• Sonuç bulunamadı

Kıbrıs Vakıflarının Bugünkü Durumu ve Vakıflar İdaresinin Fonksiyonları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kıbrıs Vakıflarının Bugünkü Durumu ve Vakıflar İdaresinin Fonksiyonları"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KIBRIS VAKIFLARININ BUGÜNKÜ

DURUMU VE VAKIFLAR

ÎDARESİNtN FONKSİYONLARI

Ayer BARIŞ

Kıbrıs Vakıflar İdaresi tdari İşler Şube Müdürü

I - K I B R I S V A K I F L A R I N I : . B U G Ü N K Ü D U R U M U :

A - V A K F I N T A N I M I V E K I B R I S V A K I F L A R I N I N D O Ğ U Ş U

f f \ 7 ' A K İ F " , fertlerin taşmır veya taşınmaz mallanm harici hiçbir tesir, mecburiyet ve mükelle-' fiyet olmaksızm sırf kendi nza ve bildirimlcriyle şahsi mülkiyellerindai çıkanp, yine kendileri tarafindan tâyin olunan şartlaıia toplum yaranna dinî, sosyal ve kültürel hizmetlerin ifası ve benzeri hayır tnzmetlerinin yerine getirilmesi için ebedi olarak tahsis etmesidir.

Bir başka anlatımla, vakıf, bir malın Tann malı olarak kabul edilmek suretiyle insanlann ya­ ranna devredilmesi; özel mülkiyete konu olmaktan çıkarılması, sonsuza dek insanlık hizmetine tahsis edilmesi ve toplum olarak yararianılabilen bir kaynak halinde devam ettirilmesi ve ^liştirilmesidir.

B u duruma göre, vakfedilen heriıangi bir şey (mal, mülk), kanuni haller müstesna, ne satılır, ne saim abrar, ne miras kahr, ne bağışlamr ve ne de rehin gösterilir veya ipotek edilir.

Vakfedilmiş mallar, vakıf mevzuaü nazannda, Tann'nm mah olan cami mallan gibi addolunur. Bu itibaıia, vakıflann dini mahiyeti aşikârdır.

Kıbns'ta ilk vakıflar, Kıbns'm 1571 yılında Osmanlı tmparatodugu tarafından fethi ile biriikte kurulmaya başlamıştır.

Nitekim, Kıbns'm fethi ile biriikte ilk örnek Vakıflar, taşınmaz mallarmın vakfedilmesi ile Os-manh Paşalan-Yöneticileri tarafmdan kurulmuş ve zamanla diğer hayırsever Müslüman-Türk vatan-daşlanmn kurduklan vakıflaria vakıf mallar da artarak Ada çapında büyük bir vakıf emlâk varlığı meydana gelmiştir.

Ata yadigân erdemli bir geleneğin asıriara sığan birikiminin ürünü olan ve sosyal dayaraşmaran çarpıcı örneklerinden sayılan bugünkü K I B R I S V A K I F L A R I , Kıbns Türic Halkına sağladıklan çok yönlü yaraılann yamsıra nesilden nesile kopmaz bir bağ da oluştuımuşlardır.

B - B A Ş L I C A V A K I F T Ü R L E R İ :

Günümüzdeki Kıbns Vakıflanm iki esas sınıfa ayırmak mümkündür, a - M A Z B U T V A K I F L A R :

B u suiıila yer alan Vakıflar, yönetimleri dahil tüm işlemleri Vakıflar Idaresi'nce yapılan ve

(2)

Mazbut Vakıflar, doğrudan toplumun hayır ve din işlerine sarfedihnesi şart kılman vc menfaati hiçbir şahsa ait olmayan Vsdaflar ile nesli vc istifade edenleri son bulup zaman aşımı ile mevzuat gereğince Mazbut Vakıflar sınıfına itİMİ edijcn Mülhak V ^ ^

b- M Ü L H A K V A K İ F L A R : *

B u sımflaki Vakıflar, vakfiye §attlanna göre belirlenen İdşiler (Mütevelliler) tarafından y ö n e ­ tilen ve gelirfazlaa vakfiyede öngörülen gallcharlara ait olan vşkjflardır.

. Her mülhak vakfın kendine özgü vakfiye şartlan mevcuttur. B u şartlara göre, vakfı yapan (Vâkıf), ölümünden sonra vakfın kim tarafindan yönctilecc^ni belirleyebileceği gibi, gelirin ne oran­ da, hangi amaçlar için ve kimlere dagıülacagma dair vakfiyeye şartlar koyabihnekte ve vakfın müte­ vellisi de konan bu şartlar muvacehesinde vakfı yöncunektedir.

. , Mütevelliler, Mülhak Vakıflan, Vakıflar İdarcsi'nin nezareti altmda yönetmekte ve bu c ü m l e ­ den olmak üzere, Mülhîdc Vakıflann gelir vc giderieri Vakıflar İdaresi tarafindan periyodik olarak mu­ rakabe edflmektedir. B u derittimleriii'Wai

MâCTiîj^ftilâ^^

ve diğer mevzuata uy­ gunluğunu sağlamaktır.

Vakıflar İdaresi, MüteveUiler marifetiyle yönetilen Mülhak Vakıflaım brüt gelirieri üzerinden % S Muhasebe Harcı ahnaktadiL ; !

MüteveUileri yurt dışında bulunan, müteveUisi ihmalkâriık y ^ a n , henüz mütcveUisi atanma­ yan, aşın borcu bulunan ve vakfiye şartlan yerine getirilmeyen Mülhak Vakıflann yönetimi Vakıflar İdaresi'nce devraünmakta; uygun koşullar oluşuncaya ve müstahak bh- müieveUi atamncaya kadar bu tür Mülhak Vakıflar, Vakıflar İdaresi'nce emaneten yönetihnekte ve geUr fazlahuı, vakfiye şartlan mucibince gaUehariara Vakıflar İdaıcsi tarafindan dağıtılmaktadır.

Yukanda belirtilen ve Klâsik Mülhak Vataflardiyc niieleöebüecdc Mülhak Vakıflara ilâveten, son zamanlarda eğitim, saghk. spon sanat-kaUürgitn ^ Ü i hayır amaçlanna yönelik olarak kurulan ve mütevelli veya Mütevelli Heyetince idare edilip gaUehaıJan bulunmayan Mülhak Vakıflar da mev­ cuttur. , ^, ^ _ \ ..^^' ^ .

Halen, Vakıflar İdaresi kütüğüne kayıüı toplam 365 adet Mülhak Vakıf bulunmaktadır. B u n -lann 163 adedi atanmış Müievellilerce yönetilen Mülhak Vakıflar olup geriye kalan 202 adet Mülhak Vakıf, çeşitli nedenlerle tevliyet dummu münhal düşen vakıflar olup bu tür mülhak vakıflar, yukanda da değimldiği üzere, müstahak bir müteveUi atanıncaya kadar. Vakıflar İdaresi'nce emaneten yönetilirier. Vakıflar İdaresi emaneten yönettiği Mülhak Vakıflann brüt gdhieri üzerinden % 5 Muha­ sebe ve % 10 İdare harcı olmak üzere cem'an % 15 harç almaktadır.

C - K I B R I S V A K I F L A R I N I N Ö N E M İ :

Kıbns'taki Vakıflann, Kıbns Türk Halkmm gerek dünkü ve gerekse bugünkü ekonomik vc sosyal hayatında fevkâlâde önemli bir yeri söz konusudur. Vakıflann bu önemü konumuna bildirinin ileriki bölümlerinde daha somut olarak değimlecdttir.

Mamafih, özeüemek gerekirse, özellikle İngiliz Sömürge Yönetimi döneminde (1878-1955) Evkaf Müessesesi, Kıbns Türit Halkı'nm kara gün dostu olarak topluma dönük büyük hizmet ve katkılarda bulunmuştur.

Bu dönemde Evkaf Müessesesi, adetâ bir devlet gibi, Kıbns Türic Halkmın türiü sosyal ve ekonomik ihtiyaçlanm karşılayan örgüt işlevini gönnüştür. Dinî eğitimin ve okul inşa giderierinin fi­ nanse edilmesi, Şer'iye mahkemelerinin giderlerinin karşılanması, hisariann temizliği ve Lefkoşe su

(3)

şebekesinin kumlması gibi bir kısım beledi hizmetlerin sunulması, köylere su götürülmesi ve okul ya­ pılması, esnaf ve kooperatif kunıluşlara maddi yardımlarda bulunulması vc fakir-fukaraya yardım eli­ nin uzatılması bu meyanda zikredilebilir.

İngiliz Sömürge Yönetimi döneminde. Vakıflann önemini müdrik olan Kıbns Türideri, Kıbns Vakıflann k a ı d i özyönetimine kavuşması yönünde uzun ve yılmaz bir mücadele ömegi vermişlerdir. Hatâ. Kıbns Rumlannın, Kilisenin öncülüğünde Adayı Yunanistan'a ilhak eüne çabalan karşısında Kıbns Türk Malkıran Evkaf için vermekte olduğu mücadele "Kıbrıs T ü r k ü n ü n Adada var olma m ü c a d e l e s i " şekline dönüşmüştür.

Lidcricrinin öndertiğinde gcrçekleşürilen Kıbns Türk Halkı'ran bu azimli mücadelesi sonucun­ da bir yandan 15 Nisan 1956 tarihinde Kıbns Vakıüan kendi özyönetimine kavuşmuş; diğer yandan ise, 1960 yümda Kıbns Cumhuriyeti kurulmuştur.

Vakıflann, Kıbns Türk Halkı için var olan önemi, 1960 ydmdan itibaren de günümüze kadar faıkh ktnnpozisyonuna rağmen deşilmeden devam edegelmektcdir.

U - K I B R I S V A K I F L A R İ D A R E S İ N İ N F O N K S İ Y O N L A R I A - Y A S A L S T A T Ü V E Y Ö N E T S E L Y A P I :

Bugüıdcü haliyle. Vakıflar ve Din İşleri Dairesi. Ahkâra-ûl Evkaf hükümleri. Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti Anayasası ve 31/1970 sayıh Vakıflar ve Din İşleri Dairesi Teşkilât Kanunu'na göre devamlı mevcudiyeti olan, resmi mühürü bulunan, ayn tüzel kişiliğe sahip anayasal bir kamu kum-luşudur.

K I B R I S V A K I F L A R İDARESİ ise. Vakıflar vc Din İşleri Dairesi tüzel kişiliği içerisinde yer alan iki kuruluştan birisini teşkil etmektedir. Aynı tüzel kişilik içerisinde yer alan ikinci kuruluş K I B R I S M Ü F T Ü L Ü Ğ Ü dür.

31/1970 sayılı Teşkilât Kanunu ile tarihsel ve klâsik fonksiyonlannm yanısıra ekonomik fonk­ siyonu da resmen tescil edilen K I B R I S V A K I F L A R İ D A R E S İ ;

a. Bu amaca y&ıclik faaliyetleri de ifa edebilecek şekilde reorganize edilmiş,

b. Devlet mekanizmasında mevcut bürokratik engellerin ortadan kaldınlıp modem işletme-dliğin gerektirdiği çabuk karar alma ve uygulama sürecine geçebilmek amacıyle özeric bir kunıluş ha­ line getirilerek bir başkan, en az 4, en çok 6 üyeden oluşan bir İDARE HEYETİNE bağlanmış ve

c. DiM işlerin, emlâk idaresi işlerinin ve işlemıccilik faaliyetlerinin etkinlikle südflrUlcbilmesi için de, V A K I F L A R İDARESİ ile M Ü F T Ü L Ü K birimleri A Y N I tüzel kişilik alünda ve fakat A Y R I B t R İ M L B ( olarak oluşuırulmuşlaıdır.

B u yeni yaklaşım çerçevesinde V A K I F L A R İ D A R E S İ ; - T ü m mazbut emlâki asaleten idare, idame ve inkişaf ettirmekle, - Mülhak Vakıflan idare ve kontrol etmek ve inkişaflanra sağlamakla,

- Vakıflara ait tarihi ve mimari escricrin tamir, bakım ve muhafazasmı sağlamakla,

- Gerek vakflyelerde ve gerekse kanun, tüzük ve diğer mevzuatla icsbit edilen hayır hizmetleri­ ni ifa etmekle.

- Kendi gelir kaynaklannı en iyi şekilde kullanarak Vakıflan. Türit Toplumunun iktisadî vc sosyal kalkınmasına dörnSu çalışma şekli ile inkişaf elünnck vc bu amaçla;

i. Mali, ticaıî, sınaî ve ziraî teşebbüslerde bulunmak.

(4)

İÜ. Mevcut işletme veya şiritcüercişörak«eime^ ,

vazifelendiıilmiş. V e belirtilen bu amaçlara ulaşabilmek üzere, fiilen gerçekleştirilaı Genel Müdürlük organizaşyonu çerçevesinde; - tdari tşler, - Mali İşlef - tşletme ve Araştırma , - t n ş a a t ve - Emlâk

bölifinleti olö§ûırüKauş ve kadrosu yukanda belirlenen götevlfcıi i f â ^ e b U e c e k elemanlarla g ü ç ­ lendirilmiştir, i. ' r

- Tüm program ve fealiyeüeri ise, Devfetiti kraıteol örganlarmm d e n ö t o i n e tSta kılmmışür. Aym tüzel kişilik içerisinde yer alan Î3BMS M Ö M İ t Ü Ğ Ü l s e ; ' i J

-Tümdinîhizmeüeriyürüünekle, r j t f . • '

.- Cami ve minarelerin bakûn ve idameişim şağİamalda vfe inşaatlantu belli prerısipler ve öncelik esasına göre ger^efâeştinndde

göreylerKürilmi^.

İBİ K I B R I S VAKffXiMt dÛDÇARE^İN B E L ^ ^ B A Ş U H Ü S U S t Y E T L E R t : a. Kıbns'taki, toplumsal mücadele, önemli ölçüde Vakıflarla başlarmştu-.

b a h â önce de değinildiği üzerfr,'Vakiîlar tdâncsi; Kıbnstst tngiUz Sömürge Yönetimi ve Y u ­ nan emperyalizmine karşı, Kıbrîs^tiA: rialkı^n mücadele ruhunim güçlenmesine katkıda bulun­ muştur. .;, . a ; . . <

, I?. Valaflar Jdarpsi. KKTC^^^

Kü2ey Klbhs Türk Cumhuriyeti'ride en büyük emlâk sabibî olan Vakıflar îdaresi'nin, 1988 Yılı degefleii:^le, 500.550.828.960;- T L değerindeki emlâkinin 183.331.084.560.- T L değerindeki kısmii yani değer itibariyle toplam emlâkinin % 36.6'sı Güney K ı b n s t a kalmıştır. V e Vakıflar İdaıeşi<KiQey'de kalan^m]âkîQden dolaya her yıl biiyük oranda gelir kaytana uğramaktadır.

Vakıflar Idaresi'ne, KKTC'de tahsis edilmiş olan emlâk, Gûney'de kalan vakıf emlâkin, kıy­ met olarak % 39'unu teşkil etn^dctejiir. Rakamsal] olarak ifade edilirse, G ü n e y ' d e kalan 183.331.084.560.- T L kıymetinde;ki vakıf emlâke karşılık, Kuzey'de Vakıflar İ d a r e s i n e 72.115.999.493.-TL kıymetinde em&'tahsisi yapdmişür.

B u itibarla, eşdeğerde mal leâmini Sonmu, Vakıflar İdaresi için, gerek mazbut emlâk ve gerekse Mülhak Vatoflâr emlâki açısmdan, halen m ciddi sonınlardan birisim teşkil e ö n e y e devam

etmekte-c. Vakıflar İdaresi, Kıbns'taki Türk vaılığmm devamUiğmda önemli tar g ü ç ohnuştur. KıbnS 'Tüıkleıinin elindeki topraklann önemU Inr kısmı sırf vakıf olduğu için to

mizde kalabihniştir. Vakıflann öhnezligi ve vakıf emlâkin proısip olmak satıhnazhğı, K ı b n s Türic Halkı'nm Adadaki toprak variiğı açısmdan önemli bir avantaj teşkil etmiştir.

d. Vakıflar İdaresi. Adadaki Türic Variığma kastedilen dönemlerde, sağladığı sosyal, dini.

(5)

kültürel ve ekonomik katkılarla Tüık Toplumunun özünden hiçbir şey kaybetmeden bugünlere intika­ lini sağlayan önemli bir etkendir.

e. Vakıflar İdaresi tarihi yapıtlara sahip bir kuruluştur.

f. Vakıflar İdaresi, sunduğu çeşitli ve çok yönlü hizmetleri ile toplumun önemli kesimini eko­ nomik olarak etkileyen bir kunıluştur.

g. Vakıflar İdaresi. A d a çapında gerçekleştirdiği cami ve minarclerie Kıbns'taki Türk Vaılığınm ve dolayısıyle Müslümanlığın sağlam bir göstergesi olmuştur.

h. Vakıflar İdaresi, 31/1970 sayılı Teşkilât Kanunu çerçevesinde, Kıbns Türic Toplumunun Ok Kamu iktisadi Teşebbüsü sıfaum kazanan bir kunıluştur.

C - V A K I F L A R İ D A R E S İ N İ N T A R İ H İ A M A Ç L A R I V E F O N K S İ Y O N L A R I Vakıflar İdaresi'nin bugünkü fonksiyonlan ile ifa ettiği görevlere geçmeden önce bu fonksi-yonlarm seyrini tarihsel süreç içerisinde özetlemekte yarar var.

1- O S M A N L I D Ö N E M İ (1571-1878)

Devletin sosyal ve kültürel fonksiyonlannm henüz gelişmemiş olduğu 1571-1878 döneminde, Vakıflar genellikle aşağıdaki esas maksatlara yönelik hizmetlerde bulunmuşlardır.

i . D i n i F o n k s i y o n u :

Esas gaye, yeni cami yapımı ve mevcut camilerin idame ve idaresidir. Bu devirde imamet ve camilerde hizmet gönüllü olarak yapıldığından pek personel masrafı öngörülmemiştir.

i i . E ğ i t i m F o n k s i y o n u :

B u devirde eğitim fonksiyonundan kastedilen, özellikle dini eğitim ve öğrenimdir. İÜ. S o s y a l F o n k s i y o n :

B u fonksiyon da, daha fazla toplum içerisindeki ihtiyaçhlara maddi yardım yapma ve aşevleri kuıma şeklinde gerçekleştirilmiştir.

2- İ N G İ L İ Z S Ö M Ü R G E D Ö N E M İ N D E (1878-1955)

Kıbrıs'ta İngiliz Sömürge İdaresinin hakim olduğu 1878-1960 dönemi ve henüz ait olduğu TüıkTqplumunun kraitroluna verilmediği devrede (1878-1955) Vakıflar, mevcut sömüıge idaresince çe^tli tecavüz ve istismariara uğratılmış olmasına karşın, Türk Toplumunun varlığım korumasını sağ­ lamış; Urli^nin ve dayamşmasuun timsali olmuştur.

B u dönemde Vakıflann Türic Toplumuna sunduğu hizmetleri şöyle sıralayabUiriz. L D İ N İ F O N K S İ Y O N :

Vakıf şartlarma uygun olarak yeni cami yapımı ile mevcut camilerin idame ve idare masrafla­ rına ilâveten 1878-1955 döneminde Evkaf, gönüllü hizmetten vazgeçen Din Görevlilerinin ödenek­ lerini de finanse etmeye başlamışur.

İİ. E Ğ İ T İ M F O N K S İ Y O N U :

Yaklaşık olarak 1920 yıhna kadar Evkaf, Kıbnsta, Türic Toplumunun tüm egiüm harcamalarını flnanse etmiştir. Bu devrede eğitimin ağırtığı daha çok din üzerine olmuştur.

i i L S O S Y A L F O N K S İ Y O N :

B u fonksiyon kapsamında aşağıdaki hususlan kaydetmek mümkündür.

(6)

a. Şeı^iye Mtüikemelerinin oı^anize ve finanse edilmesi. b. Çeşitli Beledi hizmetlerin sunulması.

c. Köylere çeşitli hizmetlerin (su, okul vb.) götürülmesi. d. Türk Kuruluşlarına, Fukaraya ve Esnafa Yardım Yapılması.

3 - V A K I F L A R İ D A R E S İ N İ N Ö U G Ü N K Ü F O N K S İ Y O N L A R I :

Uzun bir mücadeleden sonra 15 Nisan 1956 tarihinde Evkaf m Türic Toplumuna devri, Kıbrıs Türioinün Adada var olma ve özgüriük mücadelesinde kazandığı ilk zafer, ilk ileri adımdır.

Türic Toplumuna devredilişiyle birlikte Evkafın amaç ve görevlerinde toplum maıfaatine bir­ takım geliştirme ve ilâvcipr yapılması zorunluluğu doğmuş ve Toplumun iktisadi hayatımn canlandı­ rılması için Vakıflar idaresine, mevcut görevlerine ilâveten, 13 Ekim 1970 tarihinde çıkarılan ve bu­ gün de halen yürüriükte olan 31/1970 sayıh Vakıflar ve Din İşleri Dairesi Teşkilât Kanunu ile ekono­ miye ve işletmeciliğe ilişkin ağıriıklı görevler verilmiştir.

Yukandaki anlatım çerçevesinde. Vakıflar İdarcsfnin günümüzdeki fonksiyonlarını ş ö y l e sıralamak iDümkündon

i . D İ N İ F O N K S İ Y O N :

Bu fonksiyonun günümüzdeki uygulanması Kıbns Müftülüğü Bütçesinde yer alan dinî giderle­ rin finanse edilmesi şeklindedir.

ii. S O S Y A L F O N K S İ Y O N :

Bugün için. Vakıflar tdarcsi'nin sosyal fonksiyonu, mevcut Vakıflann hayır şartlanmn konso­ lide edilmesiyle oluşturulan Hayır ve Şosyal işler Fonu çerçevesinde yoksullara yapılan yardımları v c eğitim, spor, kültür v.b sahalara yönelik malî kalkılan kapsamaktadır.

İÜ. İ K T İ S A D İ F O N K S İ Y O N :

Bugün için. Vakıflar İdaresi'nin en önemli ve ağıriıklı fonksiyonlanndan birisini ic^Kil cinıckic olup Vakıflar İdaresi'nin ekonomik öneminin anlaşUması ve sahip olduğu iktisadi potansiyelin hare­ kete geçirilmesinin karariaşünlmasıylc, 31/1970 Sayılı Vakıflar ve E^ft İşleri Dairesi Teşkilât Kanunu

ilCi Vakıflar tdarcsi'ne ekonomik alanda, doğrudan işletmeler kurmak da dahil olmak üzerc, çeşiüi ik­

tisadi görevler verilmiştir.

Bu fonksiyonun etkin bir şekilde canlı tutulması vc başanya ulaştıniması hususu. Vakıflar İdaresi'nin diğer fonksiyonlannı ve yasal görevlerini yerine geürmesine olanak sağlayacağı cihetle. Vakıflar İdaresi açısından büyük önem arzeunektedir.

Bu iübada, Vakıflar İdaresi, kendisine yasal zeminde verilen iktisadî fonksiyon ifa etme göre­ vini eksiksiz bir biçimde yerine getirme azim ve karaılılığı içerisinde bugünkü faaliyetlerini sürdür­ mektedir.

D - V A K İ F L A R İ D A R E S İ ' N İ N B U G Ü N K Ü F A A L İ Y E T L E R İ :

Vakıflar İdaresi'nin, 31/1970 sayıh Vakıflar ve Din İşleri Dairesi Teşkilât Kanunu ile daha da geliştirilen çok yönlü faaliyetlerinden amaçlanan, iktisadî kalkınmaya katkıda bulunmak ve dini, sos­ yal ve kültürel hizmetlerin daha üst düzeyde gerçekleşmesini sağlayacak kaynaklar yaratmakür.

Vakıflar İdaresi yıUık faaliyeüerini yukandaki amaçlar doğrultusunda sürdürmektedir.

Vakıflar İdaresinin, 31/1970 saydı Teşkilât Kanunu ile beliriwien çerçevedeki yıllık faaliyeüeri­ ni ana başhklaria şöyle sıralamak mümkündür.

(7)

a . İ k t i s a d i F a a l i y e t l e r : i. Emlâk İdaresi faaliyetleri ii. İnşaat faaliyetleri

İÜ. Turizm faaliyetleri iv. Tanmsal faliyetler

V. İştirakler. b. Dini Faaliyetler.

c. Sosyal ve Kültürel faaliyetler

Yukarıda kategorik bir smıflandırmaya tâbi tutulan Vakıflar İdaresi faaliyetlerinin her birinin malüyctini belirtmek vc çerçevesini çizmek uygun olacaktır.

i . E m l â k İ d a r e s i F a a l i y e t l e r i :

Daha önce de değinildiği üzcrc. Kıbns Vakıflar İdaresi K K T C d e en büyük emlâk sahibi kuru­ luştur.

Vakıf emlâkin kiralanmasından elde edilen gelirler. Vakıflar İdaresi Konsolide Bütçesinin isiik-rariı ve önemli bir gelir kalemini teşkil etmekledir. Ömeğin 1989 Mali Yılı Bütçesi Gelirierinin % 40 ı (800 milyon T L ) vc 1990 mali yılı Bülçc Tasansı gelirierinin % 45*i (1.4 milyar T L ) vakıf emlâkin kira gclirierinden oluşmaktadır.

iî. İ n ş a a t F a a l i y e t l e r i :

Vakıflar İdaıcsi'nin bu çerçevedeki faaliyetleri; - Emlâkin tamiri bakımı ve korunması

- Vakıf eserierin restorasyonu

- Şdürierin imarına katkıda bulunulması

- Gelirlerin anmasına yönelik yeni inşaatların yapılması amaçlan doğrultusunda sürdürûl-mdctedir.

Bunların gerçekleştirilmesinde finansman temini için bir yandan Kredi temini yönüne gidilirken daha sık bir yöntem olarak da müstakbel kiracılardan prim adı altında gelecek yıUann kira gcliricri peşin olarak tahsil edilmekte ve temin edilen bu finansman imkânı ile ticarî nitelikle yeni inşaai yaucmılan gerçekleştirilmektedir.

n c a r i nitelikteki inşaat faaliyetlerinin yanısıra vakıf eserierin restorasyonu çalışmalan çerçeve­ sinde de inşaat faaliyetleri südürülmektedir. Ömeğin, ötKmli bir Osmanb yapıtı olan ve restorasyon çalışması halen devam eden Büyük Han'ın restorasyonu için bu yıl sonuna kadar toplam olarak 285 milyon T L . harcanmış olacaktır. Büyük Han'ın icstorasycxiu için 1990 Mâli Yılı Bütçe Tasansma ise 165 mUyon T L . ödenek konmuş bulunmakladır. Bahse konu restorasyonun 4-5 yıl sonra tamamlan­ ması öngörülmektedir.

İÜ. T u r i z m F a a l i y e t l e r i :

Vakıflar İdaresi, turizm faaliyetlerini Lefkoşe'de Saray Oiel ile Gime'deki Dome Oiel'i bizza! işleterek sürdürmektedir.

Vakıflar İdaresi Konsolide Bütçesi içerisinde turizm gelirierinin çok önemli bir payı vardır. Bu pay, 1989 Yılı Konsolide Bütçe Gelirierinin % Sl'ini ve 1990 Yılı Kon.solide Bütçe Tasansı

(8)

inin ise % 52'sini teşkil etmektedir.

KKTC'deki toplam yatak kapasitesi içerisinde Vakıflar îdaresi'nin payı yaklaşık % lO'dur. Son beş yıl içinde, ülke genelinde ortalama doluluk oranı % 30-40 civannda seyrederken; turizme hi­ tap eden Dome Otel'de bu oran % 70-75, resmi kuruluşlar ve iş çevrelerine hitap eden Saray Otcl'dc ise % 34 civannda olmuştur.

Vakıflar îdaresi'nin bahse konu ile oteline ilişkin kısa bilgiler aşağıda sunulmuştur.

Yatak K a p a s i t e s i D o m e a e l 350 Oda S a y ı s ı 168 Y ı l l ı k Ortalama D o l u l u k ( ö n g ö r ü l e n ) i 1 9 8 8 %77 1989 >72 1990 .75 %35 Saray Otel 126 60 %34 %32 iv. T a r ı m s a l Faaliyetler:

Vakıflar İdaresi, tanmsal faaliyetlerini 987 dönümlük narenciye bahçesinin yer aldı

Güzclyurt'taki Fazıl Polat Paşa Çiftlik Işlctmcsi'ndc sürdürmektedir. Vakıflar idaresi Konsolide Bütçe Gelirleri içerisindeki Tanmsal İşletme Payı, net katkı olarak, 1989 yılı için % 7 ve 1990 Büiçc tasansında ise % 3'tür.

Vakıflar İdaresi, sahip olduğu KKTC'deki tüm narenciye bahçelerinin % 1.7'si ile.KKTC'dcn ihraç edilen toplam ürünün % 3.16'sını sağlamıştır.

v. i ş t i r a k l e r :

Vakıflar İdaresi bilfiil faaliyet gösterdiği emlâk, tanm ve turizm alanlannın yanısıra toplum ekonomisine katkısını artırmak amacıyle çeşitli ortaklıklar oluştunna yoluna da gitmiştir. Bu ortakJık-lann belli başlılan şunlardır

Ortaklık Adı Kıbns Vakıflar Bankası Ltd. Tam Kredi Ltd. EFİKLtd. Sermaye D u r u m u 7.000.000,000.- T L . 60.000.000.- T L 7.200,000.- T L .

Vakıflar İdaresi Payı

>5l

% 10 %80

Kıbns Vakıflar Bankası'nm bir diğer önemli ortağı ise % 24'lük sermaye payı ile Devlet'tir. Tam Kredi Ltd., kredi ve sigorta-seyahat işleri için Kıbns Vakıflar Bankasımn % 51 scrma\ c payı ile kumlmuş bir şiıkcttir.

b. D î n î Faaliyetler:

Topluma yönelik dinî hizmetler esas itibariyle Kıbns Müftülüğü eliyle yürütülmekte vc bu hiz­ metlerin finansmanı Vakıflar İdaresi tarafindan karşılanmaktadır.

Vakıflar İdaresi gelirlerinin önemli bir kısmını yıllardan beri Müftülük Bütçesinin finansmanı için kullanmaktadır. Aşağıdaki rakamlar bu durumu yansıtmaktadır.

Y ı l l a r Vakıflar İdaresi G e l i r l e r i D î n î Giderlere E v k a f Katkısı Dini G i d e r l e r e K a t k ı n ı n E v k a f G e l i r i İ ç i n d e k i P a v ı 1988 1.235 milyar TL 453 milyon TL %36 1989 2.095 milyar Tl 795 milyon TL %39 1990 (Öngörülen) 3.100 milyar TL 1.8 milyar TL %58 2 0 8

(9)

c. Sosyal ve K ü l t ü r e l Faaliyetler:

Vakıflar İdaresi, sosyal faaliyeücrini, vaknyclcrdc yer alan hayır şarllannın konsolide edilme­ siyle oluşturulan "Hayır ve Sosyal İşler Fonu" çerçevesinde sürdümıekledir.

Hayır ve Sosyal İşler Fonu kanaln le çeşitli kişi ve kuruluşlara yapılan yardımlar ile malını vak­ fedenlere ve Mülhak Vakıf galleharlanna yapılan yardımlar son üç yıl itibariyle aşağıda sunulmuştur.

1988 Yılı 1989 Yılı 1990 Yılı \ için Öngörülen i 1. Hayır ve Sosyal İşleri Fonu

Kanahyle Yardım 17jııil\onTL 24 milyon TL 36 milyon TL |

2. Malını Vakfedenlere ;

Yapüan Yardımlar 2 milyon TL 4 milyon TL _ 6 milyon TL |

3. Mülhak Vakıf Gallcharianna î

Yapılan Yardımlar 2.5 milyon TL 7.5 milyon TL 14.5 milyon TL Vakıflar İdaresi sosyal yardımlannın yanısıra, bedelsiz olarak sosyal ve kültürel maksatlara tahsisli önemli değerdeki emlâki ile topluma görünmeyen katkı sağlamaktadır. Örneğin, Atatürk Kül­ tür Merkezi, 20 Temmuz Lisesi, Le!l;oşa Türk Lisesi. Sedat Simavi Endüstri ve Meslek Lisesi. Kızı­ lay, Kızılay arkası göçmen evleri. Namık Kemal Lisesi arsalannı bu mevanda zikremıek mümkündür.

Aynca, daha önce değinildiği üzere. Vakıflar İdaresi kültürel faaliyetleri çerçevesinde, 1982 yılında Eski Eserler ve Müzeler Dairesi ile müşıerkan başlattığı Büyük Han'ın restorasyonu çalış-malannı halen sürdürmektedir.

I I I . V A K I F L A R İ D A R E S İ N İ N S O R U N L A R I VE Ç Ö Z Ü M Ö N E R İ L E R İ :

1. G Ü N E Y ' D E K A L A N V A K I F E.ML.\KE TA.M KARŞILIK T E Ş K İ L EDECEK

E M L Â K TAHSİSİ Y A P I L M A S I :

Vakıflar İdaresi'nin vıUardan beri karşı karşna bulunduûu en büvük sorunlardan biri, Gü-ney'de kalan vakıf emlâke Kuzey'de tam karşılık teşkil edecek emlâk tahsisi alamamış olması ve talı-sis edilen emlâke de kesinlik kazandınimamış olmasıdır. Bu durum. Vakıflar İdarcsi'nin i!cri>c dö­ nük yatınm plânlan yapması hususunda tereddütler doğumıaktadır.

Mamafih, ilgili merciler ile vanlan mutabakat çerçevesinde çalışmalar yoğun bir şekilde devam etmekte olup, bu sorunun kısa zamanda çözüleceğine inanılmaktadır.

2. F İ N A N S M A N T E M İ N İ :

Vakıflar İdaresi'nin bir diğer önemli sorunu ise yatınmlann finansmanı için yatınnıların geri ödeme süresine eş veya yakın süre ile düşük lai/li kredi temin edememesi: yüksek fai/lc kı.^-a vadeli borçlanma zorunluluğu ve bu durumun \atinmlann gerçekleştirilmesine olan olumsuz etkisidir,

Kıbns Vakıflar Bankası'nın da henüz büşüme ve senııaşe anmmı süreci içerisinde O I I I K I M . bu

aşamada Vakıflar İdaresine gelir katkısı sapmasına olan;ık tanımamaktadır.

Vakıflar İdaresi, kredi temininde karşılaştığı /oriuklar nedeni\le de KKTC'nin gcıvksininı duyduğu sahalara yapması gerekli >atınmlan ertelemek sorunuş le karşı kanşna kalmıştır.

Sorunun çözümü için uvgun koşuilaria (u/un vade. d ü ^ k faiz) proje kredisi olanaklannın \ a-raulması elzxm görülmektedir.

(10)

3. D İ N Î G İ D E R L E R İ N V A K I F L A R İ D A R E S İ G E L İ R İ Ç E R Ç E V E S İ N D E T E S B İ T İ :

Vakıflar İdaresi iktisadi faaliyetlerinden gelir fazlası elde etmektedir.

Vakıflar İdaresi'nin bu özelliğini devam ettirebilmesi için her ytl sağladığı gelir fazlasının hiç olmazsa bir kısmını, vatlığını idame ve geliştirmeye matuf yatınmlara kanalize etmesi ve ondan sonra­ ki gelir fazlasını dinî, sosyal ve kültürel hizmetlere dağıtması gerekmektedir.

Ne var ki, Vakıflar İdaresi'nin dinî, sosyal ve kültürel hizmetlere yaptığı katkı, gelir fazlasını zaman zaman zorlamaktadır. Bu durum ise, zorunlu yatınmlann dahi kısıtlanması sonucunu doğur­ maktadır.

Yatınmlann kısıtlanmasına devam edildiği takdirde, gelir yaratan kaynaklann rantabilitesinin düşmesi ve neticede dönüşsüz giderle ortaya konan dinî, sosyal ve kültürel hizmetlerin durdurulması durumuyla karşılaşılması söz konusu olabilecektir.

Bu itibaria, özellikle dinî giderlerin. Vakıflar İdaresi'nin gelir düzeyi çerçevesinde tesbit edil­ mesi ve KKTC Anayasası'nın ilgili hükmü uyannca, Devletin, hiç değilse makul bir süre, dinî gider­ lere gereken katkıyı yapması bu somnun giderilmesine yardıma olacaktır.

Kıbrıs'ta, sorunlan giderihniş ve daha güçlü kılınmış bir E V K A F M Ü E S S E S E S İ , Kıbrıs Türk Halkı'na daha fazla hizmet ve katkı demektir.

Y A R A R L A N I L A N K A Y N A K L A R :

1. D ü n k ü ve B u g ü n k ü E v k a f - Kıbrıs E v k a f Yayınları No: 3, 1973. 2. R a k a m l a r l a G e r ç e k l e r - Kıbrıs Vakıflar İdaresi Tayınları, 1978.

3. A k a n , Mustafa H a ş i m ; Belgelerle K ı b r ı s T ü r k V a k ı f l a r T a r i h i , K ı b r ı s V a k ı f l a r i d a r e s i Y a y ı n l a n , 1986.

4. Kıbrıs Vakıflar idaresi 1974 Y ı l ı Faaliyet R a p o r u , Kıbrıs Vakıflar idaresi Y a y ı n l a r ı No: 9, E k i m 1975. 5. Kıbrıs Vakıflar idaresi 1980 Y ı l ı F a a l i y e t R a p o r u , Kıbrıs Vakıflar idaresi Y a y ı n l a n N o : 18, N i s a n

1981.

6. Kıbrıs vakıflar İdaresi, 1987 Y ı l ı F a a l i y e t R a p o r u , Kıbrıs Vakıflar idaresi Y a y ı n l a n No: 25, A ğ u s t o s 1988.

7. Kıbrıs Vakıflar idaresi 1989 Y ı l ı F a a l i y e t R a p o r u , Kıbrıs Vakıflar idaresi Y a y ı n l a r ı No: 26, T e m m u z 1989.

8. K ı b r ı s Vakıflar idaresi, 1989 M a l i Y ı l ı K o n s o l i d e B ü t ç e s i 9. K ı b r ı s V a k ı f l a r idaresi 1990 M a l i Y ı l ı K o n s o l i d e B ü t ç e T a s a r ı s ı .

T A R T İ Ş M A B A Ş K A N — Biz de teşekkür ederiz efendim.

Şimdi, oturumumuzun tartışma bölümüne geçiyoruz.

Lütfen, çok kısa olmak şartıyla sorusu olanlar veya katkıda bulunmak isteyenler işaret buyur­ sunlar.

(11)

Buyurun Saynn D Ü R R Ü O Ğ L U .

Ayhan D Ü R R Ü O Ğ L U — Konuşmacılanmıza, bizleri aydınlaltıklan için evvela teşekkürü

bir borç biliyorum.

Saniyen, şu sorulan yöneltmek istiyorum: Efendim, sorulanmı son konuşmacıya yöneltirsem

daha isabetli olacak kanaaündayım. Şimdiye kadar vakıf onanm gcçimıiş midir? Bu birinci sorum.

İkinci sorum: Şimdiye kadar, yapıldıysa, bu restorasyonlarda Ecnebi elemanlar mı kullanıl-mışuı?

Üçüncü sorum: Şayet bundan sonra onanm yapılacaksa; ki, Büyük Han'ın onanmına geçil­ diğini memnuniyetle duymuş bulunuyoruz. Bu rcstorasyonlarda. Edime Selimiye Camiimizin resto­ rasyonunda düşülen hatalara düşülmcmcsini önermek isliyorum. Şöyle ki, kubbe kasnağında, ses akustiğini meydana getirmek üzere, Mimar Sinan'ın ağzı açık, dışa olarak kımıış olduğu testileri ya­ bancı restoratörler, -zannediyorum İtalyan'dı- yabancı şirkete milyariarca liraya baliğ olarak verilmiş olan bu restorasyonda, daha önce duymuşlar, Mimar Sinan eserierini yaparken binalann orasına bu­ rasına gömü, mücevher koyuyormuş diye, bunlar da burada gömü vardır zannıyla kınp kınp içlerini alçıyla doldurmuşlar. Anlıyorum ki, Sa\nn Hocalanmız yol gösterememişler veya murakabe sistemi­ miz zayıf kalmış. Milyarlar gitmiş. Selimiye'nin kubbesindcki, kubbe kasnağındaki testiler de, içi alçdaria doldurularak harap olmuş. Binaenaleyh, Ecnebi şiılccücrc verildiği takdirde, muazj^am parala­

ra baliğ olan bu hadiselerin, son derece büyük dikkat, itina ve titizlikle kontrolünü öneriyorum.

Dördüncüsü: Biraz önce Sayın Konuşmacımızın bahsettiği, Güzchun'taki narenciyelerden ya­ rarlanıyoruz ve şu kadar da buralara sarf ederek alıyoruz dedikleri Güzelyurt yanılmıyorsam Omur-fo'dur. Omurfo, hudutlanmızm içinde midir?

Teşekkür ederim.

B A Ş K A N —Teşekkür ederiz efendim.

Buyurun Sayın ARIBURUN.

Perihan A R I B U R U N — Kıbnslıyım, Büyük Han'a çok ilgim var. Kıbns'ın fethinde Mu­

zaffer Paşa isminde bir kumandanın bu hanı yaptırmış olduğunu biliyorum.

Diğer taraftan, vakıf eserierimizin, imkân olsa kullanılmasını çok arzu ederdim. Çünkü bizler, vakıf eserler içinde yaşıyoruz. Bütün memleketimiz, yurdumuz, dışanda kalan vakıflanmız. bizim büyük mirasımızdır.

Sormak isterdim, şunu sormak isterdim: Büyük Han, onanldıktan sonra ne suretle kuUanı-lacaküı?

Bir de şunu sormak isterdim müsaade buyurursanız: İngilizler, o Büyük Han'ın üst kaiınd;ı Shakcspare oyunlan oynatmak için garip bir tiyatro yapmışlardı. Bir tarafta oturuyoriardı. hir tarafla da tiyatro oynatıhyordu. Bunun bozulmamasını rica ederim. Bu birinci husus.

İkincisi, otel mi yapılacaktır, ne yapılacaktır? Okul mu yapılacaktır? Ben olsam oraya, bir üni­ versite fakültesi koyanm. O kadar güzel, o kadar şahane bir bina ki, bunun bir eşi, bir ben/eri. Hur sa'mızdaki Koza Han'ı da buna benziyor Onasındaki şadırv anın üslündcki ufacık cami. bilmem ki bizim Kıbns'a bağlılığımızı arumıak için başlıbaşına bir simgedir Bunu rica edeceğim.

Ben şuna inanıyorum ki, bizim eski medreselerimiz dönüp dolaştınlıp, kendi bünyelerinde eski Yunan eserlerini besleyeceklerine, bizim eski medreselerimiz şimdi Kanada'da, orada, burada yeni okullar olarak, yeni moda olarak çıkıyor onalığa: yani, onası bir alan. bir bahçe gibi, çevresinde sınıflar olma... Bu suretle, sınıflan içeriden iyice görebilmek... Velhasıl, bu bir yeni moda mekteıı

(12)

usulü. Biz, eski medreselerimizi, içlerinde eski Roma eserlerinin, büyük, güzel, mermer eserlerin. Yunan eserlerinin dericnip loparlanması için kullanacağımıza, acaba kendi kültürümüzü millete, mem­ lekete, özellikle çocuklanmıza aşılayacak birer kültür müessesesi yapamaz mıyız? Mesela hatırlıyo­ rum, bundan 10 sene evvel, güney Sırbistan'da dolaştığımız zaman, -bir resmî ziyaret için gidilmişti oraya- bizim güzel camilerimizin bazılan hiç kullanılmıyor, bazılanndan turizm için istifade ediliyor. Ben asla bunu söylemiyorum, yalnız anlatmak istiyoruz sizlere, camilerin bazılan yansına kadar muşamba ile kaplanmıştı. Namaz vakitleri olmadığı zaman, turistleri oraya parayla alıyoriardı. Yalni/, namaz zamanlannda, Müslümanlar'a, yani Türkler'e bırakıyoriardı. Bilmem siz bunlara ne dersiniz. Dünyanın en güzel, eski bir Bektaşi müessesesi olan yer, şimdi ismini iyice söyleyemeyeceğim size, yine cenupta -hatırladım- Harabati Baba Tekkesi. Bu, Harabaü'Baba Tekkcsi'ndc, Harabati Baha'nın türbesinin içi, Pepsi Cola ve buna mümasil şişelerle doluydu. Bunlar acıklı şeyler. Biz yalnız emlak hususunda istifade etmek değil, bizi kültürümüzün yayılması hususunda istifade eüneliyiz.

Benim sorulanm şu kadarcık olacak: Büyük Han, ileride nasıl kuUamlmak isteniyor? Ben arzu ederdim ki, bir fakülte kumlsun oraya. Çünkü değer. Büyük konferanslar yapılabilecek bir yer var. Açık yer var, kapah yer var. Bir de, Arap Ahmet Camii Kebirinin -ki dedem orada yatar- vakıflan nc oldu, kime satıldı, nereye gitti, onlan nasıl müdafaa edebiliriz?

Afedcrsiniz, uzun konuştum, sağolun.

B A Ş K A N — Teşekkür ederiz efendim.

Buyurun Sayın DOĞAN.

Lütfü D O Ğ A N — Sayın Başkan, gerçekten Vakıflar İdaresi olarak Kıbns'ı çok güzel bir

şekilde anlatülar. Zaten, şahsen Kıbns'ın din hayatını ve Kıbns vakıf yönetimini bilen bir insanım. Bu sene, Vakıflar İdaresinde Kıbns konusunun gelmesi, Kıbns'tan muhterem heyetin buraya teşrifle­ ri, meselenin önemini bize göstermiş olmaktadır.

Öğrenmek istediğim konu, Kıbns'ta, güneyde kalan kısımda, her ne kadar, kuzeydeki verile­ cek emlakla karşılanacak; ancak, güneyde kalan kısımda, daha önce Rumlar'ın yaptıklannın tevalisi olarak buradaki mabetler, mabetlerin aynı şekilde vakıf mallannın, arazi değil vakıf mallannın kal­ masını sağlamak lazım geldiğine inanıyomm. Çünkü, vakıf mallar, bütün Müslümanlar'ın, bütün in-sanlann, Allah'ı seven inin-sanlann, bütün insanlığa Allah için bıraktıklan yerlerdir. Bir Hala Sultan' daki yeri gördüm. Burayı, her ne hal olursa olsun, muhterem Perihan Hanımefendi'nin söyledikleri gibi, gerçek hüviyetini bozacak bir biçimde kullanılmamah. Yalnız o değil, ondan başka, güneydeki yerleri bilmiyorum, Bafla yerle bir edilen meşhur cami, başlangıçta başka şeylere kullanılmış, ondan sonra tamemen yerle bir eünişler. Buna, Vâkıflar İdaresi'nin itina edeceğine ve onlann korunmasına çalışacağına, bir Türk hakkı, bir insan hakkı olarak koruyacağına inanıyorum. Acaba, bu konuda tcd-birieri var mı? Onun için rica ediyomm, ihmal edilecek bir konu değil.

Kıbns'ta, bildiğiniz üzere, 100 kadar cami yıkılmıştır. Bütün dünya bunu seyretmiştir. Kıbns Banş Harekâü'ndan sonra, Türk'ün namusunu, özgürlüğünü, yaşayışını kurtaran bu harekattan son­ ra, gözlerimle gördüm; kiliseleri, mabetleri, camiler gibi itina ettiler Kıbns Türk'ü. Uygar, terbiyeli insanlar, o itinayı gösterdikleri halde, bütün dünya kiliseler biriigi mezarhklan dahil, mezartaşlanmızı kırdınız, kiliselerimizi yıkunız diye, Birieşmiş Milletlerde, bütün dünyayı harekete getirdiler. Bu ba­ kımdan, Kıbns için çok önemli olan vakıf idaresi, çok önemli olan ve onurlu, şerefli Kıbns Tür-kü'nün vakıf idarecileri olarak, güneyde kalan yerieri... K i , biz şimdi, bırakın Kıbns'taki Türk'ün sözünü, şimdi biz, "Hala Sultan" desek, bizim özümüz harekele gelir. Özümüzü harekete getiren bu yerlerin, esas hüviyeti içinde kalmasını, bunu sağlamak için, gerekirse Sayın Cumhurbaşkanı Denktaş'ın, bu konuşmalarda, karşılıklı konuşmalarda söz etmesi ve esas hüviyetinin aynen öyle kal­ ması, oraya Türk'lügün damgasını vuran, Türk'lügün mânâsını bulan şeylerin kalmasıdır esas olan.

(13)

Bu bakımdan çok önem gösieriyor. Hiç olma/sa, Vakıf İdaresi'nin ne olursa olsun, güncy-dckilcrin hepsinin şimdiki durumunu onaya koyacak olan bir envamcri elinin aUında lumiası lazımdır. Ve, o envanlcrin yıl yıl takip edilmesinde çok yarar var. Ben Diyanet İşleri Başkanı olarak gittiğim za­ man. Sayın Cumhurbaşkanı Denktaş Bey'e de. dosilanmıza da rica ellim. "Larnaka'daki Hala Sul­

tan ne oldu?" dedik ve gittim, gördüm. Gerçeklen, orayı müze\c çevinnişler, falan, bilmiyorum...

Kısacası, yeni yönetimin, bu kadar önemli, ağır yükler üstlenen Kıbns Vakıflar İdaresi'nin ye­ ni gelişmesini, birçok yerierden. birkaç bakımdan bakmış, gerçeklen çok yararii. Güneydeki malla-nn, kaybolmaması, ne olursa olsun, orası da bizim, \ukansi da bizim. Çünkü, lapulan bizim, her ba­ kımdan. Oradaki, bütün insanlık için oluşlunılan vakıf yederinin kaybolmamasına gayret cüiıcliyiz. Bunun yanı sıra da. Vakıflar İdaresi, envanierini elinin allında tutmalı, çeşmesi olsun, camisi olsun insanlık için yapılmış İslâmm bu güzel yerleri aynen kalmalıdır. .Acaba, böyle bir çalışmalan var mıdır diye rica cdiyonım.

Sayın Vakıflar Genel Müdürümüz burada. Türkiye olarak, beri taraftan Rum kesiminde orada­ ki kiliseleri kurtarmak için Dünya Kiliseler Biriiûi bütün dünyayı. Birleşmiş Milletleri harekete geti­ rirken, buraya kadar gelen kahraman Vakıflar İdaresi nin yöneticileri. Kıbns Vakıflar İdaresi'nin ka­ zançlarım ve son durumunu burada gösterdikten sonra, bizim de Türkiye Vakıflar Bankası olsun. Vakıflar İdaresi olsun yardım yapmamız, özellikle LeJloşe'deki Gazi Camiimizin çevresini ve diğer vakıf mallannın daha güzelleştirilmesinde, bütün insanlığa sunulmasında, tahmin ediyorum Türkiye Vakıflar İdaresi çok yardımcı olacaktır. Bu daveti de bundan ileri gelmektedir. Başlangıçta zaten an­ latmışlardı. Bu konuda da, Türk halkının. Türkiye'deki Vakıllar İdaresi'ne destek olması gereklidir. İşe yalmz para yapmaz: gönül > apar.

Şimdiden, Türk Vakıflar Yönclimi'nin, Kıbns Cumhurişeii Vakıflar Yönetimi'ne bu konuda yaıdımcı olacağını; gerçekten biz de, gerekirse Birieşmiş .Milleüeri harekete geçirelim.

Sordum Sayın Başkana. "Size yardım yapmıyoriar mı'.' " dedim. Yardım yapıyoriar. ama. bizim için gelen para Rum kesiminde kalıyor dedi. .Ama biz haklıyız. O bakımdan, ne gerekiyorsa, oradaki Türk mallanm, Türk vakfım yahıız bırakmamak gereklidir.

Müsaade buyurursanız ikinci kısma geçmek istişorum. Çok mutlu oldum, bu seneki vakıllar haftasında, Türkiye dışındaki -Sayın Genel Müdürümüz öyle sövledilcr- "Türkiye dışındaki vakiflara bakacağız" dediler. Çok yarariı bir sey. Bilhassa Balkanlarda, dış ülkelerde. Türk vakıOan, Osmanlı Dcvlcii'nden kalan vakıflar iki kısım: Bir kısmı .sosyalist ülkelerde olan vakıf yönelimleri. Bir kısmı da, demokratik ülkelerde olanlar Sos>alisi ülkelerde olan Yugoslavya'da olduğu gibi, -ki dünkü gün yine Makedonya Reisi Uleması geldi, ondan öğrendim- birkaç defa vakıf emvali devlet tarafından alınmış, onlar tekrar işi idare etmişler, yine tekrar vakıflar kurmuşlar Fakat, en enteres;ın. Balkanlar' da Yunanistan'ın durumu bizi biraz fazla i!gilendiri>or. Çünkü Yunanistan'da bir taraftan Ortodoks Kilisesi'nin vakıf mallan, her türlü özgüriükleri dururken, şimaldeki, kuzeydeki Türk vakıf id;ırcsi yanı sıra, Müslümanlann. daha cenuple Türk olarak Müslüman olarak yaptıklan vakıllar var Bu va­ kıflar sahipsiz, kimdir sahibi, ne olmaktadır, nasıl > ünümektedir. hiç bilinmemektedir Gerçekten, Vakıflar Genel Müdüriüğü'nün, -bu ikinci halımda- Balkanlardaki çalışmalannın, bilhassa Yunanis­ tan için çok önemi olduğunu sanı>orum.

Birde, Arap ülkelerinde var. .Arap ülkelerindckiler de. karşılıklı birtakım şeyler içindedir. Bu bakımdan, bu yeni çalışmalar gerçekten isabetlidir Fakat, yapmadan önce. şüphesiz yerinde ve çok geniş araşürmalar yapmak mecburiyetindeyiz.

Uzun konuşlum: fakat, gerçekten vakıf işi İslamın insanlığa sunduğu en güzel özveri, en gü/cl bir hediyedir. Biruygadık görüşüdür.

(14)

Bana söz verdiğiniz için tekrar teşekkür ederim.

Kuzey Kıbns Vakıflar İdarcsi'ni, tekrar selamlıyorum, başarılar diliyorum. Teşekkür ederim efendim.

B A Ş K A N — Biz de teşekkür ederiz efendim.

Buyurun Sayın Altan.

M . Haşim A L T A N (KKTC Millî Arşiv ve Araştınna Merkezi Müdürü) — Efendim, evvela

pek muhterem hocamız Sayın Dr. Lütfü DOĞAN Beyefendi'ye kalben müteşekkirim. Hanımefcn-di'ye de aynca müteşekkirim. Kendilerinin çok yakın tarihte Kıbns Türk Millî Arşivi'ni ziyaret ettik­ lerine yakinen tanığımdır. Oradaki Kıbns vakıf belgelerini yakinen izlediklerini, huzurunuzda aynca hatırlatmaktan kıvanç duyuyorum. Lütfü DOĞAN Bcy'le, aym zamanda vaki ziyaretleri sırasında bir­ likte dinî konulan ve arşiv konulannı ve belge konulanm biriikte mütalaa ettiL

Efendim, bundan önceki panelist hocalanmız ve değerli Kıbns Türk Cumhuriyeti Vakıflar İda­ resi heyetinin burada arz ettikleri görüşler ve fıkirier, gerçekten Müslüman ülkelerin, Türk ulusunun ve özellikle Kıbns Türic Cumhuriyeti vakıflanyla bütünleşmek suretiyle, tüm vakıflann gerçek hüvi­ yetini ve geleceğe dönük olacak şekilde alınacak tcdbirieri bir yerde vurguladılar ve çok faydalı bir oturum olmuştur. Bu oturumu düzenleyenleri, aynca yürekten kutlamayı da şeref addederim.

Efendim, Lütfü DOĞAN Bey, deminki konuşmasında Güney Kıbns'ta bulunan, şu anda met­ ruk gibi görünen vakıf emlâkin dumıu üzerinde endişelerini dile getirdiler. Bu çok yerinde bir endi­ şe. Ancak, hissi olarak konuştuğumu sanmıyorum, bilinçli olarak söylüyorum. Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti içerisinde de vakıf maUanmız vardır, ki halen siyasî arenada, politik mesele olarak taviz noktasına getirilmiştir. Bu da, tek kelimeyle Maraş vakıflan, Maraş Arazisidir. Geçmişte İngiliz yöne­ timinin Kıbns T ü ± yönetimine karşı, Kıbns Tüık toplumuna karşı uyguladığı sömürge yönetiminde zait gördüğü Türic cemaatına karşı ilk etapta yaptığı hamle, vakıflanna müdahaledir. Ve bu müda­ haleler sayesinde, Kıbns Türk toplumu, birçok vakıflan elinden yitirmiştir. Gime'deki Hükümet Bi­ nasının yerini araştınnız, bir İslâm mezariiğınm içerisine yapılmıştir. Lefkoşe'de bugün hükümet bi­ nası olarak kullanılan binalara bir nazar ediniz, göreceksiniz, bir İslâm mezarlığı içerisine yapılmıştır. Eğer, Maraş'a gitmek isterseniz, ilk yol kavşağında Pertev Paşa'mn mezannı göreceksiniz. Eski Os­ manlı denizcisinin, fatihinin mezannı göreceksiniz. Ama, o mezar, bir round aboudun içerisine sıkıştırılmış. Türic vakıf yöneticilerimiz, oradaki Türk nişanesini ilelebet, gelecek nesillere de tanık o-lacak şekilde hazırlamak için basit bir mezar örmüştür. Kutlanz kendilerini. Ama, Rumlar buna da ta­ hammül edemediler. İngiliz sömürge idaresinde, o vakıf demirieri, o mezarlan dahi yıkmaya, öcünü kendisinden alamadı, gitti mezannı yıkmaya yöneldi ve yıkmaya çalışti. Esas amaç ne idi; o mezann olduğu mmtıkamn, vakıf bir arazi olduğunun işaretini ortadan silmek, tarih içerisinde yok etmektir. Tabiî ki, Rum yönetimlerinin ve sömürge yönetimlerinin Türk toplumuna yönelik asimilasyonu da, buna ekleyecek olursak, tabiî ki vakıflann, bu açıdan büyük yara aldığmı vurgulamak isteriz.

Bunun dışında, benim gerçekten söyleyebileceğim bir şey varsa, vakıflar sayesinde bugün Türk toplumu var olagelmiştir; çünkü, vakıflann, vakfiye neticesi bırakmış olduğu en büyük tortu, emlaktir, vakıf emlakidir. Allah'a şükürier olsun ki, Allah razı olsun o kişilerden k i , bu vakıf müessesesini ta, o günlerden bugünlere kadar getirmişlerdir.

O bakımdan, geçmiş yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde İktisat Fakültesi'nin hazıriamış olduğu

bir panelde, "2000 yılına doğru Türk D ı ş Politikası" adh bir sempozyumda, Maraş konusunu

dile getirmiştim. Buna, bir konu olarak, uluslararası bir yön kazandırma amacmdayım. Gerçekten bu­ gün münakaşa meselesi olan ve bir taviz noktası gibi boş tiıtulan, ashnda Türic askerinin kan dökerek almış olduğu o mıntıka, hâlâ bir müzakere süreci içerisinde bir sonuca getirilmek için taviz meselesi

(15)

olarak tutulmaktadır. Konuyu burada bir siyasî mesele olarak söylemiyorum. Gerçekten vakıflann, hem her bakımdan Türk toplumunu destekleyici bir yönü olduğunu vurgulamak için söylüyorum.

Daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Teşekkür ederim.

B A Ş K A N — Teşekkür ederiz.

Değerli misafirlerimiz, vaktimiz çok darahyor. Som sahiplerinin sorulannı kısa tuünaianııı rw\\ ediyorum.

Buyurun Sayın İLTER.

İsmet İ L T E R — Efendim, Hanımefendi Büyük Han'da, İngilizlerin çeşitli piyesler oynamak için yapmış olduğu bir platformdan söz ettiler. Aslında Büyük Han'da -Kıbns'a biri^aç senedir çok çok gidip geldiğim için biliyorum- restorasyon faaliyeti aşağı yukan 20 yılı buldu. Buna Rumlar za­

manında başlamışlar. Onlann^yaptığı, söylediğiniz betonarme platfonn betonamıe şeklinde devam etmiş, duruyor. Fakat orada çok acayip bir şey var, restorasyon tekniğine de uymayan, bağdaşmayan bir durum var. Oradaki kemericr hep Venedik Kemeri mübarek, sivri sivri; Türk kemeri değil. Halbu­

ki Han'm öteki kemerleri doğru düzgün Osmanlı mimarisinin eseridir.

O bakımdan, ben özellikle ilgililerden, onların da dikkatlerini çekmek isliyorum. Bu kemerleri ortadan kaldırmak lazım. Orada, iyi bir restoralör hanım var, o bu işi bilir. Ama, ona imkân tanımak lazım. O Han'ın işhanı olarak kullanılması galiba son çaredir. Belki küçük atölyeler olabilir. Bunun dışmda, bilemiyorum; ama, pansiyonculuk da yürütülebilir belki. Bunun dışında gösteriye açılması diye bir şey söz konusu olmamak gerekiyor.

Benim aynca sormak istediğim, meraklandığım bir konu var. Saray Olcli'nin karşı sırasında bir mevlevihane var. Bugün, ikonlann muhafaza edildiği bir yer şeklinde duruyor o. Acaba, onun restorasyonu için, onu iyi bir şekilde sunmak için bir teşebbüsleri olabilir mi? Yani, bülün restoras­ yon faaliyetleri sanmm Büyük Han üzerinde yoğunlaşıyor. Bu mcvlevihancnin ele alınmasında büyük fayda var gibi gelir bana. Acaba o konuda ne düşünüşorlar.

Bir de, güzel bir havadis vereyim. Karayollan olarak biz, Lefkoşe'nin batısında, Göçmcn-köy'de eski bir taş köprüyü restore ellik, bilirdik.

Teşekkür ederim.

B A K A N — Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın HIZAL.

İsmail H I Z A L (Araştırmacı, yazar, AİN onkarahisar) — Efendim, Sayın Kıbns heyetinin biz­

lere bahşetmiş olduğu bilgilere teşekkür ederiz. Ancak, araşlırmacı olmamız hasebiyle mazbui ve mül­ hak vakıflarla ilgili vakfiyelerin lamam olup olmadığı hususunda bilgilerini isiirdam edeceğiz. B u bi­ rincisi.

İkincisi: Afyonkarahisar'da 1630'dan sonra yazılmaya başlanmış şcriye sicilleri vardır. B u şeriye sicillerinde Kıbns'a auf eden birçok kayıtlar düşülmüştür. Bunlardan bir ianesi de, 1711 veya Hicri 1061-1060'a tekabül eden, Turunçzâdc Mülhak Vakfı ile ilişki kuruluyor. Afyonkarahisar'da Turunçzade Mülhak Vakfi vardır. Pek çok variıklan bulunur. Bunun bir kısmı da Kıbns'la bulun­ maktadır. Oraya da auf yapılıyor.

Şunu arz etmek isliyorum: Arşivde yalnız müzelerde veya Genel Müdürlükle veyahut da tvlirli yerlerdeki arşiv değil, bir de, şcriye sicillerindcki kayıtlan da araştırmakta yarar vardır B u konuda kendilerine yardımcı olabilecek pek çok eleman da mevcuttur Yeter ki bunu arzu etsinler Veya, tatlı bir diyalog, ilişki kurulabilsin.

(16)

Maruzatım bu kadar, teşekkür ederim efendim.

B A Ş K A N — Teşekkür ederiz efendim.

Buyurun Sayın VOLKAN.

Cemaliye V O L K A N (Turizm Geliştirme Vakfı, Kıbns Temsilcisi) — Kıbns'ta doğdum,

orada büyüdüm ve şu anda orada yaşıyorum. Benim vurgulamak istediğim konu, anlıyorum çok ya­ kın ilgisinden dolayı Kıbns'a burada yaşayan halkın ilgisi çok büyüktür. Fakat, bilemiyorum neden­ dir, bazı güncel konularda çok yanlı bilgiler var. Ben en azından, burada toplanmış bulunan arkadaş­ lardan, bu konularda daha titiz davranarak, bilgilerini daha iyi bir şekilde ifade etmelerini isteyece­ ğim.

Biraz önce buraya çıkıp bize soru yönelten bayan, orada yakm zamanda, Kıbrıs'ta yakın za­ manda bulunmuş; fakat, hâlâ daha Güzelyurt bölgemize Omurfo diyor. Omurfo, Rumca'dan gelen bir sözcüktür ve Omurfo dedikleri, fakat Güzelyurt olan bölgemiz, şu anda bizim sınırlanmız içerisin­ dedir.

Ayhan D Ü R R Ü O Ğ L U — Ben onu soraıuştum. B A Ş K A N — Cevaplandınidı efendim.

Cemaliye V O L K A N — Biliyorsunuz, Kıbns Ada olması nedeniyle birçok kültürlerin beşiği

olmuştur. Tabiî, bu dönem içerisinde etkileşimler ohnuşlur. Bu nedenle kültürel eserlerde çeşiüi deği­ şiklikler yapılmıştır. Bunlar, şu anda halen daha, Kıbns'ta görülebilir. Nitekim, Perihan Hanım'ın söylediği gibi, Büyük Han'daki platform veya yakından görüldüğü takdirde Selimiye Camii'ndeki bazı Bizans ve... döneminden kalan kalıntılar izlenebilir. Bunlara kimse yok diyemez; fakat, orada bir Türic kültürünün yaşadığını, bunu canlandırmamız gerektiğini kesinUkle söylemek zorundayız.

Benim vakıflardan dileğim, bu esericr üzerinde restorasyon yapıhrken, dejcnerasyonlan temiz­ leyerek özüne uygun bir şekilde restorasyona giderek, orada yaşayan Türic kültürünü canlandırmak, son yıllarda gelişen Kuzey Kıbns Türic Cumhuriyeti turizmine katkıda bulunarak, bu eserleri can-landıımaktır, canlandınimasının sağlanmasıdır.

Eski eserier, orada yaşayan toplumlann tapu senetleridir. Yani biz, kültürümüzü, orada yaşadı­ ğımızı, bu topraklar üzerindeki variiğımızı birtakım mücadeleler sonucunda ispatlamış durumdayız. Fakat biz, şu anda yavaş yavaş gelişmeye başlayan kültür gelişimi ile de, bu topraklar üzerindeki kültür mücadelemizi vermek zorundayız. Aktif savaşlaria yapılan mücadele, artık sonlandınimıştır. Şimdi yapılması gereken. Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nde yaşayan kişilerin birleşerek, kültür mücadelesini vermeleridir.

B A Ş K A N — İstirham etsem, lütfen topariar mısınız efendim; çünkü süremizi şimdiden aşmış

bulunuyoruz.

Cemaliye V O L K A N — Bitiriyorum efendim.

Bu mücadeleyi yaparken, benim dileğim, Kıbns'ta yaşayan heıicesin ve bize en büyük destekçi olan Anavatan'daki soydaşlanmızın el ele ve gönül gönüle çalışmasıdır.

Teşekkür ederim.

B A Ş K A N — Teşekkür ederim efendim.

Sanıyorum bu son soru sahibiydi.

Önce, sorulann bir kısmım cevaplaması için Dr. Sayın Rauf ÜNSAL'a söz veriyorum. Lütfen, sorulan sorulan mümkün olduğu kadar kısa cevaplandmn efendim.

(17)

Dr. R a u f U N S A L — Efendim, takdir edersiniz ki. büyük bir zaman dilimini, küçük bir za­

man dilimi içerisinde anlatmak pek kolay değildir. Biz onu, özetler içerisinde yapmaya çalıştık. Sayın Perihan ARIBURUN'u yakından tanımaktan mutluluk duyuyorum. Çünkü, müşterek akrabalanmız vardır. Endişelenmesinler, kendilerini, buradan yetkili bir kişi olarak temin etmek iste­ rim. Restorasyon zaten ismi üzerindedir, restorasyon aslına döndürmektir. Dolayısıyla Büyük Han konusunda endişelenecek hiçbir şey yoktur. İlcriki uygulaması, bir kültür hazinesinin dünyanın göz­ leri önüne serilmek aslına uygun olarak kullanmaktan öteye bir şey düşünmek mümkün değildir.

Sayın Lütfü DOĞAN büNüğümün. eskiden beri tanışırız, çok büyük kalkılan vardır Kıbns Diyanet îşleri'ne. Güneydeki vakıf mallar üzerindeki endişelerini ajTien paylaşıyoruz. Ama, yine bili­ niyor ki, bugün Kıbns'ta güncel olan konu, politik anlaşmayı temin etmektir. Tabiî, politik anlaşma temin edildikten sonra, güneydeki vakıf mallar veya diğer kişisel mal variıklan hep biriiktc mütalaa edilecektir. Biz bu konudaki araşiırmalanmızı ve çalışmalanmızı sürekli devam ettiriyoruz. Envanter­ lerimiz tamamdır.

Yalnız, bir konuda aydınlattınız müteşekkirim, bunlann her sene envanter çalışmalanyla eksi­ lenlerini falan tespit cunekte yarar olacağı kanaatini ben de paylaşıyorum.

Saygılar sunanm.

B A Ş K A N — Teşekkür ederiz efendim.

Efendim, geri kalan sorulan Sayın BARIŞ cevaplandıracaklar. Buyurun efendim.

Ayer B A R I Ş — Efendim, ben de tüm soru sahiplerine öncelikle teşekkür ediyorum, ilgile­

rinden dolayı.

Not edebildiğim kadanyla, kısa kısa yanıt vemıcyc çalışayım. Aslında bir kısmı da yanıtlanmış gözüküyor.

Efendim, bu yabancı uzman konusu, biz eski cscricrin restorasyonu konusunda, uzmanlık ge­ rektiren bu konuda, devletin bir uzman kuruluşu olan Eski Eserler ve Müzeler Daircsi'nin görüşleri doğrultusunda hareket ediyoruz. Kullandığımız uzmanlar da, labiauyla devlet uzmanıdır.

Güzcl>'un konusu konuşulduğu için onu geçiyorum. Elbette ki, KKTC sınırlan içerisindedir.

Ayhan D Ü R R Ü O Ğ L L ' — Efendim, devlet uzmanı derken, devletin temin etliği yabancı uz­

manlar mı restorasyonu yapan?

Ayer B A R I Ş — Hayır efendim, restorasyonu yapanlar, tamamen Türk işçiler ve Türk uz­

manlardır.

Büyük Han'ın nasıl kullanılacağı kousunda da sual vardı zannediyorum. Turizm amaçlı diye düşünülebilir, ancak, Sayın Başkanın da ifade elliği gibi, tabiî eski eseri de rencide etmeyecek çerçe­ vede düşünüyoruz. Şimdiki hedefimiz, ifade elliğim gibi, dön-beş yıl sonrası, bu restorasyon işini ta-mamlamakür.

Lütfü DOĞAN Hocamıza Sayın Başkan cevap verdikleri için geçiyorum.

İsmet Beyefendi, Büyük Han'ın restorasyon biçimiyle ilgili şeyler söyledi. İlk fırsatta biz İlkay Hanımla kendilerinin dediği çerçevede temas kurmayı vaadediyoruz.

Diğer, eski eserlerin restorasyonu konusuna gelince, bahsederken de söyledim, bu bir finans sorunudur, elbette. Önceliklerimiz icspil edilmiştir. İnşallah öngördükleri mevlevihaneyi de, ilk fırsatla restorasyon açısından ele alacağız.

(18)

Efendim, ben müllıalc vakıllarla ilgili bazı rakamlar vermiştim. O rakamlan teyit ediyorum. Bu arada, şeriyc sicillerinin de Kıbns Vakıflan Genel M ü d ü r l ü p bünyesinde muhafaza edil­ diğini de aynca ifade ediyorum.

Teşekkür ederim.

B A Ş K A N — Son olarak Sayın ÜNSAL bir noktayı daha aydınlatmak istiyorlar. S ö z ü ken­ dilerine veriyomz.

Buyurun efendim.

Rauf Ü N S A L — Efendim, bir noktayı açıklamakta fayda var. İLTER Beyefendi idi zannedi­ yorum, Kıbns'ta Büyük Han restorasyonu 1970'li yıUarda başlamıştır. Rumlar zamanında başla-ülmıştır Buna açıklık getimıek isledim. Tamamen Türidcr tarafından. Evkaf İdaresi tarafından finan­ se edUen bir çalışmadır. Beton platfonn diye bahsettikleri, restorasyon hareketi hareketi içerisinde bir olay değildir, o İngilizler döneminde Hanımefendi'nin bahsettiği gibi, çok eskiden oraya k o n m u ş bir olaydır. Restorasyon hareketi içerisinde bir olay değildir o.

Ayça A D A L I L A R — Son sözü alabilir miyim efendim. B A Ş K A N — Lütfen çok kısa.

Ayça A D A L I L A R — Efendim, konu buraya kadar gelmişken. Büyük Han, -çok yakinen ta­ kip ediyorum- Tüıider döneminden başlamışür ve fevkalade güzel restore ediliyor. Ancak, eğer kültür Türic köküne dönecekse, zamamnda yapıldığı özü taşıyacak ise, söz konusu olan platformun oradan kaldırılması lazımdır. Çünkü, o döneminde yapıldığı zaman orada İngiliz tiyatrosu yoktu efendim. O, ne ise, ona dönecektir. Çünkü, bir ay önce, Kıbns'ta, Aritaik Dönemden Bugüne adh sempozyumu­ muzda, biz dönemlerini tespit ettik. Kıbns, İsa'dan önce üçüncü binden beri Türk'tür. Yani, paoloıik dönemden beri Türit'tür, Türic izleri vermiştir. Asıriar itibariyle bıraktığı izler arasında, s ö z konusu Han da, yine Türic dönemini yansıtmaktadır. Buraya bir başka kültür gelip bir yama gibi yapışürdıgı tiyatroyu, orada Tüık eseri diye tutmam mümkün değildir eğer restore ediyorsam.

Kemer stili de, zannedildiği gibi Venedik olayı değildir. Zaten derinlemesine incelediğim za­ man, Venedik diye adlandırdığım insanlar da, kaybolan Türk kökeninin parçalandır. Orta Asya'dan geliş izleri vardır. Gelip yerleşme olaylan vardır. Ve kemer, birt>irine bağlı olaylardır. Selçuklu, Os­ manlı kemer yapısı biıbirine bağlı olaylardır.

Yani, şu anda oradaki restorasyon tam özüne uygun yapılıyor efendim.

Aynca, Omurfo sözü, derinlemesine incelendiğinde, Güzelyurt'tan önce A l Asya adım taşır. A i Asya adı, Türic kökeninin ifadesi olan bir kelimedir. Bugün A l Asya adı unutalmuşmr, Omurfo daha çok bilinir. Son günlerde de, Güzelyurt olarak yeniden telaffuz edilmeye başlamıştır. Y a n i , kökü anyor isek, restorasyonlarda iyice köke inerek, o kök tabirlerle birlikte getirelim.

Teşekkür ederim.

B A Ş K A N — Biz de teşekkür ederiz.

Efendim, bu öğleden sonraki otummda, bize çok kıymetli bilgiler sunan değerli iki k o n u ş m a ­ cıya ve değerü katkılanyla ufuklanmızı genişleten ve müdahale eden değerü misafirlerimize tabiî her şeyin başında bir araya gelmemizi bir hafta düzenleyerek mümkün kılan Vakıflar Genel Müdürlü-ğü'ne teşekkür ediyorum.

Referanslar

Benzer Belgeler

İbn Battûta’nın verdiği bilgilerden genel olarak İran’ın büyük şehirlerinin mimarî yönden güzel yapılarla dolu olduğu, çok sayıda medrese ve zaviyenin

In this prospective study, we aimed to compare pre and posttransplant sleep quality and SDs in patients with liver transplant using a combination of objective and subjec-

Congenital Myotonia (CM) is a disease caused by mutations in the skeletal muscle chloride channel gene (CLCN1).. 1 The sarcolemmal chloride conductance is reduced due to

The aim of the present study is to to evaluate our dual magnetic controlled growing rod practices in early-onset scoliosis in terms of curve correction and control, and the effect

Bu çalışmada, glisidil metakrilat N-benziliden anilin schiff bazıyla reaksiyona sokularak yapısında 1,3-oksazolidin halkası içeren yeni bir metakrilat türü

Today, the non-destructive visualization and mapping of an object or structure has become very important. The reason for this is the development of areas such as defense,

In this study, we obtain solitary wave solutions of the coupled Konno-Oono equation by using the FVM and the two variables!.

While in [7], authors investiged its geometric properties and also gave some characterizations of parametric curves of Hasimoto surface in Minkowski 3- space, authors discussed on