• Sonuç bulunamadı

İstanbul'un kayıkları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul'un kayıkları"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Luigi Ouerena, "Ortaköy Camisi önünde Saltanat kayıkları”, yapım yılı 1875, tuval üzerine yağlıboya, 69x104cm "Ortaköy Camisi önünde saltanat kayıkları" ayrıntı

E

ski İstanbul'da yaşayanlar, bu şehrin eşsiz konu­mu nedeniyle su üstü taşıtları geliştirmek duru­ mundaydı. Venedik’te olduğu gibi İstanbul’un şe­ hir yerleşimi deniz yollarının kullanımını destekli­ yordu. Yalılar, saraylar, o zamanlar bile ticaretin can dama­ rı olan Kapalı Çarşı ve halk arasında en güzel eğlence me­ kanları diye anılan Haliç ve Göksu dereleri arasındaki ortak nokta su olmuştur. Bu yüzden iki şeye şaşırmamak lazım. Birincisi, Venedik’in yanında ulaşım için dünyada en fazla deniz yollarını kullanan şehir, eskiden de bugün de İstanbul olmuştur. İkincisi, kayığın doğum yeri İstanbul’dur. Yolcula­ rını kuş kadar zarif ve hızlı biçimde ulaştırabilen tek araç olan kayığın tasarımı da İstanbul’a özgüdür.

Bir zamanlar İskele Kethüdası'nın denetiminde çalışan ka­ yıkçılar varmış ve Haliç’in iki yakası arasında fesli, şemsiye- li yolcularını kürek çekerek Galata’dan Eminönü’ne, Has- köy’den Balat’a günboyu her mevsim taşır dururlarmış. Öyle ki 19. yüzyıl sonlarına kadar kayıkçı sayısının 10 bin olduğu söylenilir. Ulaşımın yanısıra, kayık sefaları Osmanlı eğlen­ celerinin en keyiflisi, en güzeli olarak anılır. Hatta, Haliç'te­ ki Kağıthane ile Anadolu Hisarı'nın bitişiğindeki Göksu de­ relerinde yer alan kayık sefaları nice Osmanlı sanatçısına esin kaynağı olmuş, şarkılar, şiirler hep buralardan doğmuş. Gö­ nül ister ki uzun yıllar unutulan ve insanların ilgisizliğine ve vefasızlığına küsen bu büyüleyici güzellikteki bölgeler yeni­ den hayat bulsun. Bugün Haliç yarın Göksu yepyeni aşkları, duygu yüklü sanatçıların yaratıcılıklarını tetiklesin.

(2)

T

Ressam Preziosi, "Dolmabahçe Sarayı önlerinde Abdülmecit’e ait saltanat kayığı”, yapım yılı 1851 İstanbul’un kayıkları

Osmanlı döneminde kayıklar kullanıldığı yerlere ve kul­ lanan kişilere göre adlandırıldıkları için, 19. yüzyılda İstan­ bul sularında dolaşan 10 bin üzerinde kayık 'Saltanat Ka­ yıkları,"Piyade,' 'Pereme,"Pazar Kayığı,"Sandal,"Elçi Ka­ yığı.'ve 'Balıkçı Kayığı' gibi çeşitli isimlerle bilinirdi ve hep­ sinin de kendine özgü ve birbirinden ilginç hikayeleri var­ dı. Kayıklar arasında uygulanan hiyerarşiye göre en başta yüzyıllarca padişahları taşımış olan saltanat kayıkları gelir­ di. Deniz trafiğinin hızla geliştiği İstanbul'da kimlerin han­ gi kayığı kullanabileceği ve kaç kürekçi çalıştırabileceği ya­ zılı kurallarla belirlenmişti. En büyük kayık ve en fazla kü­ rekçi sayısı ise Sultan'a ayrılmıştı.

Her padişahın kendine ait bir saltanat kayığı vardı. Bu kayık, adeta suda yüzen saray gibi, dönemin saltanatını, devletin kudretini ve padişahın gücünü simgeleyecek kadar görkemliydi. Bu yüzden Cuma selamlığı törenleri ve gün­ lük şehir gezileri için kullanılırdı. Padişahın dışında bu ka­ yığa sadece annesi, kadınları ve çocukları binerdi.

Bir Fransız kontu İstanbul'daki gezisini tarif ederken saltanat kayıklarından söz etmiş ve bu 30 metre uzunluğun­ da, 2.5 metre genişliğinde olan kayığın suları kılıç gibi aştı­ ğını büyüleyici güzellikte olduğunu yazmış. Altın varaklı ahşapları, kıç ve baş bölümünün görkemini hayranlık için­ de tarif etmiş. Hatta bazı yabancı davetliler kayığın baş ta­ rafındaki imparatorluğun simgesi olan kuşun som altından yapıldığını, kayıktaki köşkün padişahın tahtı olduğunu ve köşkün iç kısımlarında, tavanında, mücevherler ve değerli taşlar yerleştirildiğini yazmışlardır.

Saltanat kayığının saraydan ayrılması ve geri dönüşü el­ bet dikkat çekici olmalıydı. Ünlü bir Fransız dükü her haf­ ta yapılan özel merasimler hakkında yazmış. Her hafta,

(3)
(4)

Sultan sefaya çıkmadan önce limandaki silahlı gemilerden, kız kulesinden ve kıyıdan top atılırmış ve saltanat kayığına yol açmak üzere birçok saraylı kayık yola çıkarmış. Bu top­ ların sesini duyan ve kayık alayını gören Osmanlı halkı Sul­ tan’ ı usulü ile selamlamak üzere hazır beklermiş.

Sefer sırasında sırtlarını Padişaha dönmeden kürek çeken kürekçilerin sayısının 28’i bulurmuş. Padişah’ın güvenliğin­ den de sorumlu olan bu kürekçiler yakışıklı, atletik, güçlü ve iyi huylu olanlardan seçilirmiş. Kıyafetleri diğer kürekçilere kıyaslanamayacak derecede temiz, düzenli ve görkemli olur hatta dönemin modasını bile etkilermiş. Kürekçilerin başın­ da ise Bostancıbaşı dururmuş. Bostancıbaşının bir sürü bir­ birinden farklı görevleri olurdu. Bunların arasında Padişah kayığının dümenini tutmak da vardı. Saatler boyu Padişahın hemen arkasında oturan Bostancıbaşına doğal olarak başka bir görev daha düşüyordu; sefer boyu Padişahın şehir hak­ kında sorularını cevaplandırmak. Sefer boyu Padişah sorar­ mış; ‘burda kim oturuyor?’ ‘Ne zaman yapıldı?’ ‘Kim yaptı?’ ‘Şimdi ne yapıyor?’ ‘Çocukları var mı?' Bostancıbaşı’da bu kayık seferlerindeki sınava hazırlanmak için her hafta sahili dolaşır son gelişmeleri ‘Bostancı defterlerine’ kayıt ederdi. Bugün, bu defterlerin sayesinde Osmanlı döneminde kaç ya­ lı olduğunu buralarda kimlerin oturduğunu ve ne işler yap­ tıklarını öğrenebiliyoruz.

Her Padişah kayığını farklı sıklıkta kullanmış. Teknoloji­ nin gelişmesiyle birlikte buharlı vapurların ve arabaların imalatıyla beraber yerleşim merkezleri tepelere doğru kay­ maya başlamış, kayıklar da her geçen gün biraz daha geriye itilmiş.

Haliç’in temizlenmesi "Sultan Kayıkları” projesinin doğ­ masını ve gerçekleşmesi sağladı.

146

İstanbul’u ziyaret eden turistlere yönelik olduğu kadar geç­ mişimizin bir yansıması olan saltanat kayıkları ile boğaz se­ fası yapmak isteyen herkese hitap eden bu uygulama ile Sul­ tan Kayıkları’nın asıllarına sadık kalınarak replikaları yapıl­ dı.

Bugün Haliç ve Boğaziçi’nin tarihi yerlerinde gezinen bu ka­ yıklarda yine eskiden olduğu gibi kürekçiler görev yapmak­ tadır. Ancak bu defa klasik Türk müziğinin nameleriyle serin sularda süzülen siz de olabilirsiniz. □

Sultan kayıkları yeniden boğaz sularında

İstanbul’un özellikle Boğaziçi’nin tarihinin vazgeçilmez bir unsuru olan sultan kayıklarını yeniden yaşama dahil etmek için kurulan Sultan Kayıkları Turizm Ltd. şirketi TÜTAV ve MERİK VAKFININ destekleriyle önemli bir girişimde bulundular. Deneyimli ustaların emekleriyle yeniden canlanan saltanat kayıklarındaki ahşap oy­ malar, bezemeler ve varaklar hep el yapımıdır.

www.sultanistanbul ve www.sultankaylklari.com adreslerinden ek bilgi alabilirsiniz.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

İnsülin direnci PKOS tanısı konulan kadınlarda anovülasyon ve hipe- randrojenemiyi şiddetlendirdiği için metformin gibi insülin duyarlılığını arttıran ilaçlar

1918yılındaYeni Gün gazetesini kuran ve mütareke döneminin kötü akımlarıyla sava­ şan Abaiıoğlu, bu kez de gazetesini kapat­ mak zorunda kalarak, İstanbul’dan

Müteferrika'nm çok mükemmel olmasına özel bir ilgi gösterdiği bu büyiik kaynak 730 sahife, 15 resim ve 20 haritalıdır, Kâti£ Çelebi'yi bu,

Abstract: In this study, the nexus between trading volume stock prices has been examined using panel causality test developed by Dumitrescu-Hurlin (2012) in OECD countries.. As

yollandığını ve kurumca da dil kurallar1 esasına göre incelen­ dikten sonra kabul edilmiş o l­ duklarını uzun uzadıya anlat­ tı. İşte asıl illet burada

Cobalt silicides were formed due to high processing temperature, and cobalt atoms tended to diffuse and stay on the silicon substrates, which enhance carbon nanotubes to grow

İTÜ Bilim Merkezi, çocuklara ve gençlere yönelik İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen büyük bir sosyal sorumluluk projesi başlattı.. Dezavantajlı

Kendi­ sini, bütün varlığı kuşatan İlahî sistemin âciz bir sözcüsü gibi gören Necip Fazıl, fikri “ zaman ve mekân kayıtlarının üs­.. tüne doğru