• Sonuç bulunamadı

Stratonikeia Roma Dönemi pişirme kapları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Stratonikeia Roma Dönemi pişirme kapları"

Copied!
76
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ARKEOLOJİ ANA BİLİM DALI

KLASİK ARKEOLOJİ BİLİM DALI

STRATONİKEİA ROMA DÖNEMİ

PİŞİRME KAPLARI

ESRA ÇAY

(Yüksek Lisans Tezi)

DANIŞMAN

DOÇ.DR. MEHMET TEKOCAK

Bu çalışma BAP tarafından 18203009 Nolu YL/Doktora tez projesi olarak desteklenmiştir

(2)
(3)
(4)

iii

ÖNSÖZ

Ateşin bulunmasıyla birlikte beslenme alışkanlıklarında da değişimler başlamış ve besinleri pişirerek yeme alışkanlığı kazanılmıştır. Yiyeceklerin pişirilerek tüketilmeye başlanmasının ardından, pişirme gereksinimlerinin karşılanması için çeşitli yöntemler uygulanmıştır. İnsanların pişirmede kullanacağı kaplara ihtiyaç duymaları, pişmiş topraktan kapların üretilmesine yol açmıştır. Söz konusu kapların ham maddesi olan kilin kolay biçim verilebilmesi ve çevrede çok kolay bulunuyor olması pişmiş toprak kapların yaygınlaşmasını sağlamıştır. Antik dönemlerden günümüze kadar gelen seramik kullanımının geçirdiği evreleri daha iyi anlayabilmemiz için derinlemesine bir inceleme yapılacaktır. Yapım teknikleri dönemsel üslupları araştırılarak tarihlemeler yapılacak olup bu dönemde yaşamış olan kültürlerin sosyo-ekonomik yapısı yanında, yaşam kültürleri ve özelliklede mutfak kültürleri konusunda önemli bilgiler elde edileceğinden bulunan veriler son derece önem taşımaktadır. Bu tez kapsamında Stratonikeia antik kenti kazılarında bulunan ve tez konumuzu oluşturan Roma Dönemi pişirme kaplarının ilk defa burada ele alınacak olması konunun orijinal ve özgünlüğü açısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca bu malzemeler üzerinden elde edilecek veriler sayesinde Stratonikeia Antik Kenti'nin Roma Dönemi'ndeki sosyo-ekonomik durumu, diğer bölgeler ile olan ilişkileri ve hakkın beslenme alışkanlıklarının ortaya konması da bir başka önemli husus olarak karşımıza çıkmaktadır.

Pişmiş toprak eserler arkeolojik buluntular içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Antik dönemden günümüze kadar yaşamın birçok alanında pişmiş toprak eserler kullanıldığına tanıklık etmekteyiz. Günlük kullanım seramikleri, dönemin yaşantısı ve kültürü ile ilgili ipuçları vermektedir. Çalışma konumuzu oluşturan Stratonikeia Antik Kenti Roma Dönemi Pişirme Kapları, antik kentte uzun yıllardır sürdürülen kazılarda ele geçirilmiştir. Bu çalışma kapsamında malzemelerin form, astar ve hamur özelliklerine göre tasnif edilerek form tipolojileri ve atölyeleri tespit edilerek tarihleri ortaya konulmaya çalışılacaktır. Bu sayede kentin hem Roma Dönemi kronolojisi hem de bu dönemde yaşamış olan kültürlerin sosyo-ekonomik yapısı yanında, yaşam kültürleri ve özelliklede mutfak kültürleri (beslenme gibi) konusunda önemli bilgiler elde edilecektir. Ayrıca bu bulgular ile birlikte kentin diğer bölgelerle olan ilişkileri ortaya konmaya çalışılacaktır.

Bana bu malzemeyi çalışmama imkan sağlayan ve çalışmlarım sırasında gösterdiği ilgi ve yardımlarından dolayı sayın hocam Doç. Dr. Mehmet TEKOCAK’ a sonsuz şükranlarımı sunarım. Ayrıca da yine tüm çalışma boyunca yardımlarını esirgemeyen sevgili arkadaşım Nevzat Karaca’ ya da teşekkür ederim.

(5)

iv

Yine tezimin son kısımlarında hayatıma giren biricik oğlum Eren ÇAY ve benim tüm iyi ve kötü her anımda yanımda olan, beni bütün sabrı ve fedakârlığı ile dinleyip güç veren sevgili eşim Onur ÇAY’a ve aileme sonsuz teşekkür ederim.

(6)
(7)
(8)

vii

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... i

TEZ KABUL FORMU ... ii

ÖNSÖZ ... iii ÖZET ... v SUMMARY ... vi İÇİNDEKİLER ... vii KISALTMALAR VE BİBLİYOGRAFYA ... ix 1. GİRİŞ ... 1 1.1.Amaç ... 1 1.2.Meteryal ve Yöntem ... 2 2. KARİA BÖLGESİ ... 4

2.1. Bölgenin Sınırları ve Karialılar ... 4

3. STRATONİKEİA VE ÇEVRESİNİN TARİHİ COĞRAFYASI ... 8

4. STRATONİKEİA ROMA DÖNEMİ PİŞİRME KAPLARI ... 13

4.1. Çömlek ... 14

4.1.1. Str. Form 1 (Kat. No: 1 – 13) ... 15

4.1.2. Str. Form 2 (Kat. No: 14- 16) ... 16

4.1.3. Str. Form 3(Kat. No: 17 - 25)... 16

4.1.4. Str. Form 4(Kat. No: 26) ... 16

4.1.5. Str. Form 5(Kat. No: 27 - 32)... 16

4.1.6. Str. Form 6(Kat. No: 33) ... 16

4.1.7. Str. Form 7(Kat. No: 34 -35)... 16

4.1.8. Str. Form 8(Kat. No: 36) ... 17

4.1.9. Str. Form 9(Kat. No: 37 – 38) ... 17

4.1.10. Str. Form 10 (Kat. No: 39) ... 17

4.2. Güveç ... 18

(9)

viii 4.2.2. Str. Form 12(Kat. No : 49 – 50 ) ... 20 4.2.3. Str. Form 13(Kat. No : 51 ) ... 20 4.2.4. Str. Form 14(Kat. No : 52 –58 ) ... 20 4.2.5.Str. Form 15(Kat. No : 59 – 66 ) ... 21 5. SONUÇ ... 22 6. KATALOG ... 24 LEVHALAR ... 41

(10)

ix

KISALTMALAR VE BİBLİYOGRAFYA

Adiego 2007 : Adiego, I. J., Carian Language, Leiden ve Boston, 2007.

Akarca 1954 : Akarca, A., Mylasa, Cografyası, Tarihi ve Arkeolojisi, İstanbul, 1954.

Amyx 1958 : Amyx, D., Attic Stelai, Vases And Other Containers, Hesperia 27, 1958, 169 - 310.

Arrian : Arrian, İskender'in Seferleri, (Çev. M. Mete), İstanbul, 2006.

Aydemir 1995 : Aydemir, A., Phokaia Erken Roma Dönemi Pişirme Kapları, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir, 1995.

Aksan 2007 : Aksan, M., Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri (TAY) Klasör 7 (Pisidya Ve Karia Bölgeleri, Yunan-Roma Dönemi), İstanbul, 3. 2007.

Baş 1991 : Baş, A., Eskihisar’daki Türk devri yapıları, Vakıflar Dergisi, Sayı: XXII, 1991, 365-382.

Bean 2000 : Bean, G. E., Eskiçağ'da Menderes'in Ötesi, (Çev: P. Kurtoğlu), İstanbul, 2000.

Boysal 1980 : Boysal, Y., Stratonikeia Kazısı 1979 Sonuçları, II. KST. Ankara, 127-131

Boysal 1981 : Boysal, Y., 1980 Yılı Stratonikeia Kazısı, 1980 Yaz Sezonu Çalışmaları, III. KST. Ankara, 69-72.

Boysal 1983 : Boysal, Y., Stratonikeia Kazısı 1981 Çalışma Raporu, IV. KST, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 193-198.

(11)

x

Boysal 1985 : Boysal, Y., 1984 Yılı Stratonikeia Kazısı, VII. KST, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 519-522.

Boysal 1987 : Boysal, Y., Stratonikeia Kazısı 1986 Çalışmaları, IX. KST, II, T.C. Kültür Ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 237-238.

Boysal 1993 : Boysal, Y., Eskihisar 1991 Kazısı, XIV. KST, II, T.C. Kültür Ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 117-122.

Boysal 1994 : Boysal, Y., Stratonikeia 1992 Yılı Kazısı, XV. KST, II, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara ,121-123.

Boysal 1995 : Boysal, Y., Stratonikeia 1993 Kazısı, XVI. KST, II, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara ,315-318.

Boysal 1998 : Boysal, Y., 1996 Yılı Stratonikeia Çalışmaları, XIX. KST, II, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 53-160.

Boysal – Kadıoğlu 1998 : Boysal, Y., - Kadıoğlu, M., 1997 Yılı Stratonikeia Nekropol Çalışmaları XX. KST, II, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 215-228.

Diodoros Silikus : Diodoros Sikulus, Diodorus Of Sicily İn Twelve Volumes With An English Translation By C.H. Oldfather. Vol.4-8” Cambridge, Mass.: Harvard University Press; London: William Heinemann, Ltd., 1989.

Demir 2008 : Demir, M., “Büyük İskender Ve Karia”, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 21, 2008, 97- 122.

Ekin 2014 : Ekin, E., Nikomedia ve Çevresinden Roma Dönemi Pişirme Kapları, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli, 2014.

(12)

xi

Fırıncı 2010 : Fırıncı, S., Rhadiopolis Seramikleri Roma Dönemi Pişirme Kapları (2006-2009 Buluntuları), Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antalya.2010.

Fırat 1999 : Fırat, N., Perge Konut Alanı Keramiği, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul, 1999.

Gassner Verena 1997 : Gassner, Verena,Das Südtor Der Tetragonos-Agora, Keramik Und Kleinfunde, Forschungen İn Ephesos XIII/1/1. Wien: Verlag Der Österreichischen Akademie Der Wissenschaften, 1997.

Gouffier 1782 : Gouffier, C., Voyage Pittoresque de la Grèce I, s.134, lev.76; R. Chandler, Travel in Asia Minor, 1776, 116. 1782

Hayes 1991 : Hayes, J.W., Paphos III, The Hellenistic and Roman Pottery, 1991.

Hayes 1983 : Hayes, J.W., “The Villa Dionysos Excavations, Knossos”,BSA 78, 1983, 97-169.

Henry 2010 : Henry, O., “Karia, Karialılar ve Labraunda’nın Mylasa Çomakdağ Güney Ege Bölgesi”, 2010, 69- 129.

Herodotos : Herodotos, The Histories With An English Translation By A.D. Godley, Cambridge. Harvard University Press, 1920.

Homeros : Homeros, İlyada, (Çev: A. Erhat-A. Kadir), X. 429-430, 1999.

Heredotos : Heredotos, Heredot Tarihi, (Çev: M. Ökmen), İstanbul, 1973.

Istenic – Schneider 2000 : Istenic, J., – Schneider, G., “Aegean Cooking Ware in The Eastern Adriatic”, RCRF Acta 36, 2000, 341-348.

(13)

xii

Küçükeren 2005 : Küçükeren, C., Ege’de Bir Anadolu Uygarlığı, Karia, İstanbul, 2005.

Laumonier 1958 : Laumonier, A., Les Cultes Indigenes En Carie, Paris, 1958.

Magie 2002 : Magie, D., Anadolu’da Romalılar 2, Batı Anadolu ve Zenginlikleri. (Çev. N. Başgelen ve Ö. Çapar), İstanbul, 2002.

Mansel 1984 : Mansel,A. M., Ege ve Yunan Tarihi, Ankara, 496, 1984.

Masson 1991 : Masson, O., Anatolian Languages: The Carian Language, CAH III / 2, 1991, S. 674-676.

Melchert 2010 : Melchert, C. H., Further Thoughts On Carian Nominal Inflection, Proceedings Of The First International Conference On Hellenistic Karia - Oxford, 29 June - 2 July 2006, Hellenistic Karia (Ed: R. Van Bremen, J. M. Carbon), 2010, Bordeaux, 177- 86.

Murray 2005 : Murray, J.S., The urban earthquake imagery and divine judgement in John’sApocalypse Novum Testamentum, 2005, 142-161. Özer 2007 : Özer, Y., Karia Coğrafyası ve Tarihi, Muğla Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsüne Sunulmuş Yayınlanmamış. Yüksek Lisans Tezi, Muğla, 2007.

Özdemir 2009 : Özdemir, B. Ş., Patara Roma Dönemi Günlük Kullanım Seramikleri, Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antalya, 2009.

Öztaşkın 2009 : Öztaşkın, G.K., Kuzey bazilika-1 2009 yılı çalışmaları. Stratonikeia 2009 yılı çalışmaları raporu, Haz. B. Söğüt. Denizli Pamukkale Üniversitesi, 2009, 93-113.

(14)

xiii

Paton – Myres 1897 : Paton, W. R. - Myres, J. L, Researches in Karia The Geographical Journal, 1897, 38-54.

Pausanias : Pausanias, Description Of Greece With An English Translation By W.H.S. Jones, Litt.D., And H.A. Ormerod, M.A., İn 4 Volumes, Cambridge, MA, Harvard University Press; London, William Heinemann Ltd., 1918.

Pişkin 2007 : Pişkin, C., Antik Çag’da Karia Bölgesi’nde Dionysos Kültü ve Sarap Üretimi, Yüksek Lisans Tezi, 2007.

Peschlow Bindokat 2005 : Peschlow Bindokat, A., Latmos'ta Bir Karia Kenti Herakleia, Şehir ve Çevresi (Çev. F. Özcan), İstanbu, 2005.

Robert 1950 : Robert, L., Hellenica, Vol. VIII. Inscriptions En Langue Carienne. Monuments De Gladiateurs Dans l'Orient Grec. Inscriptions De Nehavend. Paris, 1950.

Ruggieri 2009 : Ruggieri, V.,“La Caria Byzantina: topografia, archeologia ed arte: Mylasa,Stratonikeia, Bargylia, Mydus, Halicarnassus. Rubbetino.

Riley 1979 : Riley, J.A., The Coarse Pottery From Berenice, Excavations At Sidi Khrebish Benghazi (Berenice) II, Supplements To Libya Antiqua 5, 2, (Ed. J.A.Lloyd ),1979, 91-449.

Söğüt 2010 : Söğüt, B., Stratonikeia 2008 Çalışmaları, 31. KST, 4. cilt, 263-286, 264.

Söğüt 2011 : Söğüt, B., Stratonikeia 2009 Yılı Çalışmaları, 32, KST, 4. Ankara: T.C. Kültür ve TurizmBakanlığı, 194-211.

Söğüt 2015 : Söğüt, B.,Stratonikeia’nın Yerleşim Tarihi ve Yapılan Çalışmalar, Denizli, 2015.

(15)

xiv

Söğüt 2016 : Söğüt, B., Stratonikeia ve Çevresi Araştırmaları, Ege yayınları, İstanbul, 2016.

Sparkes 1962 : Sparkes, B. A., The Grek Kitchen, JHS LXXXII 1962, 120 - 137, Pl. IV - VIII.

Strabon : Strabon, Geographikal Antik Anadolu Cografyası, Kitap XII-XIII-XIV, Çev. Adnan Pekman, İstanbul, 2005.

Sevin 2001 : Sevin, V., Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Ankara, 2001.

Şahin 1973 : Sahin, M. Ç., “Lagina’dan (Koranza) İki Yeni Yazıt”, Anatolia, 17, 177-195.

Şahin 2001 : Şahin, N., Zeus’un Anadolu Kültleri, Antalya, 2001.

Tekocak 2006 : Tekocak, M., Kelenderis Roma Çağı Seramiği,, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Konya, 2006.

Tekocak 2010 : Tekocak, M., “The Cooking Wares From Kelenderis”, 2010, Konya, 827- 837.

Thukydides Thukydides, The Peloponnesian War. London, Ed And Trans E.P. Dutton, New York, 1910.

Tırpan – Söğüt 2005 : Tırpan, A.A., – Söğüt, B., “Lagina”, Muğla, 10-11, 2005.

Tırpan 1984 : Tırpan A. A., Stratonikeia Kazısı 1982 Çalışmaları, V. KST. Ankara: T.C. Kültür Ve Turizm Bakanlığı, 209-214.

Umar 1999 : Umar, B., Karia: Bir Tarihsel Coğrafya Araştırması ve Gezi Rehberi, İstanbul: İnkılap Kitabevi, , 1999.

(16)

xv

Vapur 2001 : Vapur, Ö., Magnesia Ad Maeandrum Gymnasion’u Roma Dönemi Seramikleri, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2001. Varinlioğlu 1990 : Varinlioğlu, E., 1989 Stratonikeia Kazıları XII. KST, II, Ankara,

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, s.219-224.

Yurdugüzel 2005 : Yurdugüzel, O. T.,Eskihisar Kentsel Sit Koruma Projesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, 2005.

(17)

xvi

Diğer Kısaltmalar STR Stratonikeia

BBY Bouleuterion Bizans Yapısı Mezar GYM Gymnasium

SKC Stratonikeia Kuzey Cadde SKB1 Stratonikeia Kuzey Bazilika 1 STY Stratonikeia Tiyatro

STH Stratonkeia Türk Hamamı

SGP1 Stratonikeia Gymnasium Propylon1 STRYB Stratonikeia Yüzey Bulunutusu MDM2 Müze Deposu Müştemilat 2 MDMA Müze Deposu Merdiven Altı MDO4 Müze Deposu Oda 4

MDO1 Mğze Deposu Oda 1 MDB Müze Deposu Banyo MDT Müze Deposu Tuvalet BSD Batı Sur Duvarı

SAY Stratonikeia Anıtsal Yapı YDM Yel Değirmen Mevkii KKS Kadıkulesi Sondaj

Y Yükseklik

G Genişlik

AÇ Ağız Çapı KÇ Kenar Çapı Cid. Kal. Cidar Kalınlığı

(18)

1

1. GİRİŞ 1.1.Amaç

Antik dönemden günümüze kadar yaşamın birçok alanında tanıklık ettiğimiz pişmiş toprak eserler arkeolojik buluntular içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. İnsanların ateşi bulmasıyla birlikte besinleri pişirerek yeme alışkanlıkları gelişmeye başlamış, bunun ardından bu ihtiyaçlarını karşılamak için çok çeşitli yöntemler uygulamışlardır. Bunun içinde insanların pişirmede kullanacağı kaplara ihtiyaç duymaları pişirme kaplarının ortaya çıkmasında önemli bir etken oluşturmaktadır. Söz konusu kapların ham maddesinin çevrede kolay bulunuyor olması ve kolay şekillendirilmesi de bu kapların yaygın olarak kullanılmasına neden olan sebeplerdendir.

Bu kaplar ilk başlarda elle şekillendirilmiş açık ateşte ya da düşük ısı üreten fırınlarda pişirilmiştir. Gelişen teknoloji ile birlikte kaplar çarkta şekillendirilmeye başlanmış ve daha yüksek ısılı fırınlarda pişirilmiştir1. Ekonominin zenginleşmeye başladığı dönemlerden itibaren

de fabrikasyon üretime geçilmiştir.

Karia bölgesinin içkesimlerinde yer alan ve önemli bir kenti olan Stratonikeia’da ilk kazı çalışmaları, 1977-1997 yılları arasında Y. Boysal başkanlığında yürütülmüştür2.Bu

çalışmalarda Kuzey Şehir Kapısı, kuzeyindeki nekropol, tiyatro, bouleuterion ve gymnasion’da kazılar yapılmıştır. Kuzey Şehir Kapısındaki çeşmenin tamamı bu dönemde ortaya çıkartılmıştır. Kuzey Cadde’deki temizlik çalışmalarında az miktardaki sırlı-sırsız seramik buluntu ele geçmiştir.

Bu çalışma ileStratonikeia Antik Kenti Roma Dönemi pişirme kaplarının form, astar ve hamur özelliklerine göre tasnif edilerek form tipolojileri ve atölyeleri tespit edilerek tarihleri ortaya konulmaya çalışılacaktır. Bu sayede kentin hem Roma Dönemi kronolojisi hem de bu dönemde yaşamış olan kültürlerin sosyo-ekonomik yapısı yanında, yaşam kültürleri ve özelliklede mutfak kültürleri (beslenme gibi) konusunda önemli bilgiler elde edilecektir. Ayrıca bu bulgular ile birlikte kentin diğer bölgelerle olan ilişkileri ortaya konmaya çalışılacaktır.

1 Ökse 2002,VIII.

2 Boysal 1981, 69 -131; Boysal 1983, 193-198; Tırpan 1984, 209-214; Boysal 1985, 519-522; Boysal 1987,

237-238;Varinlioğlu 1990, 219-224; Boysal 1993, 117-122; Boysal 1994, 121-123; Boysal 1995, 315-318; Boysal 1998, 153-160; Boysal ve Kadıoğlu 1998, 215-228.

(19)

2

1.2. Meteryal ve Yöntem

Bu çalışmada öncelikle, antik kentte yürütülen kazı çalışmalarında açığa çıkan Roma dönemi pişirme kaplarının tamamı ele alınacaktır.

Bilimsel kazılar sonucu ortaya çıkarılan Stratonikeia kazı evi deposundaki materyaller kataloğumuzu oluşturacaktır.

Çalışmakapsamında öncelikle seramiklerin buluntu yerleri yerinde görülüp incelenmiştir. Malzeme ile ilgili yerinde yaptığımız çalışmalarda öncelikle her gruptaki malzemeden formları bilinen sağlam ve tam olmayan parçalar tespit edilerek ardından grubu belirlenen ancak formu belirlenemeyenlerin ayrımı yapılmıştır. Bu şekilde seçimleri yapılmış ve grupları tespit edilmiş olan malzemenin kataloglaması aşamasında; ilk önce kazı envanter numarası verilmiş daha sonra formu bilinenlerin önce genel adları ve ardından tam olmayan formlar için parçanın ağız-gövde, ağız-kulp, ve gövde seklinde tanımlamaları yapılmıştır. Daha sonra seçilen parçalardan kataloğa alınacakların her birinin ölçüleri kataloğa islenmiş sonrasın da kilin rengi, fabrigi, astar, süsleme ve boyama özellikleri üzerinde durulmuştur Son olarak varsa benzerlerinin literatürü ve tarihleri belirtilmiştir. Malzemenin tarihlemesi ve tipolojisi için literatür çalışması yapılmış bunu yaparken de kentin bilinen tarihinden faydalanılarak yakın komşuları ve ilişki içinde olduğu kentler tercih edilmiştir.

Seramik kapların tanımlamasında ise; kapların kalınlıkları için et kalınlığı veya cidar yerine ‘duvar’ kelimesi, ağız profili için ‘kenar’ ifadesi kullanılmıştır. Kazılar ile sistemli bir şekilde ortaya çıkarılan seramik buluntular, Öncelikle fiziksel temizliği yapılarak daha sonraki aşamalar için hazır hale getirilmiştir. Temizlikten sonraki ilk aşama olarak malzemenin buluntu yeri ve gruplarına göre tasnifi yapılır. Tasniften sonra çizim ve kayıt altına alınması gerçekleştirilmiştir. Çizim aşaması iki evrelidir. ilk aşamada el çizimi yapılmış daha sonra bu çizimler scanner’da taranarak dijital ortama aktarılıp teknik el ve çizimleri CorelDraw Adobe İllustrator yazılımları yardımı ile de bilgisayar destekli çizimleri ve levha düzenlemeleri yapılmıştır. Çizimlerde kesit sağda, profil ise solda gösterilmiştir. Dip ve kenar üzerinde aynı ve devamlı olan insize veya boyama dekorasyonlar kaide veya ağız çapı içinde kalacak şekilde oluşturulan küçük bir dilim içerisinde belirtilmiştir. Gövde üzerindeki bezekler ise, dış yüzde olanlar profilde, içte olanlar ise kesitte gösterilmiştir. Kesitte özellikle kenar formunun net olarak görünebilmesi amacıyla kulpla olan birleşiminde çok az bir aralık bırakılmıştır.

(20)

3

Astar ve kil renginin tayininde çalışılan ortamdan kaynaklanabilecek yanılsamalarıasgariye indirmek amacıyla materyallerin tamamı gün ışığında ve açık havada yapılmıştır. Renklerin tespitinde ise oldukça yaygın bir kullanım gören uluslararası “Munsel Soil Color Charts” renk katalogu tercih edilmiştir.

(21)

4

2. KARİA BÖLGESİ

2.1. Bölgenin Sınırları ve Karialılar

Karia Bölgesi‟nin sınırları konusunda farklı tanımlamalar olsa da, Genel olarak yapılan tanım, kuzeyde Maiandros (Büyük Menderes) nehri ile Messogis (Aydın) dağları, güneyde İndos (Dalaman) çayı, kuzeydoğuda Salbakos (Babadağ) dağı, doğuda Kızılhisar- Acıpayam Ovası, batıda ise Ege Denizi ile çevrilidir. Antik Çağda ise Karia Bölgesi‟nin kuzeyinde İonia ve Lidya kuzeydoğusunda Phrygia, doğusunda Psidia, güneydoğusunda ise Lykia bölgesi yer almaktadır3. (Harita 1).

Bölge, adını Herodotos’e göre burada yaşayan ve kendilerini Mysia ve Lydia halklarına kardeş sayan kökenleri tam olarak saptanamayan Karlar’dan almıştır4. Bu ad, MÖ. II. Bin

yılının ikinci yarısına ait Hitit ve Mısır metinlerinde Kark(a)issa ya da Karakişa; MÖ. I. Bin yılındaPers kayıtlarında ise Karka olarak geçmektedir5. Karia, Antik dünyanın doğu-batı,

kuzey-güney yönlerinde en önemli siyasal, ekonomik ve kültürel kavşağında yer alan bu elverişli konumuyla, eski Doğu Akdeniz dünyasının dinamik ilişkiler ağı içerisinde zengin bir tarihe sahiptir6. Tarihsel açıdan bakıldığında yüzey araştırmaları bölge tarihinin epi-paleolitik

döneme kadar uzandığını göstermiştir7.

Hem Herodotos hem Strabon, karhalkın Dorlar ve Ionlar tarafından adalardan çıkartılmış olan Lelegler olduğunu belirtmiştir8. Ancak arkeolojik olarak bunu destekleyecek

veriye ulaşılamamıştır9. Homeros ise Karlar ve Lelegler’i iki ayrı kavim olarak gördüğünü,

Troia Savaşı sırasında Leleglerin Troia’nın güneybatısındaki Satnioeis Çayı yakınlarında yaşayan farklı bir kavim olduğunu belirtir. Pausanias ise Lelegleri Karia Irkının bir kolu olarak tanıtmaktadır10 .

Homeros, “İlyada” adlı eserinde Karialıları Miletos‟ta, Maiandros (Büyük Menderes) nehri kıyılarında ve yüksek doruklu Mykale (Samsun) Dağı eteklerinde yaşayan ve Troia Savaşı‟nda Priamos‟un yanında savaşan kavim olarak ifade etmektedir11.Savaşçı karaktere

3 Küçükeren 2005, 15. 4 Herodotos I, 171. 5 Sevin 2001, 105. 6 Henry 2010, 69; Özer 2007, 14. 7 Peshlow 1998, 277.

8 Herodotos I, 171; Strabon X, II, 56. 9 Bean 2000, 11.

10 Pausanias, 7.2.8. 11 Homeros İl, II. 867- 869.

(22)

5

sahip olan bu halkın başka devletlere ücretli asker olarak gönderildiğini belirten Herodotos

“…Su üç şeyi onlarbulmuşlardır ve Yunanlılar onlardan almışlardır: Savaş başlığının üzerine konulansorguç, kalkan üzerine işaretler kazımak bize onlardan geçmiştir ve bir de kalkanıtutmak için kulp yapmak da onların icadıdır; o zamana kadar kalkan elle kulpundantutulmaz, boyundan geçirilen bir kayışla sol omuz üstüne alınır ve böyle kullanılırdı…”12demektedir. Ayrıca Alkaios ve Anakreon arkaik dönem Hellen şiir yazarları

da Karialıların sorguç ve kalkan kulpunu keşfettiklerini söylemektedirler. Bu şairlerin anlatımları günümüzde strabon’un aktarması ile bilinmektedir13.

Denizci bir kavim olmaları ile ilgili olarak da, Herodotos Karialılarla ilgili şunlarısöylemektedir. “Harpagos İonia’yı boyunduruk altına aldıktan sonra yanına İonialılar ve Aiolleri alarak Karialılar, Kaunoslular ve Lykialılara karşı bir sefer düzenledi. Bunlardan Karialılar anakaraya adalardan gelmişlerdir; çünkü geçmişte onlar adalıydılar, Lelegler olarak adlandırıldılar ve Minos’un yönetimi altındaydılar, vergi ödememekteydiler ancak o [Minos] onlara ihtiyaç duyduğunda gemilerinin mürettebatını sağlamaktaydılar.”14 Yine Mısır

ordusunda bir kısım Karialıların ücretli asker olarak bulunduğunu15 ve Karialıların korsanlık

için denize çıktıklarını belirtmektedir16.Ayrıcada HerodotosHalikarnassos tiranı Lygdamis‟in

kızı Artemisia‟nın, yarı Halikarnassos‟lu yarı Giritli olduğunu ve Artemisia‟nın Halikarnassosluların, Kosluların, Nisyrosluların ve Kalydnosluların başına geçtiğini belirtmektedir. Artemisia, Xerxes‟in Yunanistan‟ı istilasında Pers donanmasında Karia birliklerinin başında yer almış ve erkek gibi savaştığı için Xerxes‟in övgüsünü almıştır. Herodot, sefer sırasında bütün donanmada Sidonlu denizcilerden sonra en ünlü gemilerin Artemisia‟ya ait olduğunu ifade etmektedir17. Denizcilikle ilgili olarak Thukydides eserinde

Karialıların adalı bir kavim olduğunu, adalarda korsanlık yaptıklarını, anakaraya Minos tarafından gönderildiklerini ifade etmektedir18. Bir diğer bilgi olarak da Diodoros Karialıların

denizci birkavim olduğunu belirtirken, onların deniz gücünü kullanarak adaları işgal ettiklerini anlatmaktadır19

12 Herodotos, 171; Strabon XIV. 2, 27. 13 Strabon 14, 2, 27. 14 Herodotos. 1, 171, 1-2. 15 Herodotos. 3, 11, 1. 16 Herodotos. 2, 152, 4. 17 Herodotos, 7, 99. 18 Thukydides. 1, 8, 1-3. 19 Diodoros, 5, 60, 84.

(23)

6

Ele geçen kitabelerden, Karialılar‟ın, Lidya ve Likya dilleri ile yakınlık gösteren, kendilerine ait, bir alfabesi ve dili olduğu anlaşılmkatadır20. Homeros Dönemi’nde Karia dilinin

varlığına ilişkin en önemli kanıt İliada’da Homeros’un Karialıları “kaba konuşan

barbarophonoi” olarak tanımlamasıdır21. Strabon ise “Karizein” sözcügünden türetilen

“Barbarizein” sözcügünün Karia dilini konuşanlar için degil, Hellenceyi kötü konuşanlar için

kullanıldığını belirtir22. Alfabe olarak Grek alfabesi ile benzerliği vardır ve tam olarak

çözümlenememiştir. Bölgedeki araştırmalarda ele geçen Roma Dönemi Latince kitabelerde görülen Karia isimleri Karialılar‟ın etnik kökenlerinin uzun süre devam ettiğini göstermektedir23. Karian diline ilişkin ilk yazılı kanıt MÖ. VII.-VI. yy.a ait olup Karia’dan çok

Mısır ve Lydia’dan gelmektedir. Karca’ya ilişkin başlıca iki öneri vardır. Buna göre Hint-Avrupalı olmayan yerli bir dildir ya da Hint-Avrupa kökenlidir24.

MÖ. 1. binin başlarından itibaren Yunanistan’dan batı Anadolu’nun sahillerine göçler olur. Bu güce karşı koyamayan Karialılar bölgenin iç kesimlerine doğru çekilmek zorunda kalmışlardır25. Karia Bölgesi’nin dağlık arazisindeki vadilerde küçük yerleşim birimleri halinde

yasayan Karialılar “KOİNON” adı verilen birlikler kurmuşlardır. Önceleri bayram kutlamak amacıyla kurulan bu dini birlikler daha sonraları siyasi bir karakter kazanmıştır26. Karia MÖ.

6. yüzyıl boyunca Lydia Krallığı hâkimiyetinde kalmıştır. Pers Kralı Kyros’un bu yüzyılın ortalarında Lydia Kralı Kroisos’u mağlup etmesi üzerine bütün Anadolu ile birlikte Karia’da bir direnç göstermeden Pers krallığı boyunduruğu altına girmiştir. Perslere karsı sadece bir Leleg şehri olan Pedasus karsı koymuştur27.

Karia’nın ilk satrabı da Mylasalı Hyssaldomos‟tur. Daha sonra oğlu Hekatomnos ve MÖ. 377 yılında da torunu Mausolos gelmektedir28. Büyük İskender’in Anadolu seferine kadar

süren hükümranlık süresince satrapların, Mylasalı Hekatomnos ailesine mensup olduğu anlaşılmaktadır. Bunlar arasında özel bir yere sahip olan Mausolos MÖ. 377- 351 yılları arasında hüküm sürmüş ve Pers kralının emri altında olmasına karşın Karia‟yı bağımsız bir egemen gibi yönetmiştir29.

20 Adiego 2007, 4; Melchert 2010, 177. 21 Homeros , II, 867. 22 Strabon XIV, 2, 28. 23 Robert 1950, 31; Laumonier 1958, 53- 65. 24 Masson 1991, 674-676. 25 Akarca, 1954, 55. 26 Akarca, 1954, 56; Şahin 1973, 184. 27 Herodotos I, 28; Bean, 2000, 5-6. 28 Robert 1950, 31. 29 Peschlow Bindokat 2005, 22.

(24)

7

İskender‟in seferleri sırasında Karia Bölgesi‟nde, Magnesia ve Tralleis üzerinden Lagina‟ya, oradan da Stratonikeia üzerinden Mylasa ve Halikarnassos‟a ulaştığı düşünülmektedir. Diğer bir görüş ise Alabanda, Alinda, Labranda ve Mylasa güzergâhı kullanılarak Halikarnassos‟a ulaştığı düşünülmektedir30. Bu güzergâh üzerindeki kentler

direniş göstermeden İskender‟e teslim olmuştur31.

Helenistik Dönem’de, ikinci Karia Federasyonu olan “Khrysorik Birliği”nden bahsedilir. Tüm Karialılarca tanınan bu birlik, eski köy sisteminden geliştirilerek kurulmuştur. Buna göre her kentin oy çokluğu kendi bölgesinde bulunan köy sayısına dayanmaktadır. Birlik birtakım kararları almak için Stratonikeia’nın yakınındaki Zeus Khrysaoreos Tapınağı‟nda toplanmaktadır32.

MÖ. 197 yılında Rhodos hâkimiyetine giren Karia, Rhodos‟a karşı Lykialılarla birlikte karşı koymuş ve bir ayaklanma başlatmışlardır (MÖ. 167). Bundan bir sonuç alınamamış olsa da aynı yıl Roma Senatosu bir bildiri yayınlayarak Karia ve Lykia‟nın özgür olduğunu duyurmuştur33.

MÖ. 27 yılında, Augustus adını alan Octavianus ile Roma İmparatorluk Dönemi başlamış ve bu ilk imparator Karia‟ya dostça yaklaşmış ve bölgede uzun bir süre barış hakim olmuştur34. 30 Demir 2008,104. 31 Arrian, 120. 32 Şahin 2001, 79. 33 Bean 2000, 11. 34 Bean 2000, 13.

(25)

8

3. STRATONİKEİA VE ÇEVRESİNİN TARİHİ COĞRAFYASI

Stratonikeia kenti (Στρατoνικεια), Antik dönemdeki Karia Bölgesi’nin kuzeyinde yer alır. Günümüzde Muğla ili, Yatağan ilçesi, Eskihisar Köyü sınırları içinde kalmaktadır. Eski Yatağan-Milas karayolu 7. kilometrede Antik kentin içinden geçmektedir. Etimolojik olarak kentin adı Stratonike kelimesinden gelmektedir. Aynı adla ilgili iki farklı görüş öne sürülmüştür. İlk görüşe göre Seleukos kralı I. Antiokhos, kenti eşi Stratonike’ye ithaf ederek, ‘Stratonike’nin kenti’ anlamında Stratonikeia olarak isimlendirmiştir. İkinci görüşe göre ise sözcük bir kişiyi işaret etmediği gibi ismin içerdiği ‘ordu’ ve ‘zafer’ kelimeleri nedeniyle, ‘Ordunun Yengisi Yurdu’ anlamında kullanılmıştır35.

Kentin isminin kökeni bir efsaneye de konu olmuştur. Buna göre; Büyük İskender’in ölümünden sonra kurulan Seleukoslar Krallığı’nın başındaki I. Seleuko (MÖ. 358-281), MÖ. 299-298 yıllarında politik nedenlerle, Makedonya kralı Demetrios Poliorketes’in (MÖ. 336-283) kızı Stratonike ile evlenir. Kral bu sıralarda 60 yaşındadır ve ülkeyi oğlu Antiochos ile birlikte yönetmektedir. Bu evlilikten kısa bir süre sonra kralın oğlu Antiochos ile üvey annesi Stratonike arasında bir aşk başlar. Antiochos aşkı yüzünden ölüm döşeğindeyken Seleukos, bu durumu öğrenir ve karısı Stratonike’yi oğluna eş olarak vererek onları ülkenin doğusuna gönderir. MÖ. 281 yılında Kral I. Seleukos, Lysimakhos’la yaptığı savaşı kazanır ve Batı Anadolu’nun kontrolünü eline alır. Ancak aynı yıl I. Seleukos ölünce ülkenin yönetimi oğlu Antiochos’a kalır. MÖ. 270 yıllarında Antiochos, kraliçe Stratonike adına ‘Stratonikeia’ kentini kurdurur36. Seleukoslar döneminde üç tane Stratonikeia kenti kurulduğu bilinmektedir37.

Kent, Çine Vadisi’ndeki verimli araziye kurulmuştur. Bu vadiyi güneyden kuzeye doğru akarak Maiandros’a karışan Marsyas Çayı sulamaktadır. Kent çevresindeki en eski yerleşim izleri MÖ. 2.bin sonlarına kadar uzanmaktadır38. Kaynaklara göre kent, Khrysaoris adlı Karia yerleşiminin bulunduğu alanda kurulmuştur. Daha sonra adı İdrias olmuştur39. Araştırmacılar

tarafından burada önceden Kodroma isimli bir Karia yerleşiminin olduğu da ileri sürülmüştür40.

Kentin tam kuruluş tarihi bilinmese de Batı Anadolu’da Seleukos idaresinin başladığı 281 yılında olmalıdır41. Attik-Delos Deniz Birliği’nde kentin adı Edrian olarak geçer. Khrysaoris

35 Umar 1999, 281. 36 Yurdugüzel 2005, 3. 37 Mansel 1984, 496. 38 Söğüt 2010, 264. 39 Bean 2000, 82. 40 Umar 1999, 282. 41 Bean 2000, 81.

(26)

9

ismi ise kentin eski adı ve pek çok köyden oluşan Stratonikeia için kullanılmıştır42. Strabon,

Stratonikeia’nın gelişmiş bir kent olduğunu söyler. Kentte iki önemli tapınak olduğunu belirtir. Bunlardan biri her yıl festivaller düzenlenen Lagina’daki Hekate tapınağıdır43. Lagina,

Stratonikeia’nın demosudur ve birbirlerine bugün de kentin kuzeyinde izleri yer yer görülebilen 9.65 km. uzunluğunda taş döşemeli bir yolla bağlanmışlardır. Yazıtlar ve kalıntılardan Lagina’da Hekate’ye ait bir kutsal alan olduğu bilinmektedir44. Lagina’daki tanrıça Hekate

tapınağının ilk inşa tarihi kesin olarak bilinmese de MÖ. 189-167 yılları arasına ait yazıtlardan varlığı bilinmektedir. Tapınağa ait kalıntılar günümüzde Turgut Kasabası içerisinde yer almaktadır. Günümüzde kazı çalışmalarının halen devam ettiği Hekate’ye adanmış bu kutsal alanda; 150x135 m. boyutlarında Dor düzeninde bir stoa, alanın güneydoğusunda propylon, 11x8 sütunlu Korinth düzeninde pseudodipteros planlı tapınak ve doğusunda altar yer almaktadır. Tapınakta her dört yılda bir Hekatesia-Romania, olasılıkla yılda bir Anahtar Taşıma ve Doğum Günü adlı üç ayrı görkemli şenlik düzenlendiği bilinmektedir. Birkaç gün süren Anahtar Taşıma şenliğinde şenlik alayının, tapınağın anahtarlarını Stratonikeia’ya getirip sonra geri götürmesi hem tapınak alanının Stratonikeia’ya bağlı olduğunu hem de Hekate’nin yer altı dünyasının anahtarlarını elinde tuttuğunu simgelemektedir45. Strabon, bu dönem Karia kentleri

içerisinde kıyı kentleri olarak Barglia, Iasos, Miletos’u saydıktan sonra iç kesimlerde Mylasa, Stratonikeia ve Alabanda olmak üzere dikkate değer üç kent olduğundan söz eder. Yine Strabon’a göre Stratonikeia yakınında Pedason isimli bir kasaba yer alır46. Sevin, bu kasabanın

kentin 3-4 km. kadar batısındaki bir tepede olabileceğini belirtmiştir47.

Kentin diğer bir kutsal alanı ise Panamara’dır. Stratonikeia kentine kuş uçuşu yaklaşık 11.3 km. uzaklıktadır. Bugün Bağyaka Köyü içerisinde kalıntıları halen görülebilmektedir. Yazıtlardan bu alanda Zeus Panamaros, Hera, Artemis ve Serapis kültü olduğu bilinmektedir48.

Kaynaklardan her yıl on gün süren Panamareia şenliklerinin Stratonikeia’da yapıldığı bilinmektedir49.

Strabon, kentin yanında başka bir önemli tapınaktan daha bahseder. Bu tapınak hem Karia halkının kurban sunmak hem de ‘Khrysorik Birliği’nin önemli konuları görüşmek için

42 Aksan 2007, 7, 8. 43 Strabon XII, 186. 44 Bean 2000, 91. 45 Tırpan – Söğüt, 10, 11. 46 Strabon XII, 113, 183. 47 Sevin 2001, 116. 48 Bean 2000, 92. 49 Sevin 2001, 115.

(27)

10

toplandıkları Zeus Khrysaoreos’a adanmıştır50. Stratonikeia halkı Makedon kökenlidir. Ancak

diğer Karia kentlerinin rızası ile birliğe kabul edilmişlerdir. Zaten Mylasa gibi klanlara değil demelere ayrılmıştır. Ancak demelerin aldıkları isimler Yunanca değildir. Olasılıkla Stratonikeia’nın kuruluşundan eskiye giden bir birlik olan ‘Khrysorik Birliği’nin varlığına dair en eski yazıt MÖ. 267 yılına aittir. Birliğin varlığı MS. 1. yüzyıla kadar devam etmiştir51.

MÖ. 3. yüzyılda Anadolu’da Helenistik krallıkların hâkimiyeti siyasi çekişmeler yüzünden zayıflar. Bu dönemde Pergamon Krallığı ve Rhodos güçlenmiştir. Ege ve Karadeniz’e düzenlediği seferler sebebiyle Rhodos ve Bergama Krallığı’nın düşman olduğu V. Philippos, MÖ. 201’de Karia’yı işgal eder. Rhodos himayesindeki Stratonikeia da zapt edilmiştir. Ancak V. Philippos’un Roma ile girdiği savaştan yenik çıkması, Rhodos’un kaybettiği tüm toprakları geri almasını sağlamıştır. Aynı yıl içinde Seleukos kralı III. Antiokhos Karia’ya sefer düzenlemiş ve Rhodos ile iyi ilişkiler kurmak için Stratonikeia’yı Rhodos’a bırakmıştır52.Apameia Barış antlaşmasına göre Maiandros Nehri’nin güneyi Rhodos

hâkimiyetine bırakılmış ve Stratonikeia bu tarihten itibaren Rhodos hâkimiyetine girmiştir. Maiandros ve Stratonikeia arasındaki Alabanda, III. Antiokhos tarafından Makedonyalı göçmenlerin yerleştirilmesiyle Antiokheia Khrysaor adıyla, Stratonikeia için bu yolun kontrolünü sağlamak amacıyla kolonize edilmiştir. MÖ. 2. yüzyılda yerleşim büyüyerek kendi sikkelerini basmaya başlamıştır.

MÖ. 167’de Karia kentlerinin başlattığı isyan üzerine Lykia ve Karia Bölgesi, Roma senatosundan çıkan bir kararla Rhodos hâkimiyetinden çıkarak bağımsızlığını kazanmıştır. MÖ. 133’te Karia, miras yoluyla Roma’nın Asia eyaleti sınırları içine alınmış ve Karia, Mysia, Lydia, Phrygia ve eski Pergamon Krallığı toprakları Asia eyaleti olarak birleştirilmiştir53.

MÖ. 88’de Pontos Kralı VI. Mithridates, Anadolu’nun batısına seferler düzenlemiştir. Bu durum Karia kentleri tarafından coşkuyla karşılanmış, ancak VI. Mithridates, MÖ. 85 yılında Roma ordusu tarafından yenilgiye uğradığında; Sulla (MÖ. 138-78), Roma’ya itaat eden kentler olan Stratonikeia ve Alabanda dışındaki kentleri cezalandırarak kentlerden büyük miktarda savaş tazminatı toplamıştır54. Gösterdiği bağlılıktan ötürü Stratonikeia’ya 50 km.

kuzeydoğusundaki Hydisos’u armağan etmiştir.

50 Strabon XII, 186. 51 Bean 2000, 10, 82. 52 Aksan 2007, 7, 8. 53 Sevin 2001, 108, 113. 54 Aksan 2007, 9.

(28)

11

MÖ. 44 yılında Caesar’ı öldüren Brutus ve Cassius’un Part ordusundan yardım istemesi ile Partlar Karia’nın bir kısmını işgal etmiştir. MÖ. 40 yılında Anadolu’da Part akınları görülür. Aynı yılda Labienus (ö. MÖ. 39), Part ordusunun başında Stratonikeia’ya saldırmıştır. Ancak saldırı başarıya ulaşmayınca bozgunun öcünü almak için kentin kutsal alanı Lagina’daki Hekate tapınağını yağmalamıştır. Aynı amaçla kentin diğer kutsal alanı Panamara’ya da saldırı düzenlemiş ancak başarıya ulaşamamıştır55.Yağma sırasında harap olan tapınağın tamiri için

İmparator Augustus MÖ. 27 yılında bağışta bulunmuştur56.

MS. 1-2. yüzyıllardaki Anadolu’yu etkileyen bir dizi depremden, olasılıkla 142- 144 yılları arasındaki deprem, Rhodos, Kos ve Stratonikeia’ya büyük zarar vermiştir57. Pax Romana

sürecinde diğer bölgelerde olduğu gibi Karia’da da ekonomi düzelerek refah artmıştır58.Roma

imparatorluk döneminde eyaletin conventusları (yargı bölgesi) konumunda Salbakos Herakleiası (Denizli-Vakıf), Amyzon, Stratonikeia, Keramos Euhippe, Apollonia, Trapezopolis ve Aphrodisias olmak üzere sekiz büyük kent vardır59.

Mevcut kalıntılara göre Stratonikeia, Roma döneminde Asia eyaletinin kuzeyi ve güneyini birleştiren ana yol güzergâhı üzerindeki bağımsız ve zengin bir kenttir60. Maiandros

Vadisi’nden geçen yol güneyde Marsyas vadisinden geçerek Stratonikeia’ya bağlanır. Buradan Physkos’a ve Telmessos’a oradan Lykia’ya ulaşır. Kent aynı zamanda Karia Bölgesi’nin kuzeyindeki doğu-batı yönlü ana ticaret güzergâhına kuzeygüney yönlü bir ana yol ile bağlanır61. Ayrıca taş döşeli bir yol ile Panamara üzerinden en yakın liman kenti olan

Keramos’a bağlantısı olduğu bilinmektedir62.

6. yüzyılda kentler halen Roma dönemi yapısını korumaktadır. Kentlerin konumları ve territoryaları henüz ciddi bir değişim geçirmemiştir. Her bölgede yönetimi sağlayan, ekonomik ve sosyal merkez konumundaki bir merkez mevcuttur. Ancak kentli ve kırsal nüfus arasındaki ayrım gerçekten kalkmıştır. Zeno’nun buyruğuyla her şehrin piskoposluk merkezi haline getirilmesinden sonra özellikle 7. yüzyılda kent ve piskoposluk aynı anlamda algılanmaya başlanmıştır63. 55 Bean 2000, 81. 56 Tırpan – Söğüt 2005, 4. 57 Murray 2005, 145. 58 Aksan 2007, 9. 59 Sevin 2001, 114. 60 Bean 2000, 83; Sevin 2001, 115. 61 Magie 2002, 13-16. 62 Paton – Myres 1897, 39. 63 Ruggieri 2009, 208-209.

(29)

12

7. yüzyılda Arap akınlarıyla başlayan süreçte Kibyrrhaiotai Theması sınırları içerisinde kalan Stratonikeia’da mevcut Erken Bizans Dönemi yerleşim alanları terk edilmiştir. Bu dönemde Kuzey Cadde üzerindeki bazilika olasılıkla Erken Bizans Döneminin sonunda yıkılmıştır. Kilise ve portikin yıkılması ile cadde kotu oldukça yükselmiştir64.

Beylikler döneminde Antik kentin bulunduğu alan üzerinde Eskihisar adı verilen bir köy kurulmuştur. Evliya Çelebi, köy yerleşiminin 1354 yılında Menteşeoğlu Ahmed Bey tarafından Cenevizlilerden alındığını bildirir. Ancak köy 1358 yılında Menteşeoğlu İbrahim Bey’in ölümünden sonra başlayan mücadele esnasında Ahmed Bey tarafından kardeşlerinden birinden alınmış olmalıdır. Menteşeoğulları’nın 1425 yılında yıkılmasından sonra bölge Osmanlıların hâkimiyetine girmiştir65.

Kentin kalıntıları ilk olarak W. Sherard tarafından 1709 yılında keşfedilmiştir. Sherard’ın eseri yayınlanmamış ancak 1824 yılında kenti ziyaret etmemiş olan W.M. Leake, Karia yerleşimlerinden biri olarak kentin tarihiyle ilgili bilgi vermiş ve Sherard’ın çalışmasından yararlanarak kentteki yazıtları incelemiştir.Kentin en ayrıntılı tasvirlerinden birini 1743’te kente gelen İngiliz antropolog R. Pococke tarafından yapılmıştır. Pococke, kentteki tiyatro, bouleuterion ve giriş kapısını tanıtmıştır. 1776 ve 1782 yıllarında C. Gouffier ve R. Chandler tarafından kentin en eski resimlerinden birini yayınlanmıştır66.1863 yılında P.

Trimaux tarafından ilk kez kentin mevcut yapıları topografik plan üzerinde gösterilmiştir.1957 yılındaki depremde Eskihisar Köyü hasar gördüğünden bir yıl sonra 2 km.uzağında aynı isimle kurulan köye taşınmıştır.

64 Öztaşkın 2009, 93-113. 65 Baş 1991, 365.

(30)

13

4. STRATONİKEİA ROMA DÖNEMİ PİŞİRME KAPLARI

Günümüzde olduğu gibi Antik Dönemde de, insan hayatında etkin olan günlük kullanım kapları arkeolojik kazılarda ele geçen en yoğun buluntu grubunu oluştururlar. Bu kaplar ait oldukları dönemin sosyo- ekonomik yaşamı hakkında da bizlere bilgi vermektedir. Pişirme kapları, mutfak, masa, servis ve depolama kapları gibi günlük yaşantımızda kullandığımız kaplardan oluşan grup içerisinde değerlendirilmektedirler67.

Söz konusu olan malzemlerimiz, pişirme esnasında ateş ile direk temas etmesinden dolayı ısıya karşı dayanıklığının arttırılması için yapılan bol katkılı hamuru, pişirme sırasında oluşan isli dış yüzeyleri ve kapak kullanımına da uygun formları ile diğer seramik gruplarından ayrılmaktadırlar68. Günlük kullanıma uygun bu kaplar yüzyıllar boyunca tercih edilmiş ve

tercih sebebi olması ile birlikte de küçük form değişiklikleri ile yüzyıllardır kendi formlarını korumuşlardır.

Pişirme kapları ateşe direkt olarak maruz kaldığından dolayı bazı özellikleri de barındırmak zorundadırlar. Bu nedenle ısı iletiminin ve ısıya karşı dayanıklılığının arttırılması amacıyla, ince cidarlı yapılmakta olup hamuruna kum, kireç, taşçık ve seramik tozu gibi katkı maddeleri eklenmektedir69.

Antik çağda kullanılmış olan bu kaplar, günümüzdekiler ile karşılaştırıldığı zaman farklı bölgelerde üretilmişler olsalar bile aynı amaç için kullanımlarından dolayı birbirleriyle benzerlik gösterirler. Bu durum özellikler fonksiyonel örneklerde daha çok karşımıza çıkmaktadır (güveç gibi). Bu sebepledir ki bu kapların üretimleri uzun zaman diliminde üstelik de çok fazla değişime uğramadan devam etmiştir.

Seramik çalışmalarında pişirme kapları genellikle amaçları ve formlarına göre, güveçler, tencereler, tavalar olmak üzere alt gruplara ayrılmaktadırlar. Bu ayrımı da onların kullanım alanları belirlemektedir. Pişirilecek yemeğin türü pişirme şekli ve o yemekte kullanılacak malzemeye bağlı olarak kapların sığ-derin, geniş-dar, yüksek-kısa, kapaklı-kapaksız, tutamaklı-tutamaksız, kulplu veya kulpsuz gibi formları üretilmiştir70. Çorba,

haşlama gibi bol sulu yemekler için derin tencereler, yahni, kavurma gibi az sulu yemekler ve

67 Ekin 2014,28.

68 Özdemir 2009, 45; Fırıncı 2010, 9. 69 Ekin 2014, 28.

(31)

14

bol yağda yapılan kızartmalar için güveç, az yağda et ve balık türü kızartmalar için de sığ, geniş ağızlı tavalar kullanılmıştır71.

Tablo1: Stratonikeia Roma Dönemi Pişirme Kapları 4.1. Çömlek

Çömlekler ilk kazılardan beri hemen her bölge de ortaya çıkan bir seramik grubudur. Elde edilen veriler pek çok kentte ve iyi iskân olan kırsalda yerel üreticiler tarafından sağlandığını ve bu nedenle bulunduğu bölgenin özelliklerine göre üretildiklerine işaret eder72.

Çalışmalar sonucunda elde edilen genel görüş bu kapların günlük yaşama yönelik üretilmelerinden dolayı modaya bağlı olarak sürekli bir değişim ve gelişim içinde olmamalarıdır.

Çömlekler sadece pişirme amaçlı kullanmadıkları için bu kaplara talebin ve çok sayıda üretiminin olması normaldir. Yine bahsettiğimiz pişirme işleminin yanında çömlekler saklama kabı ve pişirme olmadan yapılabilen yiyeceklerin (salamura) hazırlanması amacı ile de kullanılmışlardır. Söz konusu malzemelerimiz çalışmamızda genel isimlendirmesiyle kullanım alanları ayırt edilmeksizin değerlendirilecektir.

71 Fırıncı 2010, 9. 72 Vapur 2001, 87.

58% 42%

(32)

15

Çömlekler pişirme kapları arasında en yoğun kullanılan kap türlerinden birisidir. Çorba, haşlama gibi bol sulu yemeklerin pişirilmesinde ya da su kaynatmak73 maksadıyla kullanıldığı

gibi salamuraların (balıkların, sosların ve zeytinlerin) yapılması ve depolanmasında da tercih edilmişidir74. Bu sebeple de güveçlere göre daha yüksek, derin ve küresel formdadırlar75.

Diğer kaba seramiklerde olduğu üzere çömlekler de de, boya kullanılmaz. Genellikle dış yüzeyler fırınlanmanın şiddetine göre gri veya koyu gri bir renk almışlardır76. Ele geçen

bazı örneklerde dış yüzler kararırken dip kısımların kil renginde olduğu görülmüştür. Bunun nedeni ise kabın gövde yapısından dolayı tek olarak ayakta kalamayacak olan kapların, fırınlama esnasında birbirlerinin içlerine gelecek şekilde konumlandırılmasından kaynaklanır. Üstteki duranmalzemenin dip bölümü alttaki kabın içine geçmektedir. Bu sebeple de üstteki kabın dip bölümü karbonlamadan az etkilenir. Genellikle çömleklerin iç kısımları hamur renginde kalmaktadır; fakat bazı örneklerde, yoğun şekilde kullanımdan dolayı iç yüzeyin daha açık bir tonaldığı da görülmüştür77.

Genel olarak söz konusu malzemelerimiz istisnalar olsa da sıkı dokulu, gözeneksiz sert hamurlu az miktarda kireç kum ve taşçık katkılıdır. Seyrek olarak kuvars az miktarda gümüş mika görülmüştür. Bazı örneklerde kireç patinaları vardır. Bazı örneklerde sert pişirme bazılarında ise orta derece pişirme söz konusudur. Astarlarda aşınma ve patinalar görülmekte olup bazı parçalarda ise yoğun oksidasyondan ötürü siyahlaşma görülmektedir. Kil rengi olarak karşılaşılan renkler koyu - açık kahve (7.5 YR 5\6, 6\4, 5\4,6\6, 7\6 ) grimsi kahve (10 YR 5\2 ), yine kahve tonları olarak sarımsı kahveler (10YR 5\4), sarımsı kırmızı (5 YR 5\6, 4\6, 5\8 ), sarımsı kahve rengi (10YR 5\4) gözlenmiştir. Güveç kaplarımızda olduğu gibi çömleklerde de örneklerimizin çoğu astarsızdır. Astarlı olanlarda ise genel itibari ile ince astar ve mika görülmüştür. Karşılaşılan renk skalasında ise hamuru ile aynı renkte olanlar ile beraber kırmızımsı kahve (5 YR 6\4), açık kahve (7.5YR 6\4), kırmızımsı sarılar (5 YR 6/6, 6\8) 6\4) kahverengi (7.5 YR 5\6) kırmızı, açık kırmızı (2.5 YR 5\6, 5\8, 7\8, 4\6 ,10 R 5\8 ), sarımsı kırmızı (5 YR 6\8, 5\6) ‘lar göze çarpmaktadır.

4.1.1. Str. Form 1 (Kat. No: 1 – 13) :ÇömlekDışa uzantılı ağız kısmı döndürülmüş çömlek, ağzının iç kısmında kapak kullanmak içinuygun bir düzenleme vardır. Genel olarak Küresel gövdeli yuvarlak dipli dışa uzantılı veya dışa döndürülmüş kenarlıdır. Dudak profili

73 Sparkes 1962, 130. 74 Sparkes 1962, 124. 75 Tekocak 2006, 53. 76 Fırat 1999, 67. 77 Fırat 1999, 67.

(33)

16

küçük bir dışbükey kavisle sağlanmıştır.Yivli gövdelidir.İncelediğimiz örnekler aynı grup içinde ele alınmıştır fakat küçük olsa da bunlarda kendi aralarında farklılık gösterenlerde vardır. Bunlar arasında Kat. No 1-3 karşılıklı iki kulplu dış yüzü yivli kenar dışta hafif yukarı Doğru incelmektedir. Torba gövdelidir. Kat. No: 11-15-16, dudak kısmı dışa doğru döndürülmüş ve bariz sarkıtılmıştır. Sarkık torba gövdelidir. Ele alınan örneklerde yiv verilerek kapak oturtma yeri mevcuttur. Ele alınan parçalar yapılan araştırmalar sonucunda MS. 1-3 yy arasına tarihlemek öndörülebilir.

4.1.2. Str. Form 2 (Kat. No: 14- 16):ÇömlekOval gövdeli dışa doğru açılan düz ağızlı, torba gövdelidir. Kat. No: 17-18 çömlek ağız gövde kulp parçası olarak ele geçmiştir. Yine oval gövdeli düz ağızlı yukarı doğru yuvarlatılmış ağız ve karşılıklı iki kulp mevcuttur. Kulplar direkt olarak ağız kısmından başlamakta olup gövde kısmına bağlanmaktadır. Yüzeyler yivlidir. 4.1.3. Str. Form 3(Kat. No: 17 - 25):Çömlek Dışa uzantılı ağız kısmı döndürülmüş düz ağızlı çömlek, ağız kısmının yukarı çıkış noktasında bir dirsek oluşturmuştur. Küresel gövdeli yüzeyi yivlidir. Yuvarlak diplidir.

4.1.4. Str. Form 4(Kat. No: 26):Çömlek Çömlek ağız gövde parçası dışa doğru açılan yuvarlatılmış yatay uzantılı düz ağızlıdır. Aşağı doğru hafif genişleyen formdadır. Hamurunda Ufak boyutta altın mika ve az miktarda kum katkılıdır. Sık dokulu ve az gözeneklidir. Sert pişirme yapılmıştır.

4.1.5. Str. Form 5(Kat. No: 27 - 32):Çömlek bu form içerisinde ele aldığımız 5 örneğimiz vardır. Yukarı doğru genişleyerek açılan dudak – ağız parçası parçasıdır. Yuvarlatılmış ve ya yatay uzantılı düz ağızlıdır. Ağız kenarlarının üzeri iç bükey bir eğimle şekillendirilmiştir. Yüzeyde yivler görülmektedir. d Ağız kısmı yine benzer olup bir örneğimizde de hemen ağız kenarından düz olarak başlayan karşılıklı iki kulüp mevcuttur.

4.1.6. Str. Form 6(Kat. No: 33):Çömlek grubunda bulunan torba gövdeli dışa doğru açılan düz ağız kenarlıdır. İnce cidarlıdır. Ele gecen parçanın neredeyse tamamında yüzeyde yivler mevcuttur. Hamurunda Ufak boyutta yoğun miktarda gümüş mika, ufak boyutta taşçık katkılıdır. Sık dokulu ve ufak boyutta gözeneklidir. Pişirme şekli serttir.

4.1.7. Str. Form 7(Kat. No: 34 -35):Çömlek yukarı hafif verev yükseltilerek ve dışa döndürülmüş, aşağı doğru genişleyen sarkık torba gövdelidir. Kenar dışta hafif şekilde verevlik verişmiştir. Uç kısımlar yuvarlatılmış yine çok hafif aşağı sarkıtılmıştır. Yüzeyleri yivlidir ancak araştırılan kaynaklarda yüzeyleri yivsiz olanlarda mevcuttur.

(34)

17

4.1.8. Str. Form 8(Kat. No: 36):ÇömlekYuvarlatılmış düz bir şekilde dışa çekik ağız kenarlı, oval gövdelidir. Ağız kenarının hemen altından başlayan ve omuzda birleşen dikey karşılıklı kulpludur.Yüzeyinde yine diğer örneklerde olduğu üzere yivler gözlenmiştir Sık dokulu ve gözeneksizdir. Hamur da yoğun miktarda ufak boyutta gümüş mika, seyrek miktarda orta boyutta kuvars ve ufak boyutta kireç katkılıdır. Düşük pişirme uygulanmıştır.

4.1.9. Str. Form 9(Kat. No: 37 – 38):Çömlek Ağız kısmı aşağı düz uzanan boyunlu çömlek ağız kenar parçasıdır. Kenar kısmının altından hafif aşağı doğru bir buyun ile gövde kısmına geçilmiştir. Yine boyun ve gövdenin üzerinde yivler görülmektedir.benzer örnekleri incelendiğinde bu grubumuz MS. 4 – 7 yy’lar arasına tarihlendirile bilinir. Genel olarak hamurunda yoğun miktarda ufak boyutta gümüş mika, az miktarda orta boyutta kuvars, seyrek miktarda ufak boyutta kireç katkılıdır. Az miktarda taşçık ve seyrek miktarda altın mika katkılıdır. Sert pişirme yapılmıştır.

4.1.10. Str. Form 10 (Kat. No: 39):Çömlek Dışa döndürülmüş ve yukarı hafif verev yükseltilmiş aşağı doğru genişleyen sarkık yivli torba gövdelidir. Kenar dışta yukarı hafif verev uzanmakta ve kenar uç kısmı yuvarlatılarak oldukça hafif bir biçimde aşağı sarkıtılmıştır. Kenar üst yüzeyi hafif dışbükeydir. Hamuru Ufak boyutta yoğun miktarda gümüş mika, ufak boyutta taşçık katkılıdır. Sık dokulu ve ufak boyutta gözeneklidir. Sert pişirme yapılmıştır. MS. 4 – 5 yy’ 78lar arası tarihlendirile bilinir.

(35)

18

,

Grafik 2: Stratonikeia Roma Dönemi Çömlekleri Form Dağılımı 4.2. Güveç

Güveç kaplar günümüzde de olduğu gibi yemek pişirme amacına hizmet eden kap formlarındandır. Özellikle de az sulu yemeklerin pişirilmesine veya bol yağda kızartma yapmaya uygun biçimde üretilmişlerdir79. Kentler bu kap ürüne ola ihtiyacını yerel üretim veya

da ithal etme yoluyla karşılamışlardır. Günlük kullanım amacı için üretildiklerinden dolayı formları yüzyıllar içinde pek fazla değişime uğramamıştır. Bu nedenle bu kapları kısa zaman dilimine tarihlemek mümkün değildir. Ayrıca yapılan su altı ve üstü kazı çalışmaları ile de bu kap türünün ticaretinin yapıldığını da doğrulamaktadır80.

Güveç kaplar, yassılaşmış gövde formları ile çömleklerin alt türü olduğu söylenebilir81. Yine belirttiğimiz gibi bu kapların kapasitesinden dolayı, daha az sulu yemekler

ya da bol yağlı kızartmalar için tercih edilmiş olup kapaklı formlar saklama amacıyla da kullanılmışlardır82. Kullanımına göre geniş veya dar ağızlı olup tencerelere/çömleklere göre

daha sığ gövdeli, karşılıklı iki kulplu, kapaklı kaplardır. Genellikle gövdesi dirsekli, ağız kenarından dirseğe doğru genişlemekte dirsekten dip kısma doğru ise daralarak ilerleyen genel hattıyla dışbükey görüntüye sahip yuvarlak dipli pişirme kaplarıdır. Gövde duvar kalınlığı

79 Tekocak 2006, 75. 80 Tekocak 2006,76. 81 Aydemir 1995, 66. 82 Amyx 1958, 197. 0 2 4 6 8 10 12 14 Str. Form 1 Str. Form 2 Str. Form 3 Str. Form 4 Str. Form 5 Str. Form 6 Str. Form 7 Str. Form 8 Str. Form 9 Str. Form 10 13 3 9 1 6 1 2 1 2 1

(36)

19

yukarıdan aşağıya doğru inildikçe incelir. Bunun nedeni ise pişirilecek yemeğe ısının daha fazla oranda geçmesini sağlamaktır83.

Güveç kaplar günlük kullanımda çok olmasına rağmen bir deneyim sonucunda üretilmiş olmaları gerekmektedir. Söz konusu kaplarımız çok sıcak ya da normal pişirme vakitlerinden farklı sürede fırınlama isterler. Yine kapların hamurları bileşenleri arasında kalkerli bir bileşen olmamalıdır. Zira kalkerli bileşene sahip hamur yüksek ısıda pişirime ihtiyaç duyduğundan ve bu durum dada kapların ısıya dayanıklılığı düşüp ve kırılmamaya neden olmaktadır84. Buna rağmen düşük ısıda fırınlama yapılan güveç kapların mekanik şok ekişine

daha dayanıksız ama yemek pişirmede ve sonrasında ortaya çıkan ısı değişimlerine daha dayanıklı oldukları ortaya çıkmıştır85.

Çalışmamıza konu olan pişirme kapları içerisinde ele aldığımız güveç kaplarımız Stratonikeia antik kentinde yapılan bilimsel kazılar sonucunda gün yüzüne çıkartılmışlardır. Genel olarak istisnalar olsa da sıkı dokulu, gözeneksiz sert hamurlu az miktarda kireç kum ve taşçık katkılıdır. Seyrek olarak kuvars az miktarda gümüş mika görülmüştür. Bazı örneklerde kireç patinaları vardır. Bazı örneklerde sert pişirme bazılarında ise orta derece pişirme söz konusudur. Astarlarda aşınma ve patinalar görülmekte olup bazı parçalarda ise yoğun oksidasyondan ötürü siyahlaşma görülmektedir. Kil rengi olarak göze çarpanlar sarımsı kırmızı (7.5 YR 7\6, 5 YR 4\6, 5\6, 5\8, ) , kahve tonları ( 7.5 YR 6\4, 7\6, 5\4) açık kırmızı (2.5 YR 6\8), kırmızımsı kahve (5YR 6\4 ) koyu kahve (7.5 YR 3\2), grimsi kahve (10 YR 4/2), sarımsı kahve (10 YR 5\4) ‘dir. Örneklerimiz geneli astarsızdır. Astarlı olanlarda ise genel olarak ince astar ve mika gözlemlenmektedir. En çok tercih edilen renk kırmızı tonları olup (2.5 YR 5\6, 6\6 ) bunun yanında kahverengi (7.5 YR 3\2, 6\4, 4\4, 5\2) grimsi kahve (10 YR 4/2, 8\2 ) ‘ de kullanılmıştır. Tespit edilen örnekler MS. 2 – 7. Yüzyıllar arasına tarihlendirilir.

4.2.1. Str. Form 11(Kat. No : 40 –48 ) :Güveç Kalın kenarlı dışa yatay uzantılı dirsek ile kenar arası üst gövdesi yukarıya dik uzanan dik duvarlı, yuvarlak dipli büyük güveç kaplardır. Dışa uzanan kenarın iç kısmında çok hafif iç bükeylik gözlenmiştir. Ağız çapları 26 cm ile 42 cm arasında değişiklik gösteren ağız çapına sahiptir. Bazı örneklerde Ağız profillerinin göstermiş oldukları farklılıklar vardır. Kat. No: 41 – 43 yine kalın kenarlı olup dışa uzanan kenar hafif ölçüde aşağıya sarkıtılmıştır. Yine aynı form grubu olarak adlandırdığımız Kat. No: 44 – 47 kalınkenarlı dışa uzantılı kenar yapısı ve ince cidarlı olup dış yüzeyleri yivlidir

83 Tekocak 2006, 76. 84 Fırat 1999, 45. 85 Fırat 1999, 45.

(37)

20

olup Kat. No: 47 deki örneğimizde boyun kısmında hafif iç bükeylik gözlenmektedir. Diğer görülen bir farklılık ise Kat. No: 48 – 50 diğer örneklerimize oranla bakıldığında kenarlarının oldukça kalın olduğu gözlenerek yivli kenar kısmı ile farklılık göstermektedir.

4.2.2. Str. Form 12(Kat. No : 49 – 50 ) :Güveç içe dönük, dışa çekilmiş, ağız formuna sahiptir. Ağızın üzerinde kapak kullanımı için iç bükey bir profil oluşturulmuştur. Boyun kısmına geçiş yumuşak bir şekilde sağlanmıştır. Yuvarlak formludur. Ağız çapları 24 – 31 cm arasındadır. Benzer örneklerine göre MÖ. 2 – MS86. 1. yy’a tarihlendirebiliriz. Bu örneğimizde

ayrıca yoğun oksidasyondan dolayı siyahlaşma mevcuttur.

4.2.3. Str. Form 13(Kat. No : 51 ):GüveçDışa çekilmiş kalın kenarlı ağız formuna sahiptir. Yine bir önceki formla benzerlik gösterse de ağız kısmındaki farklılıktan dolayı diğer bir form olarak ele alınmıştır. Elimizde bulunan örnekte dışa çekilmiş kenarda bezeme mevcuttur. Yuvarlak gövde formuna sahiptir. Diğer bir örneğimizde ise ağız kısmı dışa uzantılı ve aşağıya doğru sarkıtılmıştır. Ağız çapları 25 – 40 arasında değişkenlik göstermektedir.

4.2.4. Str. Form 14(Kat. No : 52 –58 ) :Güveç Aşağı doğru inişli dışa çekilmiş hafif yukarı verevidir. Söz konusu grubumuzda güveç kabımız dışa doğru açılarak genişlemektedir. Yüzeyde yivler gözlenmiştir. Boyna yumuşak bir şekilde geçiş sağlanmıştır. Grubumuzun hamurunda gümüş altın mika az miktarda kum ve taşçıklar mevcut olup sıkı ve gözeneksiz bir hamura sahiptir. Bir örneğimizde ise yoğum oksidasyon mevcuttur. ( Kat. No: 58) genellikle sert ve orta pişirme tercih edilmiştir. Form 14 olarak ayrımını yaptığımız grubumuzda kendi içerinde ağız yapısından kaynaklanan farklılıklar bulunmaktadır. Bunlar bir kısmında ağız kısmı yukarı doğru hafifi verev şekilde olup yuvarlatılarak yumuşak iniş yapılmıştır. Diğer bir örneğimizde ise yine dış doğru çekilmiş ağız kenarı ve kapak oturtulması için bir yiv bulunmaktadır. Diğer bir malzememizde ise ağız kısmının hemen altında gövde ya da omuza inen karşılıklı kulp bulunmaktadır.

Söz konusu grubumuzun örneklerine Ephesos87, Kelenderis88, Milet89 ve Letoon

buluntuları arasında da vardır. Benzerlerine göre örneklerimiz MS. 4 – 5. Yy’a tarihlenmektedir90. 86 Riley 1979, 75; Gassner 1997, 119. 87 Meriç 2002, 110. 88 Tekocak 2006,186. 89 Berndt 2003, 80. 90 Fırıncı 2010, 19.

(38)

21

4.2.5.Str. Form 15(Kat. No : 59 – 66 ) :Güveç dışa çekilmiş ve aşağı sarkıtılmış ağız kenarlı ve oval gövdelidir. Hamur yapısı genellikle gözeneklidir. Az miktarda kuartz mika ve kum gözlenmiştir. Bazılarında astar rengi kendi kşl renginde olurken bazılarında ise kırmızımsı ve pembe tonlarda astar görülmüştür. Benzer örneklerine göre bu grubumuz MS. 1 – 3 yy’a tarihlendirilebilinir.

Tablo 3: Stratonikeia Roma Dönemi Güveçleri Form Dağılımı

0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

Str. Form 11 Str. Form 12 Str. Form 13 Str. Form 14 Str. Form 15 10

2 2

7

(39)

22

5. SONUÇ

Antik kentte ilk kazı çalışmaları, 1977-1997 yılları arasında Y. Boysal başkanlığında yürütülmüştür. 2003-2006 yılları arasında M. Ç. Şahin başkanlığında kentin epigrafik buluntuları incelenmiş, 2008 yılından itibaren B. Söğüt başkanlığında sürdürülen kazı çalışmaları günümüzde halen devam etmektedir.

2009 yılındaki kazı çalışmalarında, çeşmenin doğusunda sur duvarına bitişik konumda yer alan bir kilise ortaya çıkartılmıştır91.

Bilindigi gibi seramik malzemeleri içerisinde formunu fazla degistirmeden veya aynı kalarak uzun yıllar boyunca üretim gören grup pisirme kaplarıdır. Kentin günlük kullanım kabı olan kaba seramikleri başta güveç kaplar olmak üzere çömleklerde mevcuttur. Buluntularun merkezleri ele alınıp incelendiğinde buradaki roma dönemi yerleşmesinin MÖ.1 .yüzyıldan 7.yüzyılın ortalarına kadar kesintisiz sürdüğünü ortaya koymaktadır.

Çalışmamızın konusunu oluşturan pişirme kapları kentte 2009- 2013 yılları arsında gün yüzüne çıkarılan pişirmek kaplarıdır.

Buluntu grubumuz çömlek ve güveç kaplardan oluşmaktadır. Çömlekler sadece pişirme amaçlı kullanmadıkları için bu kaplara talebin ve çok sayıda üretiminin olması normaldir. Sadece pişirme işleminin yanında çömlekler saklama kabı ve pişirme olmadan yapılabilen yiyeceklerin hazırlanması amacı ile de kullanışmışlardır. Yine bu kaolar çorba haşlama gibi bol sulu yemeklerin pirirşmesinde yada su kaynatmak amacı ğle tercih edilmişlerdir. Buluntu grubumuzumuu oluşturan malzemlerimizin çoğu güveç kaplardan oluşmaktadır. Bunlarda kendi içlerinde ağız profillerinde göre 11 arı grup oluşturmuştur. 1. Rupta ele aldığımız parçalarımız Dışa uzantılı ağız kısmı döndürülmüş, ağzının iç kısmında kapak kullanmak için uygun bir düzenleme vardır. Genel olarak Küresel gövdeli yuvarlak dipli dışa uzantılı veya dışa döndürülmüş kenarlıdır. İçlerinde karşılıklı iki kulplu olan parçalarımızda mevcuttur. Ele alınan örneklerin geneline yiv verilerek kapak oturtma yeri mevcuttur. 2. Grubumuzda Oval gövdeli dışa doğru açılan düz ağızlı, torba gövdelidir. İki örneğimizde düz ağızlı yukarı doğru yuvarlatılmış ağız ve karşılıklı iki kulp mevcut olup, kulplar direkt olarak ağız kısmından başlamakta olup gövde kısmına bağlanmaktadır. Yine farklı olarak 5. Grup olarak adlandırdığımız malzemlerimizde Yukarı doğru genişleyerek açılan dudak – ağız parçası

(40)

23

parçasıdır Ele alınan parçalardan bazısında direk gövdeye inilirken 2 örneğimizde ağız kısmından gövdeye inilirken küçük bir boyun oluşmuştur.

Diğer bir grubumuzu ise güveç kaplar oluşturmaktadır. Bu kaplarda günümüzde olduğu gibi yemek pişerme amacına hizmer eden kap farmlarıdır. Özellikde daha az sulu yemeklerin pişirilmesine veya bol yağda kızartma yapmaya uygun formdadırlar. Günlük kullanım amacı için üretildiklerinden dolayı formları yüzyıllar içinde pek fazla değişime uğramamıştır. Bu nedenle bu kapları kısa zaman dilimine tarihlemek mümkün değildir. Ayrıca yapılan su altı ve üstü kazı çalışmaları ile de bu kap türünün ticaretinin yapıldığını da doğrulamaktadır92

İşlevine göre geniş veya dar ağızlı, tencerelere/çömleklere göre daha sığ gövdeli, karşılıklı iki kulplu, kapaklı kaplardır. Genellikle gövdesi dirsekli, ağız kenarından dirseğe doğru genişlemekte dirsekten dip kısma doğru ise daralarak ilerleyen genel hattıyla dışbükey görüntüye sahip yuvarlak dipli pişirme kaplarıdır. Gövde duvar kalınlığı yukarıdan aşağıya doğru inildikçe incelir. Bunun nedeni ise pişirilecek yemeğe ısının daha fazla oranda geçmesini sağlamaktır93.

Bunlara göre çalışmamız kapsamında incelediğimiz güveç kaplarımızın gruplarını, Kalın kenarlı dışa yatay uzantılı dirsek ile kenar arası üst gövdesi yukarıya dik uzanan dik duvarlı, yuvarlak dipli büyük güveç kaplar, içe dönük, dışa çekilmiş, ağız formuna sahip parçalar, Aşağı doğru inişli dışa çekilmiş hafif yukarı verevi bulunan parçalar ve dışa çekilmiş ve aşağı sarkıtılmış ağız kenarlı ve oval gövdeye sahip parçalar oluşturmaktadır.

Bunlara göre çalışmamız kapsamında incelediğimiz parçalarda profillerine göre 15 adet grup oluşturulmuştur. Bunlar göz önüne alınarak pişirme kaplarının büyük bir bölümünün Geç dönemden olduğu söylemek yanlış olmayacaktır.

92 Tekocak 2006,76. 93 Tekocak 2006, 76.

Şekil

Grafik 2: Stratonikeia Roma Dönemi Çömlekleri Form Dağılımı  4.2. Güveç
Tablo 3: Stratonikeia Roma Dönemi Güveçleri Form Dağılımı

Referanslar

Benzer Belgeler

Nötronları bulunduran bir ortamda V hacmi keyfi olarak göz önüne alınırsa, zaman geçtikçe V keyfi hacmi içinde nötronların sayısı, içeriye veya dışarıya net alan

Görüntü 4.1 Macunköy/Ankara.. Şekil 4.4’ de MASW ve ReMi kayıtları, birleştirilmiş dispersiyon eğrisi ve ters çözümden elde edilen Vs-derinlik değişimi MASW, ReMi

Pek çok hastalık etkeni olan patojen mikroorganizmalar ve toksinler genellikle; hasta hayvanın kanından veya hayvan vücudunun dış kısmındaki enfeksiyonlardan, çevreden,

42 renk tonu içeren Fritsh'inki ve 358 renk tonu içeren ve Hintze'ninki gibi başlıca kromatik

Bir parçacığın ortalama hızı, parçacığın yerdeğiştirmesinin, bu yerdeğiştirme süresine oranı olarak

Bu hareket boyunca parçacığın hızının büyüklüğü sabittir ancak doğrultusu değişir, bu da merkeze doğru radyal ivmeye yol açar..

Ġnternetsiz kalma korkusu ölçeğinin alt boyutları arasında bir iliĢki olup olmadığını test etmek amacıyla yapılan korelasyon analizi sonucunda yoksunluk

In this paper the specific technique used is human observers classification and OU-ISIR Gait database, by which both the major identities such as gender and age are