• Sonuç bulunamadı

Ara Güler, görsel tarih yazan gazeteciliğin edebiyatın çok ötesinde olduğunu vurguluyor:'Hür olmayan gazeteci olamaz'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ara Güler, görsel tarih yazan gazeteciliğin edebiyatın çok ötesinde olduğunu vurguluyor:'Hür olmayan gazeteci olamaz'"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA C UM HURİYET

14

KÜLTÜR

kultur@cumhuriyet.com.tr

Ara Güler, görsel tarih yazan gazeteciliğin edebiyata çok ötesinde olduğunu vurguluyor

6Hür olmayan gazeteci olamaz9

G

örsel tarih yazıyoruz aslında biz, çok daha mühim bir iş yapıyoruz. Reklam fotoğrafçılığından çok daha

mühim. Gazetecilik edebiyatın da çok ötesindedir. Edebiyatçılar zannederler ki dünyanın en büyük şeyi

edebiyattır. Halbuki hiç de değil. Atom fiziği daha mühimdir. Sanatçı aslında hiçbir şey değildir; sahte,

boşuna. Hiç olmasın daha iyi. Asıl gerçek nedir? Doğuyorsun ve ölüyorsun. Arada bir şey var. Ona da

hayat demişler. Herkes bir şeyi oynuyor ama aslında ölümü bekliyor.

Kültür Servisi- Ankara, Uğur Mum­

cu Araştırmacı Gazetecilik Vakfi (um:ag) sanat galerisinde Ara Güler’in ‘Eski İs­

tanbul’ fotoğrafları bir kez daha sergi­

lendi.

71 yaşındaki sanatçının G alatasa­ ray’daki evinin en üst katında bürosunda duvarlara özenle yerleştirilmiş Dali, Pi-

casso, İstanbul balıkçı fotoğrafları, Cha-

gall’dan Nuri İyem’in orijinal bir tablo­ suna, dünyaca ünlü sanatçıların fotoğ­ rafları ve eserlerle göz göze geliyorsu- cnuz. Ara Güler, Henri Cartier Bresson tarafından çekilmiş portresini gösteriyor bize. Chagall ölmeseymiş ona bir tablo (sözü varmış. Avni A rbaş’ın da ona bir portre sözü varmış ama yapmıyormuş. -Kendisini ‘Ben matrak herifin tekiyim ’ diye tanımlayan Ara Güler’le konuştuk.

- Fotoğraf eğitimi almamanıza rağ­ men dünyanm en iyi fotoğraf sanatçıla­ rından birisiniz...

r GÜLER-Sanat niteliği taşıyan ve rö­

portaj fotoğraflarım var. Fotoğraf iyi bir meslektir ama görmeye alışmak lazım. Bir anlam kattığın zaman fotoğraf olur yoksa dünyada bütün fotoğraf makine­ leri içinden bakmasan bile basarsın çe­ ker. Teknik değildir fotoğraf, kafadır ka­ fa. Ben kafama taktım. Bütün Bizans sa­ natı, El Greco, Rafaello üzerine gittim, müze müze gezdim. Kompozisyon bil­ mek lazım. Akademiye gitmedim. Picas- so da gitmedi, dünyanın en büyük res­ samı.

- Savaş muhabirliği de yaptınız... GÜLER- Benden sonra hiçbir harp

muhabiri de olmayacaktır çünkü şu an- d;u>rdu, fotoğrafçıları cepheye götürmü­ yor, eskiden farkında değillerdi. Alıyor­ lar, bir otele kapatıyorlar. İki saatte bir gelişmeleri aktarıyorlar. Fotoğrafları da kendileri veriyorlar basahm diye. Götür­ mezler artık, 2. Cihan Harbi’nden son­ ra bitti artık. Etiyopya Savaşı’nda ölü­ yorduk, açlık, yılanlar, Filipinler de öy­ leydi. Felaket bir şeydi, hayatta kalma­ ya çalışıyorduk.

- Sizin bir de öykücü yönünüz var. Ya­ zıyor musunuz hâlâ?

GÜLER- Hayır, yazmıyorum. Fotoğ­

rafçılığı daha önemli buldum. Hür ol­ mayan adamdan gazeteci olmaz zaten. Görsel tarih yazıyoruz aslmda biz çok daha mühim bir iş yapıyoruz. Reklam fotoğrafçılığından çok daha mühim. Ga­ zetecilik edebiyatın da çok ötesindedir. Edebiyatçılar zannederler ki dünyanın eri büyük şeyi edebiyattır. Halbuki hiç de değil. Atom fiziği daha mühimdir.

Sa-natçı aslmda hiçbir şey değildir; sahte, boşuna. Hiç olmasın daha iyi. Asıl ger­ çek nedir? Doğuyorsun ve ölüyorsun. Arada birşey var. Ona da hayat demiş­ ler. Herkes bir şeyi oynuyor ama aslın­ da ölümü bekliyor.

- Reklam fotoğrafçıları ile aranızda sürtüşmeler olmuştu, değü nü?

GÜLER- Reklam işleri yapıyorlar,

evet para kazanmak için türlü türlü iş­ ler vardır. Bomba gibi iyi çocuklar var ama bir yerde fire veriyorlar. Bir tane­ si bütün birikimini, hayatını koyuyor ötekisi de bir kapitalistin malının satışı için reklam fotoğrafı çekiyor. Hangisi­ ne daha çok değer verirsin ki? Sen me­ deniyete ne katıyorsun? Hiç.

- Fotoğrafta kurguyu düşünmediğini­ zi söylüyorsunuz ama Orient Express fotoğrafı öyle olmamış...

GÜLER-Orient Express kaza yapmış­

tı. Şimdi bunun ben nerden anlayacağım Orient Express olduğunu... O tren oldu­

ğunun anlaşılması için ben de gardan ta­ belayı söktüm, kaza yerine koyup fo­ toğrafı çektim. Onu oraya koymak da kur­ gu tabii ama o kadarı olur.

‘Dünyanın yoğu boştur’______

- Fotoğraflardaki anlamın sizin için çok önemli olduğunu biliyoruz. Anla­ mın kaynağı da insan diyorsunuz. Bu kadar çok anlam yüklemesinden sonra köşe bucak gezdiğiniz dünya sizi hangi noktaya getirdi?

GÜLER- ‘Amma da boktan bir dün­ yada yaşıyoruz’ cümlesine geliyorsun.

Binleri diğerlerini kırdırtıyor. Dünyanm çoğu boştur. Biz milletçe milenyum, mega gibi laflan hemen öğreniriz, bu çağ­ da kaç tane adam var ki. Dünya nüfusu­ nun da çoğu cahildir, bütün dünyada 2000 adam ya var ya yok.

- Dünyada pek görmediğiniz yer kal­ madı...

GÜLER- Evet. Bir de benim gezmem

tam anlamıyla gezmekti. Hindistan her şeyiyle enteresandır mesela, korkunç bir ülkedir. Biz ne kadar büyük bir m e­ deniyetsek de onlar kadar değiliz, MÖ 6000’e dayanan bir tarih ve yeni bulgu­ lar var orada. Avrupa ise dünyanm en bok­ tan yeridir, insanlığın belasıdır. İnsanlı­ ğın en yüz karası milletleri Avrupa’da­ dır. Biz de Avrupa Birliği’ne giriyoruz diye seviniyoruz. Evet Avrupa Birliği’ne girmemiz lazım ama medeni sayılmaz Avrupa ki, dünyada en büyük cinayet­ leri işleyenler orada yaşar. Amerika da öyle, haydutların toplandığı bir ülkedir. Yeni Zelanda ve Avustralya da bu liste­ ye dahildir. Avrupa’daki bütün haydut­ ları gemüere koyup oraya atmışlardır. Ja­ ponya’da iki ay yaşadım ama orayı da hiç sevmedim, yemek yok orada doğru dü­ rüst, aç kaldım. Bir keresinde yemek di­ ye önüme büyük bir hayvan tırnağı ge­ tirdiler.

- Dünya çapında ünlülerin fotoğrafla­

rını çektiniz. Size en büyük güçlüğü çı­ karan kimdi?

GÜLER- Evet mühim insanların fo­

toğrafını çektim. Bazıları da çok uğraş­ tırdı. Dali mesela. Bir ay onunla yaşa­ dım. Benimle kılıç oynuyordu, bıçak atıyordu. Dur deyince durmuyordu.

‘Yazamıyorum, sıkılıyorum’

- Anılarınızı yazmayı düşünüyor mu­ sunuz?

GÜLER- Anılarımı yazmak için va­

kit yok. Hem yazamıyorum da, sıkılıyo­ rum. ‘ Bir Devir Böyle Geçti, Kalanlara

Selam Olsun’ adlı kitabımda Orhan Ve­ li, Sait Faik gibi benim için özel olan 10

kadar insanla ilgili anılarımı yazdım.

- Oyunculuk deneyiminiz de var değil mi?

GÜLER- Yeşim Ustaoğlu diye bir yö-

neunen vardır, başımın belasıdır. İki de bir alır beni götürür. Hangi filmde oy­ nadığımı bile bilmem.

Referanslar

Benzer Belgeler

Genler, hücrelerimizin çekirdek- lerinde bulunan ve özelliklerimizin kalıtım yoluyla yeni kuşaklara geç- mesini sağlayan kromozomları oluş- turan muazzam DNA

Basınç dağılımı, basınç merkezi, sağ/sol dengesi, ön/arka dengesi gibi gözle ölçülemeyecek verileri gerçek zamanlı olarak ölçen akıllı ayakkabıyı kullanmaya

2002 yılında kemer ve kemer tokası geliştirmek üzere Kaliforniya’da kurulan bir giyim firması, giyilebilir teknolojiyi kemer mekanizması üzerinde kullanarak farklı

Daha çok yeşil alan yaratmak amacıyla, kentleri gizlice sebze, meyve ve çiçeklerle donatan gerilla bahçıvanlar, önceki gece Hollywood topraklar ına el attı....

Görsel Tasarımcı (Post Prodüksiyon) (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı, 19/10/2015 tarihli ve 29507 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ulusal Meslek Standartlarının ve

In this study, we will combine drug abuse information system and digital e-learning technology to implement an internet-based learning model for preventing abuse of club drugs..

(各八分) 木防己 巴戟(各七 分) 菟 上九味治下篩,食前酒服方寸匕,日三,常服不絕佳。

Biz buna göre, Tanpınar’ın edebiyat eleştirisi ve edebiyat tarihinden seçtiğimiz semptomatik parçalarla; Tanpınar’da gözlemlediğimiz Jameson’ın tanımladığı