Kitap Tan~tmalar:
Muhammed Kerim Yusuf-i Cemali, Zindegâni-i ~ah ~smail-i Evvel (Bâ
nigâre~~ ber hususiyat-~~ cismi, ruhi, zovki, ahlaki, mezhebi ve revab~t-~~ c~~ bâ
düvel-i harici), (I. ~ah Ismail'in Hayat~~ (Beden, Ruh, Zevk, Ahlak, Din
Ba-k~m~ndan Özelliklerinin Tasviri ve Yabanc~~ Devletler ~le ili~kileri),
~nti-~arat-~~ Muhte~em, Ka~an 1376 (1997), ISBN 964-91244-2-1.
Merhum Prof. Dr. Faruk Sümer, 1976 y~l~nda bas~lan Safevi devletinin kurulu~una dair yazd~-~~~ eserine "Safevi Devleti'nin kurulu~u ~slam ve Türkiye tarihinde mühim bir hadisedir. Bu hadise-nin en mühim neticesi, ~slam alemihadise-nin merkezinde yeni bir âlemin meydana gelmi~~ olmas~d~r. Ba~l~ca vasfi ~filik olan ve Iran'~~ içine alan bu âlem, varl~~~n~, bilindi~i gibi, zaman~m~za kadar devam ettirmi~tir. Anadolulu Türklerin Safevi devletini kurmalar~~ ve bu unsurun zor kullanarak ~iili~i ~ran'~n rakipsiz bir mezhebi haline getirmesi bugüne kadar ilim âlemince lây~luyle anla~~lmam~~~ bir konudur" ifadesi ile ba~lamakta, "Safevi devletinin milli bir ~ran devleti oldu~u görü~ünün art~k ciddi ilim adamlar~~ aras~nda pek taraftar~~ kalmad~~~n~" belirterek, "Safevi devleti tarihinin bizim için ta~~d~~~~ ehemmiyet, bilhassa devleti kuran ve geli~tiren unsurun Anadolulu olmas~~ ve bunlarla ilgili olarak kalabal~k say~da göçebe ve köylü Türk toplululdar~n~n bu ülkeden ~ran'a göç etmeleridir" diyerek "devletin kurulduktan sonra da uzun zaman, bilhassa insan gücü bak~m~ndan Anadolu'dan beslendi~i sonucuna" varmaktad~r.
Kaynaklardaki ifadelerden de anla~~laca~~~ üzere, Safevi devleti kurulmadan önce, Erdebil aha-lisi de dahil olmak üzere, iran halk~n~n büyük ço~unlu~u Sünni oldu~u gibi, XV. yüzy~l ortalar~na kadar tarikat da Sünni inançlara sahip idi. ~ah ~smail bask~~ ve ~iddete ba~vurarak, ~fili~i ~ran'daki Sünni ahaliye zorla kabul ettirmi~tir ki, eserde de buna s~k s~k vurgu yap~lmaktad~r.
17 bölümden meydana gelen eserin Önsöz'ünde, yazar Tebriz Üniversitesi'nde ö~rencili~inin son y~llar~nda merhum Nasrullah Felsefi'nin "Zindegâni-i ~ah Abbas-~~ Evvel" (I. ~ah Abbas'~n Haya-t~) adl~~ kitab~n~~ okuyup, bunun tesisi ile ileride ayn~~ tarzda bir eser kaleme almay~~ dü~ündü~ünü ve bunu bugün gerçekle~tirdi~ini dile getirmektedir.
Yazar, kaynaklar~n genel olarak tan~t~m~~ ile ba~lamakta (s. 23-46), Safvetu's-Saf, Kitab-~~ Di-yarbekriyye, Alem ârâ-yi Emini, Habibü's-Siyer, Selimnâme-i Bidlisi, Lubbu't-Tevârih, Cihangu~â-yi Hakan, Cihanârâ, Mir'âtu'l-Edvâr, Tarih-i ~lçi-i Nizam~ah, Ahsenü't-Tevârih, Rayzatu's-Safeviye, Alemârâ-yi ~ah ~smail, Alemârâ-yi Abbâsi, Târih-i ink~lâb-~~ ~slâm, Tarih-i Sultâni, Zubdetu't- Tevârih, Râk~m, Fevaid-i Safeviye, Mearic el-TevIdd gibi, tamam~~ Farsça 20 kaynak eser hakk~nda bilgi vermektedir.
Bölüm (s. 47-59) ~ah ~smail'in hayat~n~~ konu edinmi~~ olup, do~umu, ailesi, Erdebil ve Lâhi-can'daki hayat~~ (s. 50), ~erur sava~~~ ve tahta oturmas~, fiziki ve ruhi özellikleri (s. 52) anlaulmaktad~r. Kaynaklar ve kendisini gören Venedikli tüccarlar~n verdi~i bilgilerden anla~~ld~~~na göre o, orta boylu, k~z~l saçl~, koyun gözü gibi gözlere sahipti. B~y~kl~, fakat sakal~~ yoktu. Sol elini kullan~yordu (s. 53). At üstünde vuru~may~, kaba~a ok atmay~~ ve içkiyi sever, kan dökmekten ho~lan~rd~. ~iir ve edebiyata, musikiye merakl~~ idi (s. 55-56). K~l~ç ve m~zrak kullanmakta mahir, ata binmekte e~sizdi (s.139).
Bölüm (s. 61-94), ~ah Ismail'in bilgi durumu ve ilmi konusuna tahsis edilmi~~ olup, faziletle-ri, ~airli~i (s. 62), ~airlere alâkas~, Haufi, Fuzuli, Ümidi-i Razi, Baba Figani-i ~irazi, Lisani-i ~irazi, Muhammed-i Ni~aburi, Kad~~ Nurullah, Kad~~ Muhammed (Visali) gibi ça~da~' veya saray~nda bulu-nan ~airler hakk~nda bilgi verilir. Burada onun küçüldü~ünde dini ilimler tahsil edip, Arapça ve Farsça ö~rendi~i, ana dili olan Türkçe'nin saray~n resmi dili olup, Türk dilini te~vik etti~i, Hatâi mahlas~~ ile ~iirler yazd~~~, bunlar~n tahminen 10 bin beyt oldu~u, destan ~airi Firdevsi'ye kar~~~ özel bir ilgisi olup, çocuklar~n~n adlar~n~~ da (Tahmasb, Sam ve Behram) ~ehname'cleki kahramanlardan Belleten, C. LXXV, 39
610
KITAP TANI'TMA
seçti~i, Çald~ran sava~~~ s~ras~nda askerlerini co~turmak için Iran-Turan sava~lar~~ ile ilgili k~s~mlar~~ seçti~i, bunun d~~mda Köro~lu destanlan okudu~u (s. 68) kaydedilir.
Bölüm (s. 95-105), ~ah Ismail'in latifeler ve hicivlere kar~~~ tutumuna ayr~lm~~~ olup, onun bu gibi kimselere bazen maa~~ ba~lad~~~, bazen ise saraydan kovdu~u, zaman zaman edebl de~eri olma-yan basit ~iirler ve medhiyeleri ödüllendirdi~i (s. 97), mezheb taassubu ile Horasanh ~air Muzaffer'in önce diri diri derisinin ytizillmesini buyurdu~u, fakat sonra onu bahlapp, hirat ku~and~rd~~~~ (s. 98), saray ~airlerinden olan Melik Hanrnin gözden dü~mesi sonucu Tebriz'de baca~~ndan minareye as~larak öldürüldü~ü (s. 99) belirtilir.
Bölüm (s. 103-105) devrin ~air vezirlerine ayr~lmqur. Bunlar 3 ki~i olup, Muhammed Han Deylend, Mirza ~ah Hüseyin-i Isfahant ve daha sonra ~ah Tahmasb taraf~ndan diri diri yak~lan Hace Celaleddin Muhammed-i Tebrizi idiler.
Bölüm (s. 107-111), ~ah Ismail'in ça~da~~~ ve saray~nda bulunan sanatkarlar, ulema ve bilim adamlar~~ ba~l~~~n, ta~~maktad~r. Burada Mevlana Hüseyin Vaiz, Mevlana Nizam-~~ Esterabacli, Emir Cemaleddin Muhammed-i Esterabadt, ~eyh Ali-i Müctehid, Emir G~yaseddin Mansur, ~eyh Zeyned-din Cebel-i Amili, Mevlana Ebül-Hasan-~~ Baverl ve Ilahi-i Erdebilt gibi 8 tane ~ii Zeyned-din adam~~ hakk~n-da bilgi verilir.
Bölüm (s. 113-120), inançlanndan dolay~~ ~ah Ismail veya beglerinin gazab~na u~ramalarm-dan ötürü ~ran'u~ramalarm-dan göç etmek zorunda kalan ulema ve ~airlere aittir. Burada 3 ki~iden, Ibrahim-i GüL~ent, Fazh~llah b. Ruzbehan ve Muslihiddin-i Larrnin durumlar~ndan söz edilir.
Bölüm (s. 121-123), ~ah Ismail'in sanat ve hattath~a ilgisine dair olup, ~ah Mahmud-i Ni~a-bur?, Mevlana Mir Ali ve Mevlana Sultan Ali'den k~saca bahsedifir.
Bölüm (s. 125-136), ~ah Ismail ve hanedan mensuplar~n~n nakka~hk, nakka~lar, hattadar ile musild ve musiki~inaslara kar~~~ olan alakas~~ ile ilgili olup, bu bölümde "~kinci Mani" olarak adland~-r~lan üstad Kemaleddin Bihzad ve Mani-i ~irazrden bahsedildikten sonra, ba~lar~nda börk, s~rtlar~n-da kaplan postu, sakallan ura~h, belleri luhçh, boyunlar~ns~rtlar~n-da çö~ürleri ile "ozanlann" orduyu co~-tunnak için çal~p, varsa~~~ okuduklan kaydediliyor (s. 132).
Bölüm (s. 137-175), ~ah Ismail'in ahlaki özellikleri, huy ve karakteri ile ilgilidir. Bu bölüm-de onun birbirine z~t davran~~lar~, cömertli~i, aamasnli~~, mütevaz~~ tav~rlar~~ (s. 144), yi~itli~i, cesare-ti, iyilikseverli~i, devlet adand~~~~ (s. 150), din ve devlete ihanet edenlere kar~~~ davran~~~~ (s. 152), ayaklananlara kar~~~ tavr~, yol kesenler, lursular, vurguncular ve ticaret erbab~na kar~~~ tutumu (s. 157) uzun uzun anlat~l~r ve bu konularda kaynaklardan çe~itli örnekler naldedilin De~i~ik i~kence, cezaland~rma ve öldürme ~ekilleri verilir ve nihayet ~al~'m insan eti yiyen "çiy yiyen"lerinin dahi varl~~~~ (s. 165) kaydedilir.
Bölüm (s. 177-188), ~ah Ismail'in Safevl hanedanma ba~l~l~k gösterenlere kar~~~ sergiledi~i farkl~~ davram~lara dair olup, burada Isfahanb verir Mirza ~ah Hüseyin, Necm-i Said lakab~~ ile tan~-nan Isfahanb Emir Yar Ahmed-i Hoyzani ve ~amlu Durmu~~ Han ile ilgili olaylar anlat~hr.
Bölüm (s. 189-223), ~ahl~k ve akrabal~k ba~li~uu ta~~r. Burada ~al~'m anne taraf~ndan ak-rabalar~na ve hatta kendi annesine kar~~~ olumsuz tutumu, Ak Koyunlu hanedan~~ mensuplann~~ çoluk-çocuk demeden öldürtmesi, asi karde~i Süleyman Mirza ve di~erleri ile ili~kisi anlat~l~r. Bu vesile ile onun anne taraf~ndan akrabalar~na kar~~~ kötü davran~~~~ ile ilgili olarak, Venedildi tüccar'', bir ifadesini de aktar~r: "Neron'dan bu zamana ondan daha kan dökücü hükümdar gelmemi~ti" (s. 190). Bu bölümde bundan sonra o~ullar~~ Tahmasb Mirza, Elkas Mirza, Sam Mirza, Rüstem Mirza, Behram Mirza, Sultan Hüseyin Mirza ile say~lar~~ 15'i ve fakat adlar~~ bilinen k~zlar~~ Perihan Han~m, Mihin Banu Han~m, Sultan~m, Hane~~ Han~m, Hayrünnisa Bigim hakk~nda bilgi verilir ve nihayet Italyan tüccarlar~na dayanarak sava~a kat~lan, ok at~p, k~l~ç kullanan kad~nlar~n varl~~~ndan (s. 214) söz edilir.
K~TAP TANITMA
611
Bölüm (s. 225-236), ~ah Ismail'in han~mlar~na aynlm~~t~r. Burada onun 3 hammn~m, Beh-ruze Han~m, Tadu (bu onun LIkab~~ olmal~) Bigim ve Mehd-i Ulya (bu da lakab~~ olmal~, ~irvan~ahlar ailesine mensup olan bu han~m ile ~ah ~smail ölümünden 1 y~l önce evlenmi~~ idi)'mn adlar~~ sarlip, onlar hakk~nda bilgi verilir. Bunlardan Behruze Han~m'~n Çald~ran'da Osmanblara tutsak dü~erek, bundan sonra evlendirilip Osmanl~~ ülkesinde kald~~~, Tad~~ Bigim'in ise tutsak dü~tükten sonra küpelerini vermek suretiyle kurtuldu~u, ~ah Ismail'in ölümünün ard~ndan uzun müddet, 15 y~l kadar ~ah Tahmasb'~n yan~nda kald~ktan sonra, nihayet Fars'taki me~hur ~stahr kalesine sürülüp, orada öldü~ü (s. 229) belirtilir.
Bölüm (s. 237-250), ~ah ~smail'in dini siyaseti ve 12 ~mam ~ifli~i mezhebini Iran'da yegâne resmi mezheb haline getirme hususundaki ha~inli~i ba~li~nu ta~~r. Bu bölümde ~ah ~smail'in mezheb ile ilgisi, Iran'da taziye okuma yerlerinin yeniden faaliyete geçmesi, Pak imamlara kar~~~ olan ilgi ve saygn~~ (s. 243), kendisinin dedi~ine göre, Hz. Ali'nin yard~m~~ ile defalarca ölümden kurtuldu-~u, kendisinin gelece~i vaad edilen zaman~n imam~~ Mehdi oldu~una inand~~~~ (s. 247), Iran'da 12 ~mam ~illi~ini kabul ettirme hususundaki gayreti (s. 249), Ba~dad'da ~mam Ebu Hanife'nin türbesi-ne kar~~~ davran~~~, kabrini tahrip etnrmesi (s. 253), ~air Cami ve ~mam Fahr-i RazFnin kabirlerinin tahribi ve kemiklerinin yak~lmas~~ hususunda ferman~~ (s. 255), Allâme Devvâni ile ili~kisi (s. 256), din ve devlet muhaliflerinin ortadan kald~r~lmas~~ hususunda ihmal göstermeyip, onlar~n katillerini ödüllendirdi~i (s. 258), ~eriat~n yasaklad~~~~ ~eylere kar~~~ uygunsuz tutumu ve ald~rmazli~~~ (s. 260), siyasi emellerine eri~ebilmek için insanlar~n safl~~~~ ve ahmald~~mdan istifade etti~i ve pek çok gaybi ilham ve kerametinin mevcut oldu~una inand~~~~ konulan ele al~n~r ve kaynaklardan nakillerde bulunulur.
Burada yazar, ~ah ~smail ve yamndakilerin tutum ve davran~~lar~na bakarak, onlar~n Allah ve peygamberine pek fazla itikadan olmay~p, ~eriata uymad~klar~~ (s. 238), K~z~lba.~larm ~ah'~n keramet-lerine haddinden fazla inanm~~~ olup, Çald~ran yenilgisinden sonra Safevi devri müverrihlerinin, böyle bir yenilgiden dolay~~ Allah'a ~ükrettilderini, zira böylelikle K~z~lba~lann ~ah'm da bir insan oldu~unu, hata yapabilece~ini anlad~klar~n~~ ve kabullendilderini (s. 239) kaydeder. Safevi devri müverrihlerinin birço~u ve hattâ ~ah'~~ görmü~~ olan Venedikli tüccarlar~n ifadesine göre, halk~n ~ah'a olan inançlar~~ o dereceyi bulmu~~ idi ki, durum imamlara niyabeti geçmi~, onu yeryüzünde "Zillullah" ve hatta "Allah" olarak görmeye ba~lay~p, ~ran'da "Allah" sözü unutulup, yerini "~smail" sözü alm~~t~~ (s. 247). Burada kaynaklarda bununla ilgili naldller yap~l~r.
Eserde Sünnilere kar~~~ uygulanan bask~, ~iddet ve katliamlar ile ilgili çe~itli örnekler verilir. Bunlardan, devrim tan~nm~~~ ulemas~ndan DevvanFnin sonunda ~iili~i kabulü ile ilgili anlat~lanlar oldukça ilgi çekicidir (s. 258). ~ah'~n ~eriaun yasaklad~~~~ ~eylere kar~~~ tutumu ve ya~ay~~~~ ile ilgili verilen örnekler ise oldukça olumsuzdur (s. 260 v.dv.).
Asl~nda devrin kaynaklar~ndan anla~~laca~~~ üzere, ~ah'~n z~t karakterli, çeli~ki dolu bir ~ahsiyet oldu~u belirtilerek (s. 263), onun daha erken ya~larda nücum ilmi, &k~l~k ve sihir ile me~gul oldu~u, saf halk~~ cezp etmek için bunlar~~ kulland~~~~ belirtilir ve bu arada onun keramederi ve mucizeleri de say~l~r (s. 276 v.dv.).
Bölüm (s. 281-301), ~ah'~n zevk ve e~lencelerine dâirdir. Bu bölümde onun ~ehirlerin süs-lenmesi ve düzenlenen e~lencelere kat~lmaktan ho~land~~~~ (s. 280), çevgan oynamak ve kaba~a ok atma müsabakalarma kat~ld~~~~ (s. 282), sürek aylar~~ düzenledi~i (s. 283), 8 çe~it ava gitti~i (sürek av~, bal~k av~, domuz av~, kaplan av~, arslan av~, panzehirli hayvan av~, b~ld~rcm av~, yabani at av~) (s. 284-294), Çald~ran'dan sonra kendini içki ve e~lenceye verdi~i (s. 294) ve nihayet yemeden içmeden kesilip, devaml~~ gece-gündüz içki içip, alkolik olmas~~ ve karaci~erinin iflas~~ sonucu hastalamp, 19 Recep 930 (23 May~s 1524) Pazartesi günü Erdebirden Ucan yayla~ma giderken, Say~n Gedi~i denilen yerde ölüp, ay~n 21'inde Çar~amba günü kendi ad~n~~ ta~~yan kümbedde gömüldü~ü (s. 296 v.dv.) ar~lauhr ve ölümü dolay~s~~ ile dü~ülen tarihler verilir.
612
K~TAP TANITMA
Esasen Çald~ran yenilgisi devamh zaferden zafere ko~mu~~ olan Safevi ~ah'~nda derin bir ruhi çöküntü yaratm~~t~. Hoca Sadeddin'in naldetti~ine göre, onun, u~rad~~~~ yenilginin üzüntüsüne, dedesi Ak Koyunlu Uzun Hasan Beg'den daha uzun bir zaman dayanmas~~ Kanuni Süleyman, Vezir ~brahim Pa~a ve tarihçi Hoca Sadeddin'in babas~~ Hasan Can aras~nda yap~lan bir sohbet toplant~s~n-da toplant~s~n-da dile getirilmi~, bu husus, onun kendisini tamamen içkiye vermi~~ olmas~~ ile izah edilmi~ti. Onun yenilgisinden sonra, dedesine luyasla daha fazla ya~amas~~ muhakkak ki genç olmas~~ ile ilgili-dir. Zira Hasan Beg (öl. 1478) Odukbeli'nde yenildi~inde 50, ~ah ~smail (öl. 1524) Çald~ran'da yenildi~inde 27 ya~~nda bulunuyordu.
Bölüm (s. 303-307), ~ah Ismail'in yabanc~~ devletler ile münasebetleri ba~h~um ta~~malda birlikte, burada daha önceki, özellikle Mo~ollar devrindeki ili~kilerden özet olarak söz edilir.
Bölüm (s. 309-315), ~ran'~n Safevi devletinin kurulmas~ndan önce Avrupa devletleri ile ili~kilerinin ba~lamas~~ ile ilgili olup, Kara Koyunlu ve Ak Koyunlular devrinde ~ran (s. 303), Kara Koyunlu ve Ak Koyunlular~n Avrupa ile münasebetleri (s. 310), Despina Hatun ile Hasan Beg'in evlili~inin Venedikliler aç~s~ndan önemi (s. 311), Hasan Beg ile Despina Hatun'un siyasi evlilikleri (s. 312) gibi konulara temas edilir ve bu devirde ~ran'~n Osmanl~lar d~~~nda di~er devletler ile iyi ili~ki-ler içinde oldu~u vurgulamr.
Bölüm (s. 317-343), ~ah Ismail'in yabanc~~ devletler ile siyasi ve iktisadi münasebetlerine ayr~lm~~ur. Bu bölümde ~ran'~n Venedik, Portekiz ve ~spanya ile münasebetleri (s. 317), Albukerk'in Hürmüz adas~na sald~rmas~~ (s. 318), Özbekler ile münasebet ve ~eybek Han'~n ortadan kald~r~lmas~~ (s. 321), ~ah Ismail'in, Sultan Hüseyin Baykara ve Timurlu Babür ile münasebeti (s. 323), ~ah Is-mail'in II. Bayezid ile münasebeti (s. 327), ~ran ile Osmanl~~ devleti aras~nda ihtilafin ba~lamas~n~n sebepleri (s. 330), Sultan Selim'in tahta oturmas~, ~ran ve Osmanl~~ devletleri aras~nda ihtilafin bü-yümesi (s. 331), sava~~ ve yenilgi (s. 335), sava~tan sonras~, M~s~r Memlülderi ve di~er Avrupa devlet-lerini Osmanl~~ devleti aleyhine lu~lurtma te~ebbüsleri (s. 336) gibi konular ele al~nm~~t~r. Ancak bu son olaylar oldukça k~sa geçilmi~tir.
Burada ~u hususa da dikkat çekmek gerekir: Osmanh Sultan~~ Selim'in Iran seferine ç~kmadan önce tehlikeli görüp, tespit ettirdi~i 40 bin Ka~lba~tan bir k~sm~n~~ öldürüp, bir k~sm~n~~ da hapsettir-di~ine dair Osmanl~~ tarihçilerinin kay~tlar~n~n abart~l~~ oldu~u muhaldcakur. O y~llardaki nüfus durumu göz önüne al~nd~~~nda, bu kadar çok say~da insamn öldürülmesi ve hapsedilmesinin müm-kün olmayaca~~~ aç~kt~r. Resmi ar~iv belgelerinden de görülece~i gibi, Safevikr ile münasebeti sabit olanlar çe~itli suçlamalar ile öldürülüyor, hapsediliyor veya sürgüne gönderiliyorlar&
Eserin sonunda bibliyografya verilmi~~ olup (s. 345-354), yazma ve bas~l~~ birinci elden kaynak-lar, ikinci dereceden Farsça eserler ile ~ngilizce, Frans~zca, ~stanbul Türkçesi ve Azerbaycan Türkçesi ile yaz~lm~~~ eserler ayr~~ ayr~~ gösterilmi~tir. Ancak bibliyografyan~n çok eksik oldu~unu söylemeliyiz. Türkiye'de bas~lm~~~ eser olarak sadece Feridun Beg Mün~eau ile Fuzüll'nin Farsça Divan~~ (H. Maz~-o~lu, Ankara 1962) göze çarpmaktad~r. Di~er ara~t~rmalar ve Osmanl~~ kaynaklar~na hiç yer verilme-di~i gibi, Farsça'ya çevlilen Faruk Sümer (Safevi Devleti'nin Kurulu~u ve Geli~mesinde Anadolu Türklerinin Rolü) ile ~. H. Uzunçar~~l~~ (Osmanl~~ Tarihi)'n~n eserleri dahi kullan~lmam~~t~r. Osmanh kaynaklar~~ ve Türkiye'de yap~lan ara~t~rmalar~n kullamlmamas~~ büyük bir eksildiktir.
Buna ra~men kaynaklardaki bilgileri toplay~p, çe~itli yönleri ile ~ah ~smail'i tarafs~z bir gözle ele alan eser, yararl~~ ve de~erli bir ara~urmad~r.