• Sonuç bulunamadı

Dünyada camaltı resimlerin yayılmasına sebep olan Türklerin vatanı Türkiye'de bu sanata yeterince değer verilmiyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dünyada camaltı resimlerin yayılmasına sebep olan Türklerin vatanı Türkiye'de bu sanata yeterince değer verilmiyor"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

" 3 A K I A T Ç E V R E S İ ®

A/s

( ^ p

-DÜNYADA CAMALTI RESİMLERİN

YAYILMASINA SEBEP OLAN TÜRELERİN

VATANI TÜRKİYE’DE BU SANATA

YETERİNCE DEĞER VERİLMİYOR

N E V E SE R AKSOY

-Paris-R e s s a m N eveser A ksoy bir cam altı sa n a tç ıs ı ili birlikte

Türk sanatının beBd de üzerin­ de en az araştırma yapılmış ve örneklerinin bugün çok az gö­ rüldüğü, yckolmaya, unutulmaya başlamış bir dalı var: camaltı resimleri. Halbuki özellikle halk sanatçılarının ilgi göstererek yaptığı bu çalışmalar, bir za­ manlar çok modaydı ve evlerde, dükkânlarda, kahvelerde, cami, tekke, türbe gibi dini yerlerde bunlara süt rastlarındı.

Toplumlunuzun kültürü ve

C 6 - S n c k i c - n C O ^ i'd it U S U I iG â ,, LûcLıiÇ

ve duygularını dile getiren bu resimleri yapan sanatçılar, ge­ nellikle yapıtlanna imza ve tarih koymadıklarından, sanatçılar ve devirlerini belirlemek zor clnak- tadm. Ama bazen bu resimlerde görülen elemanlardan, ne zaman yapıldıkları yaklaşık olarak anla- şüab ilmektedir.

öncelikle camaltı resmini ta­ nımlayalım:

Cam levhanın arka yüzeyine toz boyalar, guaş ya da yağlıbo­ yayla gerçekleştirilen bu yapıt­ lar, tuval ya da kâğıt üzerine yapılanlardan tam tersi bir yön­ temle çalışılıyor. Bir resimde de­ taylar, imza ve tarih, son safha­ da oluşurken, camaltı tekniğin­ de, camın yüzeyine önce detay­ lar ve imzadan başlamak gereki­ yor. Resmin deseni de ilk önce çiziliyor. Daha sonra düz yüzey­ ler ve arka fonda görülen renk­ ler boyanıyor. Bazen resmin bo­ yanmadan bırakılmış kısımların­

dan, arkaya konulan yaldız kâğıt, kumaş veya ayna gözükü­ yor. Boyalı yüzey arkaya konu­ lan karton ya da tahta levhayla dış etkenlerden kormuyor.

Cam üzerine resim tekniğinin kökü ise eski çağlara kadar uza­ nıyor. Hatta doğulu cam ustala­ rının ve yahudilerin, hıristiyan- lardan önce cam üzerini boya­ dıkları büiniyor. İlk hıristiyanla- nn saklandıkları, antik Roma devrinden kalma yeraltı mezar­ lıklarında, boyalı cam parçalan bulunmuştur. Ama daha sonra, BizanslI cam ustalarının bu tek­ niği geliştirdikleri, hatta Cons- tantinople'un Osmaniılann eline geçmesiyle İtalya'ya, özellikle Venedik'e kaçarak, camaltı re­ sim sanatının Avrupa’da yeni­ den doğmasına sebep olduklan, birçok kitap ve yazıda

belirtü-mektedir. Buradan Türklerde de bu sanatın kökünün çok eskilere dayandığını söyliyebiliriz. Bu ko­ nuda daha iyi bilgi edinebilmek için, kütüphane ve müzelerimiz­ deki eski yazı eserlerin incelen­ mesi gerekiyor.

Sadece Avrupa'da değü, daha sonra Amerika, Afrika ve As­ ya'da bir çok ülkede yaygın ha­ le gelip yapılan camaltı resimle­ rine, batılı araştırmacıların ve koleksiyoncuların ilgisi bizden çok önce başladığı gibi, halen de devam etmekte, bu sanat dalı üzerine yazılar, kitaplar ya­ yınlanmakta, sergiler, satışlar düzenlenmekte ve bir çok ülke­ de sanatçılar bu dalda çalışma­ lara devam etmektedir.

Benim ise bu sanata ilgim, Paris’te 1979 yılında, Gcethe Enstitüsü-Alman Kültür

(2)

zinde gördüğüm Udo Dam- mert’in koleksiyonundan derle­ nen camaltı resimler sergisinden sonra başladı. Bu hem yapıtların ilginçliğinden, hem de bu tarz­ da bir sergiyi ilk defa görmem­ den kaymaklanıyordu. Sorborme Üniversitesinde 1980’de verdi­ ğim yüksek lisans tezimin konu­ sunun “Türkiye’de camaltı res­ mi" olmasında bu serginin rolü büyüktür.

Dünyanın birçok ülkesinde, bu teknikte yapıtların, yüzyıllar boyunca yapılmış olmasını öğ­ renmem, bu resimlerin ülkemiz­ de de yaygın olacağı fikrini ver­ mişti. Bu amaçla İstanbul'a araştırma yapmak için geldiğim­ de, Sahaflar çarşısında, Eminö­ nü, Eyüp, Sultanahmet semtle­ rindeki dükkânlarda gördüğüm az sayada camaltı yazı ve resim­ ler, Türkiye'de de var olan bu teknikte yapıtların artık fazla yapılmadığını ortaya koyuyordu. Bu sanat dalma ilginin azalması­ nın, cam fiyatlarının artması, kâ­ ğıda modem teknikle kolayca ve kısa zamanda basılan yapıtların ucuza mal edilmesi ve sanatçıla­ rın fazla kazanç sağlamayan bu tekniğe zamanlarını harcamak istememelerinden kaynaklandığı anlaşılıyordu.

Müzelerimizdeki örneklerin sergilenmemiş olmaları, hatta çoğunun harap ve bakımsız du­ rumda bulunması, bugüne kadar üzerlerine geniş bir’ araştırma yapılmayışı, camaltı resimlerin diğer değerli yapıtların yanında ikinci plâna atılmış olduğunu ve zaten malzemenin çabuk kırılır oluşundan, kolayca yokolduklan- nı açıkça gösteriyordu.

İstanbul'daki müzelerin en­ vanter defterlerini inceleyerek saptadığım ve fotoğraflarını çek­ tiğim camaltı yazı ve resimlerin sayasının az oluşu, olanlara da gereken ilginin gösterilmemesi üzücüydü. Ama beni asıl sevin­ diren, bu küçümsenen yapıtların son yıllarda bazı koleksiyoncu ve sanatçılar tarafından değerle­ ri anlaşılarak korunmaları ve yo- kolmaktan kurtulmalarıydı.

. ŞAHMERAN (N ev e se r Aksoy Koleksiyonu)

Bu resimle:de görülen konuîa- 'n şöyle sımflandırabiîiriz:

1- Yazılar (Besmele, Allah ve peygamberlerin isimleri, Kur'an’dan ayetler).

Yazı-resmi er (Camiler, ib­ rikler, meymalar. -Süleyman'm mührü, kuşlar, Eshab-ı kehf ge­ misi, Amentü gemisi, Mevlevi

sikkesi, Bektaşi, Alevi, Nakşi­ bendi, Şabaniye tarikatlarının sembolleri, Hz. Ali’nin kılıcı Zül- fikar, Ah minel aşk).

3- Manzaralar (Mekke ve Me­ dine görünümleri, camiler, Hicaz demiryolu. “Ah minel aşk"lı manzaralar, meşhur gemiler).

4- Kalk hikayeleri ve efsane­ ler. insanlı kompozisyonlar

(Şah-1334 (1918) tarihli cam üzerine yazı (N eveser A kso y Koleksiyonu)

(3)

-meran, Hz. Ali'nin savaşları, Hz. Ali ve devesi, Hz. Muhammed'in kanatlı atı Burak, halk kahra­ manlarının boynuzlu deve güre­ şi, Hz. İbrahim'in oğlunu kurban edişi. Sultanları gösteren tören resimleri, insan, hayvan ve sem­ bollerden oluşan kompozisyon­ lar).

5- Armalar

özellikle halk sanatı ve resim­ leri alanındaki önemli araştırma ve yazılarından ötürü, çok yönlü değerli ressam, rahmetli Malik Aksel'e minnet borçluyum.

Türkiyemiz dergisinin 6. sayı­ sında (Şubat 1972) yayınlanan “ Camaltı resimleri" makalesi, bu alanda yazılanların ilkidir. Aynca “Anadolu Halk Resimle­ ri" (1960) ve “ Türklerde dini Resimler" (1967) kitaplarında da camaltı resimlerinden kısaca bahsetmiştir. Araştırmalarının yamsıra, değerli koleksiyonu da, gelecek kuşaklara ışık tutacak niteliktedir.

İstanbul Resim ve Heykel Mü­ zesinde, 1959 yıltnda

düzenle-Ttirk ve İslam Eserleri Muzesi'nde bulunan yazı-resim “ Sıileymaniye Camii" 19. y.y.

S A N A T Ç E V R E S İ 38

Hz. Ali'nin kılıcı Z ülfikâr (N eveser A k so y Koleksiyonu)

nen Malik Aksel koleksiyonu taş baskısı halk resimleri sergisin­ den sonra, 1979 yılında yine aynı yerde gerçekleştirilen halk resimleri sergisinde de, Malik Aksel'in koleksiyonundaki ca­ nı altı resimler sergilenmişti. Ne yazıkki bu serginin kataloğu ya­ pılmamıştır.

Fransız müzelerindeki sürekli koleksiyonlarda, düzenlenen ser­ gilerde, galerilerde, hatta m ağa­ zalarda bu teknikte yapıdan sık görmem, yayınlanan kitap ve kataloglan elde edebilmen, be­ nim bu konuya ilgimin devamını sağladı. Türkiye'ye her gidişim­ de antikacılan, çarşı!an dolaştı­ ğımda, yeni gördüğüm camaltı yazı ve resimleri belgelemeye, hatta bazılarım satın almaya de­ vam ettim. Ama gün geçtikçe örneklerin daha da azaldığım görmek,hele hele bu teknikte çalışmalar yapan birkaç sanatçı­ nın da bu işi bıraktıklarım, dük­ kânlarım kapattıklarını öğren­ mek beni son derece üzüyordu. Sanatsal çalışmalanmm yamsıra, geniş zaman ve önemli maddi olanaklar gerektiren camaltı ko­ nusunda bir sergiyi özellikle Pa­ ris'te düzenlemek, tezimi bastır­ mak en büyük isteğimdi. Çünkü diğer ülkelerin bu konuda çalış­ malarının bilindiği, hatta izlen­ diği Paris'te, Türk camaltı sana­ tının da tanınması ve bu konu­ da önemli bir yeri olduğunun belirtilmesi gerekiyordu.

Tunuslu araştırmacı Muham- med Masmoudi, 1972'de yayın­ lanan “Tunus'ta camaltı resmi"

kitabında Tunus’ta bu sanatın kökünün türklere dayandığım ve ünlü hattatlarımızdan, türk halk sanatından etkilendiklerini belir­ tiyor. Türklerin Tunus’lular üzeri­ ne etkisi o kadar büyük ki, sa ­ natçılar M ustafa Kemal ve eşi Latife Hanımı bile resimlerine konu almışlar. Tunus'tan da bu sanat özellikle Senegal'i etkile­ miş. O kadar ki Hz. Ali'nin Ebu Talih ile çengini gösteren bir cam altı resminin çok benzer tu- nus ve senegal örneklerini gör­ düm.

Eski Kültür Bakam Fikri Saç- lar’dan aldığım bir mektup üze­ rine, girişimde bulunarak, dün­ yanın da en önemli müzelerinden olan, Paris'teki “Musee de l'H om m e'a (İnsanlık Müzesi) teklif ettiğim “Türk Camaltı Re­ simleri" sergi projem, Etnograf­ ya bölümü müdürü Prof. Ber- nard Dupaigne tarafından kabul edilerek, 1995 yılında yapüabile- ceği belirtilmişti. Ama Kültür Bakanlığının önce olumlu yak­ laştığı, daha sonra ise destekle­ mekten vazgeçtiği bu sergi, ne yazık ki gerçekleşmedi.

Bugün beyle bir sergiyi önce Türkiye'de düzenlemeyi ve tezi­ min türkçesini yayınlamay. dü­ şünüyorum. Çünkü artık fazla gecikmeden, yok olan bu sanatı­ mızın tanınması, dükkânlarım kapatan sanatçılar özendirilerek, bu sanatın tekrar canlandırılma­ sı, müzelerdeki yapıtların korun­ maya alınması, hatta bazılarının sergilenmesi ve araştırmacıların bu konuya yönlendirilmesi ge­ rektiği inancındayım rr ñ i v T i | r İ

ı

£

YE

A î

B/

YE

G . eren kam Mayıs pılan den b. 196 bulun, si'nin kan il çilmiş Dev sırada m e si ! den, ı den b. Dev de gc Özder türkçı Den ilkesi lâplar ym Y bir za prensi 31 görev gör Ö Mahkt mesi dan ı çevre! il e tiim Der türk t< dea'e telgrai

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu şekilde, Av.K m.2/III prosedürünün avukata belgesel delil temin im- kanı sağlaması karşısında, zaten sınırlı olarak mevcut olan ve Av.K m.35/B ilave hüküm

Öğretide bir görüş, sorumluluk sigortasında bir sigorta değerinin söz konusu olmadığından yola çıkmakta ve dolayısıyla da aşkın sigor- tanın ve menfaat değerinin

Fakat belki amcam beni çok sevdiği için, belki de iç yüzü zannedildiği kadar sert ve haşin olmadığı için benim bu hareketime hiç kızmayıp, çok

Bu yüzden şehir merkezleri çevreye göre daha sıcak olur ve bu alanlar kentsel ısı adaları olarak adlan- dırılır.. Sıcak yaz geceleri: Şehir halkının kâbusu olan bu

Ermeni soykırımı iddialarını yalanladığı için Ermenilerle mahkemelik olan tarihçi Bernard Lewis, bu kez de Fransız ırkçılannın ‘ırkçılık karşıtı’

Akran değerlendirme sürecinde öğrencilerin akranlarının metinlerine ilişkin sağlamış oldukları 176 eleştiri türü dönüt dilsel özellikleri

While receiving results from PubMed, they were processed and clustered, and then displayed in a hierarchical ontology structure; key fields of articles were retrieved and displayed

Büyük günah işleyen kimsenin bütün iyi amellerinin boşa gideceği ile ilgili görüşe karşı çıkan Zemahşerî: “Sabit olmuştur ki; Peygamberliğin ifasının