• Sonuç bulunamadı

Sultan Ahmet [Sultanahmet]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sultan Ahmet [Sultanahmet]"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

N o . 3 7 3 Y E D İ G Ü N S a y fa 7

-

V-DWiyANlH«*TARİHİ MEYDAty

Y a z a n , E M İN Â L İ Çavla

T

ARİHİN muhteşem âbideleri

derin bir sükûn içinde Sultan­ ahmet meydanının vakarlı sa­ hasına serpilip yayılmıştır. Dünya­ da hiç bir meydan, muhtelif mil­ letlere ait bukadar nefis ve güzel eserleri göğsünde toplıyamamıştır.

Topraklar altında kalan binlerce

eseri zikretmiyelim, fakat bu saha­ da gözle sezilen âbideler arasında altı millete ait en müstesna sanat

mucizelerinin sıra ile dizildiğini

görürüz.

Tarih mütebahhirlerine bu par­ çanın verdiği cömert ve hudutsuz bir servet yığını mevcuttur. Müte- bahhirler buralarda nekadar meb­ zul bir vesika zenginliğine tesadüf ederse sanatkâr da okadar çok yük­ sek sanat eserlerde karşılaşır. Ta­ rihin ve sanatın bu mümteziç şekli­ ni mebzul bir surette bu saha ku caklar ve bu eserlerin binbir tarihî hâdiseyi sakladığı hissedilir.

En başta Dikilitaş bütün ihtişam ve azameti ile tarihin eski bir sa­ nat eseri olarak yükselir. Bu nefis taş zamanımızdan üç bin beş yüz sene evvel Mısırda onsekizinci sülâ­ leden üçüncü Togozis’in otuzuncu

seneidevriyesi münasebetile ve

Kran havalisinde kazanılan muzaf- feriyet şerefine Helyopolis şehrinde dikilmişti. Mısırlılar esasen mabet kapılarının iki tarafına böyle bir

sütun dikerler, muzafferiyetlerin

ve kendilerine şeref veren hâdise­ leri tebcil ederlerdi. Asvan d ğ:n- da böyle granit taşları bulunurdu. Mısırlılar, taşı muntazam hendesî şekilde yontmuşlar, üzerini de hi­ yeroglif yazılarile süslemişlerdi. Ü- çüncü Togozis bu yazılarda Kran havzasında kazandığı muzafferiyeti tebcil ediyor, kendine böyle şan ve şeref veren mabudunu tâziz eyli­ yor.

Bu sütun Mısırda dikildiği zaman Fransa, Almanya .ve Ingiltere gibi bugünkü medeniyetlerin pişvası o- lan topraklar bir meçhul âlemden başka bir şey değildiler. Berlin çıp­ lak ve ıssız bir ova idi. Pariste in­

sanlar taş kovuklarında yaşıyor,

Thames kenarında hayvanlar kır­ larda otluyordu. Roma ve Atina he­ nüz tarihe dahil olmamıştı. Avru- panın böyle meçhul ve esrar ile do­ lu bir zamanında Mısır pek malûm bir devrini yaşıyor, Nil sahilleri â- bidelerle süsleniyordu.

Dikilitaşı Istanbula getirip rekzet- tiren Roma İmparatoru Teodoz'dur. Taşın kaide teşkil eden tarafı ka­ bartma resimlerle bezenmiştir. Bu­ rada imparatorun iki oğlu ve as­

kerleri arasında bulunduğu görü­

lür. Dikilitaş Milâttan 395 sene son­ ra buraya rekzedilmiştir. Bu tarih Roma imparatorunun ikiye ayrıl­ dığı, eski çağın sona erip Orta Ça­ ğın başladığı, nihayet hıristiyanlı- ğın resmî bir din olarak kabul edil­ diği zamanı gösterir. Vakıa dördün­ cü Milât asrının başlangıcındanbe- ri hıristiyanlık müsamaha ve mü­

saadeye maruz kalmış bir dindi.

Fakat bu tarihte rahipler kafile

kafile eski mabetleri yıkıyor, ma­ but heykellerini parçalıyor, eski çağ âlemi bütün mezhebi, âyini, sanatı ve sanayii ile yıkılıp gidiyordu. İşte bizim Dikilitaş böyle bütün dünya tarihini alâkadar eden tarihî hâdi­ selerin bir dönüm yeridir.

* * *

Dikilitaştan sonra Burmalı Sü­ tun gelir. Burmalı Sütun, Plate mu­ harebesinin bir şan ve şeref hatı­ rası olarak Delfi mabedine hediye edilen bir sehpa istinatgâhıdır. Yu­ nanlılar ile İranlIlar arasında meş­ hur harpler Plate mevkiinde vukua gelen cenk ile nihayete ermişti. Mi­ lâttan 49 sene evvel ilkbaharda Yu­

nan siteleri Iran ordusunun son

kuvvetlerini bu mevkide mağlûp et­ mişlerdi. Artık zafer kahir ve katî

idi. Zafer ordusuna îspartalılar ri­

yaset etmiş, fakat orduya bütün

Yunan siteleri iştirak etmişti. Pla­

te muharebesi de tarih âleminde

mühim mevki tutan bir hâdisedir. Bir altın levha üzerine harbe iştirak eden bütün Yunan sitelerinin ismi yazılarak Delfi mabedine bu m ühej-

yiç hatıra nezredilmişti. Levhaya

bronzdan yapılan burmalı üç yılan istinatgâh vazifesini görüyordu.

işte bizim Sultanahmet meyda­

nındaki bu Burmalı Sütun dördün­ cü asırda Plateden Istanbula nakle­ dilip Hipodroma rekzedilen tarihî bir âbide bakiyesidir. Burmalı Sü­ tün ile Dikilitaş eski Etmeydanmın

istikametini gösterir. Şimdiki Sa­

natlar mektebinin altında Bizans

tarihinin müheyyiç hâdiselerle do­ lu bu oyun ve müsabaka yerinin kemerlerini görmek mümkündür.

Kostantin Porfirogenet’in onuncu asırda bu meydana diktiği Dizmeli Sütun da bir sanat âbidesinin ar­ tığıdır. Bu âbide, eskiden Bizans ta­ rihine ait kabartma resimlerle süs­ lü bakır levhalarla kaplı idi. On- üçüncü asırda Istanbula giren Haç­ lılar bu levhaları yağma ettiler.

Altıncı asırda yapılan Ayasofya

mabedi ise sanat tarihinin bir mu­ cizesi olarak yükselen bir mimarî şaheseridir. Hıristiyanlığın dördün­ cü asırda müsaade ve hürriyete na-

(Devamı 17 nci sayfada)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu hususta doktor Rifat Osman bey neşredilmemiş hâtıralarında diyor ki: (Üsküdarda Paşakapısı arazisi sultan Selim Hanı Sani ahdi saltanatına kadar sarayı

ÖZZEETT Kondrodermatitis nodülaris kronika helisis daha sık heliks olmakla birlikte antiheliks ve tra- gusta da tutuluma neden olabilen, kulak cildi ve kıkırdağının nadir

I Gaatin ikiyi bulmasına rağmen sa- j bahtanberi Atatürkün kabrine koşan halkın ziyareti hiç aralıksız, tepenin dibinden müze kapısına, müzeden sonra tepe

Dans cette première période de la transformation de la prose littéraire après le Tanzimat, entre les années 1859 et 1891, des partisans du style traditionnel,

mektupsuz olsun, nesirle olsun, şiirle olsun, içimden her gelişte sana, “ Seni seviyorum” demişimdir.. “Ben

neye — Menderes nehrinin Muşlukdere üe birleştiği nok­ taya kadar nehir boyu — A y ­ dın demiryolunun Ayasluv (Selçuk) yakınında İzmir san­ cağı

, olumlu dini başa çıkma alt boyutlarından olan; Allah’a yönelme, hayra yorma/dini yalvarma, dini dönüşüm, dini istikamet arayışı, dini yakınlaşma yaşam doyumu

Bu gö- rüş, davranışların etki-tepki kuralına göre oluştuğunu savunan ve modern psikolojideki üç büyük ekolden biri kabul edilen davranışçı ekolün (U-T