• Sonuç bulunamadı

Kültürel zekânın sosyal fobi ve yalnızlık üzerine etkisini ölçmeye yönelik bir araştırma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kültürel zekânın sosyal fobi ve yalnızlık üzerine etkisini ölçmeye yönelik bir araştırma"

Copied!
126
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ĠġLETME ANABĠLĠM DALI

YÖNETĠM ORGANĠZASYON BĠLĠM DALI

KÜLTÜREL ZEKÂNIN SOSYAL FOBĠ VE YALNIZLIK

ÜZERĠNE ETKĠSĠNĠ ÖLÇMEYE YÖNELĠK

BĠR ARAġTIRMA

Fatmahan ĠPEK ÇINAR

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman

Prof. Dr. Adnan ÇELĠK

(2)
(3)
(4)

ÖNSÖZ

Yüksek lisans eğitimim ve tez çalışmamda bana güvenen, bilgi ve tecrübesiyle bana yol gösteren ve ne zaman yönlendirmesine ihtiyacım olduğunda yardımlarını benden esirgemeyen danışmanım Prof. Dr. Adnan ÇELİK‟e çok teşekkür ederim. Ayrıca desteklerini gördüğüm Doç. Dr. Ali ERBAŞI‟na ve Dr. Öğr. Üye. Aydan YÜCELER‟e de teşekkür etmek isterim.

Bunun yanında lisans ve yüksek lisans eğitimim boyunca yanımda olan ve her zaman beni motive eden, bilimsel bir araştırmanın tüm aşamalarında titizlikle çalışmam için elinden gelen her şeyi öğreten ve bunu canı gönülden yapan, manevi ablam Arş. Gör. Hande ULUKAPI YILMAZ‟a çok teşekkür ederim.

Son olarak tüm eğitim hayatım boyunca desteklerini benden esirgemeyen ve haklarını hiçbir zaman ödeyemeyeceğim ve şüphesiz ki teşekkürün en büyüğünü hak eden babam Önder İPEK, annem Aynur İPEK, kardeşlerim Metehan ve Bilgehan‟a sonsuz teşekkürler. Ve tabi ki tezimin tüm aşamasında sabır ve anlayış gösteren, beni her daim motive eden sevgili eşim Hüseyin Samed ÇINAR‟a da çok teşekkür ederim.

(5)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı FATMAHAN İPEK ÇINAR

Numarası 174227011002

Anabilim Dalı İŞLETME

Bilim Dalı YÖNETİM ORGANİZASYON

Programı TEZLİ YÜKSEK LİSANS

Danışman PROF. DR. ADNAN ÇELİK

Tezin Adı KÜLTÜREL ZEKÂNIN SOSYAL FOBİ VE YALNIZLIK ÜZERİNE ETKİSİNİ ÖLÇMEYE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA

ÖZET

Bu araştırmanın amacı kültürel zekânın sosyal fobi ve yalnızlık üzerine etkilerinin ölçülmesidir. Araştırmanın evrenini Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi‟nde eğitim gören tüm bölümlerdeki 1. ve 4. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmada basit tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılmış olup bu kapsamda 400 anket dağıtılmış, bu anketlerin 355‟si SPSS 23.0 programı aracılığıyla çözümlenmiştir.

Araştırma sonucunda kültürel zekânın sosyal fobi üzerinde %33,1‟1ik anlamlı negatif yönlü bir etkisinin olduğu, bunun yanında kültürel zekânın yalnızlık üzerinde %40,2‟lik anlamlı negatif yönlü bir etkisi olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.

(6)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğre

nci

ni

n

Adı Soyadı FATMAHAN İPEK ÇINAR

Numarası 174227011002 Anabilim Dalı İŞLETME

Bilim Dalı YÖNETİM ORGANİZASYON

Programı Tezli Yüksek Lisans

Danışman PROF. DR. ADNAN ÇELİK

Tezin Adı A RESEARCH ON MEASURING OF THE EFFECT OF CULTURAL INTELLIGENCE ON SOCIAL PHOBIA AND LONELINESS

SUMMARY

The aim of this research is to measure whether culturel intelligence has an impact on social fobia and loneliness. The population of the study consists of 1st and 4th grade students in all departments of Selcuk University Faculty Of Economics And Administrative Sciences. In this study, a simple random sampling method was used and 400 questionnairs were distributed, 355 of this questionnaires were analyzed with SPSS 23.0.

As a result of the study, it was concluded that cultural intelligence had a significant negative effect on social phobia with 33,1%, while cultural intelligence had a significant negative impact on loneliness with 40,2%.

Key Words: Intelligence, Culturel Intelligence, Phobia, Social Phobia,

(7)

ĠÇĠNDEKĠLER

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI……….……….i

TEZ KABUL FORMU ……….ii

ÖNSÖZ………...………iii

ÖZET……….………….iv

SUMMARY ………v

ĠÇĠNDEKĠLER…………..………..….vi

KISALTMALAR LĠSTESĠ………....………x

TABLOLAR VE ġEKĠLLER LĠSTESĠ………..……...….xi

GĠRĠġ………..………...……...1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM: KÜLTÜREL ZEKÂ………..………..….3

1.1. Zekâ Kavramının Tanımı ... .3

1.2. Zekânın Özellikleri ... .4

1.3. Zekâ Kuramları ... ...5

1.3.1. Alfred Binet ve Binet – Simon Testi. ... 5

1.3.2. Spearman‟ ın İki Faktör Kuramı. ... 6

1.3.3.Thorndike „in Çok Faktörlü Zekâ Kuramı ... .6

1.3.4. Guilford‟un Çok Faktörlü Zekâ Kuramı ... 7

1.3.5. Howard Gardner‟ın Çoklu Zekâ Kuramı ... 7

1.3.6. Robert Sternberg „in Triarşik Zekâ Kuramı ... 10

1.3.7. Biyo-Ekolojik Zekâ Kuramı ... 11

1.4. Son Yıllarda Çok İncelenen Zekâ Çeşitleri ... 11

1.5. Kültür ve Zekâ Arasındaki İlişki ... 13

1.6. Kültürel Zekâ Kavramı ... 14

1.7. Kültürel Zekânın Özellikleri ... 18

1.8. Kültürel Zekânın Boyutları ... 18

1.8.1. Üst Bilişsel Boyut ... 19

1.8.2. Bilişsel Boyut ... 20

1.8.3. Motivasyonel Boyut ... 20

1.8.4. Davranışsal Boyut ... 21

(8)

1.10. Kültürel Zekânın Faydaları ... 23

ĠKĠNCĠ BÖLÜM: SOSYAL FOBĠ………...…..…….25

2.1. Fobi Kavramı ... 25

2.2. Fobinin Türleri ... 25

2.3. Sosyal Fobi Kavramı ve Kapsamı ... 27

2.3.1. Sosyal Fobi İle İlgili Kuramsal Yaklaşımlar ... 30

2.3.1.1. Psikanalitik Yaklaşım ... 30

2.3.1.2. Davranışçı Yaklaşım ... 31

2.3.1.3. Bilişsel Yaklaşım ... 32

2.3.1.4. Varoluşçu Yaklaşım ... 33

2.3.1.5. Akılcı-Duygusal Yaklaşım ... 33

2.3.2.Sosyal Fobinin Oluşması ve Semptomları ... 33

2.3.2.1. Korku ... 34

2.3.2.2. Kaçma-Kaçınma ... 35

2.3.2.3. Fizyolojik Semptomlar ... 35

2.3.3. Sosyal Fobinin Boyutları ... 36

2.3.3.1. Sosyal Kaçınma ... 36

2.3.3.2. Eleştirilme Endişesi ... 36

2.3.3.3. Bireysel Değersizlik Duygusu ... 36

2.3.4. Sosyal Fobi İle Sosyal Kaygı İlişkisi ... 36

2.3.5. Sosyal Fobinin Ortaya Çıkma Yaşı ... 38

2.3.6. Sosyal Fobinin Tipik Davranış Biçimleri ... 38

2.3.7. Demografik Özellikler ve Risk Etmenleri ... 39

2.3.8. Sosyal Fobinin Akademik Başarı Üzerine Etkisi ... 40

2.3.9. Sosyal Fobinin Yaşam Kalitesi Üzerine Etkisi ... 41

2.3.10. Sosyal Fobinin Zararlı Sonuçları: Sigara, Alkol, Zararlı Madde Kullanımı ve İntihar ... ………42

2.3.11. Sosyal Fobinin Tedavisi ... 43

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: YALNIZLIK………...………..……….45

3.1. Yalnızlık Kavramı ... 45

3.2. Yalnızlık Nedenleri ... 48

(9)

3.4. Yalnızlık Türleri ... 51

3.4.1. Duygusal- Sosyal Yalnızlık ... 51

3.4.2. Gizli Yalnızlık ... 52

3.4.3. Triad Yalnızlık ... 52

3.4.4. Geçici Yalnızlık-Durumsal (Geçiş) Yalnızlık-Kronik Yalnızlık ... 52

3.5.Yalnızlıkla İlgili Kuramsal Yaklaşımlar ... 53

3.5.1. Psikodinamik Yaklaşım ... 53

3.5.2.Varoluşçu Yaklaşım ... 54

3.5.3. Bilişsel Yaklaşım ... 54

3.5.4. Bilişsel Davranışçı Yaklaşım ... 55

3.5.5. Etkileşim Yaklaşımı ... 55

3.6.Yalnızlıkla Baş Etmede Kullanılan Yöntemler ... 56

3.6.1. Sosyal Beceri Eğitimi ... 57

3.6.2. Sosyal Destek Grubu ... 58

3.7. Yalnızlığın Sonuçları ... 59

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: KÜLTÜREL ZEKÂNIN SOSYAL FOBĠ VE YALNIZLIK ÜZERĠNE ETKĠSĠ…………..……….62

4.1. Araştırmanın Problemi, Amacı ve Önemi ... 62

4.2. Araştırmanın Kapsamı ... 63 4.3. Araştırmanın Varsayımları ... 64 4.4. Araştırmanın Sınırlılıklar ... 64 4.5. Araştırmanın Hipotezleri ... 64 4.6. Metodoloji ... 68 4.6.1. Araştırmanın Modeli ... 68 4.6.2. Araştırmanın Yöntemi ... 69

4.6.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi ... 70

4.6.4. Araştırmada Kullanılan Ölçekler ... 70

4.6.5. Verilerin Toplanması ... 71

4.6.6. Bulgular ... 71

(10)

4.6.6.2. Sınıflara Göre Kültürel Zekâ, Sosyal Fobi ve Yalnızlık

Değişkenlerinin Tanımlayıcı İstatistikleri ... 72

4.6.6.3. Normallik ve Homojenlik Analizi ... 75

4.6.6.4. Ölçek Güvenilirliği Analizi ... 77

4.6.6.5. Faktör Analizi ... 78

4.6.6.6. Kültürel Zekâ ve Kültürel Zekâ Boyutlarının Sosyal Fobi Üzerine Etkisini Ölçmeye Yönelik Bulgular.. ... 79

4.6.6.7. Kültürel Zekâ ve Kültürel Zekâ Boyutlarının Yalnızlık Üzerine Etkisini Ölçmeye Yönelik Bulgular .. ... 79

4.6.6.8. Kültürel Zekâ, Sosyal Fobi ve Yalnızlık Değişkenlerinin Bazı Demografik Özellikler Açısından Farklılıklarına İlişkin Bulgular…………..86

SONUÇ VE ÖNERĠLER……….………….90

KAYNAKÇA……….94

EKLER………...……….110

ÖZGEÇMĠġ………...……….113

(11)

KISALTMALAR LĠSTESĠ APA: American Physciology Association

DSM: Diagnostic And Statistical Manual Of Mental Disorders KMO Testi: Kaiser- Mayer- Olkin Testi

KZ: Kültürel Zekâ Ort.: Ortalama SF: Sosyal Fobi

SPSS: Statistical Package For Social Science TDK: Türk Dil Kurumu

UCLA: University Of California Los Angeles Y: Yalnızlık

(12)

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 1: Geleneksel-Çağdaş Zeka Anlayışı Karşılaştırılması…….………2

Tablo 2: Katılımcılara İlişkin Demografik Bulgular ………..………...…....71

Tablo 3: Sınıflara Göre Kültürel Zekâ, Sosyal Fobi ve Yalnızlık Değişkenlerinin Tanımlayıcı İstatistikleri ve Ki-Kare Testi.………..………..72

Tablo 4: Sınıflara Göre Kültürel Zekâ Seviyesinin Ki-Kare Testi Sonuçları……....73

Tablo 5: Sınıfa Göre Kültürel Zekâ Seviyesinin Çapraz Tablosu……….……73

Tablo 6: Sınıfa Göre Sosyal Fobi Yaşama Olasılığının Ki- Kare Testi Sonuçları ………..….…..73

Tablo7: Sınıfa Göre Sosyal Fobi Yaşama Olasılığının Çapraz Tablosu……..……..74

Tablo 8: Sınıfa Göre Yalnızlık Yaşama Olasılığının Ki-Kare Testi Sonuçları…...74

Tablo 9: Sınıfa Göre Yalnızlık Yaşama Olasılığının Çapraz Tablosu………..…...74

Tablo 10: Normallik Testi Sonuçları………..………..…….76

Tablo 11: MANOVA Testi Levene İstatistiği Sonuçları……….……...….….76

Tablo 12: MANOVA Testi Çoklu Varyans Sonuçları……….……….76

Tablo 13: Güvenilirlik Testi Sonuçları………..…77

Tablo 14: Kültürel Zekâ Değişkeninin Faktör Analizi……….….78

Tablo 15/a: Kültürel Zekâ ve Kültürel Zekânın Boyutlarının Sosyal Fobi Üzerine Etkisini Ölçmeye Yönelik Regresyon Testi (ANOVA) Sonuçları………...79

Tablo 15/b: Kültürel Zekâ ve Kültürel Zekânın Boyutlarının Sosyal Fobi Üzerine Etkisini Ölçmeye Yönelik Regresyon Testi Model Özeti………...…....80

Tablo 15/c: Kültürel Zekâ ve Kültürel Zekânın Boyutlarının Sosyal Fobi Üzerine Etkisini Ölçmeye Yönelik Regresyon Testi Katsayıları………...…81

Tablo 16/a: Kültürel Zekânın ve Kültürel Zeka Boyutlarının Yalnızlık Üzerine Etkisini Ölçmeye Yönelik Regresyon Testi (ANOVA) Sonuçları……….…83

Tablo 16/b: Kültürel Zekâ ve Kültürel Zekânın Boyutlarının Yalnızlık Üzerine Etkisini Ölçmeye Yönelik Regresyon Testi Model Özeti………..….84

(13)

Tablo 16/c: Kültürel Zekâ ve Kültürel Zekânın Boyutlarının Yalnızlık Üzerine

Etkisini Ölçmeye Yönelik Regresyon Katsayıları………..85

Tablo 17: Kültürel Zekâ, Sosyal Fobi ve Yalnızlık Değişkenlerinin Cinsiyete Göre

Fark Testi Değerleri………86

Tablo 18: Kültürel Zekâ, Sosyal Fobi ve Yalnızlık Değişkenlerinin Cinsiyete Göre

Fark Testi İstatistikleri……….…...86

Tablo 19: Kültürel Zekâ, Sosyal Fobi ve Yalnızlık Değişkenlerinin Sınıflara Göre

Fark Testi Değerleri………..…..87

Tablo 20: Kültürel Zekâ, Sosyal Fobi ve Yalnızlık Değişkenlerinin Sınıflara Göre

Fark Testi İstatistikleri………...…….87

Tablo 21: Hipotezlerin Test Edilmesi………...…….…………....88

ġEKĠLLER LĠSTESĠ

ġekil 1: Kültürel Zekânın Boyutları ……….……….19 ġekil 2: Fobinin Türleri………..…..………..26 ġekil 3: Araştırmanın Modeli ……….………...……....………69

(14)

GĠRĠġ

Farklı kültürlerden insanların etkileşimi her geçen gün artış göstermektedir. İnsanlar küreselleşmenin de etkisiyle sürekli hareket halindedirler. Bu hareketlilik çalışma, okuma, bazen de gezme amaçlı olsa da insanların sosyal ortamlarda etkileşime girdikleri bilinen bir gerçektir. Durum böyle olunca da kültürlerarası karşılaşmalarda farklı düşünce ve davranış geleneklerine açık olmanın önemi giderek artmaktadır. Bu sebeple de farklı kültürlere uyum sağlamaya ve farklı kültürel ortamlarda etkileşim kurmaya yardımcı olan kültürel zekâ kavramı yazında ön plana çıkmaya başlamıştır.

Sosyal fobi kavramı daha önce belirtildiği gibi çok sık görülen ancak çok az bilinen psikolojik bir rahatsızlıktır. İçine kapanık olma hali toplumda karakteristik bir özellik olarak algılansa da aslında bireylerin korkularından kaçıp sığındıkları bir limandır. Sessiz kalarak sosyal ilişkilerde geri planda kalmak bireylerin sosyal korkularını gizleme yöntemlerinden birisidir.

Kültürel zekâ farklı kültür ortamlarına adapte olabilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Kültürel zekâ seviyesi sayesinde yabancısı olduğu sosyal çevrede gözlemleri ve elde ettiği tecrübelerle arkadaşlık ilişkileri geliştiren birey, kültürün sahip olduğu norm ve kurallara daha çabuk adapte olacaktır. Ancak kültürel zekâ seviyesini yeterince verimli kullanamayan bireyler uyum sorunu yaşayarak, hata yapma, küçük düşme, eleştirilme korkusu yaşayacaklardır. Hatta bu durum onları daha fazla rahatsız ederek korku hissine kapılacaklardır. Aşırı korkma hissi sonucunda sosyal çevreden kendini soyutlayan bireylerin sosyal fobi yaşama eğilimleri yükselecektir. Ve bireyler bu korkularının üzerine gitmek yerine bir kenara çekilerek sosyal hayatından ayrılmayı, çekimser davranışlar sergilemeyi hatta yalnız kalmayı tercih edecektir. Bu varsayımlardan yola çıkarak bu araştırma da kültürel zekânın sosyal fobi ve yalnızlık üzerine etkisi incelenmiştir.

Kültürel zekânın sosyal fobi ve yalnızlık üzerine etkisini ölçmeye yönelik olarak hazırlanan bu çalışma dört bölümden oluşmuştur. İlk bölümde zekâ kavramının tanımına, zekânın özelliklerine, zekâ kuramlarına, son yıllarda çok incelenen zekâ çeşitlerine, kültür ve zekâ arasındaki ilişkiye, kültürel zekâ

(15)

kavramına, kültürel zekânın özelliklerine, kültürel zekânın boyutlarına, kültürel zekânın geliştirilmesine, kültürel zekânın faydalarına yer verilmiştir.

İkinci bölümde fobi kavramı, fobinin türleri, sosyal fobi kavramı ve kapsamı, sosyal fobi ile ilgili kuramsal yaklaşımlar, sosyal fobinin oluşması ve semptomları, sosyal fobinin boyutları, sosyal fobi ile sosyal kaygı ilişkisi, sosyal fobinin ortaya çıkma yaşı, sosyal fobinin tipik davranış biçimleri, demografik özellikler ve risk etmenleri, sosyal fobinin akademik başarı ve yaşam kalitesi üzerindeki etkisi, sosyal fobinin zararlı sonuçları ve sosyal fobinin tedavisi yer almaktadır.

Üçüncü bölümde yalnızlık kavramı, yalnızlık nedenleri, yalnızlık hisseden bireylerin özellikleri, yalnızlık türleri, yalnızlıkla ilgili kuramsal yaklaşımlar, yalnızlıkla baş etmede kullanılan yöntemler ve yalnızlığın sonuçları açıklanmıştır.

Son bölümde ise araştırmanın problemine, amacına ve önemine, araştırmanın kapsamına, varsayımlarına, sınırlılıklarına, hipotezlerine, modeline, yöntemine, evrenine ve örneklemine, kullanılan ölçeklere, verilerin analizlerine ve bulgulara yer verilmiştir.

Analiz sonucundaki bulgulara göre kültürel zekânın sosyal fobi üzerindeki etkisi %33,1 iken kültürel zekânın yalnızlık üzerindeki etkisi %40,2 olarak bulunmuştur. Ayrıca kültürel zekâ, sosyal fobi ve yalnızlık değişkenlerinin cinsiyete göre fark testleri bulgularında farklılık bulunmadığı; değişkenlerin sınıflara göre yapılan fark testlerinde farklılıkların bulunduğu test edilmiştir.

(16)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM KÜLTÜREL ZEKÂ

Bu bölümde zekâ kavramının tanımı, zekânın özellikleri, zekâ kuramları, son yıllarda çok incelenen zekâ çeşitleri, kültür ve zekâ arasındaki ilişki, kültürel zekâ kavramı, kültürel zekânın özellikleri, kültürel zekânın boyutları, kültürel zekânın geliştirilmesi, kültürel zekânın faydaları konuları açıklanmıştır.

1.1. Zekâ Kavramının Tanımı

Zekâ kavramının ortaya çıkması Aristoteles (M.Ö. 384-322)‟e kadar dayanmaktadır. Yüzyıllar boyunca zekânın varlığına dair bir inanç var olmuş ancak zekânın nasıl ölçüleceği tam olarak belirlenememiştir. 19. yüzyılda kafataslarının çevresi cetvelle ölçülmüş, bu ölçüme karşılık gelen bir kalıp hazırlanmış ve içine hardal tohumları doldurulmuştur. İnsan zekâsı ortaya çıkan bu sayı aralığında tanımlanmıştır. 20. yüzyıl da ise beynin fiziksel yapısından çok, potansiyel yapısını ölçmeye yönelik zekâ testleri geliştirilmeye başlanmıştır (Saban, 2009: 4). Zekânın ölçülmesi için akademik çalışmalarla bir takım testler geliştirilmeye çalışılmış, yapılan bu klasik testlerle kişilerin sözel, sayısal ve uzaysal yetenekleri, kelimeleri akıcı ifade edebilmeleri, akıl yürütme becerileri, algısal hızları ve bellek durumları ölçülmeye çalışılmıştır (Demirel vd., 2006: 12).

Farklı akademik alanlarda farklı zekâ tanımları yapılsa da ortak bir zekâ tanımına rastlanmamaktadır. Soyut bir kavramın somut hale getirilmesinde farklı görüşlerin de etkisi olduğundan, her tanım birbirinden farklıdır. Akademik literatür incelendiğinde farklı yaklaşımlara bağlı olarak farklı tanımlar yapılmıştır. Bu tanımlardan bazılarına yer vermekte fayda vardır.

İlk zekâ testini oluşturan ve ilk zekâ tanımını yapan Binet (1995) zekâyı, akıl yürütme, karar verme ve eleştirebilme kapasitesi (Yiğit Seyfi, 2016: 8); Thorndike gerçek ya da olgular açısından iyi tepkilerde bulunabilme yeteneği (Titrek, 2010: 7); Sternberg çevreyi seçme, şekillendirme ve ona uyum

(17)

sağlamak için gereken zihinsel yetenekler (Yiğit Seyfi, 2016: 8); Piaget birey ile çevre arasındaki uyum ve etkileşim olduğu kadar tüm duyusal, davranışsal ve bilişsel nitelikteki ardışık uyumların yöneldiği denge durumunu kurma yeterliliği (Titrek, 2010: 7); Gardner problem çözme ve zengin içerikli doğal ortamlarda yeni ürünler ortaya çıkarma kapasitesi olarak (Tuğrul ve Duran, 2003: 225) tanımlamıştır.

Yapılan tanımlara bakıldığında somut sorunun çözümü için, soyut bir çaba harcanmakta, bu çabada yukarıdaki tanımlarda geçen yöntemler kullanılarak gösterilmektedir. Yani var olan sorun akıl yürütülerek algılanmakta, var olan bilgiyle sorun yargılanmakta ve zihinsel bir takım yetenekler ile sonuca ulaşılmaktadır. Elde edilen sonuca bağlı olarak bireyler tutum ve davranışlarını belirlemektedir.

1.2. Zekânın Özellikleri

Geleneksel zekâ anlayışına sahip birçok araştırmacı zekânın doğuştan var olan bir unsur olduğu konusunda hem fikirdir. Onlara göre “tek tip” zekâ vardır. Zekâya sahip olan bireyler zeki, olmayanlar ise zeki olmayanlar diye adlandırılmalıdır. Araştırmalar geliştirildikçe birçok görüş insanın doğduğunda boş bir belleğe sahip olduğu yönündedir. Bu bellek insanlar büyüdükçe elde edilen tecrübelere bağlı olarak dolmakta, insan zekâsı artıp, gelişebilmektedir. Zamanla zekânın aslında çoklu, sistematik bir yapı olduğu görüşü benimsenmiş ve “çoklu zekâ anlayışı” kabul edilmiştir.

Zekâ kavramıyla ilgili görüş ayrılıkları ve yapılan farklı sınıflandırmalar zamanla geleneksel ve çağdaş zekâ ayrımını beraberinde getirmiştir. Geleneksel ve çağdaş zekâ ayrımı Tablo 1‟de karşılaştırılmaktadır.

Tablo 1: Geleneksel-Çağdaş Zekâ Anlayışı Karşılaştırması

Geleneksel (Tek Tip) Zekâ AnlayıĢı ÇağdaĢ (Çoklu) Zekâ AnlayıĢı

Zekâ doğuştan kazanılır, sabittir ve değişmez.

Bir bireyin kalıtımsal olarak sahip olduğu zekâ iyileştirilebilir, geliştirilebilir ve değiştirilebilir.

(18)

Zekâ niceliksel olarak ölçülebilir ve tek bir sayıya indirgenebilir.

Zekâ herhangi bir performansta veya süreçte sergilendiğinden sayısal olarak hesaplanamaz.

Zekâ tekildir. Zekâ çoğuldur ve farklı yollarda

sergilenebilir. Zekâ gerçek hayattan soyutlanarak (belli zekâ

testleri ile) ölçülür.

Zekâ gerçek hayat durumlarından veya koşullarından soyutlanamaz.

Zekâ öğrencilerin belli seviyelere göre gruplanması ve onların gelecekteki başarılarını tahmin etmek için kullanılır.

Zekâ öğrencilerin sahip oldukları gizli potansiyelleri keşfetmek ve ortaya çıkarmak için kullanılır

İnsanlar zeki olanlar ve zeki olmayanlar olarak ikiye ayrılırlar.

Her bireyin zekâ çeşidi ve seviyesi farklıdır. Gruplama yapılamaz.

Sözel ve sayısal yetenekler diğer yeteneklere göre önemlidir.

Her bireyin yeteneği birbirinden farklıdır. Tüm yetenekler önemlidir.

Sözel ve sayısal yetenekler kişinin zeki olup olmadığının göstergesidir.

Sadece sayısal ve sözel yetenekler zekâyı belirleyemez.

Kaynak : Aksoy, 2013: 54; Saban, 2009: 9; Temiz, 2010: 389 ’dan derlenmiştir.

1.3. Zekâ Kuramları

1.3.1. Alfred Binet ve Binet – Simon Testi

Zekâ kavramının gelişimi incelendiğinde ilk araştırmaların 1905 yılında Alfred Binet ile başlamış olduğu görülür. Fransa Eğitim Bakanlığı okullarda zihince geri olan çocukların tespit edilip, gerekirse bu çocuklara özel bir eğitim verileceğini açıklaması üzerine Alfred Binet‟ten, bu tarz çocukların tespit edilebileceği testler geliştirmesi istenmiş bunun üzerine Binet ise çocukların zihin yaşı ve kronolojik yaşlarını hesaplayarak zekâ testlerini bulan ilk kişi olmuştur. Bu zekâ testlerine “Binet- Simon Testi” adı verilmiştir. Daha sonra Lewis Terman 1916 yılında bu testi geliştirmiş test “Stanford-Binet Testi” olarak adlandırılmaya başlanmıştır (Bakır, 2015: 9).

Binet‟e göre zekânın ölçülmesi ağırlık, boy gibi basit özelliklerin ölçülmesine benzememektedir. Zekâyı ölçmek bireyi zihin güçleri yönünden bir sıraya koymak demektir. Binet zekânın üç farklı yolla ölçülebileceğini söylemiştir: Bunlardan birincisi anatomik ve fizyolojik belirtilere bakarak zekâ derecesini ölçmeye çalışan tıbbi yöntem, ikincisi okul başarısına bakarak zekâyı ölçmeye çalışan eğitimsel yöntem, üçüncüsü ise bireylerin anlama, akıl

(19)

yürütme yeteneklerini gözlemleyerek zekâ derecesini saptamaya çalışan psikolojik yöntemdir. Bireyin zekâsının en güvenilir olarak ölçüldüğü yol psikolojik yoldur (Titrek, 2010: 23).

1.3.2. Spearman’ın Ġki Faktör Kuramı

1904 yılında Binet‟le eş zamanlı olarak zekâ kavramı üzerinde çalışan Spearman “Genel Zekâ Kuramı”nı ortaya atmıştır. Spearman değişik zihinsel yetenekleri ölçtüğü kabul edilen testlerin birbirleriyle korelasyonlarına faktör analizi testi uygulamış, farklı zihin güçlerinin ortak bir noktası olduğu kanısına varmıştır. Her türlü zihin etkinliğinde rol oynayan genel bir zihinsel enerjinin var olduğunu ileri sürmüş ve buna “g faktörü” adını vermiştir (Demirel vd., 2006: 8). Spearman‟a göre genel zihinsel yetenekler kişiden kişiye farklılaştığından, zekâyı ölçmek genel yeteneği ölçmek anlamına gelmektedir (Bakır, 2015: 10).

Ancak farklı zihinsel yetenekleri ölçen testler arasındaki korelasyonun yüksek olmayışını da zihinde özel faktörlerin varlığına bağlamış ve bu faktörlere “s faktörleri” adını vermiştir. Bu faktörler özel bir yetenek için genel faktörlerin dışında ihtiyaç duyulan güç olarak tanımlanmıştır (Dermirel vd., 2006: 8).

1.3.3. Thorndike’in Çok Faktörlü Zekâ Kuramı

Thorndike Spearman‟ın “g” faktörünü 1909 yılında reddetmiştir. Çünkü genel zekâ diye bir şey yoktur, zekâlar vardır. Zekâ birbirinden farklı faktörlerden meydana gelmektedir (Saban, 2009: 7). Buna göre bir problemin çözümünde birden fazla faktör rol oynar. Bu faktörler şunlardır: kelime anlamı, aritmetik akıl yürütme, kavrama, ilişkileri görsel algılama (Bümen, 2005: 2). Thorndike zekâyı üç boyuta ayırmıştır: Soyut zekâ, sayı ve kelime cinsinden sembolleri kullanma yeteneğidir. Mekanik zekâ çeşitli araç-gereç ve makineleri kullanma yeteneğidir. Sosyal zekâ insanlarla başarılı ilişkiler kurup insanları anlama yeteneğidir (Başbay, 2005: 191).

(20)

Thorndike‟ e göre zekânın 3 yönü vardır. Seviye yönü zorluk derecesi, genişlik yönü güçlük derecesi, hız yönü zihni etkinliklerin gerçekleştirilmesindeki hızlılık derecesidir. Thorndike seviye ve genişlik yönünü zekâ alanı olarak kabul eder ve zekânın ölçülmesi için zekâ alanının belirlenmesi gerektiğini savunur (Akboy, 2005: 116).

1.3.4. Guilford’un Çok Faktörlü Zekâ Kuramı

Guilford 1959 yılında “Zihnin Yapısı” adını verdiği kuramıyla zekâyı ilk kez kuramsal düzeyde incelemiş ve her bireyin bir bellek kapasitesine sahip olduğunu ancak karar verme hızının bireyden bireye göre farklılaştığını, buna bağlı olarak da bireylerin karşılaştıkları problemlerin çözümünde bir takım farklılıkların olacağını savunmuştur (Bümen, 2005: 2).

Guilford‟ a göre zekânın 3 boyutu vardır: Figürler, semboller, anlamlar ve davranışlar içerik (muhtevasını) boyutunu, birimler gruplar, sistemler, dönüşümler ürün boyutunu ve biliş, bellek, alışılmış ve alışılmamış düşünme, değerlendirme işlem boyutunu oluşturur. Guilford‟un kuramında zekâyı etkileyen 120 faktör vardır (Toker, 1968: 42-43). Bu faktörlerin etkisiyle içerik, ürün ve işlem boyutları zekânın ortaya çıkmasını ve kullanılmasını sağlamaktadır.

1.3.5. Howard Gardner’ın Çoklu Zekâ Kuramı

Zekâya dair yapılan araştırmalardan bir diğeri de Harward Üniversitesi çalışanlarından Howard Gardner‟ın 1983 yılında Frames Of Mind (Zihnin Çerçeveleri) isimli kitabında açıkladığı “Çoklu Zekâ Kuramı”dır. Gardner‟ a göre insanlar beyinlerinin farklı bölgelerinde farklı türden zekâlara sahiptirler. İnsanlar zekâlarını farklı yollarla göstermekte, aynı zekâ grubundaki bireylerin bile, zekâları arasında farklılıklar bulunabilecektir. Bu durumu Gardner “Çoklu Zekâ Kuramı” olarak açıklamaktadır. Gardner zekâyı bir veya daha fazla kültürel yapıda değeri olan bir ürünü şekillendirme veya sorunları çözme yeteneği olarak tanımlamıştır (Mercan, 2016: 34).

(21)

Çok yönlü bir zekâ çeşidi olan çoklu zekâ kuramının özelliklerini Temiz (2010: 5) şu şekilde sıralamıştır:

1)Zekâ tek bir faktörle açıklanamayacak kadar çok yeteneği kapsamaktadır.

2)Her birey kendine özgü bir zekâ profiline ve farklı zihinsel bileşime sahiptir.

3)Her zekânın bireyden bireye gelişim süreci farklıdır.

4)Çoklu zekâlar beyinde farklı alanlara yerleşmiştir. Hem birbirinden bağımsız hem de birlikte bir uyum içinde çalışabilirler.

5)Zekâlar algılama, dikkat ve problem çözme yaklaşımı bakımından birbirinden farklıdır.

6)Kişisel geçmiş, kültür ve kalıtım özellikleri zekâların gelişimini etkiler.

7)Bireyler istekleri doğrultusunda zekâlarını geliştirebilirler, zekâlar birbirinin gelişimi için kullanılabilirler.

Yukarıda sıralanan bu özelliklere ek olarak Saban (2009: 10) şu özellikleri de eklemiştir:

1)Zekâ gelişmekle kalmaz, başkalarına da öğretilebilir.

2)Zekâ çok yönlü bir kapasitedir.

3)Bir insanın her alanda zeki olabilmesinin birçok yolu bulunmaktadır.

4)Zekâ çok yönlülük göstermesine rağmen kendi içinde bir bütündür. Genellikle bir arada ve belli bir uyum ve etkileşim içinde çalışırlar.

Gardner kitabında zekânın yedi farklı türünün olduğunu savunmuş; 1999 yılında “Intelligance Reframed” adlı kitabında bu sayıyı sekize yükseltmiştir. Ayrıca bu sayıyı daha da yükseltebileceğini belirtmiştir. Günümüzde hala var

(22)

olabilecek zekâ sayısı tartışılmaktadır (Yan, 2008: 5). Gardner‟ın varsaydığı ve sınıflandırdığı söz konusu zekâ türleri şu şekilde açıklanabilir:

1.Sözel/Dilsel Zekâ: Bu zekâ türü şiirsel ve söz sanatı bağlamında bireylerin kendisini iyi ifade edebilmesiyle, dilin etkin bir şekilde kullanılabilmesiyle, bireylerin gramer ve kelime becerisine bağlı olarak başkalarını ikna etme ve kendisini o grup içerisinde dinletebilme yetisi ile alakalıdır (Yeşil, 2010: 153). Okuma, sesli kitap dinleme, kelime oyunları oynama ve yazı yazma gibi yöntemlerle sözel zekâ arttırılabilir ( Yan, 2008: 6).

2.Mantıksal/Matematiksel Zekâ: Sayılarla düşünme, hesaplama, sonuca varma, mantıksal ilişkiler kurma, hipotezler üretme, problem çözme, eleştirel düşünme, bilgiler arasında ilişkiler kurma becerisidir (Yan, 2008: 6). Araştırma, karşılaştırma, kavramlar arasında ilişkiler kurmak gibi bilimsel yöntemler ile öğrenme etkinliği artırılabilir (Tuğrul ve Duran, 2003: 226).

3.Görsel/Uzansal Zekâ: Uzaysal dünyayı zihinde canlandırma kapasitesidir. Resimler, imgeler, şekiller ve sezgilerle düşünme, üç boyutlu nesneler algılama ve muhakeme etme becerisidir. Şekiller çizerek veya modeller yaparak çalışmak öğrenme yeteneğini arttırabilir (Tuğrul ve Duran, 2003: 226).

4.Bedensel/Kinestetik Zekâ: Bu zekâ türü bireyin denge, güç, esneklik, el becerisi, hız ve koordinasyon gibi becerilerini kapsamaktadır (Yıldırım, 2017: 5). Egzersiz yapma yoluyla öğrenme yeteneği artırılabilir.

5.Müziksel/Ritmik Zekâ: Ses, ritm ve armoniye duyarlılık göstererek duygu ve düşünceleri ifade edebilme yeteneğidir (Erçetin, 2000: 516). Müzik eşliğinde çalışmak ve ritm tutmak öğrenme yeteneğini arttırabilir (Tuğrul ve Duran, 2003: 226).

6.Özedönük Zekâ: Bu zekâ türüne sahip olan bireylerin kendileriyle iletişim kurma becerileri gelişmiştir. Yani bu bireyler içsel dünyalarında kendilerini tanır, anlar, değerlendirir ve yorumlarlar (Erçetin,2000:516).

(23)

Bağımsız çalışmak ve hayal kurmak öğrenme yeteneklerini arttırabilir (Tuğrul ve Duran, 2003: 226).

7.Sosyal Zekâ: Bu zekâ türüne sahip bireyler çevrelerindeki kişilerle kolay iletişime geçerler. Başkalarının korkularına, meraklarına ve inançlarına empati gösterir, bireyleri yargılamadan dinlerler, iş birliği ve ekip ruhunu oluştururlar, sorunlarla ilgilenir, çevresindekilerce bir lider olarak görülürler (Yılmaz, 2004: 14). Öğrenme gruplarıyla ekip çalışması yaparak bu öğrenme yeteneğini artırabilirler (Tuğrul ve Duran, 2003: 226).

8.Doğa Zekâsı: Doğa zekâsında doğada muhteşem bir dengenin bulunduğuna, doğanın farklı yönlerine ve l insanlarla bütünleştiğine bir inanış hâkimdir. Bu inanışta kişiler hayvanlara ve bitkilere özel bir ilgi gösterirler (Yeşil, 2010: 153). Babası tarafından “anlaşılan ava çıkmak, köpeklerle ilgilenmek ve fare yakalamak dışında hiçbir şey seni ilgilendirmiyor. Geleceğin, kendin ve ailen için yüz karasısın” diye horlanan Darwin (Temiz, 2010), doğa zekâsını kullanarak ortaya attığı “Doğal Seçilim Teorisi” ile bilim dünyasının temellerini sarsan bir bilim insanı olmuştur.

1.3.6. Robert Sternberg’in TriarĢik Zekâ Kuramı

Sternberg 1985‟te “Triarşik Zekâ Kuramı”nı ortaya atmıştır. Zekânın etkileşerek işleyen farklı bileşenlerden oluştuğunu, bireyin içsel ve dışsal dünyası ile deneyimlerinin zekâyla ilişkili olduğunu savunmuştur. Zekâ kavramını bilişimsel, bağlamsal ve deneyimsel olarak üç boyuta ayırmıştır (Erçetin, 2000: 517).

Bilişimsel boyut, bireyin zekice davranışlar geliştirirken kullandığı bilişsel süreç ve yapıları kapsayan içsel dünyasını; bağlamsal boyut kişinin çevresel etkenleri değerlendirmede kullandığı süreçleri ve dış dünyasını; deneyimsel boyut bireyin deneyimlerinin iç ve dış dünyayla ilişkilerini içermektedir (Selçuk vd., 2004: 7).

(24)

Sternberg kuramını “Başarılı Zekâ Modeli “olarak adlandırmış ve zekâyı üç türe ayırmıştır: Analitik zekâ, pratik zekâ ve yaratıcı zekâ. Analitik zekâ bireyin araştırma, anlama ve problem çözmede ihtiyaç duyduğu zekâ; yaratıcı zekâ alışık olunmadık durumlar karşısında problemle baş etmede gerekli olan fikirleri üretme yeteneği, pratik zekâ ise problem çözümünde analitik ve yaratıcı zekâyı kullanarak bir fikri inandırma ve uygulama yeteneğidir (Aslan 2009: 17-18). Sternberg kendisinden önce gelen teorilerin yanlış olmadığını sadece eksik olduğunu belirtmiş, yaratıcı ve müziksel zekânın varlığını kabul etmiş, Gardner‟ın teorisindeki altı zekâyı ise analitik ve pratik zekâ olarak iki farklı boyuta ayırmıştır (Yeşil, 2010: 151). Mozart, Einstein, Churchill, Picasso gibi kişiler dünya dışında kendi aile, arkadaş ve diğer kişiler üzerinde de etkili olmuşlardır (Yiğit Seyfi, 2016: 8).

1.3.7. Biyo-Ekolojik Zekâ Kuramı

1990 yılında Ceci “Biyo-Ekolojik Kuram” ile Spearman‟ın kuramında yer alan “g” etmenini reddetmiş zekânın biyoloji temelli bir durum olduğunu savunmuştur. (Berk, 2016: 49). Bilginin ve doğal yeteneğin ayrılmaz olduğunu; ortamsal, biyolojik, üst bilişsel değişkenlerin de zekâ kavramı içerisinde yer aldığını belirtmiş, zekânın çok sayıda yeteneği ve bilişsel potansiyeli olduğunu savunmuştur (Titrek, 2010: 37). Zekâyı bilişsel potansiyel, bağlam ve bilgi bütünlüğünde değerlendirmiştir (Selçuk vd., 2004: 3). Doğrudan gözlemleyemediğimiz ancak dile ve eyleme dayalı yeteneklerle ölçülebilen zekâ yetenek kavramıyla da ilişkilidir. Zekâ kavramının beceri düzeyi ve kalıtımla ilişkili olduğunu bu kuram desteklemektedir (Erkuş, 1994: 95).

1.4. Son Yıllarda Çok Ġncelenen Zekâ ÇeĢitleri

Zekâ sürekli evrimleşmektedir (Crowne, 2009: 149). Günümüzde birçok araştırmaya konu olan bazı zekâ çeşitleri şunlardır: sosyal zekâ, duygusal zekâ, örgütsel zekâ ve kültürel zekâ.

(25)

Sosyal Zekâ: Bireyin çevresindeki insanların duygularını, isteklerini ve

gereksinimlerini anlama, ayırt etme ve bunlarla baş etme kapasitesidir. Aynı zamanda diğer bireylerin özelliklerini, yüz ifadelerini, sesleri ve mimikleri analiz etme, yorumlama ve değerlendirme yeteneğidir (Aksoy, 2013: 66).

Sosyal zekâya sahip bireyler diğerlerinin ruh hallerini, istek ve arzularını, sevinç ve kızgınlıklarını, dürtülerini, iniş-çıkışlarını anlayabilme ve bunlara göre davranışlarını ayarlayabilme, başkalarıyla iyi geçinebilme ve iyi iletişim kurma yeteneğine sahiptir (Demir, 2015: 42)

Duygusal Zekâ: Salovey ve Mayer (1990: 189) duygusal zekâyı, kişinin

kendisinin ve başkalarının düşünce ve duygularını izleyebilme, aralarındaki farkı görebilme ve bir kişinin düşünce ve davranışlarını yönlendirmek için bu bilgiyi kullanabilme yeteneğini kapsayan, sosyal zekânın alt kümesi olarak tanımlamaktadır. Duygusal zekâ, zekâ ve duygu kavramlarını bir araya getirerek bir dizi özellik ve yeteneğin karması olarak değerlendirilir. Duygusal zeka hem benlik saygısı, kendine güven, empati kurabilme, iletişime açık olabilme gibi kişisel özellikleri hem de bu özellikleri algılayabilme, yönetme, yansıtma ve ustaca kullanabilme yeteneğini temsil etmektedir (Dinçer, 2018: 8).

Örgütsel Zekâ: Örgütsel zekâ, bir örgütün amaçlarını gerçekleştirmek, çevreyi

şekillendirmek ve ya değiştirmek için hedefleri ve sahip olduğu yeteneklerine bağlı olarak kendi çevresine uyum sağlama becerisidir (Düzer, 2008: 36). Örgütler belirlemiş oldukları amaçlara ulaşabilmek için örgütsel bilgi tabanı oluşturup, varsa örgüt yapısı, kültür, çevreyle ilişkiler, bilgi varlığı gibi stratejik süreçlerdeki problemleri çözüp, örgütsel düzeyde düşünüp, esnek ve yaratıcı davranarak rekabet ortamına uyum sağlamalıdır. Bunun için örgütler eylem ve tepki vermede çabuk, işleyişte esnek ve rahat, açık fikirli, sezgileri ve öngörüleri güçlü olmalı, değişen durumlara uyum sağlayabilmeli, hayal gücünü kullanabilmeli ve sürekli yenilenebilmelidir (Erçetin, 2004: 2).

Kültürel Zekâ: Kültürel zekâ kavramı sonraki başlık altında daha ayrıntılı bir

(26)

1.5. Kültür ve Zekâ Arasındaki ĠliĢki

Kültür yüzyıllar boyunca toplulukların nesillerine aktardığı bir miras olarak görülmektedir. Ve hala günümüzden geleceğe aktarılan bir mirastır. Dünyamız farklı kültürel mirasları (dilleri, inançları, kültürel değerleri, geleneksel bir takım mitleri, seremonileri ve hikâyeleri) içinde barındıran çok kültürlü bir ortamdır. Bu kültür ortamında kültürel farklılıklar olarak adlandırılan birçok adet, gelenek, görenek, norm ve kuralla karşı karşıya kalınmaktadır. Altundal Biyan vd. (2018: 56-57)‟ nin de belirttiği gibi bir grup insanı diğer insanlardan farklı kılan zihinsel bir programlama olan kültür; kültürel algı, alışkanlık, davranış ve değerlere temel oluşturmaktadır.

Kültürel öğelerin çeşitliliğine dayanan, etnik köken, ırk, sosyoekonomik düzey, cinsiyet, engellilik, dil, din/mezhep, cinsel yönelim ve coğrafi bölgeye bağlı olarak birey ve gruplar arasında görülen çeşitlilikler kültürel farklılıklar olarak tanımlanmıştır (İlhan ve Çetin, 2014: 95). Kültürlerarası farklılıklar bireyler ve ya gruplar arasında iletişimin sağlıklı ve etkin bir düzeyde gerçekleşmesine engeldir (Yeşil, 2009: 119). Etkin iletişimin önünde bir engel olan bu kültürel farklılıkların ortadan kaldırılması için belirli bir zekâ gerekir. Bu zekâ türü de temel zekâ çalışmalarının bir uzantısı olan kültürel zekâ olarak tanımlanmaktadır (Yıldırım ve Köroğlu, 2019: 329). Farklı kültürlerden bir araya gelmiş bireyler etkin iletişime geçerken kültürel zekâyı bir araç olarak kullanmaktadırlar.

Yeşil (2009: 102) kültürü, bir grubu diğer bir gruptan ayıran ortaklaşa programlanmış zekâ (akıl) olarak tanımlamıştır. Yapılan bu tanımdan her kültürün kendine has bir zekâsının olduğu, bu zekâya göre genel kabul görmüş norm ve kuralların, davranışların olduğu anlaşılmaktadır. Bireyler tanımadıkları bir kültürde bulunduklarında ya da farklı kültürden insanlarla bir araya geldiklerinde ilk refleks olarak kendi alışkanlıklarının doğru ve uygun olduğu düşüncesiyle hareket edebilmekte, diğer davranış biçimlerini yanlış, hatta gayri ahlaki algılayabilmektedirler (Aksoy, 2013: 46). Yani bireyler tanımadıkları bir kültürde tanımadıkları bireyleri önyargıları sebebiyle haksız eleştirebilmektedirler. Zekânın biyolojik ve kültürel etkileşim sonucu ortaya çıkan tamamen kişisel bir özellik

(27)

olduğu unutulmamalı, çok yönlü olarak ele alınmalıdır. Zekânın temelinde bireyin çevresine uyum sağlaması, kendini yansıtma kapasitesi, kendi zayıf ve güçlü yönleri, duygu ve düşüncelerinin farkında olması gibi son derece önemli belirleyiciler yer almaktadır (Kiremitçi ve Canpolat, 2014: 119). Kültürlerin varlığını ve aralarındaki farkların doğasını tanımlamak, başkalarının davranışlarını anlamak ve nasıl davranacağımızı belirlemek zihinsel bir süreçtir ve içerik bilgisi kültürel zekânın temelidir (Thomas, 2008: 128).

1.6. Kültürel Zekâ Kavramı

2000 yılının başlarında Singapur Nanyang Teknoloji Üniversitesi‟nde çalışan Soon Ang ve asistanı Christopher Earley, bir gün bilgisayarların çökeceği korkusunu yaşayan firmalara danışmalık yapmaktaydılar. Farklı ülkelerden gelen profesyonel bilgisayar programcıları her ne kadar zeki ve yetenekli olsalar da, bu durumu çözmek için ortak bir çözüm yolu bulmakta zorlanmaktaydılar. Ang ve Earley gözlemleri doğrultusunda bu sorunun teknik bir sorun olmadığını, kişiler arasında bir uyum sorunu olduğunu fark etmişler ve kültürlerarası araştırmalar ile zekâ araştırmalarını bir araya getirerek ilk kez kültürel zekâ kavramını geliştirmişlerdir (Aksoy, 2013: 73).

Duygusal zekânın diğer bireylerin duygularını anlama, algılama, yorumlama ve duruma göre uygun tepkiler verebilme yeteneğidir. Bir bireyin duygusal zekâsını kullandığı yer, bilinen ya da yabancı bir kültür ortamıdır. Farklı bir kültür ortamında bulunan bireyin duygularının dışa vurumu sayesinde birey ortamda sergileyeceği tutum ve davranışları belirlemekte, sosyal zekâsını kullanmaktadır. Bu bağlamda sosyal zekâ bireylerin ait olduğu kültürdeki sosyal etkileşimlere odaklanırken, kültürel zekâ kültürel etkileşime odaklanmaktadır (Demir, 2015: 48). Görüldüğü gibi kültürel zekâ sosyal ve duygusal zekâ gibi diğer zekâ türleriyle koreledir ancak onlardan farklıdır (Ng vd., 2012: 45). Sosyal ve duygusal zekâ kavramları kişiler arasındaki duyguları ve pratik zekâyı anlamayı, problemlerin çözülmesini amaçlasa da, kültürlerarası sorunların çözümünde yetersiz kalmaktadır. Ang ve Earley de bu sorunun çözümü için bireysel yetenek önerisinde bulunmuşlar (Ng. vd., 2012: 29); çalışmaları sonucunda sosyal ve duygusal zekânın özellikleri üzerine kurulu yeni bir

(28)

yapı geliştirerek (Ghonsooly ve Shalcy, 2013: 147); küreselleşmenin pratik gerçeklerine yansıtmayı başarmışlardır (Ang vd., 2007: 337).

Kültürel zekâ literatürde farklı alanlarda incelenmiş yine konuyla ilgili farklı tanımlar yapılmıştır. Ang ve Earley bireyin farklı kültürel ortamlara etkili uyum sağlama yeteneği (Aksoy, 2013: 74); Lee vd. (2018: 128) kültürel olarak farklı durumlarda etkili bir şekilde işlev görmek için kültürel ipuçlarını kullanma, özellikle de kültürlerarası etkileşimlere meydan okuyarak bakma ve uygun davranma yeteneği; Earley ve Mosakowski (2004: 139-140) bir yabancının alışık olunmayan ve belirsiz hareketlerini yorumlamadaki doğal yeteneği; Schmidt ve Hunter soyutlamalarla kavrama ve doğru bir şekilde anlama yeteneği olarak tanımlamıştır (Ang vd., 2007: 337). Farklı tanımlara dikkat edildiğinde kültürel zekâ, farklı kültürel ortamlara uyum sağlayabilme yeteneği olarak görülmektedir. Kültürel zekâ insanın kendisi olmaya çalışırken, aynı zamanda başkalarının kendileri olmalarına izin verme, onlara saygı gösterme ve değer verme durumu olarak da tanımlanır (Çakan vd., 2015: 2).

Kültürel zekâ üç ana bileşen üzerine kuruludur: Bilgi, farkındalık ve davranış becerileri (Crowne, 2009: 150). Kültürler arası etkileşimin temelinde yatan bilgiyi anlama, bu kültüre ait duyarlı bir yaklaşım geliştirerek kültürler arasındaki farklılığa adapte olabilme (Thomas vd., 2008: 126), bireylerin davranış kalıpları ve kültürel değerleri, sahip oldukları becerileri ile belirsizlikleri tolere etmesi ve esnek davranışlar gösterebilmesi bu bileşenlerin doğru kullanılması sayesindedir (Akdemir, 2016: 31). Kültürel zekâ bilgisi, ekonomik ve yasal sistemlerin tanınmasını, sosyal etkileşim normlarını, dini inançları, estetik değerlerin tanınmasını ve diğer dilleri içerir (Ahmedian ve Amirpour, 2018: 431). Kültürel zekâ farklı kültürel değerlere sahip bireylerin yüzleştikleri ve kültürel sınırlar dışında var olan etkileşimli yeteneklerin eşsiz bir yapısıdır, bir küreselleşmedir (Mokhothu ve Callaghan, 2018: 501; Thomas, 2008: 125). Peterson‟a göre kültürel zekâ kişinin farklı kültürden bir kişinin hareket, davranış, ses, mimik, ton ve vurgusunu, o kişiyle aynı kültürden olan insanlar gibi anlayabilmesi, değerlendirmesi ve yorumlamasıdır (Earley ve Mosakowski, 2004: 139).

(29)

Sosyal öğrenme teorisine göre bireyler başka bireylerle etkileşime geçerek bilgilenir, uygun ya da kabul edilemez davranışları öğrenir, kendi davranışlarını değiştirir, kabul edilemez davranışlar karşısında tepki gösterir. Günlük yaşamdaki sosyal etkileşim çeşitliliği kültürel zekânın gelişmesine katkıda bulunur (Lee vd., 2018: 129). Sosyal öğrenme becerisi yüksek olan bireylerin kazandıkları bilgi, yeterlilik ve davranışları elde etme olasılıkları daha yüksektir (Horhurto ve Callaghan, 2018: 503). Kültürel kimlikleri, değerleri, tutumları ve uygulamaları bilmek sosyal etkileşimde daha fazla öngörülebilirlik, daha doğru nitelikler ve sonuçta daha etkili kültürler arası davranış sağlar. Kültüre özgü içerik bilgisi kazanıldıkça, çevrenin karmaşıklığı azalır (Thomas vd., 2008: 128).

Bireyler kültürel zekâlarını kullanarak bir nevi strateji belirlerler. Kültürel zekâ stratejisinde deneyimler önceki beklentilerden farklıysa, zihinsel haritaları etkileşime sokarken ve değiştirirken varsayımları inceler ve kültürler arası etkileşimden önce bir strateji geliştirir (Ahmedian ve Amirpour, 2018: 431). Aksoy‟a göre kültürel zekâ sadece bilgiyi vurgulamaz. Bireyin stratejik düşünmesini ve kültürler arası etkileşimde davranışsal konuları içerir. Kültürel farklılıkları anlamak önemlidir ama yeterli değildir. Genel bir anlayış, davranış ve beceri geliştirmeye odaklanır (Aksoy, 2013: 74).

Kültürel zekâ da duygusal zekâ gibi kişiden kişiye göre farklılık göstermekte, kültürel zekânın dinamik ve gelişimsel doğası nedeniyle sürekli değişmektedir (Thomas vd., 2008: 129). Çünkü fikirleri diğer davranış biçimlerinden ayıran en önemli beceri, farklı kültür ortamında yeni davranış üretme becerisidir. Motivasyon, bilgi ve beceriler artarsa, farklı kültürler arasındaki iletişim de güçlenir (Aksoy, 2013: 55).

Birçok konuda etkili olan kişilik özellikleri kültürel zekâ ile ilişkilidir. Kültürlerin içinde benmerkezci bireyler (idiocentric) olduğu gibi gruba bağlı (allocentric) bireyler de bulunduğundan kültürel farklılıklara uyum sağlama kişiden kişiye göre farklılık gösterebilir (Triandis, 2006: 21; Aslan ve Aslan, 2015: 36). Ang vd. beş kişilik özelliğinin kültürel zekânın boyutları ile geçerliliğini göstermiş belirli kişilik özellikleri ile kültürel zekânın boyutları arasında anlamlı bir ilişkinin

(30)

olduğunu ortaya koymuştur (Ang vd., 2007: 339). Kültürel zekâ seviyesinin kişilik özelliklerinden etkilenmesinde en önemli etkenlerden birisi kişinin öz yeterliliğidir. Öz yeterlilik kişinin korktuğu unsurlarla başa çıkabilme konusunda kendine olan inancıdır. Öz yeterliliği yüksek olan bireyler kültürlerarası karşılaşmalarda ortaya çıkacak problemlerin çözümünde daha başarılıdırlar (Aslan ve Aslan, 2015: 38).

Kültürel zekâ bazı sosyolojik konularla bağlantılıdır. Bu konulardan bazıları şunlardır: Karar verme, kültürel adaptasyon, kültürel yargılama (Vedadi vd., 2010: 29), kültürel körlük ve kültür şoku. Farklı kültürel bir ortamda birey karar alırken, öncelikle o kültürü anlaması, özümsemesi ve kendini o kültürün parçası olarak görmesi önemlidir. Daha sonra çevresinden edindiği olumlu ve olumsuz izlenimlerle kültürü yargılar ve adapte olup olamayacağı kararını verir. O kültürü yargılama ve kültürel bir adaptasyon sağlama kültürün sosyolojik etkilerinden biridir. Kültürel zekânın bir diğer etkisi kültür şoku ve kültürel körlüktür. Bir kültürden başka bir kültüre giren bireylerin, yeni kültüre uyum sağlamakta karşılaştıkları güçlükler, sıkıntı ve bunalımlar karşısında gösterdikleri tepkilerdir. Birey farklı bir kültüre ilk kez girdiğinde bir boşluk, yabancılaşma hissedebilir bu açıdan kültürel bir şaşkınlık yaşayabilir. Kültürel körlük ise aynı ortamı paylaşan bireylerin hem algısal hem de davranışsal olarak, cinsiyet ırk, etnik köken gibi kültürel farklılıkları görmezden gelme ve ya farklılıkları kabul etmeme durumudur (Kulakoğlu Dilek, 2014: 34).

Kültürel açıdan zeki bireyler kültürler arası etkileşimler sırasında ya da öncesinde diğer kültürlerin normlarını ve tercihlerini bilinçli olarak tanır, bu norm ve geleneklere göre hareket edip, kültürel çeşitliliği aktif olarak ayarlar durumlara uygun kelimeleri, yüz ifadelerini, jestleri, ses tonlarını kullanırlar (Lee vd.,2018: 129; Van Dyne vd., 2008). Kültürel zekâsı yüksek olan bireyler farklı kültürlerin ipuçlarını kolaylıkla fark edebilirler (Aslan, 2009: 20), liderlik ve duygusal ifade yeteneğine sahiptirler (Akdemir vd., 2016: 31), öznel iyi oluş düzeyleri yüksektir (Mokhothu ve Callaghan, 2018: 501), yanlış anlamaların diğer kültürlerde de yaşanacağını düşünür, durumu anlayana kadar bir durumun değerlendirmesini geciktirebilirler (Ott ve Michailova, 2018: 99).

(31)

1.7. Kültürel Zekânın Özellikleri

Kültürel zekâ birçok zekâ türünün temellerinden oluşsa da aslında onlardan farklıdır. Sahip olduğu bazı özellikler şunlardır (Aksoy, 2015: 91; Akdemir vd., 2016: 33):

-Kültürel zekâ çağdaş zekâ kuramlarına dayanmaktadır.

-Kültürel zekâ salt bilgiden bağımsız, kültürlerarası etkileşimle ortaya çıkan davranışsal sonuçlarla yorumlanmaktadır.

-Kültürel zekâ öğrenilmiş yetenekler bütünüdür.

-Kültürel zekâ tek bir kültüre özgü değildir, evrenseldir.

-Diğer bireylerin anlamadığı değişen kültürel ipuçlarını tanıyıp, anlayarak bu ipuçlarına reaksiyon göstermek; kültürel norm ve kuralların kişinin kendi zihninde yerleşmesiyle alternatif davranışlar sergileme eğilimine girmektir.

1.8. Kültürel Zekânın Boyutları

Kültürel zeka Ang ve Earley tarafında başta bilişsel, motivasyonel, davranışsal olmak üzere üç boyuta ayrılmıştır. Ancak Ang vd. (2007) yaptıkları araştırmada kültürle ilgili bilgilerin öğrenilip anlaşıldığı zihinsel süreci ortaya koyan çalışmalarında dört ana boyutun varlığını belirtmişlerdir (Gustomo, 2018: 197; Ward, 2009: 46). İlk belirttikleri bu üç boyuta üst bilişsel boyutu da eklemişlerdir. Sternberg ve Detterman (1986)‟a göre üst biliş, biliş ve motivasyon kafa içinde yer alan yeteneklerdir. Açık eylemler ise davranışsal yeteneklerdir (Ng vd., 2012: 32).

(32)

ġekil 1:Kültürel Zekânın Boyutları

Kaynak: Van Dyne vd., 2012: 301.

1.8.1. Üst BiliĢsel Boyut

Thomas (2008: 127)‟a göre kültürel zekâ sadece bilgi ve becerileri içermez. Bunların yanında bilişsel ve üstbilişsel boyutları da içermektedir. Üst bilişsel boyut bilgi işleme yeteneğine yoğunlaşmış olup, bireyin kültürler arası etkileşim sırasında kullandığı kültürel bilginin farkındalığı ve bu bilgiler üzerinde kontrol sahibi olup olmadığı ile ilgilidir (İlhan ve Çetin, 2014: 95). Norm modellerinin planlanması, izlenmesi ve gözden geçirilmesi; kültürel varsayımların sorgulanması, etkileşim sırasında ya da sonrasında zihinsel modellere uyarlanabilmesi zihinsel kültürel yetenekler ile ilgilidir (Ng, 2012: 33).

Üst bilişsel kültürel zekâsı gelişmiş bireyler 1)başkalarının kültürel tercihlerinin farkındadır, 2)farklı kültürlerden bireylerle etkileşime girerken ve etkileşim sonrasında kültürel bilgilerini gözden geçirir, 3)karşılaştıkları yeni kültüre uyum sağlamaya çalışırken, bu kültüre ilişkin bilgileri nasıl öğreneceklerini planlama, bu yeni kültüre uyum sağlama konusundaki ilerlemelerini değerlendirme gibi üst düzey düşünce becerilerini kullanır 4)kültürel bilgilerini ne zaman ve nasıl uygulamaya koymalarını gerektiğini bilirler, 5)bilinçli olarak diğer bireylerin kültürel

KÜLTÜREL ZEKÂ ÜST BĠLĠġSEL Farkında olma Planlama Kontrol Etme BĠLĠġSEL Kültürel Sistemler Kültürel Davranışlar ve Normlar MOTĠVASYONEL Dışsal Gerçeklik Öz Farkındalık DAVRANIġSAL Sözlü Sözsüz Konuşma Metni

(33)

tercihlerinden haberdar olurlar ve onlarla etkileşime girip, bilişlerini ayarlamalarına neden olan farklı kültürel varsayımları sorgularlar (Mokhothu ve Callaghan, 2018: 501; İlhan ve Çetin, 2014: 95). Bu nedenle kültürel farklılıkla karakterize edilen durumlarda beklenen rol davranışları konusunda daha kesin bir anlayışa sahiptirler (Ang vd., 2007: 342-343; Akdemir, 2016: 42).

1.8.2. BiliĢsel Boyut

Bilişsel kültürel zekâ bireylerin eğitim ve tecrübe yoluyla elde ettiği kültürel norm, uygulama ve gelenekleri hakkında bilgileri kapsamaktadır (Kulakoğlu Dilek, 2014: 45). Çeşitli kültürlerin ve alt kültürlerin yasal, sosyal ve ekonomik sistemleri hakkındaki bilgileri (Mokhothu ve Calaghan, 2018: 502), biliş, benlik, sosyal çevre ve kültürün yapıları hakkında genel bilgileri kullanır (Crowne, 2009: 150). Bilişsel kültürel zekâsı yüksek olan bireyler kültürler arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları anlarlar (Ang vd., 2007: 338).

1.8.3. Motivasyonel Boyut

Motivasyonel boyut belirli bir görev ve ya tutumdaki enerjiyi yönlendirmek ve sürdürmek için sahip olunması gereken motivasyonel yeteneklerin zihinsel kapasitesidir (Ng vd., 2012: 32). Kültürlerarası etkileşimler belirsizlik ve endişe yaratabilecek birtakım sorunlar içerebilir. Motivasyonel kültürel zekâya sahip olan bireyler farklı kültürel ortamlarda çalışmak, yaşamak, etkileşimde bulunmak ve strateji oluşturmak için bilgileri sürekli olarak kullanır (Ersoy, 2014: 6100). Kültürlere uyum sağlamak için sadece kültürel bilgi yeterli değildir. Bunun yanında kültürel ortamın tarihini, kültürünü, sosyal değerlerini öğrenmek için bir istek de gereklidir. Bu bağlamda bireylerin ilgisi, isteği, kendine güveni, merakı kültürel zekanın motivasyon boyutunu etkilemektedir.

Yüksek motivasyonel kültürel zekâya sahip olanlar 1)kültürlerarası etkinliklere güvenir ve enerjilerini yönlendirirler (Vedadi vd., 2010: 28), 2)incelemeyi, öğrenmeyi, soru sormayı severler, 3) farklı etkileşimlerde bulunma konusunda istekli ve öz yeterlilikleri yüksektir 4)başka bir kültürle etkileşim kurmak stresli, zorlayıcı

(34)

ve yorucu olabileceğinden motivasyonel zekâsı yüksek bireylerin pes etme oranları daha düşüktür (Young vd., 2018: 329).

1.8.4. DavranıĢsal Boyut

Kültürel anlayış ve motivasyon için zihinsel yetenekler, belirli ortamlarda kültürel değerlere dayanarak uygun sözel ve sözel olmayan eylemler sergileme kabiliyetiyle tamamlanmalıdır (Vedadi vd., 2010: 28). Bu bağlamda kültürel zekânın davranışsal boyut bireylerin farklı kültür ortamındaki diğer bireylerle etkileşime girdiğinde uygun sözel ve sözel olmayan davranışları sergileme yeteneği olarak tanımlanabilir(Crowne, 2009: 150). Davranışsal zekâ insanların ne düşündüklerinden ziyade, dışarıya göstermiş oldukları açık eylemlerle ilgilidir (Ang vd., 2007: 337). Burada önemli olan kültüre uygun davranışları sergilemektir. Ancak bu yeterli değildir. Aynı zamanda kültüre uygun olmayan tutum ve davranışlardan da kaçınılmalıdır. Dünyada bulunan farklı kültür ortamlarının tamamının kültürel özellikleri bilinemeyeceği için davranışsal kültürel zekâ bir davranış repertuarına sahip olmayı gerektirir (Ersoy ve Ehtiyar, 2015: 44).

1.9. Kültürel Zekânın GeliĢtirilmesi

Sürekli değişen, öğrenmeye meyilli bir dünyada yaşamımızı sürdürmekteyiz. Bu sebeple bu değişime adapte olmak, sosyal ilişkilerde geri kalmamak, farklı kültürlere ait norm ve kuralların varlığını bilerek diğer bireylerin sergiledikleri tutum ve davranışlara saygı göstermek önemlidir. Bu değişimi takip edebilmek ve bu değişime uyum sağlayabilmek için kültürel zekânın geliştirilmesi şarttır.

Kültürel zekânın geliştirilmesi kolay bir şey değildir. Uzun bir süreçten oluşur. Kültürel zekânın geliştirilmesinde öncelikle zaman, çaba ve istek gereklidir. Gelişim için yıllar süren eğitimler, gözlemler ve uygulamalar yapılmalıdır. Tecrübeye dayalı öğrenmenin etkin bir yöntem olduğu da belirtilmektedir (Mercan, 2016: 41).

Bireyler yabancı kültürlere yerleştiğinde çoğu zaman stres yaşarlar. Çünkü normlar ve davranışlar yabancıdır ve kafa karıştırıcıdır. Bu bağlamda kültürel adaptasyonu sağlamak için bireyler Goffman‟ın Kişisel Sunum Teorisi‟ne göre belli durumlara uyum sağlayarak ve iyilik hallerini göstererek davranışlarını

(35)

değiştirebileceklerdir. Bu sayede kültürel normların farklılığı sayesinde esnek davranışlar sergileme yeteneği olumlu izlenimler yaratacaktır (Ang vd., 2007: 342).

Kültürel zekâyı geliştirmek için kişilik yapısının özellikleri önemlidir. Bunun için bütünlük, açıklık ve dayanıklılık gerekir (Thomas ve Inkson, 2003: 65; Akdemir 2016: 32). Bütünlük özelliği ile bireylerin çevreyi genel hatlarıyla dikkate alması gerektiği anlatılmaktadır. Bu sayede bireyler kültürün en ince ayrıntılarına kadar kültür üzerinde bir hâkimiyet kurabilecektir. Ayrıca bireyin diğer bireylerle ilişkilerinde açık ve anlaşılır olması, karşı tarafın güvenini kazanabilme noktasında önemlidir. Sabırlı bir şekilde çevrenin olumlu ve olumsuz tüm tepkilerinin üstesinden gelip motivasyonunu bozmadan amacına doğru ilerlemesinde de dayanıklı bir kişiliğinin olması önemlidir.

Kültürel açıdan gelişim basit bilgiyle başlar. Farkındalık yoluyla yeni bilgi ve bakış açıları edinilir ve kazanılan bilgi davranış becerilerine dönüşür (Mercan, 2016: 42). Bir bireyi kültürel açıdan zeki yapmak, yani istenilen davranışların olasılığını arttırmak, istenmeyen davranışların olasılığını azaltmak için davranış değiştirme eğitimleri verilmelidir (Triandis, 2006: 23). Bu bağlamda verilecek eğitimle kültürel zekâ 6 aşamada geliştirilebilir (Earley ve Mosakowski, 2004: 146; İbiş, 2018: 32 ve Mercan, 2016: 42‟den derlenmiştir):

-Birinci AĢama: Yabancı bir kültürle karşılaşan bireyler kendi kültürel

değerlerine bağlıdır. Ancak yeni kültürleri tanıma isteğine de sahiptir. Bu sebeple bireyler beraber yaşama ve kalkınma çabaları için bir başlangıç noktası oluşturmalı ve güçlü ve zayıf noktaları belirlemelidir.

-Ġkinci AĢama: Bireylerin zayıflıklarını giderici yönde uygun bir eğitim

programı seçilmelidir. Bu program süresince bireyler öğrenilmeye başlanacak yeni kültür için istek ve merak duymaya başlamışlardır.

-Üçüncü AĢama: Bireylere uygun eğitim programları uygulanmaya

başlanmalıdır. Bireylerin kültürü ile yeni kültür arasında kalan bireyler öğrenme de zorluklar yaşayabilirler. Bu zorluklar öğrenme sürecinin devam etmesiyle gelişime alışan bireylerde yavaş yavaş azalmaya başlayacaktır.

(36)

-Dördüncü AĢama: Bireylerin kişisel kaynakları organize edilmeli, kültürel

zekâ programının yararlı olup olmadığı bu süreçte değerlendirilmelidir. Bu aşamada bireylerde kültürel durumlara uygun davranış modelleri gelişmeye ve norm ve kurallar öğrenilmeye başlanmıştır.

-BeĢinci AĢama: Bireyler eğitimden sonra kültürel ortamlara girmeli ve

sonuçlarının nasıl olduğu gözlenmelidir. Bireyler bu ortamda ne yapılıp yapılmayacağını öğrenmişlerdir. Kültürel olarak bu farklı ortamlarda bireyler sosyalleşirler ve davranışları doğal bir hal almaya başlar.

-Altıncı AĢama: Bireyler yeni geliştirilmiş yeteneklerini yeni ortamlara girerek

yeniden değerlendirmelidir. Farklı ortamlara girerek kazanacakları her deneyim sayesinde bireyler nerede nasıl davranacakları hususunda içgüdüsel bir yetenek kazanmış olacaklardır.

Gelişimi tamamlanan bireylerin kültürel zekâ seviyelerinde gözlemlenebilir bir artış olacaktır. Artık bireyler yüksek kültürel zekâ seviyesine sahip olduğundan birtakım başarılar elde edecektir. Yüksek kültürel zekâya sahip bireylerin daha yüksek performans sergiledikleri, düşük tükenmişlik, daha fazla uyum ve refah yaşadıkları, çatışmalarla daha iyi başa çıkabildikleri, kültürel açıdan farklı bağlamlarda daha fazla güven ve işbirliği geliştirdikleri yapılan araştırmalarda ortaya konmuştur (Young vd., 2018: 326-327).

1.10. Kültürel Zekânın Faydaları

Kültürel zekâ bireyler arasında iletişimi buna bağlı olarak da bireyler arasındaki etkileşimi sağlamaktadır. Kültürel zekânın hem örgütsel hem de bireysel olarak birçok faydası bulunduğu önemli bir gerçektir. Bu faydaları Kulakoğlu Dilek (2014: 47) şu şekilde sıralamıştır:

-Farklı kültürel durumlarda kültürel etkileşimin etkinliğini arttırır,

-Farklı kültürlerden bireyler ile ilişkiler kurmada yardımcı olur,

(37)

-Takım çalışmasında etkinliği arttırır,

-Liderlik vasıflarını güçlendirir,

-Karar alma süreçlerinde yardımcı olur,

-Karşı kültürü anlayabilme ve duyarlılık, hoşgörü geliştirmede fayda sağlar,

-Daha etkin ve hızlı çözümler üretmede yardımcı olur,

-Tek tipçiliği ve tek tipçi bakış açısını ortadan kaldırmada yardımcı olur,

(38)

ĠKĠNCĠ BÖLÜM SOSYAL FOBĠ

Bu bölümde fobi kavramı, fobinin türleri, sosyal fobi kavramı ve kapsamı, sosyal fobi ile ilgili kuramsal yaklaşımlar, sosyal fobinin oluşması ve semptomları, sosyal fobinin boyutları, sosyal fobi ile sosyal kaygı ilişkisi, sosyal fobinin ortaya çıkma yaşı, sosyal fobinin tipik davranış biçimleri, demografik özellikler ve risk etmenleri, sosyal fobinin akademik başarı ve yaşam kalitesi üzerindeki etkisi, sosyal fobinin zararlı sonuçları ve sosyal fobinin tedavisi açıklanmıştır.

2.1. Fobi Kavramı

TDK (2019)‟na göre fobi belirli nesneler ve ya durumlar karşısında duyulan olağan dışı güçlü korku, yılgıdır. Korkuyu ortaya çıkarabilecek durumların veya unsurların varlığı karşısında bireyin kendini kısıtlaması, bu durum ve unsurları bertaraf edememesi ve bu davranışları alışkanlık haline getirerek sürekli tekrar etmesi, korkunun bilinçaltına işlenmesine ve sorunun daha da büyümesine sebep olmaktadır. Fobi canlı ve cansız varlıklara, durumlara, aktivitelere, olaylara karşı normal bir kokudan daha yoğun, orantısız, mantık dışı bir korkudur (Ateş, 2014: 14).

Fobi, Yunanca “Phobos” kelimesinden gelmektedir. Phobo kelimesi kaçış, panik, korku ve dehşet anlamındadır (Ateş, 2014: 13). Fobi kavramına bu çerçeveden bakıldığında anlamı net bir şekilde ortadadır. Bir olgunun fobi olabilmesi için bireyin şiddetli şekilde endişe duyması ve aşırı derecede korkması gerekmektedir.

Korku oluşturan olgular kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bireylerin korktuğu şeylerin ne olduğu, mantıklı ya da mantıksız olması önemli değildir. Zaten fobi yaşayan kişilerde, bu duruma mantıklı bir şekilde yaklaşamazlar.

2.2. Fobinin Türleri

Ruh sağlığı üzerine çalışmalar yapan birçok araştırmacı fobinin çeşitli sebeplerden ortaya çıktığını, bu sebeplerin birbirinden farklı olduğunu ve bu korkunun derecesinin kişiden kişiye değişiklik gösterebileceğini savunmuştur. Bu sebeple fobiyle alakalı çok sayıda sınıflandırma yapılmıştır. Uzun süren

(39)

sınıflandırma çalışmalarının sonucunda DSM- 4 (2001)‟de fobi şu şekilde sınıflandırılmıştır:

ġekil 2: Fobinin Türleri

Kaynak: Ateş, 2014: 18.

Fobinin türleri aşağıdaki gibi açıklanabilir:

Agorafobi: Agorafobi Yunanca “agora” ve “phobia” kelimelerinden meydana

gelmektedir. Agora meclis, çarşı, pazar anlamına; phobia ise korku anlamına gelmektedir. Agorafobinin temelinde korkunun korkusu düşüncesi yatmaktadır. Bu düşünce korku sonucu ortaya çıkacak vücut reaksiyonlarından ve korku sonucu ortaya çıkacak sonuçlardan korkmak olarak açıklanmaktadır (Gençöz, 1998: 10). Tek başına dışarı çıkma, kalabalık bir ortamda bulunma, ulaşım araçlarının bir tanesiyle dolaşmaya çıkma gibi durumlar agorafobi yaşanabilen durumlardandır. Bireyler bu durumlardan kaçınabilir ya da panik atak yaşayabilir. Korkularıyla yüzleşen bireylerin yanında başvurabileceği bir ya da daha fazla kişi varsa birey kendini rahat hissedebilmektedir (Connor vd., 1999: 61). Tüm bu duygu-durum ihtimalleri sosyal fobi, özgül fobi, obsesif-kompulsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, ayrılma anksiyetesi bozukluğu başka mental bozukluklar ile tam anlamıyla açıklanamamaktadır (Ateş, 214: 18). Bu sebeple bu korku türü diğer mental bozukluklardan ayrılarak agorafobi olarak adlandırılmıştır. Ancak yapılan farklı bir çalışmada ise korkmaktan korkmak sadece agora fobiye has bir özellik değildir. Yukarıda saydığımız tüm mental bozukluklarla da ortak bir özelliğe sahip olduğu da belirtilmektedir (Gençöz, 1998: 10).

FOBİ

Şekil

ġekil 1:Kültürel Zekânın Boyutları
ġekil 2: Fobinin Türleri
ġekil 3: Araştırmanın Modeli
Tablo 2: Demografik Verilerin Analiz Sonuçları  Sayı  Yüzde  Cinsiyet  Kadın  221  62,3  Erkek  134  37,7  Sınıf  1
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Oturma dengesi olan hastalar ile olmayan hastalar motor ve fonksiyonel ve mobilite geliflimi aç›s›ndan karfl›laflt›r›ld›¤›nda; oturma dengesi olanlar›n alt

İnsan insülin promotor geninde DVR’nin bulunması, aktif D vitamini etkisi ile insan insülin geninin transkripsiyonel aktivite kazanması, D vitamini eksikliği

Olguların saf ses odyogram (SSO) örneklerinde ipsilateral formda etkilenen kulakta total veya çok ileri derecede, daha nadir olarak orta ve ileri derecede sensörinöral işitme

Arı ve Bayram (2011) ise, yapılandırmacı yaklaşımın eğitim çalışmalarında kullanılması ile öğrenme stillerinin eğitimde bu kadar ön plana çıkması arasında

Çorum Adli Tıp Şube Müdürlüğü’ne 2006-2007 Yıllarında Başvuran Cinsel İstismar Mağduru Çocuk Olgularının Değerlendirilmesi.. değerlendirilen olgu sayısı az olmakla

Gebelerin genel özellikleri, beslenme alışkanlıkları, antropometrik ölçümleri ve fiziksel aktivite durumlarını belirlemek amacıyla bir anket formu ile yeme tutum

Sosyal ve kültürel değişme ise sosyo-kültürel yapıyı oluşturan toplumsal ilişkiler ağının ve bu ilişkileri belirleyen toplumsal kurumların bir

•  Mevsimsel olarak ve göç sırasında yiyecek toplama, çok az gereksinim fazlası ortaya çıkarmış ve bu nedenle çok az toplumsal tabakalaşmaya ya da üstünlüğe