• Sonuç bulunamadı

Kastamonu il merkezindeki sağlık çalışanlarının sağlıklı yeme indekslerinin belirlenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kastamonu il merkezindeki sağlık çalışanlarının sağlıklı yeme indekslerinin belirlenmesi"

Copied!
123
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EV YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

BESLENME EĞİTİMİ BİLİM DALI

KASTAMONU İL MERKEZİNDEKİ SAĞLIK

ÇALIŞANLARININ SAĞLIKLI YEME İNDEKSLERİNİN

BELİRLENMESİ

F.Hümeyra ZENGİN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

YRD. DOÇ. DR. NAZAN AKTAŞ

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

F.Hümeyra ZENGİN tarafından hazırlanan Kastamonu İl Merkezindeki Sağlık Çalışanlarının Sağlıklı Yeme İndekslerin Belirlenmesi başlıklı bu çalışma 02/11/2009 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Yrd.Doç.Dr. MEHMET AKMAN Başkan İmza Yrd.Doç.Dr. NAZAN AKTAŞ Üye İmza Yrd.Doç.Dr. NERMİN IŞIK Üye İmza

(4)

TEŞEKKÜR

Eğitimim sürecinde her zaman yanımda olan aileme, bu çalışmanın her aşamasında çalışmalarıma hoş görülü, teşvik edici, eğitici ve öğretici kişiliği ile yön veren, hiçbir zaman ilgi ve desteğini esirgemeyen, eğitimime önemli katkılar sağlayan tez danışmanım Sn.Yrd. Doç. Dr. Nazan AKTAŞ’a teşekkür ederim.

Arastırma verilerinin istatiktiksel analizinde bana yardımcı olan Sn. Araş.Gör. Neriman KARADAYI’ya ve araştırmaya katılan sağlık çalışanlarına sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(5)

ÖZET

Bu çalışmada, sağlık çalışanlarının besin çeşitliliğinin belirlenmesi, besin öğeleri tüketim önerileri çerçevesinde toplam diyet kalitesinin Sağlıklı Yeme İndeksi–05 ile saptanması amaçlanmıştır. Araştırma Kastamonu ilinde görev yapan sağlık personelinden rasgele örneklem yöntemi ile seçilen 282’i kadın, 68’i erkek toplam 350 sağlık personeli üzerinde yürütülmüştür. Araştırma verileri, anket formu ile araştırmacı tarafından yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak toplanmıştır. Sağlık çalışanlarının bir günlük besin tüketimleri “24 saat hatırlatma tekniği” ile ''Besin Tüketim Formları'' kullanılarak elde edilmiş ayrıca antropometrik ölçümlerde alınmıştır.

Araştırmadan elde edilen bulgulara göre sağlık çalışanlarının yaş ortalaması kadınlarda 33.61±7.52, erkeklerde 34.69±8.76’dır. Erkek ve kadın sağlık çalışanlarının BKİ değerleri 18.5–24.9 kg/m² aralığında olanların oranı sırasıyla %50.0 ve %64.2’dir. Kadın sağlık çalışanlarında besin çeşitliliği ortalaması 8.51, erkeklerin ise 7.66 olarak bulunmuştur. Sağlık çalışanlarının hiçbirinin besin çeşitliliği puanın 10(≥16 çeşit) olmadığı, hekimlerin %79.5’inin, sağlık lisansiyerlerinin(psikolog, diyetisyen vs.) %69.2’sinin, hemşire-sağlık memurlarının %77.8’i, sağlık teknikerlerinin %93.3’ünün günde 6–15 çeşit besin tükettikleri görülmektedir. Erkek sağlık çalışanlarının SYİ–05 puanı 61.6±8.1, kadınların ise 65.9±8.9 olarak saptanmıştır. Sağlık çalışanlarının %91.2’sinin SYİ-05’leri geliştirilmesi gereken diyet(51–80 puan), %1.5’i iyi kalitede diyet(81-100puan), %7.4’ü kötü kalitede diyet(0-50puan) tükettikleri bulunmuştur. Sağlık lisansiyerlerinin SYİ–05 ortalaması en yüksek(68.0) sağlık teknikerinin ise en düşüktür(62.7).

Araştırma sonuçları toplumla sürekli iletişim halinde olan sağlık çalışanlarının, besin çeşitliliği ve SYİ–05 puanlarının düşük olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sağlık çalışanlarının beslenme durumunun geliştirilmesi amacıyla hizmet içi eğitimlerle sağlıklı beslenme motivasyonu sağlanmalıdır. Ayrıca, toplumun beslenme durumunun belirlenmesinde önemli bir araç olarak kabul edilen diyet kalite indeksleri kullanılarak ülke genelinde araştırmalar yapılmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Sağlıklı Yeme İndeksi, Besin çeşitliliği, Sağlık Çalışanları, Besin öğeleri

(6)

SUMMARY

This study aims at determining the food vairaties of the medical staff with Healthy Eating Index-05(HEI-05) of the total diet quality in the framework food components consumption advices. The research is carried among total 350 medical staff, 282 female and 68 male selected by randomly sampling method from the medical staff in the Kastamonu province. Research data is collected by using questionnaire form and face to face discussion method by researcher. One day food consumptions of the medical staff is collected by using “24-hour dietary recalls” and “also anthropometric measures are taken according to standart methods.

According to the findings from the research, the mean age of the medical staff is 33.61±7.52 in woman and 34.69±8.76 in man. BMI values of the man and woman staff, in the 18.5–24.9 kg/m² range, are 50.0% and 64.2% respectively. In woman staff food variaties average is 8.51 and 7.66 in man. No medical staff has 10 (≥16 variaties) food variaties point. It is seen that, 79.5% of the physician, 69.2% of the medical bachelor’s degree (psychologist, dietician,etc.), 77.8% of the nurse-health officers, 93.3% of the health technicians consumes 6-15 variaties of food in a day. It is determined that the HEI-05 point of the man medical staff is 61.6±8.1, 65.9±8.9 in woman. 91.2% of the medical staff consume HEI-05 need to be improvement diet (51-80 point), 1.5% consume good quality diet (81-100 point), and 7.4% consume bad quality diet (0-50 point). Medical bachelor’s degree, has the highest HEI-05 average (68.0) and the medical technician has the lowest HEI-05 average (62.7).

Research results found that the medical staff who is always in communication with the society has low food varieties and HEI-05 points. Healthy nutrition motivation should be provided with in-service trainings for the nutrition improvement of the medical staff. Also, there should be conducted researches all over the country using diet quality indexes.

(7)

İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası ... .ii

Tez Kabul Formu... iii

Teşekkür………..…...iv

Özet……….v

Summary………..………..vi

İçindekiler……….vii

Kısaltmalar ve Simgeler Sayfası………..…xii

Tablolar Listesi………....xiv

1.GİRİŞ……….1

1.1. Problem………..3

1.1.1. Araştırmanın Alt Problemleri………3

1.2. Araştırmanın Amacı………..4

1.3. Araştırmanın Önemi………..4

1.4. Varsayımlar………...4

1.5.Sınırlılıklar………..4

2.KONU İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER………...5

2.1. Yeterli- Dengeli Beslenme ve Sağlık İlişkisi………..………5

2.2. Besin Öğeleri………...7

2.2.1. Proteinler………7

2.2.2 Yağlar………...7

2.2.2.1. Doymuş Yağ Asitleri………...8

2.2.2.2. Çoklu Doymamış Yağ Asitleri………..9

2.2.2.3. Tekli Doymamış Yağ Asitleri………9

2.2.2.4. Kolesterol………...10 2.2.3 Karbonhidratlar ………..10 2.2.3.1. Kompleks Karbonhidratlar………....11 2.2.3.2.Basit Karbonhidratlar……….11 2.2.4 Diyet Posası………11 2.2.5 Su………13

2.3. Diyet Kalitesi ve Beslenme Rehberleri………..13

2.4. Besin Çeşitliliği………..16

2.5. Sağlıklı Yeme İndeksi……….………...17

2.6. Diyet Kalitesini Ölçmek İçin Kullanılan Diğer Ölçüm Araçları………...19

(8)

3.1. Araştırmanın Modeli………...………...27

3.2. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi………..27

3.3. Verilerin toplanması ve değerlendirilmesi………...27

3.3.1 Antropometrik Ölçümler………..……….28

3.3.2 Besin Tüketim Durumlarının Saptanması……….28

3.3.3 Besin Çeşitliliğinin Saptanması………...29

3.3.4 Sağlıklı Yeme İndeksinin Hesaplanması………..30

3.3.5 Verilerin İstatiksel Değerlendirilmesi………...30

4.BULGULAR VE TARTIŞMA………32

4.1. Sağlık Çalışanlarının Demografik Özellikleri………....32

4.1.1Sağlık Çalışanlarının Cinsiyete Göre Dağılımı……….32

4.1.2 Sağlık Çalışanlarının Yaşlarına Göre Dağılımı………32

4.1.3 Sağlık Çalışanlarının Medeni Durumuna Göre Dağılımı……….33

4.1.4 Sağlık Çalışanlarının Mesleklerine Göre Dağılımları………..33

4.1.5 Sağlık Çalışanlarının Meslekteki Kıdem Yıllarına Göre Dağılımları……….34

4.1.6 Sağlık Çalışanlarının BKİ Sınıflandırmasına Göre Dağılımları………...34

4.1.7 Sağlık Çalışanlarının Beslenme Yayını Takip Etme Durumuna Göre Dağılımı……….35

4.1.8 Sağlık Çalışanlarının Beslenme Yayınlarını Takip Ettikleri Kaynaklara Göre Dağılımı………36

4.1.9 Sağlık Çalışanlarının Sıvı Tüketim Durumlarına Göre Dağılımı……….36

4.1.10 Sağlık Çalışanlarının Su Tüketim Durumlarına Göre Dağılımı……….37

4.1.11 Sağlık Çalışanlarının Sigara Kullanma Durumlarına Göre Dağılımı……….37

4.1.12 Sağlık Çalışanlarının Alkol Tüketim Durumlarına Göre Dağılımı……39

4.2 Sağlık Çalışanlarının Besin Tüketim Durumları………...49

4.2.1 Sağlık Çalışanlarının Besin Öğesi Tüketim Durumları………39

4.2.2 Sağlık Çalışanlarının Cinsiyetlerine Göre Besin Öğesi Tüketim Durumları………...43

Tablo-4.2.3 Sağlık Çalışanlarının Enerji Tüketimlerinin Yaş Grubuna Göre Dağılımı……….44

(9)

Dağılımı……….………...45 4.2.5 Sağlık Çalışanlarının Protein Tüketimlerinin Yaş Grubuna Göre Dağılımı……….46 4.2.6 Sağlık Çalışanlarının Toplam Yağ Tüketimlerinin Yaş Grubuna Göre Dağılımı……….46

4.2.7.Sağlık Çalışanlarının Kolesterol Alımının Yaş Grubuna Göre Dağılımı…47

4.2.8 Sağlık Çalışanlarının Posa Tüketimlerinin Yaş Grubuna Göre Dağılımı……….48

4.2.9. Sağlık Çalışanlarının Enerji Tüketimlerinin Mesleklerine Göre Dağılımı……….49 4.2.10.Sağlık Çalışanlarının Karbonhidrat Tüketimlerinin Mesleklerine Göre Dağılımı……….49 4.2.11. Sağlık Çalışanlarının Protein Tüketimlerinin Mesleklerine Göre Dağılımı……….50 4.2.12. Sağlık Çalışanlarının Toplam Yağ Tüketimlerinin Mesleklerine Göre Dağılımı……….51 4.2.13. Sağlık Çalışanlarının Kolesterol Tüketimlerinin Mesleklerine Göre Dağılımı……….52 4.2.14. Sağlık Çalışanlarının Posa Tüketimlerinin Mesleklerine Göre Dağılımı……….53 4.3. Sağlık Çalışanlarının Besin Çeşitliliği………54 4.3.1. Sağlık Çalışanlarının Besin Çeşidi Tüketim Durumu………..54 4.3.2. Sağlık Çalışanlarının Besin Çeşidi Tüketimlerinin Cinsiyetlerine Göre Dağılımı……….54 4.3.3. Sağlık Çalışanlarının Besin Çeşidi Tüketimlerinin Yaş Grubuna Göre Dağılımı……….55 4.3.4. Sağlık Çalışanlarının Besin Çeşidi Tüketimlerinin Mesleklerine Göre Dağılımı……….55 4.3.5. Sağlık Çalışanlarının Besin Çeşitliliği Puanlarının Mesleklere Göre Dağılımı ………....56

(10)

Dağılımı……….58 4.4. Sağlık Çalışanlarının SYİ-05’leri………...61 4.4.1. Sağlık Çalışanlarının SYİ-05 Puan Ortalamalarının Durumu………..61 4.4.2. Sağlık Çalışanlarının SYİ-05 Puan Ortalamalarının Cinsiyete Göre Dağılımı……….………....62 4.4.3. Sağlık Çalışanlarının SYİ-05 Puan Ortalamalarının Yaş Gruplarına Göre Dağılımı………...62 4.4.4. Sağlık Çalışanlarının SYİ-05 Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılım………..63 4.4.5. Sağlık Çalışanlarının SYİ-05 Puan Ortalamalarının Dağılımı…………65 4.4.6. Sağlık Çalışanlarının SYİ-05 Puan Kategorilerinin Cinsiyetlerine Göre Dağılımı……….65

4.4.7. Sağlık Çalışanlarının SYİ-05 Puan Kategorilerinin Mesleklere Göre Dağılımı………...68 4.4.7.1. Sağlık Çalışanlarının Toplam Meyve Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………...68 4.4.7.2. Sağlık Çalışanlarının Tam Meyve Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………...69 4.4.7.3. Sağlık Çalışanlarının Toplam Sebze Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılım………...70 4.4.7.4. Sağlık Çalışanlarının Yeşil Sebze Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………..71 4.4.7.5. Sağlık Çalışanlarının Toplam Tahıl Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………..72 4.4.7.6. Sağlık Çalışanlarının Tam Tahıl Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………..73 4.4.7.7. Sağlık Çalışanlarının Süt Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı ………...…74 4.4.7.8. Sağlık Çalışanlarının Et Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………....75

4.4.7.9. Sağlık Çalışanlarının Toplam Yağ Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………..…76

(11)

Mesleklerine Göre Dağılımı………..76

4.4.7.11. Sağlık Çalışanlarının Sodyum Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………...……...78

4.4.7.12. Sağlık Çalışanlarının Sonradan Eklenmiş Yağ, Şeker, Alkolden Gelen Enerji Mesleklerine Göre Dağılımı……….79

4.4.8. Sağlık Çalışanlarının Mesleklerine Göre SYİ-05 Puan Kategorilerinin Dağılımı……….81

4.4.9 Sağlık Çalışanlarının SYİ-05 Puan Kategorilerinin Sigara Kullanma Durumlarına Göre Dağılımları………..84

4.4.10 Sağlık Çalışanlarının SYİ-05 Puan Kategorilerinin BKİ Sınıflandırmasına Göre Dağılımları………..85

Sonuç………..………...87

Öneriler……….88

Kaynakça………...90

Ekler………103

(12)

ABD Amerika Birleşik Devletleri AHEI Alternatif Sağlıklı Yeme İndeksi

(Alternate Health Eating Index)

BEBİS Beslenme Destekli Bilgisayar Bilgi Sistemi

BKI Beden Kitle İndeksi

BRFSS Behavioral Risk Factor Surveillance System (Gözetimle Davranışsal Risk Faktörlerinin Belirlenmesi)

CHO Karbonhidrat

cm Santimetre

CRP C-Reaktif Protein

DKİ Diyet Kalite İndeksi

DSÖ Dünya Sağlık Örgütü

DRI Diyetle Günlük Referans Alım Düzeyi

DYA Doymuş Yağ Asidi

FDA Amerikan Besin ve İlaç Kurumu

(Food and Drug Administration)

GSYİ Genç Sağlıklı Yeme İndeksi

HDL Yüksek Dansiteli Lipoprotein

(High Density Lipoprotein)

HIV Human İmmunodeficiency Virus

g Gram

KAH Koroner arter hastalığı

Kg Kilogram

Kkal Kilo Kalori

KKH Koroner Kalp Hastalıkları

KVH Kardiyovasküler Hastalık

LDL Düşük Dansiteli Lipoprotein

(Low Density Lipoprotein)

m Metre

Mg Miligram

MUFA Monounsaturated fatty acid

(13)

PUFA Çoklu Doymamış Yağ Asitleri (Poly Unsaturated Fatty Acids)

Ss Standart Sapma

SED Sosyo Ekonomik Düzey

SPSS The Statistical Packet for The Social Sciences

SYİ Sağlıklı Yeme İndeksi

TDK Toplam Diyet Kalitesi

TDYA Tekli Doymamış Yağ Asidi

USDA Birleşik Devletler Tarım Departmanı (United States Department of Agriculture ) VLDL Çok Düşük Dansiteli Lipoprotein

(Very Low Density Lipoprotein)

WHO Dünya Sağlık Örgütü

(World Health Organization)

(14)

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo-1:Enerji ve Besin öğelerini Karşılayacak Günlük Besinlerin Yaklaşık Miktarları

(g/gün)………..…15

Tablo-2:Vücut ağırlığı durumunun BKİ’ne göre değerlendirilmesi………..28

Tablo-3: Besin Grupları……….29

Tablo-4: Besin çeşitliliği skorları………...29

Tablo-5: SYİ-05 puanları……….30

Tablo-6: Sağlık Çalışanlarının Cinsiyete Göre Dağılımı……….32

Tablo-7: Sağlık Çalışanlarının Yaşlarına Göre Dağılımı………32

Tablo-8: Sağlık Çalışanlarının Medeni Durumuna Göre Dağılımı………33

Tablo-9: Sağlık Çalışanlarının Mesleklerine Göre Dağılımları………..33

Tablo-10: Sağlık Çalışanlarının Meslekteki Kıdem Yıllarına Göre Dağılımları……...34

Tablo-11:Sağlık Çalışanlarının BKİ Sınıflandırmasına Göre Dağılımları………34

Tablo-12: Sağlık Çalışanlarının Beslenme Yayını Takip Etme Durumuna Göre Dağılımı………35

Tablo-13: Sağlık Çalışanlarının Beslenme Yayınlarını Takip Ettikleri Kaynaklara Göre Dağılımı………36

Tablo-14: Sağlık Çalışanlarının Sıvı Tüketim Durumlarına Göre Dağılımı……….36

Tablo-15: Sağlık Çalışanlarının Su Tüketim Durumlarına Göre Dağılımı………...37

Tablo-16: Sağlık Çalışanlarının Sigara Kullanma Durumlarına Göre Dağılımı………..38

Tablo-17: Sağlık Çalışanlarının Alkol Tüketim Durumlarına Göre Dağılımı…………..39

Tablo-18: Sağlık Çalışanlarının Besin Öğesi Tüketim Durumları……….40

Tablo-19: Sağlık Çalışanlarının Besin Öğesi Tüketimlerinin Cinsiyete Göre Dağılımı………....43

Tablo-20: Sağlık Çalışanlarının Enerji Tüketimlerinin Yaş Grubuna Göre Dağılımı…44 Tablo–21: Hollander-Wolfe İstatistiği………..45

Tablo-22: Sağlık Çalışanlarının Karbonhidrat Tüketimlerinin Yaş Grubuna Göre Dağılımı………45

Tablo-23: Sağlık Çalışanlarının Protein Tüketimlerinin Yaş Grubuna Göre Dağılımı………46

Tablo-24: Sağlık Çalışanlarının Toplam Yağ Tüketimlerinin Yaş Grubuna Göre Dağılımı………47

(15)

Tablo-27: Sağlık Çalışanlarının Posa Tüketimlerinin Yaş Grubuna Göre Dağılımı…...48 Tablo-28: Sağlık Çalışanlarının Enerji Tüketimlerinin Mesleklerine Göre Dağılımı...49 Tablo-29: Sağlık Çalışanlarının Karbonhidrat Tüketimlerinin Mesleklerine Göre

Dağılımı………50 Tablo-30: Sağlık Çalışanlarının Protein Tüketimlerinin Mesleklerine Göre

Dağılımı………50 Tablo-31: Sağlık Çalışanlarının Toplam Yağ Tüketimlerinin Mesleklerine Göre

Dağılımı………51 Tablo-32: Sağlık Çalışanlarının Kolesterol Tüketimlerinin Mesleklerine Göre

Dağılımı………52 Tablo–33: Hollander-Wolfe İstatistiği………..53 Tablo-34: Sağlık Çalışanlarının Posa Tüketimlerinin Mesleklerine Göre Dağılımı…….53 Tablo-35: Sağlık Çalışanlarının Besin Çeşidi Tüketim Durumu………54 Tablo-36:Sağlık Çalışanlarının Besin Çeşidi Tüketimlerinin Cinsiyetlerine Göre

Dağılımı………54 Tablo-37: Sağlık Çalışanlarının Besin Çeşidi Tüketimlerinin Yaş Grubuna Göre

Dağılımı………55 Tablo-38:Sağlık Çalışanlarının Besin Çeşidi Tüketimlerinin Mesleklerine Göre

Dağılımı………55 Tablo-39: Sağlık Çalışanlarının Besin Çeşitliliği Puanlarının Mesleklere Göre

Dağılımı………56 Tablo-40: Sağlık Çalışanlarının Besin Çeşidi Sayısının Mesleklerine Göre

Dağılım……….58 Tablo-41: Sağlık Çalışanlarının SYİ-05 Puan Ortalamalarının Durumu……….61 Tablo-42: Sağlık Çalışanlarının Sağlıklı Yeme İndeksi Puan Ortalamalarının Cinsiyete Göre Dağılımı………..62 Tablo-43: Sağlık Çalışanlarının Sağlıklı Yeme İndeksi Puan Ortalamalarının Yaş

Gruplarına Göre Dağılımı……….63 Tablo-44: Sağlık Çalışanlarının Sağlıklı Yeme İndeksi Puan Ortalamalarının

Mesleklerine Göre Dağılımı………...63 Tablo–45: Hollander-Wolfe İstatistiği………..64 Tablo-46: Sağlık Çalışanlarının SYİ-05 Puan Ortalamalarının Dağılımı……….65

(16)

Cinsiyetlerine Göre Dağılımı……….66 Tablo-48: Sağlık Çalışanlarının Toplam Meyve Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………..68 Tablo-49: Sağlık Çalışanlarının Tam Meyve Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………69 Tablo-50: Sağlık Çalışanlarının Toplam Sebze Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………70 Tablo-51: Sağlık Çalışanlarının Yeşil Sebze Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………..………..71 Tablo-52: Sağlık Çalışanlarının Toplam Tahıl Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………..…………..72 Tablo-53: Sağlık Çalışanlarının Tam Tahıl Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı……….…...73 Tablo-54: Sağlık Çalışanlarının Süt Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre

Dağılımı………74 Tablo–55: Hollander-Wolfe İstatistiği………..74 Tablo-56: Sağlık Çalışanlarının Et Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre

Dağılımı………....75 Tablo-57: Sağlık Çalışanlarının Toplam Yağ Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………76 Tablo-58: Sağlık Çalışanlarının Doymuş Yağ Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………77 Tablo–59: Hollander-Wolfe İstatistiği………..77 Tablo-60: Sağlık Çalışanlarının Sodyum Puan Ortalamalarının Mesleklerine Göre Dağılımı………78 Tablo-61: Sağlık Çalışanlarının Sonradan Eklenmiş Yağ, Şeker, Alkolden Gelen Enerji Mesleklerine Göre Dağılımı……….……….….79 Tablo-62: Sağlık Çalışanlarının Mesleklerine Göre Sağlıklı Yeme İndeksi Puan

Kategorilerinin Dağılımı……….81 Tablo-63: Sağlık Çalışanlarının Sağlıklı Yeme İndeksi Puan Kategorilerinin Sigara Kullanma Durumlarına Göre Dağılımları………84 Tablo-64:Sağlık Çalışanlarının Sağlıklı Yeme İndeksi Puan Kategorilerinin BKİ’lerine Göre Dağılımları………..………...85

(17)

1.GİRİŞ

Sağlık; fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali ve hastalık ile sakatlıkların olmaması durumu olarak tanımlanır(WHO,2002). Bireyin sağlık durumu, genetik özellikleri, yaşı, beslenme durumu ve diğer yaşam biçimi şekilleri, sosyal ve çevresel etmenleri ile stres, çalışma koşulları ve aile desteği gibi birçok diğer sosyal ve kültürel çevre özelliklerinin ürünüdür(Pekcan, 2006:59).

Günümüzde birçok gelişmekte ve gelişmiş ülkede hastalık ve ölüm nedenleri yön değiştirmiştir. Dünyada bulaşıcı olmayan hastalıkların yükü hızla artmaktadır. 2001 yılında bulaşıcı olmayan hastalıklar küresel hastalık yükünün %47’si ve yıllık 56 milyon ölümün hemen hemen %60’nı oluşturmaktadır. Birçok ülkedeki 2002 dünya sağlık raporları mortalite ve morbidite için en önemli risk faktörlerini yüksek kan basıncı, kandaki yüksek kolesterol, yetersiz sebze ve meyve alımı, obezite, fizik aktivitesizlik ve sigara olarak sıralamaktadırlar. Gelişmekte olan ülkelerde diyete bağlı hastalıklardan ölüm nedeni artmakta ve bu oran %66’ları bulmaktadır(WHO, 2004).

Yaşamın her evresinde bedensel ve zihinsel yönden sağlıklı olmak ve sağlığı devam ettirmek yeterli ve dengeli beslenme ile mümkündür. Beslenme; büyüme, gelişme, sağlıklı ve verimli olarak uzun süre yaşamak için gerekli olan enerji ve besin öğelerinden her birini yeterli miktarda sağlayacak olan besinleri besin değerini yitirmeden, sağlık bozucu hale getirmeden en ekonomik şekilde almak ve kullanmaktır (Baysal, 1997:9). Türkiye beslenme durumu yönünden hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkelerin sorunlarını birlikte içeren bir görünüme sahiptir. Türkiye'de halkın beslenme durumu bölgelere, mevsimlere, sosyo-ekonomik düzeye ve kentsel-kırsal yerleşim yerlerine göre önemli farklılıklar göstermektedir. Bu durum beslenme sorunlarının niteliği ve görülme sıklığı üzerinde etkili olmaktadır. Ayrıca beslenme konusundaki bilgisizlik, hatalı gıda seçimi ile besinlere yanlış hazırlama, pişirme ve saklama yöntemlerinin uygulanmasına neden olmakta ve beslenme sorunlarının boyutlarının büyümesine yol açmaktadır (Pekcan, 1998:51-53; Pekcan ve Karaağaoğlu, 2000:41-52).

(18)

Toplumun çeşitli kesimlerindeki beslenme sorunları, yalnızca yeterince besin maddesi bulunamamasından değil, yeterli ve dengeli beslenme ile ilgili bilgi yetersizliğinden de kaynaklanmaktadır. Değişik yaş gruplarındaki ve özel durumlardaki bireylerin besin gereksinimlerinin bilinmemesi yanında yanlış alışkanlıklar ve uygulamalar, yetersiz ve dengesiz beslenme sorunlarına yol açmaktadır(Bodur ve Çatalkaya, 1995:53-57).

Kronik hastalıkların riskinin fetal dönemde başladığı ve yaşlılığa kadar sürdüğü artık bilinen bir gerçektir. Yetişkinlikte görülen kronik hastalıklar doğum öncesi dönemden başlayıp fiziksel ve sosyal çevrenin olumsuzluklarının sonucudur. Bu nedenle daha sonra ortaya çıkacak kronik hastalıklar yaşamın başlangıcından alınıp yaşam boyu sürdürülebilecek yaklaşımlarla önlenebilir(Pekcan, 2006:59).

Yetersiz ve dengesiz beslenme bütün ölümlerin %14’ünün kaynağı olarak gösterilmekte olup özellikle koroner kalp hastalıkları(KKH), kanser türleri ve felç için önemli risk faktörlerindendir. KKH’ı ve felcin beslenmenin düzeltilmesiyle %20-30 oranında önlenebileceğini belirtilmektedir. Ayrıca diyet, diyabet ve hipertansiyonun oluşumunda da önemli bir rol oynamaktadır. Kilo kontrolü ve daha fazla meyve sebze tüketimiyle diyabet oluşma riski %30 oranında azaltılabilmektedir. Amerikan ekonomisine yılda 7 milyar dolar maliyeti olan osteoporoz da yeterli ve dengeli beslenme ile %30-40 oranında engellenebilmektedir. Doymuş yağ, kolesterol ve karbonhidrat alımı azaltılarak KKH ve kansere yakalanma riski %5-20 azaltabilmektedir(Variyam vd., 1998:32).

Yetersiz ve dengesiz beslenmenin, fiziksel gelişim yanında mental gelişme üzerinde de olumsuz etkiler yaptığı belirlenmiştir. Ayrıca öğrenmede güçlük, davranış bozuklukları ve zeka ortalamalarında düşüşe neden olduğu belirtilmektedir(Oktar ve Şanlıer, 2003:1-8).

Kronik hastalık riski ile diyet arasındaki etkileşimin geleneksel epidemiyolojik yöntemlerle incelendiği beslenme çalışmalarında tek bir besin öğesi veya besin grubuna odaklanmaktadır. Ancak bu yaklaşım diyetin karmaşık yapısı ve herhangi bir besinin diyetten tamamen ayrı tüketilememesi düşüncesiyle besin ve besin öğesi etkileşimlerinin belirlenebilmesinde yetersiz kalmaktadır(Weinstein vd., 2004:576). Toplam Diyet Kalitesinin(TDK) ölçülmesi diyet-hastalık ilişkilerinin ortaya çıkarılmasında geleneksel yöntemlere alternatif olarak Birleşik Devletler

(19)

Tarım Departmanı(USDA) tarafından toplumun besin tüketim alışkanlıklarının saptanması için önerilen bir metottur. Diyet kalitesinin ölçülmesi sağlığın korunması ve hastalıkların önlenmesi üzerinde en önemli etkisi olduğu düşünülen besin öğeleri üzerine odaklanmayı benimsemektedir. Toplam diyet kalitesinin ölçülmesindeki metodolojik yaklaşımlardan biri, diyetteki besinlerin bileşenlerini veya yapıtaşlarını ayrılarak basit bir puanlama sisteminin kullanıldığı indekslerin oluşturulmasını önermektedir(Newby vd., 2003:941, Coulston, 2001:417 ). Bu çalışmada TDK’nin ölçülebilmesinde kullanılan indekslerden biri olan Sağlıklı Yeme İndeks-05(SYİ-05) ile sağlık çalışanlarının beslenme durumlarının saptanması amaçlanmıştır.

1.1. Problem

Kastamonu İl merkezindeki sağlık çalışanlarının SYİ-05 kullanılarak diyet kalitelerinin, besin öğesi alımı ve besin çeşitliğinin belirlenmesi

1.1.1. Araştırmanın Alt Problemleri

1. Sağlık çalışanlarının demografik özellikleri ile SYİ-05 puanı arasında ilişki nasıldır?

2. Sağlık çalışanların besin öğesi tüketim durumu ve bunu etkileyen faktörler nelerdir?

3. Sağlık çalışanlarını kaç çeşit besin tüketmektedir? 4. Sağlık çalışanları besin çeşitliliğinden kaç puan almıştır?

4.1. Besin çeşitliliği puanı ile cinsiyet arasında fark var mıdır?

4.2. Besin çeşitliliği puanı ile meslek grupları arasında fark var mıdır? 4.3. Besin çeşitliliği puanı ile yaş grupları arasında fark var mıdır? 5. Sağlık çalışanlarının SYİ-05 puanını etkileyen faktörler nelerdir?

5.1. SYİ-05 puanı ile cinsiyet arasında fark var mıdır?

5.2. SYİ-05 puanı ile meslek grupları arasında fark var mıdır?

5.3 SYİ-05 puanı ile sigara kullanma durumu arasında ilişki var mıdır? 5.4 SYİ-05 puanı ile sağlık çalışanlarının BKİ(Beden Kütle İndeksi)’leri arasında ilişki var mıdır?

(20)

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu çalışmanın amacı, Kastamonu ilindeki sağlık çalışanlarının beslenme örüntülerinin, besin öğesi tüketim durumlarının ve besin çeşitliliğinin belirlenmesi, besin öğeleri tüketim önerileri doğrultusunda TDK SYİ-05 kullanılarak saptanmasıdır.

1.3. Araştırmanın Önemi

Beslenme-Sağlık ve Besin Tüketimi araştırmaları toplumun yeterli ve dengeli beslenmesini sağlayacak beslenme plan ve politikalarının oluşturulması, toplumdaki beslenme durumunu yansıtacak verilerin elde edilmesi, TDK’nin saptanması ve beslenme rehberlerini güncellenmesi açısında büyük önem taşımaktadır. Bu araştırma, geleneksel epidemiyolojik beslenme çalışmalarındaki sınırlılıklar nedeniyle TDK’nın ölçülmesinde kullanılan indekslerden biri olan SYİ-05 kullanılması açısından önemlidir.

1.4. Varsayımlar

1. Sağlık çalışanlarının beslenme örüntüleri incelenerek diyet kalitesini değerlendirilmesinde SYİ-05 ölçeğinin araştırma için yeterli verileri sağladığı kabul edilmiştir.

2. Araştırmaya katılan sağlık çalışanlarının verilen anket formuna gerçek durumlarını yansıtacak şekilde içtenlikle cevap verdikleri kabul edilmiştir.

1.5.Sınırlılıklar

Bu araştırma; Kastamonu il merkezindeki kamu hastaneleri ve aile hekimliği merkezlerinde görev yapan rasgele örneklem yöntemiyle seçilen sağlık çalışanlarının anket sorularına verdikleri yanıtlarla sınırlandırılmıştır.

(21)

2.KONU İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER 2.1. Yeterli - Dengeli Beslenme ve Sağlık İlişkisi

Beslenme, insan ve tüm canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için solunum, üreme ve korunma gibi gerekli bir işlevdir. Beslenmede amaç; bireyin yaşına, cinsiyetine, çalışma ve özel durumuna göre gereksinim duyduğu enerji ve besin öğelerinin her birini yeterli miktarlarda alabilmek, bunların kaynağı olan besinleri, besleyici değerlerini kaybetmeden ve sağlık bozucu duruma getirmeden işleyip tüketebilmektir. Yeterli ve dengeli beslenme ifadesinden sağlığın korunması, geliştirilmesi ve kronik hastalık riskini azaltmaya yönelik beslenme biçimi anlaşılmaktadır (Baysal, 1997:9).

Bugün sağlık alanında yüksek düzeyde ulaşılan teknolojiye, yapılan çok önemli bilimsel buluş ve çalışmalara hükümetlerin, ulusal ve uluslararası kuruluşların gösterdiği yoğun çabalara rağmen, dünyanın gündeminde hala yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı sağlık sorunları mevcuttur(Haznedaroğlu, 2001:51).

Yaşlılar, çocuklar, adölesanlar, gebe ve emzikliler yetersiz ve dengesiz beslenmeden en çok etkilenen gruplardır. Yetersiz ve dengesiz beslenme sorunu başta yüksek nüfuslu az gelişmiş ülkeler olmak üzere yüksek gelirli gelişmiş ülkeler (GÜ) ve gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) farklı derecelerde de olsa önemli refah ve sağlık sorunudur. Dünya nüfusunun önemli bir kısmı açlıkla yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Dünya’da 830 milyon kişi kronik açlık içerisinde olup, bunların %35,6’sı Güney Asya; %24,6’sı Doğu ve Güneydoğu Asya; %1’i endüstrileşmiş batı ülkelerinde yaşamaktadır (‘Sanal’, 2008). 790milyon kronik beslenme sorunu olan kişi GOÜ’lerde yaşamaktadır ve günlük 300 kalorinin altında enerji almaktadır(‘Sanal’, 2009).

Malnutrisyon, büyük oranda görülmez bir tehlikedir. Çünkü tüm dünyada malnutrisyonla ilgili nedenler yüzünden ölen çocukların dörtte üçü, hafif yada orta şiddette manutrisyonlu olarak tanımlanan ve dışardan bakıldığında herhangi bir sorunları yokmuş gibi görünen çocuklardır (Haznedaroğlu, 2001:51).

Yetersiz ve beslenmenin neden olduğu sağlık problemlerinden biride obesitedir. Obesitenin prevelansı ulkeden ulkeye değişmekle birlikte tum dunyada son 20 yılda hızla artmaktadır. Türkiye Obesite Derneğinin 1998- 2002 yılları arasında yaptığı bir araştırmaya göre, Türkiye nüfusunun %22,3’u obes olduğu tespit

(22)

edilmiştir. Obesitenin çocukluk döneminde başladığı, obes bir çocuğun obes bir adolesan ve erişkin olma oranının normal ağırlıkta olanlardan daha fazla olduğu bilinmektedir (Koç, 2006:1).

. Ülkemizde bunların en önemlisi olan çocuk ve adolesanların obesite prevelansı için sağlıklı bir bilgi bulunmamasına rağmen obesitenin çocukluk döneminde başladığı, obes bir çocuğun obes bir adolesan ve erişkin olma oranının normal ağırlıkta olanlardan daha fazla olduğu bilinmektedir (Koç, 2006:1).

Yirminci yüzyılın başından itibaren, toplumda beslenme yetersizliği sorunları yerini aşırı ve dengesiz beslenme sorunlarına bırakmıştır. Fazla tüketim problemleri, yetersiz tüketim problemlerinden daha yaygın hale gelmiştir. Bununla birlikte diyet ve kronik hastalıklar arasındaki ilişki daha da netlik kazanmaya başlamıştır (Akiş, 2005:3).

Beslenme ile yaşam biçiminin; kanserlerin %30-40’ında; kardiyovasküler hastalıklardan ölümlerin en az üçte birinde; şişman ve kilolu olmanın diyabet hastalığının oluşumunda, kalpdamar hastalıkların ve bazı kanser türlerinde artan riskte; ölümlerde; osteoporoz ve yaşlılarda osteoporoz sonucu görülen kalça kırıkları gibi sonuçların oluşumunda etkileri bilinmektedir. Yine diyet etmenlerinin diş çürükleri, demir yetersizliği hastalıkları ile ilişkisi de bilinen bir gerçektir(Pekcan, 2006:59 )

Koroner kalp hastalığı (KKH) riski ile diyet örüntüsü arasındaki ilişkiyi inceleyen bir araştırmada da sekiz yıllık izlem sırasında koroner kalp hastalığı olgusu saptanmıştır. Besin tüketimine göre iki tip diyet örüntüsü belirlenmiştir. Bunlardan biri sebze, meyve, kurubaklagil, saflaştırılmamış tahıl ürünleri, balık ve tavuğun fazla tüketildiği diyet, diğeri, et, işlenmiş et ürünleri, saflaştırılmış tahıl ürünleri, şeker ve tatlılar, patates kızartması ve yüksek yağlı süt ürünlerinin çok tüketildiği batı tipi diyettir. Yaşam biçimi ile ilgili diğer risk faktörleri ve yaşa göre uyarlama yapıldıktan sonra birinci tip diyet alanlarda riski batı tipi diyetle beslenenlerden önemli şekilde düşük bulunmuştur. Toplumun bu yönde eğitilmesi gerektiği vurgulanmıştır (Hu vd., 2000:912).

Yeterli ve dengeli beslenme sağlığı korumada olduğu kadar hastalıkların tedavilerinde de önemli rol oynar. Bu durum, yatış suresi uzun olan hastalar için daha da önemlidir. Organizma özellikle hastalıkta, beslenme yetersizliğine ve

(23)

düzensizliğine daha duyarlı hale gelmekte ve ortaya cıkan dengesizlikler sağlık acısından sorunlara daha çabuk yol açabilmektedir(Wunderlich ve Tobias, 1992:429-433).

2.2. Besin Öğeleri

Bugüne kadar beslenme bilimi üzerindeki araştırmalar, insanın büyüme, gelişme ve sağlıklı olarak yaşamını sürdürebilmesi için 40’dan fazla türde besin öğesine gereksinim duyulduğunu göstermiştir. Bu besin öğelerini proteinler, yağlar, karbonhidratlar, mineraller, vitaminler ve su olarak altı grupta toplayabiliriz (Baysal, 1997:17).

İlk beş grubun her birinde ayrı özellikte ve vücut çalışmasında ayrı işlevi olan değişik türde besin öğeleri vardır. Bu besin öğelerinden herhangi biri veya birkaçı sağlanamadığında vücudun çalışmasındaki aksaklıklar sonucunda büyüme-gelişme geriliği ve sağlık problemleri ortaya çıkmaktadır. Bu problemler dolaylı olarak bireyin sosyal ve ekonomik yaşantısını da etkilemektedir. Bu bakımdan beslenmede amaç, bireyin yaşı, cinsiyeti ve içinde bulunduğu fizyolojik duruma göre gereksinimi olan bütün besin öğelerini yeterli miktarda sağlayabilmesidir. Yeterli beslenme, genellikle vücudun yaşamı ve çalışmasını sürdürebilmesi için gerekli enerjinin sağlanması anlamına gelir. Dengeli beslenme ise, enerji ile birlikte bütün besin öğelerinin bütün gereksinimi kadar sağlanmasıdır. Karbonhidrat, protein ve yağlar enerji sağlayan makro besin öğeleridir(Baysal, 1997:17). Makro besin öğeleri enerji sağlamanın yanı sıra, farklı fizyolojik fonksiyonlara sahiptirler ve bu özellikleri onları elzem kılmaktadır. Mikro besin öğeleri ise vitamin ve minerallerdir (Kocabaş, 2003:6).

2.2.1. Proteinler

Proteinler ve aminoasitler memelilerin fiziksel varlığını oluşturur. Kemik, kas, sinir sistemi, genler vs (Çehreli, 2000:35).Yetişkinlerin protein ihtiyacı, tahıl ve kurubaklagillere dayalı çeşitli diyetlerden kolaylıkla sağlanabilmektedir. Dünya nüfusunun çoğu tarafından tüketilen diyetlerden gelen enerjinin yaklaşık %10-15’i proteinden sağlanmaktadır. Ayrıca, zengin toplumların diyetlerinde de enerjinin %10-15’i proteinden gelmektedir (Kocabaş, 2003:10). Fazla protein almanın herhangi bir yararı olup olmadığı bilinmemekte ve aksine kalsiyum atımına ve

(24)

yaşlanmaya bağlı olarak böbrek fonksiyonlarında azalmaya neden olmaktadır (Baysal, 1997).

2.2.2. Yağlar

Yağlar, tüm yaşayan organizmalar için biyolojik olarak elzem organik moleküllerden birisidir. Yağlar, en çok enerji veren besin öğesidir. Elzem yağ asidi ve yağda eriyen vitaminler (A,D,E,K) vücuda yağ ile alınmaktadır. Deri altı yağ tabakası vücut ısısının kaybını önler. Yağ, organları çevreleyerek dış etkenlerden korumakta ve midenin boşalmasını geciktirmektedir(Baysal vd, 2002).

Yağlar, insan organizması için gerekli olan en önemli unsurlardan bir tanesidir. Bunlar sadece yüksek enerji kaynağı olmayıp aynı zamanda yağda çözünen vitaminleri bulundurmaları, proteinlerle birleşerek lipoproteinleri oluşturmaları ve kan lipit düzeylerinde rol oynamaları bakımından oldukça önemlidirler(Kaya vd., 2004:365).

Günlük diyetimiz içerisinde yer alan çok çeşitli yağlar, birçok doymuş ve doymamış yağ asidini içermektedir. Hangi yağ tüketilirse tüketilsin günlük enerjimizin %30-40’ı diyet yağlarından gelmektedir. Günümüzde diyet yağından gelen enerjinin; diyetin total enerjisinin %30’u olması gerektiği bilinmektedir. Bu öneriyle birlikte diyette yer alan değişik yağ asitlerinin miktarları ve birbirine oranları da önem arz etmektedir. Özellikle kalp-damar, romatizmal hastalıklar ve kanser gibi kronik dejeneratif hastalıklarda bu konu daha da önemli hale gelmektedir. Gebelik, emziklilik ve çocukluk çağında da diyette yer alan total yağ miktarı ve yağ asidi örüntüsünün önemi açıktır(Besler, 2000:38).

Doymamış yağ asitleri de tekli doymamış (monoansature) ve çoklu doymamış (poliansature) yağ asitleri olarak iki gruba ayrılır(Kaya vd., 2004:365). 2.2.2.1. Doymuş Yağ Asitleri

WHO önerilerine göre günlük doymuş yağ asidi tüketim önerisi toplam enerjinin %0-10’unu karşılayacak düzeyde olmalıdır. Doymuş yağ asitleri, kan kolesterol düzeylerindeki artışlarla, dolayısıyla da koroner kalp hastalıklarıyla doğrudan ilişkilidir. Epidemiyolojik veriler doymuş yağ asidi alımındaki azalmaların kardiyovasküler hastalık mortalitesideki önemli azalmalarla ilşkili olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Doymuş yağ asitleri, elzem yağ asidleri olmamaları nedeniyle diyete özellikle eklenmelerine gerek yoktur (Report of a WHO Study Group, 1991).

(25)

2.2.2.2. Çoklu Doymamış Yağ Asitleri

Doymuş yağ asitleri oda sıcaklığında katı halde bulundukları için vücutta birikebilirler. Çoklu doymamış yağ asitleri ise oda sıcaklığında sıvı haldedirler ve aynı zamanda insan hayatının devamlılığı için de çok önemlidirler. Bundan dolayı temel yağ asitleri olarak adlandırılarak omega (ω)-6, omega (ω)-3 yağ asitleri olmak üzere iki gruba ayrılırlar. ω-6’ların ana kaynağı yüksek oranda linoleik asit içeren mısır ve soya fasulyesi yağıdır. ω-3 ise keten tohumu, ceviz ve özellikle planktonlar ile yağlı balıklarda bol miktarda bulunur, keten tohumu ve cevizde alfa-linolenik asit, balık yağlarında ise Eikosapentaenoik asit (EPA) ve Dekosahegzaenoik asit (DHA) en önemli yağ asitleridir. EPA ve DHA’nın mutlaka dışardan alınması gerekir. Çünkü vücut tarafından sentezlenemedikleri için elzem yağ asitleri olarak adlandırılırlar (Kaya vd., 2004:365).

Kalp hastalıkları; balık tüketimi ile kalp hastalıkları arasındaki ilişkilerin araştırıldığı ilk çalışmalar, Greenland eskimoları ile Danimarkalılar üzerinde yapılmış ve koroner kalp hastalığı (KKH)’ndan ölümlerin çok düşük seviyede olduğu belirlenmiştir. Polyunsaturated fatty acids (PUFA) yönünden zengin balina yağı ile diğer deniz ürünlerini tüketen eskimoların kanlar kolesterol, trigliserit, LDL, VLD kolesterol düzeylerinin düşük, HDL kolesterolün ise yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmalara ilaveten epidemiyolojik olarak yapılan incelemelerde, deniz ürünlerinin fazlaca tüketildiği Hollanda, Norveç, Japonya ve ABD gibi ülkelerde balık yağı tüketen erkeklerin hiç balık tüketmeyenlere KKH riskinin çok düşük olduğu belirlenmiştir (Kaya vd.,2004:366).

2.2.2.3. Tekli Doymamış Yağ Asitleri

Monounsaturated fatty acid (MUFA) içeriği yüksek olan zeytin yağının yanısıra yağlı tohumlar grubundan olan kabuklu kuru yemişler de MUFA`nın en iyi kaynağıdırlar. Kabuklu kuru yemişlerin içinde bulunan yağların çoğu tekli (MUFA) ve çoklu (PUFA) doymuş yağ asitleri olması LDL kolesterol düzeyini azaltmaktadır. Ayrıca bu besinler kalsiyum, bakır, demir, magnezyum, bitki sterolleri, fitokimyasallar, posa, vitamin E gibi pekçok besin ögesini içerdiklerinden aterosklerozdan korunmada veya kolesterol, LDL, TG ve HDL düzeylerini üzerine olumlu etkileriyle tedavide de önemli rol oynamaktadırlar . Sayılan kuruyemişler içinde fındık tekli doymamış yağ asitlerinden (MUFA) en zenginidir. Fındıkta tekli

(26)

(%77.7 oleik asit) ve çoklu doymamış yağ asitleri (%15 linoleik, %2 linolenik asit) toplam yağdan gelen enerjinin %91`ni oluşturmaktadır.(Arslan ve Mercanlıgil, 2007).

2.2.2.4. Kolesterol

Kardiyovasküler hastalıklar endüstrileşmiş toplumların en önemli sağlık sorunu olmaya devam etmektedirler. Bu hastalık grubunda, getirdiği yüksek mortalite ve morbidite oranları açısından koroner arter hastalığı (KAH) özel bir öneme sahiptir. Günümüzde KAH tedavisinde teknolojik gelişmelerle birlikte yeni ufuklar açılırken, hastalıktan korunmaya yönelik birinci tedavi yaklaşımları da yoğun bir biçimde uygulamaya geçirilmektedir. Birincil tedavi stratejisi belirlenirken göz önünde bulundurulması gereken çeşitli risk faktörleri ortaya konulmuştur. Bu risk faktörlerinden biri de hiperlipidemidir. Gerçekten de çeşitli toplumlarda plazma kolesterol düzeylerinin KAH için majör bir risk faktörü olarak belirleyici gücü olduğu farklı çalışmalarda ortaya konulmuştur. Ayrıca bazı çalışmalarda da benzer etkilerin trigliserit düzeyi ile de ilgili olduğu gösterilmiştir. Yine bu çalışmalarda düşük ‘yüksek dansiteli lipoprotein’ (HDL) seviyelerinin KAH ile yüksek korelasyon gösterdiği, HDL seviyelirinin yüksek oluşunun KAH için koruyucu olduğu bildirilmiştir (Ermiş vd., 2001:10).

Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberin’de yaşın ilerlemesi ve çevresel, genetik ve diğer faktörlerin de etkisiyle kolesterolün yükselmesi durumunda kolesterol alımını 250-300mg/ gün olarak sınırlandırılması önerilmektedir(Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi, 2004:46).

2.2.3. Karbonhidratlar

Yetişkin insan vücudundaki toplam karbonhidrat miktarı %1’in altındadır. Karbonhidratların başlıca etkinliği enerji sağlamalarıdır. Günlük enerjinin çoğu karbonhidratlardan sağlanır. İnsan vücudunda karbonhidratlar çok az miktarlarda glikojen olarak depolanır ve gerektiğinde glikoz olarak salınır. Glikojen en çok karaciğerde yer alır. Diğer organlarda ve kaslarda da bir miktar glikojen bulunur. Depo şeklinde bulunan glikojen vücut dokuları için kesintisiz enerji kaynağı olan kan glikozunun belirli düzeyde tutulması için gereklidir(Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi, 2004:13).

(27)

Karbonhidratlar ve hastalıklar arasındaki ilişkinin kanıtları birçok epidemiyolojik ve klinik çalışmanın verilerine dayanmaktadır. Karbonhidratlar hastalık oluşumunu veya hastalıklarla ilişkili risk faktörlerini, fizyolojik olarak ve metabolik prosesler yolu ile etkileyebilmektedir. Bu nedenle de obezite, diyabet, bozulmuş glikoz toleransı, reaktif hipoglisemi, kardiyovasküler hastalıklar, kolon kanseri, konstipasyon, divertüküler hastalıklar, hemoroid, diş çürükleri olarak sayılabilecek çeşitli hastalıkların önlenmesinde, bu hastalıkların oluşumunda ve tedavisinde etkin rol alan bir makro besin öğesidir(Özer, 2000:31).

2.2.3.1. Kompleks Karbonhidratlar

Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ) çalışma raporu kompleks karbonhidratlardan zengin diyetleri tercih eden kişilerde bir çok kanser türünün görülme sıklığının daha az olduğunu, hiperlipideminin oluşmasını sınırladığını, diyabetin ve diğer metabolik hastalıkların kontrolüne ayrıca, aşırı kilo kazanımının kısıtlanmasına yardım ettiğini araştırmalar ışığında göstermektedir. Kompleks karbonhidratlardan zengin besinlerin, barsakların fonksiyonu, kimyasal yapısı ve barsak duvarının fizyolojisi üzerine de yararlı etkileri vardır. Buna ek olarak, bitkisel kaynaklı nişastalı besinler özellikle elzem yağ asitleri, kalsiyum, çinko, demir ve bazı suda eriyen vitaminler gibi çoğu minerallerden ve vitaminlerden zengindir, tüm bu besin öğelerinin sağlık üzerine olumlu etkileri net bir şekilde bilinmektedir (WHO, 1991).

2.2.3.2. Basit Karbonhitratlar

Basit şekerler, karbonhidratlardan rafine yoluyla ekstrakte edilen kısa zincirli şekerlerdir. Diyetin enerji yoğunluğunu arttığı için pozitif enerji dengesi sağlarlar . Belirli besin öğesi içermeden enerjiye önemli derecede katkıda bulunan basit şekerlerden yüksek miktarlarda tüketmek, diyetin besin öğesi kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle basit şekerler diyette elzem olarak kabul edilmezler. Basit şekerlerden gelen enerji oranı için önerilen miktar, diş çürükleri gelişimi ile sükroz arasındaki ilişki temel alınarak belirlenmiş ve %0-10 arasında olması önerilmektedir(Baysal, 1997:19).

2.2.4. Diyet Posası

Posa, ince barsakta hacim oluşturarak sindirim enzimlerinin ve bunların etkilediği öğelerin seyrelmelerine yardımcı olan besin öğesidir. Enerji yoğunluğu düşük ve su çekici özelliği yüksektir. Mide içeriğinin viz kositesini arttırarak

(28)

midenin boşalmasını geciktirir ve bireyin yeme isteğini azaltır. Diyet posası; bitki hücre duvarını oluşturan lignin, nişasta olmayan polisakkaritler, sindirilmeyen oligosakkaritler ve dirençli nişastadan oluşmaktadır(Baysal, 1997:335).

Diyet posası için değişik yaş ve özel durumlara yönelik tüketim standardı henüz belirlenmemekle birlikte 20 yaş ve üstü yetişkinler için günlük 25-30 g (diyetin her 1000 kalorisi için 10-13 g ) diyet posası alımı önerilmektedir. Diyet posasının sağlıklı yaşamın sürdürülmesinde, bazı hastalıklardan korunmada ve bu hastalıkların tıbbi beslenme tedavisinde kullanılabileceği bildirilmektedir(Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi, 2004:58).

Boston’da yapılan bir çalışmada kolesterol ile diyet posası arasındaki ilişki incelenmiştir. HDL ile çözünür posa arasında önemli bir ilişki bulunamamıştır. Fakat 3 porsiyon yulaf ezmesi(28gr) tüketildiğinde yaklaşık 0.13 mmol toplam ve LDL kolesterolün düştüğü tespit edilmiştir. Çözünür posa tüketiminin artmasının kolesterol tedavisine katkıda bulunabileceği sonucuna varılmıştır(Brown vd.,1999:30).

Divertikülozis, batı toplumunun en yaygın kolon hastalığıdır. Kuzey Amerika’da 45 yaş üstündeki bireylerin üçte birinde, 85 yaş üstündekilerin ise üçte ikisinde bulunan bir hastalıktır. Uzun vadede yapılan bir çalışma da yüksek posa alımı ile divertükülozis arasında ilişki bulunmuştur. Bu çalışmanın sonucunda diyet posası yüksek miktarda tüketildiğinde divertikülozis riskinin %40 azaldığı tespit edilmiştir(Aldoori v.d, 1998:757).

Tam tahıl kaynağı besinlerin kardiyovasküler hastalık riskini düşürdüğü son yıllarda yapılan çalışmaların sonucunda ortaya konulmuştur. Bu sonucu güçlendirmek amacıyla yapılan bir çalışmada da kardiyavasküler hastalık(kalp krizi, felç ve damar tıkanıklığı) riskinin tam tahıl alımının arttırılmasıyla (her gün ortalama 2.5 porsiyon ve daha fazla) %21 düştüğü bulunmuştur(Melen vd., 2007:283). 700.000’den fazla kadın ve erkek üzerinde yapılan başka bir çalışmada da günde fazladan 2 porsiyon tam tahıl tanesi tüketildiğinde tip 2 diyabet hastalığı riskinin %21 azaldığı bulunmuştur. Sonuç olarak kalp hastalıklarından ve diyabetten korunmak için en iyi tavsiye tam tahıl ürünlerinin ve diyet posasının arttırılması olacaktır. Tam tahıl ürünlerini yaralı etkilerinin tam olarak

(29)

anlaşılabilmesi için bu çalışmaların arttırılmasında fayda vardır( De Munter vd., 2007:261).

2.2.5. Su

Su, vücudun en önemli bileşenlerinden biridir. Vücut ağırlığının %60-70’i, kas dokusunun ise %70-75’i su içermektedir. Buna karşın yağ dokusunun sadece %10-15’i sudan oluşmaktadır. Bu oranlar yaş, cinsiyet ve vücut ağırlığına göre değişmektedir. Bebeklerin yetişkinlere, erkeklerin kadınlara göre vücudunda daha fazla su bulunmaktadır. Organizma için oksijenden sonra en önemli yaşamsal öğe sudur. Vücut suyunun %20 kaybı ölümle sonuçlanmaktadır. Vücuttaki pek çok kimyasal olay, besinlerin sindirimi, emilimi, hücrelere taşınması, besin öğelerinin metabolize olmaları sonucu oluşan artık öğelerin atılmak üzere karaciğer ve böbreklere taşınması, vücut ısısının denetimi su sayesinde olmaktadır. Kanın %90’ı, idrarın %97’si sudan oluşmaktadır. Artık maddelerin vücuttan atımı için de su gereklidir. Alınan su, atılan suya eşit olmalıdır. Atılan su, alınandan az olduğunda ödem, fazla olduğunda dehidratasyon gelişmektedir. Vücudumuzdan yaklaşık 2500 ml su atılmakta ve aynı miktar su çeşitli yollarla vücuda geri alınmaktadır. Su gereksiniminin karşılanması için günde en az 6-8 bardak su içilmelidir(Ersoy, 2001).

2.3. Diyet Kalitesi ve Beslenme Rehberleri

Diyet kalitesi besin öğelerinin ve çeşitliliğinin önerilen miktarlarda olduğu dengeli bir diyeti ifade etmektedir. Diyet kalitesi; besin çeşitliliğinin, diyet örüntülerinin ve hazırlama tekniklerinin tümünü yansıtmaktadır(Drescher, 2007:19).

Büyüme, gelişme, yenileme, onarım gibi organizmanın her türlü faaliyetlerini yerine getirmesi, vücut ağırlığının normal düzeye ulaşması ve bu düzeyin korunması yeterli ve dengeli beslenmeyle sağlanır. Bunun için, diyete çeşitlilik kazandırmak, yağ ve kolesterol tüketimini sınırlamak, özellikle doymuş yağ tüketimini azaltmak ve çoklu doymamış yağ asitlerini önerilen düzeylerde tüketmek, kompleks karbonhidratlardan (nişasta) ve posadan zengin yiyeceklerin tüketimini arttırmak, aşırı şeker(monosakkarit ve disakkarit) tüketiminden kaçınmak, alkol ve tuz tüketimine dikkat etmek gerekmektedir(Kennedy, 1995:1103).

(30)

Diyet kalite indeksleri halkı izlem çalışmaları sonucunda topluma yönelik beslenme tavsiyeleri vermek için önemli bir araç kabul edilmektedirler. Sanayileşmiş ülkelerde bu indeksler genellikle besin yeterliliği, beslenme çeşitliliği, gelişmekte olan ülkelerde ise beslenme eksikliği ve besin yetersizliği ile ilgili veri toplamak için kullanılmaktadır. Ancak, gelişmekte olan ülkelerde besin ve besin miktarı alımı genellikle pahalı metotlarla ölçülmektedir. Dünyadaki birçok ülke kendi toplumunun sağlıklı beslenmesine yönelik besine dayalı beslenme rehberleri geliştirerek tüketicilerin bilinçlendirilmesine çalışmaktadır. Bu rehberlerin geliştirilmesi ve değerlendirilmesinde besin örüntüleri, besin çeşitliliği göstergeleri ve önerilen besin öğesi alımları gibi üç temel yaklaşım bulunmaktadır(WHO,2003).

Diyet kalite indeksleri oluşturulurken beslenme rehberlerinden yararlanılmaktadır. Türkiye’de de, Türk halkının beslenme alışkanlıklarına ve diyet örüntüsüne dayalı olarak beslenme açısından dikkat edilmesi gereken ilkelerin ve bireylerin besin gereksinimlerine temel olacak alım düzeylerinin belirlenmesinde kullanılabilecek bazı temel besin öğesi değerlerinin sunulması amacı ile “Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi” hazırlanmıştır. Türkiye’ye özgü beslenme rehberinde tavsiye edilen günlük gereksinimler Tablo-1’de verilmiştir (Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi, 2004:63).

(31)

Tablo-1: Enerji ve Besin öğelerini Karşılayacak Günlük Besinlerin Yaklaşık Miktarları (g/gün)

Çocuklar Erkek-Kız Yetişkin

Erkek Yetişkin Kadın Yaş(yıl) 0-1 1-3 4-6 7-9 10-18 10-18 19-65 65+ 19-50 51-65 65+ Besin Grupları 1.Grup Süt Grubu Toplam Süt, yoğurt Peynir, çökelek 800 700 20 600 500 20 500 350 30 500 350 30 600 450 30 600 450 30 450 300 30 600 450 30 450 450 30 600 450 30 600 450 30 2.Grup Et, yumurta Toplam Et, tavuk,balık Yumurta Kurubaklagil 80 15 50 15 110 30 50 30 120 40 50 30 130 50 50 30 165 100 25 40 155 100 25 30 140 100 10 30 130 100 10 20 150 100 25 25 130 100 10 20 130 100 10 20 3.Grup Taze Sebze ve meyveler Toplam Yeşil ve sarı Diğerleri 150 50 100 250 100 150 300 100 200 450 100 350 500 150 350 500 150 350 600 200 400 600 200 400 600 200 400 600 200 400 600 200 400 4.Grup Tahıllar Ekmek Pirinç, bulgur Makarna, un Günlük yağ ve Şeker tüketim miktarı Yağlar toplam Katı yağ Sıvı yağ Yağlı tohum Tatlılar toplam Şeker Bal, pekmez Reçel vb. 20 20 10 5 5 0 40 30 10 50 40 15 7 8 10 50 30 20 100 50 20 10 10 10 50 30 20 200 60 30 15 15 10 50 30 20 350 100 60 30 30 10 70 40 30 300 60 50 25 25 10 60 30 30 300 80 40 20 20 5 50 30 20 200 60 30 15 15 0 50 30 20 250 75 40 20 20 10 50 30 20 150 50 20 10 10 5 50 30 20 125 40 20 10 10 0 40 20 20

(32)

2.4. Besin Çeşitliliği

Besin tüketiminde çeşitlilik dengeli ve yeterli beslenmenin anahtarı olarak kabul edilmektedir. Besin çeşitliliği sağlıklı beslenmenin temelini oluşturmaktadır. Hiçbir besin tek başına vücudun ihtiyacı olan tüm besin öğelerini içermez. Her besinde vücutta farklı işlevlere sahip olan besin öğeleri bulunmaktadır. Bu besin öğelerinin diyetteki oranları birbirlerinin emilim, metabolizma ve gereksinimlerini etkiler. Vücudun gereksinimi olan bu öğeleri yeterli miktarda almak için her öğünde dört ana besin grubundan (süt ve ürünleri, et-yumurta kurubaklagil, sebze ve meyveler, tahıllar) önerilen düzeylerde tüketmek gerekir(Baysal, 1997).

Besin çeşitliliği; belirli bir dönemde tüketilen farklı besin veya besin gruplarının sayısı olarak tanımlanmaktadır(Fanelli ve Stevenhagen, 1985:1570).Bu belirli dönem genellikle, bir ile üç gün aralığındadır, ancak yedi gün de sık olarak kullanılmaktadır. İçerisinde çeşitliliğin en fazla olduğu diyetler en sağlıklı ve dengeli diyetler olarak kabul edilmektedir. Tüketilen besin ve besin gruplarında çeşitlilik arttıkça, vitamin-mineral ve diğer mikro besim öğelerinin optimum düzeyde sağlık için gerekli olan miktarlarının alımı gerçekleşmekte ve beslenme örüntüsü düzelmektedir (Akiş, 2005:18).

Besin çeşitliliği belirli bir zaman sürecinde tüketilen besin öğeleri ve besin gruplarının sayısı olarak nitelendirilmektedir ve daha kolay bir metottur. Besin çeşitliliği ölçümlerinin toplam besin kalitesinin iyi bir göstergesi olduğu da çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir (Torheim vd., 2004:594).

Araştırmalar sadece besin gruplarının tüketimine besin çeşitliliğine kaymaktadır. Bu doğrultuda Amerika’da artık sadece sebze tüketimi değil çeşitli sebze tüketimi teşvik edilmeye başlanmıştır. ‘Günde 5 porsiyon sebze tüketin’ mesajı çeşitli sebzeleri tüketin mesajıyla yer değiştirmektedir. Sosyal pazarlama kampanyaları sebze çeşitlerinin tüketimini desteklemek için değiştirilmektedir(Stewart ve Haris, 2005:22).

Avusturyalıların her hafta yaklaşık 30 farklı besin çeşidi tüketmeleri teşvik edilmektedir. Avusturyalı uzmanlar ‘Gıda Çeşitleri Kontrol Listesi’ adı altında bir liste hazırlayarak bireylerin bu listeyi doldurmasını istemişlerdir. Bu listeler yardımıyla kendi beslenme durumlarını tespit etmelerini ve bunun doğrultusunda besin çeşidi sayılarının artırmalarını amaçlamışlardır. Aynı zamanada besin çeşidi

(33)

sayısının arttırılması için bazı tavsiyelerde bulunmuşlardır. Bu tavsiyelerden birkaçı şunlardır; beslenme piramidindeki besinleri seçin, kahvaltıda farklı tahıllar ve ekmekler tüketin, yemeklerde farklı baharatlar ve otlar kullanın, farklı meyve, sebze ve hububatları deneyin(hiç denememek sevmediğiniz anlamına gelmez), yeni gıdalara alışmak için kendinize zaman verin(The Australian Nutrition Foundation Inc. 2001)

Erkek bireylerde yüksek HDL ve kan folat konsantrasyonu, düşük LDL ve trigliserit konsantrasyonu ile yüksek besin çeşitliliği puanı arasında ilişki bulunmuştur(Bernstein, 2002).Besin çeşitliliği ile enerji alımı ve obesite artışı arasındaki ilişkinin incelendiği araştırmalarda az çeşit besin tüketen bireylerin daha çok kilo almaya meyilli olduğunu göstermiştir(Mccrory vd., 1999:440).

2.5. Sağlıklı Yeme İndeksi

Beslenmedeki değişimle birlikte, araştırmaların yönü yetersiz beslenmeden; aşırı beslenme, kronik hastalık morbiditesi ve diyet kalitesine doğru kaymıştır. Bununla beraber, araştırmacılar hastalıkların etiyolojisinin tanımlanmasında tek-faktör paradigmasını bırakıp çok yönlü ve birbirleriyle ilişkili risk tek-faktörlerini içeren paradigmaları tercih etmeye başlamışlardır. Enerji ile makro ve mikro besin öğeleri arasındaki güçlü ilişki, belirli besin öğesinin bağımsız olarak tanımlanmasını oldukça güçleştirmektedir. Beslenmedeki değişikliğe ayak uydurmak ve uygun politikalar geliştirmek ve besin veya besin öğesi ölçümleri ile ilgili problemlerden uzaklaşmak için diyet kalitesinin ölçülmesine ihtiyaç vardır (Kocabaş, 2003:28). Genellikle araştırmalar, diyet ve kronik hastalıklar arasındaki ilişki üzerinde yoğunlaşırken, diyet kalitesini belirleme metotları üzerinde az sayıda araştırma yapılmıştır. DKİ’leri üzerine erken dönemde yapılan çalışmaların bazıları sadece besin öğeleri üzerinde dururken ölçümlerin çoğu diyetin ortalama yeterlilik oranları veya Recommended Daily Amount (RDA)’nın tavsiyeleri üzerine kurulmuştur (Kennedy vd., 1995:1103).

Diyet kalitesinin ölçümünde iki farklı yol izlenebilmektedir. Birincisi faktör analizi veya cluster analizi gibi istatistiksel yöntemlerin kullanılmasıdır. İkincisi ise diyet kalitesi ölçümünü sağlayan indekslerin kullanılmasıdır. Toplam diyet kalitesini ölçmek için kullanılan farklı ölçüm yöntemleri vardır. Bunlardan bazıları; Akdeniz

(34)

Diyet Puanı, Sağlıklı Diyet Göstergesi, Diyet Kalite İndeksi, Diyet Çeşitlilik Puanı ve Sağlıklı Yeme İndeksidir(Guo vd., 2004:1580).

SYİ Amerikanın diyet kalitesinin ölçümünü sağlamak için USDA tarafından geliştirilmiştir. Beslenme alışkanlıklarının çok boyutlu, farklı yönlerini yakalamak ve diyet kalitesini her zaman takip edebilmek amacıyla geliştirilmiş bir diyet kalitesi ölçüm aracıdır(Tangney vd., 2001:1411). 1970’li yıllarda yağ, doymuş yağ, kolesterol, sodyum, şeker, yüksek diyet posası ve kompleks karbonhidratları içeren bazı diyet kaliteleri de geliştirilmiştir. Fakat bunlar tam olarak diyet kalitesini ölçmeye yetmemektedir. Bu nedenle 1995’de 1989’daki veriler kullanılarak Kennedy vd tarafından SYİ geliştirilmiştir(Kenned vd., 1999). SYİ-05 ise DRI’ nın günlük besin ve besin öğeleri tüketim önerileri doğrultusunda 2005 yılında yeniden düzenlenen diyet kalitesini belirleyen bir indeksdir.(Guenther, 2007).

Tayland’ın beslenme durumunun belirlenmesi için Tayland’a özel 11 bileşenden oluşan Sağlıklı Yeme İndeksi geliştirilmiştir. SYİ Tayland da genel beslenme kalitesinin belirlenmesi ve beslenme eğitiminin daha iyi verilebilmesi için temel bir araç olarak hizmet etmektedir(Taechangam vd., 2008:1411).

Feskanich vd.(2004:1375), Çocuk ve adölesanların diyet kalitelerinin sağlıklı yeme indeksine uyarlandığı bir çalışmada gençlerin sağlıklı yeme indeksleri hesaplanmıştır. Sağlıklı yeme indeksi ile toplam enerji alımı arasında yüksek korelasyon çıkmıştır. Buna rağmen genç sağlıklı yeme indeksinde toplam enerji alımıyla güçlü ilişki ortaya konmamıştır.

Fisberg vd.(2006:2067), Amerika’da 3454 yetişkin birey üzerinde yapılan araştırmada ortalama sağlıklı yeme indeksi puanın 60.4 olduğunu ve en düşük puanun 13.9, en yüksek puanunda 92.2 olduğunu belirlemişdir. Bireylerin sadece %4.8’inin sağlıklı beslendiğini, %73.4’ünün diyetinin geliştirilmesi gerektiğini ve %21.6’sının da yetersiz beslendiğini saptamışlardır.

Rafferty vd.(2002:9),Davranışsal risk faktörü gözetim sistemi Michigan’da halkın kronik hastalıklar risk faktörlerini göstermek için telefonla görüşme yöntemini kullanarak 2532 kişi üzerinde bir araştırma yapmıştır. Sağlıklı yeme indeksinden esinlenilerek oluşturulan Michigan sağlıklı diyet indikatörü oluşturulmuştur. Araştırmanın sonucunda sağlıklı diyet indikatörü 100 üzerinden 55.7 bulunmuştur.

(35)

2.6. Diyet Kalitesini Ölçmek İçin Kullanılan Diğer Ölçüm Araçları

DKİ, Newby ve arkadaşları tarafından diyetle ilişkili kronik hastalık riski eğilimini etkileyen toplam diyet kalitesinin ölçülebilmesi için geliştirilmiş bir araçtır. Orijinal DKİ ‘Diet and Health’ dergisindeki ‘Kronik Hastalıklar Riskini Düşürmek için Uygulamalar’daki önerilerden temel alınarak hazırlanmış 8 besin bileşimi (toplam yağ, doymuş yağ, kolesterol, sebze ve meyveler, tahıl ve kuru baklagiller, protein, sodyum ve kalsiyum) ile oluşturulmuştur. Puanlar ‘0’ ile ‘16’ arasında sıralanmış; ‘0’ en yüksek kalitedeki diyeti ifade ederken, ‘16’ en düşük kalitedeki diyeti ifade etmektedir. Daha sonra DKİ geliştirilmiş puanlar ‘0’ ile ‘10’ arasında sıralanmış ve en yüksek kalitedeki diyet 100 puanla ifade edilmiştir(Newby vd., 2003:941).

Stookey vd. (2000:811) Çin’de diyet kalitesini ölçmek için bir DKİ geliştirmişlerdir. Çin Beslenme Kurumu’nun önerdiği sağlıklı beslenme rehberindeki önerilerden oluşmuş 8 öneri bulunmaktadır; tahıllar temel besin olmak üzere çeşitli besinlerden yenmeli, sebze ve meyve çok alınmalı, hergün süt ve ürünleri veya baklagil alınmalı, yeterli miktarda yağı az et, balık, tavuk, yumurta alınmalı, besin alımı ve fiziksel aktivite dengelenerek beden ağırlığı korunmalı, yağı ve tuzu azaltılmış hafif diyet seçilmeli, alkol alınmamalı, alınırsa az alınmalı, sağlıksız ve bozuk besinlerden kaçınılmalı. Bu maddelere 1-2 puan verilerek 7450 bireyin 3 günlük besin tüketim modeli 10 puan üzerinden değerlendirilmiştir. Toplam puan önerilen besin grupları ve besin öğeleri ile korelasyon göstermiştir. Enerjinin karbonhidrattan gelen oranı %55-69 sıfır puan, 70 üstü eksi, 55 ve altı artı puan; yağdan gelen enerji %15-25 arası optimum kabul edilmiştir. Doymuş yağ enerjisi %7 optimum, protein %10 üstü optimum kabul edilmiştir. Diğer besin öğelerinin optimum alım düzeyleri batı ülkelerindekine benzerdir. Değerlendirme sonucunda sıfır puan optimum diyet kalitesini, artı puan aşırı beslenme, eksi puan yetersiz beslenme olarak kabul edilmiştir. DQI’nın yetersiz ve aşırı beslenmeyi değerlendirme ve aşırı beslenme biçimindeki değişme ve eğilimleri saptamada yararlı bir yöntem olduğu sonucuna varılmıştır. Araştırma kapsamına giren bireylerin %50’den çoğu alkol, protein, enerji ve doymuş yağ yönünden optimum puanı alırken, çoğunluk kalsiyum ve sodyum yönünden eksi puan almışlardır. Sebze ve meyve tüketiminde bireylerin %80’i optimumun altında puan almışlardır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Süt yağı %5 oranında doymuş yağ içermesinin yanında kronik hastalıklar için olumlu etkileri olan konjuge linoleik asit, sifingomiyelin, bütirik asit, miristik asit

Bireylerle ilgili genel bilgileri, sağlık durumlarını, beslenme alışkanlıklarını ve fiziksel aktivite düzeylerini belirlemeye yönelik sorular içeren bir anket formu ile,

Kuzey Kıbrıs’ta eğitim alan otistik çocukların enerji ve besin öğesi tüketimlerinin DRI’ya göre yeterlilik düzeylerinin yaĢa göre dağılımları

Araştırmaya katılan erkek ve kadın bireylerin enerji ve protein tüketimlerinin RDA’ya göre değerlendirilmesinde, cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark

Araştırmaya katılan erkek ve kadın bireylerin enerji, protein, yağ, karbonhidrat ve posa tüketimleri RDA’ya göre değerlendirildiğinde, cinsiyete göre istatistiksel olarak

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ BESLENME VE DİYETETİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN DİYET KALİTE İNDEKSİ VE. YAŞAM TARZI İNDEKSLERİNİN BELİRLENMESİ ÜZERİNE

-- Diyet kalitesi indeksinin bileşenleri, besin ögeleri (örneğin toplam enerji alımının yüzdesi olarak yağ alımı), besin/besin grupları (meyve alımı) veya bunların

Bu araştırmada, yağ oranı % 1’in altına düşürülmüş sütten; normal yoğurt bakterileri (Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus delbrueckii subsp.