30 TEMMUZ 1987
KÜ LTÜ R*
__________ W IN DÜNYASINDA SANAT-EDEBİY4T
¡u i
İlk kitabını yayım layan m üzik eleştirmenimiz Filiz Ali'nin amacı:
Müzikte meraksızlığı yenmek
MERAK EKSİKLİĞİ — Filiz Ali, son zamanlarda sanatın hemen her alanında ve sanatlararası iletişimde, bir “merck eksikliği” ol
duğunu söylüyor.
M û zlh v e
M üziğim izin
S oru n la rt
/F iliz Ali
/ Cem Yayınevi /
252 sayfa.
Kültür Servisi — Gazetemizin müzik yazarı Filiz Ali, özellikle son yıllarda gazetemizde ve Gös teri dergisinde yayımlanan yazı larını “ Müzik ve Müziğimizin Sorunları’’ adlı Kitapta bir ara ya getirdi. Gerçekte 1960’ların başlarından bu yana müzik eleş tirileri yazan, radyoda müzik programları hazırlayan Filiz Ali’nin “ Çağdaş Müzik” , “ Mü zik Eğitimi” , “ Türkiye’nin Mü zik Sorunları” ve “ Portreler”
başlıkları altında topladığı seç me yazılarından oluşuyor kitap.
“ Müzik ve Müziğimizin Sorun ları” , uzun sürmüş bir yazı uğ raşı sonucunda yayımladığı ilk kitap Filiz Ali’nin.
özellikle çağdaş müziğe yat kın bir müzik yazarı olarak ta nıdığımız Filiz Ali, kitabının ilk bölümünü müzikte çağdaşlığa ayırıyor. Bu bölümde caz müzi ğinin yanı sıra Bartok, John Ca- ge, Lutoslavvski ve Varese gibi besteciler üstüne yazılar yer alı yor. Kitabın “ Müzik Eğitimi”
adlı ikinci bölümündeyse, kon- servatuvarlarımızın durumunu sergileyen, devletin müzik eğiti mindeki yerini tartışan, müzik eğitiminde nelere öncelik tanın ması gerektiğini irdeleyen yazı lara yer veriliyor. “ Türkiye’nin Müzik Sorunları” nın tartışıldı ğı üçüncü bölümden sonra,
“ Portreler” de piyanist İdil Bi- ret, çellist Ali Doğan ve arpist
Uğurtan Aksel var.
Filiz Ali, uzun zamandır kar şılıklı bir ilişki içinde olduğu okurlarını üçe ayırıyor. Birinci si müzisyenler. İkincisi, konser leri sürekli izleyenler. Üçüncüsü, konserleri sürekli izlememekle birlikte müziğe ilgi duyan ve Cumhuriyet okuyanlar. Filiz Ali’ye göre, müzisyenlerin eleş tirilere gösterdikleri tepkiler çok değişik olabiliyor. Çünkü bura da işin içine kişisel boyutlar gi riyor. “ Yazdıklarımla aynı dü şüncede olmayanlar kimi zaman yüzüme karşı, kimi zaman ar kamdan epey söz ediyorlar” di
yor Filiz Ali. Ama hemen ekle meden de edemiyor: “ Bu da çok doğal, herkesin aynı düşüncede olması gerekmiyor.”
Ama müzisyenlerin, eleştirile rine gösterdikleri tepki konusun da önemli bir nokta var Filiz A li’nin. Kimi m üzisyenler, Türkiye’de çok zor koşullarda müzik yapıldığını, her kesimden tepki aldıklarını ileri sürerek, müzik eleştirilerinin daha yumu şak yapılması, bu alanda ülke miz için değişik bir standart uy gulanması gerektiğini savunu yorlar. Filiz Ali, bu konuda sü rekli çelişkiler içinde olduğunu belirtiyor. Bir yandan, “ Buna da şükür!” demenin müzikte geliş meyi engelleyeceğine inanıyor. Bir de, müzisyenlerin gerçek dü zeylerinin altında bir performans verdikleri kanısında. Ama “ çif te standart” kullanmak isteme mesine karşın, bazen kullanmak
zorunda kaldığını da söylüyor Filiz Ali.
Filiz Ali’nin en çok hoşnut ol duğu okurları, konserleri sürekli izleyenler. Filiz Ali, bu okurla rıyla yazar-okur ilişkisinin kurul muş olduğu görüşünde. En olumlu yanıtları da onlardan alı yor. Ama, “ Konserleri sürekli izlemeyenlere gelince,” diyor Fi liz Ali, “ Bu yazılar onları yön lendiriyor. Yazıyı okuyunca, şu solisti bir dinleyeyim diyorlar. Ancak, ben çağdaş müziğe çok eğilimli olduğumdan, bir çağdaş müzik konserini ya da yapıtını övdüğümde, bazen o konsere gi denler sıkılabiliyor ya da izle mekte güçlük çekebiliyor. Ama ben bu konuda, müziği seven in sanın kendini yetiştirmesi, her tür müziğe açık olması gerekti ğine inanıyorum ...”
Filiz Ali’nin uzun zamandır
sürdürdüğü bir uğraş da, radyo da müzik programcılığı. Yine 1960’larm başlarından bu yana gerek dünya halklarının müziği, gerek Batı klasik müziği alanla rında hazırladığı mtelikli prog ramlar, TV’nin yaygınlığına kar şın önemini koruyan radyoda hem müzikseverlere her yerde bulamayacakları müzikle:: ileti yor hem de yeni kuşakların seç kin müzik örnekleriyle tanışma sını sağlıyor.
Belleklerini 1960’lı yıllara uzandırabilenler. Filiz Ali’nin
“ Dünya Şarkı Söylüyor” ve
“ Her Ülkeden Halk Şarkıları”
gibi programlarını hemen anım sayacaklar. Joan Baez, Bob Dylan, Judie Collins, Pete See- ger, Odetta gibi sanatçıları ilk kez bu programlarda dinledikle rini de... Bir bakıma, Joan Ba- ez’i tanımayı Filiz Ali’nin “ Her Ülkeden Halk Şarkıları” prog ramına borçluyuz. Filiz Ali’nin Joan Baez’i tanımayı neye borç lu olduğunu ise kendisinden öğ- | reniyoruz: “ 1959’da Boston’a gittiğimde, tesadüfen Joan Ba- ez’in annesiyle tanıştım. Ailece paşifist, entelektüel insanlardı. j O sıralar Joan Baez yeni yeni Harvard Meydanı’nda bir kah vede gitar çalarak halk şarkıları söylüyordu. Biz de ailesi ve eş dost o kahveye gidip ona moral verirdik. O yılın yazında Joan 1 Baez ilk kez Newport Halk Mü ziği Festivali’ne katıldı ve bir ge cede büyük başarı kazandı, ünü bütün A BD’ye yayıldı. Böylece, hiç bilmediğim bir müzik dünya sına girmiş old um ...”
Filiz Ali’nin son zamanlarda sanatın hemen her alanı açısın dan duyduğu bir kaygı ile yazı larında yapmak istediği arasın da yakın bir bağıntı var. Filiz Ali, ülkemizde sanatın her ala nında, ama özellikle müzikte ve sanatlararası iletişimde bir "me rak eksikliği” bulunduğundan yakınıyor. “ Sanatçıların öteki sanatlarla, hatta kendi sanatla rıyla ilgilerinde bir merak eksik liği görüyorum” diyor. “ Ama merak derken, yalnızca ‘yeni'ye değil, ‘eski'ye merakı da kaste diyorum. ‘Eski’ye, ‘yeni’ye, ge leceğe... Yazılarımda yapmak is tediğim, biraz da, bu merakı uyandırabilmek...”
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a T o ro s Arşivi