Nâra Burnu'nda
ölümle randevu...
*»#. /»M» * a *W M W i
Dumlupınar „ Denizaltımız Bir İsveç
’lebi ile Çarpışarak Çanakkale'de
Ballı
■f"'S u si's'-dı*Sr-d«m utk:.- . «iSfl X .'„'îKiî-.-.it feííttt
.-ayıyapan İsveç
1« tevkii edildi
ıttaitMkı SrUi wrft, ' ■>>*»* »«rtıddn WAuwfe> W .w w m » ; ' *»*>>>:-.u(x<jlt» ile şilebin «ptonfem müthiş
..aıuyı or-latttlör j
. w >*MMg > V M -
** î* ?> h*T«*«l»
BUTUN T Ü R K İY E ’Yİ ÜZÜNTÜYE BOGAN HABER
Olay, gazetelerde bilyilk başlıklarla »e birinci sayfadan verildi. Bütün Türkiye kazazedelerin kurtarılması için dua ediyor ve heyecanla bekliyordu.
HİS**
1953
Köprü üstündekiler,
karanlığın içinde, bir anda
beliren ve üzerlerine gelen
dev gibi karaltıyı görünce
gözlerine inanamadılar.
Kaçıp kurtulmaları imkânsızdı.
Ertan ÜNAl
4
Nisan 1953 gecesi Türkdonanmasının en yeni ve
güçlü denizaltılarından biri
olan “ Dumlupınar” Akdeniz'de düzenlenen “ Mavi Deniz” tat bikatından dönüyordu... Yol culuk, Çanakkale Boğazı’na kadar normal geçmişti. Saat 02.00 sıralarında denizaltı su düzeyinde 9 mil hızla giderken köprü üstündekiler karanlığın içinde bir anda beliren ve üzerlerine doğru gelen gemiyi görünce, gözlerine inanamadı lar... Geminin koca silueti ka ranlığın içinde heran biraz da ha büyüyerek devleşiyordu... Sanki gemi seyerttiği yolun
tam üzerinde bulunan denizal- tıyı görmemiş gibiydi... Köprü üstündekiler bu ürkütücü gö rüntünün giderek yaklaşması na rağmen paniğe kapılmadan peşpeşe verilen emirlerle de nizaltının yönünü değiştirme ye çalıştılar. Ancak tüm çaba lar, çarpışmayı önleyemedi ve 3990 gros tonluk İsveç band- ralı, Kaptan Oscar Lorentzon’ un yönetimindeki “ Naboland” adlı koca gemi “ Dumlupınar” a çarptıktan sonra adeta çiğne yerek geçti.
Denizaltı, sancak baş-
omuzluğundan aldığı yaranın yüzünden gözaçıp kapayınca ya kadar geçen süre içinde
burun yönüne dikilerek bat maya başladı...
Feci olay duyulur duyul maz tüm yurt yasa bürünürken Deniz Kuvvetleri'nin “ Kurta ran” gemisi olay yerine geldi. Denizaltıya kurtarma çanı takı larak, aşağıda bulunan 22 de nizci yukarıya alınacaktı... De nizaltının "Battı” şamandırası aracılığıyla, denizin dibinde bulunan gemicilerle konuşulu yor, onlara moral vermeye ça lışılıyordu... Denizaltı 80 met re derinlikte, sancağa 15 de rece meyilli olarak oturmuştu. Donanmanın en seçme dalgıç ları, bu derinliğe önce kılavuz halatını indirebilmek için bir- birleriyle yarıştılar. Ama, nafi le! Bölgedeki birbirine ters iki akıntı, bunun yanı sıra kötü hava şartları çalışmayı engelli yor, 22 denizciyi kurtarmak için yapılan çalışmalar sonuç suz kalıyordu...
Tüm Türkiye’nin gözleri, buraya çevrilmişti. Buradan golecek güzel haberi bekle mekteydi... 5 ve 6 Nisan gün leri bu bekleyiş içinde geçti... Ama doğa gazaba gelmişti. Gittikçe zayıflayan ümitler 7 Nisan gecesi saat 02.15'te ke sildi. Şamandıra vasıtasıyla de- nizaltıdan son mesajı Astsu bay Selami verdi... Ölüme gö zünü bile kırpmadan giden bir insanın cesaretiyle sadece, “ Vatan sağolsun” dedi, o ka dar... Sonra şamandıra telinin
de kopmasıyla denizaltıyla
tüm bağlantı kesildi. Artık her şey bitm işti... Dumlupınar 81 denizciye mezar olmuş, ka za sırasında sadece köprü üs tündeki aralarında Denizaltı Komutanı Yüzbaşı Sabri Çele- bioğlu’nun da bulunduğu 5 ki şi kurtulabilmişti.
Kazadan sonra her iki ge minin kaptanı da yargılandı. İsveç gemisi kaptanı Lorent zon 6 ay, Dumlupınar Komu tanı Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu ise 1 yıl 8 ay ağır hapis ceza sına çarptırıldı.
♦
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi