• Sonuç bulunamadı

Dergi haberciliği ve Nokta dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dergi haberciliği ve Nokta dergisi"

Copied!
126
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNĐVERSĐTESĐ

SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ

GAZETECĐLĐK ANABĐLĐM DALI

GAZETECĐLĐK BĐLĐM DALI

DERGĐ HABERCĐLĐĞĐ VE NOKTA DERGĐSĐ

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ

MEHMET SUĐÇMEZ

064222001011

Danışman

Yrd. Doç. Dr. ENDERHAN KARAKOÇ

(2)

ĐÇĐNDEKĐLER

SAYFA NO

Bilimsel Etik Sayfası ... II Tez Kabul Formu ... III Önsöz / Teşekkür ... IV Özet ... VI Summary ... VII Kısaltmalar ve Simgeler Sayfası ... VIII

Giriş ... 1

BĐRĐNCĐ BÖLÜM DERGĐ HABERCĐLĐĞĐ VE TARĐHÇESĐ 1.1. Dergi Kavramı Üzerine ... 5

1.2. Dergi Çeşitleri ... 6

1.3. Dergicilik Tarihine Kısa Bir Bakış ... 6

1.4. Haber Dergisi Kavramı Ve Haftalık Haber Dergiciliği ... 10

ĐKĐNCĐ BÖLÜM TÜRKĐYE’DE HAFTALIK HABER DERGĐCĐLĐĞĐNĐN GELĐŞĐMĐ 2.1. 1954–1960 Dönemi ... 15 2.1.1. Akis ... 19 2.1.2. Devir ... 23 2.1.3. Kim ... 25 2.2. 1960–1970 Dönemi ... 31 2.2.1. Yarın ... 32 2.2.2. Durum ... 33 2.2.3. Geçit ... 34 2.2.4. Politika ... 35 2.2.5.Tempo ... 36

(3)

2.3. 1970–1980 Dönemi ... 38 2.3.1. Yankı ... 38 2.3.2. Ortam ... 42 2.3.3. 7 Gün ... 44 2.4. 1980–1990 Dönemi ... 49 2.4.1. Arayış ... 50 2.4.2. 2000’e Doğru/Yüzyıl ... 52 2.4.3. Haftaya Bakış ... 55 2.5. 1990–2009 Dönemi ... 57 2.5.1. Aksiyon ... 58 2.5.2. Cuma ... 60 2.5.3. Aydınlık ... 61 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM LĐBERAL DÖNEM VE NOKTA DERGĐSĐ 3.1. 80’li Yılların Toplumsal Ortamı ... 63

3.2. 80’li Yıllarda Basının Yaşadığı Değişim ... 68

3.3. Nokta Dergisi’nin Doğuşu ... 72

3.3.1. 80’li Yıllarda Nokta Dergisi’nin Basın Ortamına Katkısı ... 76

3.3.2. 90’lı Yılların Türkiye’sinde Haber Dergiciliği Ve Nokta Dergisi ... 83

3.3.3. Nokta Dergisi’nin Kapanış Süreci ... 88

Sonuç ... 107

Kaynakça ... 110

(4)

T.C.

SELÇUK ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BĐLĐMSEL ETĐK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğrencinin Adı Soyadı Mehmet Suiçmez

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ KABUL FORMU

Mehmet Suiçmez tarafından hazırlanan Dergi Haberciliği ve Nokta Dergisi başlıklı bu çalışma ……../……../…….. tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Ünvanı, Adı Soyadı Başkan Đmza

Ünvanı, Adı Soyadı Üye Đmza

(6)

ÖNSÖZ

80’li yıllarda dış ticaret tamamıyla serbestleşirken Türkiye adeta istilaya uğradı. Đstila eden Türkiye’nin ve Türk insanının kendisine model ve referans olarak kabul ettiği Batı ülkelerinin ileri uygarlık, teknoloji ve refah düzeylerini temsil eden tüketim ürünleriydi. Bu ürünler yavaş yavaş vitrinleri, Tekel bayilerini ve gündelik yaşamın tüm köşe başlarını ele geçirmeye başladı. Yabancı ürünlerin serbestçe ve yasal bir şekilde ithal edilmeye başlaması sadece bir iktisadi politika değişikliği değildi. Bu aynı zamanda yaşam tarzının radikal bir

şekilde değişeceğinin de işaretiydi. Yaşam tarzı değiştikçe gençlerin hayalleri de değişti. Artık gençlerin hayallerini yetmişli yıllarda olduğu gibi Marx, Engels, Gogol, Jack London, Dostoyevski’ler değil, Đngilizce ve bilgisayar kullanmayı öğrenmek, üniversiteden mezun olduktan sonra ne yapıp edip özel sektörün önde gelen şirket ve bankalarından birine girmek ve zaman içinde başarılı birer işadamı veya yönetici olmak meşgul ediyordu.

80’lerden sonra eski olan her şey birer birer ortadan kalkmaya başladı. Toplumu değiştiren ve toplumsal değişimden kendisi de etkilenen basın bu değişimden en çok etkilenen kurum oldu. 1980’lerde hızla geleneksel normlardan uzaklaşmaya başlayan basın bir endüstri haline dönüşürken, eski tip gazetecilerin, eski tip gazete ve dergilerin, basını basın yapan bir takım değerlerle birlikte yok olmaya başladığı görüldü. 1980’ler Türkiye’sinde gazeteler magazinleşmeye yönelirken, haftalık haber dergileri icra ettiği fonksiyonu ve muhtevasıyla yeni bir biçim kazandı.

1980’lerin özellikle ikinci yarısında, haftalık haber dergileri gündem belirlediler. Toplum tarafından yakın zamana kadar tabu olarak görülen alanlara girdiler ve en ince ayrıntılara kadar eğilerek, Türkiye’yi bir tabu yıkma esprisine soktular. Politikanın yasak olduğu bir dönemde bir şeyleri konuşma ihtiyacı hisseden insanlara, gündemi yeni bir şekil oluşturarak sundular. Nokta’nın bu anlayışı ilk ortaya koyan basın kuruluşu olması nedeniyle Türk basın tarihinde ayrı bir yeri vardır. Devam eden yıllarda da bu atılıma yenilerini ekleyerek 1980’lerin dergicilik anlayışının oluşmasına önayak oldu. Daha sonraları ortaya çıkan birçok dergi Nokta’nın izinden gitmiştir. Nokta, yayın hayatına ‘merhaba’ dediği andan, kapısına kilit vurulana kadar kirlenen ve yozlaşan medya dünyasına örnek olmuştur.

Çalışmada dergi kavramının tanımından başlayarak, Dünya’da ve Türkiye’de haber dergiciliğinin doğuşu ve gelişimi anlatdı. Daha sonra 80’li yılların toplumda meydana getirdiği değişimden yola çıkarak, Nokta Dergisi’nin dergi haberciliğinde ortaya koyduğu farklılık ele alındı. Son olarak derginin kapanış süreci bütün boyutlarıyla incelemeye çalışıldı.

(7)

Bu çalışmaya çeşitli aşamalarda ve çeşitli ölçüde pek çok kişinin katkısı oldu. Çalışmayı yürütürken, özellikle karşılaştığım sorunların çözümünde ve çalışmanın çerçevesini oluşturmamda Tez Danışmanım Yrd. Doç. Dr. Enderhan Karakoç’a açtığım telefonlara içtenlikle cevap vererek çalışma azmimi artıran Doç. Dr. M. Bilal Arık’a, ilk adımı atma cesareti veren Araştırma Görevlisi Enes Bal’a, eksikliklerimi görmemi sağlayan ve bu konuda bana yol gösteren değerli hocam Doç. Dr. Mustafa Şeker’e ve aileme teşekkürü bir borç bilirim.

Mehmet Suiçmez Bursa, 20 Mayıs 2009

(8)

ÖZET

Haber dergileri en temel işlev olarak haber vermeyi amaçlarlar. Bir hafta boyunca gelişen olayları, geçmişleri ve muhtemel gelecekleriyle, en renkli biçimde ele alırlar. Haber kolay okunabilecek kısa fakat ilginç şekilde okurlara sunulur. Haber dergileri, olayları profesyonelce izleyen dergiciler, gazeteciler tarafından çıkarılır, iyi hazırlandıklarında gazetelerin verdiklerine yeni boyutlar eklenir ve günlerce haklarında birçok yazı yayımlanmış karmaşık konular kolayca anlaşılır hale gelir. Haber dergileri güncel gelişmeleri aktarmanın ötesinde, hedef kitlelerin eğilimleri doğrultusunda kendi seçtikleri konularda özel haberler yapıp bunları dosyalar halinde okuyuculara sunarak gündem oluşturmaya yönelirler. Bazı dergiler zaman zaman bu yola başvururken son yıllarda yayımlanan dergilerin çoğu yayın politikalarını gündem oluşturma ve özel haber yayımlama ilkesine göre belirlemektedirler.

Nokta dergisi de çeşitli nedenlerle kapanıp, yayımlansa da dergi haberciliğinde büyük başarılara imza atmıştır. Nokta dergisi, bir haftayı özetleyen dergilerden farklı olarak, bir takım sorunları gündeme getirerek bu sorunların tartışılmasını sağlayıp gündem oluşturmuştur. Gerek teknik açıdan, gerekse haber dergisi formuna yaptığı katkılarla bu alanda ilk ve örnek olma şerefine sahip olmuştur. Nokta dergisiyle birlikte dergiler günlük rutin haberleri ve Başkentteki iç politikaya dair gelişmeleri bir tarafa bırakarak kendi haberini kendi üretme ya da haberden konuya atlama sürecine girmişlerdir.

(9)

SUMMARY

The broadcast ( or news) magazines aim to declare or announce as basic functions.

These magazins take in hand or tell about the developing events, the past events or possible events in a lively way. The news is presented in a way that can be read easily, also short and interesting. The broadcast ( or news ) magazines are published by the journalists who follow the events professionaly. When these are prepared well and professionaly, new dimensions fort he news, that are announced by the newspapers, are accompanied and consequently, the complex subjets turn into clear subjects. Beyond announcing the current events, the subjets. Beyond announcing the current events, the broadcast ( or news ) magazines tend to form new a gendas by constituting special news in accordance with the target audience. While some magazines prefer this way, some other magazines, which were published in recent years, determine their policies according to creating agendas ( calendars ) or private broadcasting principles.

Although the magazine “ NOKTA” was banned or puslished again because of various reasons, it has really goog accomplishments. Different from the others, which summarize only the news of one week, the magazine “NOKTA” created the agenda by bringing up the problems and talking about these problems. The magazine “NOKTA” has the honour of being the first model with its contri butions to form of news magazine and its technical aids.

The magazine “NOKTA” the other magazines have started a process in which they create their own news by passing from news to the subject and they set aside the daily routine news, the developments about the internal politics in the capital city.

(10)

KISALTMALAR VE SĐMGELER SAYFASI

ABD: Amerika Birleşik Devletleri AGE: Aynı eser, Aynı Kaynak, Aynı yer ANAP: Anavatan Partisi

CHP: Cumhuriyet Halk Partisi Çev: Çeviren

ÇGD: Çağdaş Gazeteciler Derneği DP: Demokrat Parti

ĐHD: Đnsan Hakları Derneği

MAZLUM-DER: Mazlumlar Derneği MGK: Milli Güvenlik Konseyi MĐT: Milli Đstihbarat Teşkilatı TCK: Türk Ceza Kanunu

TGC: Türkiye Gazeteciler Cemiyeti TGS: Türkiye Gazeteciler Sendikası TSK: Türk Silahlı Kuvvetleri

(11)

“Dergi Haberciliği ve Nokta Dergisi” konulu bu çalışma, Türkiye’de haftalık haber dergiciliğinin nasıl başladığını, nasıl bir gelişim gösterdiğini, başlıca hangi dergilerin yayımlandığını, yayımlanan dergilerin biçim ve içerik açısından ne gibi özellikleri olduğu ve Türkiye’de haftalık haber dergilerinin 1980’lerde yaşadığı değişimi Nokta dergisi örnek alınarak incelendi.

Tezin Konusunun seçiliş nedeni, haftalık haber dergiciliğine ve yayımlanan başlıca dergilerin özelliklerine ilişkin, geniş kapsamlı-genel bir çalışmanın yapılmamış olmasının yanı sıra, özellikle 1980’li yıllarda, haftalık haber dergilerinin, Türkiye’nin gündemini uzun süre belirleyen, etkili yayın organları durumuna gelmiş olmalarıdır. Çalışmanın kapsamının geniş tutulmasının nedeni ise, belli bir dönemi ya da dergiyi incelemek yerine, başlangıcından günümüze kadar, bütün bir süreci ve yayımlanan belli başlı dergileri inceleyip, haftalık haber dergiciliğine ilişkin genellenebilecek veriler elde etmektir. Bu çalışmada Nokta dergisinin örnek seçilmesinin nedeni ise 1980’lerin Türk haber dergiciliğine birçok yeniliği getirmiş olmasıdır.

1980 yılı Türkiye için birçok açıdan tarihin kırılma noktası olarak kabul edilmektedir. 12 Eylül Darbesi’yle merhaba dediğimiz 80’li yıllar, dönemin devrimci başbakanı Turgut Özal ’ın önderliğinde, Türkiye’nin dünyayla bütünleştiği daha doğrusu bütünleşmeye çalıştığı, özel teşebbüsün ithalatta ve ihracatta hiç olmadığı kadar ön plana çıktığı müthiş bir tüketim ve teşhir çılgınlığının toplumun tüm katmanlarında kendini hissettirdiği, tarihin geriye dönüş yollarını tıkayacak ölçüde değiştiği, dünyanın iktidardaki ekonomik sistemi kapitalizmin, tam anlamıyla yürürlüğe girdiği ve toplumsal eşitsizliğin yoğun bir şekilde hissedildiği, aynı zamanda sistemle uyumlanan hizmet sınıfının da kısa sürede küresel ölçekte refaha ulaştığı yıllar olmuştur. Basın, bu dönemde biraz da dönemin siyasal yapılanması gereği, politika çemberinin dışında konumlanmak zorunda kalmıştır.

Bu dönemde Türkiye’nin ekonomik, siyasal ve sosyal yapısında birçok şey değişime uğramıştır. Türk basını da bu değişimden payını almıştır. Basın bu dönemde işadamları tarafından yönetilmeye başlanmıştır. 12 Eylül’ün getirdiği yasaklar ve Turgut Özal’ın icraatları Türkiye’deki gazetecilik anlayışında farklı bir tutumun sergilenmesine neden olmuştur. Gazeteler yayın yasaklarıyla çıkmaza girince magazine yönelmişlerdir. Magazine kaymak zorunda kalan gazetelerin habercilikten uzaklaşmasıyla oluşan bu boşluğu bu

(12)

dönemde haber dergileri doldurmaya çalışmıştır. Nokta dergisi etkili yayıncılık anlayışıyla bu döneme damgasını vurmuştur. Nokta, çıkardığı ansiklopedilerle adını duyuran ve Ercan Arıklı’nın sahibi olduğu Gelişim Yayınları’nın ana organı haline gelmiştir. Đlk sayısı 1982’de yayınlanan dergi ancak bir yıl sonra haber dergisi hüviyetine bürünebilmiştir.

Đşte Nokta Dergisi’de bu yıllarda Ercan Arıklı yönetiminde okurun ilgisini çeken haberleriyle gündeme gelmiştir. Ankara merkezli siyasi haberlerin dışına çıkarak, sanat, kültür, ekonomi, sinema ve sağlık gibi hayatın habere konu olabilecek farklı alanlarını keşfetmeye çalışmıştır. Nokta’nın bu anlayışı ilk ortaya koyan basın kuruluşu olması nedeniyle Türk basın tarihinde ayrı bir yeri vardır. Bugün basında önemli yerlerde bulunan birçok gazetecinin yetiştiği ilk mecradır. Alper Görmüş, Haluk Şahin, Gülay Göktürk, Haşmet Babaoğlu, Engin Ardıç bu isimlerden sadece birkaçıdır. Devam eden yıllarda da bu atılıma yenilerini ekleyerek 1980’lerin dergicilik anlayışının oluşmasına önayak olmuştur. 1980’lerde Nokta’dan sonra yayımlanan haftalık haber dergileri de, ilk kez Nokta tarafından ortaya atılan “kendi gündemini belirleme” anlayışını benimseyerek Nokta’nın açtığı çığırı izlediler. Nokta’nın kullandığı yeni form, bazı değişikliklerle ve ilavelerle dönem içinde yayımlanan haftalık haber dergilerince kullanılmıştır. Gerçek bir gazetecilik yapma hayalini son derece güçlü ve yaratıcı bir kadro ile hayata geçiren Nokta dergisi, çoğu zaman medyanın gündemini belirlemekle kalmamış, basının alışık olduğu otosansürün de dışında kalmayı başarmıştır.

1980’li yılları niteleyen en önemli ana unsur ise basında göze çarpan değişimdir. Bu değişim sermaye yapısında, gazetelerin yayın politikasında ve dergi yayıncılığı alanlarında göze çarpmıştır. Nokta “Kendi haberini, kendi gündemini yaratan dergicilik” anlayışıyla, özellikle 1985–1990 yılları arasında tabuları yıkan bir dergi olmuştur. Türkiye’ye getirdiği habercilik anlayışıyla daha önce hiç tartışılmamış konuları gündeme taşımıştır. Daha çok topluma odaklanmış, politikadan uzak durmuştur. O güne kadar görülmemiş bir şeyi yapmıştır. Tabuları yıkmış ve sosyal konulara yönelmiştir. Cinselliğe ilişkin tabu sayılan konular, ilk kez bu derginin sayfalarında kendine yer bulmuştur. Nokta, dergiyle gazete arasındaki farkın altını çizmiştir. Nokta Dergisi böyle bir dönemde farklı bir yayın politikasıyla okurun karşısına çıkmış ve o döneme damgasını vurmuştur. Bir ilki gerçekleştirmesi dolayısıyla Nokta Dergisi’nin dergi haberciliğinde önemli bir yeri vardır. Nokta, yayın hayatına ‘merhaba’ dediği andan, kapısına kilit vurulana kadar kirlenen ve yozlaşan medya dünyasında bir nefes aralığı olmuştur. Daha sonraları ortaya çıkan birçok dergi Nokta’nın izinden gitmiştir.

(13)

Tezin temel sınırlılığı doğrultusunda 24 Ocak 1980 kararlarıyla Türk ekonomisinin dışa açılmasıyla birlikte dergi haberciliğinde görülen değişim Nokta Dergisi örnek alınarak anlatıldı. Çıktığı günden bugüne kadar yaptığı habercilikle dikkatleri üzerine çeken derginin kapanışına yol açan etkenler de ele alındı. Bu bağlamda dergi haberciliği Nokta Dergisi paralelinde irdelendi. Dolayısıyla çalışmanın temel sınırlılığı bu çerçevede gerçekleştirildi.

Tezin konusu, amacı ve önemi doğrultusunda yöntem olarak tarihsel araştırma tasarımı kullanıldı. Tezin amacı Nokta Dergisi’nin dergi haberciliğinde meydana getirdiği değişimi ortaya koymak olduğu için en uygun yöntem tarihsel araştırma tasarımı olarak ön görüldü. Bu tasarımdan yola çıkarak çeşitli haber dergilerine ait koleksiyonlar, Dünya ve Türk basını üzerine yapılmış genel çalışmalar ayrıntılı bir şekilde incelendi.

Gerek tarihçe bölümünde, gerekse 1980’leri incelerken ele aldığımız dergiler, kuşkusuz Türkiye’de yayımlanmış tüm dergileri kapsamamaktadır. Đncelemeye dahil edilen dergiler, türlerinin en fazla iz bırakmış örnekleri oldukları için özellikle seçildiler. Bu seçimde başlıca üç özellik dikkate alındı. Tezin konusu, amacı ve önemi doğrultusunda öncelikle seçilen derginin haber dergisi formuna uyması gerektiğinden, Đkinci olarak, seçtiğimiz dergilerin tirajının, aynı dönemde yayımlanan dergilere göre daha yüksek olmasına özen gösterildi. Nihayet, derginin yayımlandığı dönem içinde gösterdiği etkinlik bu bağlamda göz önüne alındı.

Haftalık haber dergiciliğinin tarihçesi bölümlere ayrılarak incelendi ve bu bölümlemede ülkenin içinde bulunduğu siyasal şartlar da değerlendirildi. Siyasal rejimin basın rejimini belirleyici olmasından hareketle, ülkenin siyasal tarihinin devreleri göz önünde bulundurularak böyle bir bölümlemeye gidildi. Çalışmadaki bölümlemelerde, haber dergilerinin en önemli malzemelerinden birinin iç politika olması sebebiyle, Türk iç politikasının durumu, haber dergilerinin niteliğine etki eden bir başka faktör olarak dikkate alındı.

Tezin evreni dergi haberciliğidir. Örneklem ise Nokta Dergisi’dir. Dergi haberciliği evreni ve Nokta dergisi örnekleminden hareket edilerek, Türkiye’nin 80’li yıllarda dışa açılmasıyla, dergi haberciliğinde görülen değişim incelenmeye çalışıldı. Nokta Dergisi’nin örneklem olarak seçilmesinin nedeni ise dergi haberciliğine yeni bir açılım getirmesidir. 1980’li yılların baskıcı ortamında magazine prim vermeyerek hayatın gizli ve ilginç alanlarını keşfederek okurun beğenisini kazanan Nokta Dergisi, haberciliğin başka bir şekilde de yapılabileceğini okura göstermiştir. Ezberin dışına çıkabildiği için de Türk basın tarihinde adından sıkça söz ettirmiştir. Tezin konusunu daha da belirginleştirmek için düşünce ve ifade

(14)

özgürlüğü Türk basınının önemli sorunlarından biridir. Ne yazık ki bu sorun dergi kapatmaya dahi yol açabilmektedir. Nokta dergisinin niçin kapatıldığını ortaya çıkarmak ve derginin kapanışına yol açan sebepleri bulmak için bu araştırma tasarlandı. Dergide yayınlan haberler sonrası çeşitli kesimler tarafından baskılara maruz kalan patronun ve çalışanların yaşadıkları sıkıntılar da eleştirel bir şekilde ele alındı.

Çalışma başlıca üç bölümden oluşturuldu. Birinci bölüm, dergi kavramı, dergi türleri ve derginin kısa tarihçesi ve haftalık haber dergisi kavramı üzerinde duruldu. Đkinci bölümde Türkiye’de 1954’te Akis’le başlayan haftalık haber dergiciliğinin tarihsel gelişimi örneklerle incelemeye çalışıldı. Çalışma bölümü yukarıda bahsedildiği gerekçelerle, 1954–1960, 1960– 1970, 1970–1980, 1980–2009 olmak üzere dört bölüm olarak gerçekleştirildi.

Üçüncü bölümde, 1980’ler Türkiye’sinin genel siyasi şartları, 1980’lerde Türkiye’deki haber dergiciliğinin doğuşu, Nokta dergisinin ortaya çıkışı, basın ortamına katkısı ve derginin habercilik anlayışı incelendi. Bu bölümde 90’lı yılların Türkiye’sinde medyanın ne durumda olduğuna ve dergi haberciliğinin nasıl icra edildiğine de değinildi. Bunun yanı sıra tartışmalara neden olan andıç ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlük haberleriyle Genelkurmay’ın tepkisini çeken Nokta Dergisi’nin kapanış süreci dikkate alınarak çalışma hazırlandı.

(15)

BĐRĐNCĐ BÖLÜM

DERGĐ HABERCĐLĐĞĐ VE TARĐHÇESĐ 1.1.Dergi Kavramı Üzerine

Dergicilik olgusunu anlayabilmek için öncelikle dergiciliğin tanımını yapmak gerekmektedir. “Dergi kavramı, eskiden kullanılan mecmua sözünü karşılamak üzere, 1950’li yıllarda yaygın olarak kullanılmaya başlayan terimdir ve siyaset, edebiyat, teknik gibi konuları inceleyen ve belirli aralıklarla çıkan süreli yayın”1 şeklinde tanımlanmaktadır. Diğer bir tanıma göre,” dergi, düzenli aralıklarla yayımlanan, belirli bir ya da birkaç ilgi alanına ilişkin haber, makale, deneme, inceleme, araştırma ve eleştiri gibi yazıları, çeşitli edebi ürünleri ya da belirli konulara yönelik derlemeleri içeren ve genellikle resimli olan basılı yayın”2 dır.

“Süreli yayınların gazete dışındaki en önemli türü dergi, ya da eski dildeki adıyla ‘mecmua’ derlemek, toplamak anlamlarını taşıyan kelimelerden almıştır adını, Ülkemizde ‘mecmua’ ya da dergi kavramı kitaba yakın olan ve yılda en çok 3–4 kez yayınlanan ‘revue’, ‘review’ lardan, gazeteye yakın olan ve haftada ya da on beş günde bir yayınlanan magazin ’ e kadar tüm süreli yayınları kapsayacak şekilde anlaşılmaktadır.”3

Dergi sözünün karşılığı batı dillerinde “magazine” dir. “ Magazin kelimesi tarih boyunca çeşitli anlamsal değişiklikler geçirmiştir. Kökeni itibariyle Arapça olan, Đspanya Emevileri aracılığıyla Fransızca ’ya giren ‘mahazin’ yani ‘mahzen’ in çoğulu, içinde eşya depolanan yer anlamına geliyor. Fransızcada zamanla ‘dükkân’ (içinde birçok eşyanın satıldığı yer) anlamını kazanan ‘magazin’ kelimesi Türkçede ‘mağaza’ biçimiyle var olan kelime ile aynı kökü paylaşarak ‘satış’ a ilişkin çağrışımlar edinmiştir.”4

“Magazin’in günümüzde edindiği satışa ilişkin çağrışımlar boşuna değil. Aslında bunun bir tür dergi anlamını kazanması da dükkânla benzerliğindendir. Đçinde çeşitli malların istiflendiği dükkân yerine, içinde çeşitli bilgiler istiflenen bir yayın. Đlk olarak Đngiltere’de

1

Türkçe Sözlük (1998), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.

2 Ana Britannica Ansiklopedisi (1986), Cilt:7, “dergi” maddesi, s. 162.

3 Uygur Kocabaşoğlu (1984), “Cumhuriyet Dergiciliğine Genel Bir Bakış”, Türkiye’de Dergiler Ansiklopediler,

Đstanbul: Gelişim Yayınları, s. 3. 4

Murat Belge (1986), Tarihten Güncelliğe, Đstanbul: Alan Yayınları, s. 427. 5 Belge, age., s. 427.

(16)

kullanılmış bu anlamıyla:1731’de, Edward Cave ’in yayınladığı Gentlemen’s Magazine (Beylerin Magazini) ile.”5

”1891’de yayımlanan Serveti Funun ’a kadar, Ahmet Mithat Efendi’nin kendi dergilerine koyduğu Kırkambar ve Dağarcık gibi adlara uygun biçimde”6 her şeyi içlerine alan derlemelerdir.

Tanımlardan anlaşılacağı üzere, “dergi”nin en belirgin özelliği düzenli aralıklarla yayınlanmasıdır. Bir yayının dergi formuna dahil olması için, haftalık, onbeş günlük, bir aylık, üç aylık, dört aylık ya da bir yıllık gibi, belirli ve düzenli periyotlar içinde yayınlanması gerekmektedir. Bu özelliğinden dolayı da dergilere “süreli yayın” denilmektedir.

1.2. Dergi Çeşitleri

Dergiler yayın süreleri ve konularına göre sınıflandırılırlar. Yayın sürelerine göre dergiler haftalık, onbeş günlük, aylık, iki aylık, üç aylık, altı aylık ve yıllık olarak sınıflandırılırken, konularına göre dergiler genel dergiler ve uzmanlık dergileri diye iki ana gruba ayrılırlar. Genel dergiler, her türden okuyucuya seslenen, içinde herkesin ilgisini çekecek konu ve yazıların yer aldığı dergilerdir. Uzmanlık dergileri ise, bilim-teknik, sanat-kültür, fikir, mizah, kadın, erkek, çocuk, gençlik, moda, spor… gibi konularda yayın yapan ve özellikle bu konularla ilgili olanların takip ettiği dergilerdir. Uzmanlık dergileri içinde yer alan önemli bir alt grup ise, belirli bir mesleğe ya da meslek gruplarına ilişkin konuların yer aldığı sektör dergileridir. Haftalık haber dergileri, hemen her konuya yer vermeleri ve sadece belli bir okuyucu kitlesini hedef almayıp toplumun bütününe seslenmeleri nedeniyle genel dergiler grubu içinde yer alırlar. Bu tür dergiler “kırkambar” nitelemesine daha çok uymaktadırlar.

1.3. Dergicilik Tarihine Kısa Bir Bakış

Basın tarihleri dergiciliğin başlangıç noktası olarak 17. yüzyılın ortalarını göstermektedir.”Bilinen en eski dergi, Erbaucliche Monaths-Unterredungen (Örnek Aylık Düşünceler) 1663–1668 yılları arasında Hamburg’da yayımlanır ve onu çok geçmeden öteki Avrupa ülkelerinde dergi formunda yayımlanan benzer yayınlar izler.”7

6 Sami N. Özdemir (1984), “Dergilerimizin Tarihi Aynı zamanda Toplumumuzun Gelişme Aşamalarını da

Gösteren Bir Grafik Çizer”, Milliyet Sanat, Sayı:100, Ekim 1984, s. 6. 7

(17)

Bilimsel gelişmeleri tartışma ve yayma gereğinden doğan bu ilk dergiler, hemen her alana ilişkin yazılar içermektedir. Bu arada düzenli kitap kataloglarına eklenen eleştiri yazılarıyla edebiyat dergileri yönünde de ilk adımlar atılmıştır. “18. yüzyılda okuryazarlığın ve yeni düşüncelere ilginin artmasıyla, dergiler daha oturmuş bir yapı kazanarak okuyucuları aydınlatmaya ve yönlendirmeye başladılar. Sansürün yoğun olduğu kimi ülkelerde edebiyat dergileri öne çıktı.”8

19. yüzyılda dergicilik açısından iki önemli gelişme daha yaşanmıştır. Birincisi, kâğıt üretiminden baskı tekniklerine kadar basım sanayindeki gelişmeler, maliyetleri, dolayısıyla dergi fiyatlarını düşürmüştür. Bu düşüş ise, dergi tirajlarının artmasını sağlamıştır. Buna bağlı olarak yaşanan ikinci gelişme ise, tirajların yükselmesi üzerine reklamcıların dergilere ilgi duymasıyla başlamıştır. “Artık kitlesel boyutta yayınlar durumuna gelen dergilerde ticari reklamlar görülmeye başlandı. Bu yüzyılda kültürel ve teknolojik açıdan Batı etkisine açık olan Avusturya, Hindistan, Çin gibi ülkelerde de ilk dergiler yayınlanmaya başladı. Edebiyat ve düşün dergileri de çeşitli güncel sorunların tartışıldığı forumlara dönüştü. Ayrıca yeni araştırma alanlarının açılmasıyla bilimsel uzmanlık dergileri de bu yüzyılda yaygınlaştı.”9

20 yüzyılda teknik gelişmelerin de etkisiyle dergilerin baskı kalitesi, tirajları ve maliyetleri önemli oranda artmıştır. Reklamcıların, konuları ve ulaştıkları kitleler açısından dergileri belirli malların tanıtılmasına elverişli bulmaları, yayıncılarınsa artan maliyetlerini karşılama istekleri sonucu dergiler reklama yönelmişlerdir. Özellikle Amerika’da bazı popüler dergiler pazarlama sisteminin parçası durumuna gelirken, reklam ajanslarının çarpıcı görüntüler sunma çabası, dergileri sayfa düzenlerine daha çekici biçim vermeye yöneltmiş, renkli baskıya geçilmesinde de reklamcıların büyük etkisi olmuştur. Ayrıca reklamcıların mali baskısı dergilerin içeriklerini ve yayın politikalarını etkilemeye başlamıştır.

20. yüzyılın insanların yaşamlarına getirdiği hızlı tempo kısa yoldan bilgi edinme gereğini doğurmuş, bunun sonucu 1920’li yıllarda bir tür olarak haber dergiciliği ortaya çıkmıştır. Bunun ilk örneği haber dergiciliğine öncülük eden Amerikan Time (1923) dergisi olmuştur. Time’ın geniş okuyucu kitlesi bulması ve kazandığı ticari başarı bu tür dergiciliğin gelişmesine ve kısa sürede ABD’de ve dünyanın diğer ülkelerinde benzer türde dergilerin yayımlanmasına cesaret vermiştir. 1920’lerin önemli bir gelişmesi de, başka kaynaklardan

8 Ana Britannica, s.162. 9 Ana Britannica, s.163.

(18)

alınan bilgileri özetleyerek sunan “Reader’s Digest” dergisinin 1922’de Amerika’da yayımlanması olmuştur. “Reader’s Digest her tür okuyucuya seslenip her zaman okunabilecek konulara yer verdiğinden referans olarak da kullanılan, bir tür el kitabıydı. “Bütün Dünya” adıyla Türkçeye de çevrilmiş, gazete bulmacasından en son teknik gelişmeye, coğrafyadan tıbba, aile ilişkilerinden dünya sorunlarına, dine kadar her konuyu kapsadığından demokratik çoğulculuğun gerçek temsilcisi gibi sunulmuştur. 2. Dünya Savaşı sonrasında ise Amerikan kültür emperyalizmini yaydığı eleştirisine hedef olmuş, 1980’lerde 13 dilde 18 milyonluk tiraja ulaşmıştır. Reader’s Digest’in başarısı bir tür olarak cep dergilerinin yaygınlaşmasına neden oldu. 1950’li yıllarda, Tempo(1950), People Today(1950) ve Jet(1951) gibi fotoğrafların büyük yer tuttuğu, küçük ebatlı haber dergileri başarı kazandı.”10

Dergi türlerinin geniş bir alanı kapsamaya başlamasıyla birlikte reklamcılık sektörü de dergilere daha fazla ilgi duymaya başlamıştır. 1950’lerden itibaren dergilerin gazetelere göre daha kalıcı olması sebebiyle dergiler daha çok reklam alır ve reklam verilir duruma gelmiştir. Ekonomik açıdan dergilere büyük bir rahatlık yaratan bu durum dergilerin kurumlaşmasına imkân vermiştir. Günümüzde teknolojinin de etkisiyle dergicilik alanı çok gelişmiş, dergiler elektronik olarak yayın yapar duruma gelmiş, dünyanın her tarafından bilgisayarlar aracılığıyla bu tür dergilere çok kısa sürede ulaşmak mümkün olmuştur.

Türkiye’de dergicilik, 1849’da Vekayi-i Tıbbiye’nin yayımlanmasıyla başlamıştır. “Tibbi konuları içeren bir meslek dergisi olarak, padişahtan alınan özel izinle kurulan, her sayısı 2–4 sayfa olarak çıkan, Fransızca bir nüshası, 600 kadar abonesi olan Vekayi-i Tıbbiye yaklaşık üç yıl süreyle yayımlanmıştır.”11 Đkinci dergi 1862’de Mecmua-i Fünun adıyla Cemiyet-i Đlmiye-i Osmaniye adına Münif Paşa tarafından yayımlanmıştır. “Bu dergi Tanzimat aydınlarının seslerini duyurabildikleri, her türlü pozitif bilime, Batı dünyasındaki gelişmelere yer veren bilimsel bir dergi olma özelliğini taşımaktadır. Dergide çeşitli bilim dallarının tanıtımına yönelik yazılara yer verilmiştir. 47 sayı yayımlanan dergi 1883’te kapanmıştır.”12

Daha sonra yayımlanan başlıca dergiler, “Mir’at(1862), Mecmua-i Đber-i Đntibah(1862), Mecmua-i Ceride-i Askeriye(1864), Mecmua-i Đbretnümat(1865), Mecmua-i Maarif(1866), Mecmua-i Ulüm(1867) gibi dergilerdir.”13 1849- 1871 yılları arasında yayımlanan dergiler genellikle seçkinler tarafından çıkarılmış ve aynı kesime seslenmiştir. “1872’de Ahmet Mithat Efendi Dağarcık’ı yayımladığında bu durum kısmen değişmiş, Dağarcık, kolay okunan

10 Ana Britannica, s.163. 11

Bülent Varlık(1985), “Tanzimat ve Meşrutiyet Dergileri”, Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, Đstanbul: Đletişim Yayınları, Cilt: 1, s. 112.

12 Aslı Yapar(2001), Türkiye ve Fransa’da Dergicilik Olgusu ve Kadın Dergilerinin Karşılaştırılması, Đstanbul: Đ.Ü Đletişim Fakültesi Yayınları, s. 29.

13

(19)

yazıları ve vakit geçirmeye olanak veren konuları ile kısa zamanda geniş bir kitlenin ilgisini çekmiştir.”14 Đlk yayımlanan dergiler, Tanzimat’ın da etkisiyle Batı’ya yönelmişler, Batı’nın bilim ve tekniğini Osmanlı okuruna tanıtmışlardır. Bu yüzden, 1891 yılına kadar olan dönem Osmanlı dergiciliğinin ansiklopedist çağı olarak adlandırılmıştır. “1891’de Servet-i Fünun’un yayımlanmasıyla dergicilikte fikir mücadelesi başlamış ve yaygınlaşmıştır. 1908’de 2. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte yayın hayatında ve fikir dergiciliğinde önemli gelişmeler olmuştur. Cumhuriyet dönemine gelinceye kadar çok sayıda dergi aracılığıyla fikir mücadelesi yürütülmüştür. Bunların başlıcaları Sırat-ı Müstakim(1908), Genç Kalemler(1911), Türk

Yurdu(1911), Halka Doğru(1913), Yeni Mecmua(1917)’ dır.”15

“Cumhuriyet döneminde yayımlanan Kadro(1932) dergisi Kemalist rejimin ideolojisin üretmeyi amaçlamıştı. 1933’te çıkan ve halen yayımlanmakta olan Varlık ise en uzun ömürlü kültür-sanat dergilerimizden biri olmuştur. 1940’lı yıllarda Yurt ve Dünya(1941–44), Adımlar(1943–44) ve Gün(1945–46) gibi toplumcu akımın, Büyük Doğu(1943) gibi Đslamcı hareketin önemli dergileri yayımlandı.”16

1954’te yeni bir tür olarak haftalık haber dergileri yayımlanmaya başlamıştır.”Aynı yıl Ankara’da ülke gerçeklerini gündeme getirmek ve DP iktidarının uygulamalarını bilimsel bir yöntemle eleştirmek amacıyla 15 günlük siyaset, iktisat ve kültür dergisi olarak Forum yayımlandı. Yazarları arasında Turhan Feyzioğlu, Aydın Yalçın, Bülent Ecevit, Bahri Savcı, Mukbil Özyörük’ün bulunduğu derginin yazı işleri müdürü Nilüfer Yalçın’dı. Forum, 1950’li yılların etkili dergilerinden oldu, 1960 sonrası etkinliğini önemli ölçüde kaybetmesine rağmen 1970 yılına kadar yayınını sürdürmüştür. Dergi 1987’de Aydın Yalçın tarafından Yeni Forum adıyla tekrar yayımlanmıştır.”17

1930’lu yılların Kadro hareketine benzer bir girişim 1961’de olmuş, Yön dergisi yayımlanarak fikir dergiciliğimize yeni boyutlar eklemiştir. 1980’li yıllarda çıkan mizah dergisi Gırgır ise geniş bir okuyucu kitlesine seslenebilmiştir. 1980’li ve 1990’lı yılların iki önemli gelişmesi de ekonomi dergileriyle, Đslamcı ya da Müslüman kesime yönelik çok sayıda derginin yayımlanması ve Türkiye ölçülerinde dikkate değer tiraja ulaşmalarıdır.

14

Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, s. 114.

15 Zafer Toprak(1984), “Fikir Dergiciliğimizin Yüz Yılı” Türkiye’de Dergiler Ansiklopediler, Đstanbul: Gelişim Yayınları, s. 13.

16 Yapar, age., s. 32. 17

(20)

Son yıllarda Türkiye’de dergicilik alanında teknik yönden önemli atılımlar olmuş, büyük dergi grupları oluşmuş ve okuyucuların ilgilenebileceği varsayılan hemen her konuda çok sayıda dergi yayımlanmaya başlanmıştır. Dergilerin baskı kalitelerinin artmasıyla reklam gelirleri de artmış, dergiler kurumsallaşmış ve daha uzun ömürlü olmuşlardır.

1.4. Haber Dergisi Kavramı Ve Haftalık Haber Dergiciliği

“Haber dergisi kavramı, Đngilizcedeki ‘newsmagazine’, ‘haftalık haber dergisi’ ise ‘weekly newsmagazine’ sözünün karşılığı olarak dilimizde kullanılmaktadır. Eskiden bu anlama gelmek üzere ‘aktüalite mecmuası’ ya da ‘siyasi dergi’ sıfatları kullanılmıştır. Günümüzde haftalık haber dergisi, haftalık haber yorum dergisi veya haftalık dergi gibi sıfatlarla anılan haber dergileri, bir hafta boyunca gelişen olayları, geçmişleri ve muhtemel gelecekleriyle, en renkli biçimde ele alan ve kolay okunabilen kısa fakat ilginç yazılarla okurlarına sunan dergilerdir.”18 Bu anlamıyla haber dergisi, o hafta içinde diğer kitle iletişim araçlarında geliştirilen haberleri kendi dergicilik üslubu içinde yeniden ısıtıp okuyucusunun önüne sürmekten başka bir şey yapmamaktadır.

Haber dergileri, güncel gelişmeleri aktarmanın ötesinde, hedef kitlelerinin eğilimleri doğrultusunda, kendi seçtikleri konularda özel haberler yapıp bunları dosyalar halinde okuyuculara sunarak gündem oluşturmaya da yönelirler. Bazı dergiler zaman zaman bu yola başvururken, son yıllarda yayımlanan dergilerin çoğu yayın politikalarını gündem oluşturma ve özel haber yayımlama ilkesine göre belirlemektedirler. “Haber dergilerinin diğer haftalık dergilerden farkı, haber dergisinde habere öncelik verilmesi, yorum niteliğindeki yazı ya da söyleşilerin, haberin tamamlayıcı olması ve daha iyi anlaşılıp kavranmasını sağlamasıdır. Haber dergilerinde, olayların gerçek boyutlarıyla ortaya çıkması ve anlaşılması için farklı görüşlere ve uzmanlara açık olmak temel ilkedir.”19

Haftalık haber dergileri, her ne kadar okuyucuların ayrıntılı haber ihtiyacını karşılamak için yola çıksa da, radyo, televizyon ve günlük gazete gibi kitle iletişim araçlarının habercilik piyasasındaki etkileriyle de mücadele etmek durumundadır. Yani haftalık haber dergisi, o hafta içinde diğer kitle iletişim araçlarında geliştirilen haberleri kendi dergicilik üslubu içinde yeniden ısıtıp okuyucusunun önüne sürmektedir.”Televizyonun yaygınlaşması ve taze haber vermede çabukluğu, aslında günlük gazeteleri de benzer bir açmazla karşı karşıya bırakmış ve gerek günlük gazeteler, gerekse haftalık haber dergileri taze haber verme bakımından

18

Haftaya Bakış, 19–25 Ekim 1986, Sayı: 1, s. 3. 19

(21)

televizyonun çok gerisinde kalmışlardır. Kendi haber kaynaklarını kurmanın, haber dergilerinin imkânlarını aşması sebebiyle de haber dergileri, haber kaynakları bakımından bir dışa bağımlılık yaşamaktadırlar. Bu yüzden habercilik hızı bakımından diğer kitle iletişim araçlarının çok gerisinde kalmaya mahkûm olan haftalık dergilerin sadece habercilikle ayakta kalması imkânsız hale gelmiştir. Ancak, haftalık haber dergilerinin habercilik anlayışını değiştirerek, tazelikten ziyade derinliğe öncelik vermeleri, dergileri avantajlı duruma getirmektedir.”20

Taze haber verememe, haftalık haber dergilerinde yoruma ağırlık kazandırmıştır. Bu durum diğer kitle iletişim araçları ile yarışamayacak durumda olan haftalık haber dergilerine yorumlu haber verebilmek açısından açık bir üstünlük kazandırmıştır. Yorumlu haber, bir haberin perde arkasını, ayrıntılarını, muhtemel gelişme doğrultularını belirlemek, ayrıntılı çözümlemeler yapmak imkânı sağlar. Radyo-televizyon ile günlük basının bu derece derinliğe öncelik vermesi mümkün olamamaktadır. “Radyo-televizyon ile günlük basının seslendiği kitle de zaten böylesi bir derinliğe sahip haberlerin peşinde değildir. Ayrıca bu tür kitle iletişim araçlarının hedef kitlesi, öylesine değişik ilgilerin bileşkesidir ki, bu araçlar için olabildiğince çok ve çeşitli haber, az ama ayrıntılı habercilik anlayışı her zaman tercih edilir.”21

Bu sebeple haftalık haber dergileri, bir haftanın bütün gündemini oluşturan olayları ve haberleri kendi hedef kitlelerini oluşturan bireylerin, grupların eğilimlerini ve özelliklerini de göz önünde tutarak bir seçim yapmak, ayıklama yapmak zorundadır. Bir hafta boyunca sözlü, sözlü-görüntülü ve yazılı basında yüzeysel şekilde yer alan haberler içinden kendi hedef kitlesini ilgilendirenleri ayrıştırırlar. Bu noktada dergi, kendi yapacağı yorumları, daha işin başında, yani aktüaliteyi oluşturan yüzlerce haber içinden belirli bazı haberleri ayrıntılarıyla araştırılmaya değer bulma aşamasında söz konusu olmaktadır.

Haber dergilerinde dergiye girecek haberlerde seçim yapabilme imkânı, bu dergileri günlük gazetelere göre daha özgür kılar. Bu durum haftalık haber dergilerinin örgütlenme

şekline de bazı kolaylıklar getirmektedir. “Haber dergilerinin örgütlenmesi günlük gazetelerinkinden çok farklı değildir ama yazı işleri açısından daha basittir. Olayları kavramak için ayrılabilecek zamanın daha uzun olması ve uzmanlaşma, servis sayısının azaltılmasına

20 Nabi Avcı (1990), Kitle Kültürü: Enformatik Cehalet, Ankara: Rehber Yayınları, s. 106. 21 Avcı, age., s. 106.

(22)

olanak verirken, yazı işlerinin tek elde toplanmasıyla biçim ve içerikte denetim sağlanarak, derginin uyumlu bir bütünlüğe kavuşturulması, gazetelere göre daha özenli bir dil kullanılması sağlanır. Muhabirlerden gelen haberler, derginin üslubuna uygun olarak yeniden yazılır.”22

Rekabet, haber dergilerinin sunumunun geliştirilmesi ve profesyonelleşmesine neden olmuş, kapağın pazarlanması özel bir önem kazanmıştır. “Kapak seçimi ve işlenen ana konu satışları belirgin biçimde etkilemektedir. Olayların gelişimi ve benzer kaynakları kullanma, dergileri zaman zaman benzer kapaklarla çıkma durumunda bırakmakta ve kapakta yer alan konulara derginin içinde daha geniş yer verilmektedir.”23 Ayrıca dergide yer alan konular çeşitli bölüm başlıkları altında toplanarak bir tür dosya halinde okuyucuya sunulmaktadır.

Dergilerin temel işlevi konusunda temel iki görüş vardır. Kimilerine göre haber dergileri, geçmiş bir haftanın içte ve dışta gelişen belli başlı haberlerini, gerekli açıklama ve yorumu ekleyerek, vermeli farklı görüşlere ve uzmanların açıklamalarına başvurularak olayların gerçek boyutları ortaya çıkarılmalıdır. Bu klasik ve Amerikan tarzı dergicilik anlayışına göre, “Herhangi bir konuyu ayrıntılarıyla inceleyerek ön plana çıkaran, ama geçmiş bir haftanın güncel olaylarını ve gelişmelerini vermekle kendini yükümlü saymayan bir haftalık dergi, haber dergisi tanımına girmemektedir.” 24 Oysa 1950’lerden sonra Avrupa ülkelerinde, özellikle Almanya’da çıkan dergiler, klasik anlayıştan uzaklaşıp özel ve sansasyonel haber yayımlama ve gündem oluşturmaya öncelik vermişlerdir. Türkiye’de 1980’lere kadar klasik haber dergiciliği uygulanmış, 1983’ten itibaren ise ikinci tür dergiciliğe geçilmiştir. 1980’li yıllardan sonra klasik türde haber dergiciliği yapmayı amaçlayan dergiler, çok kısa ömürlü olmuşlardır.

20. yüzyılın toplum yaşamına getirdiği hızlı tempo kısa yoldan bilgi edinme gereğine uygun dergi türlerinin doğmasına neden olduğundan, Batı’da haber dergiciliğini yaratan temel etkenin çağdaş insanın zaman kıtlığı olduğu kabul edilmektedir. Birileri, bu zamanı kıt insanlar adına haberleri tarıyor, gerekli elemeyi yapıp süzgeçten geçirdikleri bilgileri kısa ve özlü olarak aktarıyorlar. Bu alanda öncülüğü, 1923 yılında ABD’de yayın hayatına başlayan Time dergisi yapmıştır. “Time’ın 1923’te çıkmasından önce, hem Avrupa’da hem de Amerika Birleşik Devletleri’nde yayımlanmış haber dergileri vardı. Bunlardan biri, haftanın olaylarını kırsal kesim okuyucuları için yeniden yazıp yayımlayan Pathfinder’ idi. Ayrıca, digest tipinde

22 Philippe Gaillard (1991), Gazetecilik, Çev: Mehmet Selami Şakiroğlu, Đstanbul: Đletişim Yayınları, s. 17. 23

Serge Guerin (1992), Medya Dünyası, Çev: Oya Tatlıpınar, Đstanbul: Đletişim Yayınları, s. 78. 24

(23)

dergi çabaları da olmuştu. Ancak Time, bütün dünyadaki olayları, kısa ve sistematik biçimde sunarak başarılı olmuş ve haber dergisi türünün öncüsü sayılmıştır.”25

“Time, ilk nüshasını 3 Mart 1923’te yayımladı. Tıme’ı yayınlayanlar Harward Üniversitesi mezunu 20–22 yaşlarında iki gençti. Time, güncel olayları bütünsel bir gelişme içinde sunmayı, sağlam haber kaynaklarına dayanmayı ve bağımsız bir yayın çizgisi izlemeyi temel almıştı. Time’ın bugüne kadar gelen çizgisini oluşturmak için yayımcıları üç dört yıl çeşitli zorluklarla mücadele ettiler ve bu zorlu çalışmaların sonunda ‘haftalık haber dergisi’ formülünü oluşturdular.”26 Time’ın başarısı, zamanla haftalık haber dergisi formülünün bütün dünyada yaygınlaşmasına cesaret verdi. Bu alanda, “ABD’de Business Week (1929), Newsweek (1933), Đngiltere’de News Review (1936), Fransa’da L’ Express (1953), Almanya’da Der Spiegel (1947), Đtalya’da Panorama (1962) gibi haftalık haber dergileri yayınlandı.”27

Time’ın bulduğu bu sihirli formül, 20. yüzyılın toplum yaşamına getirdiği hızlı temponun sonucu insanların, bir haftada olup bitenleri bütünsel bir şekilde, kısa, öz ve sağlam kaynaklara dayanarak öğrenme, kısa yoldan bilgi edinme ihtiyacının keşfine dayanmaktadır. Haftalık haber dergilerinde, bütün bir haftanın haberleri belirli gruplara ayrılmaktadır. Cazip bir paket halinde okura takdim edilmektedir. Bu dergilerdeki haber kavramının içinde, günlük gazetelerde rastlanılan türden siyaset ve asayiş konularının yanı sıra ekonomi, sanat, kültür, yaşam, spor, moda gibi hayatın çeşitli yönleri de ayrı bölümler halinde sunulmaktadır.

Haberlerin üslubunda da bir başka yaklaşım vardır. Time’ın bütün haberleri tek bir kalemden çıkmış izlenimi uyandırmıştır. Haberlerin hikâye edilmesinde, renkli, çarpıcı ve bazen klişemsi bir üslup dikkat çekmiştir. “Haberde kişisel özelliklere ve ayrıntılara özel bir önem veriliyor, en sıkıcı konuların bile bir solukta okunabilecek bir yalınlıkta anlatılmasına özen gösteriliyordu. O güne kadar Amerikan gazeteciliğinin savunduğu ve uyguladığı habercilikte nesnellik iddiasına karışın, Time kendi görüş ve yorumunu, bazen en iğneleyici

25

Guerin, age., s. 80.

26 Haluk Şahin (1984), “Haftalık Haber Dergileri”, Türkiye’de Dergiler Ansiklopediler, Đstanbul: Gelişim Yayınları, s. 55.

27 Şahin, age., s. 55. 28 Şahin, age., s. 55.

(24)

kelimelerle haberin içinde vermekten çekinmiyordu. Böylece modern toplumların telaşlı yaşayan aydınlarına, yöneticilerine, karar verme sorumluluğu taşıyan üyelerine haftanın panoramasını kolayca sindirilir bir biçimde sunmaya ve gazetelerde bölük pörçük verilen haberleri tarihsel bir perspektife yerleştirerek anlaşılır duruma getirmeye çalışıyordu.”28

“1930’larda fotoğrafın ve gelişen baskı tekniklerinin sunduğu yeni imkânlarla resimli haber dergileri yayınlanmaya başladı. Đşte bu tür haber dergileri de kısa zamanda beğeni topladı ve günümüze kadar başarılı şekilde yayınlarını sürdüren dünya çapında birçok örnekleri görüldü. Bunların arasında: Life (1936–72–78), Look (1937–71–79), Quick (1949– 53), Paris-Match (1949), Der Stern (1948), Oggi (1945), Epoca (1950)’u sayabiliriz.”29

Klasik anlamdaki Anglo-Sakson haber dergileri ve dünyanın diğer ülkelerindeki benzerleri, bir haftanın olup biten olaylarını vermeyi amaçlamışlardır. “Stern, Paris, Match, … gibi resimli haber dergileri, toplumun gündemine yeni maddeler ekleyip, zevkle okunan yazılar, fotoğraflar sunma arzusundaydılar. Böyle olunca mizanpaj, boyut, içeriği sunmanın bir aracı oldu. Bu durumda dergilerin boyutunda da bir farklılık ortaya çıktı. Time ve benzer dergiler 28x21 boyutunda kaldılar. Resimli haber dergileri ise tabloid boyda yayınlarını sürdürdüler.”30

Her iki türün de başarılı örnekleri günümüzde yayınlanmaya devam etmektedir. Dünya çapında tanınan her iki türün örneklerini sıralayabiliriz:

ABD’de: Time, Newsweek, U.S. News and World Report

Đngiltere’de: The Economist, Spectator, Statesman

Fransa’da: L’ Express, Le Point, Le Nouvel Observateur, L’Evenement du Jeudi

Đtalya’da: L’Expresso, Panorama Almanya’da: Der Spiegel, Der Stern Belçika’da: Pourgui Pas

Hindistan’da: Link

29

Yasemin G. Đnceoğlu (1994), Çeşitli Ülkelerde Medya, Đstanbul: Der Yayınları, s. 159. 30

(25)

ĐKĐNCĐ BÖLÜM

TÜRKĐYE’DE HAFTALIK HABER DERGĐCĐLĐĞĐNĐN GELĐŞĐMĐ

2.1. 1954–1960 Dönemi

Türkiye’de haftalık haber dergiciliği, çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra başlamış ve gelişmiştir. Bu nedenle, bu bölümde çok partili siyasal yaşama geçilmesi konusuna ve dönemin basınının genel özelliklerine kısaca değinilmiş, 1954–1960 Dönemi ve bu dönemde çıkan haber dergileri incelenmiştir.

Türkiye, 2. Dünya Savaşı’nın dışında kalmak istemiş, ancak savaşın sonucunun belli olduğu bir dönemde, Birleşmiş Milletlere Katılma hakkını elde etmek için 23 Şubat 1945’te Almanya’ya savaş ilan etmiştir. “Savaş sonrasında, Sovyetler Birliği’nin Türkiye’ye, iki ülke arasındaki dostluk antlaşmasıyla Boğazların statüsünün tekrar gözden geçirilmesi ve bazı toprak talepleri konusunda nota vermesi Türkiye’yi tam bir çaresizlik ve teslimiyet içinde Anglo-Sakson alemine doğru itmiştir.”31 Marshal Yardımı ve Truman Doktrini ile Türk-Amerikan ilişkileri geliştirilmiş, Sovyetler Birliği’nin tehdidi Türkiye’yi Batılı ülkelerin safına katmış, savaş sırasında yaşanan ekonomik sıkıntıların neden olduğu hoşnutsuzluk, savaş sonrasında muhalefetin gelişmesine neden olmuştur. Bu durumda, hem Batılı ülkelerin beklentileri, hem de muhalefetin baskısıyla çok partili siyasal yaşama geçmek zorunlu hale gelmiştir.

”Mustafa Kemal Atatürk’ün sağlığında iki kez denenip başarısızlıkla sonuçlanan çok partili siyasal yaşam, 2. Dünya Savaşı sonrası koşullarında yeniden denenecekti. Hükümet’in 1 Ocak 1945’te Meclise sunduğu Toprak Reformu yasa tasarısı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içindeki muhalefeti iyice açığa çıkarmış, Cumhurbaşkanı Đnönü 19 Mayıs 1945’te ‘Harp zamanlarının ihtiyatlı tedbirlere lüzum gösteren darlıkları kalktıkça memleketin siyaset ve fikir hayatında demokrasi prensipleri daha geniş ölçüde hüküm sürecektir’ diyerek çok partili sistemin ilk işaretini vermiştir.”32

Bunun hemen ardından Celal Bayar, Fuad Köprülü, Refik Koraltan ve Adnan Menderes tarafından imzalanan ve siyasi hak ve hürriyetlerin genişletilmesi, Meclis denetiminin sağlanması gibi talepleri içeren “Dörtlü Takrir”, 7 Haziran 1945’te CHP grup başkanlığına verildi; 12 Haziran’da görüşülen öneri usul yönünden reddedilince öneri sahipleri muhalefeti yükselttiler.

31

Taner Timur (1991), Türkiye’de Çok Partili Hayata Geçiş, Đstanbul: Đletişim Yayınları, s. 40. 32

(26)

“Gazete ve dergilerdeki eleştirel yazıları nedeniyle Menderes ve Köprülü partiden ihraç edildi, bu durumu eleştiren Refik Koraltan da ihraç edilince Celal Bayar önce milletvekilliğinden, 1 Aralık’ta ise partiden, istifa ederek ayrıldı. Ancak yeni bir parti kurma girişimi sanayici Nuri Demirağ’dan geldi. Demirağ, 7 Temmuz 1945 tarihinde Milli Kalkınma Partisi’ni kurmak için Đçişleri Bakanlığı’na başvurdu. 18 Temmuzda kurulmasına izin verilen bu parti siyasette önemli bir rol oynamamakla birlikte dönemin ilk muhalefet partisi oldu.”33

Resmen kurulmuş olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Đnönü, 1 Kasım 1945’te Meclisi açış nutkunda adeta bu partiyi yok sayıp, Celal Bayar ve arkadaşlarının parti kurmasını teşvik etmiştir.

“Bizim tek eksiğimiz hükümet partisinin karşısında bir parti bulunmamasıdır. Bu yolda memlekette geçmiş tecrübeler vardır. Hatta iktidarda bulunanlar teşvik olunarak teşebbüse girişilmiştir. Đki defa memlekette çıkan tepkiler karşısında teşebbüsün muvaffak olmaması bir talihsizliktir. Fakat memleketlerin ihtiyaçları sevkiyle hürriyet ve demokrasi havasının tabii işlemesi sayesinde başka siyasi partilerin de kurulması mümkün olacaktır.”34

Böylece, Demokrat Parti(DP), Milli Şef’in hoşgörüsü, izni ve desteği ile 7 Ocak 1946’da, Celal Bayar, Fuad Köprülü, Refik Koraltan ve Adnan Menderes tarafından kurulmuş, kısa bir süre sonra yapılan 1946 seçimlerine katılmıştır.

“DP’nin muhalefeti artırması basında eleştirilerin daha özgürce yapılmasına neden olmuş, 1 Haziran 1946’da basın yasasındaki, gazete ve dergileri geçici kapatma yetkisi kaldırılmıştır. 1946’da sosyalistlere yönelik tutuklamalar başlamış, Batı’yla işbirliğine giden Türkiye’de basın liberal, orta ve sağ eğilimlerin egemenliğine girmiştir. Muhalefetin gelişmesi, basını nitelik ve nicelik yönünden etkileyerek hızla gelişmesine neden olmuştur. Modern baskı ve gazetecilik yöntemleri günlük basına girerken haberler ve eleştiriler için daha özgür bir ortam oluşmuş, gazetelerin tirajı ilk kez 70–80 binlere çıkmıştır. 1 Mayıs 1948’de Sedat Simavi’nin Hürriyet gazetesini yayınlamasıyla Türkiye’de kitle gazeteciliği başlamıştır. 1946’da Đstanbul ve Ankara’da Gazeteciler Cemiyetleri kurulmuştur. Đhsan Ada,

Şahap Balcıoğlu, Burhan Arpad, Metin Toker, Feyyaz Tokar, Mehmet Ali Yalçın, Recep Bilginer gibi genç gazeteciler özellikle 1945’ten sonra basında belirli bir yer edinmişlerdir. Ayrıca sol, sağ ve liberal eğilimli süreli yayınların sayısı artmış, bu yayınlar kendi görüşleri doğrultusunda bir savaşıma girişmişlerdir.”35

33

Feroz Ahmad ve Bedia Turgay Ahmad (1976), Türkiye’de Çok Partili Politikanın Açıklamalı Kronolojisi, Đstanbul: Bilgi Yayınları, s. 14.

34 Timur, age., s. 15. 35

Ali Gevgili (1983), “Türkiye Basını”, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, Đstanbul: Đletişim Yayınları, Cilt: 1, s. 219.

(27)

2. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’de izlenmiş olan enflasyonist iktisat politikası toplumsal dengeyi sarsmış, gerçek bir üretim artışının karşılığı olmayan para arzı artışı fiyatlar üzerinde bir baskı yaratmış, geniş bir karaborsa doğmuştur. Hükümet bu olumsuz durumu baskı yöntemleriyle düzeltmeye çalışınca büyük kitleler CHP’den kopmuş, DP savaş yıllarının ve sonrasının bu huzursuz ortamında çeşitli toplumsal sınıf ve zümrelerin tepkilerinin ortak eseri olmuştur. DP liberal bir düzen vaat ederek kısa zamanda büyük kitlelerin, liberal aydınların ve basının desteğini almış, 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimleri kazanarak iktidara gelmiştir.

Demokrat Parti, basının büyük ümitler bağladı bir partiydi ve iktidara gelmesinde basının büyük rolü vardır. “Demokrat Parti iktidar olunca, muhalefetteyken verdiği sözler doğrultusunda basının sorunlarına eğilmiş ve 15 Temmuz 1950’de 5680 sayılı Basın Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanunla, 1931 tarihli kanun ve sonraki değişikliklerle yaratılan güdümlü basın rejimine son verilmiş, hükümetin basın üzerindeki kontrolü azaltılmıştır. Ayrıca, gazete ve dergi çıkarmak için hükümetten izin veya ruhsat alınması zorunluluğu kaldırıldı, bildirimde bulunmak yeterli sayıldı. Basın davalarının özel mahkemelerde görülmesi, cevap ve düzeltme hakkının yeniden düzenlenmesi, gazete sahiplerinin cezai sorumluluğunun kaldırılması gibi yeni düzenlemeler kanunda yer aldı. 1952’de çıkarılan 5953 sayılı kanunla basın mesleğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki ilişkiler düzenlenmiş, gazetecilere sendika kurma, sosyal sigortalardan yararlanma hakları getirilmiştir. Ayrıca işverence bozulması halinde gazeteciye kıdem tazminatı ödenmesi, haftalık tatil, yıllık ücretli izin gibi, çalışanlar için çok önemli haklar sağlanmıştır.”36

Bu hava içinde basınla hükümetin ilişkileri bir süre iyi gitmiş, daha sonra ekonomik sıkıntıların başlaması ve basının gittikçe eleştiri dozunu artırması DP ile basın arasındaki olumlu havayı bozmuş, hükümet basını kontrol altına almaya dönük düzenlemeler yapmıştır.

“DP’nin, basını denetim altına almaya dönük ilk girişimi 1953 Temmuzunda, sıfat ve hizmetlerinden dolayı bakanlara yapılan hakaretlerin takibinin şikâyete bağlı olmaktan çıkarılarak savcının kendiliğinden harekete geçmesine imkân sağlanmasıyla sonuçlandı. Bunu 1954’te çıkarılan ‘Neşir Yoluyla veya Radyo ile işlenecek Bazı Cürümler Hakkında Kanun’ izlemiştir. Kanunla namus, şeref veya haysiyete tecavüz edilmesi, itibar kırıcı yayın yapılması, özel veya aile durumunun rıza alınmasından teşhiri 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve 1000 liradan 10 bin liraya kadar para cezası getirilmişti, bu suçlar resmi sıfatlı kişilere karşı işlendiğinde ceza üçte birden yarıya kadar artırılabilecekti. Ayrıca, devletin siyasi ve mali

36

(28)

itibarını sarsacak veya ammenin telaş ve heyecanını mucip olacak yalan haber veya havadislerin veya bu mahiyetteki vesikaların yayını 1 yıldan 3 yıla kadar hapis, 2500 liradan az olmamak üzere para cezası ile cezalandırılacaktı. 1956’da basın kanununda ve 1954 tarihli kanunda değişiklikler yapılmış ve 6 aydan fazla hapis cezasına çarptırılanların sorumlu müdür olamayacağı, imzasız yazıların sahibinin 24 saat içinde bildirileceği gibi yeni hükümler getirilmiştir.”37

DP iktidarı basın üzerine ekonomik baskı uygulamak amacıyla da çeşitli yollara başvurmuştur. “1957’de yayınlanan bir kararnameyle gazete ve dergi kâğıtlarının tek elden ithaline gidilirken, 1958’de başka bir kararname ile ilan ve reklamların tek elden dağıtımı kabul edildi, özel ve resmi ilan tarifelerini düzenlemek ve gazete dağıtımını ayarlamak için hazırlıklara girişildi. Bütün bu uygulamalar iç basında olduğu gibi yabancı basında da tepkiyle karşılandı ve Uluslar arası Basın Enstitüsü başbakana bir mektup göndererek Türkiye’de basın özgürlüğünün tehlikeye düştüğünü açıkladı. 1959’da yürürlüğe sokulan bir kararnameyle ‘besleme basın’ yaratılmış, tiraj ve abone esasına göre dağıtılması gereken resmi ilanlar, bu ölçütler dikkate alınmadan DP yanlısı yayın organlarına verilirken DP yanlısı olmayanlara özel ilanların da verilmemesi için çaba gösterilmiştir. Bunun yanı sıra muhalif gazete ve dergilere kâğıt tahsisi konusunda zorluklar çıkarılmıştır.”38

DP ile basın arasındaki havayı gerginleştiren ilk olay Halkçı gazetesi başyazarı Hüseyin Cahit Yalçın’ın 26 ay hapse mahkûm edilerek, ilerlemiş yaşına rağmen 1 Aralık 1954’te cezaevine konulması olmuş, gelen iç ve dış tepkiler üzerine Yalçın hastaneye gönderilmiş ve cezasını tamamlamadan Mart 1955’te serbest bırakılmıştır. Ancak bu olay hükümetle basın arasındaki bağları koparmıştır. 1955 yılında basın davaları çoğalmış, 6–7 Eylül olayları nedeniyle Sıkıyönetim uygulanınca basına yasaklamalar getirilmiştir. 1959 yılı sonunda patlak veren olaylar nedeniyle gazete ve dergiler kapatılıp sorumluları cezalandırılmış, Demokrat Partinin basın üzerindeki en ağır ve en son baskısı Tahkikat Komisyonu’nun kurulması olmuştur.

“18 Nisan 1960’ta özel bir kanunla, muhalefetin yasal sınırları çiğnediğine dair DP’lilerin suçlamasını soruşturmak üzere bir Meclis Tahkikat Komisyonu oluşturuldu. Bütünüyle DP’lilerden oluşan komisyona Meclisin ve mahkemelerin yetkilerini de aşan olağanüstü yetkiler verildi. 27 Nisan’da komisyona basını sansür etme, gazeteleri toplatma, komisyonun

37

Korkmaz Alemdar (1988), “Demokrat Parti ve Basın”, Tarih ve Toplum, Mayıs 1988, Sayı: 53, s. 19. 38

(29)

işini zorlaştıranlara üç yıla kadar hapis cezası verme yetkisi veren bir kanun tasarısı meclisten geçti.”39

28 Nisan’da Ankara ve Đstanbul’da üniversiteli gençler tarafından protestolar yapılmıştır.. Olaylar büyüyünce sıkıyönetim ilan edilmiştir. “Tahkikat Komisyonu’nun önüne ilk çıkarılan gazeteci Ulus gazetesi yazı işleri müdürü Erdoğan Tamer olmuş, ayrıca Ulus’tan Muhittin Ertan, Nihat Subaşı, Cenap Çetiner, Muzaffer Erdost Komisyonca sorguya çekilmiştir. Akis dergisi polis tarafından basılıp dergi idarehanesi aranmış, dergi personeli sorgulanmış ve yazı işleri müdürü Kurtul Altuğ tutuklanmıştır.”40

Đktidarın yoğun baskısına rağmen, 1950’li yıllarda basında önemli gelişmeler olmuştur. Modern baskı teknikleri ve yeni gazetecilik anlayışlarıyla Hürriyet, Yeni Sabah ve Milliyet gazetelerinin tirajları 1950’lerin ikinci yarısında yüz binin üzerine çıkmış, basın toplumun en alt kesimlerine de seslenerek eski seçkinci tavrından uzaklaşmış ve kitle gazeteciliği gelişmiştir. Eski kuşak gazetecilerin basındaki önemli yerlerinin yanı sıra, Çetin Altan, Đlhan Selçuk, Oktay Akbal… gibi yeni kuşak gazeteciler yetişmiş, sosyal sorunları dile getirmişlerdir.

“15 Mayıs 1954’te Akis dergisinin yayımlanmasıyla Türkiye’de haftalık siyasi haber dergiciliği başlamış, Akis’i Devir, Yankı ve Kim dergileri izlemiştir. Amerika’da yayımlanan ve ilk haftalık haber dergisi olan Time’ı örnek alan bu dergiler, geçmiş bir haftanın iç ve dış gelişmelerinin belli başlılarını derliyor, açıklamalar ve yorumlar içerik özellikleri birbirine benzeyen bu ilk dergiler, sonradan Türk basınının en ünlü gazetecileri olan genç bir gazeteci kadrosunun yetişmesine olanak sağlamıştır.”41

Politikacı ve genç akademisyenlerin de katkılarıyla çıkan, özellikle siyasi haber ve yorumlarıyla etkili olan bu dönem dergilerine ilişkin geniş bilgi aşağıda verilmiştir.

2.1.1. Akis

15 Mayıs 1954’te Akis’in yayımlanmasıyla Türkiye’de haftalık siyasi haber dergiciliği başlamıştır. Akis çıkıncaya kadar Türkiye’de çok sayıda haftalık dergi yayımlanmıştı ve bunların en ünlüsü Sedat Simavi’nin çıkardığı 7 Gün idi. Çok partili siyasal yaşamın başlamasına, özellikle 1950’ye kadar yayımlanan haftalık dergiler magazin ağırlıklı, ilginç röportajlara, edebiyat ve fikir tartışmalarına yer veren politik olmayan dergilerdir. Çok partili

39 Feroz Ahmad (1994), Demokrasi Sürecinde Türkiye, Çev: Ahmet Fethi, Đstanbul: Hil Yayınları, s. 86. 40 M.Nuri Đnuğur (2002), Türk Basın Tarihi, Đstanbul: Der Yayınları, s. 365.

(30)

siyasal yaşam başlayınca Time benzeri haftalık siyasi bir haber dergisine ihtiyaç duyulmuş ve Akis bu ihtiyacı karşılamak amacıyla çıkmıştır. Bu doğuşun öyküsü Akis sayfalarında şöyle anlatılır:”Bundan hemen hemen tam 14 yıl önce, 1954 yılının bir Şubat günü, Ankara’daki Rüzgârlı Sokak üzerindeki matbaaların birinde 30 yaşında bir adam, baskıdan çıkmış bir dergiyi gözleriyle süzüyor ve şöyle diyordu: Olmadı! Bu adam Metin Toker’di. Bu dergi Akis’ti. Üç kişi, buldukları bütün parayı bir dergiye yatırmışlardı. Bu dergiyi çıkarmak için aralarında gazeteci olana, Metin Toker’e yetki tanımışlardı. Dergi hazırlanmıştı. Basılmıştı.

Şimdi Metin Toker, ‘Olmadı’ diyordu. Sonra ilave etti: Bu, yavrukurt gibi bir şey olmuş. Yeniden başlamalıyız… Akis’in hikâyesi böyle başladı."42

Akis, 1953 yılının kışında Ankara’da üç kişi arasında planlanmıştır. Bunların biri yayılmış bir şöhreti ve on yıllık tecrübesi olan gazeteci Metin Toker’dir. Đkincisi Metin Toker’in Galatasaray’dan sınıf arkadaşı Oktay Türegün, üçüncüsü ise Mecliste mütercim olarak çalışan genç ve güzel kız Tülay Nemluk’tur. O tarihte Türkiye’de, Amerika’nın Time tertibinde, ciddi bir siyasi aktüalite dergisi henüz çıkmamıştır. Bunun, çıktığı takdirde, bir

şansı olacağına da inanan azdır. Ancak Metin Toker’e göre ortam son derece uygundur. Siyaset açılmış, olayların ve kişilerin rengini yansıtabilecek koşullar oluşmuştur. “Dergi kurucusu üç kişi aralarında sermaye olarak her biri tarafından 5 bin lirası tekeffül edilmiş bir banka kredisi ile 15 bin lirayı denkleştirerek ilk sayının hazırlıklarına başlarlar.”43

Derginin çıkış sayısına hem Başbakan Adnan Menderes’in, hem de anamuhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Đsmet Đnönü’nün yazılarını koymak isterler ancak Đsmet Paşa sorumlusunu tanımadığı, bilmediği bir dergiye yazı vermeyi reddeder.”Đnönü’nün yazı vermek istemeyişinin altında yatan gerekçe daha önce Metin Toker’in zafer gazetesinde çalışmasıdır. Menderes ise, ‘Metin benim ağzımdan bir yazı yazsın. Görüp imzalayayım, yayınlasınlar’ der ve aynı şekilde ilk sayıda Metin Toker’in kaleme aldığı, Adnan Menderes imzalı bir yazı yer alır.”44

Ortaklar, derginin ilk sayısını Türkiye’nin 1954 seçimlerine hazırlandığı bir ortamda,

Şubat ayında çıkarmayı kararlaştırmıştırlar. Ancak ilk denemenin başarısız olması sebebiyle, derginin ilk sayısı üç ay sonra 1954 seçimlerinin ertesi günü 15 Mayıs 1954’de çıkabilmiştir. Derginin ilk sayısının kapağında o yıllarda Time dergisinin logosunda kullandığı tırnaklı harflerle “Akis” yazısı yer alıyor, altında da “Haftalık Aktüalite Mecmuası” yazıyordu. Đlk sayının kapağında yeni bir dört yıl için Cumhurbaşkanlığına seçilen Celal Bayar’ın resmi,

42 Akis, 31 Aralık 1967, Sayı: 36, s. 3. 43

Akis, age., s. 3. 44

(31)

miting meydanından alınmış bir kesit üzerine yerleştirilmiştir. Derginin fiyatı 60 kuruştur. Akis, birçok özelliğiyle Amerikan Time dergisinin bire bir taklididir. Metin Toker, bu gerçeğin altını şöyle çizmiştir: “Ben bunu kendim keşfetmedim. Bunun modeli Amerika’daki Time dergisidir. 1954’de Akis’i çıkarmaya başladığımız zaman sadece iç politika ağırlıklı bir dergi olarak da düşünmedik. Tıpkı Time’da olduğu gibi, aktüel konuların, siyasi konuların yanında iktisadi konulara, spor, tiyatro, sosyete haberleri, sinema gibi politikayla alakalı olmaksızın bölümler var ise, Akis’te de politikayla alakalı olmayan bu bölümler özellikle başlarda büyük ağırlık taşıdı.”45

Akis’in ilk sayısında derginin temel amaçları “Gayemiz nedir?” sorusu altında şu şekilde dile getirilmiştir:”Bir aktüalite dergisi meydana getirmek. Bir aktüalite mecmuası ki, onu okuyan münevver, kendisini alakadar eden her mevzuu bulabilsin. Bir hafta içinde yurtta olup bitenleri toplu halde gözden geçirebilsin. Bizim münevverden anladığımız, kuyusunun dibinde yaşayan alim değildir. Çeşitli mevzularda derinliğinden ziyade genişliğine bir fikir sahibi bulunan, politikaya da meraklı, maça da giden, iktisadi meseleleri de takip eden, sinemayı da seven, kitap okuyan, hadiseleri bilen bir insan… Bizim tuttuğumuz bir taraf yoktur. Onun için siyasi bakımdan karşı karşıya bulunan kimseleri sütunlarımızda yan yana göreceksiniz. Fikirler onlarındır. Biz aksettirtiyoruz.”46

Akis’te belirgin bölümlemeler, belirgin konular vardır. Derginin ana gövdesini de bu bölümler oluşturmaktadır. “Yurtta Olup Bitenler”, “Dünyada Olup Bitenler”, “Đktisadi ve Mali Sahada Olup Bitenler”… Ancak Akis çeşitli zamanlarda kendini yenileyerek, bu temel bölümlere yenilerini ekleyecektir. Akis iç politika ağırlıklı olmakla birlikte bütün öteki alanları da kapsayan yazılara yer vermiştir. Kapak konuları haftanın gündemine göre bir politikacı ya da iç siyasete ait bir gelişme olabildiği gibi, sanat dünyasından bir ünlü olabilmektedir. Bir konunun kapakta yer alması, kapak olması, konuya dair resimlerle birlikte aynı zamanda derginin içinde o kişiyle ve o alanla ilgili 4–5 sayfa kapak yazısı halinde o haftanın olayı olarak işlenmesi demektir. Ancak Akis’in ilk bir yıllık yayın hayatından sonra, iç politikaya ağırlık verdiğini görüyoruz. 1955’ten itibaren bilhassa iç politikada o kadar büyük bir kavga başlar ki Akis DP karşısında muhalefetin, bir nevi bayrağı haline gelir. Bu durum 1960’a kadar sürer.

45 Akis, age., s. 4.

Referanslar

Benzer Belgeler

PL analizinden, katkısız CuO ve farklı oranlarda Zn katkısıyla büyütülen filmlerin oda sıcaklığında ve (3.56 eV) 349 nm dalga boylu UV ışığı ile uyarıldığında,

Aysun UMAY (Hacettepe Ünv.) Prof.. Borislav V.TOSHEV

Bu sorumluluklar çerçevesinde siz değerli araştırmacıları bir araya getirmek amacıyla 19-21 Ekim 2012 tarihleri arasında Samsun Canik Belediyesi ile ortaklaşa

Bu çerçevede Dursun Akçam, Osman Akal, Muzaffer Amaç, Talip Apaydın, Fakir Baykurt, Arif Gelen, Ceyhun Atuf Kansu, Ahmet Köklügiller, Mahmut Makal, Osman Nuri Koçtürk ve

«Fotoğraf ve görüntünün güncel olup olmadığı açık biçimde belirtilmeli, canlandırma görüntülerde de bu, izleyicinin fark edebileceği biçimde ifade

Daha sonra konufl- ma ve lisanla ilgili olan, öndeki Broca alan› ile arkadaki Wernicke alan›n›n baz› bölgeleri karfl›laflt›r›lm›fl.. Kekemelerde çok daha genifl ve

Sonuç olarak, ENH modellenmesinde MLT, yüksek yoğunlukta ve doğrulukta veri üretebilmiştir. Versatil bir teknoloji olarak farklı departmanlara ve kullanıcılara hizmet etme

According to the statistics of migration and health institutions collected by the Turkish Statistical Institute by province in 2000, the quality of health services has decreased