem al’e saldırıyor!

Softa laiklere dinsiz diyor, Kemalist­ lere komünist diyor, Atatürk’e bozgun­ cu diyor!

Dini, imanı, Müslümanlığı, ticaret me- taı imiş gibi kullanan, kendi çalışmayıp asalaklargibi başkalarının sırtından ge­ çinen, kendinden olmayan herkese 'din­ siz, gâvur, kom ünist’ diyen din düşma­

nı, iman avcısı, Müslümanlık vurgun­ cusu, komünist yardakçısı softa!

Padişahların dalkavuğu, halifelerin kölesi, medreselerin gediklisi, kara kap­ lı kitabın bekçisi, yosun kafalı, baykuş su­ ratlı, şom ağızlı softa!

Kuvvet görünce sinen, meydan bu­ lunca başkaldıran, inkılap çağlarının yaltak köpeği, bunalma çağlarının boz­ guncuları ardından giden, leş yiyen sof­ ta!

Sağa bastın günah, yedin günah, içtin günah, resim yaptın günah, musiki din­ ledin günah, tiyatro seyrettin günah di­ yen zevk ve sanat düşmanı softa!

Türk’ü Türk olarak ayrı ve ulu bir ulus olarak tanımayan, Türk’ü Arap- tan aşağı görüp, Araplaştırmak isteyen, Türk’ü ve Türkçevi aşağılayan, her yer­ de Türkçe yerine Arapça koyan, Türk- çeyi Arapça gibi söylem ek için ağzını burnunu çarpıtan, T ürklükten çıkıp Araplaşarak soysuzlaşan, Türk veTürk- iük düşmanı, soysuz softa!

Softa! Komünist, nasyonalist ne de­ mek olduğunu bilmeyen, öğrenemeyecek kadar kalın kafalı olan softa! T ürk oğlu Türk, M üslüman oğlu M üslüman Ale- vilere, Kızılbaşlara,Tahtacılara dinsiz, gâvur, zındık’ diyen, bu din ve soy kar­

deşlerimizin vicdanına, hürriyetine sal­ dıran vicdan ve hürriyet düşmanı softa! Kadın düşmanı, gençlik düşmanı, ilim düşm anı, fen düşmanı, makine düşm a­ nı, medeniyet düşmanı, ilerilik, yenilik düş­ manı softa!

Ey gerilik ve kulluk tarihinin tek ba­ şına kahramanı olan yobaz! Ey bilgisiz­ liğin, görgüsüzlüğün, cansızlığın ve ölü- lüğün en büyük timsali! Ey yobaz oğlu yobaz! Başkalarının sırtından geçinmek için yaraüldın. Başkalarının derisine ya­ pış ve derisini em!

Softa, em, şiş, patla! Yalnız ulu Ata­ türk’e, Türk ulusunun kutsallaşmış ha­ tıralarına dil uzatma, inkılap tarihine karşı köpek gibi ulum a!”

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Önceki gün İstanbul Taksim'de düzenlenen mitinge ilişkin görüntüleri paylaşan Erdoğan, "Bu ülkede millet düşmanı, bayrak düşmanı, ezan düşmanı, vatan

Pitbull tek bir ırk olmaktan çok birkaç ırkı içeren bir sınıflandırmanın karşılığıdır (Staffordshire Bull Terrier, Amerikan Pit Bull Terriers, Amerikan Bully,

Sulu çözeltilerde kısa bir yarı- lanma ömrüne sahip olan sodyum klorür nano parçacıklar sistematik kanser tedavisi yerine bölgesel kan- ser tedavilerinde daha etkili özellik

Termodinamiğin birinci yasası, enerji- nin korunumudur ve bize şunu söyler: Enerji bir biçimden bir başkasına dö- nüşse de toplam enerji her zaman sa- bittir; enerji yok

Steffy (21), izofloran ve sevofloranın doza bağımlı olarak gelişen minimal myokardial depresyon ile periferal vazodilatasyon ile arteriyel kan basıncını düşürdüğünü

Diğer çalışmalarla benzer şekilde çalışmamızda hastaların sadece 2’sinde akciğer tutulumu yoktur ve solunum yetmezliği yoğun bakıma kabul nedenlerinde en önde

Hamleleri başlarda karşısındaki çirkin erkeğin çelik gibi iradesine çarpıp geri döner, hatta kendisini bazı gülünç durumlara düşürürse de Sara vazgeçmez:

7 milyarlık dünya nüfusunu açlığa mahkum eden halk düşmanı IMF ve Dünya Bankası'na geçit vermeyeceğiz" diye konuştu.. Dünya halklar ını sömürenleri ve