• Sonuç bulunamadı

Emniyet teşkilatında halkla ilişkiler: Konya İl Emniyet Müdürlüğü örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Emniyet teşkilatında halkla ilişkiler: Konya İl Emniyet Müdürlüğü örneği"

Copied!
112
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANABİLİM DALI HAKLA İLİŞKİLER BİLİM DALI

EMNİYET TEŞKİLATINDA HALKLA İLİŞKİLER:

KONYA İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ÖRNEĞİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Doç. Dr. Ahmet KALENDER

Hazırlayan Ercan TAŞTEKİN

(2)
(3)

İ

ÇİNDEKİLER CETVELİ

İÇİNDEKİLER CETVELİ ... İ TABLOLAR LİSTESİ... İV GİRİŞ ...1 BÖLÜM 1 KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1. HALKLA İLİŞKİLER ...1

1.1.HALKLA İLİŞKİLERİN TANIMI... 1

1.2.HALKLA İLİŞKİLERİN TARİHÇESİ... 3

1.2.1. Dünya Genelinde Halkla İlişkiler Tarihçesi ... 3

1.2.2. Türkiye’de Halkla İlişkilerin Tarihi Gelişimi ... 6

1.3.HALKLA İLİŞKİLERİN AMAÇLARI...11

1.3.1. Kurumsal Açıdan Halkla İlişkiler Amaçları ...11

1.3.2. Toplumsal Açıdan Halkla İlişkilerin Amaçları...12

1.4.HALKLA İLİŞKİLERİN TEMEL İLKELERİ...12

1.4.1. Karşılıklı Etkileşime Dayalı İletişim Kurma ...13

1.4.2. Güven Oluşturmaya Çalışmak. ...14

1.4.2.2. Uzun Süreli Çalışmalar Gerçekleştirmek...15

1.4.2.3. Örgütsel Bütünlüğü Gerçekleştirmek ...16

1.4.2.4. İnandırıcılık ...16

1.4.2.5. Açıklık ...17

1.4.2.6. Güçlü Kurum İmajının Sağlanması ...17

1.4.3. Yineleme ve Süreklilik ...18

1.4.4. Hedef Kitleyi Etkilemek ...18

1.5.HALKLA İLİŞKİLERİN ÖRGÜTSEL KONUMU...19

1.5.1. Halkla İlişkiler Biriminin Örgütsel Yapılanması ...22

1.6.HALKLA İLİŞKİLER UYGULAMA SÜRECİ...23

1.6.1. Araştırma ...24

1.6.2. Planlama. ...26

1.6.3. Uygulama ...27

1.6.4. Değerlendirme ...29

2.HALKLA İLİŞKİLER VE İLETİŞİM ...30

2.1.İLETİŞİM...30

2.2.HALKLA İLİŞKİLERDE İLETİŞİM...32

2.3.HALKLA İLİŞKİLER ÇALIŞMALARINDA KULLANILAN İLETİŞİM ARACININ TESPİTİ...32

2.4.HALKLA İLİŞKİLER ÇALIŞMALARINDA KULLANILAN İLETİŞİM ARAÇLARI...34

2.4.1. Yazılı Araçlar ...35 2.4.1.1. Kuruluş Gazeteleri ...35 2.4.1.2. Dergiler...35 2.4.1.3. Broşür ...36 2.4.1.4. El Kitapçığı...37 2.4.1.5. Bülten ...37

2.4.1.6. Afiş ve İlan Tahtası...37

2.4.1.7. Diğer Yazılı Araçlar ...38

2.4.2. Sözlü Araçlar ...39 2.4.2.1.Yüzyüze Görüşme ...39 2.4.2.2. Telefonla Görüşme ...40 2.4.2.3. Toplantılar ...41 2.4.2.4. Konferans ...42 2.4.2.5. Seminer...42 2.4.2.6. Diğer Sözlü Araçlar ...42

2.4.3 Görsel ve İşitsel Araçlar. ...43

2.4.3.1. Radyo ve Televizyon ...43

(4)

2.4.3.4. Sergi...45

2.4.3.5. Fuar...46

2.4.3.6. Fertivaller, Yarışmalar...46

2.4.3.7. Törenler, Açılışlar...47

2.4.3.8. Diğer Görsel-İşitsel Araçlar...47

BÖLÜM 2 EMNİYET TEŞKİLATINDA HALKLA İLİŞKİLER 1. POLİS-HALK İLİŞKİLERİNİN TANIMI VE AMACI ...50

2. POLİS HALK İLİŞKİLERİNİN ÖNEMİ ...52

3. POLİS –HALK İLİŞKİLERİ ÇALIŞMALARINDA KULLANILAN ARAÇLAR...53

3.1.TÜRKİYE POLİS RADYOSU...54

3.2.GAZETELER...55 3.3.POLİS DERGİSİ...56 3.4.BROŞÜRLER...57 3.5.BASIN BÜLTENLERİ...59 3.6.YILLIKLAR...59 3.7. AFİŞLER...59 3.8.EL İLANLARI...59 3.9.TELEVİZYON...60 3.10.SERGİLER...61 3.11.TOPLANTILAR...62 3.12.SOSYAL ETKİNLİKLER...62 3.13.EĞİTİM FAALİYETLERİ...63

4. EMNİYET TEŞKİLATINDA HALKLA İLİŞKİLER BİRİMİ ...64

4.1. E.G.M.BASIN PROTOKOL VE HALKLA İLİŞKİLER ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ...64

4.2.EMNİYET MÜDÜRLÜKLERİNDE BASIN PROTOKOL VE HALKLA İLİŞKİLER ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ...65

BÖLÜM 3 KONYA İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NDE HALKLA İLİŞKİLER 1. KONYA İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ BASIN, PROTOKOL VE HALKLA İLİŞKİLER ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ ...69

1.1.BASIN VE PROTOKOL BÜRO AMİRLİĞİ...70

1.2.HALKLA İLİŞKİLER BÜRO AMİRLİĞİ...71

1.3.BİLGİ EDİNME BÜRO AMİRLİĞİ...72

2. KONYA İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NDE HALKLA İLİŞKİLER ÇALIŞMALARI...72

2.1.BASIN PROTOKOL VE HALKLA İLİŞKİLER ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ HALKLA İLİŞKİLER ÇALIŞMALARI...73

2.1.1.Basın Bültenleri ile Bilgilendirme ve Basında Konya Polisi ...73

2.1.2. E-Posta Hizmetinin Kullanılması ...74

2.2.ASAYİŞ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ HALKLA İLİŞKİLER ÇALIŞMALARI...75

2.2.1 Yunus Ekipleri İle İmaj Oluşturma...75

2.2.2. Hırsızlık Olaylarına Karşı “Mıknatıs Projesi” ...77

2.2.3. Vatandaş İle Birebir Görüşme Amaçlı Kartvizit Dağıtılması ...77

2.3.ÇOCUK ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ HALKLA İLİŞKİLER ÇALIŞMALARI...78

2.3.1. Sağlık Taraması ...81

2.3.2. Mangal Partisi...81

2.3.3. Grip Aşısı...82

2.3.4. Okul Kıyafeti ve Kırtasiye Yardım...82

2.3.5. 10 Nisan Ziyareti ...82

2.3.6. Çocuklarla Bir Haftasonu Eğlencesi...82

2.3.7. Çocuklarla Tiyatro...82

2.3.8. Çocuklarla Futbol ...83

2.3.9. Çocuklarla Mc Donalds ...83

2.3.10. Çocuklarla Kurban Bayramı ...83

(5)

2.3.12. Çocuklarla Piknik ...84

2.3.13. Çocuklara Yardım...84

2.3.14. Çocuklarla Tenis...84

2.3.15. Çocuklara Bilgisayar Kursu...84

2.4.TRAFİK DENETLEME ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ HALKLA İLİŞKİLER ÇALIŞMALARI...84

2.5.DİĞER BİRİMLER TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEN HALKLA İLİŞKİLER ÇALIŞMALARI...87

2.5.1. ‘155’ Polis İmdat’ın Kullanımı...87

2.5.2. Yeni Araçların Alımıyla Güçlü Polis İmajı ...88

2.5.3. Gezici Polis Merkezleri ve Toplum Destekli Polis...89

2.5.4. Sokakta Çalışan Polis Sayısının Arttırılması ...90

2.5.5. İç Halkla İlişkiler Bağlamında İl Emniyet Müdürü’nün Personel Görüş Günleri ...91

SONUÇ VE ÖNERİLER...92

(6)

Tablolar Listesi

1. Konya Emniyet Müdürlüğü Basın Bültenleri………...76

2. Basında Konya Emniyet Müdürlüğü İle İlgili Olarak Çıkan Haber Dağılımları…………..77

3. Pol-Net Aracılığıyla Konya Emniyet Müdürlüğü’ne iletilen E-mail Başvuru Sayıları…....77

4. Pol-Net Aracılığı İle Konya Emniyet Müdürlüğü’ne Gelen E-posta Sayıları………..77

5. 2004 Yılı Konya Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü Halkla İlişkiler Faaliyetleri………..88

6. 2005 Yılı Konya Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü Halkla İlişkiler Faaliyetleri………..89

7. 2006 Yılı Konya Tarafik Denetleme Şube Müdürlüğü Halkla İlişkiler Faaliyetleri………89

8. Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü Basın Bülteni Dağılımı………90

9. Konya 155 Polis İmdat Telefonuna Gelen İhbar Sayıları……….91

10. Konya’da Sokakta Çalışan Personelin Genel Personele Oranı………...93

(7)

GİRİŞ

Günümüzün ekonomik, toplumsal ve ruhsal gereksinimlerine, kişisel amaçlarına başkalarının yardımı olmaksızın pek az kimse ulaşabilmektedir. Bu nedenle her toplum, gereksinimlerini karşılamak ve geleceğe yönelik amaçlarını gerçekleştirmek üzere çeşitli örgütlenmelere (teşkilatlanmalara) gitmektedir. Bu bakımdan örgütler çevresinde bulunan kültürel, fiziksel, ekonomik ve hukuki yapıları kendi varlıklarının sürdürülebilirliği açısından dikkate almalıdır (Biber, 2004: 59). Diğer bir ifadeyle örgütler sosyal ve ekonomik her türlü değişimi kendi politika ve işleyişine yansıtabildikleri sürece; amaçlarını doğru olarak saptayıp topluma benimsetebildikleri ölçüde varlıklarını sürdürme imkanı bulabilirler. Bu nedenle bir örgütün amacını gerçekleştirebilmesi ve varlığını sürdürebilmesi için çevresiyle uyum içinde olması gerekmektedir. Bu durum kamu kuruluşları için de geçerli bir unsurdur.

Toplumun desteğini ve güvenini sağlamak, kamu kuruluşları için yaşamsal önem taşımaktadır. Toplumsal destek, kamu kuruluşlarının başarısının ilk koşuludur ve halkın, toplumsal örgütlere bu derece bağlı olması, yönetimde “halkla ilişkiler” denilen yeni bir felsefe ve fonksiyonun yaratıcısı olmuştur.

Özel veya kamu, bütün kurum ve kuruluşların kayıtsız kalamayacağı bir hizmet niteliği kazanan halkla ilişkileri, önemsemeyen kuruluşların başarılı olma şansı oldukça azalmıştır. Halkla ilişkiler bir kuruluşun hem sigortası, hem vitrini durumundadır ve bundan dolayı halkla ilişkiler kuruluşun geleceğini belirlemektedir. Çünkü halkla ilişkiler hiç bitmeyen bir araştırma sürecidir. Dolayısıyla halkla ilişkiler yöneticisi kamuların beklentisi ve istemleri ile kuruluşun hedefleri arasında bir denge kurmak zorundadır.Bu özelliğiyle de halkla ilişkiler üst yönetimin danışmanı konumundadır (Bıçakçı, 2003: 96). Günümüzde kaliteli bir hizmetin sunulması ve sürdürülmesi veya destek görmesi büyük ölçüde kuruluşların halkla ilişkiler ve tanıtıma ayırdıkları önem oranında mümkün olabilmektedir.

Halkla ilişkiler kimi kez çevrenin desteğini kimi kez hoşgörüsünü kazanmak, kimi kez yardımını sağlamak gibi değişik adlar altında ideoloji aşılama işlevi ve belirli bir yaşam biçimini topluma alıştırma amacını güden tek yönlü bir iletişim süreci olarak tanımlanabilmektedir (Kazancı, 1997: 58). Bugün için bu tanımlamanın eksik tarafı, daha çok halkı etkileme ve ona seslenme yönüne ağırlık verilirken halkın sesine kulak verme ve ondan etkilenme yönünün yeterince dikkate alınmayışıdır. Aslında halkla ilişkiler, örgütlü toplumun karşılıklı çıkarları arasında, iki yönlü bir haberleşme ve bilgi alışverişine dayanarak denge sağlama faaliyeti olarak ifade edilebilir.

(8)

Halkın kamu yönetiminden beklentilerine, görüş, dilek ve yakınmalarına ilişkin bilgiler, iyi bir halkla ilişkiler düzeni kurulmuşsa yönetime ulaşabilir, ama yine de asıl amaç sadece iyi işleyen bir iletişim olgusu yaratmak değildir. Önemli olanĠbu bilgi akımının sonucunda yönetimin kendisine çeki düzen verebilmesidir.

Kamu kurumları için bu kadar önem taşıyan halkla ilişkilerin daha geliştirilmesi ve yorumlanması gerekmektedir. Bu bakımdan, genelde Emniyet Teşkilatında halkla ilişkiler uygulamaları, özelde de Konya İl Emniyet Müdürlüğünün halkla ilişkiler uygulamaları bu çalışmaya konu olarak seçilmiştir. Çünkü, Emniyet Teşkilatı, halkın güvenliği için çalışan ve bunu yaparken de halk ile bütünleşmek zorunda olan kamu kurumlarının başında gelmektedir. Halktan uzak bir Emniyet Teşkilatı; kendi işini zorlaştırmış ve bir çok suçun ortaya çıkmasını önlemiş, aynı zamanda yapılan başarılı çalışmaları halka duyuramamış, halkın güvenini kazanamamış demektir.

Çağdaş polislik, yakalanan suçlu oranı ile değil, halkla geliştirilen ilişkilerin niteliği, halka verilen güven ve suçu önleme sorumluluğuna halkın katılımını sağlama oranıyla değerlendirilebilir. Bu nedenle polisin temel amacı, suç işlenmesini önlemek ve halkın suça karşı polis ile omuz omuza tepki göstermesini sağlamak olmalıdır. Vatandaş öncelikle polise güven duymalı ve gerektiği hallerde polise bilgi vererek yardımcı olmalıdır. Halkın bilgi vermesinin şartı, polise güven duymasından geçmektedir. Bu nedenle, halkın desteğini ve güvenini kazanmak zorunda olan emniyet teşkilatı, halkla ilişkiler faaliyetlerini üst düzeyde tutmak ve bu konuya azami derecede önem vermek zorundadır.

Kamu kurumları olarak düşünüldüğünde, bu kurumlarda yapılan halkla ilişkiler faaliyetleri ile, direk olarak mutlak kar amacı güdülmediği ortadadır. Ancak bu faaliyetler sayesinde halkın desteğini arkasına alan kurum, daha az personel ve araç-gereç ile başarıya ulaşabileceğinden karlılıkta beraberinde gelecektir.

Temel görevi vatandaşın güvenliğini ve kanunların yerine getirilmesini sağlamak olan polisin, bu görevi yerine getirirken mesleki bilgi ve tecrübesini doğru kullanmasının önemli olduğu bir gerçektir. Ancak işinin gereği olarak sürekli halkla iletişim halinde olan polisin, tüm bunların yanında halkla ilişkiler konusunda da çağın gerekleri doğrultusunda kendisini geliştirmesi gerekmektedir.

Polis, her şeyden önce yaşadığı toplum içerisinde sosyal ilişkileri olması gereken bir kişidir. Çünkü polisin görevinin hepsi toplumsal kaynaklıdır. Polisin çağın gerektirdiği sosyal sorunları tam anlamıyla kavraması ve bu sorunlarla yakından ilgilenmesi için yeteneğinin

(9)

geliştirilmesi gerekmektedir. Polisin, bu konuda yeteneğinin geliştirilmesi için yapılan çalışmalar polisin halkla ilişkileri içerisinde değerlendirilebilir.

Bu çalışmada Emniyet Teşkilatının halkla ilişkiler uygulamaları tarihsel gelişimi ile birlikte ele alınarak, Konya İl Emniyet Müdürlüğünün halkla ilişkiler uygulamaları incelenmiştir. Bu çerçevede Konya İl Emniyet Müdürlüğünün uygulamaları ideal halkla ilişkiler uygulamaları açısından karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Konya İl Emniyet müdürlüğünün çalışmaları ve Emniyet Teşkilatının genel anlayışı birlikte değerlendirilerek özelde Konya Emniyet Müdürlüğünün farklılıkları ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.

Bu bağlamda ilk önce birinci bölümde halkla ilişkilerin kavramsal çerçevesi incelenmiş, etkin bir halkla ilişkiler uygulamasının nitelikleri ortaya konmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde ise, emniyet teşkilatının halkla ilişkiler uygulamaları değerlendirilmiştir. Emniyet teşkilatının halkla ilişkiler uygulamaları tarihsel süreci ile açıklanarak ele alınmış, teşkilatın uygulamalarının amaçları, araçları ve halkla ilişkilerin uygulandığı birimler hem emniyet müdürlükleri hem de Emniyet Genel Müdürlüğü çerçevesinde incelenmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünü Konya İl Emniyet Müdürlüğünün 2004 yılı sonrası halkla ilişkiler uygulamaları oluşturmaktadır. Bu bölümde müdürlüğün genel halkla ilişkiler anlayışı ele alınarak birimler bazında ortaya koyduğu çalışmalar irdelenmiştir. Bu çerçevede ideal bir halkla ilişkiler uygulaması ve Konya İl Emniyet Müdürlüğünün halkla ilişkiler uygulamalarının karşılaştırılması yapılmıştır.

Bu çalışmayla, Konya İl Emniyet Müdürlüğünün halkla ilişkiler uygulamalarının yeterli ve yetersiz yönleri ortaya konmaktadır.

İdeal bir halkla ilişkiler uygulamasının gerektirdiği nitelikler polis-halk bütünleşmesinde önemli bir yere sahiptir. Çalışmanın önemli noktalarından biri, ideal bir halkla ilişkiler uygulaması ve Konya İl Emniyet Müdürlüğünün uyguladığı halkla ilişkiler çalışmalarının ne kadar örtüştüğüdür. Diğer bir anlatımla, Konya İl Emniyet Müdürlüğünün halkla ilişkiler uygulamalarının birimler bazında irdelenmesinden çıkarılan sonuç ideal bir halkla ilişkiler uygulaması çerçevesinde kıyaslanarak emniyet teşkilatının genel halkla ilişkiler anlayışı ve uygulamaları bağlamında bu teşkilatın yeterli ve yetersiz yönleri ifade edilmektedir.

Çalışma Konya İl Emniyet Müdürlüğü ile sınırlı tutulmuştur. Bu müdürlüğün gerçekleştirdiği faaliyetlerin değerlendirilmesi açısından uygulama raporları incelenmiştir. Gerekli bilgilere ulaşım imkanı, çalışmanın bu emniyet müdürlüğüyle sınırlı tutulmasında önemli bir neden olmuştur.

(10)
(11)

BÖLÜM 1

KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1. HALKLA İLİŞKİLER

Halkla ilişkiler kavramının kullanımı son yüzyıldaki ekonomik ve demokratik gelişime bağlı olarak yaygınlaşmayla birlikte, ortaya çıkışı çok eskilere dayandırılabilmektedir. Halkla ilişkilerin insanların toplu olarak yaşamaya başladıkları çok eski devirlerde de mevcut olduğu bilinmektedir (Toptop, 1998:12). Ancak halkla ilişkiler bir bilim dalı olarak son yüzyılda incelenmeye başlanmıştır. Son yüzyıldaki bireylerin birbirlerine olan gereksinimlerinin artması, karşılıklı alışverişin ve dayanışmanın zorunlu hale gelmesi, haberleşme ve kitle iletişim araçlarındaki teknik ilerlemelerin ortaya çıkması halkla ilişkilerin gelişmesinde önemli etkenler olarak değerlendirilebilir( Şen ve Çerçi, 1974:3).

Çok eski tarihlere dayandırılabilmesine rağmen halkla ilişkilerin ne olduğu konusunda bir fikir birliğine varılamamış ve tek bir tanım ortaya konamamıştır. Bu alanda çoğu teorisyenler ve uygulayıcılar tarafından farklı-farklı tanımlar ortaya konmuştur. Bu kadar çok tanım yapılmasında halkla ilişkiler alanında genel ilkelerin ortaya konamamış olması önemli bir gösterge olarak kabul edilebilir. Ayrıca halkla ilişkilerin reklam ve propaganda gibi genel olarak tek yönlü iletişim tekniklerinin hakim olduğu bilim dallarından ayrılmak istenmesine rağmen, bu konuda tam olarak sınırların çizilememesi bu çok sayıdaki tanımlamada diğer önemli bir gösterge olarak ele alınabilir.

1.1. Halkla İlişkilerin Tanımı

Halkla ilişkiler, son yüzyılda dünyanın her yerinde gereği ve önemi kabul edilen, yönetimin veya organizasyonun başarısını olumlu yönde etkileyen bir kavram olarak kabul edilebilir. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’deki kamu ve özel kuruluşlarda önemi artan bir yönetim fonksiyonu olarak yerini almaktadır.

Halkla ilişkiler toplumların sosyal yapısına göre tarihsel süreç içerisinde çok değişik yorumların yapılabildiği bir kavram olmuştur. Bu anlamda çeşitli teorisyenler ve uygulayıcılar tarafından benzer hedefleri amaçlayan farklı tanımlar yapılmıştır. Bu bakımdan halkla ilişkiler ile ilgili bazı tanımlar çalışmanın bu bölümünde ele alınmıştır.

Halk kuruluşun iç ve dış çevresini oluşturan ve iletişim sürecinde ulaşmayı amaçladığı çeşitli kitleler anlamına gelmektedir. (Sabuncuoğlu, 1998:3).

Her insan ve kuruluşun çevresiyle olan ilişkilerini bir amaca yönelik olarak ve planlı bir biçimde yürütmesi yararlı ve zorunludur. Halkla ilişkiler yönetimin bu konuda sonuca

(12)

çalışanlarıyla ve çevresiyle olan ilişkilerinin planlı bir biçimde geliştirilmesi ve işletme açısından olumlu sonuçlar sağlanması amacıyla yapılan çalışmalar kapsar (Gürüz,1993:1).

Halkla ilişkiler kişi veya kurumların belirtilmiş kitlelerle dürüst ve sağlam bağlar kurup geliştirerek onları olumlu inanç ve eylemlere yöneltmesi, tepkileri değerlendirerek tutumuna yön vermesi, böylece karşılıklı yarar sağlayan ilişkiler sürdürme yolundaki planlı çabaları kapsayan bir yöneticilik sanatıdır (Asna, 1998:13).

Halkla ilişkiler yönetimin eylem ve işlemlerini halka onaylatma çabası değil, eylem ve işlemleri yönetilenlerle etkileşerek geliştirme ve böylece kendiliğinden oluşan bir onay elde etmektir (Kazancı, 1997: 37). Bu tanımda özellikle halkla ilişkilerin iki yönlü iletişim süreci vurgulanmaktadır. Bu özelliğin halkla ilişkileri diğer reklam ve propaganda gibi bilimlerden ayırdığı söylenebilir.

Yönetim işlevi olarak halkla ilişkiler, izlemekte olduğu politikanın halka benimsetilmesi çalışmaların devamlı ve tam olarak halka duyurulması, yönetime karşı olumlu bir hava yaratması ve buna karşılık halkında yönetim hakkında ne düşündüğünün, yönetimden ne istediğinin ve halkla işbirliği sağlanması görevi olarak belirtilebilir (Tortop, 1998: 4)

Halkla ilişkiler kişi veya kuruluşun amaçlarını gerçekleştirmesine yardımcı olan, önem sırası kimi zaman dağıtımcı ve çalışanlar gibi kuruluşun yapısına göre değişkenlik gösteren hedef kitlelerle gerçekleştirilen stratejik iletişim yönetimidir (Peltekoğlu, 1998:5).

Halkla ilişkiler resmi yada özel kuruluşun kamu yararına çalışması kadar, yapılanların kamuoyuna duyurulması gibi aşamalı bir işlevi de içine almaktadır. Bu da halkla ilişkilerin uzun vadeli bir yöneticilik görevi olduğunu göstermektedir (Asna, 1998: 3).

Yukarıda yapılan tanımlara bakıldığında halkla ilişkiler çalışmalarında genel olarak karşılıklı etkileşimin hakim olduğu bir iletişim sürecinin varlığı görülmektedir. Kurumu halka anlattığı, benimsetmeye çalıştığı gibi kurumun halk istekleri doğrultusunda şekillenebilmesi için halktan da gerekli girdileri kuruma kazandırmaktadır. Diğer bir anlatımla genel anlamda halkla ilişkilerin iki yönlü ve karşılıklı bir ilişki olduğu, toplumsal kurum veya kuruluşların hedef kitlelerinin güvenini ve desteğini sağlamaya yönelik uzun vadeli bir süreç olduğu, hedef kitlelerden gelecek geri bildirimlerin kuruma önemli bir haber kaynağı teşkil ettiği, bu sayede hatalı tutum ve davranışların tespit edilerek eksikliklerinin tamamlanabileceği, genel amacın tüm ikna iletişim biçimleri gibi hedef kitleleri etkilemek ve onları belirli inanış ve eylemlere yöneltmek olduğu belirtilebilir (Budak ve Budak, 1995: 8). Böylece toplumsal alanda kurumla halk arasında karşılıklı bir anlaşım ve uyuşum gerçekleşebilecektir.

(13)

1.2. Halkla İlişkilerin Tarihçesi

Tarihsel süreçte yöneten ve yönetilen kavramı hep varolmuştur. Bu süreçte halkla ilişkiler kavramı ise ismi doğrudan halkla ilişkiler olarak adlandırılmasa da yönetimin kullandığı ikna yöntemleri açısından çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmiştir. Toplumsal bilince bağlı olarak yönetenler yönetilenlerin istek ve düşüncelerini öğrenme yolunda çeşitli çalışmalarda bulunmuşlardır. Toplumlar geleneksel ve kültürel yapıları ölçüsünde yönetimlerini etkileyebilmişlerdir.

1.2.1. Dünya Genelinde Halkla İlişkiler Tarihçesi

Halkla ilişkilerle ilgilenen bilim adamları, halkla ilişkilerin insanların toplum halinde yaşamaya başlamalarından beri var olduğunu öne sürmektedirler. Bu yüzden halkla ilişkilerin başlangıç tarihiyle ilgili olarak kesin bir tarih belirtmenin mümkün olmadığı ifade edilmektedir.

Bugüne kadar çeşitli dillerde ifade edilmiş “Vox Populi, Vox Dei-Halkın Sesi, Tanrının Sesidir” sözünün eski Roma’da yayıldığı bilinmektedir. Demostenes’ler ( M.Ö.383 – M.Ö. 322), çiçerolar (M.Ö. 106 – M.Ö. 43) halkı etkileyici, inandırıcı konuşmacılar olarak açık toplantılarda ün yapmışlardır ( Tortop,1998:13). İran’da, Mısır’da Mezopotamya’da yapılan kazılar sonucu elde edilen tabletlerde yöneticilerin halka tanıtılması ve halk tarafından desteklenmesi için yazılan yazılar bulunmuştur (Asna,1974:12). Ayrıca Irak’ta yapılan kazılarda da tarım bültenleri yazılı tabletler tespit edilmiştir. Bu tabletlerde çiftçilere; tarla farelerinden korunma, sulamanın ve hasat kaldırmanın nasıl yapılacağı konusunda bilgiler verilmiştir (Asna,1968:56). Ayrıca, halka olayları haber verme konusunda üç bin yıl önce eski Teb’de papirüs üzerine yazılmış yarış ilanları en eski reklam örneklerini, Pompei’de duvarlar üzerine çizilmiş mesajların ilk siyasi propaganda ve yardım kampanyası örnekleri oldukları kabul edilmektedir ( Acar, 1993: 27).

Halkla ilişkiler tarih boyunca çeşitli şekillerde gerçekleştirilmiştir. Ancak halkla ilişkilerin bugünkü anlamıyla ortaya çıkması ise 20. yy olarak ifade edilmiştir. Bu bağlamda Amerika birleşik devletlerinde yaşanan ekonomik gelişme ve değişikliklerin modern anlamda halkla ilişkilerin doğuş yerini de belirlediği söylenebilir. 1807 yılında ABD başkanı Thomas Jefferson 10. Kongreye gönderdiği mesajda ilk defa halkla ilişkiler deyimine yer vermiş ve bunu New York’lu hukukçu Dorman Eaton’nun 1882 yılında Yale Üniversitesinde “ Halkla İlişkiler ve Hukukçuların Yükümlülükleri” adlı konuşması izlemiştir. 1987 yılında Amerikan Demiryolları ile ilgili çıkarılan Demiryolu Yıllığında ilk olarak halkla ilişkiler kavramına yer verilmiştir (Ertekin, 1986: 6) .

(14)

19 yüzyılda Amerika’da tanıtımla ilgili üç önemli olay gerçekleşmiştir ( Mıhcıoğlu,1986:17):

• Basınla ilişkilerin önemi kavrandı ve basın öncüleri işe alındı. • Reklamcılık gelişti.

• İşveren çevrelerini eleştiren gruplar sayesinde, sosyal reformlara gidildi ve tanıtımda yeni yöntemler gelişti.

Halkla ilişkilerin günümüzdeki anlamda tanımlanması açısından ilk örnekleri veren Amerika’da halkla ilişkiler terimini kullanan ilk Cumhurbaşkanı Thomas Jefferson (1743-1826) olmuştur. 1807 yılında New York – San Francisco pasifik demir yolunun açılışında 150 seçkin davetli bulunmuş, günün haberlerini yansıtan gazete çıkarılmış ve çeşitli kopyalarından iş adamlarına, politikacılara ve ilgililere gönderilmiştir ( Tortop,1998:13).

20. yüzyıla kadar profesyonel anlamda bir halkla ilişkiler çalışmasının gerçekleştirildiğini söylemek güçtür. Bu döneme kadar hakla ilişkiler ismi yukarıda da anlatıldığı gibi belirtilmiş olsa da, çeşitli faaliyet alanlarındaki ihtiyaca dönük olarak gerçekleştirilen eylemlerle sınırlı kalmıştır denilebilir. Çünkü içinde bulunulan dönem özellikle iletişim araçlarının yoğun olarak geliştiği ve yaygınlaştığı bir dönemdir. Bu nedenli insanların haber alma ihtiyaçlarının daha çabuk sağlanması, bu alandaki çalışmalara yoğunluk verilmesini gerekli kılabilmiştir.

1900’lü yılların başında iş dünyasının yeni yasal düzenlemelere uymak zorunda kalması ve basının sert eleştirilerine muhatap olması 20. yy’ın büyük kuruluşlarında halkla ilişkileri zorunlu kılmıştır. Basının olumsuzlukları ortaya çıkarmak için harcadığı çaba işletmelerin kendilerini savunmak durumunda kalmalarına neden olurken “halkın aydınlatılmasını” temel alan yeni bir halkla ilişkiler anlayışının doğuşuna da zemin hazırlamıştır. Halkla ilişkilerde “kamuoyunu bilgilendirme modeli” olarak da ifade edilen bu süreçte Ivy Lee’nin çalışmaları önemli örnekler arasında gösterilebilir. Lee banka ve iş dünyasıyla ilgili makaleler hazırlamış ve ilk olarak tanıtım görevini New York Citizen’s Union’da üstlenmiştir. Ayrıca Antrasit Kömür Grevi’nde, Pensilvanya Demir Yolları’nda, Colorado Kömür Grevi’nde halkla ilişkiler bağlamında görevler almıştır. Onun felsefesi her zaman sadık kalamasa bile kumu oyuna gerçeğin anlatılmasıdır. Lee’ye göre bir gerçek, kuruluş için olumsuz etkiye de sahip olsa, kuruluş tarafından korkmadan dile getirilebilmelidir ( Peltekoğlu, 1998: 61-63).

Halkla ilişkilerin tarihsel süreci içerisinde en önemli öncülerden biri de Edward L. Bernays’tır. O, New York Üniversitesi’nde verdiği derslerle bu alanda bir ilk olurken; yazdığı “Cristallizing Public Opinion” kitabıyla da ilk halkla ilişkiler kitabının yazarı olmuştur. “Biography of an Idea” adlı kitabında Bernays, 1918 yılında ilk ofisini açtığında yaptığı işi

(15)

tanımlamak için basın ajansı, halkı aydınlatma ve tanıtım uzmanı deyimlerinden farklı anlam taşıyan bir sözcüğe gereksinim duyduğunu ve daha sonraki yıl halkla ilişkiler danışmanlığı deyimini benimsediğini ancak benimsetmesinin hiç de kolay olmadığını belirtmiştir. Bernays aynı eserinde bu yeni kavramı yerleştirmek için Doris Bernays’ın editörü olduğu “Contact” adlı yayn organında halkla ilişkilerin işlevi ile ilgili yazılar yazarak bu dergiyi 1500 dolayında yönetici, kamuoyu önderi, yayın direktörlerine gönderdiklerini söylemiştir. (Peltekoğlu, 1998: 71).

Halkla ilişkilerin kullanımındaki zorunluluk 1929 ekonomi bunalımında kendini daha açık olarak göstermiştir. Bunalımın meydana getirdiği sıkıntılar sonucunda sanayiciler ve örgüt yöneticileri müşterilere, çalışanlara ve hükümete karşı bazı sorumluluklarının olduğunu kabul ettiler. İşletmeler bunu çevrelerini kontrol altına alabilmek için yaptı (Şener,1992:24).

Amerika’daki bu gelişmelere karşın Avrupa’da ise modern anlamda ilk halkla ilişkiler uygulaması İngiltere’de başlamıştır. Başbakan L. George 1912 yılındaki seçim kampanyasında halkla ilişkiler yöntemlerini kullanmıştır. Bu gelişme Avrupa’daki modern anlamda oluşturulan halkla ilişkiler için ilk örneği teşkil etmesine karşın bu kıtaya asıl girişi 1946 sonrasıdır. Çünkü, 2. Dünya Savaşı nedeniyle altüst olan Avrupa’daki Marshall Planıyla birlikte halkla ilişkiler uygulama düzeyinde ülke genelinde veya kuruluşlarda ortaya çıkmaya başlamıştır. Avrupa’da oluşan ilk halkla ilişkiler şirketleri, çok uluslu Amerikan Petrol ve Otomobil firmalarının şubeleridir. Bu firmalar, ABD’de kullanılan yöntemleri Avrupa’ya taşıdılar ve halkla ilişkilerin gelişimini sağladılar. Bu gelişme daha sonraları 1950’lerin başında meslek örgütleri (1948’de İngiliz Halkla İlişkiler Enstitüsü, 1949’da Fransız Halkla İlişkiler Derneği, 1953’te Belçika Halkla İlişkiler Merkezi daha sonraları Avrupa Halkla İlişkiler Merkezi gibi) kurulmaya başlamıştır. Ayrıca uluslararası düzeyde açılan Avrupa Birinci Halkla İlişkiler Kongresi’ne 1958’de Bürüksel’de ev sahipliği yapılmıştır ( Çamdereli, 2000:13).

Görüldüğü gibi insanlık tarihiyle aynı zaman süreci içerisinde ele alınabilecek olan halkla ilişkiler çalışmaları özellikle ekonomik gelişimin ve demokratik yönetim anlayışının hakim olmaya başladığı 20 yüzyılda ilk önce ABD’de daha sonra ise Avrupa Ülkelerinde günün koşullarına ve sorunlarına bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Halkla ilişkiler bugün geldiği son nokta itibariyle iki yönlü iletişimi esas alan bir iletişim etkinliği olarak ele alınabilmektedir. Ancak tarihsel süreç içerisindeki sorunları halen yaşayabilmektedir. Çünkü tarihsel süreçte ve bugün, halkla ilişkiler büyük ölçüde kendi alanına bağlı olarak kimlik krizinden etkilenmiştir. Hem pratikte hem de teorisinde halkla ilişkiler, temel amaçları, genel kabul gören anlamı ve bütün ölçekleriyle tarihsel belirleme için kapsamlı olarak bir tanıma

(16)

ulaşmada başarısız olmuştur. Tarihsel açıdan halkla ilişkiler alanı pratikteki uygulamalar ölçeğinde tanımlanmıştır. Daha da ötesinde çoğu organizasyonel yapılar içinde, halkla ilişkiler uygulamalarının çevresel tehditlere karşı bir reaksiyon olduğu zannedilmiştir. Çoğu yönetim halkla ilişkileri stratejik bir yönetim süreci olarak düşünmemiştir. Halkla ilişkiler birimleri, kriz dönemlerinde tanımlama ve yeniden şekil verme için kullanılmıştır (Buruning ve diğerleri, 2004: 335).

1.2.2. Türkiye’de Halkla İlişkilerin Tarihi Gelişimi

Türk Tarihine bakıldığında, Göktürklerin Orhun Kitabeleri, Selçuklular dönemindeki “ Siyaset Name” adlı eserde halkın istek ve düşüncelerinden yönetimin bilgilendirilmesi gerekliliğinin vurgulanması ve Anadolu Selçuklu Hükümdarlarının haftanın bazı günlerini halkın sorunlarını dinlemeye ayırması tarihteki ilk halkla ilişkiler örnekleri olarak ele alınabilir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş ve yükselme dönemlerinde yönetimle birlikte halkla ilişkiler etkinlikleri de genel anlamda iyi bir temele dayandırılabilir. Bu dönemde yönetim halka dönük ve halk yararına etkinlik göstermektedir. Fatih Sultan Mehmet’in Cuma günlerini halkla görüşmeye ayırması, yabancı sanatçıların davet edilerek ağırlanması çeşitli toplum kesimleriyle iletişim kurma adımları olarak gösterilebilir (Kadıbeşgil, 1986: 22). 1440 yılında matbaanın keşfi ile halkla ilişkilerin gelişimi daha da kolay olmuştur. Basılı araçlar sayesinde, halk ile yönetim arasında haberleşme artmış ve yönetim ile halk arasındaki bütünleşme daha iyi sağlanır hale gelmiştir. 17. yüzyıldan başlayarak duraklama ve gerileme dönemlerinde ise ekonomik, askeri, ticari, idari ve benzeri alanlardaki çözülme ve bozulmaların sonucu, yönetimin halktan koptuğu halktan uzaklaşmaya başladığı görülmektedir (Acar,1 993: 39).

Osmanlı’da özel bir halkla ilişkiler anlayışı ve buna koşut yönetsel bir yapılanma yoktur. Ancak görevleri açısından halkla ilişkileri çağrıştıracak görevliler bulunmaktadır. Örneğin Muhtesip, devletin; esnaf, tüccar ile halk arasında görevlendirdiği denetleyici ve arabulucudur. Kadı’nın halkı dinlediği ve şikayetleri değerlendirdiği bilinmektedir. Bu kişinin bir çok görevi yanında halkla ilişkileri de içeren görevleri bulunmaktadır. Şikayet defterleri tutulmuştur. Bu halka önem verildiğinin açık bir kanıtıdır. Sadrazam zaman-zaman öteki görevlilerle birlikte halkın arasında dolaşarak halkın derdini dinlemiştir. Padişahın halkla ilişkileri tebdil gezme ve Cuma selamlığından ibarettir. Fatih döneminde divan toplantıları halka açılmış ancak daha sonraları bazı sorunlar nedeniyle kaldırılmıştır. Ayrıca Osmanlı’da Cami önemli bir halkla ilişkiler mekanı olmuştur. Burada yapılan dini söyleşiler, konuşmalar, hatta hutbeler, cami avlusu sohbetleri yönetime yada yöneticilere kimi kez tepki

(17)

niteliğindedir, kimi kez onay içerir, kimi kez uyarıcıdır ve kimi kez tehditlerle doludur (Kazancı, 2006: 18).

Halkla ilişkiler Cumhuriyet tarihi boyunca da farklı isimler altında çeşitli kuruluşlarda yer almıştır. Örneğin, basın bürosu, basın müşavirliği, yayın temsil şubesi, propaganda, basın yayın ve halkla ilişkiler, tanıtma şubesi, enformasyon şubesi, basın ve halkla ilişkiler dairesi, yayın müdürlüğü, basın temsilciliği, halkla ilişkiler şubesi gibi birimler bu isimlerdendir (Tortop, 1998: 21)

Diğer pek çok alanda olduğu gibi Türkiye’deki halkla ilişkilerin gelişimine kamu kurumlarının öncülük ettiği söylenebilir. Bu bakımdan modern alamda halkla ilişkiler çalışmaları1960’larda başlamıştır. Dışişleri bakanlığı enformasyon genel müdürlüğü, Milli Savunma Bakanlığı Basın Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı gibi örgütlenmeler Türkiye’deki ilk halkla ilişkiler örgütlenmeleri olarak görülebilir.1961 yılında kurulan Devlet Planlama Teşkilatı’nın kuruluş aşamasına Koordinasyon Dairesi içinde yayın ve temsil şubesinin yer alması ile başlamıştır. D.P.T.’nin kurulduğu ilk yıllarda bazı kişilerin planlamaya karşı oluşturulmak istenen halkoyu, planın ve planlamanın başarılı bir şekilde halka tanıtılması sonucu plan olumlu hale getirilmiştir (Onal, 1997: 7). 1960’lı yıllardaki bu gelişmelere karşın Türkiye’de gerek kamu ve gerekse özel sektörde halkla ilişkilerin yeni ve önemli bir hizmet alanı olduğu söylenebilir (Çamdereli, 2000: 14).

1962 yılında gerçekleştirilen “Mehtap Projesi” olarak bilinen Merkezi Hükümet Teşkilatı Araştırma Projesi kapsamında yer alan dokümanlarda halkla ilişkiler konusuna yer verilmiştir. Bu projede devlet kuruluşlarının her kademesindeki çalışmalarda ve kararların alınmasında halkla yakın ilişki sağlamak zorunludur denmiştir (Tortop, 1998: 21).

Türkiye’deki halkla ilişkiler eğitiminde ise başlangıç 1960’lı yılların ortasına rastlamaktadır. İlk kez 1966 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Gazetecilik Okulunda halkla ilişkiler eğitim verilmeye başlanmıştır. Daha sonra halkla ilişkiler dersleri İzmir, İstanbul ve Ankara’daki Gazetecilik Yüksek Okulları’nın eğitim programlarında yerini almış ve radyo-televizyon, gazetecilik yanında halkla ilişkiler bölümleri de oluşturulmuştur. Basın Yayın Yüksek Okulu olarak eğitim veren bu kuruluşlar 1992 yılında “İletişim Fakültesi” ismiyle yeniden yapılandırılmıştır (Peltekoğlu, 1998: 87).

1967 yılında İdare Danışma Merkezi TODAİE’de çalışmalarına başlamıştır. Maliye, İç İşleri, Milli Eğitim, Çalışma, Adalet, Gümrük ve Tekel, Ticaret, Sağlık ve Sosyal Yardım, Ulaştırma, Köy İşleri, Milli Savunma, Tarım ve Turizm Bakanlığı temsilcileri ile Ankara Belediyesi tarafından görevlendirilen 15 memurun görev aldığı ve dilekçe ve kişisel görüşme hakkının tanınmadığı İdari Danışma Merkezi vatandaşlarının sorunlarını cevaplandırmak ve

(18)

vatandaşlarının başvurularını kolaylaştırmak için telefonla bilgi verme görevini üstlenmiştir. Bu merkez halkı bilgilendirmenin yanında formalitelerin basitleştirilmesi ve kırtasiyeciliğin azaltılması konusunda gerekli dokümanlara ulaşarak ilgili kurumları bilgilendirme görevi de üstlenmiştir (Peltekoğlu, 1998: 91-92).

1971 yılında kurulan İdari Reform Danışma Kurulu’nun çalışmaları olmuştur. Burada Türkiye’de halkla ilişkiler ve enformasyon hizmeti gerçekleştiren birimlerin değişik isimler taşıdığı belirtilmiştir. Ayrıca başbakanlığa bağlı ve koordinasyonu sağlayacak merkezi bir teşkilatın da gerekli olduğu vurgulanmıştır. Bununla beraber, bakanlık ve diğer kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler ve enformasyon birimlerinin kurularak, bu birimlerde halka danışma hizmetleri verilmesi gerektiği de belirtilmiştir (Tortop, 1998: 22).

Özel sektörde ise 1970’li yıllardan sonra halkla ilişkiler çalışmalarına ağırlık verilmeye başlanmıştır. Başta bankalar olmak üzere büyük işletmeler bünyesinde oluşturulan halkla ilişkiler birimleri aracılığıyla duyarlı hedef kitlelerle iletişim kurulmaya çalışılmıştır. Bu yıllarda İstanbul’da ilk kez halkla ilişkiler derneği kurulmuş ve 1985 yılında da ikinci dernek İzmir’de açılmıştır (Sabuncuoğlu, 1998: 9).

1980’li yıllara kadar halkla ilişkiler alanındaki gelişmelerde kamu kurumları ön planda yer alırken, bu tarihten sonra geçilen serbest piyasa ekonomisiyle birlikte batı kökenli ve Türkiye’deki büyük işletmelerin pazarda daha aktif olarak yer almasıyla oluşan rekabet ortamında özel kuruluşların halkla ilişkileri ihtiyacı daha önemli hale gelmiş ve bu konudaki önemli uygulamalar gerçekleştirmişlerdir. Bu bakımdan bu dönemden sonraki gelişmeler Türkiye’deki halkla ilişkilerin gelişimi açısından en önemli olgular olarak ele alınabilir. Bu bağlamda 1984 yılında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle çeşitli bakanlıklarda değişik isimler altında halkla ilişkiler hizmeti yapan birimler “Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği” haline getirilmiştir (Tortop, 1998: 23).

1990’lı yılların başında da kamu yönetimi sistemi üzerinde en geniş ve kapsamlı proje olarak kabul edilebilecek KAYA Projesi hazırlanmıştır. Bu Projenin genel raporunda halkla ilişkilerin merkezi düzeyde koordinasyonu sağlamak üzere Basın Yayın ve Enformasyon Müdürlüğü’nün Devlet Enformasyon Başkanlığı’na dönüştürülmesi, bakanlık ve kurum sözcülüğü uygulamasının getirilmesi, kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler uzman ve uzman yardımcılığı şeklinde istihdam imkanları düzenlenmesi gibi öneriler yer almıştır (Bülbül, 1996: 24-25).

Özel radyo ve televizyonların 1990’lı yıllarda kurulmaya başlaması halkla ilişkiler alanında yeni gelişmelere sahne olmuştur. Özellikle televizyonculuğun gelişmesi halkla ilişkiler çalışmalarını daha da renklendirmiştir. Çünkü televizyonlar çevre etkisine çok daha

(19)

açıktır. Bu araçlarla programlar ve spotlar konusunda daha kolay anlaşma sağlanmaktadır. Ve hemen belirtilmesi gerekir ki; özel televizyonlar birçok eksikliklerine karşın, devlet televizyonunun bütün gücünü silip süpürmüştür. Rating ölçümleri ülkemizde yarışmanın artık özel televizyonlar arasında olduğunu ortaya koymaktadır. Böyle olunca da halkla ilişkiler çalışmalarında özel televizyonlar önemli bir “mecra” olmuştur. Sansürsüz tartışmalar, programlar ve haberler aslında toplumun beklediği ve izlerken heyecanlandığı programlardır ve bunları artık yalnızca özel televizyonlarda bulmak mümkündür. İnsanları gece ve gündüz adeta esir alan bu sihirli kutunun yöneticisi, muhabiri, spikeri yada herhangi bir etkili çalışanıyla iyi ilişkiler kurmak günümüz halkla ilişkiler uzmanları için adeta bir zorunluluk olmuştur ( Kazancı, 1997: 272-273).

Türkiye’deki halkla ilişkilerin gelişimi açısından önemli bir gelişme de “Bilgi Edinme Yasası”dır. Yasanın gerekçesi, “Demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün gereklerinden olan bilgi edinme hakkı, bireylere daha yakın bir yönetimi, halkın denetimine açıklığı, şeffaflığı sağlama işlevlerinin yanı sıra halkın devlete karşı duyduğu kamu güvenini daha yüksek düzeylere çıkarmada önemli bir rol oynamaktadır. Kullanılan bu hak sayesinde hem halkın Devleti denetimi kolaylaşmakta hem de Devletin demokratik karakterleri güçlenmektedir. Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşlarında açıklık ve şeffaflık kavramı, olumsuz olarak görülen gizlilik kavramının giderilmesi ile yönetilenlerin yönetenlerin işlem ve faaliyetlerini denetlemesinin sağlanması düşünceleri üzerine ortaya çıkmıştır. Demokratik ülkelerde, bilgi edinme özgürlüğü, temel hak ve özgürlüklerin kullanılması bağlamında vazgeçilmez temel haklardan biri olarak kabul edilmektedir.” şeklinde belirtilmiştir (http://www.belgenet.com/yasa/k4982.html).

Bilgi Edinme Yasa’sı hakkındaki yönetmelik ise 27 Nisan 2004’te çıkarılmış ve temel ilkeler şu şekilde belirtilmiştir (http://www.belgenet.com/yasa/k4982-4.html):

• Herkes, kanun ve yönetmelikte belirlenen esas ve usuller çerçevesinde bilgi edinme hakkına sahiptir.

• Kurum ve kuruluşlar, görev ve hizmet alanlarına giren konulardaki temel nitelikli karar ve işlemleri, mal ve hizmet alımlarıyla ilgili kamu oyuna bilgi sunacaktır. • Bilgi Edinme Başvurusu, kişinin kimliğinin tespitine yarayacak bilgilerin yasal olarak

belirlenebilir olması kaydıyla elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilecektir.

• Kurum ve kuruluşlar, ayrı veya özel bir çalışma, inceleme sonucu oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilecektir.

(20)

• Açıklanması halinde devletin emniyetine, dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği itibariyle devlet sırrı olan gizlilik dereceli bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışında kalacaktır.

• Ülkenin ekonomik çıkarlarına zarar verecek veya haksız rekabet ve kazanca sebep olacak bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakka kapsamı dışında kalacaktır.

• Yargı denetimi dışında idari işlemlerden kişinin çalışma hayatını ve mesleki onurunu etkileyecek nitelikte olanlar, bilgi edinme hakkı kapsamına dahil olacaktır.

• Özel hayatın ve haberleşmenin gizliliği ilkesi uyarınca bu alanlar bilgi edinmenin dışında bırakılmıştır.

• Bilgi edinme başvurularına en geç 30 gün içinde cevap verilecek. İnternet sitesi olmayan kurumlar 2 ay içinde site yapacak ve 15 gün içinde elektronik posta adresi alacaktır.

• Bilgi edinme başvuruları bizzat ya da yetkili vekiller tarafından, el yazısıyla ve posta, faks ve elektronik posta yoluyla da yapılabilecektir.

• Türkiye’de ikamet eden özel veya tüzel yabancı kişilikler de bilgi edinme hakkına, karşılıklılık ilkesi nedeniyle sahip olacaktır.

Bilgi Edinme Kanunu yanında, 26-02-2006 tarihinde yayınlanan başbakanlık genelgesine bağlı olarak Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) kurulmuştur. Buna göre Kaymakamlık, Valilik ve Bakanlıkların tümünde halkla ilişkiler birimleri kurulmuştur. Ancak bu iletişim merkezine ulaşım imkanı olan Alo 150 Hattını cevaplamak üzere sadece valiliklere çağrı merkezleri kurulmuştur. Alo 150 hattı arandığında, hangi ilden aranıyorsa o ilin valiliğindeki halkla ilişkiler görevlisine ulaşılmaktadır.

Bilgi edinme kanunu, Dilekçe Hakkının Kullanılması Hakkındaki Kanun ve Kamu

Görevlileri Etik Kurulu’na yapılacak müracaatlar BİMER’e yapılabilmektedir (http://www.basbakanlik.gov.tr/bimer/index.htm).

Halkla ilişkilerin Türkiye’de Cumhuriyet dönemi gelişimi açısından genel bir değerlendirme yapıldığında 1960’lı yıllar öncesinde bu adla olmasa da çeşitli halkla ilişkiler uygulamaları kamu kurumlarında olmuştur denilebilir. Bu tarihle birlikte ise çağın teknolojik gelişimiyle devletin uyuşturulabilmesi için Türkiye Tarihi açısından önemli bir dönem olan planlı döneme geçilmiş ve bu kapsamda hazırlanan 5 yıllık kalkınma planları ve yukarıda sayılan projelerle birlikte halkla ilişkilerin gelişimine öncü olunmuştur. Ancak buradaki önemli ayrıntı 1980 öncesinde kamu kurumlarının daha önde olmasına karşın bu dönemden sonraki ekonomik değişim nedeniyle özel sektör daha ön plana çıkmıştır. Ayrıca 1990’lı

(21)

yıllardan sonraki süreçte medya ve basın alanında ortaya çıkan hızlı değişim ve gelişim hem özel hem de kamu kurumlarının halkla ilişkiler alanında yeni açılımlar yapılması zorunluluğunu doğurmuştur.

1. 3. Halkla İlişkilerin Amaçları

Halkla ilişkiler için yapılabilecek tanımlamalardan birinin de durum ve şartlara uygun stratejik planların oluşturulması olduğu söylenebilir. Bu bakımdan her kurum için farklı uygulamalar söz konusu olabilir. Ancak bu uygulamalardaki amaçlar, kurumsal gelişimin sağlanması ve kurumun etkisinde bulunan veya bulunabilecek sosyal ortamda gelişimin sağlanması olarak ifade edilebilir. Bu açıdan kamu kurumları açısından tespit edilebilecek halkla ilişkiler amaçları da, kurumsal ve toplumsal amaçlar olarak incelenebilir.

1.3.1. Kurumsal Açıdan Halkla İlişkiler Amaçları

Kamu kuruluşlarının genel amaçları ele alındığında yapılan uygulamaların toplumsal gelişimin ve huzurun sağlanmasına hizmet etmesi gerektiği düşüncesiyle kamu kurumlarının her ortamda toplumsal amaçlar için faaliyette bulunduğu söylenebilir. Ancak demokratik ortamlarda kamu kurumlarının yönetim kadrosu açısından belli bir rekabetin olması nedeniyle kurumsal amaçların kamu kuruluşları için de geçerli olduğu ifade edilebilir.

Çeşitli halkla ilişkiler tanımlarından anlaşılacağı gibi halkla ilişkilerin temel amacı kurum ve kuruluşların ilgili çevreleriyle olumlu ilişkiler kurmasına sağlamak, etkin ve verimli bir iletişim ortamı gerçekleştirmektir. Halkla ilişkiler etkinliklerinin getirisi uzun sürede gerçekleşebilmektedir. Bu nedenle belli bir süreç dahilinde gerçekleştirilen halkla ilişkiler çalışmalarının diğer bir amacı da uzun vadede kurum ve kuruluşa olumlu bir kimlik

kazandırmak ve buna bağlı olarak sürekli karlılığı sağlamaktadır (Çamdereli, 2000: 19). Çünkü kuruluşlar veya yönetimler sürekliliklerini devam ettirebilmek

için hedef kitlelerini dikkate almak ve onlar üzerinde güvene dayalı bir kimliği oluşturmak zorundadırlar. Bu güven ise uzun bir süreci gerekli kılan çabalarla mümkün olabilecektir.

Kurumlar oluşturdukları halkla ilişkiler birimlerinden bir çok beklentileri olabilecektir. Bu beklentiler özetle şu şekilde ifade edilebilir (Sabuncuoğlu, 1998: 52):

• Özel girişimciliği aşılama: Halkla ilişkiler özel kesimle ilgili ekonomik, siyasal ve sosyal düşüncelerin açıklanması biçiminde ortaya çıkar. Yöneticiler eylemleri ve düşüncelerini gerçekçi biçimde topluma açıklar ve onun desteğini kazanırlar.

• Kurumu Koruma: Karmaşık ve değişken bir çevrede yaşamını sürdüren örgütlerin varlığını koruyabilmesi ve değişimlere uyum sağlayabilmesi, halkla ilişkilerin bir sonucudur.

(22)

• Finansal Güçlenme: Şeffaf bir yönetimin oluşturulmasıyla yönetimin halkıyla bütünleşmesini sağlayarak hem yeni kaynakların oluşturulabilmesini hem de eldeki kaynakların daha tasarruflu bir şekilde kullanılabilmesini gerçekleştirmek.

• Saygınlık Sağlama: Halkla İlişkiler stratejileri çerçevesinde oluşturulabilecek güven ortamıyla birlikte saygın kurum kimliğinin sağlanması.

• Hizmet etkinliğini artırma: Sunulan kamusal hizmetten sonra hedef kitleden alınacak geribildirim ve hizmet nedeniyle ortaya çıkabilen sorunlarda vatandaşın yanında olma fonksiyonuyla birlikte hizmet kalitesinin artırılması.

• İş gören bulma: Kurum adına nitelikli iş görenlerin bulunması da diğer bir halkla ilişkiler amacı olarak ele alınabilir. Halkla ilişkiler kapsamında gerçekleştirilecek olumlu kurum imajı, kaliteli iş gücünün bu kuruma yönelmesini sağlayabilir.

1.3.2. Toplumsal Açıdan Halkla İlişkilerin Amaçları

Her kuruluş toplumsal bir ortam içerisinde faaliyet gösterir. Diğer bir ifadeyle, faaliyet alanı olan bu ortamın kendi hedefleri doğrultusunda aktif hale gelmesi kurumsal olarak kendi yararlarının da artmasına neden olabilir. Bu nedenle her kurum halka hedef ve amaçları doğrultusunda belli çıktılar sağlayarak onların aydınlatılmasını gerçekleştirir. Bu bakımdan kurumun toplumsal açıdan ele alınabilecek amacı, özellikle kurumun hizmetlerinin alıcısı olan mevcut müşterilerin ve firma lehine aktif hale gelebilecek olan potansiyel müşteriler olan halkın firmanın amaçlarını, politikalarını, çalışmalarını öğrenme isteğinin tatmin edilmesidir. Halk hizmet kullandığı kurum hakkında olabildiğince fazla şeyler bilmek isterken diğer taraftan da yönetimler hedeflerinin ve bu hedeflerine ulaşmadaki yöntemlerinin halk tarafından bilinip onaylanmasını isterler (Kocabaş ve diğerleri, 2000:48).

Diğer bir anlatımla halkla ilişkilerin toplumsal açıdan amaçları şu şekilde ifade edilebilir (Sabuncuoğlu,1998: 53).

• Halkı aydınlatmak, örgütü, faaliyetlerini ve politikalarını benimsetmek, • Yönetimle olan ilişkilerde halkın işini kolaylaştırmak.

• Hizmetlerin etkin bir biçimde yürütülebilmesi için halkla işbirliği sağlamak.

• Halkın dilek, istek, tavsiye, telkin ve şikayetlerini dinlemek, aksaklıkların giderilmesi için çalışmalar yapmak.

1.4. Halkla İlişkilerin Temel İlkeleri.

Halkla İlişkiler organizasyonla hedef kitleleri arasında, karşılıklı anlayış, kabul görme, işbirliği ve iletişimin sağlanıp sürdürülmesine yardım eden, sorunların ve konuların yönetimiyle ilgili; yönetimi kamuoyu konusunda sürekli bilgilendirerek, ona karşı duyarlı

(23)

olmasına yardımcı olan; yönetimin, kamu yararına hizmet etme sorumluluğunu tanımlayıp vurgulayan; eğilimlerin önceden saptanmasına yardımcı olmak için bir erken uyarı sistemi görevi yaparak yönetimin değişikliğe ayak uydurmasına ve değişiklikten yararlanmasına yardım eden; araştırma yöntemleri ile sağlıklı ve etik ilkelere uygun iletişim tekniklerinden birincil araçlar olarak yararlanan özgün bir yönetim fonksiyonudur (Asna, 1974: 81).

Tanımda ifade edildiği gibi halkla ilişkiler kurum adına çok sayıdaki amacı gerçekleştirmek için oluşturulmuştur. Kurumla ilgili olarak yönetimin yaptığı çalışmalarla geniş bir alanda danışmanlık yapması beklenmektedir. Bu nedenle halkla ilişkiler yaptığı çalışmalarda başarıya ulaşabilmek için belli ilkelere sahip olmalıdır. Halkla ilişkilerden beklenen kurum ve hedef kitlesi arasındaki bütünlüğü sağlama fonksiyonu adına aşağıda belirtilen ilkelere uyulması başarının gerçekleşmesinde temel kriter olarak ele alınabilir.

1.4.1. Karşılıklı Etkileşime Dayalı İletişim Kurma

Halkla ilişkiler çalışmalarının temelinde etkili iletişimin gerçekleştirilmesi gerekir. Kurumlar halkla ilişkiler faaliyetlerinde başarıya ulaşabilmek için etkin bir iletişim ortamını gerçekleştirmeyi amaçlarlar. Kurumdan halka, halktan kuruma bilgi akışının herhangi bir süzme işlemine uğramadan gerçekleştirilmesi bu başarıda önemli bir unsur olarak görülebilir. Çünkü halkla ilişkiler tek yönlü olmayan, karşılıklı iletişime dayanan bir süreçtir. Hem kuruluş hem de halk aktif durumdadır. Reklam ve propaganda gibi tek yönlü değildir. İki yönlü iletişimin en önemli özelliği besleyici yankının (feedback) meydana gelmesidir (Bülbül,1998:17). Feedback alıcının kaynağın mesajına verdiği yanıt olarak tanımlanabilmektedir. Geribildirim süreci ile kaynak ve alıcı yer değiştirmektedir. Alıcı kaynak, kaynakta alıcı konumuna geçmekte böylece alıcının tepkisi öğrenilmektedir (Gürgen, 1997: 23).

Halkla ilişkiler reklamcılık ve propagandadan farklı olarak iki yönlü ilişkiyi gerekli kılar. Bir yandan bilinçli bir halkla ilişkiler kampanyası ile kamuoyuna gerekli ve yeterli bilgiler sunarak onun ilgi ve desteği kazanılırken, öte yandan halkın işletmelerden beklentileri, istek ve tepkileri anlaşılmaya çalışılır. Toplum ve işletme arasında oluşturulan sağlıklı iletişim kanallarıyla iki tarafın birbirini tanıması ve etkileşmesi sağlanır (Sabuncuoğlu, 1998: 18).

Halkla ilişkilerde yönetim karşı tarafın tepkisine önem vermekte ve bunları değerlendirmektedir. Yönetim halkı etki altında tutmaya çalışmaktadır. Çeşitli imkanlardan yararlanarak halkı belli bir düşünce, fikir ve eyleme inandırmaya çalışmaktadır. Buna karşılık halk pasif olmamaktadır. Sadece etkilenmekle yetinmemekte, yönetimin inandırmaya çalıştığı

(24)

düşüncelere, hareketlere tepkide bulunmaktadır. Yönetimi çeşitli alanlarda eyleme geçmeye zorlamaktadır ( Budak ve Budak, 1995:161). Diğer bir ifadeyle halk yönetimin kararlarına, düşüncelerine tepkide bulunmakla yetinmemekte, yönetimin harekete geçmediği durumlarda yönetimi harekete geçirmek için ona etkide bulunmaktadır. Bu yönden halkla ilişkiler yönetimden halka, halktan yönetime giden iki yönlü bir süreçtir (Tortop, 1998: 24).

Yukarıda da çeşitli yazarlar tarafından ifade edildiği gibi halkla ilişkilerdeki en önemli vurgu, gerçekleştirilen iletişim sürecidir. Bu iletişim süreci ise reklam ve propaganda gibi diğer iletişim odaklı bilimlerden farklı olarak olabildiğince eşitlerarası bir ilişkinin kurulmasını gerekli kılar. Çünkü halkla ilişkiler doğrudan bir malı satmak, bir düşünceyi kabul ettirmekten ziyade hedef kitleyi ikna ederek kurum amaçları etrafında toplamayı amaçlar.

1.4.2. Güven Oluşturmaya Çalışmak.

Kurumlar amaçlarına ulaşabilmek için hedef kitlelerinin güven ve ilgisini kazanmaya çalışmaktadırlar. Güven ve ilginin kazanılması ise uzun süreli ve sistemli bir çalışmayı gerektirir. Uzun süreli çalışmaların yanında güven oluşturma konusunda açıklık, doğruluk ve inandırıcılık ilkelerine bağlı kalmak da önemli unsurlar olarak görülebilir. Ayrıca kurumların ilişkide bulunduğu gruplarla kuracağı iletişim eylemlerinde bu ilkelere bağlı kalıp kalmayacağı kurumun sosyal sorumluluk kriterleriyle de yakından ilgilidir. Sosyal sorumluluk ilkelerine bağlı olarak hareket eden bir kuruluş ise güven oluşturma konusunda daha önde yer alabilecektir. Bu bakımdan bir kurumun güven oluşturabilmesi için eylemlerinde aynı anda birden fazla ilkeye bağlı kalarak hareket etmesi gerekir. Bu ilkeler şu şekilde ele alınabilir.

1.4.2.1.Doğruluk.

Halkla ilişkilerin her aşamasında dürüstlükten ayrılmamak, çalışmaların başarısında önemli bir etkiye sahiptir. Kamuoyunun inanç ve desteğinin kazanılması halka doğru bilgi vermekle sağlanır. Onurlu ve dürüst çalışma, doğruluk ve güvenilirlik halkla ilişkilerin vazgeçemeyeceği ilkelerdir. Halkla ilişkilerde yalnız gerçeğin yeri vardır, gerçek olan duyurulur, tanıtılır. Gerçek olmayanın tanıtılması, duyurulması halkla ilişkiler örgütünün üzerinde bile durmayacağı bir olgudur (Sabuncuoğlu, 1998:53-54).

Düşünürlerin büyük bir bölümü kesinlikle doğruluktan ayrılınmaması gerektiği yönünde görüşlerini ortaya koyarken, uygulamada bazı olumsuz durumların da ortaya çıkabileceği gayet açıktır. Doğru bilgi verme halkla ilişkilerin işini en fazla zorlaştıran unsurlardan birini oluşturmaktadır. Çünkü, her kuruluşta yolunda gitmeyen bir takım yönler ve kamuda olumsuz

(25)

izlenimler yaratacak gelişmeler bulunmaktadır. Böyle durumlarda, halk ile işletme arasında aracılık yapan basın, böyle bir durumu tespit ettiğinde ya da herhangi bir yandan doğruluk bir yandan da kurumun imajı söz konusu olduğunda halkla ilişkilerin mesleğin sanat yönünü devreye sokması gerekmektedir (Budak ve Budak, 1995: 161). Çünkü her zaman doğruları söylemek mümkün olamayabilir. Bazı durumlarda gerçekleri açık bir şekilde ifade etmek kurumun geleceği açısından sorunları meydana getirebilir. Gerçeklerin dışına çıkarak olanın tam tersi bir durumu ortaya koymak ise halkla ilişkilerin doğasıyla uyuşmaz. Yani, halkla ilişkiler uzmanı bu gibi durumlarda hassas dengeleri gözeterek kurum adına olumsuz sonuçlanabilecek durumu kurum yararına çevirebilmelidir (Bülbül, 1998: 17).

Bu gibi kurum adına oluşabilecek istisnai durumların dışında doğruluktan vazgeçilmemelidir. Halkla ilişkiler kurumda gerçekleşen her olguyu veya hedef kitlenin istediği her bilgiyi açık bir şekilde ortaya koyabilmelidir. Diğer bir anlatımla halkla ilişkiler kurumun gizli kapaklısı olmayan bir cam ev niteliğinde olması gerekir (Asna, 1997: 247).

1.4.2.2. Uzun Süreli Çalışmalar Gerçekleştirmek.

Halkla ilişkiler devamlı olan ve sabır ile çalışılması gereken bir eylemdir. Bir günde birkaç günde saygı, sevgi, nüfuz kullanılmamalıdır. Güven ve dostluk kurmak zamanı gerekli kılan bir olgudur. Dostluk karşılıklı tanışma, dayanışma ve paylaşım uzun süren bir ilişki ile gerçekleştirilebilir. Sağlam bir halkla ilişkiler sağlam bir dostluğa benzetilebilir. Sağlam bir dostluğun oluşturulabilmesi ise uzun süreli bir ilişki ve sabırla yürütülen arkadaşlıklara bağlıdır (Tortop, 1998: 24).

Halkla ilişkiler, farklı çalışmaları gerçekleştirmeyi zorunlu kılar. Bir çok firma, kuruluş halkla ilişkiler faaliyetlerinden reklam ve propaganda da olduğu gibi hemen somut sonuçlar bekleyebilir. Oysa halkla ilişkilerin temelinde sevgi vardır. Bu sevgi zamanla gerçekleşebilir. Bir kuruluş kendisine olan sevgiyi zamanla kazanabilir (Budak ve Budak, 1995:162).

Halkla ilişkiler çalışmaları belli süreçlerden geçerek sonuçlandırılır. Bu süreçlerden birinin çalışma kapsamında ele alınmaması halkla ilişkilerin sürekliliği açısından sorunları oluşturabilir. Çünkü halkla ilişkiler alanında yapılan bir faaliyet ondan sonra gerçekleştirilebilecek çeşitli faaliyetlerin ilk bilgisi konumunda olabilmelidir. Bunu sağlamanın en önemli yolu da; halkla ilişkiler süreçlerinden olan değerlendirme ve raporlama aşamasının özenle gerçekleştirilmesine bağlıdır denilebilir. Yani bir çalışmadan sonra yapılacak raporlama daha sonraki çalışmalarda oluşabilecek aksaklıkların ortaya çıkmadan önlenmesinde önemli bilgi kaynakları olabilecektir.

(26)

Bu bakımdan halkla ilişkiler çalışmaları uzun bir zaman sürecini gerekli kılar. Bir başka deyişle sonuçları uzun dönemde alınabilen çalışmalardır (Sabuncuğlu, 1998: 56).

1.4.2.3. Örgütsel Bütünlüğü Gerçekleştirmek

Halkla ilişkiler çalışmalarından yalnızca kurum halkla ilişkiler birimleri sorumlu değildir. Bu çalışmanın başarıya ulaşmasında kapıdaki bekçiden en üst yöneticiye kadar belli sorumlulukların üstelenilmesi gerekir. Bu bakımdan kurumun halkıyla muhatap olan her personel sıcak ilişkiler gerçekleştirme çabası içinde olmalıdır.

Organizasyon yapısı içinde, halkla ilişkiler biriminin geliştirdiği program tüm kuruluşça yürürlüğe konup benimsendiği taktirde başarılı olunabilir (Kadıbeşgil, 1986: 22). Halkla ilişkiler sorumluluğu kuruluşun genel müdüründen en tabanda çalışan işçisine kadar herkesin üzerindedir. Halkla ilişkiler tatlı bir tebessüm veya güleryüzle başlar. Telefondaki sekreterin sıcak ve iyi niyetli davranışı, yeterli bilgi vermesi birer halkla ilişkiler uygulamasıdır. Bu nedenle bütün personelin halkla ilişkiler konusunda sürekli eğitilmesi ve yetiştirilmesi gerekmektedir (Sabuncuoğlu, 1998:56). Çalışanların eğitimiyle birlikte personel seçiminde de özenli davranılması gerekir. Çünkü halkla ilişkiler konusunda yetenekli bir personel insan psikolojisi ve ikna yöntemleri konusunda bilgisi olması gerektiği gibi iyi bir diksiyona ve hitap yeteneğine de sahip olabilmelidir. Daha önceki eğitim döneminde bu kazanımları sağlayamamış bir bireyin eğitilmesi halkla ilişkiler açısından istenilen başarıyı sağlayamayabilecektir.

Bu bakımdan üst düzey yöneticilerden, sıradan çalışana kadar kuruluş kapsamında halkla ilişkiler bölümünün, gelecek öneri, uyarı, yardım ve uygulamalara kapısını açık tutması gerekmektedir. Bunların o kuruluşun dış dünyada saygın bir imaj kazanmaya yönelik faaliyetlerinin parçalarını oluşturduğu düşünülmelidir. Bu küçük parçalar biraraya gelip bütünü oluşturdukları zaman o kuruluşun gerçek görüntüsü kamuoyuna yansıyacaktır (Kadıbeşgil, 1986: 28). Diğer bir anlatımla kurumun herhangi bir bölümündeki çalışmanın başarıya ulaşmasında halkla ilişkilerin önemli katkıları olabileceği gibi buradaki başarının sağlanmasına bağlı olarak kurumun halkıyla bütünleşmesi sonucunda da halkla ilişkiler faaliyetlerinde başarıya ulaşılmış olunacaktır.

1.4.2.4. İnandırıcılık

Başkalarını etkilemek, onların görüşlerini değiştirmek halkla ilişkiler uzmanının ikna yeteneğine bağlıdır. Bu durum için karşı tarafa güven ve inanç aşılamak gerekir. Bu nedenle inandırıcılık ilkesi halkla ilişkilerin en zor çalışma alanlarından biridir. Bir imajın inandırıcı olmasında kaynağın büyüklüğü ve etkinliği, verilen bilgi ile elde edilen sonucun tutarlı olması

(27)

gibi faktörlerin önemi büyüktür. Sonuçların başarılı olduğunu gören toplum, yapılan çalışmalara gönülden destek verir ve örgüt toplum bütünleşmesi daha kolaylıkla sağlanır (Sabuncuoğlu, 1998: 56).

Halkla ilişkiler çalışmalarında başarının gerçekleştirilebilmesi için dil ile kişi ve toplum psikolojisi konusunda sağlam bilgilere sahip olunması gerekmektedir. Mesajların hazırlanmasında kullanılacak söz ve görüntülerde hitap edilen hedef kitlenin milli kültür, gelenek ve ideolojik amaçlarının, ya kullanmak ya da uzak durmak için iyi bilinmesi gerekmektedir. Çünkü bazı kelimeler, milli kültür, toplum psikolojisi açısından sözlük anlamının dışından başka anlamlar taşıyabilmektedir (Türkkan, 2000: 61). Diğer bir anlatımla daha genel bir değerlendirme yapılacak olursa hedef kitlenin bütün psikolojik ve sosyal değerlerinin dikkate alınarak mesajların hazırlanması gerekir. Bu özelliklere uyulmadığı taktirde mesajın hazırlanması sırasında iyi niyette taşınsa iknanın gerçekleşmesi mümkün olmayabilecektir. Ayrıca bireyler kendi değerleri kapsamındaki mesajlara daha ilgili olabilecekleri için iknanın ilk adımı olan dikkatin sağlanması da bu ilkelere uymakla sağlanabilecektir.

1.4.2.5. Açıklık

Halkla ilişkiler uygulamalarında açık olma özenle uygulanması gereken ilkelerin başında gelmektedir. Kuruluşa ait bilgiler, hedef kitlelere çekinmeden olduğu gibi saptırılmadan yansıtılabilmelidir. Bu şeffaflık anlayışı modern işletmecilikte uyulması gereken prensiplerdendir. İşletmenin örgüt yapısı, ekonomik gücü, pazar alanları ve diğer çalışmaları olduğu gibi halka açıklanmalıdır (İşçi, 1997: 102). Bu bakımdan modern bir örgütlenmenin sağlanabilmesi için açıklık ilkesine uyulmalıdır.

Demokrasi çoğulcu yönetimler, kurum ve kuruluşların seffaflığını öngörür. Çağdaş yönetim anlayışına göre önemli olan açık yönetimin oluşturulabilmesidir. Halkla ilişkiler faaliyetlerinde de açıklık ilkesi kuruluş nezdinde kamuoyundaki güven duygusunu artıracağı, pekiştireceği için önemlidir. Çoğu yazar tarafından da belirtildiği gibi kurum ve kuruluş adeta camdan bir ev gibi olabilmelidir (Gökçe ve diğerleri, 2000: 54). Kuruma bilgi edinmek amacıyla yapılan bütün başvurularda açıklık ilkesi ölçüsünde cevap verilmesi gerektiği gibi zaman- zaman kurum tarafından çeşitli eylemlerle halka açıklık ilkesi çerçevesinde bazı bilgiler sunulabilmelidir.

1.4.2.6. Güçlü Kurum İmajının Sağlanması

Kuruluş kamuoyunda gerekli güveni oluşturabilmek için kamuoyunda güçlü bir imaj oluşturma ilkesine bağlı hareket edebilmelidir. Firma imajı, çeşitli kuruluşlar hakkında

(28)

insanların kafalarında oluşan düşünsel resimler anlamına gelir. Bu resimler dolaylı ya da dolaysız algılar ve deneyimler sonucunda oluşmaktadır. Yani kişilerin kuruluş hakkında duydukları, gördükleri ya da doğrudan kuruluşla ilişki kurduklarında edindikleri kanının görüntüsü firma imajı olmaktadır (Gökyay,1971:108). Bu bakımdan kuruluşların oluşturdukları amblemler ve kurumun ismiyle özdeşleşmiş çeşitli semboller kurum güvenilirliğinde önemli unsurlar olarak görülebilir. Bu semboller hedef kitlelerin değer yargılarıyla çatışmaması gerektiği gibi, bu sembollerin kurum adına güveni çağrıştıran bir kimliği bürünmesi de yine uzun süreli bir halkla ilişkiler çalışmasıyla gerçekleşebilecektir.

Eğer bir kurum kamuoyuna güvenilir, dürüst ve topluma yararlı hizmetler yaptığı izlenimini verebilirse, kurumun, sıkıntılı dönemlerinde hedef kitlesini yanında bulması daha muhtemel olacak ve bu olumsuz sıkıntıdan daha çabuk çıkabilecektir. Kamu kuruluşları hizmet ettiği kamunun güvenini kazandığı taktirde hizmet sunumlarında ortaya çıkabilecek kaynak sıkıntılarını önlemiş olabileceklerdir. Çünkü halkını kurumla bütünleştirebilmiş bir yönetim kaynak kullanımında önemli tasarruflar sağlayabilecek ve dengeli kullanılan kaynaklarla daha fazla alanda hizmet görebilecektir.

1.4.3. Yineleme ve Süreklilik

Halkla ilişkiler iki yönlü bir mesaj ileti sistemi olarak yorumlanabilir. Bu nedenle halkla ilişkilerin önemli ilkelerinden biri de mesajların birçok kez tekrar edilebilmesidir. Bu sayede mesajla sık-sık karşılaşan hedefin mesajı bir daha unutmayacak biçimde belleğine yerleştirmesi sağlanabilir. Mesaj, çeşitli kanallarla benzer kalıplarda yayınlanacağı gibi, bir kanalda da birden çok kez tekrarlanmalıdır. Bu tekrarlar sonucu, hedefe aktarılan konunun çeşitli görüş sahiplerince tartışılması, anlaşılmayan noktaların aydınlatılması ve bunun sonucu olarak konunun akıllarda yer etmesi sağlanır. Bu yapılamadığı taktirde, konu ne kadar ilginç olursa olsun dikkat çekilemez (Asna, 1998: 97).

Mesajlar tekrarlandığı sürece bireylerin belleğinde yer edinebilir. Ancak bu tekrarlar hedef kitlenin kişisel sınırlarına müdahale edici nitelikte olmamalıdır. Ayrıca tekrarlar hedef kitlenin eğitim ve toplumsal konumuna göre yapılmalıdır. Çünkü gereksiz yapılabilecek tekrarlar bireyin kendisinin aptal yerine konulduğu düşüncesine kapılmasına neden olabilecektir. Bu durumda bireyin mesajla uyum sağlaması beklenirken tam tersi bir durum ortaya çıkabilir.

1.4.4. Hedef Kitleyi Etkilemek

Halkla ilişkiler tanımlarına bağlı kalınarak ortaya konabilecek sonuca göre halkla ilişkilerin amacı, hedef kitleleri etkileyerek onları belirli bir inanışa ya da eyleme itmeye

Referanslar

Benzer Belgeler

Başkent Üniversitesi Rektörlüğüne Batman Üniversitesi Rektörlüğüne Bayburt Üniversitesi Rektörlüğüne Beykent Üniversitesi Rektörlüğüne Beykoz

Asıl amacı işbirliğini güçlendirmek ve her alanda bilimsel güçbirliği sağlamak olan Mutabakat Antlaşması İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof.. Galip Akhan ile

Galatasaray Üniversitesi Rektörlüğüne Gaziantep Üniversitesi Rektörlüğüne Gebze Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne Giresun Üniversitesi Rektörlüğüne

Gaziantep Üniversitesi Rektörlüğü Gebze Teknik Üniversitesi Rektörlüğü Giresun Üniversitesi Rektörlüğü Gümüşhane Üniversitesi Rektörlüğü Hacettepe

Gaziantep Üniversitesi Rektörlüğü Gebze Teknik Üniversitesi Rektörlüğü Giresun Üniversitesi Rektörlüğü Gümüşhane Üniversitesi Rektörlüğü Hacettepe

Gaziantep Üniversitesi Rektörlüğü Gebze Teknik Üniversitesi Rektörlüğü Giresun Üniversitesi Rektörlüğü Gümüşhane Üniversitesi Rektörlüğü Hacettepe

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE SAMSUN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE SANKO ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE SELÇUK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE SİİRT

Afyon Kocatepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Mühendisliği Bölüm Başkanlığı tarafından 16-19 Haziran 2021 tarihleri arasında "7.. Yenilenebilir