• Sonuç bulunamadı

Üniversite öğrencilerinin değer yönelimleri ile psikolojik dayanıklılık düzeyleri arasındaki ilişki

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Üniversite öğrencilerinin değer yönelimleri ile psikolojik dayanıklılık düzeyleri arasındaki ilişki"

Copied!
141
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ERZĠNCAN ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI

ÜNĠVERSĠTE ÖĞRENCĠLERĠNĠN DEĞER

YÖNELĠMLERĠ ĠLE PSĠKOLOJĠK

DAYANIKLILIK DÜZEYLERĠ

ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠ

Yüksek Lisans Tezi

Murat AĞIRKAN

DanıĢman

Doç. Dr. Mücahit KAĞAN

(2)
(3)
(4)

III

ÜNĠVERSĠTE ÖĞRENCĠLERĠNĠN DEĞER

YÖNELĠMLERĠ ĠLE PSĠKOLOJĠK DAYANIKLILIK DÜZEYLERĠ ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠ

Murat AĞIRKAN

Erzincan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Mayıs 2017

DanıĢman: Doç. Dr. Mücahit KAĞAN

ÖZET

Bu araĢtırmada, üniversite öğrencilerinin değer yönelimleri ile psikolojik dayanıklılık düzeyleri arasındaki iliĢki incelenmiĢtir.

AraĢtırma, iki ya da daha fazla değiĢken arasındaki değiĢim varlığını ya da var olan durumu belirlemeyi amaçladığından iliĢkisel tarama modelinde gerçekleĢtirilmiĢtir. AraĢtırmanın örneklem grubunu 2016-2017 akademik yılında Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim görmekte olan 3766 öğrenci arasından tabakalı örneklem yöntemiyle belirlenen 200‟ü erkek (%36,3) ve 351‟ i kız (%63,7) olmak üzere toplam 551 öğrenci oluĢturmaktadır. AraĢtırmada veri toplama araçları olarak, Portre Değerler Anketi (PDA57), Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği (PDÖ) ve araĢtırmacı tarafından hazırlanan KiĢisel Bilgi Formu kullanılmıĢtır. AraĢtırmadan elde edilen veriler için Bağımsız Gruplar t-Testi, Varyans Analizi, Kısmi Korelasyon Analizi ve Çoklu Regresyon Analizi yöntemleri uygulanmıĢtır.

AraĢtırmadan elde edilen sonuçlara göre; üniversite öğrencilerinin psikolojik dayanıklılık düzeyleri yaĢamlarının çoğunun geçtiği yerleĢim yeri, algılanan sosyo-ekonomik gelir ve günlük televizyon izleme süresi değiĢkenlerine göre anlamlı

(5)

IV

farklılıklar göstermekte iken; cinsiyet, anne öğrenim durumu, baba öğrenim durumu ve sosyal medya kullanım sıklığı değiĢkenlerine göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir. AraĢtırmada ayrıca üniversite öğrencilerinde Uyarılma, Özyönelim-Düşünce, Evrenselcilik-Hoşgörü, Başarı, Güç-Kaynaklar, Güvenlik-Toplumsal ve Evrenselcilik-Doğa değer tipleri birlikte psikolojik dayanıklılık düzeyinin yaklaĢık % 33‟ ünün anlamlı birer yordayıcıları olduğu tespit edilmiĢtir.

(6)

V

THE RELATIONSHIP BETWEEN VALUE ORIENTATIONS AND PSYCHOLOGICAL RESILIENCE LEVELS OF UNIVERSITY STUDENTS

Murat AĞIRKAN

Erzincan University Institute of Social Sciences M. A. Thesis, May 2017

Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Mücahit KAĞAN

ABSTRACT

In this study, the relationship between value orientations and psychological resilience levels of university students was analysed.

The study was designed in relational survey model as it aimed to define the existence of change between two or more variables or an existing situation. The sample of the study consisted of 551 students, 200 boys (36,3%) and 351 girls (63,7%), studying in Erzincan University Faculty of Education in 2016-2017 academic year and chosen through stratified sampling method out of 3766 students. The Portrait Values Questionnaire (PVQ-57), the Psychological Resilience Scale (PRS), and Personal Information Form prepared by the researcher were used as data collection tools in the study. The independent sample t-test, the variance analysis, partial correlation analysis, and the multivariate regression analysis were used to analyse the data.

According to the findings of the study, the psychological resilience levels of university students differed significantly according to the variables of settlement in which they spent most of their life, perceived socio-economic income, and duration

(7)

VI

of watching TV in a day. The psychological resilience levels of university students did not differ significantly according to the variables of gender, educational background of mother, educational background of father, and the frequency of usage of social media. According to another finding of the study; Stimulation, Self-direction-Thought, Universalism-Tolerance, Achievement, Power-Resources, Security-Societal, and Universalism-Nature value types are found to be meaningful predictors explaining nearly 33% of psychological resilience levels of university students.

(8)

VII

ÖZGEÇMİŞ

2006 Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalından mezuniyet

2006-2016 Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kurumlarda öğretmenlik ve idarecilik görevleri

2015 Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik DanıĢmanlık Anabilim Dalından mezuniyet

2015-2017 Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Anabilim Dalında Yüksek Lisans

2016-… Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik DanıĢmanlık Anabilim Dalında AraĢtırma Görevlisi olarak göreve baĢlama

ĠLETĠġĠM BĠLGĠLERĠ

Görev Yaptığı Kurum: Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi E-Mail : murat.agirkan@erzincan.edu.tr

(9)

VIII

ÖNSÖZ

Bu çalıĢmanın üniversite öğrencilerinin değer yönelimleri ile psikolojik dayanıklılık düzeyleri arasındaki iliĢkiyi incelemesi bakımından alana katkı sağlayacağı düĢünülmüĢtür. ÇalıĢmanın planlanmasında, uygulama sürecinde, sonuçlandırılmasında ve raporlaĢtırılmasında birçok kiĢinin katkıları olmuĢtur.

TeĢekkürler,

ÇalıĢmam süresince sabır ve anlayıĢ çerçevesinde bilgi ve deneyimlerini benimle paylaĢan tez danıĢmanım, değerli hocam Doç. Dr. Mücahit KAĞAN‟ a, tezin hazırlanma süresince geri bildirimleriyle desteğini esirgemeyen Eğitim Bilimleri Bölümünü‟ ndeki kıymetli hocalarıma ve AraĢtırma Görevlisi arkadaĢlarıma,

Tez jürimde bulunan değerli hocalarım, Doç. Dr. Ahmet Ragıp ÖZPOLAT‟ a, Yrd. Doç. Dr. Adem PEKER‟ e ve Yrd. Doç. Dr. Fikret GÜLAÇTI‟ ya,

Bugünlere gelmemde büyük emeği olan anneme, babama, öğretmenlerime; hayatımı paylaĢmaktan büyük mutluluk duyduğum, en büyük destekçim olan eĢim Özge AĞIRKAN‟ a ve sevgilerini içime sığdıramadığım oğlum Ġlke Ali AĞIRKAN ve kızım Özgü AĞIRKAN‟ a sonsuz teĢekkürlerimi sunarım.

26/05/2017 Murat AĞIRKAN

(10)

IX

İÇİNDEKİLER

TEZ BĠLDĠRĠMĠ ... I TEZ KABUL TUTANAĞI ... II ÖZET ... III ABSTRACT ... V ÖZGEÇMĠġ ... VII ÖNSÖZ ... VIII ĠÇĠNDEKĠLER ... IX TABLOLAR LĠSTESĠ ... XII ġEKĠLLER LĠSTESĠ ... XIII KISALTMALAR CETVELĠ ... XIV

I. BÖLÜM GĠRĠġ ... 1 A. Problem Durumu ... 3 B. AraĢtırmanın Amacı ... 4 C. AraĢtırmanın Önemi ... 4 D. Varsayımlar ... 6 E. Sınırlılıklar ... 7 F. Tanımlar ... 7 II. BÖLÜM KURAMSAL AÇIKLAMALAR ve ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR ... 8

A. KURAMSAL AÇIKLAMALAR ... 8 1. Değer Nedir? ... 8 a) Felsefe ve Değer ... 11 b) Sosyoloji ve Değer ... 12 c) Psikoloji ve Değer ... 14 2. Değerlerin Temelleri ... 15

3. Değerlerin Özellik ve ĠĢlevleri ... 17

(11)

X

a) Spranger‟ in Değer Sınıflandırması ... 20

b) Schwartz‟ ın Değer Sınıflandırması ... 20

c) Rokeach‟ ın Değer Sınıflandırması ... 23

d) AkbaĢ‟ ın Değer Sınıflandırması ... 24

5. Değerle Ġlgili Kavramlar ... 25

a) Değer ve Tutum ... 25

b) Değer ve Norm ... 26

c) Değer ve Ġnanç ... 27

d) Değer ve DavranıĢ ... 28

6. Psikolojik Dayanıklılık ... 29

7. Psikolojik Dayanıklılığın BileĢenleri ... 35

a) Kontrol ... 36

b) Kendini Adama ... 37

c) Meydan Okuma ... 37

8. Psikolojik Dayanıklılığı Etkileyen Faktörler ... 38

a) Risk Faktörleri ... 38

b) Koruyucu Faktörler ... 40

c) Olumlu Sonuçlar ... 43

9. Psikolojik Dayanıklılık Düzeyi Yüksek Bireyin Özellikleri ... 45

B. ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR ... 47

1. Değerlerle Ġlgili Yapılan ÇalıĢmalar ... 47

a) Yurt Ġçinde Yapılan ÇalıĢmalar ... 47

b) Yurt DıĢında Yapılan ÇalıĢmalar ... 55

2. Psikolojik Dayanıklılıkla Ġlgili Yapılan ÇalıĢmalar ... 58

a) Yurt Ġçinde Yapılan ÇalıĢmalar ... 58

b) Yurt DıĢında Yapılan ÇalıĢmalar ... 67

III. BÖLÜM YÖNTEM ... 72

A. AraĢtırma Modeli ... 72

B. AraĢtırma Grubu ... 72

(12)

XI

1. KiĢisel Bilgi Formu ... 74

2. Portre Değerler Anketi ... 74

3. Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği ... 74

D. Verilerin Toplanması ... 75 E. Verilerin Analizi ... 75 IV. BÖLÜM BULGULAR ve YORUM ... 78 V. BÖLÜM SONUÇ ve ÖNERĠLER ... 92 A. Sonuçlar ... 92 B. Öneriler ... 98 VI. BÖLÜM KAYNAKLAR ... 100 VII. BÖLÜM EKLER ... 121

(13)

XII

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa No

Tablo 1 Değer Tipleri ve Boyutları 22

Tablo 2 Öğrenci Sayılarının Cinsiyete Göre Dağılımı 73 Tablo 3 Öğrencilerin Öğrenim Görülen Bölümlere Göre Dağılımı 73 Tablo 4 Öğrencilerin Psikolojik Dayanıklılık Puanları ve Değer Tipi Puanlarına

ĠliĢkin Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Puanları 78 Tablo 5 Öğrencilerin Cinsiyet DeğiĢkenine Göre Psikolojik Dayanıklılık

Puanlarına ĠliĢkin Bağımsız Örneklem t- Testi Sonuçları 79

Tablo 6

Öğrencilerin YaĢamlarının Çoğunun Geçtiği YerleĢim Yeri DeğiĢkenine Göre Psikolojik Dayanıklılık Puanlarına ĠliĢkin Bağımsız Örneklem t- Testi Sonuçları

79

Tablo 7 Öğrencilerin Anne Eğitim Durumu DeğiĢkenine Göre Psikolojik

Dayanıklılık Puanlarına ĠliĢkin Tek Yönlü ANOVA Testi Sonuçları 80 Tablo 8 Öğrencilerin Baba Eğitim Durumu DeğiĢkenine Göre Psikolojik

Dayanıklılık Puanlarına ĠliĢkin Tek Yönlü ANOVA Testi Sonuçları 81

Tablo 9

Öğrencilerin Sosyal Medya Kullanım Sıklığı DeğiĢkenine Göre Psikolojik Dayanıklılık Puanlarına ĠliĢkin Tek Yönlü ANOVA Testi Sonuçları

82

Tablo 10 Öğrencilerin Günlük TV Ġzleme Süresi DeğiĢkenine Göre Psikolojik

Dayanıklılık Puanlarına ĠliĢkin Tek Yönlü ANOVA Testi Sonuçları 82

Tablo 11

Öğrencilerin Algılanan Sosyo-Ekonomik Durum DeğiĢkenine Göre Psikolojik Dayanıklılık Puanlarına ĠliĢkin Tek Yönlü ANOVA Testi Sonuçları

83

Tablo 12

Öğrencilerin Değer Tipi Puanları ile Psikolojik Dayanıklılık Puanları Arasındaki ĠliĢkiyi Belirlemek Üzere Yapılan Kısmi Korelasyon Analizi Sonuçları

85

Tablo 13 Öğrencilerin Psikolojik Dayanıklılık Düzeylerinin Yordanmasına ĠliĢkin

(14)

XIII

ŞEKİLLER LİSTESİ

Sayfa No

(15)

XIV

KISALTMALAR CETVELİ

BÖTE : Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi ÖSS : Öğrenci Seçme Sınavı

PDA : Portre Değerler Anketi

PDÖ : Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği

PDR : Psikolojik DanıĢmanlık ve Rehberlik

S. : Sayı.

s. : Sayfa numarası.

TSSB : Travma Sonrası Stres Bozukluğu

TV : Televizyon

vb. : Ve benzeri. vd. : Ve diğerleri.

(16)

1

I.

BÖLÜM

GİRİŞ

Ġnsan, düĢünen ve akıl sahibi bir canlı olarak varlığına anlam yükleme çabasıyla hem yaĢadığı dünyayı ĢekillendirmiĢ hem de inanç, düĢünce ve eğilimlerinin yer aldığı manevi dünyasını oluĢturmuĢtur. Böylece çevreyi algılayıp yargılayan ve eylemde bulunan bir varlık olarak, yeme-içme-nefes alma gibi fizyolojik ihtiyaçlarının yanında algılama-hissetme-ilgi duyma-değer verme gibi duyuĢsal ve duygusal ihtiyaçlarını da giderme yoluna gitmiĢtir (Bobaroğlu, 2001). Diğer bir ifade ile fiziksel doyumun yanında ruhsal doyumun da arayıcısı haline gelmiĢ, kendi değerler sistemini üretmiĢ, ait olduğu toplumun hem etkileyeni hem de etkileneni olmuĢtur. OluĢturduğu değerler sistemi ayrıca tarih boyunca tüm dönemlerde etkisini hissettirmiĢ, felsefe, sosyoloji, psikoloji gibi çeĢitli bilim dalları tarafından da ele alınıp üzerinde yoğun araĢtırmalar yapılan bir konu haline gelmiĢtir (Bircan ve Dilmaç, 2015).

Dilimize „‟teğmek‟‟ kelimesinden gelen değer kavramı sözlüğümüzde ‟bir Ģeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir Ģeyin değdiği karĢılık, kıymet‟‟ olarak tanımlanmıĢtır (www.tdk.gov.tr). Kavram hakkında farklı nitelendirmeler bulunmakla birlikte bu konuda çalıĢan araĢtırmacılar değeri çeĢitli Ģekillerde tanımlamıĢlardır. Güngör (1998) değer kavramını ‟bir Ģeyin arzu edilebilir veya edilemez olduğu hakkındaki inanç‟‟ olarak tanımlarken, Tarhan (2015) bireyi değerli kılan Ģeyin herhangi bir konuda kötülük yapma ve elindeki fırsatları kendi lehine çevirme imkanı varken, iyilik ve dürüstlükle ilkelere uygun olarak hareket edebilmesi Ģeklinde ifade etmiĢtir.

Değerler oluĢum ve özellikleri bakımından toplumsal kaynaklı olup insanların bir arada yaĢamaları sonucu meydana gelmiĢtir. Diğer bir ifade ile karĢılıklı etkileĢim doğrultusunda insan-toplum paralelinde ortaya çıkmıĢtır (Bircan ve Dilmaç, 2015).

(17)

2

Değerler insan ve toplum etkileĢimi sonucunda meydana geldiğinden toplumsal boyutta insan gruplarının bir arada yaĢamasını, kiĢisel boyutta ise sosyal uyumun gerçekleĢmesini sağlamıĢlardır. Değerler, bireysel ve toplumsal yönden sunduğu iĢlev ve özelliklerinin yanında ekonomiden politikaya kadar geniĢ bir alana hitap etmiĢ ve ilgili bilim dallarının kendilerine özgü bakıĢ açılarıyla ele alınmıĢtır. Sosyal bilimler açısından ise bir varlık olarak insanın bütün eylemlerinde değerlerin izleri görülmektedir ve değer ile iliĢkisi olmayan hiçbir insan davranıĢı bulunmadığı varsayılmaktadır (Uysal, 2003). Bu nedenle, insanın bütün eylemlerini içeren değerler sisteminin somut açıdan bir karĢılığı olduğu gibi soyut açıdan da bir karĢılığı olduğu söylenebilir.

Ġnsan, Ģüphesiz sadece fiziksel olarak eylemde bulunan bir canlı değildir. Akıl sahibi bir varlık olarak günlük yaĢam içerisinde fiziksel aktivitelerinin yanı sıra karĢılaĢtığı yeni durumlardan edindiği olumlu ve olumsuz ruhsal deneyimleri de vardır. Sağlıklı olmanın fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlık bütünlüğünü gerektirdiği düĢünülürse, yaĢamda meydana gelen olumsuz deneyimler karĢısında bu bütünlüğün korunması ayrıca önem arz etmektedir. Bu düĢünceyle manevi alemde meydana getirilen değerler sisteminin olumsuz deneyimlere karĢı daha güçlü bir ruhsal yapı oluĢturulmasına etkisi olduğu düĢünülmektedir.

Bireylerin karĢılaĢılan olumsuz deneyimler karĢısında sergilediği güçlü ruhsal yapının bileĢenlerinden biri ise kendini toparlama gücü olarak ifade edilen ve son dönem pozitif psikolojinin konu alanları arasında yer alan psikolojik dayanıklılıktır. Tanım olarak „‟stresli yaĢam olayları ile karĢılaĢıldığında bir direnç kaynağı gibi çalıĢan kiĢilik özelliği‟‟ olarak ifade edilen psikolojik dayanıklılık (Kobasa, 1979; Terzi, 2005), sıkıntı veren durumlar karĢısında ruhsal dengenin korunması anlamına da gelmektedir (Meichenbaum, 2012). Bu dengeleme durumu ayrıca ileride karĢılaĢılabilecek risk durumlarına karĢı dayanıklı hale gelmek bakımından son derece önemlidir.

(18)

3

Bu düĢüncelerden hareketle, insan davranıĢlarının temelinde yer alan değerler sisteminin sıkıntı veren koĢullar altında sergilenen psikolojik dayanıklılık durumuna etkisinin belirlenmesi araĢtırmanın konusunu oluĢturmuĢtur.

AraĢtırmanın bundan sonraki kısmında belirlenen problem durumuna ve alt problemlere yer verilmiĢtir.

A. Problem Durumu

AraĢtırmanın problem durumunu, „‟Üniversite öğrencilerinin değer yönelimleri ile psikolojik dayanıklılık düzeyleri arasındaki iliĢkiyi incelemek‟‟ oluĢturmaktadır. Problem cümlesine bağlı olarak oluĢturulan alt problemler ise Ģu Ģekildedir;

1. Üniversite öğrencilerinin psikolojik dayanıklılık düzeyleri cinsiyet değiĢkenine göre anlamlı düzeyde bir farklılık göstermekte midir?

2. Üniversite öğrencilerinin psikolojik dayanıklılık düzeyleri yaĢamlarının çoğunun geçtiği yerleĢim yeri değiĢkenine göre anlamlı düzeyde bir farklılık göstermekte midir?

3. Üniversite öğrencilerinin psikolojik dayanıklılık düzeyleri anne eğitim durumu değiĢkenine göre anlamlı düzeyde bir farklılık göstermekte midir?

4. Üniversite öğrencilerinin psikolojik dayanıklılık düzeyleri baba eğitim durumu değiĢkenine göre anlamlı düzeyde bir farklılık göstermekte midir?

5. Üniversite öğrencilerinin psikolojik dayanıklılık düzeyleri sosyal medya kullanım sıklığı değiĢkenine göre anlamlı düzeyde bir farklılık göstermekte midir?

(19)

4

izleme süresi değiĢkenine göre anlamlı düzeyde bir farklılık göstermekte midir?

7. Üniversite öğrencilerinin psikolojik dayanıklılık düzeyleri algılanan sosyo-ekonomik düzey değiĢkenine göre anlamlı düzeyde bir farklılık göstermekte midir?

8. Üniversite öğrencilerinin değer yönelimleri, psikolojik dayanıklılık düzeylerini anlamlı bir Ģekilde yordamakta mıdır?

B. Araştırmanın Amacı

AraĢtırmanın amacı, üniversite öğrencilerinin değer yönelimleri ile psikolojik dayanıklılık düzeyleri arasındaki iliĢkiyi incelemektir.

C. Araştırmanın Önemi

Çağımız insanının en büyük problemlerinden biri gibi görünen amaçsızlığın günlük yaĢam serüveni içerisinde bireyleri uyurgezer bir hale dönüĢtürdüğü, bu yaĢam tarzının toplumları kuĢattığı söylenebilir. Buna bağlı olarak toplumda kolay ulaĢan fakat çabuk tüketen mutsuz bireylerin ortaya çıktığı; iyilik, doğruluk, dürüstlük gibi erdemlerden ziyade; zenginleĢme, lüks, gösteriĢ gibi maddi unsurların önemsenir hale geldiği görülebilmektedir.

Bu duruma paralel bir Ģekilde günümüz koĢullarında bireylerin eski yaĢayıĢa göre daha hızlı bir hayat geçirdiği, yaĢam çevreleri içerisinde daha fazla uyarıcıya maruz kaldığı görülebilmektedir. Doğal olarak da toplumda karĢılaĢılan zorlukların arttığı ve geleneksel aile yapısında bozulma, artan Ģiddet, travma, stres, intihar, taciz, boĢanma vb. durumlara bağlı olarak bireylerin daha kırılgan, karĢılaĢılan zorluklar karĢısında daha yalnız hale geldiğini söylemek mümkündür.

(20)

5

Bu olumsuzluklara karĢılık bireylerin temel amaçlarından birinin de ruhsal açıdan sağlıklı, sağlam (dayanıklı) bir Ģekilde yaĢamlarını sürdürebilmek olduğunu ifade etmek mümkündür. Özellikle yaĢanılan yüzyılda baĢta teknolojik yenilikler ve değiĢimlerin sağladıkları kolaylaĢtırıcı, olumlu etkilerin yanı sıra çeĢitli olumsuzlukları da beraberinde getirdiği bilinmektedir. 21. yy‟ daki bu geliĢmelerle birlikte bireyler psikolojik sağlık açısından daha duyarlı hale gelmiĢ ve fiziksel sağlıklarını önemsedikleri gibi ruh sağlıklarını da geçmiĢe oranla daha fazla önemser olmuĢlardır. Bireylerin ruhsal sağlıklarına geçmiĢe oranla daha fazla dikkat etmeleri, ayrıca bilim dünyası uzmanlarının da bireylerin psikolojik sağlamlıklarını koruyucu ruh sağlığı temelinde ele almalarını sağlamıĢtır (Gizir,2007).

Bilim dünyasının bakıĢ açısındaki bu değiĢimin uygulamalara da yansıdığı, ruhsal sağlığın korunmasına yönelik kriz durumlarında gerçekleĢtirilen müdahalelerin yerini muhtemel risk faktörlerine karĢı bireyleri daha dirençli hale getirmeyi amaçlayan çalıĢmaların aldığı görülmektedir. Bu geliĢmelerden hareketle bilim dünyasında geçmiĢ uygulamalarda var olan iyileĢtirici ve çare bulucu yaklaĢımdan çok önleyici yaklaĢımın benimsendiği görülmektedir. Benzer durum güncel psikoterapi yöntemlerinde de görülmekle birlikte, son dönem araĢtırmaların daha çok pozitif psikoloji üzerine yoğunlaĢması bu durumu açıklayıcı niteliktedir (Ergüner-Tekinalp ve IĢık-Terzi, 2015).

Bütün çevresel risk faktörlerine karĢı ruhsal yapının korunması, istenmeyen durumlar karĢısında gösterilen psikolojik direnç ve ruhsal denge arayıĢı bireyler için yaĢamsal bir önem arz edebildiği gibi, bireyleri eyleme geçme noktasında da güdülediği söylenebilir (Maddi, 2013). Bu sayede bireyler yaĢamlarının herhangi bir döneminde karĢılaĢtıkları zorluklar karĢısında yeterli sosyal destek göremediklerinde bile baĢarılı bir Ģekilde mücadele edebilir, kiĢilik yapılarını güçlendirerek yaĢamlarında daha aktif rol üstlenebilirler. Ayrıca ruhsal bakımdan sağlıklı olmanın bir koĢulu olarak bireyler, sosyal uyumlarının parçası olan toplumun ortak öğelerine karĢı daha bağlı hale gelerek

(21)

6

yaĢadıkları toplumsal yapının sosyal destek unsurlarını da edinebilir, çevreleri ile daha uyumlu iliĢkiler geliĢtirebilirler (Meredith, Sherbourne, & Gaillot, 2011).

Toplumsal ortak öğelerin en baĢta gelenlerinden birinin ise değerler olduğunu söylemek mümkündür. YaĢadığı toplumda var olan değerleri içselleĢtirme yoluyla bireyin çevresi ile uyum bağlarını güçlendirmesi, ideal düĢünme ve davranma yollarına yönelmesi, sosyal rollerini benimsemesi, tercih ve tutumlarını Ģekillendirmesi, inançları ve idealleri doğrultusunda yaĢamına bir anlam yüklemesi, sosyal destek algısını arttırması ve böylelikle psikolojik açıdan daha iyi konumda olması muhtemeldir (Fichter,1990). Ruhsal yapının daha dirençli hale gelmesini sağlayacak tüm bu etkilerden hareketle değerlerin bireylerin psikolojik dayanıklılık düzeyleri üzerinde de etkisi olduğu düĢünülmektedir.

Bu düĢünceyle araĢtırmada bireylerin psikolojik dayanıklılık düzeyleri üzerinde etkili olabilecek değiĢkenleri belirlemek için sahip oldukları değer yönelimleri ele alınıp incelenmiĢtir. Alanyazın incelendiğinde ise değerler ve psikolojik dayanıklılık ile ilgili birçok çalıĢma bulunmasına rağmen, gerek yurt içinde gerekse yurtdıĢında yapılan çalıĢmalarda her iki konu alanının birlikte ele alındığı bir çalıĢmaya rastlanılmamıĢtır. Bu bakımdan araĢtırmanın özgün olması ve gelecekte yapılacak çalıĢmalara kaynak teĢkil etmesi bakımından önemli görülmektedir.

D. Varsayımlar

AraĢtırmada kullanılan Portre Değerler Anketi (PDA57), Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği (PDÖ) ve KiĢisel Bilgi Formunun örneklem grubunu oluĢturan bireyler tarafından gerçek durumlarını yansıyacak Ģekilde içten cevapladıkları kabul edilmiĢ, belirlenen örneklem grubunun nicelik ve nitelik yönünden evreni temsil kabiliyetinde olduğu varsayılmıĢtır.

(22)

7 E. Sınırlılıklar

AraĢtırma verileri 2016-2017 akademik yılında Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi‟nde eğitim gören lisans öğrencilerinden örneklem grubunu oluĢturanların verdikleri bilgiler ile sınırlıdır.

AraĢtırmanın verileri Portre Değerler Anketi ve Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği ile ölçülebilen niteliklerle sınırlıdır.

F. Tanımlar

1. Değer: „‟Arzu edilen veya özel durumları aĢmak için davranıĢ ve olayların seçimine, değerlendirmesine rehberlik eden ve yine göreliliğin önemine göre sıralanmasını sağlayan inançlardır‟‟ (Schwartz, 1992). „‟Bir Ģeyin arzu edilebilir veya edilemez olduğu hakkındaki inançlardır‟‟ (Güngör, 1998).

2. Psikolojik Dayanıklılık: „‟Stresli yaĢam olayları ile karĢılaĢıldığında bir direnç kaynağı gibi çalıĢan kiĢilik özelliğidir‟‟ (Kobasa 1979; Terzi, 2005). „‟Olumsuz bir deneyim sonrası bireyin normal iĢleyiĢini sürdürmesi, sıkıntının olumsuz etkilerine karĢı koymak için gerekli biyolojik, psikolojik ve sosyal kaynakları kullanarak büyüme deneyimini devam ettirdiği bir süreçtir.‟‟ (Ungar ve Perry, 2012)

(23)

8

II.

BÖLÜM

KURAMSAL AÇIKLAMALAR ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde araĢtırmanın konu alanı kuramsal yönden ilgili alanyazın doğrultusunda açıklanmaya çalıĢılıp, daha önce yapılmıĢ olan araĢtırmalar ele alınmıĢtır.

A. Kuramsal Açıklamalar

Ġnsanoğlu tarih sürecinde toplum, doğa ve kendisiyle olan iliĢkilerinde yaĢamına biçim vererek “kültürler‟‟ ve “uygarlıklar” üretmiĢ; aynı zamanda ürettiği kültürler ve uygarlıklar düzenine anlam yükleme arayıĢı içerisine girmiĢtir. Bu anlam verme arayıĢı sonucunda “uğruna yaĢadığı” inanç, fikir, eylem ve idealleri yani değerler sistemini oluĢturmuĢtur (Bobaroğlu, 2001). Ġnsanlık tarihi kadar eski olan bu sistem, tarihsel geliĢimin tüm dönemlerinde etkisini hissettirdiği gibi, geçtiğimiz yüzyılda da sosyal bilimlerin felsefe, sosyoloji, psikoloji gibi çeĢitli alt dallarında üzerinde durulan ve ilgisi günden güne artan bir araĢtırma alanı haline gelmiĢtir (Dilmaç, 1999).

Değer kavramına olan bu ilgiyi, her bilim dalının değerin kendi alanı ile ilgili bir boyutunu incelenmesiyle açıklamak mümkündür (Güngör, 1998). Değer kavramının farklı alanlarda ele alınmıĢ olması ayrıca kavrama da farklı Ģekilde tanımlamalar getirmiĢtir. Bu amaçla çalıĢmanın bu bölümünde öncelikle Değer nedir? sorusunun cevabı aranmıĢtır.

1. Değer Nedir?

Latince „‟ valere „‟, Ġngilizce „‟value‟‟, Fransızca „‟valeur‟‟, Almanca „‟ wert‟‟ ve Osmanlıca „‟kıymet‟‟ sözcüğüyle ifade edilen değer kelimesi (Cevizci, 1999), Türk Dil

(24)

9

Kurumu sözlüğünde „‟bir Ģeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir Ģeyin değdiği karĢılık, kıymet‟‟ olarak tanımlanmıĢtır (www.tdk.gov.tr). Dilimize esasen „‟teğmek‟‟ sözcüğünden gelen, „‟dokunmak‟‟, „‟değmek‟‟ anlamındaki değer kavramı, anlamın geniĢlemesiyle bir nesnenin dengi, karĢılığı, eseri Ģeklinde tanımlanmıĢtır. Değer bu anlamda nesneye ait olan özelliğin yanı sıra, ona karĢılık gelen, kabul edilen ve olması gereken olarak ele alınmıĢtır (Bircan ve Dilmaç, 2015).

Sosyal bilimlerde ilk olarak Znaniecki (1918) tarafından „‟güçlü, kuvvetli olmak‟‟ anlamında ele alınan değer kelimesi (akt. Bilgin, 1995), alanda çalıĢmıĢ birçok araĢtırmacı tarafından çeĢitli kavramlarla iliĢkilendirilerek tanımlanmıĢtır. Güngör (1998) değeri, „‟bir Ģeyin arzu edilebilir veya edilemez olduğu hakkındaki inanç‟‟ olarak tanımlarken, Uysal (2003) „‟yapıp etmelerimizi belirleyen, yöneten, yönlendiren, onların temelinde yatan ilkeler‟‟ olarak tanımlamıĢtır.

Erdem (2003) değeri, davranıĢlara kaynak teĢkil eden ve onları yargılamaya yarayan araçlar olarak ele alıp, belirli bir durumu diğerine tercih etme eğilimi olarak tanımlarken, Dökmen (2004) „‟belirli bir insan davranıĢının veya yaĢam amacının, bir diğerinden daha üstün olduğu yönündeki tutarlı ve derin inanç‟‟ Ģeklinde ifade etmiĢtir.

AkbaĢ (2004) değeri, „‟bireyin çevresiyle etkileĢimi sonucunda içselleĢtirdiği ve davranıĢlarını yönlendiren standartlar‟‟ olarak tanımlarken; Güven (2014) „‟iyi ile kötü davranıĢlar arasında ayrım yapılmasına olanak sağlayan kabuller ve inançlar‟‟ olarak tanımlamıĢtır. Diğer bir tanımda ise değer, „‟bireyin kendi yaĢamında neyin doğru, neyin yanlıĢ olduğu konusundaki geliĢtirdiği inançlar, arzu edilen ve edilmeyen yargılar‟‟ olarak ifade edilmiĢtir (Dilmaç, Deniz ve Deniz, 2009). Değer kavramı ile ilgili bir baĢka tanım ise; „‟arzu edilen veya özel durumları aĢmak için davranıĢ ve olayların seçimine, değerlendirmesine rehberlik eden ve yine göreliliğin önemine göre sıralanmasını sağlayan inançlar‟‟ Ģeklindedir (Schwartz, 1992).

(25)

10

Benzer tanımlamalarda değer, „‟davranıĢ veya varlığın belirli bir durumu karĢısında sergilenen kalıcı kiĢisel inançlar‟‟ (Rokeach, 1973), “eylemlerin iyi ya da arzu edilen olarak değerlendirildiği standartları içeren kalıcı davranıĢ kılavuzları, hareket ilkeleri ve temel inançlar‟‟ (Halstead ve Taylor, 2000), „‟bir grubun üyeleri tarafından paylaĢılan büyük, önemli ve kalıcı inanç ve idealler‟‟ (Gorman, 2000) ve „‟olumlu ya da özellikle önemli olarak kabul edilen ilkeler ve duygusal inançlar‟‟ (Naagarazan, 2006) Ģeklinde ifade edilmiĢtir.

Ġlgili alanyazında yer alan bu çeĢitlilikten hareketle kavramsal bir nitelendirme yapmak gerekirse değerler;

a) amaç ve davranıĢlarla iliĢkili,

b) durum ötesi olan,

c) davranıĢ ve olayların seçimi ve değiĢimine yol gösteren,

d) önem durumlarına göre sıralanan,

e) kavram ve inançlardır (Bircan ve Dilmaç, 2016).

Değer üzerine yapılmıĢ tanımlamalardan görüldüğü üzere günümüze kadar bu denli çok felsefi ve bilimsel tartıĢmalar ve araĢtırmalar olmasına rağmen, içeriği hakkında henüz tam bir fikir birliği sağlanamamıĢtır. Bu durumu, değerler konusunda çalıĢan kuramcıların değeri çeĢitli kavramlarla iliĢkilendirerek açıklama çabasıyla ve kavramın değiĢik disiplinlerce ele alınmıĢ olmasıyla açıklamak mümkündür (Dilmaç, 2007). Kavrama daha iyi açıklama getirmek amacıyla araĢtırmanın bu kısmında ilgili bilim dallarının değerle olan iliĢkisi ele alınmıĢtır.

(26)

11 a) Felsefe ve Değer

Değer kavramı felsefede olgu bilincinden daha sonra meydana gelen ve belli davranıĢları, duyguları, amaçları, ilgileri, arzuları ve ihtiyaçları olan öznenin, olana ve olguya yüklediği nitelik olarak ifade edilmiĢtir (Cevizci, 1999). Yapısı itibariyle felsefe; varlık, bilgi ve değer olmak üzere üç temel alan üzerine inĢa edilmiĢtir. Bu temel alanlar; ontoloji (varlık alanı), epistemoloji (bilgi alanı) ve aksiyoloji (değer alanı) olarak ifade edilmekle birlikte, felsefi sorgulama hem tarihsel, hem içerik bakımından varlık ile baĢlamıĢtır. Dolayısıyla değer alanının anlaĢılması, aktarılması, inĢası ve sorgulanması için baĢta varlık ve bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır (Dombaycı, 2011).

Değer felsefesine önem veren ilk filozof olan Platon ile birlikte filozoflar ilkçağda değeri mutluluk ve erdem kavramlarıyla ele almıĢ, değer problemini „iyi‟, „kötü‟, „fazilet‟, „doğru‟, „hakikat‟, „gaye‟, ve „geçerlik‟ gibi değiĢik türden baĢlıklar altında tartıĢmıĢlardır (Kılıç, 1996). Sokrates‟ e göre değer, nesnel bir varlığa sahip olup insanların duygu ve eğiliminden bağımsız iken, Platon bu düĢüncenin ötesinde değerin Tanrı fikrinden bile önce var olduğunu, bir Ģeyin Tanrı istediği için iyi değil, iyi olduğu için Tanrı tarafından istendiğini ifade etmiĢtir (Uysal, 2003). Bu bakıĢ açısıyla Platon var olma ile değeri eĢ tutmuĢ, „‟varlık değerle doğmuĢtur‟‟ fikrini benimsemiĢtir. Kendisinden sonra gelen öğrencisi Aristotales de Platon‟ un düĢüncelerine katılmakla birlikte, insanın evrendeki en iyiye ulaĢma gayesiyle erdemli ve ahlaki bir yaĢayıĢa yöneldiğini, var olmanın değeri beraberinde getirdiğini ifade etmiĢtir (Bircan ve Dilmaç, 2015).

Ġlkçağ felsefesinde var olma ile eĢ tutulan değer kavramı tarihin seyri içerisinde inanç sistemleri tarafından da ele alınmıĢtır. Ġslam Felsefesi açısından değer, ahlak temelinde nefsin terbiyesi Ģeklinde ele alınmıĢ, bedenin nefis ile terbiyesi ve uyumu Ģeklinde iĢlenmiĢtir. Ġslam felsefesi düĢünürlerinden Ebu Bekir Razi, insan nefsinin öfke, Ģehvet ve akıl boyutlarından oluĢtuğunu ifade etmiĢ, nefsin bilinmesi ile gerçekliğin

(27)

12

kavranması, düĢünme ve ayırt etme ile mutluluğun elde edilmesi ve diğer insanlarla uyum sağlanması üzerinde durmuĢtur (Akyol, 2015). Ġslam ahlak felsefesinin diğer bir önemli düĢünürü olan Ġbn-i Miskeveyh ise nefsin düĢünme, öfke ve Ģehvet boyutlarından oluĢtuğunu, insanların bu üçlü yapıdan meydana gelen denge durumuna göre erdemlere ya da dengesizlik durumuna göre kusurlara ulaĢacağını ifade etmiĢtir (Akyol, 2013).

Modern döneme gelininceye kadar Ortaçağ Hristiyan felsefesi de Ġslam felsefesi gibi erdemli ve ahlaki yaĢayıĢa yönelme arzusuyla Platon ve Aristotales‟ in görüĢlerini savunmuĢtur. Sonraki dönemlerde değer, olgu bilincinden uzaklaĢtırılarak sadece Ģeylere ve nesnelere atfedilen, yüklenen, gerçekliği olmayan öznel bir niteleme olarak anlaĢılmaya baĢlanmıĢtır. Modern dönemin uzantısı olan Aydınlanma Döneminde ise değerin iliĢkilendirildiği ve temellendirildiği metafizik sistemler eleĢtirilmiĢ, yerine aklın ikamesini benimseyen hümanizma temel alınmıĢtır (Bircan ve Dilmaç, 2015).

Felsefe tarihine baktığımızda değerin hareket ve faaliyetlerini belirleme noktasında real varlık dünyasına geçse bile; matematik, düĢünce gibi “kendi baĢına var olan” olarak ideal varlık dünyasında ele alındığı görülmektedir (MengüĢoğlu, 1958). Yine felsefe tarihinde değerin rölatif (toplumdan topluma, çağdan çağa değiĢen) ve mutlak olmak üzere iki ana boyutta değerlendirildiği görülmektedir (Dilmaç, 2007). Özetle, tarih boyunca „‟değer problemi‟‟ felsefenin en temel problem alanlarından biri olarak „‟varlık problemi‟‟ ve „‟bilgi problemi‟‟ ile birlikte pratik felsefenin baĢat bir sorunu olmuĢtur (Bircan ve Dilmaç, 2015).

b) Sosyoloji ve Değer

Sosyoloji bilimi ortaya çıkıĢından itibaren değer üzerine odaklanmakla birlikte, değerin sosyal yapı, sosyalleĢme ve sosyal değiĢme gibi süreçlerle bağlantısını en çok konu edinen alanlardan biridir. 19. yüzyıl Avrupa‟sında bireysel-toplumsal değerlerde meydana gelen köklü değiĢimin, yine aynı yüzyılda hat safhaya ulaĢan siyasal,

(28)

13

ekonomik ve kültürel dönüĢümlerin batı dünyası tarafından anlamlandırılıp, bilimsel bir tabana oturtulmak istenmesinin sosyolojinin ortaya çıkıĢında hayati bir rol oynadığı iddia edilmektedir. Bu anlamda sosyolojinin „‟değerlerin dönüĢümünün ve bunun sonuçlarının bilimi‟‟ olduğu Ģeklinde bir tanımlama yapmak mümkündür (Bircan ve Dilmaç, 2015).

Değer kelimesi sosyoloji sözlüğünde, „‟insanların etik ya da uygun davranıĢlar hakkında neyin doğru, neyin yanlıĢ olduğu konusunda taĢıdıkları fikirler; güçlü, yarı kalıcı, birleĢtirici ve bazen belirsiz eğilimleri yansıtan toplumsal veriler‟‟ Ģeklinde tanımlanmıĢtır (Marshall, 1999). Diğer bir sosyolojik tanımda ise, „‟bireylerin düĢünce, tutum ve davranıĢlarında bir ölçüt görevi gören, gruba ya da topluma üye olan bireylerin ortak duygu ve düĢüncelerini yansıtan genelleĢmiĢ ahlaki inançlar‟‟ Ģeklinde ifade edilmiĢtir (Yazıcı, 2014).

Bu anlamda sosyolojik açıdan değer; kiĢilerin, grupların, toplumların, davranıĢ türlerinin, amaçların ve diğer sosyo-kültürel Ģeylerin önemlerini ölçmeye yarayan ölçütler olarak ifade edilebilir (Bozdoğan-AteĢ, 2013). Benzer ifadelerden hareketle davranıĢların belirleyicisi olarak görünen değerlerin bireysel yönleri bulunsa da kapsamlı etkililiklerinin toplumsal yönleri karĢıladığına vurgu yapıldığı görülmektedir. Çünkü değerlerin en iyi ifade tarzları olan davranıĢ ve tutumlar, toplumsal Ģartlarda gerçekleĢmektedir (Aydın, 2003). Buna göre değerler, yalnızca bir grup üyesi tarafından belirli önermelerin kabulü değil, aynı zamanda grupta yer alan her bir üyenin sosyalleĢme süreci içerisinde içselleĢtirdiği kiĢisel bağlılıkları olarak da ifade edilebilir (Canatan, 2008).

Özetle sosyolojik açıdan değerler, toplumun kültürel yapısını oluĢturmada, insanlar arası iliĢkileri ayarlamada, sosyalleĢme sürecini sağlamada, örgün ya da yaygın eğitim süreçlerini düzenlemede toplumsal sistem içerisindeki baĢat etkenlerdir (Arslan ve Tunç, 2013). Çünkü değerler, toplumsal normlar içinde daha somut ve özgül

(29)

14

davranıĢların genelleĢtirilmiĢ standartlarını sağlarlar ve bu bakımdan, toplumun sosyo-kültürel öğelerine anlam yükleyen en önemli ölçütlerdir (Özensel, 2003).

c) Psikoloji ve Değer

Psikoloji, fizyolojik ve psiko-sosyolojik özellikleri bakımından bireyi her yönüyle ele alan bir bilim dalı olup, bireyi fizyo-psikolojik ve sosyo-dijital çevresi bağlamında küçük parçalara ayırarak ayrı baĢlıklar altında incelemektedir (Bircan ve Dilmaç, 2015).

Psikolojik açıdan değer, „‟bir kimsenin diğer insanları, insanların niteliklerini, davranıĢlarını, istek ve niyetlerini değerlendirirken baĢvurduğu kıstas‟‟ Ģeklinde tanımlanabileceği gibi (Güngör, 1998), „‟bir faaliyetteki değerlendirmeleri, yargılamaları ve kararları kapsayacak Ģekilde arzulanan Ģeyler‟‟ olarak da anlaĢılabilir (ÇalıĢkur, 2008). Bu bakımdan diğer disiplinlerden daha farklı olarak psikolojide değerin, objektif bir kritere dayanıp dayanmaması yerine insan davranıĢlarına yol göstermesi bakımından inanç boyutunda ele alındığı görülmektedir (Özen, 2012).

Bu yol gösterici rol, neyin tartıĢmaya değip değmeyeceğine, neyin baĢkalarını bir konuda ikna etmeye ve etkilemeye değip değmeyeceğine karar vermek için etkili olduğu gibi; eylem, düĢünce ve muhakemenin bilinçli ve bilinçsiz Ģekilde süreçlerimize rehberlik etmesi için de kullanılır (Ġnci, 2009). Bu noktada psikolojide değer kelimesi söz konusu olduğunda mutlaka öznenin veya kiĢiliğin iĢe karıĢması gerektiği, değerin öznenin veya zihnin teorikten ziyade pratik tavrı ya da yönelimi olduğu düĢünülebilir (Cevizci, 1999).

Özetle psikoloji, insan tarafından oluĢturulan ve insanı etkileyip Ģekillendiren bir durum ve olgu olan değeri, insan davranıĢlarını ve zihinsel süreçlerini inceleyen bilim olması yönüyle inceleme kapsamına almaktadır (Bircan ve Dilmaç, 2015). Bu bakıĢ

(30)

15

açısından hareketle psikoloji biliminin değeri, „‟insanı insan yapan özelliklerin bütününü temsil eden, insanı diğer canlılardan ayıran temel özellikleri içinde barındıran inançlar bütünü‟‟ olarak ele aldığı Ģeklinde bir genelleme yapılabilir (Dilmaç, 2007).

2. Değerlerin Temelleri

Ġnsanoğluna baktığımızda ne kadar inanç, töre, kültür, uygarlık, felsefî disiplin, mantık örgüsü ve ideoloji varsa bir o kadar da değer anlayıĢının ve değerler sisteminin var olduğunu görürüz (Bobaroğlu, 2001). YaĢamı bu denli kapsayan değer örgüsünden hareketle akla ilk baĢta, bir Ģeyi değerli kılan Ģeyin ne olduğu, bir Ģeyin değerinin neden ibaret olduğu ve değerin kaynağında neler olduğu soruları gelmektedir (Arslan, 2014).

Eylemde bulunan bir varlık olarak insanın bütün faaliyetleri mutlaka değerle ilgili olup, değerle ile ilgili olmayan hiçbir insan davranıĢı yoktur diyebiliriz (Uysal, 2003). Değerlerin bu nedenle insanların bir arada yaĢamaları, birbirinden etkilenmeleri, birbirini etkilemeleri doğrultusunda ve insan toplum paralelinde ortaya çıktığı söylenebilir (Bircan ve Dilmaç, 2015).

Bu noktada insan için değer söz konusu ise, öncelikle bir kiĢi bilincinin olması, kiĢi bilinci için ise Ģüphesiz bir varlık bilincinin temellendirilmesi gerekmektedir. Değer ancak kiĢinin en genel anlamıyla varlığa yönelimi ile bir nitelik ya da yargı olarak ortaya çıkmaktadır. Diğer bir ifade ile değer, kiĢi ve varlık bilincine sahip insanın somut veya soyut olan belirli duyguları, arzuları, ihtiyaçları ya da bilgileri ile tavır aldığı bir iliĢki biçimi, bir kıymetlendirme ve bir anlamlandırma sürecidir (Bircan ve Dilmaç, 2015).

O halde değerin varoluĢunu anlamak için baĢta insanın varoluĢ biçimini anlamak gerekmektedir. Kısaca değerlerin yapısını ve kuruluĢunu anlamak için öncelikle onu oluĢturan ve bu yapıyı değerlendiren insanın bilgi, ahlak ve sanat etkinliklerini anlamak gerekir. Değerler, iĢte tam bu noktada insana özgü bu üç etkinliğin her birinde, niyet ve

(31)

16

sonuç aĢamasında eylemle birlikte ortaya çıkar ve sonucunda bir yargı oluĢur. Böylelikle değer, eylemi gerçekleĢtiren, değerlendiren ve eylemle bağlantılı olarak varlık kazanır (Poyraz, 2011).

Diğer taraftan değer, insanın ruhi icadı veya kurgusu olmayıp, belirli bir varlık derecesinin aĢkınlığından doğan bir eser olarak da nitelendirilmektedir. Buna göre denilebilir ki; madde olmaz ise teknik değer olamaz. Madde ve hayat olmaz ise sanat değeri olamaz. Bütün varlık derecelerine ait gerçek kavramlar olmaz ise fikir değeri olamaz. Ġnsani varlık ve kiĢiler arası aĢkın münasebetler olmaz ise ahlaki değer olamaz. Ġnsan tarafından sonlu varlığının ötesi düĢünülmez ise dini değer olamaz (Ülken, 1968).

Hangi dönem insanına bakılırsa bakılsın, muhakkak bir değerler dünyasının varlığından ve insanın tüm eylemlerini içeren insanı insan yapan niteliklerden biri olan değerlerin mevcudiyetinden söz etmek mümkündür. Buna karĢılık değer, insan davranıĢlarındaki belirleyici rolüne göre felsefî anlamda bir problem ortaya çıkarmasa da yapı olarak öznel mi, yoksa nesnel mi olduğu konusunda tartıĢmalar mevcuttur (Uysal, 2003).

Değerlerin nesnel olduğunu savunanlar insanlar kiĢisel duygu ve eğilimlerden bağımsız olarak değerlerin var olduğunu, içinde bulunulan bilgi ve bilinçsizlik durumunda değer hakkında farklı görüĢler sürülse bile bilinçli düĢünmeye baĢlandığında aynı görüĢe varıldığını ifade etmektedirler. Örneğin adalet, cömertlik gibi kavramlarda bütün bireyler benzer Ģekilde ifadeler kullanmaktadır. Buna karĢılık öznel olduğunu savunanlar gündelik hayattaki deneyimlerden hareketle nesnelere yüklenen önem ile gerçekte nesnel olan nitelik arasında bir ayrıma giderler. Örneğin cismin ağırlığı, Ģekli hakkında herkes aynı değerlendirmeyi yaparken, aynı cismin altın olması durumunda farklı değerlendirmeler ortaya çıkmaktadır (Arslan, 2014).

(32)

17

Değerin bu yönüyle insanın kendi dıĢındaki içkin ve aĢkın bütün varlıklarla münasebetinden meydana geldiğinden „icat‟ edilmiĢ olarak değil, „keĢfedilmiĢ‟ olarak düĢünülmesi daha doğru olur. Değer, ancak insanın duyu verileri ve hazır olan muhtevası ile keĢfedilip ifade edildikçe bir icat haline gelir (Kılıç, 1996). Değer, sonradan yapılandırılan bir kurgudan ziyade varoluĢun özünde yer alan aĢkınlık derecesi olarak doğası gereği bazı özellik ve iĢlevleri de içermektedir.

3. Değerlerin Özellik ve ĠĢlevleri

Değerler davranıĢlar için bir hedef oluĢturdukları gibi sonuçları değerlendirmeye de olanak sağlarlar. Her Ģeyden önce eylemlerin baĢında, ortasında ve sonunda yer aldıklarından bir ölçek görevi görürler. Ġnsanın vicdanında ve bilinç dünyasında baĢlayan bir etki biçimi olan (Aydın, 2011), değerlere ait bazı özellikleri ise Ģu Ģekilde sıralayabiliriz;

 Değerler bireyin yaptıklarını içselleĢtirmesine imkân veren olgulardır.  Değerler inançlar içeren dolayısıyla alıĢkanlıklar taĢıyan olgulardır.  Değerler ilgi gösterilen ve arzulanan Ģeylerdir.

 Değerler bütün alanlarla ilgilidir. Yani ekonomik, siyasi, dini, ailesel pek çok alanın kendine ait değerleri vardır.

 Değerler sosyal içeriklidirler. Pek çok kiĢi tarafından paylaĢılıp ciddiye alınırlar (Sesli, 2014).

Bireylerdeki değerler sistemi ortak bir paylaĢım alanına sahip olduğu kadar, bir bütün halinde ve birbirinden bağımsız değildir. Ġnsan davranıĢları üzerinde bu denli düzenleyici bir fonksiyonu olan değer sisteminin (Dilmaç, 2007), aĢağıda sıralanan maddelerde belirtildiği gibi toplumsal açıdan da çeĢitli iĢlevleri vardır (Fichter,1990);

(33)

18

 Bireylerin ve sosyal tabaka değer yapılarının yargılanmasında hazır birer araçtırlar.

 Bireylerin dikkatini faydalı ve önemli sayılan maddi kültür unsurları üzerinde odaklarlar.

 Toplumlarda ideal düĢünüĢ ve davranıĢ yollarını iĢaret ederler.

 KiĢilerin sosyal rollerini seçmesine ve gerçekleĢtirmesine yol gösterirler.  Toplumlardaki sosyal kontrol araçlarındandır.

 Bireyler arasında dayanıĢma unsurları olarak iĢlev görürler.

Ortak özelliklerden hareketle değerlerin; insanların önem verdiği, duygusal olarak bağlandıkları, düĢünceleri için sağlam bir alt yapı oluĢturdukları; tercih, tutum ve davranıĢlarında onlara rehberlik ettikleri söylenebilir (Emre, 2013). Değerin bu fonksiyonlarına ek olarak sosyolojik açıdan da özellikleri bir baĢka çalıĢmada Ģöyle sıralanmıĢtır:

 Bireylerin kanaati dıĢında grubun veya toplumun üyelerinin çoğunluğu tarafından kabul görmüĢlerdir.

 Toplumun ihtiyaçları ve refahını dikkate alınarak toplumun üyeleri tarafından ciddiye alınırlar.

 Duyguları da içeren bir yapıda olup, toplumsal düzeyde üyeler değerleri için yüksek düzeyde fedakârlıkta bulunmaya hazırdırlar.

 Toplum tarafından kabul görüp onaylandıklarından soyut olarak insan zihninde yer etmiĢ kavramlardır (Tezcan, 1987).

Yukarıda ifade edilen bireysel-toplumsal iĢlev ve özelliklerinin yanında, sahip oldukları çeĢitlilik bakımından da ilgili alanyazında değiĢik türde değer sınıflandırmaları mevcuttur.

(34)

19 4. Değerlerin Sınıflandırılması

Değer kavramının ne anlama geldiği konusunda üzerinde uzlaĢılmıĢ kesin bir tanımının olmayıĢı ve farklı görüĢlerin varlığı değerlerin sınıflandırılması hususunda da farklı Ģekillerde karĢımıza çıkmaktadır.

Değerler konusundaki bu zengin perspektifin yanında değer testi psikolojide ilk kez Spranger (1928) tarafından kullanılmıĢtır. Spranger insanları baskın olduğu değere göre bilimsel, ekonomik, estetik, toplumsal, dini ve politik olmak üzere altı kiĢilik tipine ayırmıĢtır. Spranger‟ in bu sınıflaması daha sonra Allport, Vernon ve Lindzey (1951) tarafından „‟Study of Values‟‟ adlı çalıĢmada ölçeğe dönüĢtürülmüĢtür. Rokeach (1973) ise değerleri, araçsal ve amaçsal olarak ikiye ayırmıĢtır (Güngör, 1998).

Bu alandaki diğer bir araĢtırmacı olan Schwartz, ilgili çalıĢmalarında değerleri ilk önce on temel gruba ayırmıĢ, sonraki çalıĢmalarında eklemeler yaparak bu sınıflandırmayı on dokuz temel gruba çıkarmıĢtır (Schwartz, Cieciuch, Vecchione, Davidov, Fischer, Beierleın, Ramos, Verkasalo, Lönnqvist, Demirutku, Dirilen-GümüĢ, & Konty, 2012). Türk Milli Eğitimin DuyuĢsal Amaçlarını içeren çalıĢmasında ise AkbaĢ (2004) değerleri; geleneksel değerler, çalıĢma-iĢ değerleri, demokratik değerler, bilimsel değerler ve temel değerler olarak gruplamıĢtır.

Alanyazında farklı sınıflandırmaların yapılması değerler ile ilgili çalıĢmalara alternatifler oluĢturması açısından önemli görülmekle beraber, bireylerin ve toplumların mevcut değer profillerini belirlemede yol gösterici bir etki sunmaktadır (Acat ve Aslan, 2012). Bu çalıĢmada değerler alanında yapılmıĢ Spranger (1928), Rokeach (1973), Schwartz (2012) ve AkbaĢ (2004)‟ ın sınıflandırmaları ele alınmıĢtır.

(35)

20 a) Spranger’ in Değer Sınıflandırması

Değerlerin sınıflandırılması ile ilgili ilk çalıĢmalardan biri Spranger (1928) tarafından yapılmıĢ olup değerler; bilimsel, ekonomik, estetik, toplumsal, politik ve dini olmak üzere altı gruba ayrılmıĢtır (Ergüner-Tekinalp ve IĢık-Terzi, 2015). Spranger tarafından sınıflandırılan değerler ve değerlerin özellikleri ise;

Bilimsel Değerler; gerçeğe, bilgiye, muhakemeye ve eleĢtirel düĢünceye

Ekonomik Değerler; yararlı ve pratik olana

Estetik Değerler; simetri, uyum ve forma

Toplumsal Değerler; baĢkalarını sevme, yardım ve bencil olmamaya

Politik Değerler; kiĢisel güç, etki ve Ģöhrete

Dini Değerler ise; evreni bir bütün olarak kavramaya ve din uğrunda dünyevi hazları feda etmeye önem vermek Ģeklindedir (akt. AkbaĢ, 2004).

Buna ek olarak Güngör (1998) Spranger‟ in klasik değer sınıflamasına Ahlaki Değerler boyutunu eklemiĢtir.

b) Schwartz’ ın Değer Sınıflandırması

Değerler alanında diğer bir araĢtırmacı olan Schwartz, insani değerlerin bazı temel boyutlar yardımıyla incelenebileceği fikrinden hareketle Rokeach (1973)‟ ın listesinden de faydalanarak belirlemiĢ olduğu 56 değerle bir çalıĢma gerçekleĢtirmiĢ, bu değerleri güdüsel yönden 10 temel tipe ayırmıĢtır (Schwartz, 1994).

(36)

21

Ġleriki çalıĢmalarda Schwartz vd. (2012) tarafından ülkemizi de içeren 10 ülkede yeniden düzenlenen değer modeli geliĢtirilmiĢ, temsil ettikleri güdü ve benzerliklerine göre bir arada gruplandırılarak 19 değer tipini meydana getirilmiĢtir. OluĢturulan 19 değer tipi ise ġekil 1‟ deki çembersel daire üzerinde Ģu Ģekilde gösterilmiĢtir (Schwartz vd., 2012);

ġekil 1: Schwartz vd. (2012)‟ ın Çembersel Daire Modeli

ġekil 1‟ de görüldüğü üzere belirlenen değer tipleri çembersel bir düzlemde birbiriyle uyumlu olanlar yakın alanda, birbiriyle zıt olanlar uzak alanlarda, birbiriyle iliĢkisiz olanlar ise ters alandadır (Schwartz vd., 2012). Ayrıca modelde 19 değer tipi iki temel çatıĢma ekseninde yer almakta olup; ÖzgeniĢletim ve ÖzaĢkınlık boyutları birinci çatıĢma eksenini, DeğiĢime Açıklık ve Muhafazacılık boyutları da ikinci çatıĢma eksenini oluĢturmaktadır. Bu eksenlerin dıĢında yer alan Saygınlık, Alçakgönüllülük ve Hazcılık değer tipleri ise, kendilerine komĢu olan her iki boyuta da güdüsel benzerlik

(37)

22

göstermektedir (Demirutku ve Tekinay, 2016). Değer tiplerinin diziliĢ sırasına göre boyutları ve kavramsal tanımları ise Tablo 1‟de Ģu Ģekilde ifade edilmektedir;

Tablo1: Değer Tipleri ve Boyutları

Değer Boyutu Değer Tipi Tanım

Saygınlık Toplumsal imajını sürdürme ve aĢağılanmaktan kaçınma ile gelen güvenlik ve güç

ÖzgeniĢletim

Güç-Kaynaklar Toplumsal ve maddî kaynaklar üzerinde denetim kurarak elde edilen güç

Güç-Baskınlık Ġnsanlar üzerinde denetim kurarak elde edilen güç BaĢarı Toplumsal standartlara göre baĢarılı olma

Hazcılık Zevk ve duyumlar aracılığıyla elde edilen doyum

DeğiĢime Açıklık

Uyarılma Heyecan duyma, yenilik ve değiĢiklik arayıĢı Özyönelim-DavranıĢ Bireyin kendi davranıĢlarını belirleme özgürlüğü

Özyönelim-DüĢünce

Bireyin kendi fikirlerini ve yeteneklerini geliĢtirme özgürlüğü

ÖzaĢkınlık

Evrenselcilik-HoĢgörü

Bireyin kendisinden farklı olanlara anlayıĢ ve kabul göstermesi

Evrenselcilik-Doğa Doğal çevrenin korunması

Evrenselcilik-Ġlgi EĢitliğe, adalete ve bütün insanların korunmasına bağlılık

Ġyilikseverlik-Güvenirlik

Ġç grubun güvenilir ve inanılır bir üyesi olmak Ġyilikseverlik-Sevgi Bireyin kendini iç grup üyelerinin esenliğine adaması Alçakgönüllülük Bireyin kendisinin anlamsızlığını fark etmesi

Muhafazacılık

Uyma-KiĢilerarası Diğer insanlara rahatsızlık veya zarar vermekten kaçınma

Uyma-Kurallar Kurallara, yasalara ve resmî yükümlülüklere uyma

Geleneksellik Kültürel, ailevî ve dinî gelenekleri sürdürmek ve korumak

Güvenlik-Toplumsal

Toplumsal güvenlik ve istikrar yönelimi Güvenlik-KiĢisel Bireyin yakın çevresinin güven içinde olması

(38)

23 c) Rokeach’ ın Değer Sınıflandırması

Değerler alanında çalıĢma yapan diğer bir kuramcı olan Rokeach (1973), değerleri araçsal ve amaçsal olarak ele almıĢ, araçsal değerleri amaçsal değerlere ulaĢma aracı olarak ifade etmiĢtir.

Değerler, hem bireyin davranıĢlarını düzenleyici hem de diğer insanların davranıĢlarını değerlendirme aracıdırlar. Amaç değerler istenilen, hedeflenen değerler olup, araç değerlere nazaran daha soyut, evrensel ve az değiĢen bir yapıdadır (Sesli, 2014). Rokeach (1973)‟ a göre amaç değerler yaĢamın anlam ve amaçlarına hizmet eden değerler iken, araç değerler davranıĢın iyi ya da kötü olarak nitelendirildiği boyuttur. Rokeach‟ ın yapmıĢ olduğu değer sınıflamasındaki değerler Ģöyle gruplandırılmıĢtır;

Araçsal Değerler;

Bağımsız olma, bağıĢlayıcı olma, neĢeli olma, cesaretli olma, kibar olma, dürüst olma, entelektüel olma, geniĢ görüĢlü olma, itaatkar olma, hırslı olma, kendine hakim olma, kendini kontrol etme, sevecen olma, mantıklı olma, temiz olma, sorumluluk sahibi olma, yardımsever olma ve yaratıcı olma.

Amaçsal Değerler;

Aile güvenliğini sağlama, barıĢ içinde bir dünyada yaĢama, baĢarılı olma, bilgeliğe ulaĢma, dini olgunluğa eriĢme, eĢitlik, gerçek dostluğa sahip olma, güzellikler dünyasında yaĢama, heyecan verici bir yaĢam sürme, ulusal güvenlik ve zevk, iç huzuru sağlama, kendine saygı, mutlu olma, özgür olma, rahat bir yaĢam sürme, sosyal yönden kabul görme.

(39)

24 d) AkbaĢ’ ın Değer Sınıflandırması

Değer sınıflamalarının ülkemizdeki bilinen bir örneği AkbaĢ (2004) tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir. Türk Milli Eğitim Sisteminin Genel Amaçlarından hareketle değer ifadesi taĢıyan amaçların seçilip, bunların ilköğretim ikinci kademe öğrencilerindeki gerçekleĢme düzeyinin tespit edildiği çalıĢmada 5 temel değere ulaĢılmıĢtır. Bu değerler Ģöyledir;

 Geleneksel Değerler (aile güvenliği, ulusal güvenlik, tutumlu olmak, güvenilir olmak, yardımsever olmak, hayatın verdiklerini kabul etmek),

 Demokratik Değerler (saygılı olmak, hoĢgörülü olmak, kibar olmak, iĢbirliği yapmak)

Çalışma-İş Değerleri (çalıĢkan olmak, sorumluluk sahibi olmak, azimli olmak, giriĢimci olmak),

 Bilimsel Değerler (araĢtırmacı olmak, meraklı olmak, yaratıcı olmak, eleĢtirel olmak, bilimsel olmak),

 Temel Değerler (estetik, temiz olmak, sağlıklı olmak, çevreyi korumak)

Değer kavramının tanımsal farklılıklarına ek olarak sınıflandırılmalardaki bu çeĢitlilik, kavramın iyi anlaĢılması bakımından daha geniĢ bir perspektiften ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Bu nedenle araĢtırmanın bu bölümünde değerlerin bireysel ve toplumsal açıdan iliĢkili olduğu kavramların ele alınmasının faydalı olacağı düĢünülmektedir.

(40)

25 5. Değerlerle Ġlgili Kavramlar

Değerler, bireyin çevresiyle etkileĢimi sonucunda içselleĢtirdiği standartlar olarak tanımlanabileceği gibi, bireysel ve toplumsal yönden iliĢkili olduğu bazı kavramlar vardır. Bireysel yönden insanın tüm eylemlerinin belirleyicisi olan değerler, toplumsal yönden de en iyi, en yararlı ve en doğru olduğu kabul gören Ģeylerdir. Bu yönüyle değerle ilgili bireysel yönden karar verme, güdü, inanç, tutum, ihtiyaç gibi kavramlar ağırlık kazanmakla birlikte; toplumsal yönden sosyal bilinç, sosyalleĢme, norm ve grup ruhu gibi kavramlar karĢımıza çıkmaktadır (AkbaĢ, 2004).

AraĢtırmanın bu bölümünde bireysel ve toplumsal açıdan değerler ile iliĢkili görülen tutum, inanç, norm ve davranıĢ kavramları ele alınmıĢtır.

a) Değer ve Tutum

Tutum; bilgi, duygu ve hareket unsurlarından oluĢan insanın dünyasının belli bir kısmına ait anlayıĢ, duygu ve bilgilerin birleĢimidir (Güngör, 1998). Tutum, diğer bir ifade ile direk gözlenebilen bir nitelik değil, bireyin davranıĢlarından çıkarımlar yapılarak bireye atfedilen bir eğilimdir (KağıtçıbaĢı, 2010). Değerler ise tutumların duygusal öğesini etkilemekle birlikte, bireyin çevresindeki konu ya da olguların birey için ifade ettikleridir. Aslında değer ve tutum arasındaki iliĢki tam olarak ifade edilememekle beraber, bazı sosyal psikologlar her ikisini benzer kabul ederken bazıları değerleri daha temel kavram olarak kabul etmektedir (Ġnceoğlu, 2010).

Tutumlar zamanla birikir, etkileĢim içine girer ve birbirini değiĢtirerek daha genel yapılar oluĢtururlar. Bu genel yapılar da zaman içinde yerleĢerek alıĢkanlıklara dönüĢürler. ĠĢte bu paylaĢılmıĢ ve yaygınlaĢmıĢ alıĢkanlıklar değerleri meydana getirirler (Emre, 2013). Değer ve tutum bu Ģekilde birbirlerini destekleyen iki kavram olmakla beraber, aralarında bazı farklılıklar da vardır. Tutumlar bireyi davranıĢa hazırlayan

(41)

26

eğilim olarak gözlenemez iken değer yargılarıyla birlikte davranıĢa dönüĢürler. Buna karĢılık tutumların oluĢmasını sağlayan da bireyin kazandığı veya bireyin sahip olduğu değerlerdir (Balcı, 2008).

Değerler böylece kiĢilerin tutum ve davranıĢlarına dolayısıyla kararlarına yol gösterirler ve kiĢilerin karĢılaĢtıkları durumlar karĢısında nasıl tepki vereceklerini kestirmelerine yardım ederler. Bu bakımdan değerler tutumlara, tutumlar da davranıĢlara kaynaklık eder (Tokmak, 2009). Kısaca değerler, tutum boyutunda insanların ahlaki ya da uygun davranıĢlar hakkında, neyin yanlıĢ ve neyin doğru olduğu, neyin istendik ve neyin istenmedik olduğu konusunda taĢıdıkları fikirleri gösterirler (Marshall, 1999).

b) Değer ve Norm

Normlar kültürel açıdan arzu edilen ve uygun olarak değerlendirilen davranıĢları akla getiren ortak davranıĢ beklentileridir (Marshall, 1999). Aynı zamanda değeri yargılamak veya değer biçmek için kullanılan ölçü olarak ahlak alanında doğru eylemi belirleyen davranıĢ ilkeleridir (Cevizci, 1999). Normlar toplumsal düzeyde kabul edilmiĢ davranıĢ biçimleri olarak içinde bulunduğu toplum tarafından onaylanabilmek için bireyi uygun davranıĢa zorlarlar. Buna karĢılık değerler, bu normlar aracılığı ile topluma ve dolayısı ile bireye ulaĢmak istedikleri hedefleri gösterirler. Bu nedenle normlarla, değerler arasında yakın bir iliĢkinin varlığından söz edilebilir (Ġnceoğlu, 2010).

Normlar, belirli uygun davranıĢ kalıplarına dayanmakla birlikte aslında oluĢumlarını sağlayan faktörler toplum tarafından kabullenilen değerlerdir (Eren, 2007). Değerler ve normlar, bu yüzden bütün toplumların temel kültürel yapı taĢını oluĢtururken bireylerin davranıĢlarının da ait olduğu toplumun ilkelerine uygun olmasını sağlama iĢlevini yerine getirmektedirler. Değerler ve normlar arasındaki bu tamamlayıcı iliĢki, “toplumsal bilinç” in de ortaya çıkmasını sağlamaktadır (Yazıcı, 2014).

(42)

27

Yine değerlerin belirli bir zaman ve mekanda dıĢa vurumu ve Ģekillenmesi normlar aracılığı ile olur. Dayandığı referans açısından aĢkın ve araçsal, gerçekleĢtiği alan açısından beĢeri ve sosyo-kültürel olan normlar belirli Ģartlar içinde toplum üyelerinin neler yapıp yapmayacaklarını gösteren kurallar haline gelirler (Bircan ve Dilmaç, 2016). Normlar da değerler gibi bireylerin toplum içerisinde hareket etmesi gerektiğini göstermekle birlikte, değerlerin açık ve net bir duruma gelmesiyle ortaya çıkarlar. Normların değerlerden farklı olan yönlerinden bir diğeri ise yaptırım gücünün olmasıdır. Normlar yoluyla yapılan davranıĢlar ödüllendirilir, ayıplanır, kınanır veya cezalandırılır. Bu anlamda normlar, karĢılıklı görev ve hakların belirlenmesinde kiĢilere yol gösterirler (Gül, 2013).

c) Değer ve Ġnanç

Ġnanç genel anlamda, bir kimsenin ya da Ģeyin varlığına, bir iddianın doğru olduğuna inanma durumudur. Dini bakımdan, kainatı yaratan ve yasalarını koyan bir yaratıcının varoluĢunu ve vahiyi koĢulsuz kabul etme tavrıdır. Felsefi açıdan, doğruluğu ile ilgili sağlam verilerin ve kesin kanıtların bulunmadığı, fakat yine de doğruluğu yönünde asılsız sanıdan çok daha güçlü olan bilgi parçasına karĢılık gelir (Cevizci, 1999). Sosyal açıdan ise, kiĢilerin toplum hayatında ona göre tavır alacakları, davranacakları temel bir sistemin iĢlevsel boyutu olarak ifade edilmektedir (Bircan ve Dilmaç, 2016).

Değer ile inanç arasında bir bağlantı kurmak gerekirse değer, inancın çok özel bir Ģekli olması nedeniyle ondan daha üstte bir zihin yapısıdır. Bu bakımdan değer, dünyamızın belli bir kısmıyla ilgili anlayıĢ, duygu ve bilgilerimizin bir sentezi Ģeklindeki inanç organizasyonudur. Diğer bir ifade ile değer tek bir inanca değil, aynı zamanda bir arada organize olmuĢ inanç grubuna karĢılık gelir (Güngör, 1998). Bu noktada bir toplumun inanç yapısı dini inançlardan ibaret olmayıp; geleneksel motifler,

(43)

28

unsurlar, izler ve değerleri de barındırır. Fakat bu unsurlar teorik açıdan dini inançlarla uyumlu olarak varlıklarını sürdürürler (Bircan ve Dilmaç, 2016).

Ġnançlar olayların ya da davranıĢların nasıl meydana geldiği, değerler ise nasıl olması gerektiği yönündeki açıklamalardır. Değerler bu manada bireye iyinin, doğrunun, yanlıĢın ve kötünün farkında olmasına yardımcı olan ölçütler olup, inançlara göre Ģekil almaktadır. Diğer yönden inançlar kültürün derin yönlerini yansıtırken, değerler daha somut yönünü meydana getirirler (ġiĢman, 2002). Ġnançlar, gerçeğin Ģuan ve geçmiĢte nasıl meydana geldiği hakkındaki bilgiler olup, birey için daha merkezi bir önem taĢırlar. Değerler ise birey için iyi, doğru ve güzel olanı belirtirler (Ġnceoğlu, 2010).

d) Değer ve DavranıĢ

DavranıĢ genel anlamda, organizmanın belli bir durumdaki hareket Ģekli, canlının çeĢitli koĢul ve ortamlardaki tepkisi, bireyin içinde bulunduğu toplumsal ya da doğal ortamın uyarıcılarına yanıt verme biçimi olarak ifade edilebilir (Cevizci, 1999). DavranıĢlar bir yandan, insanın birey olarak kiĢiliğinin, güdü ve gereksinimlerinin, öğrenme sürecinin, algılamalarının, inanç ve tutumlarının etkisiyle; diğer yandan yine üyesi olduğu toplumda kültür, aile, sosyal sınıf ve referans grubu gibi sosyo-kültürel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkarlar (Ġnceoğlu, 2010).

Değerler ise, toplumun sosyo-kültürel öğelerine anlam veren en önemli ölçütler olup, kiĢilerin davranıĢlarında da birer bağımsız değiĢken rolü oynarlar. KiĢilerin sosyal yaĢamındaki herhangi bir davranıĢ tek bir değer standardına göre Ģekillenmediği gibi, davranıĢları belirleyen birçok değer standardı vardır ve bu standartlar davranıĢın niteliğini belirlerler (Özensel, 2003). Bu standartlar doğrultusunda bireylere kazandırılmak istenen tutum ve davranıĢların, öncelikle birer değer olarak var olması gerekmektedir. Çünkü değer oluĢmadığı sürece bilme, önemseme ve kavrama olsa bile insanın davranıĢı meydana getirmesi mümkün değildir. (Tahiroğlu ve Aktepe, 2015).

(44)

29

Bu yüzden değerler meydana geliĢi bakımından diğer duygu, tavır ve tutumlarda olduğu gibi öğrenme sonucunda oluĢmakla birlikte insan davranıĢlarına rehberlik etmektedir (AkbaĢ, 2004). Değerler diğer yönden insanın var olma koĢulları arasında olup, insanın kendi varlığını gerçekleĢtirme hususundaki imkanları anlamına da gelir. Bunun için yaĢı, kiĢilik özellikleri ya da mesleği ne olursa olsun, ahlaki bir yaĢam sürmeye çalıĢan her bireyin içinde bulunduğu Ģartlara direnmesi ve olması gerektiğine inandığı gibi bir biçimde eylemde bulunması gerekir (Onatır, 2008).

Değerlerle ilgili kavramlara iliĢkin bir özetleme yapmak gerekirse, tutumlar zamanla etkileĢim içine girerek genel yapıları, genel yapılar alıĢkanlıkları, alıĢkanlıklar ise değerleri meydana getirirler. Normlar değeri yargılamak veya değer biçmek için kullanılan ahlaki davranıĢ ilkeleri olup, değerler aracılığı ile bireye ulaĢmak istedikleri hedefleri gösterirler. Ġnançlar olayların nasıl oluĢtuğunu açıklarken, değerler nasıl olması gerektiğini belirtirler ve bireye iyi, doğru, yanlıĢ, kötü hakkında ölçütler sunarlar. DavranıĢ açısından ise değerler, kiĢilerin davranıĢlarında birer bağımsız değiĢken rol oynarlar ve davranıĢın niteliğini belirlerler.

AraĢtırmanın bundan sonraki kısmında ise değer ile birlikte çalıĢmanın diğer bir boyutu olan psikolojik dayanıklılık kavramına yer verilmiĢtir.

6. Psikolojik Dayanıklılık

Psikoloji bilimi her ne kadar insanların olumsuz yönleri ile uğraĢsa da son dönemde sosyal bilimlerde ve davranıĢ bilimlerinde yapılan araĢtırmalar, yetersizliklerden ve psikopatolojiden ziyade bireylerin güçlü yönlerinin araĢtırılmasına yönelmiĢtir (Altundağ, 2013; Ungar ve Perry, 2012). Ġnsanların Ģimdiye kadar ihmal edilen güçlü yönlerinin inĢa edilmesi isteğiyle olumlu yönlerine odaklanılması ise pozitif psikoloji uygulamalarını baĢlatmıĢtır. Bu anlamda, pozitif psikoloji bireylerde neyin

(45)

30

yanlıĢ olduğunu değil, neyin doğru olduğunu vurgulamakta ve mutlu yaĢamın yollarına dikkat çekmektedir (Özen-Kutanis ve Yıldız, 2014). Psikolojik dayanıklılık kavramı da olumlu doğası gereği pozitif psikoloji alanına girmekte ve son dönem araĢtırmalarda sıkça ele alınmaktadır. Psikolojik dayanıklılık konusundaki araĢtırmalar ise geleneksel olarak geliĢimsel psikopatoloji alanı ile iliĢkili olup, risk ve sıkıntılara rağmen baĢarılı uyuma odaklanmıĢtır (Masten, 1994).

Psikolojik dayanıklılık kavramı Latincede „‟resiliens‟‟, Ġngilizcede „‟ resilience‟‟ kelimesine karĢılık gelmekte olup, „‟bir maddenin elastik yapısıyla kolayca aslına dönebilmesi‟‟ Ģeklinde ifade edilmiĢtir (Greene, 2002). Kavramın dilimizdeki karĢılığında ise çeĢitlilik bulunmakla beraber, “sağlamlık”, “dayanıklılık”, “yılmazlık”, “güçlülük”, “toparlanma”, “psikolojik dayanıklılık” ve “psikolojik sağlamlık” gibi tanımlamalar yapılmıĢ, „‟ psikolojik dayanıklılık‟‟ kavramının kullanımında birliktelik sağlanmıĢtır (Altundağ, 2013). Bu araĢtırmada ise diğer kavramların yanı sıra üzerinde anlaĢma sağlanan psikolojik dayanıklılık kavramının kullanımı uygun görülmüĢtür.

Dayanıklılık kavramı psikoloji, mühendislik, çevre bilimi ve ekonomi gibi çeĢitli disiplinlerin bulunduğu bir yelpazede farklı, ancak iliĢkili Ģekillerde kavramsallaĢtırılmıĢtır. Psikolojik açıdan ise dayanıklılık, sıkıntı ya da potansiyel olarak travmatik olaylara maruz kalan bireylerin psikolojik adaptasyon tecrübesiyle oluĢturduğu dinamik bir psiko-sosyal süreç (Graber, Pichon & Carabine, 2015) olarak ele alınmıĢtır.

Yine benzer tanımlamalarda „‟stresli yaĢam olayları ile karĢılaĢıldığında bir direnç kaynağı gibi çalıĢan kiĢilik özelliği‟‟ (Kobasa 1979; Terzi, 2005), „‟ruhsal bozukluklara karĢı koruyucu ve risk etkenlerini içeren genel bir kavram‟‟ (Sakarya ve GüneĢ, 2011) Ģeklinde ifade edilmektedir. Bir kiĢilik özelliği olarak ifade edilen psikolojik dayanıklılığın benzer tanımlarda uyum, yetenek, deneyim süreci, psikolojik

Şekil

ġekil 1: Schwartz vd. (2012)‟ ın Çembersel Daire Modeli
Tablo 1: Demirutku ve Tekinay (2016) Değer Tipleri ve Boyutları
Tablo 3: Öğrencilerin Öğrenim Görülen Bölümlere Göre Dağılımı
Tablo 4: Öğrencilerin Psikolojik Dayanıklılık Puanları ve Değer Tipi Puanlarına ĠliĢkin  Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Puanları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Başta sosyal güvenlik sistemleri olmak üzere, sosyal planlama, sosyal hizmetler ve yardımlar, sosyal sigorta mekanizması gibi kendine özgü araç- larla da sosyal politikalar

Therefore in this study in order to compare the effects of Dark Triad traits on work-related attitudes, the effects of the Dark Triad traits (i.e., narcissism, Machiavellianism,

Objective: The aim of this study is to determine the eff ects of physical medicine and rehabilitation on pain, function, muscle strength, postural stability for patients with

Buna göre öğrencilerin iyi oluş değer yönelimleri ile Türkçe, matematik, DKAB, fen bilimleri, sosyal bilgiler ve İngilizce dersleri akademik başarıları arasında

Mevcut araştırma, Gardner’ın (1985) ölçeğindeki diğer alt boyutları da içeren bir ölçek kullanılarak daha da genişletilebilir. Böylelikle, öğrencilerin

Bu çalışmanın amacı, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi lisans ve ön lisans son sınıf öğrencilerinin girişimcilik niyeti ve işsizlik kaygısı

Üniversite öğrencilerinin yaşam becerileri (karar verme ve problem çözme, yaratıcı ve eleştirel düşünme, iletişim ve kişilerarası iletişim, öz farkındalık ve